KAHVE MOLASI

ABONE FORMU

ABONE OL
ABONELiKTEN AYRIL
HTML TEXT
kmarsiv.com
Arşivimiz
Yazarlarımız


FORUM ALANI

Sohbet Odası
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri

Kim Bu Editor?
467254


Kahveci Soruyor?


Mynet Arkadaşım


HiÇBiRYERDE - IN NOWHERE LAND

 24 Eylül 2002 - Alkışlamayı unutmayın sakın!..


Merhaba kahveciler,

Emekli bir dublör, 70'li yıllarda oldukça yaygın olan seks filmlerinde oynadığı için az kalsın karısından ayrılıyormuş. Kadın evi terketmiş ama sonunda adamcağız ikna etmiş de dönmüş geri. Haberi okuyunca yeni yetme dönemlerime rastlayan günler geldi hatırıma. Mete İnselel, Aydemir Akbaş, Ali Poyrazoğlu, Hadi Çaman, Özcan Özgür, Bülent Kayabaş, Feri Cansel, Arzu Okay, Yumurtanın Sarısı, Tak fişi bitir işi, ve daha niceleri... Türk sinemasının yerlerde süründüğü, tiyatronun esamesinin okunmadığı cilalı taş devri. Parasızlıktan, işsizlikten bunalan, denize düşen, sinema ve tiyatro emekçilerinin, sarıldığı baldırı çıplak filmler dönemi. Fimlerin porno olduğu yetmezmiş gibi bir de arasına eklenen yabancı parçalar. Düşünün sinemaya gidiyorsunuz, kapıda bir çığırtkan bağırıyor: "Parçalı abi, devamlı matine, gir bir daha çıkmana gerek yok." Ahali toplanmış, parçaların halini soruşturuyor. "Kesik değil dimi abi?" Öncelerin ve sonraların yıldızları, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Sadri Alışık, sinemadan elini eteğini çekmiş, meydan tiyatro emekçileriyle, baldır gösterip yıldız olmak hayaliyle yanıp tutuşan o zamanın Pamela Anderson'larına kalmış.

Yıllar sonra, o insanların birçoğuyla tanışma hatta çalışma olanağını bulunca, ilk sorduğum "Neden yaptınız abi?" olmuştu. Aslında cevabı biliyordum. "Ulen yapmasaydık da ne halt yeseydik, elde yok avuçta yok, ya aç kalacaktık ya da çarka uyacaktık." demişti hepsi. Yaptıkları işten mutlu olana rastlamadım ama hepsi o dönemi ayakta kalarak geçirdikleri için de sevinçliydiler. Asıl yapmak istedikleri tiyatroydu hepsinin. Ve haklı olarak elde etmek zorunda oldukları geliri, seks-komedilerden topladılar. Birçoğuda oradan kazandıklarını gene tiyatroya yatırdılar. Bugün hakettiği yere varmaya çalışan pekçok özel tiyatronun tohumları o filmlerle atıldı. Pekçok insan ekmek yedi, pekçok insanında gözü gönlü açıldı. Figüran tayfası aç kalmadı, sektör çalıştı.

Birkaç yılla sınırlı kalan bu dönemin önemli simalarından biri de Özcan Özgür'dü. Nedendir bilinmez ne zaman o filmler aklıma gelse beraberinde rahmetli Özcan Abi'yi anarım. Pekçoğunuz yüzünü isminden çıkaramayabilirsiniz ama görseniz hemen hatırlarsınız. Muzip bakışlı, zeki, yetenekli bir adamdı. Sahne amiri olduğundan, oyundan en az 3 saat önce gelir, herşeyin yerli yerinde olup olmadığını kontrol eder, sonra traş törenine başlardı. Bir sakal traşının 1,5 saat sürdüğünü, traş kreminin 2 traşta bittiğini söylersem, neden tören dediğimi anlarsınız. Rahmetli kıldan yana çok şanslıydı. O oyunları izlemeye gelenler keşke bir yolunu bulup, esas kuliste oynanan tiyatroyu izleselerdi. Hem de hergün yeni bir oyunun sahne aldığı, kahkahalardan yerlerde süründüğümüz, tek galalı oyunları görebilselerdi keşke. Kendileriyle aynı sahneyi paylaştığımız Kenter'lerin babası Aktör Şükran Güngör'ü bile güldürebilen ender zamanlardı. Bir kulis düşünün, Özcan Özgür elinde fırçası bembeyaz köpüklü suratını sıvazlarken, Tekin Siper görünen heryerini siyaha boyamakla meşgul, Selim İleri bir köşede oturmuş saçını bir sağa bir sola tarıyor, Bülent Kayabaş süreceği allığı çalanın peşine düşmüş. Anlatılan hikayelerin, yazılan senaryoların haddi hesabı yok. Ben ve benim gibi yeni yetme figüranlar da ağzı açık ayran budalası misali, kahkahalarla izliyor olan biteni.

