|
 |
 |
27 Eylül 2002 - Adaylardan aday beğenin... |
Yeni bir günde yeniden merhaba,
Son birkaç gündür suya sabuna dokunmadan yazı yazmaya çalışıyorum. İstiyorum ki bu garabet ortamda bir de ben sizi sıkmayayım. Bugün için de böyle bir yazı hazırlığı içindeyken, sevgili Mustafa Uyal'dan bir mail aldım. Hürriyetim.com'dan alıntı yapmış. İnanın tersim döndü. Büyük ihtimalle bugünkü Hürriyet gazetesinin başlığında yer alacak haber aynen şöyle:
"Milletvekili adaylarının suç dosyası kabarık.
Yüksek Seçim Kurulu'nun, 3 Kasım seçimlerinde
yarışacak adayların kesin listesini Resmi Gazete'de
ilan etmesiyle birlikte, ortaya çarpıcı bir tablo
çıktı. Seçimlere katılacak adayların dörtte birinin
sabıkalı olduğu anlaşıldı. Hem de hırsızlık, adam
dövme, dolandırıcılık ve tecavüz gibi suçlardan.
...
Sabıkalı adayların işledikleri suçlar ise şunlar. Adam öldürmek, darp, adam dövme, tecavüz, karşılıksız çek, sahtecilik, dolandırıcılık, hırsızlık, trafik suçları ve gasp."
Birkaç kelam etme hakkım saklı kalmak kaydıyla, Mustafa'nın serzenişini sizlerle aynen paylaşıyorum:
"Bu bize hakaret değil de nedir yahu? Buna nasıl isyan
etmeyiz ki? Bu isimleri bilemiyoruz saklıyorlar yani.
Halktan seçecekleri adamların tıynetini saklıyorlar.
Susurluk kazazedesi Sedat Bucak gene DYP den 1 nolu
aday, Jet Fadıl ha keza bağımsız, AKP de tüm liste
başları İstanbul akbil, iski, billboard davalarında başrolde, Cem Uzan uluslararası, İzmirde CHP adayı ipten kazıktan kurtulma bir adem. Ne olacak bu iş? Bu liderler bu adamlarla aynı yemini etmekten utanmayacaklar mı? Biz artık Milletvekilinin sabıkası olamaz, Milletvekilinin dokunulmazlığı diye bir şey yoktur, milletvekili en az üniversite mezunu olacaktır diyemeyecek kadar aciz bir toplum muyuz? Neden bir şey yapamıyoruz? Üniversite mezunluğu, bazı rezillikleri silmese de en azından sadece Şeyh olduğu için seçilen ve bir çok doğu aydınını sistem dışı bırakan bu sistemi deler diye. Yoksa en azılı hırsızların çift masterlı olduğunu da bilmiyor değilim. Ya şu konuda ne yapalım ben kendimi çok kötü hissettim millet... En azından yazalım falan, hiç olmazsa üstümüze düşeni yapmış oluruz."
Bu sözlere katılmamak elde mi arkadaşlar? Televizyonlarda arzı endam eden tüm meclis üyelerinin, kaybettikleri saygınlık konusunda hemfikir oldukları, ama meclisin kişilerle değil yüce kurumuyla dimdik ayakta kalması gerektiği konusunda söylevler verdiği bir ortamda, seçim sonrası yeniden şekillenecek meclisin çatısı altına yüzlerce düzenbazı sokmayı planlayarak, hangi saygınlığı kazanacakları sanıyor bu liderler, sorarlar adama. Bir tarafta, baklava çaldı diyerek hayatları çürütülen gencecik insanlar, diğer tarafta adam öldürüp meclise girme hakkı alanlar. Bir tarafta çocuğuna kitap alamadı diye intihar eden babalar, diğer tarafta çocuklarımın çocuklarının rızkını gaspedip meclise girme hakkı alanlar. Bir tarafta meclise girip dokunulmazlık zırhına bürünmeye çalışanlar, diğer tarafta haklarındaki fezlekelerin yerine getirilmesini önlemek için seçimi geciktirmeye çalışanlar. Bir tarafta biz saflar, diğer tarafta kayış suratlı muşmulalar.
