|
|
|
24 Mayıs 2002 - Gümüş Kıllar |
Merhaba Dostlarım,
Bir hafta daha fişek gibi geçti gitti. Öğrenciler bu işe çok seviniyor ama benim gibiler 1 hafta daha yaşlandık, gene geliyor aybaşı diye hayıflanıyordur eminim. Tatil rüyaları ile yaşadığımız günler geldi artık. Çelişkinin daniskası işte tam burada başlıyor. Bir yandan bir yerlere yetişmek için zaman geçsin istiyoruz, diğer yandan geçen zamana dur demenin yollarını arıyoruz. Bir hoşuz vesselam.
Tam 25 sene olmuş liseden mezun olalı. Nasıl geçmiş bu 25 sene? Kimler nerelere nasıl gelmiş? Kimler umdukları ile değil buldukları ile yetinmiş? Kimin saçında tel kalmamış? Kimin göbeği dizine sarkmış? Hepsinin cevabını alacağız hafta sonunda. Mezuniyetimizin 25.ci yılını kutluyacağız "Gümüş Kıllar" organizasyonuyla. Erişebildiklerimizle, erişipte ikna edebildiklerimizle sarmaş dolaş olup, 25 sene önce kaldığımız yerden başlayacağız mavraya. Kelli felli baylar, kokona bayanlar olduğumuza aldırmadan yeni yetme günlerimize döneceğiz. Nitelik olarak fazla değişmeden ama nicelikte biribirimizle yarış eder gibi, üçer beşer artmış olarak gireceğiz yemekhanedeki yemek kuyruğuna. Hoş olacak hoş, sabırsızlanıyorum, bir yandan da korkuyorum, ya gidemezsem diye!?
..........
Televizyonda astroloji, parapsikoloji tartışılıyor. Astrolojinin dini yorumları da bir garip oluyormuş:-)) Bugün bir toplantıda söz döndü dolaştı burçlara geldi. Ben akrepim diyince, ooo nidaları duymaya alışık olan ben, klasik savunma mekanizmamı kurulu saatin zembereği gibi boşalttım hemen. "Ben akrepim ama akrepin hiçbir kötü huyunu bulamazsınız bende, kıskanmam, inatçı değilimdir, falan filan". Tabi bu uyuşmazlığın da bir cevabı da karşıda hazır. "Olabilir senin yükselenin farklıdır". Hay allah yükselenimi bilsem söylicem hemen ama bilmiyorum ki. Hemen küçük bir araştırmayla "Yengeç" olduğunda karar kılındı. Hiç ilgi alanıma girmeyen bu konu ile ilgili düşüncelerimi isterseniz bir başka zamana bırakayım. Aksi takdirde, kısa olsun diye açıklamaksızın edeceğim laflar sonunda astronomi dünyası ile ters düşmek istemiyorum. Ya da korkuyorum. Ya biri beni çarparsa hafazanallah:-))
..........
Panoda yayınladığım haberlerin yerine ulaşması sonunda, bugün de bir arkadaşımın ilettiği duyuruyu yayınlamaya karar verdim. "Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı"nın güzel bir organizasyonunu sizlerle paylaşmak istedim. Umarım ilginizi eksik etmezsiniz. Bu tür duyurularınızı yayınlamaya hazırım, unutmayın.
..........
Yukarda değindiğim gibi, bu hafta sonunu İzmir'de lise arkadaşlarımla geçireceğim. Bu nedenle Pazartesi "Kahve Molası"nı alamazsanız merak etmeyin. Salı günü acısını çıkartırız nasılsa. Siz bu arada lütfen birşeyler yazın, bekliyorum.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle... Cem Özbatur
Al gülüm ver gülüm...
"Napster"ı hatırlıyorsunuz herhalde. Birçoğunuzun hala bilgisayarında yüklü olan ama hukuki olarak çalışması durdurulan "Peer-to-Peer" bağlantı programı. Hayatımıza getirdiği renk tartışılmazdı. Gerçi şu anda "Napster"ın ününü kullanarak aynı tipte hizmet veren onlarca servis ve program var ama hiçbiri "Napster"ın popülaritesine ulaşamadı. Peki nedir bu "Peer-to-Peer" bağlantı?
