KAHVE MOLASI

ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
kmarsiv.com
Arşivimiz
Yazarlarımız


Sohbet Odası
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri


lola + bilidikid DIGITURK'te

 26 Haziran 2002 - TEŞEKKÜRLER MİLLİ TAKIM


Merhaba Dostlar,

Gönlümüzden geçenle değil, mantığın gerektirdiğiyle yetinmek zorunda kaldık. Sağlık olsun. Hepsine teker teker teşekkürler. Özellikle bana göre Dünyanın en iyi kalecisi olan Rüştü'ye ayrıca teşekkürler. Herbiri gereğini fazlasıyla yaptılar. Sadece kaymaklı kadayıfı yiyemedik. O da aslında bizi düşündüklerinden. O kadar şeyi yiyip mide fesadı geçiririz falan sanmışlardır herhalde. Haksız da sayılmazlar. Hazmedebilirmiydik acaba diye düşünmeden edemiyorum. Baksanıza yarıfinale kaldık, büyüklerimiz herşeyi adamların üstüne yıktılar kurtuldular. Turizmci onlara bel bağladı, tekstilci "Made in Turkey" kampanyalarına En Büyüksün RÜŞTÜ...
En büyük sensin RÜŞTÜ...
hazırlanıyor. Sanki çocuklar oraya Dünya Kupası için değil de, Sakarya Meydan Muhaberesi için gittiler. Attıkları her gol, Dünyaya atılmış bir şamar olarak algılandığından, çocukcağızlar atsak mı yoksa gardımızı mı alsak ikilemine düştüler. Hele bir de maç başlamadan önce memleketten haberleri almışlarsa, "Aman ha biz haddimizi bilelim, yoksa bizi herşeyin müsebbibi bilecek bunlar." diyerek maçta kendilerini fazla sıkmadılar herhalde. Çocuklar Brezilya'yla cenk ederken, memlekette dolar tavana, borsa tabana vurdu. Cenk alanında vurulanın, yorulanın yerine koymak için Şenol Güneş'in 3 tane hakkı var, ama memlekette yatak döşek yatıp, iş göremeyen büyüklerimizi değiştirmeye ne Şenol Güneş'in ne de vatandaşın hakkı var.

Sayın başbakanımız, tekrar kontrolden geçti ve en az 2 hafta daha çalışma ofisinden memleketi yönetmesine karar verildi. Şükür'e katlandı diye Güneş'e demediğimizi bırakmadık. Aynı şeyleri başbakanlık teknik direktörü hanfendi için söyleyebilirmiyiz acaba? Gol atmak bir yana, içeri giren topları bile çıkaran bir oyuncuyu maçtan almak hiç mi gelmez bir teknik direktörün aklına. Bilmezmi ki, her geçen gün saygınlığından yitiren bir oyuncuya yapılan haksızlıktır onu hasta hasta oyunda tutmak. Şükür bir gün maça çıkıp bir gol atar diye bekleyebiliriz, ona bu toleransı gösterebiliriz belki. Ama kriz üstüne kriz yaşayan memleket elden giderken, iş göremez kaptana tahammül etmeye yüreğimiz, canımız, cebimiz dayanabilir mi? Futbol'da Dünya standartlarını yakaladığımız söylenirken, arada kaynayan, kredi notumuzun düşürülmesini görmezlikten gelebilir miyiz?

Memlekette vatandaş kan ağlarken, gurbet ellerde bizi başarıyla temsil ettiler diye, zaten çuvalla para kazanan millilerimize, bizlerin parasından yüzbinlerce dolar prim vermek için önerge verdi bir milletvekilimiz. Bu sayın milletvekilimizin arzusunu, bilim adamlığının yanısıra, yıllarca bu memleketinin ekonomisinin dümenini tutmuş birisi olmasa, heyecanına verebiliriz. Hal böyleyken verilen bu önergeyi sadece densizlik sınırları içinde değerlendirebiliriz kusura bakmasınlar. Yeterince maddi primi zaten alacaklar, bundan fazlasına ihtiyaçları yok. İhtiyaçları olan manevi primi Türk halkı onlara kucak kucak verdi, daha da fazlasını vermeye hazır. Bunu yeterli görmeyenlere de söyleyecek sözümüz hazır, böyle biline.

