KAHVE MOLASI

ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
kmarsiv.com
Arşivimiz
Yazarlarımız


FORUM ALANI

Sohbet Odası
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri


lola + bilidikid DIGITURK'te

 25 Temmuz 2002 - Üzgünüm


Dr.Turan Özbatur
Dr.Turan ÖZBATUR
1926-2002

Sen bizler için herzaman değerliydin,
Seni hiç unutmayacağız.
Nur içinde yat...

 Misafir Kahveci: Mustafa Çavuşoğlu


İNSAN ORMANI

Daldan dala kona kona, hatta her dala konmaya çalışarak geçen zamandan sonra bazı ağaçlara bile yaklaşmıyor öncelerinin doyumsuz insanı. Her dal taşımaz, her ağaç bile uygun değildir yanına yaklaşmaya. En sağlam ağaçlar kökleri derinlere inen, gövdesi kendini taşıyabilenlerdir. Bunlara doğru yönelirsin. Ne badireler atlattıkları ortada. Bazıları rüzgarlarla yıkılmış, ama onlar gövde gerip zorluklara bu günlere taşımışlar varlıklarını.

Aslında olayı bu kadar sembolize etmeye de gerek yok. Bir yerden sonra omuzunu dayayacak sağlamlıkta gövdeler arıyor kişi. Birden yer değiştirecek saksı çiçekleri gibiler tad vermiyor. Sanırım durulmak diye buna diyorlar; saksı çiçeklerinden, yer değiştirmeyen, yere sağlam basan ve aradığında bulabileceğine yönelme noktasına yükselmek, bu zorunluluğun farkındalığını geliştirmek...

Yirmili yaşları yaşayıp, ilerleyince yol daha da belirginleşiyor; istenen, yapılması gereken. İstenenler, gerekenlere dönüşüyor. Buna da daha mantıklı düşünmek diyorlar (mı?). Aşk zorlaşıyor, yaşlar daha zor düşüyor gözlerden ama daha çok tanıyorsun sana doğru gelenin doğru insan olup olmadığını.

Öğrenmek için deneme yanılma ile zaman kaybetme devri geçmiş, yanlış denemelerin yanılmayı "yamulma"ya bıraktığı dönemde sağlamlık daha büyük önem kazanıyor. Yeni insanlar tanımaya üşenir oluyorsun. Bazı muhabbetler zaman kaybı geliyor. Teblelliğinin farkındasın, değerlendirmeden geçen zamana acıyorsun… Harcadığın zaman seninkisi. Bilançonun alacaklı tarafı kabardıkça, tersine hayatın gerisinde kalıyorsun. Sepetine almadığın her çiçek, tek yönlü yolda geride kalıyor. Sepetin de zaten belirli sayıda çiçek alıyor. Buna rağmen hala sepetinde belki, o da belki de bir kaç adet canlı yaprak görüyorsun. Hep şikayetin dikenlerin sana rastlaması, harcadığın, yetişemediğin zamana, kaçırdığın trenlere böylece bahane arıyorsun.

Şansını kendin oluşturamazsın demişti bir arkadaş, sen önüne gelen şansı bile değerlendiremezken, kaçırdıklarına üzülmen ne kadar mantıklı! (Hmmmm kızıyorum ama!!!!)

İş hayatının büyük bir oyundan ibaret olduğuna karar veriyorsun; mutluluk vermeyen evcilik gibi bir şey... Sen bir şeylerden şikayetçiyken, herkesin aynı şeylerle ilgili kendi açısından şikayet edeceği bir şeyleri olduğunu duydukça, senin isteklerinin bile tekdüze olduğunun, insan olarak yoğun yaşanan bir standartlıkta herkesle aynı renge büründüğünün farkına varıyorsun. "Bugün kendin için ne yaptın?" sorusuna hiç bir yanıtın yok.

"Günaydınlar!", "İyi akşamlar!" anlamını yitiren tekrarlara dönüşüyor. Bir kaç insanın senin gibi düşündüğünü ve hissettiğini görüyorsun. Sadece bir kaç kişi soluk gri renkten kırmızı renge dönüşmeye çabalıyor. Onlar da boşa geçen zamanın farkındalar, zamanın tüketiciliğinin farkındalar. Fizik kurallarına aykırı olarak, aynı kutuplar çekiyor birbirlerini.