Kısaca alışveriş yapacak 2 bilgisayarı birbirine bağlamak olarak tanımlanabilecek bu terim, internet terminolojisinin temel taşlarından biri aslında. Hepimizin ana atardamarlarından biri olan ICQ da bu sistemi kullanıyor. Biraz daha detay vermek gerekirse, internete bağlandığımızda bilgisayarımıza atanan IP adresi, program aracılığıyla bağlandığımız bir ana sunucu üzerinde kaydedilir. Kayıt olduğumuz takma isimlere atanan bu IP adresleri, sizi arayan veya sizin aradığınız bilgisayara iletilir ve 2 bilgisayar bu sayede birbirlerinin IP adreslerini öğrenerek, birbirleri ile konuşmaya başlarlar. Napster'vari programlar bu haberleşmeyi FTP protokolünde kullanarak, 2 bilgisayarın birbirinden dosya alışverişi yapmasına olanak sağlar. Aslında bu tür bağlantı kurulduğu anda, 2 bilgisayar arasındaki haberleşmenin, şirketimizdeki networkten farkı yoktur. Uygun programlar kullanarak her türlü bilgi alışverişinde bulunmak mümkün olur. Bilgisayalarımıza atanan IP adreslerinin bilgisayarımıza ulaşmadaki ilk anahtar olduğu unutulmamalıdır. IP adreslerinin afişe edilmesi yada kötü niyetliler tarafından öğrenilmesi tatsız sonuçlara neden olabilir, sakın aklınızdan çıkarmayın. ICQ gibi servis veren sunucular, bu adresleri perdelemenin yollarını ararken, bir diğer grup aklıevvel de bu perdeleri yırtmanın yollarını ararlar. Ve genellikle de başarılı olurlar. Bilgisayarlarımızı perişan eden bir çok virüs ve truva atı hep bu sayede beynimize yerleşirler. Neyse ki, internete bağlanmak için ISP'yi her arayışımızda değişik bir IP adresi alırız da bu aklıevvellerin de işleri biraz olsun zorlaşır. Yalnız şunu sakın unutmayın, aman biri bilgisayarıma girecek diye bu tür programlardan uzak durmak, ya düşerse diye uçağa binmekten pek farklı değil. Kontrollü olmak kaydıyla, bu tür servislerin nimetlerinden sonuna kadar yararlanın.
13. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali - "Kıvranış"
Genç yaşta ölümü seçen Sarah Kane’nin “Kıvranış” adlı oyunu, Emre Koyuncuoğlu tarafından sahneleniyor. Oyun, 24 ve 25 Mayıs’ta AKM’de, izleyicilerle buluşacak.
Cem Karaca & Kurtalan Ekspres
Türk Rock müziğinin efsaneleri müzik severlerin karşısına
yeni performansı ile çıkıyor. 30 yıllık birikimin sergileneceği gecede
Türk Rock'ının olgun performansı ve ölümsüz tarzları sunulacak.
Bugün saat 23:00'de.
Babylon Şeyhbender Sk. No:3 Asmalımescit - Tünel / Beyoğlu Tel: 0212-292 73 68
CANDAN ERÇETİN Fil Productions in düzenlediği konserler dizisinde pop müziğinin güçlü ismi Candan Erçetin yeni albümünden şarkıları ile müzikseverlerle buluşacak... Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu 24 Mayıs, 21:00
Bilet Fiyatları : 45.000.000 TL, 27.500.000 TL, 22.000.000 TL, 17.500.000 TL, 14.000.000 TL
Ters Köşe: Mehtap Akdeniz |
Adını Deli'ye çıkar, rahat et.
Çocukluğuma dair tüm anılarım nedense hep Fethiye'nin dökme taş yollarında başlar, mavi yeşil sularda derinlere dalar. Ağaca çıkmayı, ıslık çalmayı, topuktan kara diken çıkarmayı, salyangozların ilk yağmurla toprağa yayılışını, tükürükle çiyan öldürmeyi, ağaçlardan ağustos böceği yakalamayı, balıklarla yarışmayı, keçi beslemeyi, turunç aşılamayı, yıldızlara bakıp hava tahmini yapmayı, teke süzmeyi, sırtı çekmeyi, çam pürsülünde kaymamayı, güneşte yağan yağmurun adını, rüzgarların alametini ve tarhana ufalamayı hep orada öğrenmiştim.