..........

1999 yılında, Kutluğ Ataman yönetiminde çekilen ve Zeynep Özbatur'un ortak yapımcılığını üstlendiği "Lola + bilidikid", 28 Haziran'dan itibaren DIGITURK Vizyon salonlarında yayına giriyor. 1999-2000 yıllarında katıldığı festivallerde birçok ödülün sahibi olan film, aykırı konusu nedeniyle, Türk seyircisine yeterince ulaşma olanağı bulamamıştı. Bu kez izleyebilme olanağını değerlendirmenizi öneririm. Aykırı ama sert gerçeklerden yola çıkılarak oluşturulan filmin bu sefer hakkettiği ilgiyi göreceğini umuyorum.

..........

Yaz rehaveti yazarlarımızda da kendini göstermeye başladı. Güneş'in verdiği rehavet hali, izinler derken yazı stoğum sekteye uğradı itiraf ediyorum. Kahve Molası'nı monolog olmaktan kurtarmak için katkılarınızı bekliyorum. Yazmaktan çekinmeyin lütfen. Bakın bir yazı yazıp tadını alanlar bir daha bırakamıyorlar. Haydi siz de deneyin, görün bakın seveceksiniz.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur

 Kıraathane Sahibinden


Sadece paylaşmamak yetmez.

Dün size bilfgisayarınızdaki deliklerden söz etmiştim. Bugün biraz daha truva atlarından söz etmek istiyorum. Herhangibir yolla bilgisayarlarımıza yerleşen bu "backdoor" programlar, bilgisayarlarımızda iletişim hattı olarak kullanılan portlardan birini kullanıyor. Binlerce porttan birini kullandığı ve sizinde o porta ihtiyaç duymamanız büyük olasılık olduğundan, böyle bir programcığın davetsiz misafir olarak bilgisayarınıza yerleştiğini anlamanız çok güç olur. Bu programlar birer "Server" olarak çalışırlar. "Client" tarafı ise hacker dediğimiz adamlarda vardır. Bunlar interneti tarayarak sizin makinanızdaki server'a bağlanır ve yapacaklarını yaparlar. Bu tür programları zaman zaman virüs programları da gözden kaçırabildiğinden, sizin daha dikkatli olmanız gerekmektedir.

"İşe Yarar Kısayollar"da size bu tür programları bilgisayarınızda on-line tarayan bir adres verdim. Bir boş vaktinizde bu siteye bağlanıp gerekli araştırmayı güvenli bir şekilde yapabilirsiniz. Tam arama 20-30 dakika sürmektedir, bilginize.

 Kahvecinin Günlüğü


  • Beşiktaş Kültür Merkezi Açıkhava Konser ve Gösterileri
    12 Haziran- 3 Temmuz 2002 tarihleri arasında Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda , Beşiktaş Kültür Merkezi tarafından organizasyonu gerçekleştirilen Açıkhava Konser ve Gösteri Günleri: Sezen Aksu, Sertab Erener, Kıraç, Sultans of the dance, Fahir Atakoğlu, Kardeş Türküler ve Cem Yılmaz ile unutulmaz İstanbul gecelerinde izleyicisiyle buluşuyor...
    26- 27Haziran SULTANS OF THE DANCE
    29 Haziran Fahir Atakoğlu
    30 Haziran Kardeş Türküler
    Harbiye Açık Hava Etkinliklerinin biletleri Biletix'te satışa sunulmuştur.
    Biletix Çağrı Merkezi: 0 216 454 15 55


  •  Ankara'dan : Cumhur Aydın


    Dünya Kupası

    Artık bu Dünya Kupası hakkında yazmam demiştim ama yine de dayanamadim. Belki baska yerlere de bulaşırız, başlayalım bakalım.

    Türkiye Ulusal Futbol Takımı Yarı Finalde.. Kuşkusuz büyük bir heyecan, büyük bir keyif.. Bu Dünya Kupasının hemen tüm maçlarını izlemeye calışstım. Kim ne demiş, fazlaca kafa takmadan iki somut notumu aktarmalıyim, öncelikle..