Sinemadan başladık, tiyatroya geldik. Neden derseniz, bir yanda yoğun emek ürünü bir film seyircisiyle buluşurken, diğer yanda tiyatrolar provalara başlamış, yeni dönemde sizlerin huzuruna çıkmaya hazırlanıyorlar. Beslenme çantalarındaki en has yemek olan alkıştan onları mahrum etmememiz gerektiğini erkenden sizlere hatırlatayım istedim.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur

 Has Kahveci: Tunca Tünay


ÇAĞDAŞLAŞMA SÜRECİNDE ÇOCUKLARIMIZ -2-

Biz yetişkinler çoğu kez gençlere bakıp, gençliğin ne denli büyük bir mutluluk dönemi olduğunu düşünürüz. Oysa gençlik dönemi büyük düş kırıklıkları, karamsarlık ve kendinden şüphe dönemidir. Genç kendini ve diğer insanları idealine göre yargılar. Kendinden o denli emin değildir ki yetersizlikleri için farkına varmadan hep başkalarını suçlar. İçinde bulamadığı barış ve düzeni dış dünyada arar. Gencin ideal dünya özleminin temeli budur.

Bu gün çağdaş eğiticiler ve ruhbilimcilere göre gencin en önemli sorunu; kendi kişiliğini bulabilme yolunda hazırlanmasıdır. Çağdaş toplumda, genç çok daha fazla ve çeşitli sorunla karşı karşıyadır. Bu nedenle kendini bulabilmesi için uzun bir dönem gereklidir. Bu dönem çağdaş toplumlarda geçiş aşaması olarak nitelendirilir. Genç bu aşamada gelecekteki yetişkin hayatına hazırlanır. Kişisel durumu ile sosyo-ekonomik durumu arasında bir bağ kurmağa çalışır. Bu bir kimlik arayışı ve çatışmasıdır. Bu çatışmanın sonucu kuşaklar çatışmasını doğurur.

Biraz önce ilkel toplumda kuşaklar arası çatışmaya rastlanmadığına değinmiştim. Bunun nedeni değer ve kuralların çok yavaş değişmesidir. Çağdaş toplumda ise sürekli değer değişimi çatışmayı giderek şiddetlendiriyor.

Sn Doç. Mahmut Tezcan'ın "Kuşaklar Çatışması" konulu araştırmasından yararlanarak çağdaş toplumdaki çatışma nedenlerine kısaca değinmek istiyorum.

- Teknolojik devrimin yaşam biçimimizde yaptığı (geleneksel toplumun kayboluşu, kentleşme,makineleşme gibi) değişmeler

- Gencin eğitsel düzeyinin artması: Bu günün orta eğitimini bitiren gencin aynı eğitimi gören ailesinden daha ileri bir bilgi düzeyine sahip oluşu örnek verilebilir. Gencin öğrenme ve uyum sağlama yeteneğinin en üst düzeyde olmasına karşın yetişkin yeniliklere aynı düzeyde katılamıyor. Ayrıca gencin artan toplumsallaşma hızına karşılık yetişkinde toplumsallaşma yavaşlıyor.

