SON SAYI
SON SAYI SON SAYI

Koyun Teyze

Beeeee be be bee bbeeeeeeee meeee mem mmmememmmmmm mememmm meeeeeeee ebeeeeeeee böööööööö be me me me meeeeee meee emeeeme meme emmmeee Böö %&()#$$#]}\%&% me mme meeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee meeeee breeee bbbee booooooo oooooooooo bee bbeeeeeeee meeee mem mmmememmmmmm mememmm meeeeeeee ebeeeeeeee böööööööö be me me me meeeeee meee emeeeme meme emmmeee Böö BEEEEEEEEEEEEEEEEE BAAAYRAAAAMMMMMMIIIINNNNIZZZZZZZZZZZZZZ %&()#$$#]}\%&%%&()#$$#]}\%&% OSSUNNNN hıhhhhh beeeeeeeeeeeee!..

Yukarı




Kesik Limonu nasıl saklarsınız ? : Küçük bir tabağa toz şeker serpin, kesik tarafı şekerin üzerine gelecek şekilde koyun.. İki hafta limon kurumadan saklanır. Hadi be, yanlış yapıyormuşum yıllardır. "Şu yoğurdu sarmısaklasak da mı saklasak" derlerdi, sadece yoğurt için geçerli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum, haybeye kesik limonlara da uygulamaktan vazgeçeyim.. :-))) Neden kesik limonu sıkıp suyunu saklamıyoruz ? ... O da ayrı bir dava konusu, 2 hafta sonra limonu en nihayetinde sıkmayıp turşusunu mu kuracağız ? Ya da eğer bu limonu saklayacaksak neden kesiyoruz kardeşim ?

Ampülün üzerine biraz parfümünüzden sıkın : Yakıldığında mis gibi kokar odanız.. Benim bir arkadaşım da sinek yakalıyordu ve üzerine bir zamanların en popüler kokusu olan ARAMİS'i sıkıp, sineği serbest bırakıyordu.. Kız arkadaşını eve atmazdan önce... :-))

Karideslerin haşlanırken çıkarttığı pis kokulardan kurtulmak için : Karideslerin baş kısımlarını haşlamadan önce koparıp atın ve bir dilim limon ile kaynatın. Bilirsiniz "Balık baştan kokar" derler ya, karides de öyle işte.. Sonuçta; kafa koparmaca duyguları size vahşi bir zevk veriyorsa buyrun koparın kafalarını karideslerin, benim adayım resim yapmaktan sıkılan Marmaris'li olur mesela... :-)) Bir başka yolda bir üstte anlatılana koşut olarak karideslere parfüm sıkın diyecem ama pahalıya patlar size...

Yukarı




Sırf elalem doğuruyor diye, hatta beşer onar çocuk sahibi oluyor diye, bende doğurmalı mıyım ? Doğurursam, oram buram sarkar mı ? Medyatik karizmam çızdırılmış olur mu ? Bu durumda ev işlerine hizmetçi almam gerektiğinden kocamın ona sarkıntılığı sözkonusu olabilir mi ? Derdimi ummana dökmek yerine Pansuman Abla'ma dökeyim dedim hele bir.. Rumuz : Maydanoz

Bak kızım, içinden geliyorsa sağa sola bakma sende doğur, bebişler çok tatlıdır sonra yoğur babam yoğur.. Hiçbir yerin sarkmaz ( bak bana hala Afet diyorlar ), karizman çızılmaz, tutarsın bir hizmetçi ev işlerin bozulmaz, baba oldu diye kocan başka karılara da yazılmaz, kaknem seçersen hizmetçiyi kimse ona asılmaz, sen sağ ben selamet... Doğur be güzelim doğur, biz de sevelim bu vesileyle bebiş, gerçi Afitap'ın bebişi henüz sevemedik ama Safinaz'ın bebişle idare edecez. Hady elini çabuk tutasın, tez bu gece erkenden yatasın, Michelle'den biraz feyz alasın...