    • Her ne kadar, "top yuvarlaktır, her sonuc normal" gibi bir tekerleme ağzımızda olsa da, oynanan elliyi aşkın maçta, total futbol oynamaya çalışan, ekip oyununu sahaya yansıtmaya gayret eden ve çok isteyenin yitirdiğine hiç tanık olmadım. İkı bu türden ekip varsa, bir adım daha ağır basan kazandı sonunda. Yani bence, şu ana kadar muazzam adaletli bir kupaydı, bu..
    • Futbolda yaratıcılık, seyir zevki sürekli düşüyor ve ülkeler arası fark giderek kapanıyor. Futboldaki globalleşmenin sonucumu bu, artık bilemiyorum.
    Gelelim yeniden bizim takıma.. Herkes görüş birliği içinde. En iyi futbolcu jenerasyonunu değerlendiriyoruz. 2000 yılının UEFA Kupasını alan Galatasaray'ın kadrosuyla, bu kadroyu karşılaştırın lütfen.. Kalede Taffarel yerine Rüştü, geride Alpay yerine Popescu ve ortada Yıldıray yerine Hagi. O başarı rastlantı değilse, bu başarı sürpriz olabilir mi? Galatasaray, neredeyse tüm Avrupa ülkeleri takımlarını dize getirirken, bu futbolcuların kumaşıyla bir şeyler dokunmuyor muydu? Bu kalite, özel bir inanc ve azimle harmanlanmamış mıydı?

    Real Madrid, Bayern Münih gibi kulüplerin bizimkilere kıyasla göreceli etkinliğinin giderek ülke futbollarindan cok, bünyelerinde yüksek paralarla barındırdıkları yabancı futbolcularla ilişkilendirilebileceği pek açık. İşte ulusal düzeyde, takke düştü, kel göründü..

    Bizde öyle bir futbolcu gurubu bir araya geldi ki, Şenol'a rağmen, kendilerinin bazı profesyonel dışı tutumlarina karşın, iş yapıyorlar. Ancak, yine de fikstür'ün bize getirdigi bazı gariplikleri de usumuzdan çıkarmayalım. Eğer Brezilya'dan sonra, finali ya da ve 3. lük maçını da G. Kore ile oynarsak, hiç bir Avrupa takımıyla karşılaşmadan futbolun zirvesine çıktığimızı da belirtmeliyiz. Avrupa dışı ülkelerin büyük gelişmelerine, başarılarına karşın, deneyim ve süreklilik eksiklikleri çektikleri gerçegini yadsıyabilir miyiz?

    Şu Şenol'a da son bir not. Yok efendim giysisi böyleymiş, konuşması şöyleymiş, adamı garip bulup yukleniyorlarmış.. Falan, filan.. Geçiniz.. Bu Hakan Sukur'u hele Senegal maçında 70 dakika oynatan Teknik Direktörün, takımı Kupayı da alsa, futbol gözlüğü, onbes derece miyoptur o kadar.. Bir şunu becerdi Şenol, güzel kadroyu, ilave gariplikler yapmadan, sahaya sürdü o kadar..

    Gelelim diğer yorumlara.. Tüurkiye'nin iki yüz milyar doları har vurulup, harman savruldu son onbes yıldır. Bu kadar parayı havaya firlattik, bir kaç milyar doları da yeşil çimlere düşmemiş midir yani?

    Ya da, 65 milyon insanın yüzde onu bile belli standartta olabildiyse eğer, bu toz duman içinde, buradan Basketbol'da bir Avrupa ikincisi, Dünya'da futbol yarı finalisti çıkarması, sporun bir dereceye kadar bir üst yapı kurumu olduğunu da kanıtlamaz mı acaba?

    Süreklilik? Mac sonrasi, Kupanın en basarılı futbolcusu olmaya aday Hasan'in sözlerine bakın hele." Bize inanmayanlarin cezasinı, inananlar verir artık!" Ya da böyle bir şey.. Ya su tabloya ne demeli.. Ulusal Takımı yarı finalist olmuş ülkenin bir futbol takımına dışardan rica minnet güya kaliteli Ortega alınıyor, adamı havaalaninda karşılamaya ve ayaklarına kapanmaya tam 1500 kişi geliyor.. Burasi Türkiye!