Beni ben yapan pek çok ders vardı Fethiye yaz tatillerinde. Bir de komşularımız vardı ki, hepsi bambaşka bir renkti. Hurda arabasıyla köy yollarında taşa toprağa çocuk düşürmeye giden 16'lık Kezban, memleketin en muhteşem karpuz reçelini yapan kerimanım teyze, kapısının önünde sokağa hep sırtı dönük oturan fırtık Durgadın, Şişko Halil ve daha niceleri.
Ben size benim kahramanımdan,'Canavar Fatması'ndan bahsedeceğim.
Hiç çocuğu yoktu. Kamyoncu bir kocası vardı o zamanlar taşrada kamyon sahibi olmak büyük zenginlikti. Yüz felci geçirdiğinden suratı asimetrik idi. Kanserli göğüsünü aldırmış bir kolu hayli şiş kalmıştı. Şiş kolu nedeniyle hep bir tarafa yalpa yaparak yürürdü. Son derece seyrek saçları vardı. Ağzındaki çarpıklık nedeniyle eksik dişlerini gizleyemez ve boşluklardan tükürükler saçarak konuşurdu. Asla hastayım dediğini, hayattan şikayet ettiğini, malından mülkünden bahsettiğini kimse duymadı. Neşeli ve matrak bir kadındı. Herkesin aradığı ve sevdiği bir insan olmayı başarmıştı. O kadar tatlı ve hayat dolu bir kadındı ki 'Canavar Fatması', lakabını bilir en çok da kendi dalga geçerdi tüm çirkinlikleriyle. Anneanneme geldiği zaman oyunu sokağı bırakır eve koşardım. Sonra, sonra onun hikayeleri ile İzmir'de herkesi çok güldürdüğümü görünce O ölene kadarki son iki üç sene o konuşur ben dersteymişim gibi not tutardım. Çok kıvrak bir zekası vardı, her lafa lafı anında yapıştırırdı. Kendine özgü bir Türkçe kullanımı vardı. Hafif argo idi dili ama asla küfür etmezdi. Her küfürün onun dilinde bambaşka bir karşılığı vardı. Her şeyden her olaydan bir gülmece yaratırdı. Ufacık bir çocuğun bile gözünden kaçamayacak kadar muhteşem bir kadındı 'Canavar Fatması'.
'A benim armudum, evveliden var mıdın?', ne kadar özgüvenli bir vazgeçiş.
'İyi kötü herkesin kendi dötü', mudanasızlığın baş yapıtı.
'Adını Deli'ye çıkar, rahat et', özgür düşünce ve eyleminin ne kadar zekice bir plan olduğunun ip ucu.
....
Tam tersini de seçebilirdi kuşkusuz. Hastalıklı, kompleksli, huysuz ve edepsiz olması için her türlü haklı gerekçesi vardı. Ama o pozitif olmayı ve hayata gülebilmeyi seçti. Tüm sorunlarıyla tek başına başa çıkardı. En çok da kendi ile dalga geçmesini bilmeyi seçti. Doğal olmayı bilirdi, her şeyiyle bize doğal gelirdi, biraz da tuhaf. Ne yüzünü ne görüntüsünü ne de anlattıklarını yadırgamazdık.
Acımazdık, üzülmezdik, kızamadık ona, sadece onun başkalığını özlerdik.
Aradan yıllar geçip çocukluğuma döndüğüm bir gün birden hayata bakışımda onu ne kadar örnek aldığımı fark ettim. Onunla ilgili tuttuğum notları biri elimden almasaydı, eminim sizde çok hoşlanacaktınız onun hikayelerinden ve vecizelerinden. Onun hikayelerinde hayatla başa çıkmanın ip uçlarını yakalayacaktınız. Aklımda kalanları yazarım belki bir gün size.
Bu sefer olmazsa başka sefere.
