|
|
|
14 Haziran 2002 - Helal Olsun Çocuklar |
Merhabalar Dostlarım,
Herşeye rağmen mutluyum. Helal olsun bu çocuklara. Öyle ya da böyle, bizi 2. tura taşıdılar. Eleştirilere biraz ara verip şu işin tadını çıkartalım. Aşağıya ateşli gençlerimizin bir pozunu koydum, umarım hoşunuza gider:-))
Yukarıda yeni bir bant göreceksiniz. Bu bir haber ve duyuru bandı. Gün içinde internete bağlı olduğunuzda bazı haber ve duyuruları izleyebileceksiniz. İnternete bağlı değilseniz sadece gri bir zemin göreceksiniz, kusura bakmayın artık.
Saat epeyce geç olmuş, dün de bu yüzden 40 yıllık Tuncay Özkan'ı Tuncer Özkan yapmışım. Kendisinden ve sizlerden özür dilerim.:-)) Gene saçmalamadan bugün kısa keseyim. Bu arada, tüm babaların ve baba adaylarının Babalar Günü kutlu olsun.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle... Cem Özbatur
Ci-Pi-Ar-Es
GPRS (General Packet Radio Service) mobil iletişim araçlarından internete bağlantı kurmak için geliştirilen bir standart. Ülkemizde Turkcell ve Telsim'in desteklediği siteme bağlanabilmek için GPRS uyumlu bir cep telefonuna veya Mobil Destekli PDA Cihazına ihtiyacınız var. Teorik olarak GPRS'in ulaşabileceği maksimum hız 172 Kbit olmasına rağmen, günümüz şartlarında GSM operatörlerimizin bu hızlara ulaşması hayal. GPRS normal telefon görüşmelerinden arda kalan hatları toplu olarak kullandığından, abonesi az olan operatörden daha hızlı bağlanmak olasıdır. Ters bir durum gibi gelsede gerçek bu. Umarım yakında hem teknolojinin gelişmesiyle hem de operatörlerin yatırımıyla, çok daha hızlı mobil internete kavuşuruz. Düşünsenize, dağın başında ıslık çalarken, bir yandan da maillerinize bakıyor, Icq da çatır çutur çet yapıyorsunuz. Hoş şey şu teknoloji.
Kadınlar Devleti / Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu 2.Rumeli Hisarı Tiyatro Buluşması
Kadınlar erkeklerin yönetiminden hoşnut değildir. Kocalarının giysilerini aşırıp erkek kılığında meclise gitmeye ve devlet yönetiminin kadınlara bırakılması için oy kullanmaya karar verirler; ve bunu gerçekleştirip komünal bir devlet oluşturmak üzere kolları sıvarlar. Ne var ki kadınların ütopyası kısa sürede erkeklerin hoşnutsuzluğuna yol açacak ve her taraftan hırpalanmaya başlayacaktır. Bu kez erkekler kolları sıvar...
Yöneten : Yücel Erten
Rumelihisarı , 14 Haziran, 21:00
Bilgi için: 0212-291 51 96
Beşiktaş Kültür Merkezi Açıkhava Konser ve Gösterileri
12 Haziran- 3 Temmuz 2002 tarihleri arasında Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda ,
Beşiktaş Kültür Merkezi tarafından organizasyonu gerçekleştirilen Açıkhava Konser ve Gösteri Günleri: Sezen Aksu,Sertab Erener, Kıraç, Sultans of the dance, Fahir Atakoğlu, Kardeş Türküler ve Cem Yılmaz ile unutulmaz İstanbul gecelerinde izleyicisiyle buluşuyor...
14 HAZİRAN HÜLYA AVŞAR
15 HAZİRAN SERTAB ERENER
16 HAZİRAN KIRAÇ 17-18-19 HAZİRAN
SEZEN AKSU
Harbiye Açık Hava Etkinliklerinin biletleri Biletix'te satışa sunulmuştur.
