KAHVE MOLASI
ISSN: 1303-8923
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?

 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Kütüphane
 Kahverengi Sayfalar
 FİNCAN/SİPARİŞ
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?






Kahveci Soruyor?



KAHVERENGİ SAYFALAR



KAPI KOMŞULARIMIZ

Üç Nokta Anlam Platformu


İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Etkinlikleri
Yazılan, Okunan, Kopyalanan, İletilen, Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yıl: 3 Sayı: 529

 21 Haziran 2004 - Fincanın İçindekiler

 Editör'den : Yassah Hemşehrim!..


İyi Haftalar,

Babalar için güzel, sınava girenler için sancılı bir hafta sonuydu. Oysa gelecek hafta başımıza gelecekler düşünüldüğünde son derece hareketsiz ruhsuz bir haftasonuydu bile denilebilir. Önümüzdeki Pazardan Çarşambaya İstanbul'un bir bölümünde(?!) alınacak tedbirler yüzünden koca şehrin başına geleceklerden hepiniz haberdarsınız sanırım. İstanbul'da yaşamayanların bunu anlaması kolay olmayabilir. Öyle ya, altı üstü bir kongre salonunda birkaç yüz önemli kişi toplanıp dünyanın başına nasıl yeni bir çorap örebiliriz diye tartışacaklar. Güvenlik önlemi olarakta giriş çıkışlar kontrol edilecek, birkaç yol kesilecek hepsi o. Yok işte, kazın ayağı öyle değil. Bir zamanlar bir Milli Eğitim Bakanının 'Şu öğrenciler olmasa biz bu işin altından yüzakıyla çıkarız' buyurduğu gibi Sayın Vali ve kudretli güvenlik güçleri 'kuş uçmasın bizim de başımız dik olsun' demiş ve gerekli gereksiz ne kadar önlem, yasak varsa almayı kafalarına koymuşlar. Bakın şimdi, merkeze Lütfi Kırdar'ı koyun sonra 40 Km (yazıyla kırk kilometre) çapında bir daire çizin, tamam mı? İşte o dairenin içine giren ebe sobe. Bu daire İstanbul'un kalbi, ciğeri, dalağı, böbreği. Kan akışını kestin mi hayat durur İstanbul'da. Özetle Pazardan Çarşambaya Avrupa Yakası alles kaput.

Başta Ahmet Vardar olmak üzere türlü akıllar veriliyor yetkililere. Hoş atı alan Üsküdar'ı geçmiş ama olsun maksat yemediğimizi göstermek. Vardar 'Yapsana Büyükada'da' diyor ve doğru da ediyor ama uygulaması için geç kalındı artık. Oysa şimdi benim fikrimi duyduğunuzda ve hala uygulanabilir olduğunu gördüğünüzde beni alkışlamaktan avuç ayalarınız nasır bağlayacak inanın. Sıkı durun geliyor...

Efendim bu memleketin güzide evlatları 60'lı yıllardan buyana 10 yılda bir demokratik hak ve özgürlüklerinin askıya alınmasına alışıktırlar. Hasan Mutlucan'dan türküler dinlemeyi, paşa babaların bildiri okumasını yaşam biçimi olarak benimsemişlerdir. Ne var ki, 80'den beri kesintisiz süren demokrasimiz nedeniyle bu eğlenceler geride kalmıştır. 'Yine de şahlanıyor aman' ı ve netekim paşamı geri getirmek zor olsa da güzide halkımızı bu nostaljiden mahrum etmemek için 3 günlük 'SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI' öneriyorum. Hemen bağırmayın hele bir dinleyin beni. Zaten buna yakın bir yasaklar zinciri uygulanmayacak mı? O zaman Avrupa yakasına sokağa çıkma yasağı koyarsın bak gör o zaman sen gümbürtüyü, sevinci. Bir kere halkımız özlediği anılarına kavuşacak. Aylardır Anadolu yakasında oturan eş ahbap dostunu görme fırsatı bulamayan Avrupalı İstanbullular Anadoluya göçerek özlemlerini giderecekler. 2 gün öncesinden ekonomi canlanacak aylardır stoklarda raflarda duran abuk subuk ne kadar yiyecek varsa alınıp biriktirilecek. Stokları eriyen firmalar yeni üretimlere yelken açacak. Makarnacılar bayram edecek, fırınlar fazla mesai yapacak. Yasak sonrası elde kalan yiyecekler muhtaç insanlara dağıtılarak sosyal bir görev ifa edilecek. En önemlisi güvenlik güçlerimiz terör tehdidinden sıyrılıp dört el pişbirik oynayacak, fırsatını bulduklarında halay çekecekler. Halkımız gazete satan kamyonetlere hücum edecek. 1 alan 2, 2 alan 5 tane alacak. Tirajlar tavana vuracak. Natocular bunu bir düşünün. Geç kalmadınız, sevaba girmeniz için önünüzde 4-5 gün var. NATO Zirvesinden alnının akı ile çıkan bir Türkiye'yi kim tutabilir haa kim tutabilir? AB bu deneyimi aktaralım diye bizi transfer etmezse gelin yüzüme tükürün. Aha şuraya yazıyorum. Busht amcam 1 milyar dolarlık barter anlaşmasını imzalamazsa sağlık topu olayım. ABD'li 1.500 turiste karşılık 20.000 mehmetçik Irak'a. Bundan ala barter anlaşması Kanlıca'da pudra şekerli yoğurt ayol. Gelme oğlum Busht Gelme!...

