|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
Yaptıklarımıza ya da yapamadıklarımıza başkalarının gösterdiği tepkiler önemlidir elbet...
Ancak asıl önemli olan kendimizle baş başa kaldığımızda içimizden ne tür tepkiler aldığımız, aynada kendi yüzümüze bakarken neler hissedip neler gördüğümüz, yani kendimizle ilgili yargılarımızdır.
Bu yüzden anladım ki tüm banka yetkililerini karşıma alabilir, onlara üstün gelmek için canla başla çaba gösterebilirim; ama içimdeki o sesi karşıma almaya gücüm yetmez. "Sen konuşmazsan kimse konuşmaz! Sessiz kalarak senin de önüne bir kemik atmalarını beklediğini göstermiş oluyorsun... Git ülkene karşı görevini yap!" diyen bu sesi bastırmaya kalkışmam hayatımın en büyük hatası olur. Çünkü bugün için ona üstünlük sağlasam bile yarın üstünlüğü o ele geçirecek ve mezara kadar yakamı bırakmayacaktır! Üstelik pişman olacağım o noktada geri dönme şansına da sahip olamayacağımdan çok daha büyük bir acının pençesine kendi ayaklarımla girmiş olacağımı hissediyordum...
Düşünüyordum da, "mesai arkadaşlarımdan kaç tanesi benim yaptığımı yapabilirdi; daha da önemlisi, o yapabilecek olanlardan kaç tanesi bunu gerçekten yapardı?" diye... şu arkadaş kesin bunu yapardı diyebileceğim bir kişi bile bulamıyordum.
Görünen köy karşısında yapılan pratik hesaplar, akıl ve mantık yoluyla varılacak kararlar sözkonusu olduğunda kişilik, cesaret, düşünce yapısı, dürüstlük gibi kavramlar bir yana bırakılıyor ve politik, yani zarar görmemek için durum neyi gerektiriyorsa onu yapmaya yönelik bir davranış biçimi ön plana çıkıyordu genel kural olarak...
|
|
|