Bu işin sonu nereye varacak kestiremiyorum. Mevcut 539 milletvekilinden 145'i hakkında fezleke düzenlenmiş, bir teki bile hakim huzuruna çıkmamışken, yepyeni potansiyel suçluları meclise doldurmaya çalışmak niye? Hiç mi vicdan yok bu insanlarda? Hiç mi sabah aynaya baktıklarında gördükleri suratı sorgulamaz bu ademler. Bana sormadan affettikleri yetmezmiş gibi gene bana sormadan adamın sabıka kaydıda dahil tüm geçmişini pürüpak edip geleceğime ipotek koyuyorlar.
Yok, biz hakediyoruz bu adamları. Biz ektiğimizi biçiyoruz. Ne kaa ekmek, o kaa köfte. Vermeden almak bir Allah'a mahsus. Biz ne verirsek onu alıyoruz. İçimizden birilerine payeler veriyoruz, o birileri gidip kendi işbirlikçilerini seçiyor, sonra da karşımıza aday olarak getiriyorlar. Biz de paşa paşa gidip oyumuzu veriyoruz. Çark aynı çark, devran o devran.
Yılmamalıyız. Konuşmalıyız, yazmalıyız, uyarmalıyız, uyanmalıyız. Bu adamların ellerindeki silahları alıp toprağa, eşemeyecekleri kadar derine gömmeliyiz. Hırsızı, uğursuzu, hortumcuyu, gaspçıyı, katili, din bezirganını, değiştim diyeni, kendini dev aynasında göreni ayıklayıp atmalı, tek bir oyun bile bunların kursağına gitmemesi için elimizden geleni yapmalıyız.
Kusura bakmayın başınızı ağrıttım. Ama içimden geçenlerin yüzde birini bile söyleyemedim. Siz beni boşverin, şu 2 günlük tatilin tadını çıkarın. İnsan olduğunuzu, iyi şeyleri hakettiğinizi hatırlayın. Sevdiklerinize sarılın, deniz kenarına gidin, parkta gezinin ama mutlaka lüfer yiyin. Bu aralar lüferler en leziz halleriyle kucağa atlıyorlar. Mümkünse mangalda pişirin ve üstüne sakın ola limon sıkmayın. İyi tatiller...
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle... Cem Özbatur
|
Dialer Savar
Size daha önce sözünü ettiğim, sizin de yakından bildiğinizi sandığım "Dialer" programları ile başı dertte olanlara bizden birileri bir Dialer Savar geliştirmiş. Biliyorsunuz bu programlardan kurtulmak oldukça güç, ya da birinden kurtulsanız bir diğerine yakalanmayacağınızı kimse garanti edemez. Hele birde çocuklarınızla aynı bilgisayarı kullanıyorsanız başınız epeyce dertte demektir. Çok değişik numara çevirici program var piyasada. Bu savar bunların en popüler olanlarından bir çoğunu tanımak üzere programlanmış. Dialer faaliyete geçtiği anda programı kitliyor. Kurtulmak için yapmanız gereken "Ctrl+Alt+Del" yapıp programı sonlandırmak. Bu yararlı programı aşağıdaki linkten indirip kullanabilirsiniz.
http://www.program.arsivi.com/git.asp?id=4158
|
BLIND GUARDIAN
J.R.R Tolkien'in "Yüzüklerin Efendisi" ve "Silmarillion" gibi romanlarını konu alan şarkı sözleriyle tanınan Alman heavy metal grubu Blind Guardian, 28 Eylül'de Bostancı Gösteri Merkezi'nde Türk müzikseverlerle buluşuyor. Topluluk "A Night At The Opera" adlı yeni albümünün turnesi kapsamında Türkiye'ye uğrayacak.
Bostancı Gösteri Merkezi 28 Eylül, 15:00
Bilet Fiyatları : 37.000.000 TL,
KIRAÇ
1998 yılında çıkardığı ilk albümü "Deli Düş" ile büyük beğeni toplayan Kıraç, 2000 yılının ilk günlerinde ikinci albümü "Bir Garip Aşk Bestesi" ile bir anda yüzbinlerin beğenisini kazandı...
Mekan : Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu 29 Eylül Pazar
Bilet Fiyatları : 17.000.000 TL.
HAFTANIN FİLMLERİ
HİÇBİRYERDE / IN NOWHERE LAND
Konu :Şükran Haydarpaşa garının gişesinde çalışan kırk yaşlarında bir kadındır. Tek oğlu Veysel bir tel çekme atölyesinde çalışmaktadır. Ölmüş olan kocasının politik olaylara karışmasından dolayı çok acı çekmiş olan Şükran oğlunu bu tür olaylardan uzak tutarak korumaya çalışmaktadır. Oğlunun bunlardan uzak olduğuna emin olmasına rağmen bir gün Veysel kaybolur.