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur

Seda Demirel

 Pratisyen Kahveci : Seda Demirel


   MUTLULUĞUN RESMİ

Adım Ulaş.
Harika gülümseyen sarışın bir erkeğim.
Tamam, alçak gönüllülük yapmayacağım.
Oldukça da yakışıklıyım.

Ben sizlerden biri değilim.
Oldukça farklı sayılırım.
Bu yüzden dönüp bana ikinci kere bakmaya cesaret edebilirsiniz.
(Çok yakışıklı olduğumu hissettirdiğiniz için teşekkürler.)
Yine de sizlerden biri olsaydım-ayıp olur diye-bana dönüp ikinci kere bakmaz ve gülümsemezdiniz bile. Ben yanımdan geçen ve bana gülümseyen herkese gülümsüyorum oysa. Demek ki sizlere göre çok daha sıcakkanlı bir mizaca sahibim...

Yakışıklıyım yakışıklı olmasına ama cinsiyet ayırımı yapmıyorum.
Elektra ve Oedipus ile tanışamadım daha. Annem özellikle Oedipus (the king) ile çok benzeşeceğim saplantısında. Babamı öldürüp annemle evlenme fikri-henüz-bana çok uzak.
Ama annemin bunca ısrarının altında yatan gerçeği merak etmiyor da değilim.
Ufak ufak babama gıcık olmaya başlarsam, annem aklımda olmayanı aklıma soktuğu için olacak. Demek ki zaman zaman sizlerin kurduğu tuzaklara da düşebilme eğilimdeyim.
Saf yanımı kirletmeyin derim...

13 aylığım ve tam 13 kiloyum.
Eğer 13 aylık ve 13 kilo olmasaydım şimdi bu rakamlardan dolayı içimi bir sıkıntı dahi kaplayabilirdi. Hani sizler bir takım sayılara lanetler yükleyip, parkta şu çok sevdiğim siyah kediyi düşman ilan ediyorsunuz ya, çok komiksiniz. Demek ki sizlere nazaran hayata çok daha pozitif yaklaşan bir kişiliğim...

Yürüyebiliyorum.
Aslında son 6 aydır işim gücüm bunu becerebilmek için düşmekle geçti.
Tutunarak kalkmaya ve tırmanmaya başlayalı çok oldu ama şu hür irademle kimseye muhtaç olmadan bir yerden bir yere-şimdilik bir odadan diğerine-seyahat etme fikri o kadar cazipti ki, yılmadım. (Emeklemek hem zaman yiyici hem de çok zor bir iş vesselam.)
Eğer sizlerden biri olsaydım çoktan pes etmiştim. Çok şükür ki sadece 13 aylığım ve pes etmeyi hiç göze almıyorum. Demek ki sizlere göre çok daha azimli ve çalışkan bir karakterdeyim...

Son bir aydır kaşığımla kendi kendime yemek yemeye çalışıyorum. Avucuma gecen ne varsa onu bir çatalın ucuna geçirip sonra da ağzıma götürmek en büyük keyfim oldu.
Aslında bazı insanlar bunu 5 ay sonra yapabileceğim konusunda çok ısrarcı.
Elimde kaşık ve çatalla kendime bir zarar vermemden-ben deli miyim?-korkuyorlar. (Annem de az obsesif bir doktor, fazla kitap okumaktan oluyor bunlar. Laf aramızda kalsın annem kaşığı bana veriyor)
Eğer ki sizlerden biri olsaydım kaşığı elime almak için üst üste ısrar etmek yerine koskoca bir 5 ayı boşu boşuna bekleyerek geçirebilirdim. Demek ki sizlere göre cahil olsam da-daha kreş yüzü bile görmedim-kendi yetilerime sizin görüşlerinizden daha hakimim...

