|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
Özel sektörde bu gibi deneyimler, hatta kurumun tarihine geçen büyük başarılar mesleki yaşamın bir parçasıdır. Çünkü orada farklılıkları hemen tasfiye ederek tek tip memur davranışlarını terfi, tayin, atama gibi yollarla kendi çapında ödüllendiren, böylelikle de herkesin aynı yönde ve aynı hızda ilerlemesini zorunlu kılan bir sistem yoktur. Taş devrindeki örneğimizle ifade etmek gerekirse kamu çalışanları mağara içindeki düzen ne ise ona ayak uydurup tüm mesleki yaşamlarını o mağaranın sınırları içinde geçirmeye koşullandırılmaktadır: aynı yerde ve hep birlikte! Bu sığ iş anlayışının bir sonucu olarak da çalışanların tüm iş yaşamları bu mağaraya odaklanmış şekilde planlanır. Tüm yenilikler dışarıda kalmış, her türlü yenilik arayışları ise insan belleğinin en derin köşelerine atılmış olsa da, bunlar sistemin devamı için zorunlu fedakarlıklar olarak gösterilir ve mağaradaki devran eskisi gibi dönmeye devam eder...
Özel sektörde ise olabildiğince çok sayıda insanın birer kaşif olup mağaranın dışına, hatta olabildiğince uzaklara yönelmesi beklenir; çalışanlar bu yönde desteklenip teşvik edilirler. Çünkü gelişme kapalı bir ortamda sağlanamaz. Ancak yeni mekanlara yolculuklar ve farklı insanlarla temaslar sayesinde geliştirilebileceği bilinen yeni yöntemlerin, yeni renklerin, yeni malzemelerin, yeni anlayış ve yeni fikirlerin firmaları bir çırpıda rakiplerinin önüne geçirecek üretim ve satış yeniliklerine dönüştürülmesi en büyük hedeftir bu sektörde...
Çünkü kaşiflerin ulaşacakları bireysel başarıların kurumlara malolacağı, bireylerin ulaştıkları sınırlara kendi kurumlarını taşıyacakları gayet iyi bilinir.
|
|
|