Mehtap Akdeniz
Acı Kahve Hatırına : Çağhan Tansel |
Kutsal Zincir: Horatio NELSON
Uygarlığa çıkan yollarımızı belirleyen ışıklar onlar...Herşeyi onların sayesinde yaşanır kılabildik ve onların, aralarında hiçbir kan bağı olmamasına rağmen en sıkı kutsal bağ ile birbirlerine bağlandıkları soyları sayesinde ilerleyebiliyoruz. Daha önceki bir yazımda dahilerden bahsetmiştim, hani şu herkesin dağınık, pasaklı, unutkan, asosyal ama çok zeki sandığı dahilerden. Bugünden itibaren bazı Cuma günleri bir Dahi konuk olarak katılacak yazılarıma. Bugünkü dahimiz, üstadımız: Horatio Nelson (1758- 1805)
Nelson'dan bahsederken sınırlı bir çerçevede kalacağım, çünkü bazı insanların tüm hayatları belli noktalarda toplanır. Tıpkı Nelson'unki gibi. Horatio Nelson bir İngiliz Amiralidir. İngiliz deniz kuvvetlerinin başındaki bu insan tarihteki diğer tüm büyük generallar ve komutanlar gibi askerleri tarafından çok seviliyordu. Bu sevgi elbette bir komutana karşı duyulan zorlama bir sevgi değildi, önemli nedenleri vardı. Nelson'un askerleriyle aynı şartları paylaşması, onlarla yapmacık bir yakınlığın ötesinde ilgilenmesi ve onlara sadece birer asker olarak değil, düşüncelerini paylaşabileceği bireyler olarak davranması bu sevginin nedenleriydi. İskender, Sezar, Napolyon gibi önemli askeri dahilerde de bu özelliklerin hepsi mevcuttu ve bu yüzden askerler, komutanları dünyanın bir ucuna gitse bile onu izleyebilirlerdi, izlediler de. Nelson'dan bahsettiğimiz zaman aktarmamız gereken en önemli olay elbette Trafalgar Deniz Savaşı'dır. Bu savaş Nelson'un askeri dehasını ve her dehada fazlasıyla mevcut olan cesareti çok güzel bir şekilde gözler önüne serer. Nelson'un döneminde en güçlü donanmalar İngiltere, İspanya ve Fransa'ya aitti. İngilizler'in giderek artan sömürgeleri diğer devletlerde endişe yaratıyordu ve İngiltere'nin önüne geçmenin tek yolu elbette sömürgelerine ulaşabileceği tek yol olan deniz yolunu kesmek yani donanmasını yok etmekti. Yok olan bir donanmadan sonra elbette İngiliz ticari gemileri de denizlerde boy gösteremeyecekti ve zaten Kıta Avrupasından kopuk bir coğrafi konumda olan İngiltere'nin ekonomisi tamamiyle bozulacaktı. Tüm bunlar tek bir savaşın sonucuyla gerçekleşebilirdi, o da Trafalgar Savaşı'ydı. Savaşa baktığımızda, İspanyol ve Fransız donanmalarının birleşerek İngiliz donanmasına oranla çok büyük bir donanma kurduklarını görüyoruz. Bu, bir anlamda onlar için de var olma savaşıydı. İspanyollar ve Fransızlar birleştikleri zaman savaşı kazanacaklarından eminlerdi, bu yüzden tüm gemilerini bu savaş için seferber ettiler. Nerdeyse geride hiç gemileri kalmamıştı. Düşman donanmanın sayıca çok fazla olmasını dikkate alan Nelson, gemilerinin iki tarafını da ağır toplarla donattı. Bu topların önemli bir özelliği, düşman donanmadaki toplara nazaran arka arkaya çok daha hızlı atışlar yapabilmesiydi. Nelson bu aşamadan sonra denizcilik tarihine geçecek planını oluşturdu. Kendi gemilerini standart aralıklarla birbirlerine paralel olarak dizdi ve tüm gemilerini düşman gemilerinin direkt üstüne doğru yöneltti. Donanmalar karşılaştığında o güne kadar deniz savaşlarında yaşanmamış bir olay yaşanıyordu, düşman gemileri birleşik donanmanın arasındaydı. Başka türlü anlatacak olursak yan yana duran, aynı donanmaya ait iki geminin arasında bir tane İngiliz gemisi duruyordu! İngiliz gemileri sahip oldukları yüksek ve hızlı atış gücü sayesinde iki geminin arasına giriyorlar ve kısa sürede iki gemiyi de imha ediyorlardı. Savaş sonunda İngilizler'in kesin bir zaferi vardı ve artık İngilizler tüm denizlere egemendi. İspanyol ve Fransız donanmaları bu savaştan sonra bir daha donanmalarını toparlayamadılar. Savaşın üzücü bir sonucu ise Nelson'un bu savaşta hayatını kaybetmesiydi.