Annemin kaşları çatıldığı ve sağ el işaret parmağının havaya kalktığı durumlarda ise hiçbir şansım olmadığını artık biliyorum. Ne zaman yüzünde o endişeli ifadeyi görsem toplam sekiz dişimle ona gülümsüyorum. Konu hemen kapanıyor.
Anneler ne çabuk ikna ediliyorlar bir bilseniz. Eğer ki sizlerden biri olsaydım ne annem beni ne de ben annemi bu kadar çabuk ikna edemezdik, eminim. Demek ki sizlere göre çok daha kolay birisiyim...

Tamam, kabul...
Bir melek de sayılmam.
Az bencilim. Sahip olmayı seviyorum, paylaşmayı öğrenemedim. Hatta başkalarında gördüğüm şeyler kendiminkilerden daha cazip geliyor.
İstemekten bıkmıyorum, vs vs...
Ne yapalım, idare edeceksiniz, yavaş yavaş sosyalleşmem gerekiyormuş.
İyi de ben sosyalleşirken sizin de boş durmayıp sosyalleşmeniz gerekmiyor mu?
Çevremle düzgün ilişkiler kurmayı ve paylaşabilmeyi bana öğretmeye kalkarken bu konularda kendi tutumunuzu en son ne zaman güncellediniz? Demek ki sizlere göre rölatif de olsa çok daha hızlı bir sosyal progresyon içerisindeyim...

Çok konuşuyorum, kimse anlamıyor.
Şimdilik bu benim hatam değil, aslında kelimeleri doğru telaffuz etmekte çok yetenekliyim.
Sizi dikkatle dinleyip tekrar etmeye çalışıyorum. Kafam karışıyor zaman zaman. Özellikle sizlerin anlamsız konuştuğunuzu düşünüyorum.
Siz beni anlamasanız da benim ifadelerim çok daha mantıklı ve anlaşılır. Allahtan annem ve babam bu konuda bilinçliler; kedileri “gel kedi” diye çağırıyorum, sizler gibi “del pisi” demiyorum. Çok alemsiniz.
Demek ki sizlerden bazı şeyleri “seçerek” öğrenmeliyim...

Tamam!
Beni hayata hazırlamak ve öğretmek konusunda pek heveslisiniz.
Yardım etmek için çırpındığınızı da yadsıyamam; onaylamak, takdir etmek ve sürekli destek olmak için etrafımda pervane olmanızdan çok memnunum. Lakin...

Hadi amaaaa...

Hadi artık itiraf edin; benimle birlikte hayatın anlamını tekrar yakaladınız.
Dünya görüşünüz değişti, unuttuğunuz pek çok şeyi yeniden anımsıyor ve bazı
düşüncelerinizin de ne kadar anlamsız ve boş olduğu ile yüzleşiyorsunuz.

Demek ki karşılıklı büyüyoruz...

Demek ki ileride benim için göze aldığınız fedakarlıkları kafama kakma hatasına da düşmeyeceksiniz...

Demiştim size, ben çok konuşuyorum!

Adım Ulaş.
13 aylığım ve 13 kiloyum.
Çok becerikliyim.

Hadi elime bir parça kağıt ve bir de kalem verin.
Ben de elimdeki kalem ile o kağıdın üzerine uzuuuun bir çizgi çekip;
Size Mutluluğun Resmini Çizeyim.

Seda Demirel

Yukarı

 Kıvanç'ça : Kıvanç Gülhan


SANAT KİME ŞİKAYET EDEYİM SENİ

MAĞDUR AT!Ben deniz efendim; yazı yazmanın yanı sıra biraz da sanatla uğraşırım. Söylemesi ayıptır on bir kişisel resim sergisi açtım. Bunların üçü Gaziantep'de geri kalanlar ise Ankara'da. Birkaç televizyon röportajı için arzı endam ettim. İyiden kötüden Ankara'da bilinirim de.

Bundan altı yıl kadar önce Gaziantep'de neyin noksan neyin fazla olduğu konusunda fikir jimnastiği yaparken, Yesemek dışında hiç heykel atölyesi olmadığını fark ettim. Yesemek'te de zaten birkaç bin yıldır çalışan yoktu.

