|
|
|
30 Mayıs 2002 - Yıkılmam Ayaktayım |
Merhabalar hepinize,
Dün bir basın toplantısı yaparak, onlarca basın mensubuna sağlığım ile ilgili bilgi verdim. Sırtımdaki ve dizlerimdeki ağrıların işimi yapmama engel teşkil etmeyeceğini, amcamın hastahanesinden aldığım sağlık raporuyla ispat ettim. Neymiş, sırtımın ağrısı dik durmamı engellediği için Kahve Molası yamuk yumuk yazılarla çıkıyormuş, diz ağrılarım sosyal aktivitelere katılmamı engellediğinden masa başından ahkam kesmek zorunda kalıyormuşum, bu da Kahve Molasının saygınlığına gölge düşürüyormuş. Bah bah... Onlara gerekli önlemleri aldığımı, sırtım için artık 2 yastık kullanacağımı, diz ağrılarım için de düz ayak bir yer kiraladığımı, artık merdiven tırmanmayacağımdan ağrıların hızla geçeceğini söyledim. Kahve Molasını zaman zaman "Çay Saati", "Kahve Fincanı", "Tas Kebabı" olarak adlandırmamın, sırt ve bel ağrılarından dolayı değil, içinde bulunduğum geriatrik, nörolojik durumlardan kaynaklandığını da istemeden itiraf ettim. Toplantı sırasında şişen ayağımı ayakkabımdan çıkarıp sıvazlamam hoş karşılanmadıysa da, 1 saat önce aldığım vitaminin etkisiyle tek bir falso vermeden toplantıyı tamamlamamdan oğlum Ege pek bir memnun oldu, gözlerinden okudum. Sonuç olarak, sağlığımı bahane ederek sanal gazetemi ele geçirmek isteyen nifak odaklarına gerekli mesajı verdim sanıyorum. Hiçbir kuvvet Kahve Molasını elimden alamaz. Var gücümle yayını sürdürüp, sizlerin kafasını şişirmeye devam edeceğim. Ben gidersem Kahve Molası hisse senetlerinin düşeceğini, bunun da aboneler arasında kargaşaya yol açacağını ve İnternet dünyasını içinden çıkılmaz problemlerle boğuşmak zorunda bırakacağımı biliyorum. Ölene kadar editör olarak kalmak için ne gerekiyorsa yapacağımı, öncelikle 2 ortağıma ve sizlere saygı ve sevgiyle duyururum benim güzel kahvecilerim:-))))
..........
Kuruluşunda ilk harcı koyan yüzlerce insandan biri olarak, Deniztemiz Derneğinin çalışmalarını büyük bir zevkle izliyorum. Sürdürdükleri kampanyayla denizlerimizi temizlemeye çalışan bu insanlara destek olmak için elimizden gelen herşeyi yapmalıyız. Bebek sahillerindeki muhteşem foseptik görüntüsünden kurtulmak istiyorsak, uzaktan ahkam kesmek yerine, işe kendi kapımızın önünü temizlemekle başlamalıyız. Sahilde, elinde naylon torbayla köpek gezdiren hayvanseverin, hacetini gideren hayvanın pisliğini sokaktan naylon torbayla temizleyip, torbayı bir güzel denize attığını gözlerimle gördüm. Şeytan al o torbayı geçir kafasına dedi ama yapamadım, yazıklar olsun bana. Çevrenin bir bütün olduğunu, birini temiz tutmaya çalışırken bir başkasını feda etmek olmadığını anlamamız lazım artık. Evi temizlerken, tozu toprağı halının altına süpüren tembel insan görüntüsünden sıyrılmalıyız. Havasıyla, toprağıyla, suyuyla bir bütün olarak değeri olan çevremize sahip çıkmalıyız.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle... Cem Özbatur
Hatlardan hat beğen...