Biletix Çağrı Merkezi: 0 216 454 15 55
OMAR SOSA SEPTET
Müzik aleminde özgürce dolaşmayı seven özgün sanatçı Omar Sosa'nın empresyonist müziği cha-cha burgular, Monkvari cümleler, Yoruba nağmeleri, hip-hop vuruşlar ve rapsodik melodiler içermektedir. Ödüllü Küba'lı besteci ve piyanist, Thelonious Monk'un yalınlığını Keith Jarrett'in melodik zenginliği ve Afro-Cuban müziğinin ritmik gücüyle birleştirmektedir. Diğer bir deyişle, yüreğinde Latin cazı yatan modern, kentsel bir müzik. Omar, Dünya Cazı diye tanımlanabilecek müzik anlayışında, Afro-Ecuadorian, Afro-Cuban ve Afro-American geleneklerinin müzikal ipliklerinden zarif bir halı dokuyor. Ritim, armoni, vokal ve çalgıların incelikli karışımı, dinleyiciyi Latin cazının geleneksel Cubop kalıplarının dışında bir yolculuğa çıkarıyor. Omar Sosa - piyano, Martha Galarraga - vokal, SubZ - rap, Eric Crystal - saksofon, Gustavo Ovallès - vurmalılar, Geoff Brennan - kontrabas, Elliot Kavee - davul 14 Haziran, saat 23:00'de.
Babylon Şeyhbender Sk. No:3 Asmalımescit - Tünel / Beyoğlu Tel: 0212-292 73 68
AH BU GAZETELER
Geçenlerde ya Hürriyet'te ya da Sabah'ta bir hafta içinde iki haber yayınlandı.
Birinci haber Kore'deki milli takım kampımıza casus gibi giren brezilyalının nasıl yakalandığı ve kamptan atıldığı üzerineydi. Adam taktiklerimizi öğrenecek ve gidip brezilya teknik direktörüne anlatacak, olacak şey değil. Haber spor sayfasında 9 sütun manşet olmuştu. Şimdi hatırlamıyorum adını ama uyanık davranan ve casusu yakalayan bizim görevli kahraman ilan edilmişti gazete haberinde.
Bu haberden birkaç gün sonra ikinci haberi gördüm. Inanamadım. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Brezilya kampına casusluk amacıyla giren Türk yakalanmış ve kamptan atılmış. Yine 9 sütuna manşet " Korkak Scolari!"
Hani Ingiliz gelin alırız, tüm Türkiye sahip çıkarız, ailesine bile göstermeyiz, ama Türk kızı Ingilize kaçarsa hain ilan ederiz ya, gülerek bu haberleri hatırladım.
Yine dün ya da önceki günkü Sabah'ı aldım, birinci sayfada sağ üst köşede 5 satır başlık: "50 milyar liralık maaşın hakkını ver hoca" Alt başlık: Şenol Güneş oynattığı futbolla değil ama aldığı maaşla parmak ısırtıyor." Ardından 5. sayfada tam sayfa bu haberin devamı, ayrıntısı.
Şenol Güneş'in milli takım teknik direktörlüğünü kaldıramadığı, bu takıma az geldiği fikrine ben de katılıyorum. Ama adamın maaşını yazıp, insanları kışkırtmak, ona karşı düşmanlığı köruklemek elindeki medya aracını silah olarak kullanmaktan başka bir şey değildir. Teknik direktör Fatih Terim ya da Mustafa Denizli olsaydı, ya da dışardan yabancı bir hoca gelseydi maaş bu olmayacak mıydı? Bu maaş federasyonun belirlediği milli takım teknik direktörü maaşıdır. Bu kişi Ahmet de olsa, Mehmet de olsa bu parayı zaten alacaktı. Nerden mi biliyorum? Çünkü tersi olsaydı tam sayfa yer verilen bu haberde, mutlaka eski teknik direktörlerin maaşlarından da bahsedilir ve Şenol Güneş'in gerçekten de çok para aldığı kanıtlanırdı.
Bizim bilmediğimiz siyasi oyunlar dönüp, kariyeri yetmeyen, hak etmeyen biri bu göreve getirilmiş olabilir. O zaman tek suçlu Şenol Güneş mi?
Sen, adamın teknik kalitesini eleştir, kariyerinin yetersizliğini söyle, federasyonu yanlış adam seçtiği için suçla ama bu ucuz yola başvurma, belden aşağı vurma…
En önemlisi adamı direkt hedef gösterme. Bu sorumluluğu nasıl taşırsın?
