İdare Amiri: Ebru Kargın









TUBA AKYOL ( MİLLİYET )
Ece filmden bahsediyor. Ben filmi izlemedim ama kitabı bilirim. Kitapta Betty’nin güzelliğine pek vurgu yoktur. Hamakta uzanıp gün batımını izlerken bira içen bir adam vardır...
Devamı...>>








Adrese Teslim Günlük E-Gazete - 12 Ocak 2006




       

PHILIPPE DJIAN

PHILIPPE DJIANPhilippe Djian (Filip Cian), 1949 yılında ermeni bir dekoratör esnafın çocuğu olarak Paris'te doğdu.İlk gençliğinde yaz tatillerini Gallimard Yayınlarında depo görevlisi olarak çalışarak karşılar. Daha o yaşlarda şarkı sözleri yazmaktadır. Bir buçuk sene boyunca "Dedektifler" dergisine Dan Miller takma adıyla makaleler yazar.

25 yaşında, daha sonra kendisinden üç çocuk sahibi olacağı genç bir ressam olan Année ile evlenir. O sıralar Le Mans yakınlarında Ferté Bernard'ın otoyol çıkışında gişe görevlisi olarak çalışmaktadır. Gişeden geçen arabalar arası vakitlerde yazar.

Djian, sık sık Cendrars benzeri bir hayat yaşadığından ötürü haksız yere eleştirildi. Onda güncel konuları işleyen bir isyan, bir uc'luk görülür: umutsuzluk, uyuşturucu, seks.Aynı zamanda, rahat, doğal ve dünyayı serserice dolaşış tarzıyla rock neslinin yazarlarındandır ve beat neslini devam ettirir.Şöhret, bir yazar için paradoksal kabul edilebilecek bir şekilde sinemayla gelir. "Sabahın 37,2 derecesi-Betty Blue" -ki 16 dile çevrilmiştir- ile iki nesil Betty ve Zog ile kimliklerini bulurlar. İşte hayran olunan bir yazar böyle doğar. Djian, bu asi enerjiye, derhal varolma arzusuna sahiptir. Şok eder, şaşırtır, allak bullak eder.

Sağ kulağından özürlüdür ve "sağ taraftan gelen, sağ taraftan çıkan her şey, bana yabancı ve düşmandır" diye açıklar.

Ne öyküleri, ne düşünceleri sever. "Düşünceler" onu ilgilendirmez. Bunlar herkesin sahip olduğu aperatif yanında sunulan fındık fıstık gibidir. Ona göre yazmak başka bir şeydir.

Yazar "iki kelimeyi yan yana getirerek sade bir şekilde söylenecek şeyi bulacak" kişidir. Der ki: "yazı, Allah vergisi olmayan tamamen normal bir şeydir".

Stephan Eicher ile tanışmasının ardından müzik dünyası, kapılarını açar. 1989 yılında "My Place" albümündeki dört fransızca şarkı Djian imzalıdır. 1999'da, "Bin Yaşam (1000 Vies) albümündeki tüm şarkılarda onun imzası vardır.

Yapıtlarında kendi yaşantısına yaptığı dolaysız göndermeler otobiyografik roman yazarı olarak tanımlanmasını sağladı.

Djian’ın romanlarında yer verdiği ve argo kullanımların ağır bastığı konuşma dili; tümcelerindeki canlılık, yapıtlarından yansıyan ve pek az tanık olunan kendine özgü bilgelik ve aşırı bildik kalıpları aşan, düzeyler arasında geçişlerle modern, hatta postmodern anlayışın izlerini taşıyan özgür bir modelin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Yukarı



BETTY BLUE
Hemen belirtelim: elinizdeki roman "yırtıcı" bir aşkı anlatıyor. "Aşk"ı, mutluluk ve evlilik beklentileriyle yaşamak isteyenlere göre bir kitap değil; hiç değil!...Sakin bir hayattan yana olanlar, pembe rüyalarının yıkılmasından korkanlar, okumasınlar...

Eleştirmenlerce bir mit, ,içtenlikle ve cesurca kaleme alınmış bir roman olarak nitelendirilen Betty Blue, barlarda çalışan bir kadınla bir musluk tamircisinin, yani sıradan insanların, yani anti-kahramanların aşklarını yaşamak ve kaderlerini değiştirmek için verdikleri mücadeleyi anlatır.