Yaradana kuvvet hemen bir heykel atölyesini bir arkadaşımla birlikte kurduk. Aslında başlangıç için hiç de fena değildi. İki adet Büyük boyut heykeli daha bitmeden bir turistik tesise sattık. Müşteri kuyruktaymış gibi kısa bir sürede epey eser çıktı. Tam mühendisliği bırakmak üzereydim ki satışlar birden bire kesiliverdi. Sabırlı olmak lazım ve benzeri geçiştirmelerle işe devam ettik.

Daha sonra baktık sadece bizim uğraştığımız tarzda bir heykeli getirip Halı Sarayının önüne dikmişler. Bir de öğrendik ki bizim işlerimiz tarzında istemişler ancak bizden değil Mersin'den. Son derece sanattan uzak bu ucube heykel Gaziantep'te çok konuşuldu. Baktılar olacağı yok, yerinden söküp attılar. İnsanların zihnini devamlı olarak meşgul eden bu mevzu sesiz sedasız kaybolup gitti.

Bize gelince baktık sabırla sebatla olmuyor, sırtlayabildiklerimizi batıda birkaç belediyeye verdik ve geri döndük. Verdiklerimizin kıymetini bildiler, altlarına çeşitli kaideler yaptılar, isimlerimizi pirinç levhalara nakşedip uygun bir yerlerine sabitlediler. Sanat değerleri gayet yüksek bulunmuş olacak ki gazetelere haber oldukları gibi, bizleri de yazılarında anlattılar.

Gaziantep'te heykel yapma fikrinin neresi yanlış diye epey düşündüm. Sonra şuna karar verdim. Gaziantep'e heykel satmak için bunu mutlaka batıda bir yerde yapıyor olmak lazım. Ya da küçük ilçelere gidip bunu Gaziantep'te yapıyoruz demek gerekiyor. İlla nakliye ödetecekler adama.

Bu heykel kısmı katlanıp kaldırılacak cinsten bir şey değil. Hele büyük boyutta olursa tam bir bela.

Velhasıl Hayvanat bahçesi açılırken, baktım ki henüz yeni, fazlaca da hayvan yok , bari getirip buraya dikeyim dedim. Müdür bey eski dostumdur. O da sevindi. Birlikte yerini tespit ettik, itina ile safkan bir İngiliz Atı heykelini giriş orta refüjünün çim kısmına diktik.

Aradan epey zaman geçti. İki gün önce bir de ne duyayım. Hayvanat bahçesi sakinlerinden bir gerçek at.. Sen bizimkine yeşillen zorla çiftleşmeye kalk. Ne oldu ne bitti bilmiyorum, yüreğim kaldırmadığı için gidip bakmadım.

Biz güvendik oraya koyduk , siz başına gelene bakın. Şimdi ben ne yapayım. Ayağımı vurup atım da atım diye diretemem ya. Alıp geri getireyim desem getiremem. Tazminat davası açıp mahkemeye versem, böyle bir emsal dava yok, bakacak hakim bulamam. İşin kötüsü erkek. Dişi olsa neyse, nüfus kağıdına boşanmış yazdırırım olur biter.

Kıvanç Gülhan

Yukarı

 Kahveci : Şükriye Ayder


BABAM ve BEN

8 yıl oldu seni yitireli babacığım, ve ben ilk kez seni kaybetmenin verdiği acıyı,özlemi satırlara döküyorum. İnanırmısın bilemem, sayfalara dökülmemiş binlerce mektup var belleğimde, yüreğimde. Sakın yanlış anlama bu tembellik değil, korku ve kaçış. Sanki içimdekileri yazarsam ölümün daha bir kesinleşicekti, daha bir oturacaktı yüreğime kaya gibi... Hep korktum, hep kaçtım, yazamadım,bir gün kapımızdan içeri gireceğini düşleyerek. Eminim bizi oradan seyredip, yaptıklarımıza kah gülüp kah kızıyorsundur.Sen yaşamın her dakikasını ciddiye alır, her anın üretken, başarılı ve en önemlisi ONURLU geçmesini isterdin, bunu da gerçekleştirdin. Onurlu bir yaşamı ailemle paylaştığıma eminim ama başarı ve üretkenlikte beni sakın kendinle mukayese etme, o zaman sınıfta kalırım babacığım... Yaşamın boyu bana, kardeşime, torunlarına hep bir şeyler öğrettin, ölümünde bile. Ardından anladımki, sevgini paylaştığın -kim olursa- yaşarken göstericeksin. Ben acaba bunu başarabildimmi, düşündükçe içim acıyor her an. -Eski terbiye,çocuğuna sevgini çok göstermeyeceksin,şımarır- derdin çevrendekilere. Ama bunlar hep sözde kalırdı, bize sevgini doyasıya gösterdin baba. Düğün resimlerime bakıyorum da ikimizinde gözleri hep yaşlı. Senin kızın evden gidiyor, bende babamdan ayrılıyorum. Sevgi ve özlemi gözyaşından daha güzel ne anlatabilirki... -Artık hiç tat almadığım- Fuara ne zaman gitsem bıraktığın eserlere dokunmak, bunları BABAM yaptı diye haykırmak isterim yıllar öncesindeki gibi. Sen çocuk dünyamda genç cumhuriyetin genç ve en başarılı mimarı idin, yetişkin dünyamda da öylesin. Yaşamınızda KEŞKE'ler olmasın derdin, özür dilerim benim oldu baba. KEŞKE sana daha çok sarılsaydım, KEŞKE sana daha çok -SENİ SEVİYORUM BABA- diyebilseydim, KEŞKE daha çok başımı omuzuna koyup senin baba kokunu hissedebilseydim ve KEŞKE BUNLARI SEN YAŞARKEN YAPABİLSEYDİM... HOŞCA KAL