Nelson'un bu planı gerçekten çok cesurca hazırlanmış bir plandır çünkü düşman donanmanın tam içine "dalan" bir donanma, ne kadar artı özellikleri olursa olsun bir anlamda intihar dalışı yapıyor demektir. Nelson'un zekası bu intihar dalışını çok iyi bir şekilde yönetti ve sonuç gerçekten çok parlak bir zafer olarak tarihe yazıldı.
Trafalgar Deniz Savaşı'nda kullanılan bazı gemiler hala İngiltere'de sergilenmektedir, yolunuz İngiltere'ye düşerse gemilere yakından bakmanızı tavsiye ederim. Bugün için bile o gemiler hala yapım sırlarından bazılarını korumaktadır.
Bir sonraki ışığa uzanışta görüşmek üzere...
Rüyalara inanır mısın?
Ya aşka?
Kaybetmeyi kabullenebilir misin?
Ya da kabullendiklerini sever misin?
Anlatabilir misin hiç gitmediğin bir ormanı?
Hatırlayabilir misin her gözyaşının sebebini?
Bilir misin unutmayı?
Ya da sonra tekrar hatırlamayı?
Katlanabilir misin sessizliğe?
Ya kimsesizliğe?
Uyku tutmayan gecelerde hayal kurar mısın?
Sonra o hayallerin peşinden koşar mısın?
Evini özler misin gün boyu?
Anneni aray¹p sebepsiz "canım" der misin?
Ya da bir gün bırakıp her şeyi bir parka gider misin?
Ya»murda yürürken paçalarını ıslatır mısın?
Ve yağmur durduğunda arar mısın bulutları?
Dostumdur deyip affedebilir misin?
Haksızsan bile kırmamak için sevdiğini özür diler misin?
Bir gün ansızın her şeyin biteceğini bile bile
planlar mısın her şeyi gizlice?
Sahi sen rüyalara inanır mısın?
Özlem Çağla Yorgancı
|
Asağıdaki yazıda, sorular muhtelemelen hepinizin rastladığı biı
internet geyigi... cevaplar ise bir dahi arkadaşımızın o
geyik sorulara verdigi çok zekice (!) yanıtlar..
Yüzmek zayıflatıyorsa balinalar neyi yanlış yapıyorlar? Uzman
denetiminde yüzmüyorlar...
Mısır yağı mısırdan, ayçiçek yağı
ayçiçeğinden elde ediliyorsa; bebek yağı nereden elde edilmektedir?
Herkesin bildiği gibi bebek yağı ithal edilmektedir...
Süper yapıştırıcı herşeyi yapıştırdığı halde niçin içinde bulunduğu
tüpün iç cidarlarını yapıştırmamaktadır? Aslında tüpe yapıştırıcı konmadan
önce iç cidarlara bir miktar yapıştırıcı sürülür. Yapıştırıcı yapıştırıcıya
yapışmadığı için mesele kalmaz...
Niçin yanlış çevrilen telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz? a)bir
numarayı üstüste iki kez yanlış çevirme olasılığı bir kez yanlış
çevirmekten
çok çok küçük olduğu için. yanlış numara meşgul çalsa bile ikincide
doğru numara çevrildiği için ilk yanlış gözden kaçar...
b) Ben ne zaman kız arkadaşımı arasam numara meşgul çalıyor. Daha sonra
"aradım meşguldü" dediğimde ise "yanlış çevirmişsindir" diyor. Yani
aslında çalabil... Ulan yoksa beni aldatıyor mu?
Niçin falcıya
gitmeden evvel randevu almak gereklidir? Tamamen falcının
alçakgönüllülüğü. Falcı, kendisine gideceğinizi bildiği halde bu kararı
hür iradenizle aldığınızı düşünmenizi sağlamak için ukalalık yapmaz.
Eğer siz de falcıya gideceğinizi önceden bilme yeteneğine sahip olsaydınız bu
durumda zaten falcıya gitmenize gerek kalmazdı.
Eğer bugün hava sıcaklığı 0 derece ise ve yarın iki kat daha soğuk
olacaksa, yarın hava kaç derece olacaktır? Yarın hava bugüne göre iki
kat soğuk olacağına göre bu durumda çarpma değil türev kuralları
geçerlidir. Ki bu durumda da dünün sıcaklığının verilmesi gerekir..
Niçin "tek heceli" kelimesi diyebilmek için dört hece kullanmaktayız?