Marmaris'ten : Osman Günay |
DENİZDE SEFA KILAVUZU
1-Deniz lisanı
Sizlere bugünlerde aklıma takılan bir konu var,ondan bahsedeyim; bahsedeyim ki,hem söylenmemiş kalmasın aramızda gerektiği gibi,hem de okuyacaklar arasında bundan kendine bir ders çıkaracak,belki yeni bir görüş açısı edinecek olanlar çıkar.Belki de hepimizin bu konuda öğreneceği,anlayacağı şeyler vardır...Konumuz "deniz dili"….İşte dertler başladı,"deniz dili ne demek?","neden denizin kendine özgü bir dili olsun?","deniz dili bilmeden olmaz mı?","nasıl öğrenilecek onca şey?" kabilinden sorular yağmağa başladı bile!!!Bir kere en başından söyleyelim "deniz dili bilmeden olmaz!!!!" Olmaz çünkü teknede deniz dili bilmiyorsanız ne söyleneni anlarsınız,ne de anlatmak istediğinizi söyleyebilirsiniz.Kalkın bakalım anlatmaya tekne üzerindeki onlarca ayrı halatın,ne olduğunu ve ne işe yaradığını…Aldınız mı başınıza belayı, anlatmak istediğiniz halatın hangisi olduğunu söyleyebilmek ayrı bir dert,o halatla ne yapılmasını istediğinizi izah etmek ayrı bir dert!!! "yahu hani şu parampetin kenarında neta edilmiş iskota" dediniz mi dert çözülmedi, üstelik arttı da!!!!Bu sefer yeni sorular çıkacak "parampet neresiydi??" , "iskota o ince olan mı??" Halbuki hayat ne kadar kolay "balon iskotaları alesta olsun!!" deyip anlaşılınca söylediğiniz…Üstelik,etrafta kaptan-denizci,yelkenci-yarışçı edaları, havalarıyla dolaşan çoğunun deniz dilini ya bilmediğini,ya da biliyormuş gibi yaptığını düşünürseniz meselenin denizde anlaşmak,denizde konuşmak adına ne kadar önemli olduğunu,ne kadar elzem olduğunu anlayabilirsiniz….
Deniz dili bilmeden komut verebilmek,komutu anlamak da mümkün olmaz ,hem uzunca bir süre kaybedersiniz,komutu anlatabilmek için deniz dili bilmeyenlere (ki acil manevralarda oldukça tehlikeli olabilir zaman kaybı),hem de yanınızdaki arkadaşınız,dostunuz,misafiriniz hatta sevgilinizden "yahu kaptanım şunu türkçe söylesene n'oolur!!" veya "aman şekerim bizimki sağolsun denizde pek serttir,birşey söylerken anlamadığımız lisandan konuşur, üstüne üstlük bağırır durur" şeklinde hiç haketmediğiniz eleştirilerle hırpalanırsınız…İşin belki biraz şaka tarafı ama hoş bir kız bir gün bana "kim bakiim şu ""funda"" çabuk cevap ver!!" bile dedi!!!
Bir ayrı konu;denizde komutlar kısa ve kesin olmalıdır ki, hem başka komutlarla karışmasın hem de denizli,rüzgarlı havalarda başüstünden duyulsun… Neyse denizdeki komuta raconunu yeniden yazacak değiliz,herkesin de kendine göre bir disiplin ve mürettebat kullanma,teknesini de "sevk ve idare" şekli vardır ki;buna karışmak işimiz değil bizim… Bizim bu konuya yapabileceğimiz katkı, kaptanlara, mürattebata bilgi vermeyi,birşeyler öğretmeyi hatırlatmak;nasıl eski zamanlarda gemilere tayfa yazılıp denizciliğe "cumburlop" giriş yapılır,tayfalık öğrenilirdiyse,şimdi de "sefa denizcisi" yetiştirmeği görev edinmek sadece….Ayrıca da mürettebata veya manevralara katılmak,ayak altında kalmak istemeyen misafir ve müşterilere de biraz hazırlık yapmayı tavsiye etmeden geçmeyelim denize çıkmadan…Bir şey bilmeyenler bile,hiç olmazsa,uygun ayakkabı ve gerekli giysilerle gelirlerse "sefa turu" na katılmaya, iyiniyet ve en azından zerafet göstermiş olurlar ki denizde bu pek yabana atılmaz…