KIZIN

Şükriye Ayder

Yukarı

 Kahvecigillerden : Oktan Erdikmen


Piriştina..

Gitti.. Geride öksüz bir şehir bırakarak gitti. Öksüz şehir olur mu demeyin. İşte oluyor.. Daha yapacağı çok iş vardı derler ya. Hani planlar, projeler yarım kaldı.. Haftaya oğlu evlenecekmiş; düğün evi yasa bulandı.. Bütün gazetelerin ilk sayfasında aynı haber vardı. Piriştina, siyasetin tam ortasında olmasına rağmen, tertemiz kalabilmiş bir “insan” dı.. Siyahlar içinde bir beyazdı..

Atatürk Lisesi mezunu olduğunu duyduğumda nasıl da sevinmiştim. Sevdiğiniz insanları sahiplenmek istersiniz. Ortak bir şeyler bulmak istersiniz. Pilav günlerinde, açılış törenlerinde konuşurken hepimizi gururlandırır, heyecanlandırırdı.

Seçildikten sonra çok şey değişti İzmir’de.. Okullar yenilendi, trafik düzeldi. En önemlisi, dünyanın o en güzel manzarası, temizlendi. Hepsinden öte, bir insandı Piriştina. Ulaşım ücretlerini seçimi kazandıktan sonra indirecek kadar ilkeliydi.

Benim ünlü gazeteciler gibi anılarım yoktu kendisiyle. Çeşme’de denize girmemiş, Kordon’da rakı içmemiştik birlikte. Atatürk Lisesi mezunu ve mavi gözlü olmamızın dışında ortak yönümüz de yoktu çok fazla. Varsa da ben bilmiyordum. Ama, en yakınımı kaybetmişcesine üzüldüm duyduğumda. Yalnız ben değil, bütün Türkiye üzüldü. Çünkü onu bütün Türkiye seviyordu..

Ahmet Piriştina, Türk siyasi hayatında simge bir kişilikti. Ölümüyle yeri doldurulamayacak insanlar arasına bir yenisi daha eklendi.. Tanrı’dan dileğim herkese, en az onunki kadar dopdolu bir ömür ve en az onunki kadar huzurlu bir ölüm nasip etmesi.. Hepimize, en az onun yaptığı kadar, ülkemize hizmet etme fırsatını vermesi..

Oktan Erdikmen

Yukarı

 MeyBi : Nurdan Pamuk


Küçük Kızın Uyanışı gerçeğe

Ben uykudayken gördüğüm her şeye inanırdım sevgili
Rüyalar küçük çocukların oyun sahnesidir bir de masallar
Küçük aldatmacalar vardı masallarda. daha rahat kapatmak için gözlerimi
İrkilmemek için hep inanırdım anlatılanlara.

Kurt büyükanneyi yemezdi. Masalda yese bile yeniden kurtarırdı avcı, kötü kalpli cadı hiç zarar veremezdi prensese.
Hiç üzülmezdim sevgili / hiç ağlamazdım hep mutlu son olurdu ve kötüler pişman olurdu kötülüklerinden.

Ben uykudayken hiç üşümezdim sevgili, pencereleri okşamazdı rüzgar. Esmezdi yatağıma fırtınalar, uçurmazdı düşlerimi. Dışarısı soğuk olsa da, bir cenin gibi sokulduğumda koynuna uykunun, dokunmazdı tenime rüzgarın donuk gözleri.

