HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?
 SON BASKI
 PDF (~250-300KB)

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu

Milenyumun Mandalı








Aynı saçma şeyi, her gün başa dönüp aptalca tekrarlamakta olduğumu, bir yarış atı özelliklerine sahipken dolap beygiri olarak kullanılmaya rıza göstermenin vatanseverlik olamayacağını, hatta tüm bunları akıl dışı birer saçmalık olduğunu düşündüğüm zamanlar hiç de seyrek değildi.





Çünkü tüm iş hayatım bana bunu hatırlatan uyarıcılarla doluydu… Sabahları isteksiz, heyecansız, şevksiz bir biçimde uyanmak ve uyandığın o andaki masraflarını (ev kirası, elektrik vb zorunlu harcamaların günlük tutarı) dahi karşılayamayan bir maaş almak için iki ayrı otobüsle bir saat kadar yolculuk yaparak işe gitmeyi, hele hele tüm günü hiçbir yenilik arayışına yaşam hakkı tanımayan bir rutin işler ortamında heba etmeyi "saçmalık" olmaktan çıkaran yegane faktör "geleceğe olan ümit" idi… Bir gün gelip herşeyin değişebileceğine, dolap beygirliği ile bir yere varılamayacağının görülerek yarış atlarına görev verileceğine olan inancım beni istifamı verip daha coşkulu bir hayata yelken açmaktan alıkoymaktaydı.





Daha kaç yıl süreyle "belki sonrası daha iyi olur" diyerek bu törpülenmeye katlanabilirdim acaba?

Bunların hepsi ben yetkili bir konuma gelene kadar benimle olsalar dahi, o gün geldiğinde benim bugünkü cesaret ve girişkenliğimin ne kadarı bende olurdu ki?


Tüm bu sorulara safça bir iyimserlikle tasarlanmış olumlu cevaplar bularak aynı taşı yuvarlamaya devam etmek yerine bugün, burada, bu şeklimle harekete geçmem gerektiği, bunun dışındaki davranışların akıllıca olmayacağı anlaşılıyordu. İşte düşük ücret, gizli sicil, makamın takdir yetkisi gibi sistem ürünlerinin bileşik etkisi beni hiç de akıllıca gözükmeyen o seçeneği benimsemeye itiyordu. Küçüklük öğretisi zihinsel mekanizmalarımı eğitmiş, içinde bulunduğum iş ortamına ayak uydurmanın ve onun kurumlarını benimsemenin yegane varoluş biçimi olduğu mesajını ta derinlerdeki kayıtlara kadar hemen her köşeye işlemişti.

Açıkçası farklı yönde bir adım atmaya korkuyordum. Aynı dönemde işe başlayan meslektaşlarım içinde tek direnç gösteren de bendim zaten. Öteki arkadaşlarım çoktan bu kalıplara göre eğilip kıvrılarak kendilerinden beklenen şekli almışlar, mutlu bir şekilde dolap çevirmekteydiler. Dolapları başında yaşlandıklarına tanık oluyor ve onlar gibi yapmadığıma seviniyordum.

Fakat benimkisi de parlak bir durum değildi. Ayrık otu gibi dışlanmıştım… Kaderim bu taş taşıma cezasının bitiminde, yani burnumun sürtülmesinden sonraki tutum ve davranışlarım görüldükten sonra belirlenecekti. Fakat o sonucu benim lehime etkileyecek şeyler yapmak da içimden gelmiyordu. Ben sahip olduğum özelliklerden gayet memnundum; üstelik bu özelliklerimle ülkem yararına çok büyük işlere imza atabileceğimi biliyordum. Kendimi bu sistemin yönetici kadrolarına hizmete adayıp muteber bir eleman olarak kayrılmayı beklemek bana göre değildi. Açıkçası ben olduğumdan daha düşük vasıflardaki birisi gibi davranmayı da, yapabileceğimden daha azına razı olmayı da kabullenemiyordum.

13 yıldır ilkeme hizmet için kullanışlı, patronlarıma hizmet için ise sakıncalı görülen yeteneklerimden ötürü idare tarafından bana atfedilen yetersizlikleri "isyan etmemek" adına sineye çekmekten, yapabileceğim onca yararlı, anlamlı ve tüm oyuncular için kazançlı işler varken bana verilen küçük işlerle zaman ve enerji kaybetmekten, kısacası her gün mesleki anlamda ölüp ölüp eve gelmek, evde geçirdiğim saatlerde hayata dönüp ertesi sabah yeniden öldürülmek üzere işe gitmekten fazlasıyla yorulmuştum. Artık bu yükü daha fazla taşımaya kalkışmanın kendime zarar vermek anlamına geleceğini hissediyordum.

Geri - 133 - İleri





Sitemiz ve sanal gazetemiz MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Dizayn, programlama, uygulama ve yayınlama: Cem Özbatur