    Yarın Brezilya.. Duygusal davranıyorum. Futbolun adaletinin bir maçlık olsun devre dışı kalmasını diliyorum. Bu gerçekleşirse, final bizim.

    Ve nihayet kapanışı en iyisi iki yazardan yapmak. Emre Kongar, "Emek vermeden kazanmayı adet etmiş ülkenin insanlarına, onbeş genç yine çaba harcatmadan mutluluk yaşattılar" diyordu. Erdal Atabek ise "Ulusallığı animsadık.. Hani ulus devletler bitmişti.. Kupa sona erecek, her ülke kendi gerçeğine dönecek. Futbol dışındaki başarısızlığımızı ne zaman sorgulayacağız? Biraz keyfimiz kaçmasın mı?" diye soruyordu..

    Artık, ah çekmenin değilse de, her alanda keyfimizin kaçmasının ve neden kaçtığının sorgulanmasının zamanıdır..

    Cumhur

    (Not: Bu yazi Brezilya ile oynanan yarı final maçı öncesi kaleme alınmıştır..)

     Kahveden Önce: Balık


    Midye Tava (4 Kişilik)

    Malzeme:
    40 ila 60 adet ayıklanmış midye
    ½ litre bira
    1 su bardağı un
    1 su bardağı zeytinyağı
    1 tatlı kaşığı sirke
    2 ila 3 adet yumurta
    Tuz
    Karabiber
    Kırmızı toz biber
    Limon
    3 Dilim bayat ekmek
    6 ila 8 adet ceviz içi

    Yapılışı:
    Balıkçıdan aldığınız ayıklanmış midyeleri yıkadıktan sonra sakal ve inci açısından kontrol ediniz. Bazı midyelerin içinde "sakal" tabir edilen tek bir kıl ile "inci" tabir edilen taş taneleri olabilir. Eğer varsa bunları sivri uçlu bir makas ile temizleyin. Temizlenmiş midyeleri bir kaba koyup üzerine biranın tamamını döküp buzdolabının +5oC'lık bölümünde en az 12 saat bekletin. Dinlenmiş midyeleri çıkarıp birayı süzün (asla yıkamayın).

    Bayat ekmek dilimlerinin içlerini iyice ufalayın ve su ilave ederek koyu bir bulamaç haline getirin. İyice dvülmüş ceviz içlerini, bir çorba kaşığı zeytinyağını, bir tatlı kaşığı sirkeyi, birkaç damla limonu,kararınca kırkızı toz biberi ve tuzu ilave edip karıştırın. İyice karıştıktan sonra bir kenara koyun. Bu yapılan sosun adı tarator'dur.

    Tavada zeytinyağını iyice kızdırın. Midyeleri önce una, sonra çırpılmış yumurtaya bulayıp kızgın yağa atın. Unun rengi koyu portakal rengine yaklaşınca pişmiş demektir. Midyeleri her tabağa eşit miktarda koyup bir kenarına da taratoru koyup taze servis yapın.

    Dikkat edilecek hususlar:
    Midye çok dikkat edilmesi gereken bir deniz ürünüdür. Kirli sulardan, iskelelerin demir ve ahşap ayaklarından toplanan midyeler hiçbir tad vermeyeceği gibi sağlığa zararlı da olabilir. Dolayısıyla midyenin muhakkak tanıdığınız bir balıkçıdan alınması şarttır.

    Midyelerin alındığı zaman taze (en fazla bir günlük) olması lazımdır. Aksi taktirde kabarmaz. Her ne kadar bazı kişiler midye tavaya limon sıkıyorlarsa da tavsiye edilmez. Midye taratorla yenir.


     Kıraathane Panosu



    ACİL KAN ARANIYOR

    Kan uyuşmazlığı yüzünden erken dünyaya gelen bir bebek için A RH Negatif kana ihtiyaç vardır. 8 aylık doğan bebeğin yaşaması için kanının tamamen değiştirilmesi gerekmektedir. Kan verebilecek dostların aşağıdaki telefon numarasından babası Erdal Çil ile temas kurmalarını rica ederiz.
    Erdal Çil Tel: 0 532 266 05 16


    HAYVAN KATLİAMINI DURDURMA KAMPANYASI

    Sağlık Bakanlığı, 20.02.2002 tarih ve B.100TSH0110002/2958 sayılı genelgesiyle kendilerince tek çözüm olan "İTLAF"ı seçmiştir.

