HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?
 SON BASKI
 PDF (~250-300KB)

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu

Milenyumun Mandalı

Özel sektöre sahip olduğu dinamizmi veren şey, rekabetin tüm sınırları önüne varınca durup beklenilecek birer engel değil, üstesinden gelinip ötesine geçilecek birer keşif alanı olarak görülmesini sağlayan "sürekli yenilik" arayışıdır.

Girişimcilik olarak da tanımladığımız bu arayış yaratıcık ve risk alabilme yeteneğiyle kendine yol bulup yeniliklere ulaşır. Bu süreçte yenilik avcılarının iş çantalarını sörf tahtası gibi kullanarak dev dalgalarla baş etmeleri gibi zorlu ve tehlikeli geçiş noktaları vardır ki buralarda cesaret, kendine güven, beceri, korkusuzluk, kendi kendini kısıtlamama ve yılmama gibi kişisel özellikler en önemli geçiş parolalarıdır.

Oysa kamu yönetiminde bu özelliklere sahip insanlara asla şans tanınmaz. Kamu hizmetini yükseklere çıkıldıkça hem yetkilerin, hem de maaş, makam taşıtı, lojman vb olanakların daha da genişlediği bir tür lunapark olarak gören ve alt kadrolar itaat ve uyum içerisinde sıranın kendilerine gelmelerini beklerken bulundukları mevkiinin tüm olanaklarından yararlanarak gününü gün etme uğraşı olarak gören idareciler, alt kadrolardaki en küçük bir girişimcilik belirtisini kendi pozisyonlarına ve geleceklerine yönelik bir tehdit olarak algılayacaklarından bu tür insanlar dolaylı ve dolaysız yöntemlerle tasfiye olunurlar.

Aşağıdaki sahibi meçhul karikatürü bu bakımdan çok anlamlı bulurum... eleman süper yetenekli! Hani patron engel olmasa internetten kendisine kemik bile sipariş edebilecek... Fakat otoriteye itaat hatırına bu yeteneklerini kullanmaktan içi kan ağlayarak da olsa vaz geçiyor! Tam Şinasi'den naklettiğimiz "bedbaht" yani...

"Bedbaht ona derler ki elinde cühelanın,
Kahrolmak için kesbi hüneri kemal eyler.





Özel sektörde yöneticiler elemanlarına "Yap! Sor! Dene! İste!" gibi teşvik edici sözlerle onları aktif/ etken konuma yükseltici direktifler verirken kamu sektöründeki talimatlar çoğunlukla "Yapma! Deneme! İsteme!" şeklinde pasif/edilgen konuma sınırlayıcı mahiyettedir.




İşte bu yüzden, sığ suların güvenli hareketsizliği dışında soluk alamayacaklarına inananların mekanına dönüşen kamu sektörü, özel sektörün son 20 yılda alıp başını gidişine inat, hantallığın ve durağanlığın bir numaralı adresi haline gelmiştir.





Kamu personelinin, en azından yetki ve sorumluluk sahibi olana kadar, değil böylesine dev dalgalar arasında binlerce tonluk su kütlelerinin gücü ve heybetine meydan okuyup hüner göstermesi, sakin bir kumsalda çıplak ayaklarla yürüyüp deniz suyunu hissetmesi kadar bile bir doğrudan deney yaşama şansı yoktur.






Geri - 99 - İleri





Sitemiz ve sanal gazetemiz MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Dizayn, programlama, uygulama ve yayınlama: Cem Özbatur