Dün başıma korkunç bir olay geldi. ADSL hattım pat diye kesiliverdi:-)) Akşam saat 6 da başıma gelen bu olaydan sonra hemen telefonlara sarılıp Türk Telekom da bana yardımcı olacak birilerini aradım. Yaklaşık 1 saat kadar sonra telefonu birisi açtı. Hat numarasını verdim ve şok cevabı aldım "Ödenmemiş fatura yüzünden hattınız kesik". Yahu doğalgazı, elektriği ödemeyi aksatabilirim ama data hattımı asla dedim ve ödenmemiş dediği faturanın internet üzerinden yapılmış ödemesine ait dekontunun elimde olduğunu söyledim. Ama nafile, çekeceğim faksa bakacak görevlinin ancak ertesi sabah 8 de işe geleceğini ve hattın ancak o zaman açılacağını söyledi. La havle çekip konvansiyonel iletişim hattım olan daylapımı kullanmaya başladım. Sabah ilk iş olarak ta ADSL hattıma tekrar hayat verdim.
Nedir bu ADSL, Kablo Net, ISDN diyorsanız, birkaç cümleyle özetliyeyim. ADSL, normal telefon hatlarından yararlanarak bilgisayarımıza bağlanan data hattı. Bakır kabloyla evimize gelen dijital telefon hattımızın üzerinden data akışına da olanak sağlayan bir iletişim şekli. Özel bir modemle kullandığınız data hattından ayrı olarak telefon hattınızı da kullanabiliyor ve telefon hattınızı meşgul etmiyorsunuz. Ayda 40milyonluk sabit bir ücretle kesintisiz 64KB lık birhatta kavuşuyorsunuz. Sabit ücreti artırmak kaydıyla 1MB lik hızlara kadar çıkmak mümkün. Her eve lazım olan bu hattın tek handikapı şu anda karaborsada olması. Umarım yakında tekrar dağıtılmaya başlanır. KabloNet ise kablolu TV hattı üzerinden sağlanan bir data iletişim hattı. ADSL'e göre çok daha hızlı ve güvenli bir hat olan KabloNet için hem telekom hem de KabloNet şirketiyle sözleşme yapmanız ve her ikisine de ayrı ayrı para ödemeniz gerekiyor. O nedenle biraz daha pahalı. ISDN'e gelince içlerinde en sağlamı diye özetlenebilir. Özel çekilen hattın üzerinden hem data hemde çoklu telefon görüşmesi yapabiliyorsunuz. Kıyaslandığında içlerinde en pahalısı ama en iyisi denilebilir. Bağlı olduğunuz santrallerde bu 3 hattan hangisine olanak varsa değerlendirmenizi, en azından başvuruda bulunup sıraya girmenizi öneririm.
Kırmızı Elma ve Diğer Şeyler Tiyatrosu - Alaturka
Osmanlı Gösteri Sanatlarından Karagöz ve Hacivat, Ortaoyunu ve Meddah Hikayeleri üzerine kurulu özgün metne sahip çağdaş bir oyundur. Çağdaş sahneye ayak basan geleneksel karakterlerin çözümsüzlük içindeki hikayelerini trajikomik bir dille işleyen 'oyun alaturka' bir türlü oynanamayan bir oyunun ifadesidir
Yazan : Yeşim Özsoy Gülan
Yöneten : Yeşim Özsoy Gülan
Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi - 30 Mayıs - 1 Haziran, saat 20:00
ORHAN OSMAN VE TOPLULUĞU
Orhan Osman'ın müzik anlayışında bugüne kadar gittiği çeşitli ülkelerdeki ezgileri özümsemesi etkili oldu. 2000'in Ağustos ayında Almanya'da yaptığı workshop (Klezmer & Greco Turkish Music / Crossroads: İstanbul-New York) müzik yaşamında bir dönüm noktası oldu; Yunanca konuşan buzukisine dünya dillerinin kapılarını açtı. Almanya dönüşü Balkan Ekspress topluluğunu kuran Osman, Buzuki ile Balkan Brass Band'i birleştirerek dünya mozaiklerini tınılarında harmanladı. Kendi yaptığı köprülerle farklı kültürlerin ezgilerini fusion altyapısında buluşturdu. Orhan Osman; buzukisi ve Balkan Ekspress'le yola çıkarak sizleri unutulmaz müzik istasyonlarında dolaştırmaya hazırlanıyor. Orhan Osman -solist, buzuki, gitar, cura, cümbüş, blok flüt ve sitar, İlker Coşkun - davul, Umut Sel - bas, kontrabas, Rahmi Göçmen - darbuka, Özhan Göçmen -bendir, tef, Gökhan Şahin - perküsyon, Murat Ceyhun Çelikten -keybord effect, Mustafa Kaspiçanlı - saksofon, Enver Kaspiçanlı -trompet, Hayk Güzelkeçeciyan - vokal Konuk sanatçılar: Ayhan Tanyel, Hakan İtik, Musa Kızılkaya . Bugün saat 21:30'da.