Ona bakarsan 300 milyon maaş almak için de tam bir ay çalışıyoruz...
Neden insanlar gökyüzünde 400 Milyon yıldız var denildiğinde
inandıkları halde, yeni boyalı yazan yüzeyi elleriyle yoklarlar? Çünkü
boya kuruduğunda yazı kaybolmaz!
Niçin limonlu gazozların içerisinde bir sürü suni tatlandırıcı varken
bulaşık deterjanında gerçek limon suyu kullanılmaktadır? Üretim
maliyeti artmasın diye.
Evli insanlar gerçekten daha mı uzun
yaşamaktadırlar yoksa öyle mi hissetmektedirler? Bilmiyorum
istatistikleri görmem lazım...
Işık 300.000 km/sn hızla yayıldığına
göre karanlık hangi hızla çökmektedir? Aynı hızla,ışık gider gitmez
karanlık çöker...
Işık hızında giden bir arabada oturduğumuzu
varsayarsak, farları yakınca ne olur? Bu kesinlikle karşıdan gelen
arabanın sorunudur...
Bir şizofren intihar etmekle tehdit ediyorsa,
rehin alma suçundan yargılanabilir mi? Hayır, şizofrense zaten cezai
ehliyeti olmaz.
Ahmet Necdet Sezer bu işe ne der? Avukatım gelmeden bu
soruyu cevaplamam..
Niçin fare kokulu kedi maması yok? Çünkü her ne kadar tüketimi kedi
yapsa da alışverişi hala ben yapıyorum. Hangi satıcı beni fare
kokusuyla tavlamak ister ki.
Kadınlar niçin tuvalete yalnız gidemezler?
Gidebilirler. Kadınların yapamadığı tuvaletten yalnız dönmektir. Asıl
sorun budur.
Teflona hiçbir şey yapışmadığı halde teflon tavaya nasıl yapışmıştır?
Dediğin gibi, teflon tavaya yapışmıştır. Tava teflona değil.
24 saat
açık benzin istasyonlarının kapılarında neden kilit vardır? Darbe
olduğunda sokağa çıkma yasağı konduğu için...
Kör bir eskimonun kızak
köpeği kör müdür? Eskimolar kızaklarda sonar teknolojisine geçtikleri
için bu sorun ortadan kalkmıştır...Eskimo kör olsa bile köpeği yine de
yönlendirebilir.
Niçin uçaklarda paraşüt yerine can yeleği vardır? Cesedin hangi
havayolu şirketine ait olduğunu daha çabuk anlamak için...
Bir çok tüketim
maddesinde "Buradan açınız" yazmaktadır, eğer "Başka bir yerden açınız"
yazsaydı ne yapmamız gerekirdi? Bu yetenek meselesidir. Eğer her
seferinde açılacak doğru yeri buluyorsan "başka bir yerden açınız"
yazısını görmüyorsun demektir.
Eğer uçağın karakutusu kaza anında
parçalanmıyorsa neden bütün uçak bu kutunun üretildiği maddeden
yapılmamaktadır? Eğer uçaklar karakutu boyutunda olsaydı hiçbiri
parçalanmazdı...
|
Brunch Keyfi
Bahçe & Bahçe
Pazar günleri 10:30-14:00 saatleri arasında brunch yapılıyor. Brunch’ın kişi başı fiyatı 16 milyon 500 bin TL. Kredi kartları geçerli. Ancak otopark sorunu yaşayabilirsiniz.
Adres: Mektep Sok. 7/9, Moda
Tel: 0 216 338 70 40
Bebek Koru Kahvesi
Cumartesi ve Pazar günleri, 09:30-15:00 arasında açık büfe kahvaltı sunuluyor. Kişi başı fiyat 24 milyon TL. Kredi kartları geçerli. Otopark sorunu yaşanmıyor.
Adres: Cevdet Paşa Cad. 120, Bebek
Tel: 0 212 287 56 07
Cafe Cadde
Pazar günleri 10:00-14:00 arasında açık büfe olarak sunulan kahvaltının kişi başı fiyatı 12 milyon TL. Otopark sorunu yok. Kredi kartları geçerli.
