|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
Türkiye'den alınan ilk iki örnekte yoğun dikkat ve tam anlamıyla seferber edilip işe yansıtılan mesleki yetenekler sayesinden diğerlerinin durduğu çizginin ötesine geçmek olgusu ön plana çıkıyor.
ABD'den alınan üçüncü örnekte ise bu kez düşünce biçimi ve zihinde canlandırılabilinen olasılıklar itibariyle "diğerlerinin" sınırlarının aşılması olgusuyla karşılaşıyoruz.
Her üç örnekte de işlerini yaparken kendilerine öğretilen kalıpları "mutlak doğrular" olarak benimseyip harfiyen onlara uymak yerine sınır tanımaz bir açık fikirlilikle "olasılıklar" üzerine üzerinden düşünüp iş planlarını buna göre belirlemek yetisini gözlemliyoruz.
Örneklerde görülen bir diğer önemli şey de şu ki kartallık için özgürlük ve açık fikirlilik şart; ancak bunlar kesinlikle bir organizasyon yapısından bağımsızlığı ya da otoriteye başkaldırıyı gerektirmiyor...
Kartal olmak sadece olabileceğinin en iyisi olmaktan daha azına razı olmamayı gerektiriyor...
Heybetli görünümünü, keskin gözlerini, sivri gagasını, dev kanatlarını, güçlü pençelerini, uçuş ve dalış becerilerini, yıllar boyu biriktirilen avlanma ve manevra bilgilerini, her an yeni veriler toplayıp kararları gözden geçirerek en uygun strateji ve taktikle savaş alanında boy gösterme yeteneğini kartallık namına ustaca ve mükemmel bir şekilde kullanan kartallar gibi, sahip olduğu tüm yetenek ve becerileri o işin erbabı olmak namına tam olarak ve ustaca kullanmaktan daha azına asla razı olmamak gerekiyor kartal olabilmek için... Sadece bu ruha sahip olanlar kendilerini sahip bulundukları yetenekleri kullanmaktan alıkoyacak dar kalıpları benimseyip onların şeklini almayı ret edebiliyor ve tüm engellere rağmen yeteneklerini her geçen gün daha da pekiştirip işlerine yansıtabiliyorlar.
Biliyoruz ki aramızda küçümsenmeyecek sayıda kartal var... Çoğu bugün için özel sektörde hizmet vermekte gibi gözükse de kamudaki kartalların da sayıları giderek artıyor. En önemlisi, hangi sektörde olurlarsa olsunlar, genel olarak kartalların sayıları arttıkça hindilerle yaşamanın dayanılmaz bir yük ve gereksiz bir kayıp olduğu giderek daha net bir biçimde ortaya çıkıyor.
Bu yüzden, daha fazla zarara uğramamak ve bir an önce onların getirebileceği ilave güçten yararlanmaya başlamak için bir yandan mevcut kartalların yok olmalarını önleyecek ve yenilerinin yetişmesini kolaylaştıracak koşulları sağlamak, bir yandan da onları kendi hallerine terletmek yerine onlara yeni rol ve görevler vererek üretim sistemimizin etken bir parçası haline gelmelerini sağlamak amacıyla, insan kaynaklarının daha verimli kullanımı ya da yeni eleman yetiştirme konularında kartallardan esinlenilerek yeni bir istihdam ve mesleki eğitim modeli geliştirilebileceği akla geliyor.
|
|
|