Kendi anı çöplüğünde, kırılgan şekerden yapılmış temeli olmayan ilişkileri keşke hiç yaşamamış olmayı dilesen de, beynindeki derin çizgiler unutturamıyor onları. Ve sen de ilk defa içten olarak "Bir daha gelsem dünyaya……" deyip, bir daha da ağzına almıyorsun bunu.

Artık bir noktadan sonra eskileri kaybetmemek için de daha çok çabalar durumdasın. Ormanlar tükenirken, sağlam gövdeler kesilip, yok edilirken, yenilerinin yetişmesi zamanına kişinin yetişme şansı büyük bir kalın sıfırı suratına fırlatıyor yanlızlıktan şikayet eden insanın.

Mustafa Çavuşoğlu
24/07/2002


 Tadımlık Şiirler


BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.

18 Şubat 1945
Nâzım Hikmet

 Kıraathane Panosu



GÖZLÜK BULUNDU

24/7/2002 tarihinde Akmerkez Yiyecek İçecek Katında kaliteli bir gözlük bulunmuştur.Bu tarihte gözlük kaybeden kişinin argos64@turk.net adresine mail atmasını rica ederim.
Abidin Tığlı


GEDİZ DELTASI

Gediz Deltası için alınan son kararları hepimiz ne yazık ki biliyoruz. Sit alani derecesi düşürüldü ve bunun için Atlas Dergisi web sayfalarına bir dilekçe koydu. Bu dilekçeyi hepimiz dolduralım ve bildiğimiz tum e-gruplara, tanıdıklara yollayalım. Bu en fazla 3 dakikanızı alacak bir şey, belki o kadar bile değil... Hadi ne duruyoruz... Gediz için...

http://www.atlasturkey.com.tr

 İşe Yarar Kısayollar - Şef garson: Akın Ceylan


http://www.locusnovus.com/hayaletgemi/liman40i.htm
...dostundan çok düsmani vardi. Dostlarinin nereli oldugunu asla ögrenemedikleri bu adam anlasilacagi üzere bir yabanciydi. Gençlerin animsayamayacaklari kadar eski bir tarihte gelmisti köye... Hayalet geminin 40 nolu limanından bir hikeye seçtim. Sıra sizde...

http://www.405themovie.com/Home.asp
Amerikalı iki gencin evlerindeki sıradan bilgisayarlarda yaptıkları “405” adlı üç dakikalık kısa film geçen yılın en büyük İnternet filmciliği vakalarından biriydi. Filmi üç milyon kişi izledi. (Türkiye’de herhangi bir filmi üç milyon kişi izlediğinde yapımcıları kahraman ilan ettiğimizi hatırlatırım). Filmin video kaseti Amazon’da satışa çıktı bile.

http://www.japonya.8m.com/main.html
Mitat Açıkgöz tarafından hazırlanan bu site, kendi deyimiyle akademik düzeyde japonya ile ilgilenen veya bu ülkeye dair şeylere ilgi duyanlar arasında, iletişim kurulmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.

http://www.tibet.com/Buddhism/om-mantra.html
Asaf Halet Çelebinin bir şiir' vardır Sidharta isimli. ''Niyagrodha, koskoca bir ağaç görüyorum ufacık bir tohumda, o ne ağaç ne tohum. om mani padme hum(3 kere)...'' diye devam eder. Om mani padme hum nedir merak edenlere Dalai Lama...

 Damak tadınıza uygun kahveler


Web Album Generator v1.0.1 [835k] W9x/2k/XP FREE
http://www.ornj.net/software/webalbum/
Bilgisayarınızda bulunan resimleri kullanarak internette yayınlayabileceğiniz nitelikte bir albüm yaratabiliyorsunuz.

POP Peeper v2.1 [532k] W9x/2k/XP FREE
http://home.attbi.com/~meierj/software/PopPeeper/
POP3 ve Hotmail hesaplarınız kontrol edip, öncelikle başlıkları aldığınız daha sonra da istediğiniz mesajı silip yada okuyabildiğiniz bir program daha. Bu tür programların çok işe yaradığını sanırım söylememe gerek yok. Daha önce önerdiklerimi de deneyip, size en uygun olanını kullanmanızı öneririm.
http://kmarsiv.com/sayilar/20020726.asp 26 Temmuz 2002 - ©2002-kmarsiv.com
istanbullife.com