Kadın, çağdaş dünyanın sahteliklerine ve alçaklıklarına karşı öfkesini dizginlemeyen biridir. Hayata karşı çırılçıplaktır, korunmasızdır, hiçbir hesabı yoktur. Erkek, yalnızlık ve nesnelerin anlamsızlığı konusunda deneyimli, isyanını gerçekleştiremediği için kendini için için yiyen bir kuşağa mensuptur. Minyatür bir hayat kurmak için dünyanın ıssız bir köşesine gider. Bir kitap yazar ve unutur. Akşamları bira içerek güneşin batışını seyretmeye razı olur. Bir gün kadın öfkesiyle, dişiliğiyle, sahiciliğiyle gelir. Erkeğin öfkesinin de giderek ateşlendiği cehennemin ayrıntılarına doğru uzanan bir yolculuğa beraberce çıkarlar... Farklılıklarına aldırmayanlarla, başlarını eğdirmek isteyenlerle...kavga etmekten çekinmezler. Giderek bir bok çukuruna dönüşen dünyaya teslim olmazlar. Yaralanırlar. Yaralarlar.

Romanın bir yerinde Erkek: "'Hayatta bir takım hedeflere saplanmak, kendine zincire vurmaktır'.

'Mutluluğun var olmadığını, cennetin var olmadığını, kazanılacak ya da kaybedilecek hiçbir şey olmadığını ve hiçbir şeyin özünün değiştirilemeyeceğini' anlamak gerekir. 'Ve bundan sonra insana sadece ümitsizliğin kaldığına' inanmak bir kere daha yanılmaktır. 'Çünkü ümitsizlik de bir yanılsamadır,'"der.

Kaderine razı olmayanların, öfkesini kontrol etmek istemeyenlerin, yüreğinde ateş yananların romanı...
Çeviren : Ayşen Ekmekçi
Ayrıntı Yayınları

On-line Satın Alabilirsiniz:
kitapyurdu.com
http://www.kitapyurdu.com

EŞİKTEKİLER
Eşiktekiler, "yırtıcı" bir aşkın anlatıldığı Betty Blue'nun devamı olarak da okunabilecek bir roman. Aşkın kanatlarında uçtuktan sonra baş aşağı yuvarlanmanın fotoğrafı... Anlamsızlığın, sıkıntının, üzüntünün, sersemlemenin, kahretmenin, saçmalamanın tezahürü...

Philippe Djlan Eşiktekiler'de kitabı yüzbinlerce basıma ulaşan, medyanın peşinden koştuğu, beğenilmenin karşı konulmaz cazibesini yaşayan, yani klasik "başarı" ölçülerine göre mutlu ve neşeli olması gereken bir yazarı anlatıyor. Ama yazar aynı zamanda ömrünün kırk yılını kariyer, ev, araba, banka hesabı, evlilik için harcamayı reddeden, vitrinlerin önünde kendi mezarını kazanlardan nefret eden biridir ve hayat karşısında bocalamaktadır... Yeteneğini yitirmiş bir kalple yaşadığı bocalamalar, dönüşü olmayan yolculuklarda, çoğaltılamayan hayatlarda, tereddütlü kadınlarda, sanatçı ortamlarında sürdürülen sahte ilişkilerde, sevgi ve arkadaşlığı özleyen insanlık hallerinde patinaj yapmaya başlar...

Peki, hayatlarını "gülünç bir kaos" olarak yaşayanların sohbetlerinde nelerden söz edilir?: "Seninle ben kaybedeceğimizi bilerek oyuna katıldık", "Bukowski, Brautigan ve Kerouac bir süpermarketi dize getirememişti" ya da "Bir reklam filmi izlemek, her türlü umudu yitirmek ve boşluğun seyrine dalmak demektir..."

Yeraltının eşiğinde yaşayanların romanı...
Çeviren : Yaşar Avunç
Ayrıntı Yayınları

On-line Satın Alabilirsiniz:
kitapyurdu.com
http://www.kitapyurdu.com

EROJEN BÖLGE
Erojen Bölge, yırtıcı bir aşkın anlatıldığı Betty Blue'nun da, Eşiktekiler'in de ana teması olan, bir yazarın hayat karşısında bocalamasının romanı. Kendisini "tuhaf" sözcüğüyle adlandıran anti-kahraman bir yazarın kadınlarla, yazıyla ve hayatla ilişkisi anlatılıyor Erojen Bölge'de.

