|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
22 Eylül 1999 tarihli Herald Tribune gazetesinden alınan "Yeni Rusya'da İşler Nasıl yürüyor" başlıklı karikatürde kamu yönetimi tekerlekleri kırık vaziyette raylara mıhlanmış, yol alması mümkün gözükmeyen bir lokomotif olarak resmedilmiş…
Tanrıya şükürler olsun ki ülkemizde durum bu denli vahim değil ve biz bu örneği üzerinde düşünüp fikir yürütebileceğimiz bir aşırı uç modeli olarak kullanabiliriz.
Trene yakıt sağlayan ve bu yüzden lokomotifin hemen arkasında olması gereken kömür vagonu daha geriye itilerek yakıt kaynağı ile lokomotif arasına devlet kaynaklarını kişisel sermayeleri haline getirme hastalığına yakalanmış bürokratlardan oluşan ve keyifleri gayet yerinde gözüken "Kleptokrasi" vagonu yerleştirilmiş.
Yakıt vagonunudan kürekle "Kleptokrasi" vagonuna atılan kredilerden sadece bir adedi çaresiz vaziyette bekleyen makiniste ulaştırılıyor. Tabi ki o da ne tekerleği onarmaya, ne de islimi canlandırmaya yetmiyor… kısacası treni onarıp harekete geçirebilecek kaynak var, ancak bu kaynak yerine ulaşmadan buharlaşıyor.
Böyle bir kamu yönetimi sisteminde dahi memurların amirlerine itaat ve bağlılık göstermeleri kendi mesleki pozisyonlarını korumaları bakımından yegane seçenek olarak gözükeceğinden, bu görevlilerin kendilerine empoze edilen pasif olumlu davranış kalıplarını benimsemeleri kaçınılmazdır. Zira idareci kadrolar, iyi ya da kötü, yaptıkları her şeyde alt kadroların destek ve katkılarını bekleyecek, aksine davranışları şiddetle cezalandırarak işler üzerindeki hakimiyetlerini korumak ve sürdürmek isteyeceklerdir.
Bu şekilde, çeşitli korku ve baskılarla içlerindeki "mağaradan dışarıya koşup ateşi ve pek çok başka şeyi keşfetmek" arzuları köreltilerek mağara içindeki sabit düzenin uyumlu bir parçası haline getirilen, yani kalıplara uydurulan insanlardan oluşan bir kadronun kamu yönetimine getireceği durağanlık ve hantallığın boyutları yanında buzula saplanmış şu koca geminin hantallığı tüy nispetinde hafif kalacaktır.
Çünkü uygun boyutta ve takattaki mekanik çözümler buzula saplanmış bu kütleyi harekete geçirebilir. Oysa kamu yönetimindeki kronik hantallığı giderebilecek mekanik ya da pratik yöntemlerden yararlanma olanağı neredeyse yok gibidir. Bu olanaksızlığın temel nedeni, yönetici kadroların her türlü değişimi kendi hakimiyetlerine yönelik bir tehdit olarak algılamaları ve güçlükle elde ettikleri bu hakimiyeti elden bırakmamak için değişime şiddetle direnmeleridir.
|
|
|