|
|
|
13 Haziran 2002 - 41 Kere Maaşallah |
Merhabalar Dostlarım,
Sayenizde 41. sayıya ulaştık. Yani 41 kere maaşallahı hakettik bugün. Umarım yüzüncü, bininci sayılara da sağlıklı bir şekilde ulaşırız. Lütfen bu ilginizi devam ettirin, ettirin ki bendeniz de bu gücü kendimde bulayım. Peşin peşin teşekkürler...
..........
Dün Milliyet'te Tuncer Özkan'ın ilginç, ilginç olduğu kadar da düşündürücü ve insanın kanını dondurucu bir yazısı vardı. Okumayanlar lütfen okusunlar. 48 yıldan sonra elde ettiğimiz bir onuru, nasıl komediye döndürdüğümüzü anlamamız açısından gerekli bu. Milli takımın, biraraya toplamak için belki bir 48 yıl daha beklemek zorunda kalacağı nitelikte futbolcularıyla, düştüğü durumdan bile kendine paye çıkarmaya çalışan bir federasyon yönetiminin yediği naneleri, verdiği tavizleri okuyupta çıldırmamak elde değil. Bir koca sezon boyunca, taşıdığı sorumluluğu sorumsuzlukla eşdeğer tutan yönetim, Kore'de daha uzun yıllar konuşulacak başarılara(!?) imza atmakla meşgul. İtalya'ya büyük ümitlerle sepetlediğimiz müzmin kesik H.Şükür'ün yediği nanelerin hesabını, Ulusoy acaba nasıl verecek merak konusu doğrusu. Bir gün önce söylediklerini, bir gün sonra inkar ederken bile, oynadığı komediyle insanı güldüren meşhur futbolcumuz, hiç olmazsa söylediklerinin arkasında durabilme cesaretini gösterebilseydi. Yandaşlarını bile çileden çıkardığına eminim.
Ya teknik direk-traktörümüze ne demeli. Kendi işine bakacağına medyayla uğraşıp, kendi dahil herkese küsecek kadar duygulu Şenola Güneş Şenola. Yahu ne şanssız adamlarız biz, 48 yıl sonra başımıza konan devlet kuşunu, light bir koç'la, basiretsiz bir başkana meze yapanlara şakşak tutmak zorundayız. Hani belki Çin'i yenerler de, gururumuzu kurtarırlar hiç olmazsa diye.
Siz bu satırları okurken, büyük bir ihtimalle, maç bitmiş, akı karası belli olmuş olacak. Hiç umudum yok ama olurda turu geçersek, mutlaka çok sevineceğim. Ancak mantığın gereği yerine gelip, tıpış tıpış evimizin yolunu tutursak da inanın zerre kadar üzülmeyeceğim. Çünkü biliyorum bu adamlardan kurtulmamızın başka bir yolu yok. Herşeye rağmen inşallah bir mucize olur da kalırız ikinci tura.
..........
Bugün siteye yeni bir sayfa ekledim, "Sohbet Odası". Belki arada sırada biraraya gelir canlı canlı sohbet ederiz. Bana sormak istediklerinizi anında cevaplıyabilmekten büyük mutluluk duyacağım. Bu arada kendi aranızda da sohbet etmek için özel bir mekan olarak görebilirsiniz yeni odamızı. Gün içersinde, aralıklı olarak odada olmaya çalışacağım. Kahvenizi alıp gelin, beklerim.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle... Cem Özbatur
Dolmadan boşaltmalı
Hergün yaklaşık 50 kadar Kahve Molası, direkten dönüyor. Yani, kotalar dolduğu için posta kutuları almıyor. Her gün değişik posta adreslerinden geri gelen dergileri tekrar yollayabilmek gibi bir şansım malesef yok. O nedenle, özellikle 2MB'la sınırlı, Hotmail, Yahoo gibi sunuculardan alınmış eposta hesaplarının sık sık kontrol edilerek temizlenmesi gerekiyor. Kahve Molası önemli değil, nasılsa Webten girip okuyabilirsiniz. Ama ya önemli bir postanız geri dönerse, işte o zaman ayıkla pirincin taşını. Her akşam bir kere bakıp temizleyebilirseniz, problem büyük ölçüde giderilmiş olur. Bir de bu tür adreslere koca koca dosyalar gönderen dostlarınızı uyarmanızda yarar var. Bazen tek bir posta bile kotanızı doldurmaya yeter de artar bile.