Ben uykudayken hiç ağlamazdım sevgili. Hiç acımazdı içim, hiç titremezdi. Bilirdim çünkü yalan söylemezdi rüyalar. Uyku arası sayıklamalarda, düşler kirlenmezdi. Kirletilmezdi renkler . Siyah hep bildiğim renkti. Beyaz ise en beyaz…

Oysa;

Aslında…Ben uykudayken şehir ayaklanmış.

Önce vitrin camları inmiş yere, tuz buz olmuş utanç;
-üstünde ayak izlerin!

Yalan dolana kadeh kaldırmış şeref (e) demişler, şereften bir haber;
-kadehte parmak izlerin!

Kahkahalar, düşleri düşkün; rüyaları, kabus yapana dek yankılanmış sokakta.
Derinlerdeydim duymamışım. Duysaydım, bilseydim siyahın bile kirlendiğini; gözlerimde saklardım ...Dokundurmazdım…

Bilseydim erken uyanırdım gerçeğime. Böyle çok uyumazdım, böyle güzel kalmazdım.
Bilemedim…Tatlı bir uykunun sarhoşluğundaydım.

Ben uykudayken var olurdum sevgili. Artık uyumuyorum …Uyandım.

Günaydın sevgili... Günaydın!…

Nurdan Pamuk

Yukarı

 YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?


  Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir


KOÇ   (21 Mart-20 Nisan)
Sevgili koçlar birçoklarınıza hayli ter döktürecek cuma gününü saymazsanız haftanın diğer günleri şeker kaymaksınız !… Yaptığınız her işten büyük haz duyacak ve yaşam ne güzelmiş diyerek çevrenize güller dağıtacaksınız.. Aileleriniz ile bazı konularda işbirlikleri bile bahis konusu olduktan sonra !. Hey gidi dünya hey değilmi koçlarım..


BOĞA   (21 Nisan-20 Mayıs)
Haftanız gümbür gümbür geliyor sevgili boğalar.. Maşallah yani. Yalnız, hiperaktifliğin de bir dayanılabilir sınırı var canlarım, hem kendinizi hemde çevrenizi telef etmeyin.. 20- 22 ve 23 haziran günleri pupa yelken olup dünyaları kucaklıyorsunuz. Ayın 24 ve 25' ini ise hovardalıkla geçirirseniz haliniz yaman olabilir. Aman dikkat edin boğalar..


İKİZLER   (21 Mayıs-21 Haziran)
Ayın 23'ünden itibaren dizginler sizlerin ellerinde olacaklar ve bu da olası atılımlarınızda başarılara daha kolay ulaşabilmenize yol açacaktır. Fırsatların burcunuzda fink atacakları bu haftada kronik aşırı rehavet hastalığına (!) yakalanmamaya gayret gösterirseniz inanın sizlerden iyisi yok sevgili ikizler.. Bilmem anlatabildim mi ?..


YENGEÇ   (22 Haziran-22 Temmuz)
Fikirleriniz yeteneklerinizle birleşince müthiş yaratıcılığınız ortaya çıkıyor ya sevgili yengeçler, bu hafta da böylesine kreatif bir dönemdesiniz işte.. Hafta sonuna doğru şansınız doruklarda bunu bilmiş olun. Hele siz gereken ilk adımları bir atın, gerisi kendiliğinden oluşacak. Pazartesi günü ise konsantrasyonunuzu bozmayın.


ASLAN   (23 Temmuz-22 Ağustos)
Geçen hafta sonu hissettiğiniz yeni dönemin verdiği güç ile haftaya bomba gibi girmektesiniz sevgili aslanlar.. Artık o meşhur kükremelerinizle yeniden çevrenize anlamlı mesajlar verebilirsiniz. Sanki her tarafta siz ve siz görükeceksiniz.. Bazı tansiyonlar ve maddi sıkışmalara rağmen. Yeniden doğuşlara merhabalar, işte haftanızın parolası aslanlarım


BAŞAK   (23 Ağustos-22 Eylül)
Pazartesi gününü kendi kendinize olmayacak hikayeler anlatmakla geçirmeyin sevgili başaklar. Haftanın geri kalan günleri kalp çarpıntılarının maksimumlarda olacaklarını sizlere söyleyebilirim!.. Yanlış anlaşılmalara yinede dikkat edin. Her konuya balıklama atlamadan önce kelimelerinizi iyice tartın, özellikle perşembe günü..