"Ben de bebek sahibi olabilir miyim ?" .. deeeeeermişim :-)) Rumuz : Baby Pertev

Deee get işine lem ..! Anladığım kadarı ile sen zaten bebek gibisin, baksana kod adını bilem bebek koymuşsun... Onlar mı koydular ? Ne biliiiim ben yafu, kim koyarsa koyar, hay allam... Olmaz dedim sana olmaz Pertev... Aaaa ! Ne sırnaşık şey ayol, kodummu oturtturacam şimdi... Lem Tayyar Efendi, gönderttirtme bana şu absürt mektupları, kaş yapayım derken göz çıkarttıracan bana şimdi.. Hıı ..! Ya, tamam işte bu hafta işimiz vardı Dublör kullandık, sonra fırça neym atıyorsun köşen boş kaldı diye, tamam söz bol bol yazacam walla, ortalıkta kan gövdeyi götürecek, ben de bol bol Pansuman yapacağım.. Söz walla... Tamam, ayağımı da indiriyorum, sözzzz ..!

Yukarı




- Gene test mi çözüyon apla ?
- Evet Kezik.. Ne kadar kontraseksüel olduğumu merak ettim de..
- İşin gücün sekisle mekisle be apla? Yeni bi pozisyon mu çıkmış gene ?
- Ha ha hayt! Benden habersiz pozisyon yaratacak adamı Erman Toroğlu çarpar yahu.. Pozisyon felan değil şekerim, yeni bir trend !
- Hııııı !?!
- Uzay mekiği görmüş Karadenizli gibi bakmaya başladın yine.. Tamam relax ! Sil o gözündeki soru işaretlerini, açıklayacağım..
- Hah, yaşa sen..
- Hani erkeğin bakımlısına metroseksüel deniyordu ya, kadının özgürüne de kontraseksüel diyorlar artık.. Yani ekonomik özgürlüğü olan, evlenip yuva kurmayı ve çocuk doğurmayı düşünmeyen, kendi başına da mutlu olabilen, gönlünce gezip tozan, kısa süreli ilişkiler yaşayan kadınlara..
- Haaaaaaa, desene şuna ırıspılığın yeni adı gonturasekstirifit oldu ?
- Hah hah haaayyt ! Aşk olsun Kezik ! Bana da mı lolo yapıyorsun ayol ?
- Töbe haşa apla! Senin kalbin temizdir bilirim.. Amma, ne bileyim o dediklerini yapana bizim kövde pek iyi gözle bakmazlar.. Avrat dediğin yaşı gelince evlenir, beliğini bebesini yapar oturur evinde.. Gezmekmiş, tozmakmış; yok özgürlükmüş, yok önüne gelenin goynuna girmekmiş.. Ne bilem apla, benim gafa basmaz bunlara, biliyon işte..
- Bilmem mi hayatım. Yalnız senin kafan işine gelene öyle bir basıyor ki... Benim diyen kontraseksüeli suya götürüp susuz getirirsin vallahi.. Neyse işte, trendbazlar buyurmuş,kontraseksüel demiş.. Bize de bu sıfata uymak düşer..
- Yav apla, bişi dicem kızacan gene.. Ben diyom ki, bu tirenbaz mıdır, her ne zıkkımsa, işte bu gavurlar senin gibi işi olmayan çavuşları tongaya düşürüyolar gibi sanki.. Yav amma meraklısınız katuguri edilmeye.. Yok metroseksüyel, yok sosyoseksüyel, yok aseksüyel, yok biseksüyel... Bi Allah'ın kulu da çıkıp: "Bre deyyuslar, homoseksüyel emminizdir, metroseksüyel babanızdır, aseksüyel avradınızdır, konturaseksüyel ananızdır, biseksüyel de bacınızdır" demiyor yahu !

Yukarı




Bayramın Yemee : Kuyruk Yağlı Bayram Baklavası

Malzemeler :

1 ad. Koç Kuyruğu
1,8 KM Fincanı Süt
9,3 KM Fincanı Zeytinyağı
5,6 yumurta
1 fiske tuz ( fiske sert olmasın )
Un
Nişasta
Ceviz içi
12,9 KM Fincanı şeker
Koç'un paçaları, yakaları