Kadınlar Devleti / Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu 2.Rumeli Hisarı Tiyatro Buluşması
Kadınlar erkeklerin yönetiminden hoşnut değildir. Kocalarının giysilerini aşırıp erkek kılığında meclise gitmeye ve devlet yönetiminin kadınlara bırakılması için oy kullanmaya karar verirler; ve bunu gerçekleştirip komünal bir devlet oluşturmak üzere kolları sıvarlar. Ne var ki kadınların ütopyası kısa sürede erkeklerin hoşnutsuzluğuna yol açacak ve her taraftan hırpalanmaya başlayacaktır. Bu kez erkekler kolları sıvar...
Yöneten : Yücel Erten
Rumelihisarı , 13-14 Haziran, 21:00
Bilgi için: 0212-291 51 96
Beşiktaş Kültür Merkezi Açıkhava Konser ve Gösterileri
12 Haziran- 3 Temmuz 2002 tarihleri arasında Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda ,
Beşiktaş Kültür Merkezi tarafından organizasyonu gerçekleştirilen Açıkhava Konser ve Gösteri Günleri: Sezen Aksu,Sertab Erener, Kıraç, Sultans of the dance, Fahir Atakoğlu, Kardeş Türküler ve Cem Yılmaz ile unutulmaz İstanbul gecelerinde izleyicisiyle buluşuyor...
13-17-18-19 HAZİRAN
SEZEN AKSU
14 HAZİRAN HÜLYA AVŞAR
15 HAZİRAN SERTAB ERENER
16 HAZİRAN KIRAÇ
Harbiye Açık Hava Etkinliklerinin biletleri Biletix'te satışa sunulmuştur.
Biletix Çağrı Merkezi: 0 216 454 15 55
MUAMMER KETENCOĞLU BE BİR BALKAN YOLCULUĞU
Bir Balkan Yolculuğu grubu, Muammer Ketencoğlu'nun 1993'ten beri düzenlediği "Yeryüzünün Yedi Rengi" konserlerine katılan geniş müzisyen topluluğundan doğdu. Topluluk Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde, Bulgaristan'da, Yunanistan'da, Almanya ve Hollanda'da pek çok etkinliğe katıldı. Ayırt etmeden balkanların her bölgesinden halk türkülerini yorumlayan grubun sound'u, eski Osmanlı coğrafyasının batı bölgelerindeki şehir müziği geleneklerine dayanıyor. Repertuarında hem eski köy türküleri, hem de balkanlardaki büyük şehirlerde doğmuş 'şehir şarkıları' bulunan topluluk için enstrümantal dans müziklerinin de özel bir yeri var. Topluluğun, 1997 -2000 yılları arasında verdikleri konserlerde seslendirdikleri şarkıları, Eylül 2001'de yayınlanan Ayde Mori adlı albümlerinde yer alıyor. Muammer Ketencoğlu - akordeon, vokal, Sumru Ağıryürüyen - vokal, mandolin, Brenna McCrimmon - vokal, tambura, Aytunç Nevzat Matracı - klarinet, alto saksofon, trompet, Rahmi Göçmen - vurmalı çalgılar 13 Haziran, saat 21:30'da.
Babylon Şeyhbender Sk. No:3 Asmalımescit - Tünel / Beyoğlu Tel: 0212-292 73 68
Kahve Mollası : Altuğ Yücel |
BAŞKA FEDERASYON YOK !
Bu günlerde futbol ve federasyon konuşuluyor ya!
Önümüzdeki günlerde de konuşulacak ya!
Beylik laflar edeceğime ben de konuya internet açısından yaklaşayım dedim.
Hulusoy amcamızın liderliğini yaptığı federasyonun internet sayfasına
hiç girmişliğiniz var mı?
Benim var.
Bir kaç ay önceye kadar ve bir kaç sene boyunca federasyon,
sitesine girenleri böyle karşıladı.
Aranızda böyle bir giriş sayfası olan federasyondan hala başarı
bekleyenler varsa, aklına şaşayım demek için yazıyorum.
Sabah 9:00 akşam 18:00 hizmet.
Breh, breh, breh.
Daha da ağır konuşamam ya.
Bilgilenin diye yazıyorum işte.
Federasyonunuzu bilin diye.
İlk kez siz Kahve Molası okurları, haber olarak okuyorsunuz.
Bu kıyağımı da unutmayın.
Eyvallah!
Altuğ Yücel
Komik Kahveci : Suat Sungur |
Sıcaklar...
Yine boğucu sıcaklar başladı. Bilgisayarın başında oturuyorum, ter damlamayan bir yerim yok. Buzdolabı biraz daha büyük olsa içine yerleşeceğim. Dahası hazirandayız, bunun temmuzu ve ağustosu var.... Böylesi sıcak günlerde hep eski bir anım canlanır.
Devekuşuyla İzmir turnesindeyiz. O dönemde tiyatro, yeni oyun provalarını turnede yapıyor, yeni oyunu da İzmir’de açıyor, eylülde de İstanbul’da devam ediyordu.