TERAZİ   (23 Eylül-22 Ekim)
Yıldızlar bu hafta sizleri biraz sıkıştırmaktalar bu doğru sevgili teraziler. Ama unutmayın sizlerde bayağı arandınız yani !.. Geçen haftalardaki hırçınlıklarınızın ceremesini şimdi çekiyorsunuz işte.. Böylece enerjilerinizi nasıl ve neden kanalize etmeniz gerektiğini de öğrenmiş bulunuyorsunuz.. 23- 25 haziranda daha rahatsınız..


AKREP   (23 Ekim-22 Kasım)
Maşallah enerjiler doruklarda bu hafta sevgili akrepler. O halde ayaklanın ve oynayın zıplayın ama mutlaka hareketlenin. Atılgan ve vizyoner oluşunuz sizlere bazı fırsatlarıda getirecektir bu kesin. Ama yok, ben tatildeyim diyorsanız o başka.. Belkide çoktan İtalyan Riviyerası' nda ya da Ege taraflarında.. Enerji dolu oluşunuz projelerinizi tatillere kadar taşıyacak !.. Söyleyeyim ben yine de..


YAY   (23 Kasım-20 Aralık)
Haydi biraz daha çaba gösterin sevgili yaylar. Evet az daha konsantre olun çünkü zaman ciddiyet ve alçakgönüllülük zamanı. Bu hafta yapılması gereken ama sürüncemede kalmış ne varsa hepsini halledin ve halledin.. Mümkünse yolculuklar sonra olsun. Ama yinede siz bilirsiniz, tatillerden sonra oflayıp puflamayın demek istedim de..


OĞLAK   (21 Aralık-19 Ocak)
Salı günü mesleki uğraşlarda beklenmedik tekliflere hazırlıklı olun sevgili oğlaklar. Önünüze gelecek fırsatları heba etmeyin, bulunduğunuz mekanlardan bir müddet uzaklaşmanızı gerektirebilecek olsalar bile.. Kendi kendinizden şüphelenmeler veya güvensizlik nöbetlerine yeniden tutulmak istemiyorsanız, tam hareket zamanı şimdi işte..


KOVA   (20 Ocak-18 Şubat)
En ufak kritikte hemen alevlenmeyin sevgili kovalar. Haftanız gayet güzel başlamakta aslında.. Siz dinlemeyin öyle pozitif enerjileri yutan şom ağızlıları.. Yolunuza devam edin. Gönüller bu hafta muhteşem !.. Seviyor ve de çok seviliyorsunuz.. Kıskanılmanız neredeyse normal yani !.. Soğuk algınlıklarına dikkat..


BALIK   (19 Şubat-20 Mart)
Sevgili balıklar, ayın 22' si ve 23'ünden sonra keyfiniz yerinde olacak.. Alışılmadık derecede gerçekçi olacak ama aynı zamanda da ilham alacaksınız yıldızlardan sanki.. Hafta sonunda şans kesinlikle sizlerle.. Ailevi ilişkiler nane molla olsalar bile kontrolunuz altında herşey. Cengaverliğiniz üstünüzde yine maşallah, perşembe günü azıcık melankolik olsanız bile.. Fetihlere az kaldı..


Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz

Yukarı

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu


Milenyumun Mandalı

Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haşmetoğlu'nun e-romanı görsel öğelerle süslendiğinden, aşağıdaki adresten tek tıklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üşenmeyin... Tıklayın... Ayrıca bugünden itibaren duygu ve görüşlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kmarsiv.com/xfiles/mandal_1.asp

Devamı yok. BİTTİ

hasmetoglu@kahveciyiz.biz

Bu romanı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 8,578,578,578,578,578,578,578,578,57
              445 Kahveci oy vermiş.
58261 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 Dost Meclisi



Fotoğraf : Şeref Bilgi

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.169 kahveciye doğru yola çıkmıştır.