Bizlerde lisan sorunu zaten vardır millet olarak,bakın bir çevrenize ,etrafınızda anlaşamayanların,düşmanlık ve savaşların ana nedeni "lisan" dır,biz ulus olarak yakın bir arkadaşımın tabiriyle "hem kekeme,hem geveze" bir ulusuzdur,hem çok konuşur hem de hiçbirşey söylemeyiz zaman zaman,hangi devlet büyüğümüzden(!!!) miras kimbilir????..Üstelik deniz dili,hem derin anlamlı,hem de hoş bir lisandır,güzel benzetmeler,müzikal ve çok uluslu isim ve tabirler hem akılda kolay kalır,hem de hayatı kolaylaştırır …Üstelik başlangıçta,bu yeni lisan talebeleri, "yeni türkçe öğrenen gayretli turist" misali eğlendirirler de sizleri…Bu arada yeni bir dil öğrenmenin keyfi büyüktür,sadece denizci arkadaşlarınızla paylaştığınız,yanlızca onların anladığı, bir anlamda denizciler arası bir çokuluslu dil de öğrenmiş olursunuz,isterseniz deneyin, özellikle Akdeniz denizcileri arasında ana komutlar "leva-hisa-funda-mayna-vira-fora" genellikle aynıdır,yabancı bir kaptanın bile lehçe farkına rağmen ne söylediğini anlayabilirsiniz…. …Deniz dilini öğreten bir okul ya da kurum olmadığı için hem bu konuda bir yöntem geliştirmek,hem de biraz çaba sarfetmek gerekmektedir…Ama bence işin önemli tarafı denizde anlaşabilmenin anahtarını, dilin önemini kavramış olmaktır,bu konuda ilerleme nasılsa sağlanacaktır eğer istekli ve denize uygunsanız,zaman her şeyin ilacı değil mi zaten!!!!
Deniz dili bilmeyen bir kız arkadaşımızın babasını teknesini anlatmasını da nakledeyim sizlere bu arada;babasının teknesi olduğunu söyleyen kıza soruluyor,"peki nasıl bir tekne bu,ne boy,ne cins,biraz anlat bakalım???" Ne yapsın kızcağız da,lisanı bilmiyor,biraz da meraksız herhalde, eliyle koluyla da yardım ederek başlıyor anlatmaya:"İştee böööle sopaları var,bezleri vaar" diye başlayınca herkes yıkılıyor yerlere …Siz de babanızın teknesini anlatırken böyle gülünç durumlara düşmek istemiyorsanız,biraz biraz şu lisanı öğrenmeye gayret etmelisiniz bence...Deniz lisanını öğrenmek zaman alır mutlaka,senelerdir biriktirmiş olduğunuz "vocabulaire"inizi bir anda yüklemek mümkün değil yeni tayfanıza…Sizlerin de en çok kullandığınız,en gerekli olan komutları bir sıraya koymanız,hatta ufak bir ders notu hazırlamanız yararlı olabilir lisan öğreneceklere…..Hadi lisan bilmeyenlerin katılamamaktan dolayı denizde pek verimli olamadıklarını anladık…"Peki deniz dili bilmeyen birinin denizde nasıl davranması gerekir,öğrenim görmeyen denize çıkamaz mı ??" sorusunu duyar gibiyim ,"Bu keyfi lisan bilmeyenin tatmaya hakkı yok mu???" Elbette var,ufak bir şart ile elbette!!Denizin dingin,şairane ve mükemmel,aynı zamanda vahşi,haktanımaz ve tehlikeli durumlarına karşı ne yapmalıdır???..Cevap çok basit "kaptanı dinleyin"… Evet,sadece kaptanı dinleyin,onun sadece söylediklerini yapın,söylemediklerini yapmayın,onun sizin ve teknesinin selameti için gereken,elinden gelen herşeyi yapacağından emin olun,itiraz ve eleştiri mekanizması teknelerde başka türlü işler; eleştiri veya itirazlar, antidemokratik ve anlaşılmaz gibi gözükse de kaçınılmaz olarak manevra sonrasına veya navigasyon sonuna ertelenmelidir…Yarış teknelerinde yarış sırasında çok çeşitli seçenekler ortaya çıkar taktik olarak,hangisine karar verirse "skipper", odur uygulanacak olan,"önce uygula,sonra tartış" gibi bir özlüsöz bile uydurabiliriz isterseniz….