Akşamları eski oyunu oynuyoruz (Geceler ) gündüzleride yeni oyunun (Deliler) provasındayız. Aylardan haziran, İzmir’in meşhur sıcakları tepemizde, amanın sanat güneşi bu olsa gerek !!!!!!
Bir de, ben ve Özdemir Çiftçioğlu beraber yönetmen yardımcısı olduğumuz için fazladan kostüm ve aksesuar peşinde koşuyoruz, gündüzleri. Yandık ki ne yandık.
Neyse, sonunda herşey yolunda gitti, artık yeni oyunun başlamasına bir gün var. Son prova için ekibi topluyoruz oda ne? Bir kişi eksik oyunculardan Tunç Özdil yok. Odasına gittik, Tunç ,acayip hasta, hemen ambulans falan soluğu hastane de aldık.
Tunç’un ciğeri sönmüş kesin istirahat, oynaması imkansız en azından iki hafta.
Son prova da, Tunç’un oynayacağı roller, biz genç oyuncular ( o zamanlar öyleydi :-)) ben, Özdemir ve laz Mustafa Uzunyılmaz tarafından paylaşıldı. İş üstüne iş derken ,oyuna saatler kala Özdemir’de yüksek ateşten hastaneye kaldırılmaz mı.!! Hayda,arkadaşlaramı üzüleyim, birkaç saat sonra oyun başlayacak ne halt edeceğiz diye mi? üzüleyim derken. Tiyatro böyle bir şey işte, her şeyin çaresini bulup perdeyi açmak zorundasın. Çare dediğim de Özdemir’in rollerini üstlenmek .
Günlerin ve sıcağın getirdiği yorgunluğa rağmen,biz perdeyi zamanında açtık, aklımız arkadaşlarımız da olmasına karşın, seyircilere onların yokluğunu hissettirmeden oyunumuzu oynadık.
Sıcak aklıma neleri getirdi baksanıza... Serin ve tiyatrolu günlere diyerek veda edelim bu gün de... kalın sağlıcakla.......
Enişte'den Erişte'ler : Ahmet Şeşen |
Mahalle
Keyifli yazıları ile Mehtap'ı; eski mahalle özlemlerinde nasıl haklı bulduğumu belirtmek için ben de aynı konuda birşeyler yazmak istedim. Benim çocukluğum Ankara'da geçti. Tam bir mahalle idi yaşadığım semt Meteoroloji. Geniş oyun alanları, çoğu Meteoroloji'de memur olarak çalışan güzel komşuluklarla dolu insanları ile ne çok mutlu olmuşuz mahallemizde.
Gündüzleri genellikle erkek çocuklar olarak çelik-çomak, müselles denen misket oyunu, bitip tükenmek bilmeyen futbol maçları ikindi vakti kızların da katılımıyla istop, yakantop, kukalı saklambaç, ip atlama gibi oyunlara dönüşür, geceleri ise mendil kapmaca, sessiz film gibi oyunlarla son bulurdu. Şimdiki çocukların böyle oyunları yok denecek kadar azaldı, mahalle kavramı diye birşey de kalmadı zaten. Apartman komşuluğu bile yok İstanbul gibi yerlerde. Aynı sitede oturup sadece yazları 15 günlük tatilde görüşebilen
( kamp nedeniyle ) arkadaşlarım olduğu zaman hayli şaşırmıştım. Çember çevirmeler, ceviz oynamalar, telden araba, tornet, topaç, uzun eşek gibi deyimler şimdiki çocuklara ne ifade eder ki ? Hele yazlık sinema ve çekirdek. Mahalleye yeni birileri taşındı mı ilk eylem; biz yaş çocuklarını kukalı saklambaçta ebe yapıp bir bütün gün başka mahalleyi ziyarete gitmemiz idi. İkindi vakti mahalleye döner ve onun "ebeledim işte sizi !" sözleriyle oyun oynadığımızı hatırlardık :-))
Mahalleler arası rekabet de diz boyu idi elbette. Aşağı mahalle, yukarı mahalle gibi ayrımcılıklar olduğu gibi "Vay ! Bizim mahallenin kızına ha !" gibi hususlar da bizlerin ayıbı olsa gerek ( teravi namazı sonralarında ayakkabıları değiştirmeyi saymazsak ) :-))
Yaldızlı bisküvi, iki bisküvi arası lokum, 25 kuruşluk gazoz, veresiye bakkal işleri "Oğlum, hadi koş Sadık Bakkal'dan bir kravatlı ( Kulüp Rakısı demek ) kapta gel, tavladaki 2 kese 1 sabunu hatırlat, selam söyle !". Manavdan karpuz çalmaca operasyonları, bahçelere dalıp kayısı, çağla badem araklamalar, çatlayıncaya kadar onları yemek ve sonra karın ağrıları...Hele kışın karda futbol oynamak, kızak kaymak, sırılsıklam eve dönmek ve banyonun odun sobası ısınırken, 3-5 kat giydiğin giysilerin yarattığı ekstra çamaşır nedeniyle annenden temiz bir dayak yemek..:-))
"Kahve Molası Amca'cığım, akşam bir maniniz yoksa babamgiller size çaya gelecek !"
