HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?
 SON BASKI
 PDF (~250-300KB)

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu

Milenyumun Mandalı

Kalıpların Bizleri Götüreceği Yer

Kalıpların bizleri götürebileceği en iyi yer, "mevcut sistemin uyumlu bir parçası olarak onunla bütünleşerek varlığını sürdürmek" şeklinde özetlenebilecek vasat düzeyde bir başarıdan öteye geçemez.

Oysa kalıplardan sıyrılma cesaretini gösterebilenler, genellikle o güne kadar kimsenin gidemediği noktalara erişip büyük başarıların sahipleri olurlar.

İşte bir örnek:

Adolph ve Rudolp Kardeşler





İkinci Dünya Savası'nın hemen öncesinde Almanya'da bir kasaba olan Herzogenerauch'ta iki kardeş ayakkabı yapıp satmak üzere bir atölye açarlar; Adolph ve Rudolph Dassler.




Savaş sonrasında Adolph, Rudolph'a artık birlikte çalışmak istemediğini, kendine ayrı imalathane açacağını söyler.

Rudolph şaşkındır. Ufacık kasabada iki kardeş ayrı imalathanelerde rekabet edeceklerdir.

Kardeşine bunun mantıklı olmayacağını, bu ufak kasabada zaten insanların sayılı ayakkabı satın aldıklarını, ikisinin birden iflas edeceğini söylese de Adolph bu uyarıyı dikkate almaz ve kendine yeni bir ayakkabı imalathanesi açar.




Kardeşine bunun mantıklı olmayacağını, bu ufak kasabada zaten insanların sayılı ayakkabı satın aldıklarını, ikisinin birden iflas edeceğini söylese de Adolph bu uyarıyı dikkate almaz ve kendine yeni bir ayakkabı imalathanesi açar.





Bugün her iki firmanın da genel merkezi bu ufak kasabada, Herzogenerauch'tadır.


Adolph Dassler'in ayakkabı şirketinin adı ADIDAS, Rudolph'un ki ise PUMA'dır.

En başta kardeşler arası dayanışma olmak üzere, ortaklığa saygı, döneklik etmeme, Dimyat'taki pirinç için evdeki bulguru riske atmama, garantisi olmayan işlere kalkışmama gibi sayısız kalıpları hem de II. dünya Savaşı sonrasının taş üzerinde taş kalmamış Almanya'sındaki siyasal ve ekonomik çöküntü ortamında geride bırakabilmeyi göze alanların gelebildikleri nokta ise böylesine mevcut sınırların ötelerine uzanabilmektedir.

Zihnimize hükmeden ve neleri yapamayacağımız konusunda bizleri Berlin Duvarı gibi, aşamayacağımıza kesin olarak inandığımız duvarlarla çevreleyen kalıplar ise bizi eteklerimizden toprağa çivilenmişçesine sınırlamakta ve gözümüzde büyüttüğümüz korkularla bizi teslim alıp kendimizi aşma girişimlerinden vaz geçmeye ikna etmektedir.

Geri - 74 - İleri





Sitemiz ve sanal gazetemiz MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Dizayn, programlama, uygulama ve yayınlama: Cem Özbatur