Şükran oğlunu bulmak için sarf ettiği bütün çabalar sonuçsuz kalır.Olağan nedenlerden kaybolduğuna inanır ve tüm yetkili makamlardan bulunması için yardım ister, ama reddedilir.
Yönetmen: Tayfun Pirselimoğlu
Oyuncular: Zuhal Olcay , Parkan Özturan , Devin Özgür Çınar , Michael Mendl , Ruhi Sarı , Meral Okay , Cezmi Baskın , Şehsuvar Aktaş
Resmi Web Sitesi: http://www.hicbiryerde.com
|
 |
 |
MUMYA FİRARDA
Konu : Ahmet, beş kuşak İstanbullu, paşa dedelerine tutkun annesine bir türlü yaranamayan bir genç adam. Aile büyüklerinin devlet katındaki başarılı kariyerlerine karşın, profesör annesinin gözünde, bir baltaya sap olamamış, uçarı bir fotoğrafçı. Ancak genç adamın yaşamında büyük bir sır gizli. O, aslında başarılı bir MİT ajanı. Fatima ise, dünyaca ünlü Mısırlı bir arkeoloğun kızı. Kaybını bir türlü kabullenemediği Türk annesinin ülkesiyle bağlantısını koparmamaya çalışıyor. İki gencin yolları, Mısır’daki bin yıllık sığınağından çıkarılıp Türkiye’ye kaçırılan bir mumyanın macerasında kesişiyor. Ahmet
Yönetmen: Erdal Murat Aktaş
Oyuncular: Teoman, Nurgül Yeşilçay, Selami Şahin, Tarık Pabuçcuoğlu, Nurseli İdiz
Web Sitesi: http://showtvnet.com/sinema/ozel/mumyafirarda/
|
|
 |
Marangoz, Bahçıvan ve de Kahveci : Ahmet Altan
İstemeden vermelisin... |
|
Çok uzun yıllar önceydi.. 1980 sonları olacak.. Baltalimanı'nda oturuyorum.. Gazetede okuduğum bir ilanla bulduğum bir araba aldım, Nişantaşı'nda bir kasaptan.. Yeni evlenmiştim, et almayı falan da beceremiyorum.. adamla ahbap olduk, et almaya hep oraya gider oldum..
Gene böyle bir gün, sıcak bir yaz günü, öğleden sonra.. Evde yıkanıp tarandım.. galiba güzelce de giyindim, pek bi hoş genç adam edasıyla saldım kendimi sokağa.. Vardım Rumeli caddesine, et alıcam gene.. Çarşıda hareket yok pek, esnaf sandalyeleri sokağa atmış, gölge bir yer bulmuş tavla oynuyor.. Laklak ediyor..
Girdim dükkandan içeri, bizim kasapla biraz hoşbeş falan, etler hazırlandı. Alıp çıktım, kasap da yardım ediyor. Arabayı zaten tam kapısının önüne parketmişim.. Yerleştirdik.. Tam kendi kapımın önüne geldim, içeri girmek üzereyim.. 20-30 metre öteden bana doğru gelirken gördüm onu.. Yıllardır Rumeli caddesi taraflarında rastlardım zaten.. Yalınayak, pis bile denemeyecek kadar pis.. kısa boylu, yarı deli bir çingene kızı.. 20-25 yaşlarında olsa gerek.. Bana el ederek yaklaşıyor.. O arada binmiş bulundum arabaya. Geldi yanıma.. eliyle işaret etti... 'Aç, aç.. ' diye.. açtım camı.. Bizim kasap ve çevredeki esnaf bakıyorlar ne isteyecek diye, merak ve ilgiyle.. Sessiz sokaktaki tek olay bu o anda..
-Ne var? Ne istiyorsun?
-Öpücem!
-Haydaaa.... (Bu arada esnaf kahkayı patlattı tabii, ve daha bir ilgilendiler..)
Ne yapmalı? Olamaz mı yani? Canı çekmiş olamaz mı? Olabilir.. aşınmam ya.. Uzattım yanağımı..
-Yok yok.. dudaktan!
Allahım nasıl da pis.. nasıl olacak bu iş? Millete rezil olmak da cabası...