Mani varsa bile ortadan kaldırılırdı eskiden mahalle hayatında, şimdilerde ise özellikle bir mani yaratılıyor :
" Sepet sepet yumurta, "
" Ev ziyareti de nedir ulu orta ? "
" Hadi çayı koyduk diyelim ama "
" Gelirken getiriverin bari bir turta ! "
Balık Çeşitleri
BARBUNYA:
Denizlerimizin bu tatlı balığı genellikle Ege ve Akdeniz'de bulunur. Yerli bir balık türü olan barbunya sıcak ve ılık denizlerin kıyıya yakın olan kumlu ve çamurlu diplerinde, az olmakla beraber kayalık yerlerde yaşar.Genelde 17 ila 20 cm arasında olup nadiren 40 cm'ye kadar çıkar. Kaya Barbunyası, Kum barbunyası, Ot barbunyası ve Paşa barbunu diye dört çeşidi vardır. Bunların içinde en makbulu kaya barbunyasıdır. Sırtı kırmızı ve karın kısmı beyaz olan kaya barbununun sırtında hiç gri leke bulunmaz. Kum ve ot barbunyasında ise sırt gri ile kırmızı renklerin karmaşası halindedir. Paşa barbununun her iki yanında, çeneden kuyruğa doğru sarı bir şerit bulunur. Tekir ile çok karıştırılan bu balığın en lezzetli zamanı Temmuz ile Ekim ayları arasıdır. Bu süre zarfında tavası, ızgarası ve kağıtta kebabı çok güzel olur. Tekirden en büyük farklılığı kafasının daha uzun oluşudur. Tekirin kafası küttür ve çene altında iki adet sakalı bulunur.
TEKİR:
Barbunyaya çok benzeyen ve yakın akrabası olan bu balık bütün denizlerimizde avlanır. Karadeniz ve Marmara'da avlanılanlar 6 ila 10 cm arasındadır. Ege ve Akdeniz'de ise boyları Barbunya'yı yakalar. Çene altı bıyıklarının uzunluğu, küt kafası ve birinci sırt yüzgeçindeki sarı-siyah benekleri ile Barbunya'dan ayrılır. Dört mevsim yenebilecek bu balığın en lezzetli zamanı, aynen Barbunya'da olduğu gibi Temmuz-Ekim ayları arasıdır. Tavası ve kağıt kebabı çok güzel olur.
|
|
http://www.innerbody.com/
İnsan vücuduyla ilgili ayrıntılı bilgiler içeren bir site. Bol miktarda görsel efekt ve grafik animasyonlarla desteklendiği için hiç sıkılmıyorsunuz. Eğlenirken öğrenmek deyimine uygun diyebiliriz.
http://www.fragman.tv/
Evet tahmin doğru, tamamen film fragmanlarından oluşuyor. Tamamen türkçe ve anlaşılabilir nitelikte hazırlanmış. Tek sorun var, üye olmazsanız hiç bir fragman'a ulaşamıyorsunuz.
http://www.gym-center.com Sağlıklı kalmak için spor yada vücut geliştirmeyle uğraşıyorsanız, faydalı bilgilere ulaşabileceğiniz bir adres.
http://www.egetv.com.tr
Ege'mizden haberler için olmazsa olmaz bir site. Canlı TV ve Radyo yayınıda dinleyebilirsiniz.
Damak tadınıza uygun kahveler |
WebMon v1.0.4 [709k] W9x/2k/XP FREE
http://www.markwell.btinternet.co.uk/webmon/webmon.exe
Takip ettiğiniz sitelerin güncelleme durumlarını merak ediyor ve güncellendiğinde tekrar ziyaret istiyorsanız, bu program tam dişinize göre. Tavsiye edilir.
PDF Explorer v1.4 Beta [1.0M] W9x/2k/XP FREE
http://rttpdfexplorer.planetaclix.pt/Files/PDFESetup.zip
Bilgisayarınızda 100'ün üzerinde PDF dosyanız varsa ve aradıklarınızı bulmakta güçlük çekiyorsanız, bu programı kullanın derim. Bilgisayarınızdaki tüm PDF leri organize edebiliyor, gerektiğinde içlerinden gerekli resim ve yazıları kolayca alıyor ve kullanabiliyorsunuz.
|
|