|
Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu |
|
Bu sözleri üzerimize almak ve olabileceğimizin en iyisi olmak için çaba sarfetmek durumundayız... Birer yıldız olmak varken, sıradan elemanlar olmak adına dar kalıplara girip bu misyonumuzu terk edemeyiz.
Bulunduğumuz yerden bir adım öne çıkarak daha önemli işler başarabilecekken göze batmamak, bu sayede terfi, tayin ve atamalarla ilgili küçük nimetlerden mahrum olmamak adına vasat işlerle oyalanmak vatanseverlik değildir. Bu küçük hesaplar bizi köreltir; sahip olduğumuz büyük gücü ve eşsiz yetenekleri kullanmaktan alıkoyar. Tıpkı "Cesur Yürek" adlı filmin kahramanının kendi toplumunu ateşlendirmek için sarfettiği şu sözlerde tarif edildiği gibi:
"Uzunbacakların (İngilizlerin) sofrasındaki kırıntılarla öylesine meşgulsünüz ki, Tanrı'nın sizlere bağışladığı daha büyük nimetleri göremiyorsunuz!"
Belki de yıpranıp eskimekten korktuğumuz için kendimizi geri çekiyoruz; fakat kullanılmayıp atıl kalarak daha çabuk eskimekte, yıpranmakta, hatta çürümekte olduğumuzu fark edemiyoruz...
Kişisel yaşamımızda olduğu gibi, iş yaşamımızda da olabileceğimizin en iyisi olmayı hedeflemeli ve bu yönde çaba harcamalıyız. Bunun için de içimizdeki yaşam enerjisinin sesine kulak vermeli, doğal varlığımızın sezileriyle bizleri yönelttiği yönde ilerlemeye koyulmalıyız.
Bir horozun kendi türünün en iyi örneklerinden birisi olmasını sağlayan şey, doğal dürtülerine ve içgüdülerine cavap vererek o yönde davranması bakımından bir engeli olmamasıdır.
Bizler de kendi kendimize koyduğumuz yapay kısıtlamaları ve davranışsal engelleri bir kenara koyabilir, bu şekilde zihnimizi özgürleştirebilirsek işimize, kurumumuza, ülkemize, hatta tüm insanlığa en yüksek düzeyde yararlı olabilmemizi sağlayacak iç kaynaklarımıza ulaşabiliriz.
Gerçek gücümüz de işte o iç kaynaklarımızda gizlidir.
Çünkü doğanın bizzat kendisi güçlüdür. Asfaltı delip çıkan filizler gibi, yok olduğu sanılan benlik de, inanılmaz bir dirilişle, hiç beklenmedik bir biçimde hayata geri dönebilir.
|
|
|