Adres: Bağdat Cad. 375/2, Şaşkınbakkal
Tel: 0 216 302 76 24
Cafe Creme
Pazar günleri 09:30-15:00 arasında limitsiz sıcak içeceklerin dahil olduğu açık büfe kahvaltı sunuluyor. Ara sıcakların da dahil olduğu kahvaltının fiyatı 13 milyon 500 bin TL. Kredi kartları geçiyor, otopark sorunu yaşanmıyor.
Adres: Değirmen Sok. 12. Ortaköy
Tel: 0 212 227 72 94
Cafe Divan
Pazar günleri saat 10:00-14:00 arasında yapılan brunch’ın kişi başı fiyatı 25 milyon TL. Kredi kartları geçerli.
Adres: Kuruçeşme Cad. 36, Kuruçeşme
Tel: 0 212 257 71 50
Çadır Köşkü
Cumartesi ve pazar sabahları 09:00-14:00 saatleri arasında sunulan açık büfe kahvaltının kişi başı fiyatı 8 milyon 500 bin TL. Kredi kartları geçiyor.
Adres: Yıldız Parkı, Beşiktaş
Tel: 0 212 258 90 20
Hidiv Kasrı
Pazar sabahları 09:00-12:00 saatleri arasında açık büfe kahvaltı sunuluyor. Kahvaltının kişi başı fiyatı 9 milyon TL. Kredi kartları geçiyor.
Adres: Çubuklu Korusu Çubuklu Yolu No:32 Beykoz
Tel: 0 216 413 96 44 – 413 96 64 – 425 06 03 - 425 06 04
Lacivert
Mekanda her pazar 11:00-14:00 saatleri arasında açık büfe kahvaltı sunuluyor. Kahvaltının kişi başı fiyatı 1 Haziran’a kadar 17 milyon 500 bin TL iken, 1 Haziran’dan sonra ise 22 milyon 500 bin TL olacak. Kredi kartları geçiyor.
Adres: Körfez Cad. 57/A Kanlıca
Tel: 0 216 413 37 53
Leonardo Restoran
Cumartesi günleri 11:00-19:00 açık büfe yapılan brunch’ın fiyatı 22 milyon 5 bin TL. Pazar günleri ise 09:00 – 11:00 arasında açık büfe kahvaltı, 11:00-19:00 arasında ise açık büfe öğlen yemeği sunuluyor. Kahvaltının fiyatı (içecekler dahil) 15 milyon, öğle yemeğinin fiyatı ise (içecekler ekstra) 22 milyon 500 bin TL. Mekanda kredi kartları geçerli.
Adres: Polonezköy 32, Polonezköy
Tel: 0 216 432 30 82
Malta Köşkü
Hafta sonları 09:00-12:00 arasında açık büfe kahvaltı, 12:00- 21:00 saatleri arasında da açık büfe yemek sunuluyor. Kahvaltının fiyatı 9 milyon TL, yemeğin fiyatı ise 13 milyon 500 bin TL. Kredi kartları geçerli.
Adres: Yıldız Parkı, Beşiktaş
Tel: 0 212 258 94 53 - 258 94 93
http://www.ege.to/index.asp
Ege'yi, İzmir'i özleyenler için. Ciddi bir Ege portalı.
http://gamegarden.net/
Online oyun sitelerinden başarılı bir örnek. Tavla, Okey, King, Maça kızı meraklılarına.
http://www.otlak.net
Boğaziçi'liler tarafından hazırlanan hoş bir eğlence sitesi. Ne ararsanız var.
http://www.chicekperisi.com/
Kişisel sayfa olarak yola çıkmış, ama büyüyüp site olmuş. Hani birbirimize yolladığımız hoş sayfalar var ya, işte onlardan bir sürü örnek var. Bakın bakalım size uygun birşey bulabilecek misiniz?
Damak tadınıza uygun kahveler |
ArsClip v2.0.5 [300k] W9x/2k/XP FREE
http://jackass.arsware.org/acv205.zip
Kopyala yapıştır fonksiyonunu çokca kullandığınızı biliyorum. Peki son kopyaladığınız 15 texti birarada görüp içlerinden birini seçmeye ne dersiniz? Bu küçük program, "clipboard"unuza önemli bir özellik katıyor.
oSayısalLoto v2.8 [209K] W9x/2k/XP FREE
http://orhanori.kolayweb.com/oSL.exe
Sayısal Loto oynarken sayıları bulmakta zorlanıyorsanız, buyrun size sayı üretici bir program. Yükleyin kullanın, kazanın:-))
|
|