HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND
ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
 SON BASKI
 Ana Sayfa
 Arşivimiz
 Yazarlarımız
 Manilerimiz
 Forum Alanı
 İletişim Platformu
 Sohbet Odası
 E-Kart Servisi
 Sizden Yorumlar
 Medya
 İletişim
 Reklam
 Gizlilik İlkeleri
 Kim Bu Editör?
 SON BASKI
 PDF (~250-300KB)

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu

Milenyumun Mandalı

Burası sadece kendisine verilen işleri kendisinden beklenen şekilde yaparak kayırılmayı uman, itaatkar ve uyumlu memurların ve onlara tabi olup ses çıkarmadan kendilerine lutfedilen kadar hizmetle yetinmeyi öğrenen "hindi" iş kimliğine sahip insanların mekanıydı artık... Emre itaatte kusur göstermeyen "hindi" iş kimlikli bu insanların "kartal" olmaklığı gerektiren devlet işlerinde yetersizliği nedeniyle milletin eğitimden sağlığa, bankacılıktan vergiye, tarımdan ticarete hemen her alanda yüzünü gülmekten alıkoyacak derin yokluklara sürüklenmesine rağmen, sistemden beslenen "sultancıklıklar saltanatı" daima sürecek gibiydi...




Yeni göreve başlayan memurlar onların sahip oldukları sınırsız denebilecek gücü gizli sicil, keyfi tayin ve atamalar gibi dolaylı yollarla, er ya da geç, mutlaka görecekler, yükselmek için kendilerinden beklenen davranışları göstermekte kusur etmeyeceklerdi. Üst düzeydeki kamu görevlilerinin sahip oldukları geniş olanaklardan daha uzun süre yararlanmalarını sağlayan bu düzen aslında ülkemizin ve halkımızın çıkarlarına aykırı bir duruma delalet ediyordu...

Memurların kamu kuruluşlarının koridorlarında oynanan "iç" satranca ayak uydurmalarını bedeli, ülkemizin etrafımızda oynanan global ölçekli "dış" satrancı ıskalamamız anlamına geliyordu...


Biz bölgesel ve global ölçekli yenilgilere alışmış, hep kaybeden taraf olamayı artık kanıksamıştık... Neredeyse bir asra yakın bir süredir devam eden bu kırık dökük yönetimin yerine bir başka şey koyamayacağımızı, dolayısıyla bu masalın böylece sürüp gideceğini düşünüyorduk. Yavaş yavaş bu değirmende un öğütülemeyeceğini anlamış, hiç değilse elimizi kolumuzu onun dev çarklarına kaptırmamanın derdine düşmüştük.

Fakat hiçbir masal böyle kötü bitmediği gibi, bu masal da böyle kötü bir sonla noktalanmayacaktı işte... Doğa inanılmaz ölçülerde güçlüydü... Minicik bir tohumda gizli olan tonlarca ağırlıktaki taşı delip yeryüzüne çıkma potansiyeli, elbet bir yerlerde yine kartallar yetişmesini sağlayacak ve ümitsizlikten kapkara kesilen göklerde yeniden kartalların süzülmeye başladığı görülecekti...



Çok geçmeden ilk kartallar, UEFA Kupasını Türkiye'ye getiren Galatasay camiasıyla ufkumuzu aydınlatıverdiler... Ardından Seul'den Dünya Üçüncülüğümüzün milleti sevinç gözyaşlarına boğan harika görüntülerinin sıcaklığı yayıldı içimize... Sonra Sertab Erener Eurovision Şarkı Yarışmasındaki Birinciliğiyle sarhoş etti bizleri... Mutlandık, coştuk... Kartallar öylesine kaplamışlardı gökyüzünü, bizleri kartal olmaklığın yüksek vasıflarına öylesine alıştırmışlardı ki gözbebeğimiz, Dünya İkincisi Süreyya Ayhan'ı kucaklayıp bağrımıza basacağımız yerde "neden birinci olamadın dercesine" sorgu suale tuttuk; Avrupa İkincisi olan Bayan Voleybolcularımıza da kinayeli laflar ettik.

Bunlar elbette Süreyya Ayhan'a ve bayan voleybolcularımıza yapılan birer haksızlıktı; fakat bunun altında yatan derin anlam birilerinin dizlerini titretmeye yetmişti. Yıllardır rüyalarımızda dahi görmediğimiz Avrupa İkinciliğini, Dünya İkinciliğini bu millet eleştiriyorsa, Dünya sıralamasında ilk yarıya dahi giremeyen kamu sektörünün yönetici kadrolarına da sıra gelecekti elbet... Böyle bir sorgulama kamu sektöründe de hindilerin pabuçlarının dama atılarak kartal iş kimliğine sahip insanların yeniden görev başına gelmeleriyle sonuçlanacak bir değişim sürecini başlatacaktı işte... Kamu semalarında da ilk kartalların gözükeceği o gün, Mustafa Kemal Atatürk'ün bin bir kilit altına alınıp tozlu arşivlerin birindeki ücra bir köşeye terk edilmiş olan o paha biçilmez özgürlük mirası, onu gerçek anlamıyla ve hakkını vererek kullanma ehliyetine sahip, özgür ruhlu insanlar tarafından bulunarak gün ışığına çıkarılacaktı...



Geri - 176 - İleri





Sitemiz ve sanal gazetemiz MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Dizayn, programlama, uygulama ve yayınlama: Cem Özbatur