Parayla ilişkisini minimum düzeyde tutan, gerektiğinde şoförlük yapan, yük taşıyan, hırsızlık yapmaktan çekinmeyen bir yazar söz konusu bu kitapta. İnsanların dert ve sıkıntıdan korktukları için bok dolu vitrinlere ve hiçbir yere çıkmayan boş sokaklardan ibaret acımasız bir dünyaya mahkum edildiğini düşünen; sırtında bir kelebek ağı mı yoksa bir bazuka mı taşımak gerektiğine karar veremeyip kendisini "dağıtmayı" seçen; içkiyi, uyuşturucuyu ve seksi bağımlılık derecesinde seven gözüpek bir yazar bu...

Kendisini "projektörlere ateş eden, her şeyi karanlığa dönüştürmekten, kusmuğunu yutmaktan çekinmeyen biri" olarak nitelendiren yazarın, herkes gemiye binerken tek başına sandala binmeyi göze alması gerektiğini düşünen bir yazar... Ara sıra aç ve sigarasız kalmayı dert etmeyen, ama aynı zamanda bir kadınla yaşamayı ve roman yazmayı beceremeyen bir yazar... Bir gün yazarı hem kadın çağırır hem de yazı... Üstelik kadın ve yazı, birbirleriyle uzlaşmak niyetinde değildir! Kadın, yazara "Senin hayatında bana yer yok, kimseye yer yok, yalnızca kendin ve o boktan kitapların var!" der ve onu yazıyla paylaşmayı reddeder. Yazı ise, kadına aldırış etmez; yazarı sözcüklerin büyülü ve dinamik dünyasına, yalnızlığa çağırır... Sert, neşeli, ironik ve erotik bir kitap Erojen Bölge. Yeraltı Edebiyatı'nın "hayalperestler" kanadında yer alıyor...
Çeviren : Yaşar Avunç
Ayrıntı Yayınları

On-line Satın Alabilirsiniz:
kitapyurdu.com
http://www.kitapyurdu.com

Yukarı

SÜRTÜŞMELER
Philippe Djian, yalın, kıvrak bir anlatımla yarattığı şiddet estetiğiyle, yazıya ustalıkla yedirdiği sinematografik öğelerle, satış rakamları beş yüz binleri, kimi zaman milyonu bulan yirmi iki kitaba imza atarak, Fransa'nın kült yazarlarından biri oldu. Son romanı Sürtüşmeler'de, geçmişin şeytanlarını kovmak için anılar kapanına sıkışmış bir antikahramanı dillendiriyor yine. Sırasıyla oğul, eş ve baba rollerine soyunan isimsiz bir anlatıcı. Dekorda alkol, kan, müptelalar, hava limanları, bir kitapçı dükkanı, bazen bir göl kıyısının ağır durgunluğu. İkincil rollerde eski tüfek rock yıldızları, dibe vurmuş ihtiyarlar, manken eskileri, kocamış yayıncılar, genç 'kaybedenler'. Hepsinin merkezinde, bir yazgıyı biçimlendiren anne figürü. Beş metnin derinlikli sahneleriyle aktarılmış bir yaşamın tüm bu hammaddeleri, anlam yoğunluğuyla ters orantılı, berrak, dolambaçsız bir dille, ünlü Betty Blue'nun sertliğini aratmayan imgelerle şekilleniyor.

Çeviri: Aylin Yengin
Can Yayınları

Yukarı

WEB KAYNAKLARI :
http://www.ayrintiyayinlari.com
http://www.djian.de

Yukarı




( Betthy Blue )

