|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
Çünkü o, Osmanlının son dönemlerinde hep hindilerle çalışıldığı için kartallarla boy ölçüşülemediğini biliyor ve yeni Cumhuriyetinin tüm kadrolarına kartal kimlikli memurlar, kartal kimlikli devlet adamları kazandırmak istiyordu.
Kartallarınki kadar keskin gözlere, güçlü pençelere, geniş kanatlara, atılganlığa, gözüpekliğe ve cesarete sahip kadrolar sayesinde düşmanca teşebbüslerin caydırılacağını, tehlikelerin henüz oluşum safhasındayken sezinlenip önlem alınacağını ve tüm fırsatların tam anlamıyla değerlendirilerek ulusal çıkarlara hizmet edileceğini öngörebiliyordu…
Onun yaptıklarında ve sözlerinde gizli ipuçlarını
keşfedip değerlendirecek zeki insanlar, bu ipuçlarını
birleştirerek bütüne ulaştıklarında her kentinde,
her kasabasında, her köyünde kartal iş kimliğine
sahip, açık fikirli, iyi eğitimli ve yüksek düzeyde
becerikli insanların görev yapacakları bir Cumhuriyet
Yönetiminin yol haritasını ellerinde buluvereceklerdi…
Fakat, masal bu ya, alınan tüm önlemlere, kartallar yetiştirmek için yapılan onca yatırıma rağmen bir türlü kartal kimlikli devlet adamları yetişemiyordu… Canları sıkılan birileri, "Yahu kartal yetiştirmekle kim uğraşacak? Hazır ipler bizim elimizdeyken, biz bize şu çarkın dönmesini sağlayacak bir şey yapalım da bu üst düzeydeki koltuklarımızda başka bir mani çıkmadıkça, her daim bizler oturalım!" diyerek Mustafa Kemal'in bu rüyasına ihanet ettiler.
Aralarından birileri yumurtadan yeni çıkmış kartal yavrularının tıpkı hindilere benzediğini söyleyerek onları tüm kartal yumurtaları yok edip yerlerine hindi yumurtaları koymaya ikna etmişti. Böylelikle asla daha iyisini yapmaya uğraşmadan, daima lider kalabileceklerini düşünüyorlardı...
O erişilmez yüksekliklerdeki kartal yuvalarını bozdular ve hemen arka bahçelerinde, kolayca kontrol edebilecekleri birer hindi kümesi yaptırarak hindi yetiştirmeye koyuldular.
Bu komplodan şans eseri kurtulan birkaç kartal yuvası sayesinde bazen kartallara rastlanılsa da, idarenin gözünde geçer akçe
"kartal" değil "hindi" olmaktı.
Bu yüzden kartallar bir hindinin özelliklerine sahip
olmadıkları için kınandılar, aşağılanıp düşük görevlere
memur edildiler. Hatta uzun kanatları kırpılarak,
sivri gagaları yuvarlatılıp pençelerindeki yırtıcı tırnakları
törpülenerek hindiye benzemeleri sağlananlar bile oldu.
Sahip oldukları yetenekleri kullanarak o güne kadar erişilmişlerin çok üzerinde değer taşıyacak ölçüde güzel bir şeyler yapanlar idari yapıdaki "tek-tipleştirme" sürecinde tasfiye olunmuş; böylelikle hindilerin arasından kartalların sivrilip ortaya çıkmaları kurumsal düzeydeki tasarruflarla engellenmişti…
Çünkü gözden kaçabilecek birkaç kartalın, şurada ya da burada, hindilerden beklenmeyecek ölçüde kaliteli, değerli, isabetli ya da anlamlı bir şeyler ortaya koymalarına izin verilmesi, hindilerin yeterliliğinin sorgulanmasına yol açabilir, hatta böyle örneklerin çoğalması hindilerin tam anlamıyla sonu olabilirdi.
Bunu yapanlar ülkeye ihanet içinde olduklarının farkında bile değillerdi aslında... Onlara göre herhangibirinin yapacağı sıradan işleri sadece kendileri yapabilmek için küçük bir kurnazlıktan ibaretti bütün yapılanlar. Hep zirvede kalmak için kendilerinden daha iyi birilerinin ortaya çıkmasını engellemenin adı olsa olsa bencillik, en fazlası da çıkarcılık olabilirdi...
|
|
|