|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
Alabalıklar
Ve
Biz
Alabalıklar türlerinin en hızlı ve en sınır tanımaz balıklarındandır... Bu balıklar, sözgelimi sazan balığına kıyasla, çok daha geniş bir bölgeyi kendi yaşam ve üreme alanı olarak görürler. Yaşam alanlarının sınırlarını daha da genişletmek için de metrelerce yüksekten büyük bir hızla aşağıya düşmekte olan su kütlelerini durgun su kütlesi gibi kullanabilecek denli yüksek hızlara erişerek şelalelerden yukarıya tırmanır ve yumurtalarını akarsu kaynaklarına yakın, daha elverişli yerlere bırakırlar. Bunu yapabilmek için alabalıkların şelaleden aşağı düşen su kütlesinin hızından daha yüksek bir hızla yüzebilmeleri gerekir.
Örneğin 5 metre yüksekliğindeki bir şelaleden 1 saniyede aşağıya ulaşan, yani saniyede 5 metre yol alan su kütlelerini adeta havada asılı kalmışçasına kullanıp şelaleden yukarı doğru yüzebilmek için suyun hızının 2 - 3 katına varan hızlara ulaşabilmeleri gerektiği düşünülürse, alabalıkların saniyede 10-15 metre gibi yüksek bir sürate erişebildikleri söylenebilir.
Yüzmede değilse de, insanın da kendi doğasında gizli yeteneklerini kullanarak böylesine yüksek hızlara erişmesi ve şelalerden yukarıya yüzmek gibi sınırları zorlayan işler başarması mümkündür. Çünkü insan, fiziksel hareketleri bakımından değilse de, başka açılardan yeryüzünün en hızlı ve en sınır tanımaz yaratığıdır... Evrendeki bilinen en hız şey olan ışıktan dahi hızlı bir yanı var insanın: düşünce ve hayal gücü...
Işığın Güneşten Dünyaya ulaşması yaklaşık 8 dakika sürmektedir. Oysa insanın kendisini Güneşin, ayın ya da bir başka gök cisminin tam üzerinde düşünmesi ve kendisini orada hissetmesi neredeyse bir anda gerçekleşebilmektedir... Uygarlık tarihi bu yeteneğini kullanabilenlerin bizlere kazandırdığı sayısız buluş ve icatlarla doludur. Ancak insanların aile çevrelerinde, öğrenim hayatlarında, işlerinde ve toplumsal çevrelerindeki kalıplar onları bu yeteneklerinden uzaklaştırıp onları hiç de kendi gönençlerine hizmet etmeyen davranışlara mecbur bırakmaktadır.
Başlangıç aşamalarında mevcut sistemin uyumlu bir parçası haline gelmek adına kendisinden istenen şeyi fikir yürütmeden, düşünmeden, itiraz etmeden yapmakla başlayan kalıplara uyum süreci insanları hiç beklemedikleri ölçülerde kullanılabilecekleri bir tabiyete kadar götürebilmektedir.
|
|
|