Yukarı

 Tadımlık Şiirler


BEKLEYECEĞİM

Sakın üzülme,
Sakın kırılma,
Ben senden değil,
Kendimden kaçıyorum.
Hani hep söylerler ya
Hiç böyle olmamıştım diye
Ben gerçekten hiç böyle olmamıştım.
Her an insan bir şeyi düşünebilir mi?
Her an aynı duygu yaşanır mı?
Her an aç,
Her an tok yaşanır mı?
Olmuyor, bir türlü olmuyor,
Her an sen varsın bende,
Başka kimse yok,
Hava yok,
Su yok,
Ekmek yok,
Güneş hiç doğmuyor,
Geceler bu kadar karanlık mıydı?
Yoksa gece var mıydı?
Gece de sen miydin?
Gündüz de sen miydin?
Sen kimdin?
Şimdiye kadar neredeydin?
Hiçbir soruya cevap veremez oldum sevgili
Gücüme gidiyor yaşamak
Hele seni sensiz yaşamak
Çok daha gücüme gidiyor.
Ya birde benimle konuşmaların yok mu?
O beni öldürüyor.
Artık seviyorum demiyorsun sevgili.
Artık ısıtmıyorsun sevgili.
Ama unutmuyorsun
Sevmesen de seviyorum seni
Bu yürekte yerin hep olacak
Bal gözlerin gözlerimden gitmeyecek
Seni hep bekleyeceğim
Ne zamana kadar mı?
Zaman yok sevgili
Bu dünyada da, öbür dünyada da
Ben seni hep bekleyeceğim

Mehmet ÇETİN

Yukarı

 Biraz Gülümseyin




Sanatçı: Borisiav Stankovic

Yukarı

 İşe Yarar Kısayollar - Şef Garson : Akın Ceylan
Yamağı : Ayşe Nur Gedik


İşte sizlere nasıl oluyorda oluyor diyen meraklı gözlere sağlam bir kaynakça. http://www.kameraarkasi.org/ kısayolundaki web sayfasında kamera kullanılarak yapılan her türlü çekim çalışmasında neler yapılması gerektiği, ne tür malzemeler kullanıldığı gibi konu başlıklarının tamamı bu sayfalarda. Örneğin kısa film: ...gevezelik yapmadan kısa zamanda çok şey anlatma esasına dayanır. Kısa filmler kısa süre içerisinde birçok şeyi ifade edebilen yapıtlardır...

Hep bilgi hep bilgi, nereye kadar sürer. Yeter artık diyor ve size eğlencelik bir kısayol veriyorum. http://www.miniclip.com/gamefiles0304/redbeard.swf Buradaki oyun mario isimli oyunun sulu versiyonu. Yapmanız gereken su altında 5 saniyeden fazla kalmadan, (yoksa boğulursunuz), puanları önceden tanımlanmış olan baloncukları toplamak. Toplayınca ne oluyor, başımız göğe mi eriyor demeyin. Oyun işte, kazanınca kimse size madalya vermiyor; ama kafanızdaki karmaşık düşüncelerden kısa bir süre için olsa bile uzaklaşıyorsunuz.

Evet...Bundan binlerce sene once yasamış olan ve amacı sadece kotülere karşı dünyayı korumak olan Kata ve onu kendi gezegenine tutsak ederek üzerinde yaşam bulunan yedi gezegeni ele geçirmeye çalışan, ruhunu ve bedenini şeytana sunmuş şeyhil...Amacımız önce bulunduğumuz mahzenlerden kurtulup, Fasel gezegeninden kaçmanın yolunu bulmak. Ve tabii daha sonrada şeyhil'in kafasındakileri gerçeklestirmesine engel olacak büyüleri oğrenip....Neyse gerisini ful versiyonda görürsünüz http://www.chipotek.com/yazilim.html. Oyun abisi oyun :))

Bazı anlar vardır. Aslında kolay olmasına rağmen nasıl yapıldığını bilemediğimiz küçük bir ayrıtı, zamanımızın çoğunu çalar bizden. http://www.sorunne.net/ kısayolunda bilgisayarla ilgili teknik konulara ağırlık verilmiş ve bir çok sorun, kısa ve öz açıklamalarla sorun olmaktan çıkartılmış.

Akın

Yukarı

 Damak tadınıza uygun kahveler


SplitCam v3.0 [326K] 2k/XP FREE
http://www.splitcamera.com/setup.exe
Webcam kullanıcıları bilirler. Bir programda görüntüyü kullanırken gene görüntü kullanan bir başka programı açmaya olanak yoktur. Hata mesajı alırsınız. Bu program sanal bir video yakalama sürücüsü ekliyor sisteme. Programı çalıştırıp ana görüntüyü bu programla yakalıyorsunuz. Daha sonra görüntü kaynağını kullanan programları teker teker çalıştırıp sürücüsünü de bu yeni sanal sürücüye ayarlıyorsunuz. Volaaa! Hepsi gayet güzel çalışıyor. DirectX 9.0 ve üstü gerekiyor. Görüntü ve multimedya çılgınlarına şiddetle tavsiye olunur.

Yukarı

http://kmarsiv.com/sayilar/20040621.asp
ISSN: 1303-8923
21 Haziran 2004 - ©2002/04-kmarsiv.com
istanbullife.com
Kahve Molası MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri