|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
"Bizden öncekilerin yapmış olduğu gibi, ulaştığımız bilgi birikimi, teknoloji ve estetik anlayışını yansıtan özgün eserler bırakmak yolunda dev adımlarla yürümemiz gerekirken bizler neden büyük bir kısırlık çekmekteyiz?"
"Bu büyük aksaklığın sırrı kafa yapınızda ve onun uzantısı olan çalışma biçiminizde!" diye fısıldadı genç kız... "Hep aynı şeyleri aynı şekilde yapmak istiyorsunuz... hiçbir yenilik olmadan! Her şeyi belli bir düzenin uyumlu parçası olarak, tıpkı bir önceki örneğinin aynısı olarak yapma çabanız sizi daracık kalıplara hapsetmiş! Zihninizdeki kalıplar, eylemlerinize de yansıyor... Başka şeklini düşünemediğiniz için başka şekilde yapmaya da cesaretiniz yok!"
"Seni sınırlayan şey zihnindeki şablonlardan başkası değil!" diye haykırdı genç adam... Beni zihinsel saplantılarımdan, düşünme ve kavrama alışkanlıklarımdan koparmak istercesine sert, fakat dostça konuşuyordu... Onun gür sesiyle tüm düşünme alışkanlıklarımdan sıyrılmış olarak yeni bir algılama düzeyinin eşiğine gelmiştim adeta ve güven veren duruşundan cesaret alarak yeni bir dünyaya adım atmaya hazır hissediyordum kendimi... Benim mesaj almaya hazır olduğumu görmüşçesine manalı bir bakışla başını yukarı kaldırdı ve sağ elinin iki parmağını kullanarak gökyüzüne önce yatay, sonra da dikey şekilde bir çift çizgi çizdi...
Az sonra çizgiler yeşil renkli ve tılsımlı birer bulut kümesi olarak daha da görünür hale geldiler. Çizgilerin arasında kalan her bölgeye de bir yıldız denk geliyordu..
Genç kız hiçbir şey söylemeden, rahatlık dolu bir tebessümle elini göğe uzattı ve avucunun içiyle yıldızları uzaktan sıvazlar gibi yaptığında çizgilerin arasındaki yıldızlar şekil değiştirip birer apartmana dönüşüverdiler yavaşça...
|
|
|