- Demografik neden: Nüfus oranı giderek artan gencin karşısında ekonomik ve siyasal gücü elinde bulunduran geniş bir yetişkin grubu oluşu gençlerin yetki ve sorumluluk alamayışına neden oluyor.

- İki kuşağı birbirinden ayıran olayların sıklığı: Dünya savaşları, ekonomik bunalımlar, siyasal ve toplumsal devrimler iki kuşak arasındaki değerleri çatıştırıp kopukluğu artırıyor.

- Gençliğin, gençlik olarak ortaklaşa bilinç kazanması sonucu gencin değerlerini yetişkininkinden farklılaştırıyor.

- Çağdaş toplumda yetişkinliğe geçiş sürecinin uzaması, genci sürekli değişen ve çelişen kural ve değerlerle karşı karşıya bırakıyor.

2.Bölümün sonu - Devamı var...
Yazının başlangıcı için tıklayınız.

Ahmet Altan

 Marangoz, Bahçıvan ve de Kahveci : Ahmet Altan


   Ünlü bir isim olmak!!!!

Son günlerde bazı kahveci arkadaşlardan olumlu tepkiler aldım, yazılarla ilgili.. Ama birkaç tanesi de, beni 'diğer' Ahmet Altan olup olmadığım konusunda sorguya çektiler..Hatta bir tane okuyucumuzun bana başından beri diğer A.Altan sanarak yazı yazmış olduğunu anlayınca, artık bu karışıklığa bir son vermek gerektiğine karar verdim..

İlk kitabını 1970'lerin sonunda okudum.. Bu bir çeviriydi, Horace Mc Coy diye bir Amerikalı yazarın, Gazetecinin Ölümü adlı kitabı. Galiba sadece çevirenin adından dolayı alıp okumuştum o kitabı.. Sonra benim takip edebildiğim kadarıyla uzun yıllar yeni bir şey gelmedi Ahmet Altan'dan. 1990'lı yılların başında Neşe Düzel'le birlikte ünlü 'Kırmızı Koltuk' programını yapmaya başladıklarında ben küçük bir mobilya şirketi sahibiydim.. Selamiçeşme taraflarında iki mağaza, sağda solda üç beş atelye vs nedeniyle satış noktalarında sürekli bulunamıyordum, bu nedenle de işlerin geneli ile ilgili bilgi sahibi olmakla birlikte, her müşteriyi tek tek tanımam imkansızdı. Birgün mağazalardan birindeyken, sekreter bir telefon bağlıyacağını söyledi..

Arayan kişiyi tanımıyorum.
-Ne istiyormuş?
-Vallahi anlayamadım, ama bir koltuğu varmış galiba.. E ben de adamı tanımıyorum, ama belki bir sorunu oldu, herhalde patronla konuşmak istiyor diye düşündüm..
-Bağlayın bakalım..
-Efendim iyi günler, ben bilmem kim..
-Buyrun efendim?
-Ahmet bey'le görüşüyorum di mi?
-Evet, buyrun..
-Efendim ben yıllarca arabistanda şantiye mühendisliği yaptım. Halen de Koray inşaat firmasında çalışıyorum. Şu anda Sabancı kuleleri inşaatında.. bilmem ne görevindeyim. Daha çok gökdelen inşaatları konusunda uzmanım.. falan diye anlatmaya başladı.. Allah allah.. bu adamcağız neden bana bunları anlatıyor? Acaba iş mi isteyecek.. Tamam biz de tadilat vs işleri yapıyoruz.. ama bu vasıfta birisine ne ihtiyacımız var, ne de parasını ödeyebiliriz.. Neyse, adam uzun uzun anlattıktan sonra konuya girdi:
-Şimdi, dün geceki programınızda, ...
deyince bende şafak attı.. Sekreter'in koltuk dediği, meğer 'Kırmızı Koltuk' programıymış. E biz de mobilyacı olunca, hiç tereddüt etmeden telefon bağlanmış oldu.. Ama adam bu kadar anlattıktan sonra, ben o değilim demek olmayacağı için, sonuna kadar dinledim ve
-İlginize teşekkür ederiz, tabii ben teknik konulardan anlamıyorum, ama ilgili arkadaşlarıma aktaracağım söylediklerinizi... deyip kapattım.