Hadi bakalım bu kadar laf kalabalığı yeter,ne anladık bütün bunlardan biz?? Yazının içinde geçen bazı kelimeler bile denizci dilinde, nasıl anlayacağım şimdi ben ne neresi,hangisi hangisi??? Önce istemeliyiz denizci dilinden konuşmayı gerektiği gibi,sonra da biraz çalışma…Bir müddet sonra da göreceksiniz ki denizde geçen birşeyler anlatırken deniz dili kullanmaya başlamışsınız,ve bunun başka türlü anlatılamayacağını kavramışsınız..İşte o zaman deniz dili öğrenmeye başladığınızı anlayacak,yeni bir insana daha sahip olduğunuzun ayrımına varacaksınız..
Devamı var...
Balık Çeşitleri
ÇİPURA:
Ege'nin meşhur yerli balığı olan ve küçük sürüler halinde gezen Çipura son yıllarda çiftliklerde de üretilmeye başlanmıştır. Çipura Elips biçiminde yassı vücudu, beyaz karnı, koyu gri sırtı ve pembemsi yanakları ile tanınır. Atlas Okyanusu, Kuzeybatı Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de bulunur. Bir zamanlar Marmara Denizi'nde de yakalanan ve Alyanak adıyla tanınan bu balığın maalesef nesli tükenmiş bulunmaktadır. Genelde 20 ila 35 cm arasındadır. Ancak 6-7 kg'ya varanlarına da rastlanmıştır. Her mevsimde zevkle yenebilen bu balığın ızgarası, buğulaması, çorbası, fırını çok güzel olur. Izgara için ideal büyüklük 250 ila 350 gram'dır (3 ila 4 adet/kilo). Daha büyüklerinin fırında pişirilmesi tercih edilmelidir.Buğulama ve çorba için her boyu kullanılabilir. Tadı nefis olan bu balığı katkısız, yani ızgara veya fırında yenmesi tercih edilmelidir. İsparoz ve lidaki bu türün küçük çeşitleridir.
KARAGÖZ:
Çipuranın yakın akrabası olan Karagöz, elips şeklinde, yassı, gümüşi pulları olan yerli bir balıktır. Baltabaº, Sivrigaga, Sargos ve Mırmır gibi çeşitleri vardır. Ortalama 20-25 cm, en 50 cm boyunda olur. Yazın taşlık ve yosunluk, midyesi bol yerlerde yaşar. Kışın derin sulara çekilir. Her mevsimde yenebilen bu balık, özellikle Mayıs-Temmuz ayları haricinde daha yağlı ve lezzetlidir. Aynen Çipura gibi ızgarası, buğulaması, fırını ve çorbası çok güzel olur. 1 kg ve daha büyüklerinin fırını tercih edilmelidir.
|
|
http://www.cocukca.com
Aslında tamamen çocuklar için hazırlanmış bir site; ama çocuğunuzu bahane ederek sizde nostalji yapabilirsiniz. Ben özellikle mikrop testi bölümüne bayıldım, tavsiye ederim.
http://www.f1turk.com
Formula-1 hakkında bilmek istediğiniz herşey mevcut. Kurallar, resimler, video görüntüler, tanıtımlar, oyunlar, vs... Hatta meraklıları için pist güzellerinin resimleri de eklenmiş.
http://www.animationfactory.com Hareketli gif resimler için müthiş bir kaynak. Heryerde kullanabilirsiniz.
Damak tadınıza uygun kahveler |
Chaotic Chance v1.05 [470k] W9x/2k/XP FREE
http://www.cool-screensavers.com/download/chasaver.exe
Ekran koruyucularınızı, kendiliğinden değiştiren ve seçtiğiniz tüm ekran koruyucuları tanımlayabildiğiniz bir yardımcı program. Hepsi monotonluğun dışına taşmak için.
Taipan v1.02 [2.2M] W9x/2k/XP FREE
http://digitallabs.bluestream.org/Taipan_Setup_1.02.exe
Buyrun size hoş bir oyun daha. Hong Kong ta bir bottasınız, borcunuz ve satmak için birkaç eşyanız var. Yapmanız gereken korsanlardan korunarak paranızı artırmak. Haydi kolay gelsin.
|
|