Adam sendeee... nasılsa toprak olucaz.. üstümüzde çimen bitecek bir gün.. aldırmaaaa...
Uzattım dudaklarımı, sıkıca yumdum gözlerimi..teslim olmuş şekilde... Yapıştı... Uzun uzun öptü... kapatıp gözlerini.. Hatta, hatırladığım kadarıyla elini ensemin arkasına bile doladı arabanın camından.. Tabii, esnafın kahkahalarını, hatta alkışlarını söylemeye gerek yok..
-Sağol dedi bitirince işini..
Eve kadar ağzımı silip, tükürerek gittim.. ama olsun.. Onun gönlü olmuş oldu.. Hala gülümseyerek hatırlarım..
aaltan@superonline.com
|
Ters Köşe: Mehtap Akdeniz |
Reklamları izlediniz mi?..
Koskocaman bir yaz geldi geçiyor.. Akşamın geceye döndüğü şu saatlerde karşıdan usulca doğan mehtabı seyredip balkonda çay keyfi yaptım. Hani şerbet gibi hava derler ya tam öyle işte. Usulca bir esinti.. .Düşündüm de hayat ne kadar usulca akıp gidiyor. Saksıdaki kedi tırnaklarına baktım. Usulca kapanmışlar..
Hiç belli etmeden hiç gürültü çıkartmadan usulca geçiyor zaman. İçeri girdim.
Birileri bas bas bağırıyordu odanın içinde. Merhaba Bergama, merhaba Edirne, merhaba Ünye, merhaba Erzincan... Merhaba Cem Uzan.
Herkes seçimlerle ilgili sanırım bu sıra. Ben değilim. Tersim diye değil, ilgilensem de bir yere varamadığımdan.
Seçim sonuçlarından ne çıkar bilemiyorum, ancak gördüğüm bir şey var. Yanlış ya da doğru. Orasını tartışmayacağım. Net olarak konuşan, ne dediği belli olan sadece Merhaba Cem Uzan galiba. Telsim reklamlarını yapan sihirbazın elinin değdiği besbelli. Konular belli. Sorunlar belli. Çözümler belli. Yapar yapamaz onu tartışmıyor bile. Ürün pazarlar gibi.
Ey tüketici çamaşırların yeterince temiz kokmuyor mu? Yeni bir ürün çıktı. Bunu denersen çamaşırların -tertemiz olmaz ama- tertemiz kokar. Söz veriyorum bundan sonra tertemiz kokacak kirli çamaşırların. Pis kokmak istemezsin değil mi? Evet de bana.
SÖZ diye bağırıyor meydanlarda.. OY diye bağıracak değil ya. Üstelikte çok yanlış olurdu oy demesi, eskileri çöpe atın derken, eskilerin dilinden dilenmek. Çok akıllıca.. Enteresan. Duyduğuma göre reklamcısıyla tam 30 saat pop şarkıcılarının konser kasetlerini izlemişler. Topluluğu harekete geçirmek konusunda özel bir eğitimden geçmiş. Sonuçta bir show çıkmış ortaya. İyi bir show!.. Halkımız bu show'a evet der mi demez mi? Tahmin etmek zor. Bekleyelim göreceğiz. Ben seçimlerle ilgilenmiyorum ama, sonucunu merak ediyorum.
Çünkü, bundan 7-8 sene önce bir seçim kampanyasına bulaşmış biri olarak çıkardığım ders şu olmuştu: 'Market rafında neye baktığını su gibi bildiğimiz halkımızın, oy kabininde neye baktığını anlamak mümkün olamamıştır'.
Ben tekrar balkona çıkıyorum usulca. Bu memleket beni aşar.
Mehtap Akdeniz
|
 |
Ankara'dan : Cumhur Aydın
Sorular ve yanıtlar |
|
Gazetelerin başlıklarını okuyorum..
Tayyip Beyin adaylığı reddedildi.. Demokrasiye darbe.. TÜSİAD, Yeni Turkiye Partisi vs. kararı kınadılar.. Tayyip Bey, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruyor..
Kimi yazarların yorumlarına bakıyorum..
İnsanların görüşlerini açıklamasını suç sayan, görüşlerinden ötürü seçimlere girmesini yasaklayan bir ülkede demokrasiden söz edilebilir mi? Böyle Avrupa ülkesi olunur mu?
Kendi kendime düşünüyorum..