Babylon Şeyhbender Sk. No:3 Asmalımescit - Tünel / Beyoğlu Tel: 0212-292 73 68
Günün Kahvecisi : Betül Kasnaklı |
Bugünlerde, hepimizin standartlarımıza göre poşete koyduğu ve ancak standartlarımıza uygun hareket edenlere gösterdiğimiz hoşgörünün artık poşetlerinden çıkarılmaları konusunda çaba sarfediyorum.
Nedir bu hoşgörüsüzlük anlamadım gitti. Evde, işte, sokakta her yerde bolca görünüyor. Herkes atmaca gibi, bir diğeri yanlış yapsada bana da onu yere vurmak için elime fırsat geçse diye bekliyor.
Karşımızdakinin ne söylediğini anlamaya çalışmaktan çok nasıl söylediği ile ilgilenip derhal düzeltme yoluna gidiyoruz. Zaman zaman geçmişi anarken ne güzel günlerdi diyoruz ya o zamanlar hoşgörü poşette değildi. Standardı da yoktu. Kendiliğinden ortaya çıkıyor daha huzurlu yaşam biçimi oluşturuyordu.
Bugün hem hoşgörü göstermiyoruz hem de hoşgörülü olmayanları suçluyoruz.
Nasıl ikilem ise , sabah evden çıkar çıkmaz başlıyoruz , " bu araba neden burada durmuş, adam kırmızıda geçti." Trafikte yanlış oluyorsa mutlaka kadındır diyoruz yanlış yapan erkek dahi olsa.
İş yerinde günaydın demeden başlıyoruz insanları takip etmeye "nasıl kapıyı çarptı gördün mü, dosyalamayı hiç bir zaman düzgün yapmasını öğrenemedi, çayı nasıl höpürdeterek içiyor, v.s ,"
Ev günün stresinin atılacağı yer ya bekliyoruz karı veya kocamız yanlış yapsada tüm günün hıncını alsak diye. Çocuklarımızın ilk öğrenim yeri ailelerin yanı olduğunu düşünürsek durum vahim. Çocuk, öncelikle yıkıcı olmayı öğreniyor yapıcı olmayı değil. Toplumun geleceği çocuklar. Gelecekte toplum, savaşcılardan oluşacak.!!!
Bu kadarla da kalmıyor, siyasi, sosyal, kültürel alanlarda da aynı şekilde devam ediliyor. Hele bir yanlış olmaya görünsün yanlış kime göre de yanlış sa başlıyor hoş- görüsüzlük. Bir ben bilirimciliktir gidiyor. Poşetteki hoşgörü standartlar uygun olmadığı için bir türlü çıkamıyor. Hoşgörü göstermeyerek, hoşgörü almakta olası olmadığı için bir türlü istenilen huzur sağlanamıyor.
Önce kendimiz için sonra başkaları için hoşgörülü olmayı deneyelim inanın daha huzurlu ve mutlu olacağız. Nasıl yapacağız demeyelim, bizimle muhatap olan her insana değer verip , onu olduğu gibi kabul edelim, kendimiz gibi kimse olamaz. Yanlışlar olursa hoşgörümüzü esirgemeyelim.Unutmayalım ki biz de mutlaka başkalarına yanlış şeyler söylüyor ve davranıyor olabiliriz.
Hoş kalın, sağlıkla kalın
Betül KASNAKLI
Ters Köşe: Mehtap Akdeniz |
Söz Meclisten İçeri.
Bir süredir ATV dizilerinden birinde duyduğum yeni bir tabire takıldım. 'Light Erkek'.