Bu kırmızı koltuk programı sırasında, eğer programı izlemiyorsam başım ciddi belaya girmeye başladı. Birden telefonlar gelmeye başlıyor gecenin bir vaktinde..
-Ulan hıyar, allah belanı versin.. Öyle mi denir..
diyen mi ararsınız
-Ağzına sağlık beyefendi, az bile söylediniz..
diyen mi? İyi de ben ne dediğimi bilmiyorum ki, bu arayanlara cevap verebileyim! Bir gece o kadar çok arayan oldu ki, (galiba dönemin İstanbul Belediye Bşk Nurettin Sözen'in katıldığı bir programmış..) yahu başımı alamıyorum. Sonunda 118'i arayıp yardım istedim.. 'Ne olur vermeyin benim numaramı, ben değilim çünki' diyerek..

Hep zarar da görmedim tabii, nadiren de olsa yararını da gördüm, Ahmet Altan olmanın. Birinci köprüden Anadolu yakasına geçiyorum bir gün, tam gişe çıkışında polis durdurdu..

-Ehliyet Ruhsat..
verdim.. İnceledi inceledi... Muayeneniz bitmiş, ceza yazıcam dedi..
-Nasıl olur kardeşim, ben daha geçen ay yaptırdım muayeneyi..
-Yahu, sana mı inanıcam, burada yazana mı?
-İyi de olamaz ama, vallahi geçen ay yaptırdım..
falan itişip duruyoruz işte. Tam o anda, benim ısrarım sonunda polis daha bir dikkatli inceledi ruhsatı.. İşte o an farkettik ki, meğer yanlışlıkla benim ufak motorsıkletin ruhsatını vermişim ben adama.. Sonra arabanınkini buldum, ve sorun halloldu..Bu hadiseden tam bir hafta sonra yine bir cumartesi günü, atmışım arkama bir sarışın, ara sıra sertçe frenler yapıp, sırtıma masaj yapan göğüslerin tadını çıkartarak bir boğaz turu attım ve gene birinci köprü, gene gişe çıkışı ve gene aynı polis..
-Ehliyet ruhsat?
-Ehm şeyy... (ehliyet var da, ruhsat işte geçen hafta arabada kalmış almamışım yanıma.. ama gel de anlat..) Adam ceza yazıcam diye tutturdu.. Ben ise, safiyane bir gayretle anlatmaya çalışıyorum, 'hani beni geçen hafta da durdurmuştunuz, hani muayene geçmiş demiştiniz, hani o zaman anlamıştık benim motorum ruhsatını size vermiş olduğumu.. ' falan diye umutsuzca anlatıp duruyorum.. Adam dedi ki 'Yahu kardeşim, ben günde binlerce araç durduruyorum burada, nasıl hatırlarım?' Tam bu anda bir başka trafik polisi geldi yanımıza.. 'Ne tartışıp duruyorsunuz?'
Yahu kardeş, işte şöyle şöyle olduydu da falan filan.. gene aldım sazı elime.. Bu arada diğer trafikçinin elinde duran ehliyetimi aldı, evirdi çevirdi..
-Ahmet Altan kim?
-Benim!
-Buyrun, Gidebilirsiniz o zaman..
-?? !! ??

Hem asıl trafikçi hem ben bakakaldık.. ehliyetimi kaptığım gibi hemen uzadım....nedenini bilerek.. gülerek.. Üç dört yıl kadar önce, bir kız arkadaşım var, dünyalar güzeli bir kız, hani su damlası gibi desem, kendisine gene de haksızlık etmiş olurum.. THY'de kabin amiri olarak çalışıyor. Bir uçuşta bizim isimdaş biniyor uçağa..Ve benim arkadaşım da iki satır sohbet ediyor tanıyınca kendisini.. Bir ara,
-Biliyor musunuz, benim sevgilimin ismi de Ahmet Altan!
-Öyle mi? Kaç yaşında?
-40 ..
-Ne 40'mı? Ne işin var çoluk çocukla.. gel bak, burada hem olgun hem orijinali var!