Bir Avrupa Ülkesinde, örneğin Almanya'da, Hollanda'da "Kiliseler kışlamız olacaktır. Bu düzeni değiştireceğiz. Sorun bunun kanlı mı yoksa kansız mı olacağıdır?" diyecek parti liderleri, bu amaçla örgütlendiğinden kuşku duyulan partiler ve politikacılar olabilir mi?
Kendimce yanıtlıyorum.
Olamaz.. Çünkü bu ülkelerde dinin politik yaşamdan ayrıştırılması yüzelli yıl önce gerçekleşmiştir. Burada din ve vicdan özgürlüğü bahane edilerek, kiliselerde örgütlenip, siyasal erkin din esaslarına göre yeniden düzenlenmesi tartışma konusu bile olamaz..
Niçin Türkiye'de bu gündemde? Biz kendi demokrasimizi korumada aşırı hassas mı davranıyoruz?
Gündemde, çünkü islam çoğrafyasında din ve devlet işlerini ayırıp, düzenleyen yegane ülke Türkiye.. Bu devrimsel adım, sistemli bir biçimde geri çevrilmeye çalışılıyor. Bazı ülkeler bunu kendi ekonomik ve siyasal çıkarları çerçevesinde destekliyor..
Düşünmeyi sürdürüyorum..
Belediye Başkanlığı döneminde hakkında onu aşkın dava açılan, ihalelerdeki yolsuzluklar ve belediye gelirlerinin ayrı hesaplara aktarıldığı kayıtlara, savcı iddianamelerine geçen bir kişi, bir Avrupa Ülkesinde, örneğin İspanya'da, Belçika'da yargıda aklanmadan bırakın parti başkanı, milletvekili adayı olmayı, başı yukarda sokakta yürüyebilir mi? Değişik davalardan yargılanan onlarca çalışma arkadaşını, yargı denetiminden kaçırmak için, milletvekili seçtirmeğe çalışır mı?
Yanıtlıyorum..
Çalışamaz... Aday olamaz. Çünkü sistemin önce yazılı olmayan kuralları işler.. Böyle bir kişi politikaya giremez, saklanacak delik arar. . Sonra yazılı kurallar işler. Hem de büyük bir hızla.. Hakkında açılan yolsuzluk davaları sonuçlanır, aklanır ya da hüküm giyer. Ondan sonra, nasıl davranacağına kendi karar verir..
Soruyorum..
Bir başka Avrupa ülkesinde, örneğin İsveç'te, Danimarka'da herhangi bir politikacı gelirindeki büyük artışı, oğluna gelen hediyelerle açıklar mı? Tüm çocuklarını işadamlarından aldığı karşılıksız paralarla yurtdışında okutabilir mi? Bunu pişkinlikle savunabilir mi?
Kendimce yanıtlıyorum.
Yapamaz.. Bunu yaptıysa ve ortaya çıktıysa; kamuoyunu azarlayıp, oyalamak ne mümkün, derhal özür dileyerek tüm siyasi bağlantılarından ayrılır..
Düşünüyorum.
Neden böyle bir garabete hukuki yollardan izin verilmemesi benim ülkemde yandaşlarının dışında birilerince özgürlük sorunu olarak algılanıyor?
Dinci partileri iktidara, hakkında onlarca yolsuzluk davası süren liderlerini başbakanlığa taşıyarak mı demokrasimizi rayına oturtacağız? Hukuku devre dışı bırakarak mı demokrasiyi yücelteceğiz?
Cumhur
cumhura@atilim.edu.tr
|
BİTKİLER HANGİ HASTALIKLARA ÇARE
GÜNLÜK
Gummi Olibanum
Dahilen kuvvet verici, yatıştırıcı, kabız, idrar artırıcı,
adet
söktürücü, adet getirici ve romatizma ağrılarını dindiricidir.
HALİLE (Kara-Sarı)
Fructus Myrobalani
Sarı halile müshil, Kara halile ise kabız olarak kullanılır.
Haricen ise yara iyileştiricidir.
HARDAL TOHUMU
Sinapis nigrae
Haricen lapası, yakısı ve banyosu yapılir. Kanı cilde
toplamak
ve ağrı kesmek için kullanılır.
HATMİ ÇİÇEĞİ
Flos Altheae
Göğüs yumuşatıcı ve tahrişleri gidericidir.
HAVACIVA
Radix Alkannae
Kabız ve yara iyileştiricidir.
