|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
Cumhuriyetle gerçekten çok önemli bir uygarlık dönüşümü yaşadık ve tarihin bir safhasına saplanıp kalmış, dışa kapalı bir toplum olmaktan uzaklaşarak çağdaş yapıların tüm dokularına nüfuz edebilen, sınır tanımaz bir girişimciliğe kanat açtık.
Cumhuriyetin simgelediği dönüşümü yaşamasaydık, bizler de İslam Dünyasının diğer köşelerinde olduğu gibi, erkek ve kız öğrencilerin birbirlerinden ayrılmış olduğu okullarda ayrı sınıflarda ders görmekte olabilirdik.
80 yıl sonra bugün, sadece Batılı gibi görünen değil, aynı zamanda Batılı gibi düşünen bir neslin temsilcileri olarak boy gösterdiğimiz şu topraklarda geçmişimizle hesaplaşmanın tam da zamanına ermiş bulunuyoruz. Çünkü 80 yıl, önemli ve anlamlı bir zaman dilimi...
Ünlü Siyaset Bilimci İbni Haldun'a göre her uygarlığın ortalama 75 yıllık bir ömrü vardır. O uygarlığın doğuşuna etmen olan değerler ilk nesil tarafından tam anlamıyla benimsenip hayata geçildiği ilk 25 yıllık dönemin ardından bir çözülme dönemi başlar. İkinci 25 yıllık dönemde yaşayanlar bu değerleri tam olarak benimseyip uygulayamasalar dahi babalarından ve dedelerinden gördüklerinin bir parçası olarak bu değerlere saygı gösterir ve onları korurlar. Sonraki 25 yıllık dönemde yaşayan üçüncü nesil ise o değerlere ne saygı göstermek, ne de onlara sahip çıkıp korumak gibi bir davranış içinde olmadığından bu son dönem o uygarlığın temel niteliklerinin ortadan kaybolduğu bir yozlaşma ve çöküş dönemi olarak tarihe geçer.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti ortalama ömrünü tüketmek bir yana, henüz gelişim aşamalarından ilkinin bile tamamlanmış olmadığı bir olgunlaşma sürecinde yaşamaktadır.
|
|
|