Un, tuz, yağ, süt, yumurta karıştırılır. Kulak memesi kıvamına gelinceye kadar ( Aman ha ! Yanlış anlamayın, kulak memesi olacak ) yuğurun. Kulak memesi kıvamına gelince bir tuhafiyeye gidip, ona göre sütyen alın. Küçük olmasın, hamur gelişmez.
Hamuru beş parçaya bölün, beş parçanın beşi bir olacak dikkat edin. Bu arada meyler de yere dökülecek. Her bir parçadan 10 adet yumak oluşturun. Yanınızda örgü ören komşunuza söyleyin, öte gitsin. Beni de kendine söyletmesin. Aksi halde yün yumağıyla karışabilir. 10'lu parçaları unla açın, aralarına nişasta serpiştirip, üstüste dizin. Onunu bir açın, yirmisini iki açın. Bu şekilde tüm onlu grupları tepsi büyüklüğünde açıp, her birinin arasına erittiğiniz kuyruk yağını, kuyruktan yaptığınız kıkırdakları ve ceviz içlerini dökün. Baklava şeklinde dilimleyin. Fırında kızartın.
Üstü kızardıktan sonra şerbeti dökün.
Şerbet : Şekeri ve koçun yaka-paçalarını yeteri kadar suyun içine atıp kaynatın.

Şefin tavsiyesi : Baklavanın yanında misafirlerinize içine azıcık şerbet koyduğunuz ayrandan ikram edin. Afiyet ossun.

Tarihte Bugün :
Camide Cep Yasağı (18/1/2004)
Bazı kentlerden sonra Osmaniye'de de camilere cep telefonu ile girmek yasaklandı. Osmaniye Müftüsü Şaban İşlek, ''Allah ile kul arasına cep telefonu sokmayın. Hiç olmazsa ibadet sırasında kapsama alanının dışında kalın'' dedi. Camilerde çalan cep telefonlarının manevi havayı olumsuz etkilediğini, cuma namazında cep telefonu yasağının hutbe konusu olacağını da belirten Müftü Şaban İşlek şöyle dedi: ''Teknolojik gelişmeden yararlanalım ama insanlarımızı rahatsız etmeden.''
( kaynak : "hurriyetim.com" )

Günün Sözü :
"Ege bir Türk Gölü deeldir ... Ege bir Yunan Gölü de deeldir ...
Binaeleyn Ege bir göl deeldir... Süleyman Demirel

Bugün Doğan Bebişlere İsimler:
Kız İsmi:
İçme Su Erkek İsmi: Solu Can

Bayram Manisi :
Kesilir koç kurbanda,
Yumurta yenir sahanda,
Yarim gitti gelmedi,
Gel bize bazı bazı...

Yukarı




Ben bu bayram seyram işlerinden pek anlamam. Günün bayram olduğunu çevreden, bayramlardan söz konusu olanın ise; "kurban" olduğunu ortalıkta kıçı boyalı gezinen koyunlardan anlarım. Anlarım anlamasına ya, bu hayatımın akışında herhangi bir değişikliğe sebep olmaz. Yine de; "Kurban Bayramı" denince aklıma hep bir anım gelir ki, onu sizinle paylaşmadan geçemiyeceğim...
Hangi senenin "Kurban Bayram" idi bilemiyeceğim, bundan az biraz gerilerde kalmış senelerden birinde olduğu kesin... O dönemin sevgilisini kendi elimle havalanına bırakmış, iş sebebiyle birbirimizden bir ay ayrı kalacağımıza fena bozulmuşum. Bu arada Melahat uslu durur mu ? Bir şekilde insan kendini avutmalı elbet. Karşıma öyle bir güzel adam çıkmış ki, burun kıvırıp çekip gitmek Tanrı'nın lütfuna yapılacak hakaret olduğundan elbette "hayır" diyememiş Boğaz'da yemek yemek için randevulaşmışım.

Tam gecenin içinden geçmek için süslenip püsleniyorum, kapı çalmaz mı ? Söylene söylene bu davetsiz misafire kapıyı açıyorum ki bir de ne göreyim ? Bir aylığına yolcu ettiğim sevgili karşımda dağlar gibi duruyor. "Ne desem ? Ne uydursam ? Ne yalan bulsam ?" demeye vaktim yok.

- Bu ne güzellik... Nereye böyle ?
- İnanmıyacaksın, geçen gün sahilde yürürken liseden bir arkadaşımla karşılaştım. Öyleydi böyleydi derken bu akşam için sözleştik. Yemeğe bekliyor beni.
- Aaaa ne güzel, kız senin eski arkadaşlarınla tanışma fırsatım olmamıştı. Nereye gidiyoruz ?
- Hayatım sen yol yorgunusundur şimdi.
- Yok valla turp gibiyim. Uçakta da yol boyunca uyudum, tam formdayım.
- Hayatım duş falan alman gerekir, bekletmek istemiyorum arkadaşımı ayıp olur.
- Niye güzelim kokuyor muyum ? Beğenmedin mi kılığımı kıyafetimi ? Senin için uçakta traş bile oldum bak mis gibi...

Baktım kurtuluş yok, düştük yola. Yol boyunca sözde liseden sınıf arkadaşıma, liseden sınıf arkadaşım olduğunu nasıl ilan edebileceğimi düşünüp susuyorum. Keyfim kaçmış, hevesim kalmamış, heyecandan midem bile bulanıyor. Gelmemiz gereken restorana gelip arabaadan iniyoruz. İçeriye önde ben arkamda sevgilim giriyoruz. Gözlerin müstakbel sevgiliyi masalarda arayıp buluyor, o da zaten hemen oturduğu sandalyeden kalkıp bana doğru bir hamle yapıyor, arkamda sevgiliyi görüp bir bana bir ona bakıyor.. Ve :
- Vay Murat ! Ne güzel sürpriz kaç sene oluyor yahu ...?
- Vaaaaay gözüm nasılsın ?

Kucaklaşmalar kahkahalar, beni unutuyorlar, beni unutmaları işime geliyor. Hatta onlar kucaklaşırken sıvışmayı bile düşünüyorum ya... Sevgili Murat bana dönüyor, konu attığı müstakbel sevgiliyi işaret ederek :
- Kız sen şimdi düşün taşın bakalım. Bu adam senin gerçekten liseden sınıf arkadaşın ise, ben seni nasıl oldu da aynı sınıfta olduğumuz halde görememişim. Bunu açıkladıktan sonra bir de arkasından şunu izah et : "Eğer sen bizimle aynı sınıfta okuduysan, seni ERKEK Lisesi Saint Joseph'e nasıl soktu anan baban ...?

İşte her kurban bayramı hatırlayıp güldüğüm anım budur sevgili okurcumlarım. Siz siz olun azla yetinin, yok çok isterseniz organizasyon konusunu iyi ayarlayın derim...
Bayramınız kutlu olsun...

Yukarı




Amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmiş, aksilik ya, o gün de Türkiye'ye uçacak. Kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı... Hemen almış yerden, bir bakmış ki Leonardo di Caprio'nun pasaportu.

"Ne olursa olsun" demiş ve şansını denemeye karar vermiş. Çıkarmış Leonardo'nun fotoğrafını, kendi fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye'ye, Atatürk Havalimanı'nda görevli gümrük memuru Temel'in karşısına geçmiş.Temel almış pasaportu, adamın ismine bakmış :

"Leonardo di Caprio", fotoğrafa bakmış, bir zenci, adama bakmış aynı zenci...
Bir kaç şaşkın bakıştan sonra öbür masaya seslenmiş :

- "Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı ?"

Yukarı




Sözleri Ali Paşa'ya, bestesi Şerif İÇLİ'ye ait SABA makamında 40 derece ateşli, takat makat kalmamış bir şarkı... Usul SENGİN SEMAİ, a be yapam bi yorum HAVAİ Mİ HAVAİ ..!

Neydin güzelim sen, güzelim dün gece neydin : O makyaj, o saç, o baş... Deri eldivenler ve o gırbaç neydi gızz..? Moda mıydı, modda mıydın ?

Ateş gibi, afet gibi bir korkulur şeydin : Biraz yaşlanmışsın ama. Allahtan karanlıktı da...

Takat koymadın sen beni bir yay gibi eğdin : İki büklüm oldum be yavrum. Bi macun vardı ya adı neydi ? Ver de yiyim accık şu titremem geçsin. Kahveye gidecek dermanım kalmadı.

Neydin güzelim sen, güzelim dün gece neydin : Offfff !!! Süperdin...

Yukarı




"Kaş Yaparken Gaz Çıkarmak" cilvesözünü açıklayınız.

Gözlerimizin üstünde bulunan kısa, biçimsiz kıllara KAŞ denir. Biz kadın kısmısı bu biçimsiz kılları, bcaklarımızdakiler gibi yolmak yerine, alttan-üstten kopartaraktan ve keserekten şekle sokmaya çalışırız. Erkek kısmının yumuşak olanı da bunu yapabilirken, taşfırın olanlarının kıllı ayı gibi ortalarda dolaşmalarının çaresi yoktur.

Burda, cümlealem arasında kadın kısmının bu mahrem işlerini anlatmak Allah katında günah olsa da, ülkemiz demokrasiynen yönetilen laik bir ülke olduğundan, bendenizin de bu tür açıklamalar yapması demokrasimizin kadınlara sunduğu en büyük haklardandır. Bu tür mahremiyetleri böyle uluorta konuşmak bizi gavur milletleri karşısında modern yapar.

Sadede gelecek olursak, biz doğunca genelde çatık kaşlı doğarız. Irkımızın özelliğidir bu. Çocuklukta biyerlerimize batmayan çatık mkaşlarımız ergenlikle birlikte gözümüze öcü gibi görünmeye başlar. Gözlerimizin üstünü örten bu kaşlar yüzünden bütün ergenliğimizi "yere bakarak" geçiririz. Fesat büyüklerimiz de bu durumdan istifade ederekten bizi konu komşuya kötülemek için "Bu var ya buuuu, yere bakan, yürek yakandır !" diye işaret parmaklarını yüzümüze yüzümüze sallarlar. Zaten ergenlik dönemiyle başlayan hormonal değişimlerimizin bütün vücudumuzdaki yansımaları yüzünden biz intihar neyin etmeyi planlıyorken, ebeveynlerimizin anlayışsızlığı bizi daha da karamsar ve kötümser yapar. Eğer biz intihar neyin etmeden yaşamayı becerebilmişsek artıkın hayatımız da normale dönmeye başlamış demektir. Çünkü baskı altındaki ergenlik dönemimiz bitmiş, bütün vücudumuz gerekli değişimleri yapmış ve herşey yerli yerine oturmuş demektir ki bu da artıkın "genç bir kız" olduğumuzun ifadesidir. İşte biz o zaman büyüklerimize başkaldırabilir, dediği dedik çaldığı düdük şeklinde ortalarda dolaşabiliriz. İç çamaşırcıdan -tabii saklı gizli- dantelli falan seksi külotlar alabiliriz ( Dkkatli olmakta fayda vardı, zira biz yanlışlıkla bu seksi külotumuz kirlenip de banyodaki kirli sepetinin içine atarsak ve annemizde çamaşırları yıkarken bu seksi külotu bulursa, bir araba dolusu dayak yememiz ve ne boklar yediğimiz üstüne sorguya çekilmemiz içten bile değildir. Aman dikkat !.. ) Makyaj yapabiliriz ( Makyaj malzemelerini çantanızın içine saklayıp, evden çıkıp da köşeyi dönünce ilk apartmanin kapıcı dairesinde oturan Safinaz Tekyaprak adlı komşu kadına gidip, onun helasındaki kırık aynaya bakaraktan, dudaklarımıza kıpkırmızı ruj sürebiliriz. Tabii bu dedikoducu kadının annemize haber uçurmayacağına emin olmak için, "Aman da ne güzelsin Safinaz Apla, canım da ne iyisin" felan diye bu muşmula suratlı ablamıza yağ çekmekte fayda vardır ). Erkeklernen tanışıp, bir muhallebicide oturup kazandibi yiyebiliriz. Kazandibimizi yerken bu erkeğin yüzüne bakmamamız bizim hayrımızadır. Eğer yanlışlıkla bakmışsak, yüzümüz pancar gibi kızarır biz de o zaman o erkeğe rezil oluruz. Bu durumdan kurtulmak için, kendimize bir takma ad uyduraraktan bir gazetenin Gönüllere Ferman / Dertlere Derman adlı köşesinde yazarlık yapan Asuman Pansuman Abla'ya bir mektup yazabiliriz. O feleğin çemberinden kırkbinmilyon kere geçmiş olan Abla, bize en doğru yolu gösterir. Onun tavsiyelerini dinlemişsek eğer -karnımız daha da büyümeden- bu sefer en acil tarafından aynı gazetenin Bilen Herbibochu adlı doktoruna yazmamız ve onun tavsiye edeceği başka bir doktoru görmemiz, evdekilerden eşşek sudan gelinceye kadar dayak yememek için, zaruridir.