Kim ola bu light erkekler diye etrafıma bakar oldum. Önce bir tanımlama yapmak gerekliydi kuşkusuz, başladım soruşturmaya. Erkeklere 'light erkek nedir?' diye sordum. Tanıdıkları light marka bile yok. Herkes tam yağlı maşallah. Aynı soruyu kadınlara sordum. En azından tadına baktıkları çeşitli light markalar vardı, Hasan, Hakan, Adnan vb. gibi markaları zamanında kullanıp memnun kalmayıp bırakmışlar. Maşallah herkes tam yağlı tüketiyor anlaşılan.
Yaptığım araştırma sonucu şuurlu bir tüketiciye ya da mamüle rastlamadım. Light erkeğin yavan olduğu kesin, bir şeylerin eksik olduğu belli, light peynir gibi adeta. Kalsiyum ihtiyacını karşıla, tat tuz arama. Oldum olası gıcık olurum şu light mamüllere. En mükemmelinin, en lezzetlisinin tam yağlı yoğurt olduğunu bile, bile en berbatını, en yavanını nasıl yutarsın hiç anlamam. Yemem daha iyi. Yoğurdu toptan silerim hayatımdan olur biter. ' Yavan ye hem sağlıklı beslen hem zayıfla'. Bak bak bir de bana promosyon yapıyor yavan şey. Üstelik de 'spor yapmazsan zor zayıflarsın güzelim, demedi demeyin' sporcu resimli ambalajıyla.
Ne ekmeğini, ne peynirini ne de erkeğini istemem. Anlayacağınız light meraklısı olduğumdan değil, ne menem bişi ola bu Light Erkek diye soruşturma yapıyorum. Dizideki tam karşıtı ise 'Taş Fırın Erkek'. Benim anladığım 'Geleneksel lezzet'.
Bu tabire takılmadım ne yalan söyleyeyim. Bildik tanıdık, doyurucu, besleyici ve damak tadımıza uygun gibi geldi. Üstelikte zamanımızda az bulunur özelliği nedeniyle de, çekici bile geliyor kulağa.
Konumuza dönersek, araştırmalarım sonucunda bazı sınıflamalar yaptım.
Sizce hangisi daha Ligth Erkek?.
a- Tatsız, tuzsuz, lezzetsiz, renksiz, kokusuz, ruhsuz....laf olsun karın doysun diye mecburiyetten alınmış bedene zararsız, ruha zulüm kalorisiz erkekler mi?.
b- Kuramsal, kavramsal, kültürlü, çevreci, okullarda birinci...... kütüphane alacağıma kaynakça alayım diye alınmış, bedenden ziyade sabah akşam beyninize haz veren akıllara ziyan erkekler mi?
c- Uslu, uyumlu, yumuşak huylu, sinamiki, anneci, kaderci... kedi alacağıma ele güne karşı laf olsun koca bulunsun diye alınmış uyuz erkekler mi?
d- Modern, çağdaş, özgürlükçü, eşitlikçi, sorgusuz, kaygısız, mezhebi geniş...annemle oturacağıma, pansiyoner alayım diye alınmış butafor erkekler mi?
e- Şiirsel, ezgisel, edebi, romantik, tütsülü, az tüylü, dokunmatik, fısıltılı, kısık gözlü, tercihen saçlı, masalsı... beyaz atına binemedik beyaz bulutlarda uçalım bari diye alınmış, iki kere rafine erkekler mi?
Bu listeyi yumuşak G dahil, 29 harfe tamamlamak mümkün. Ancak bu kadar hafifliğe benim ruhum bile dayanamaz. İnanın araştırmayı her tür mamül üzerinde yaptım. Erkek erkektir diye minik oğluma bile sordum, O, 'Rejim Erkeği' dedi. 'Kadınları zayıflatmak için mi?' diye sordum. 'Kendini zayıflatmak içindir' dedi'.
Kadınları da zayıflatamaz mı?' diye konuşturmaya çalışıyordum ki... 'Annee tamam uzatma!' dedi benim küçük Taş Fırın.
Taş fırın mı? Tam yağlı mı? Ne dersiniz, ne haldesiniz, ne tüketirsiniz bilemem. Ben araştırmalarım sonucu vardığım sonucu bilirim.
Erkek dediğin 'Otur şuraya kadın, sesini kes!!!' demeyi bilmeli.
Yoksa bu kadın milleti susmaz, her fırsatta erkeklerin ipliğini pazara çıkarmaya devam eder.
bkz.