    Bu genelgeye göre; sokaklardan toplanıp, barındırma merkezine gönderilecek kedi ve köpekler kısa bir sürede sahiplendirilemedikleri takdirde "UYUTULACAKLARDIR"

    Uyutulmanın anlamı, hayvanın dakikalarca çırpınarak, nefes alamadan, boğularak öldürülmesi demektir. Hayvanlar için böylesi bir toplu ölüm kararı, dünya tarihinde hiç bir yerde alınmamıştır. Günümüz çağdaş Türkiye'sine yakışmayan, hiç bir mantıki ve insani duyguyla bağdaşmayan bu talihsiz kararın acilen "İPTAL"i gerekmektedir. Bu genelgenin geri çekilmesini istiyor ve tek çözüm olan kısırlaştırma-aşılama projesinin uygulanması için lutfen http://www.petisius.com/mercek.php ve http://168.144.47.166/katliamdursun adreslerini ziyaret ediniz.


    ANNE YEMEĞİ

    Hani hep deriz ya, annemin bir böreği vardı inanılmazdı diye...İşte ben bütün bunları bir kitapta toplamaya karar verdim. Yeni mutfak anlayışı içerisinde eski tatları yakalayabiliriz ve onları çocuklarımızla en 'special' yemek olarak paylaşabiliriz.

    Sizlerden ricam, lütfen annenize ait özel bir yemeğin tarifini lütfen bana gönderin. E-mail adresimi aşağıda bulabilirsiniz. içinde anneniz için bir iki cümlede sizden olsun. Bu arada mutlaka kontak numaralarınızı bildirin, çünkü daha sonra annenizin bir fotoğrafını vs... isteyeceğim.

    Kısa sürede tamamlayacağımı düşündüğüm bu proje, yakında sinema yayınları da çıkaracak olan BOX yayınlarından çıkacak.

    Nostaljik filmler tadında, nostaljik tatlarınızı bekliyorum... Tariflerinizi zozbatur@coproduction.com.tr ya da kahve molası'na gönderebilirsiniz...

    Sevgiyle kalın,
    Zeynep Özbatur

    Önemli Not: Projenin konseptinin tüm hakları Zeynep Özbatur'a ait olup, noter tarafından onaylı bir örneği bulunmaktadır.


     İşe Yarar Kısayollar


    http://www.acronymfinder.com/
    Kısaltmaların açılımlarını merak ediyorsanız nutlaka ziyaret etmelisiniz. Türkçe'de dahil.

    http://www.paltalk.com/paltalk2/index.html
    Görüntülü ve sesli cahat yapabileceğiniz bir site. Çatırtıcılar için bir alternatif önerisi.

    http://scan.sygatetech.com/
    Bilgisayarınızda truva atı olup olmadığını on-line tarayıp size söyleyen bir site. Güvenlik konusunda kuşkusu olanlar için çok güzel bir olanak.

    http://www.kadinlarkulubu.com/
    Sadece kadınlara has bir siteymiş, öyle diyorlar. Epeyce şey var. Üyelik sistemiyle çalışıyor.

     Damak tadınıza uygun kahveler


    SlowView v0.9.9.5 [1.0M] W9x/2k/XP FREE
    http://www.slowview.at/
    Güzel bir Multimedya görüntüleyici alternatifi. Videoları olduğu gibi, resimleride hızlı bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu hoş alternatifi değerlendirmenizde yarar var.

    Movie Planner v1.0 [4.0M] W9x/2k/XP FREE
    http://members.rogers.com/james.sauve/movieplanner/
    Amatör yada profesyonel film yapımcıları için, tüm planlamayı yapabilecekleri güzel ve kullanışlı bir program. Bu konuda çalışanların mutlaka denemelerini öneririm. Hatta bir takım önerileriniz olursa, geliştirmek için önerebilirsiniz de.
    http://kmarsiv.com/sayilar/20020627.asp 27 Haziran 2002 - ©2002-kmarsiv.com
    istanbullife.com