Bütün bu başımıza gelenleri sağdan soldan saklamayı iyi becerip de ortalığı durultmuşsak şayet, şanslıyızdır. O gazeteyi bir daha okumayacağımıza dair kendi kendimize yemin verdirmeli, "Okursam kedimiz Mırnav'ın ölüsünü öpeyim" diye tövbe etmeliyiz. İşte o zaman hayatımız sakinleşmiş ve normale dönmüş demektir. Ama gelin görün ki bunca yaşananlara rağmen, o bol tarafından kıllı, çatık kaşlarımız, o muhteşem endamıyla hala orada, gözümüzün üstünde durmaktadır. Nasıl olsa hayatımız normale döndü ya, eh.. biz de yeterince büyüdük. İşte o zaman evdekilerden de korkmaksızın, odamıza girip elimize bir ayna bir de cımbız alıp başımıza iş açan o kaşlarımızı bir bir yolmalı ve sonuçta "Yolunmuş tavuk götüne dönmüş" olmalıyız. Aynaya gururla bakabiliriz artıkın. Bizim de yolunmuşş kaşlarımız vardır. Mutluluğun böylesi her genç kıza nasip olmaz. Keyfini çıkarmalı, yediğimiz eriklerin de etkisiyle, bir yandan kaşımızı yolmalı bir yandan da mutluluktan bol bol gaz çıkarmalıyız.

İşte ülkemizde yetişen bir genç kızın başına gelebilecek muhtemel şeyler, karşılaşabileceği muhtemel kişiler yüzünden atalarımız bu cilvesözü söylemiş ve bu genç kızlarımızı rahatlatmışlardır. Dillerine sağlık… Hay elimin ayarına, fazla aldım, ne halt etcem şimdi ?

Yukarı




Çocuk Doğurmaya Doymadı - AA

15.çocuğunu doğuran 37 yaşındaki New York'lu anne Michelle Duggar'ın ailesi, lohusa kadının daha da doğurmaya hazır olduğunu kaydetti. Bebeğin babası Jim Bob'ın ise yorgun ama mutlu olduğu bildirildi. Baba;
"Her ikimiz de çocukları çok seviyoruz. Michelle, daha fazla bebek sahibi olmak istediğini söylüyor" dedi.

Pes walla, ne diyeceğimi şaşırdım, ayol ben bi tanesini doğurmaya tırsıyorum oram buram sarkacak neym diye, hatuna bak..! Holstein ve Montofon karışımı bişey herhalde bu Michelle, eşi de Duggar yerine soyadını yapmalı Belle ..:-)) Gerçi bizim Anadolu'da kimbilir ne Belle'ler var ki Jim Bob onlarla sidik yarıştıramaz. Hoş birden fazla Michelle var pratik olarak ama her neyse... "Ali ile Veli, 4'de ondan eveli, Recep ile Şaban bir de rahmetlik Baban... Anan hiç koca yüzü mü gördü be oğul ..?" demişler ya o hesap Michelle'in ki... Umarım; "Lem, şöööle ağız tadıyla bi doğuramadık be ömrümüzce..!" demez inşallah cennetlik olmadan önce. Cennete gideceğine kesin gözüyle bakabiliriz, 15 kez anne olmak öööle her anayiğidin hakkı değil. Çocukların ömürleri ise pek uzun olmaz sanırım, Michelle vefat edince Allah geride kalanlara uzun ömür versin dendiğinde, diyelim 15 yıl eksik yaşadı kadıncağız 15'e bölününce çocukların herbirine sadece 1'er yıl ekstra eklenecek maalesef ..! Bir de Jim Bob'a taktım ya, hani yorgun ama mutlu olduğu bildirilmiş.. Nasıl yorulmasın, her sene 1 bebek daha geliyor. Ama Duggar'ların Guiness rekorlar kitabına geçmesi de sözkonusu: En fazla biberon ve çocuk bezi tüketen, ömürleri boyunca prezarvatif ve diyafram takmayan, doğum kontrol hapı kullanmayan, vs.vs. gibi... Bu durumda bendeniz Cilvenaz Cadaloz :

a. Doğurmalı ?   b. Doğurmamalı ?   c. Asuman'a mı sormalıyım ?   d. Kocana sor be ..!

Yukarı




- Bizim oğlan bi kız bulamadı.. Derhal gelin-kaynana programlarına katılmak üzere harekete geçilecek.
- Programa katılabilirsem, Semraaanımdan bin beter bi kaynana olunacak.
- Gelin adaylarına "her tuvalete girişinizde elimi, her tuvaletten çıkışta ayağımı öpeceksiniz" denecek. İtiraz edene, gelenek, görenek, örf, anane teraneleri okunacak.
- Bizim oğlandan, artiz martiz, popçu mopçu, manken münken gibi bi mok olmaz. O yüzden bana itaat etmesi, bana oynaması ve beni artizleştirmesi için gerekli direktifler verilecek.
- Gelin- kaynana ile ün yakalandıktan sonra ana haber bülteni spikeri olmak için çalışılacak. Olmazsa püsürüken bir dizide cadaloz kaynana rolü kapılacak, o da olmadı Doritos reklamında Cem Yılmaz'a kaynana olunacak.. Hiç biri olmazsa politikaya atılarak, Deniz Baykal'a rakip olunacak..

Binnaz / Artiz olmak için etmez naz

- Bizim karı kafaya taktı, artiz olacakmış. Böyle fırsat kaçmaz şerefsizim, her türlü lojistik destek verilecek.
- Destek alenen verilirse, sırf bana inat vazgeçer.. Önce karşı çıkılacak, sonra AB'ydi, kadın haklarıydı gibi global kültür yavşaklıklarına başvurularak, kerhen izin veriyo ayağına yatılacak. Nihayetinde "seni naapsınlar ulan, git de boyunun ölçüsünü al" diye gaz verilecek.
- Gazı alan Binnaz TV'de 10 Semraaanım gücündedir.. İş aramaya paydos diyerek, yan gelip yatılacak, keyfe bakılacak.
- Binnaz'la oğlan gelin-kaynana evine gidince, her gece pavyona gidilecek, "veresiye felekten gece çalma" operasyonlarına hız verilecek, Rus bi manita yapılacak.
- Arada programa telefonla bağlanarak, sahte gündemler yaratılacak. Gerekirse "oğlan benden diil, babalık testi istiyorum" diye ortalık karıştırılacak, altınlar toplanacak..

Cevat / Para için gerekirse olur kavat

Yukarı




Haftanın Fiili : OKUMAK

AKP'nin; YÖK ve İmam Hatipler konusunda bildiğini OKUDUĞUNU,
BDDK'nın Uzan'dan sonra Aksoy şirketlerinin canına OKUDUĞUNU,
BDDK'nın Bankaları Düzeltip Diğerlerine Koyarız diye OKUNDUĞUNU,
Buşun askerlerinin Irak'lıların düğününde dahi canlarına OKUDUĞUNU,

Elbette biliyorsunuzdur, ama .... :-))

Edi'nin ismini dahi bilmez iken :-)) kızının bugünlerde İlyada OKUDUĞUNU,
Tayyar'ın ise KAŞ yapayım derken GÖZ OKUDUĞUNU,
Dayyus KONFİÇYUS'un yazı yollamayıp daima ezberden OKUDUĞUNU,
Afitap KİTAP'ın bugünlerde sadece EVA'nın kitabını OKUDUĞUNU,
Cilvegül BÜLBÜL'ün hemen hemen her makamdan OKUDUĞUNU,

Biliyor muydunuz ..? Siz de gördüklerinizi, duyduklarınızı YORUM Pano'suna yazın...

Yukarı




Uslu uslu varsa bi diyeceğiniz deyiniz yoksa çekiniz gidiniz. Tayyareniz size kurban olsunuz. Bana her konuda yazın, yazılın anacım, olur musunuz?

Yukarı


 
 
Şekil Vereni : Tayyar Kaşgöz