Mehtap Akdeniz
HİÇ "BEN NERDEYİM" OLDUNUZ MU?
Takriben – ki 30 seneyi buluyor- Nişantaşı’nda ikamet etmekteyim.
Yedi senedir de Amerikan Hastahanesi -maalesef- yakınında oturuyorum.
Niye maalesef olduğunu da bir gün gelir anlatırım.
Hastahanenin iki yanından iki sokak iner. Biri Poyracık diğeri de Sezai Selek .
Evime giden otomobil yolu Poyracık’tan geçer.
Geçen gün tam saparken bir baktım.
“Aaa...”Saptığım sokak Poyracık değil.”
Hayır, hayır. Ben yanlış sapmadım.
Sokak aynı sokak. Ama adı farklı.
Minik bir levha koymuşlar “Müfide Küley Sokak”.
Buyrun buradan yakın. Düşünsenize.
Birine yol tarif etmeye kalksan madara olacaksınız.
- Abi o dediğin sokak var ya... Orada ööle bi sokak yok.
- Oğlum sen hasta mısın? O sokak orada 40 senedir var.
- İki gözüm önüme aksın abi.
- Ya sabııır! Valikonağındasın di mi?
- Evet abi.
- Nişantaşı Anadolu Lisesini bul.
- Bulmama gerek yok abi. Sağımda Berlin duvarı gibi duruyo.
- Hah... Hemen oradan sağa sapan sokağı bul.
- Zaten ordayım.
- Ne yazıyor levhada.
- Müfide Küley sokak.
- Oğlum bak cepten konuşuyoruz, bana yazıyor dalga geçme.
- Estağfurullah abi. Kuran çarpsın doğru söylüyorum. N’piyim şimdi?
- Besmele çek, ben geliyorum.
Ve acı gerçek. Bizim sıpa haklı çıkar.
- Abi sen kaç senedir burada oturuyodun?
- Yedi senedir.
- Hıı!
- Ne demek lan hıı?
- Hiç abi... Öylesine dedim.
- Oğlum söylüyorum sana, burası daha geçen hafta Poyracık sokak’tı.
- Muhakkak abi.
Göz göre göre rezil olduk iyi mi?
Değil tabi. Yani iyi değil.
Ben bu hırsla Şişli Belediye Başkanına çıkıp “Hanfendi, hanfendi! Bu yaptığınız
son derece ayıp. Benim haberim olmadan benim oturduğum semtin
sokağının adını nasıl değiştirirsiniz siz?” demez miyim?
“Ayrıca haberim olsa ne farkeder! Buna ne hakkınız var?”
- Pardon abi. Biliyorum çok hırslısın ama... Şişli Belediye Başkanı hanım değil.
- Biliyorum Sadık. Biliyorum .
Ama onu da haber vermeden ben değiştirmeyi planlıyorum.
Telveniz bol olsun.
Altuğ Yücel
http://www.intersiir.com
Bir şiir portalı. MP3 olarak kaydedilmiş şiirlere de ulaşmak mümkün.
http://www.beautynet.com
Bayanlara özel moda ve güzellik sitesi. İngilizce.
http://online.turkulerimiz.com
Türküseverler için hoş bir site. Sanatçıya göre endekslenmiş bolca türküyü online olarak dinleme olanağınız var.
http://www.trendanaliz.com
Borsa Analisti Murat Turgut'un editörlüğünde hazırlanan analiz sitesi. Borsacılara uygun.
Damak tadınıza uygun kahveler |
LastChance v1.03 [856k] W9x FREE
http://209.95.106.186/public/lchance.exe
Makinanızı kapatırken son olarak birşeyler yapmak istemez misiniz? Örneğin, bir kontrol programını çalıştırmak veya bir backup almak hoş olmaz mı? İşte bu program size bu tür olanakları veriyor. Kullanması size kalmış.
ZoomOpen v2.2 [78k] W9x/2k/XP FREE
http://www.barefootinc.com/files/zoomopen.zip
Bilgisayarınızda açtığınız pencerelerin pat diye açılıp kapanmaları yerine, göze hoş gelen bir zoom efekti ile kapanıp açılmalarını isterseniz bu küçücük programı kullanın derim. Adamlar neleri düşünüyor görüyorsunuz:-))
|
|