HAVUÇ TOHUMU
Dauci carotae
Midevi, gaz söktürücü, gebeliği önleyici ve cinsel gücü
artırıcıdır.
HAYIT TOHUMU
Agni-Casti
idrar artırıcı, gaz söktürücü ve yatıştırıcıdır.
HÜNNAP
Jujubae
Göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici, müshil ve kan
temizleyicidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.
IHLAMUR
Flos Tiliae
İdrar artırıcı, terletici, yatıştırıcı, uyutucu ve göğüs
yumuşatıcıdır.
Devamı var. Sevgili Osman Günay'a teşekkürler.
|
ÇAĞRI
gel dört gözle bekliyorum
kayıklarla pencereden gir
sedire kurul
odada yelken aç
yapış sulyenli dubalarıma
zehirli midyelerinle
gel de nasıl gelirsen gel
Oktay Rifat
..........<>..........
SİZİ ALSAM GÖTÜRSEM
Sizi alsam götürsem
ağaca çıkıp denize baksak
denize çıkıp ağaçtaki kayığa baksak
çıkarıp kumanyamızı torbasından
bir bazlama bir ışık bir çimdik bulut
ve testiden göğsüme damlayan gelincik
yesek içsek martılar bir kayadan
yavrularken gözlerine bizi.
Sizi alsam götürsem
sizin kapı bizim pencerenin altında
her akşam siz kapıdan ben pencereden
lambayı söndürüp damları sıyırtarak
uçuyoruz sokak arası kentte yetmedi mi
pabuçlarımız bir örnek gözlerimiz kestane rengi
alnımızda o çizgi
Sizi alsam götürsem otluk tarlanın
yalasak avucunu tersinden
damlasak gök olmadan
Boyu yetse maviliği içer bu,
güneşi yer yaz uykusuna başlangıç
şimdilik çekirgenin.
Oktay Rifat
|
|
Aldatmaca
Bayan müşteri mağazada battaniyelere bakıyordu, birden durdu ve tezgahtara seslendi;
"Siz bu battaniyeler için yün diyorsunuz ama üzerinde Pamuk yazıyor,nasıl olur?"
Tezgahtar hiç istifini bozmadan;
"Haklısınız bayan, Güveleri aldatmak için o şekil yazdık."
|
İşe Yarar Kısayollar - Şef garson: Akın Ceylan |
http://www.sevdamsin.com
..."Bilmiyorum" dedi Sally. Sonra gözlerinden aşağı süzülen yaşlara aldırmaksızın devam etti: "Tek bildiğim, o çok hasta ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi... Tamamen duygu yüklü bir e-kart servisi.
http://www.aragaz.com
Bursa oto sanayiinin tanınmış ustalarından Levye Kamil, geçen hafta kendisine tamir için getirilen arabanın motorunun içinde, bahçesine ekmek için aldığı palamut tohumlarını unutunca olanlar oldu... Bol miktarda asparagas haberi bünyesinde barındıran aragazı niteliğinde bir site.
http://www.geocities.com/cizgiliroman/index.html
Hungnam boşaltılacaktı. Geri çekilenler, Kuzey Kore ordusuna yerle bir edilmiş bir şehir bırakacaktı. Şehirdeki herkes bu plana odaklanmıştı. Bir sokak köpeği hariç. Onun keyfi yerindeydi... Çizgi roman meraklıları, önden buyrun.
http://www.alevibektasi.com/
Alevilik ve Bektaşilik üzerine araştırmalar yapan bir site. Araştırma notları, belgeler, dünya üzerinde alevilik ve bektaşilik üzerine yaşam şekilleri ve toplum düşünceleri. Türk tarihine yer eden olaylar ve yansımaları...
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
iFind v1.01 [1.9M] W9x/W2k/XP FREE
http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=105188
İnternette aramayı, tüm büyük arama motorlarını kullanarak yapan, sonuçları düzenlenmiş, gruplandırılmış olarak karşınıza getiren bir yardımcı program. Copernic kullananlar, bu tür programların çok işe yaradığını hatırlarlar. Denemenizi öneririm.
PDFproducer v1.1 [19k] W9x/W2k/XP FREE
http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=105186
Text dosyalarını PDF dosyalarına dönüştüren minicik bir program. Fontları belirleyebildiğiniz, keyword, title, başlık gibi bilgileri girebildiğiniz, "Convert" tuşuyla güzel bir pdf dosyası elde ettiğiniz bir program.
|
|
|