"Betthy’nin sorununun ne olduğunu gayet iyi biliyordum, şu lanet olası roman onu olduğu yere mıhlamış, elini kolunu bağlamıştı. Bir bariyeri geçerken dizlerinin arkasını çarpan ve doğrulmaya çalışan vahşi bir at gibiydi. Onun güneşli bir çayır sandığı şey aslında etrafı çitle çevrili sıkıcı ve karanlık bir alandı, durağanlık hakkında hiçbir şey bilmiyordu, o bunun için yaratılmamıştı. Ama yinede var gücüyle asılıyordu, büyük bir ihtirasla ve her geçen gün daha da eziliyordu. Bunu görmek beni kötü ediyordu; ancak elimden bir şey gelmiyordu, artık hiçbir şeyin, hiç kimsenin ona ulaşamadığı bir alana gömülmüştü. O anlarda bir bira alarak haftanın bulmacalarının başına oturuyordum, beni rahatsız etmeyeceğinden emindim. Yine de bana ihtiyaç duyma ihtimaline karşın onun yanında kalıyordum. Beklemek, onun başına gelebilecek en kötü şeydi. Bu romanı yazmak, bu da benim yaptığım en büyük aptallıktı.

O meşhur ret mektupları her kafamıza düştüğünde yeniden neler hissettiğini, bütün bunların ne demek olduğunu az çok tahmin edebiliyordum, artık onu tanımaya başladığım için biraz daha tahammüllü olduğunu görüyordum. İnsanın kolundan ya da bacağından çekilmesin izin vermesi ya da tek kelime etmeden dişlerini sıkması her zaman pek kolay olmasa gerek. Bana gelince, tabi ki ben istediğime sahiptim, bunlar beni hiç ırgalamıyordu, sanki bunlar mars gezegeninden gelen haberler gibiydi ve bu durum ne uyumamı ne de sabahları onun yanında uyanmamı engelliyordu, yazdığım şeyle heriflerin düzenli olarak çöpe attıkları şu roman arasında bir bağlantı görmüyordum. Kendimi biraz, hani şu, dilleri tek kelime konuşmadan bir grup eskimoya mayo kakalamaya çalışan adamın yerinde hissediyordum."

Yukarı




Yukarı



Yorum yazmak ister misin?



mara / 18.08.2010 09:53:36
beatrıce dalle kesinlikle mükemmel olmuş bu filmde.şahane bir fim

poşa / 29.06.2009 07:21:38
bu kitap çaktırmadan insana bulaşıyor; kitabı bitirdiğimde okurken çok farketmediğim şekilde etkilendiğimi; bende tarif edemediğim bir yer bıraktığını düşündüm, gösterişsizce bir etkileyiş tarzı bence bu nedenle de bir o kadar kalıcı..ilerleyen günlerde herhangi bir zamanda başkahramanları varlarmış gibi düşünecek kadar iz bırakan...

Yaman / 26.04.2008 17:29:36
Phillippe Djian Erojen Bölge ve Betty Blue da karakterlerin yaşam tarzlarını ve felsefik düşüncelerini zaman,mekan ve insanın var oluşu açısından çok güzel bir dille okuyucuya sunmakta. Mutlaka okunmalı..

Barış / 9.08.2006 13:23:58
Betty Blue'yu okumak yeterli değil.Ezberlenmesi gereken bir kitap...

hatice / 11.04.2006 17:36:43
Okuduğum en güzel aşk hikayesiydi.

tahir / 28.03.2006 17:25:00
güzellll

abdulah / 25.11.2005 23:55:09
betty blue okuduğum en farklı ...

/ 25.11.2005 23:54:07
betty blue okuduğum en farklı kitaplardan biri şiddetle tavsiye ediyorum.phılıpe dıjıan'n bu romanı;yönetmenliğini J.J.Beineix'in yaptığı aynı adıyla filme de çekildi.2005 yılında başrollerini Clınt Eatswood ve Morgan Freeman'ın oynadıkları milyon dolarlık bebek filminin de aynı sona sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz.

ıraz / 21.11.2005 15:24:50
son zamanların en büyük yapıtlarından biri

/ 28.09.2005 15:18:18
Betty blue romanındaki erkek kahraman Albert Camus'un Yabancı adlı romanını hatırlattı. Kadın mı , oda aradığını bulamayan, aramaktanda ne pahasına olursa olsun yılmayan şizofren kadınları.... ADA

yeşil / 9.05.2005 17:52:58
şimdiye kadar izlediğim en güzel aşk filmi betty blue

deniz dusman / 18.11.2004 23:14:35
Beat kuşağına fransız dokunuşu.




İsim:
Yorum:
Resimdeki karakterleri aynen yazınız: This Is CAPTCHA Image
 

Yukarı







Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
GÜNÜN
ŞARKISI
(Yeni)




ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM

Uygulama : Cem Özbatur