Eh be birader, biz sana bu kadar sene gizli sekreterlik yapalım, senin bu yaptığın olacak iş mi yani? Emeklerimi helal etmiyorum ona..

aaltan@superonline.com

 Dost Meclisi


BİTKİLER HANGİ HASTALIKLARA ÇARE

ACI BAKLA Semen Lupini
Şeker hastalığına karşı kullanılır.

ACI YONGA Lignum Quassiae
İştah açıcı, kuvvet verici, kurt ve ateş düşürücü

ADAÇAYI Salvia officinalis
Gaz söktürücü, antiseptik, kuvvet verici ve uyarıcı

ALIÇ Fructus Crataegi
Özellikle kalp üzerinde etkili, idrar söktürücü, kabız

ALTINOTU Herba Ceterachi
İdrar söktürücü ve kabız etkileri vardır. Basura karşı, haricen kullanılır.

AMBER Ambra Grisea
Kaşalot balığından elde edilir. Kalbi kuvvetlendirir, iştah açar ve cinsel arzuyu artırır.

ANASON Fructus Anisi Vulgaris
Gaz söktürücü, iştah açıcı, süt artırıcı ve uyku vericidir.

ANDIZ KÖKÜ Radix Helenii
Safra söktürücü, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı,kuvvet verici ve kurt düşürücüdür.

ARDIÇ TOHUMU Fructus Juniperi
İdrar artırıcı, terletici, midevî ve antiseptik özellikleri vardır.

ASPİR Flos Carthami
Romatizma ağrılarına karşı etkilidir. Dahilen terletici, kurt düşürücü ve adet getiricidir.

BALIKOTU Fructus Cocculi indici
Dahilen kurt düşürücü, sara nöbetlerini azaltıcı olarak kullanılır. Tehlikeli bir drogdur.

BAMYA ÇİÇEĞİ Flos Hibisci
Dahilen göğüs yumuşatıcı, lapa halinde haricen çıbanları olgunlaştırıcıdır.Kabızlığa karşı etkili ve zararsız bir drogdur.

BESBASE Rhizoma Polypodii
Müshil, safra ve balgam söktürücü ve kurt düşürücü etkilere sahiptir.

BİBERİYE Folium Rosmarini
Dahilen kabız, hazım sistemi uyarıcısı, safra artırıcı ve idrar söktürücü, haricen ise iltihaplı yaraların tedavisinde kullanılır.

BÖĞÜRTLEN Folium Rubi
Kabız, kuvvet verici, idrar söktürücü ve şeker hastalığına karşı kullanılır. Bademcik iltihaplarında da gargara yapılır.

CİVAN PERÇEMİ Herba Millefolii
İdrar artırıcı, iştah açıcı, gaz söktürücü, adet söktürücü ve yara iyileştiricidir.

ÇAKŞIROTU KÖKÜ Ferulae meifoliae
Cinsel kudreti artırıcı olarak etkilidir.

ÇAM SAKIZI Terebenthina Communis
Solunum ve idrar yolları hastalıklarında kullanılan etkili bir antiseptiktir.

ÇEKEM Fructus Visci albi
Kabız, idrar artırıcı, kusturucu, kuvvet verici ve tansiyon düşürücü etkileri vardır. Romatizma ağrılarında kullanılır.

Devamı var. Sevgili Osman Günay'a teşekkürler.

 Tadımlık Şiirler


MOR ANAFOR

Özenle çıkarıp toprağından saksı çiçeğini
havadaki boşluğunu suluyorum durmadan
durarak da. bir şüphenin tam ortasında..

lav dolaşıyor hücrelerinizde kıvılcım ne ki
karanlıkta kaçışmayın kendinizden böyle
değil mi ki ehvenişer doğruya yamamıştır ruhunu
herkesin içinde kirlettiği nefes gibi, hissetmediği
ölümü sonsuz kılar aynasıdır, hayatı da
bir kurgu bitirebilir, her şeyi, yakın ışıklarınızı
yakın ki, kardelen kesilsin dost sohbetlerini çelik gülüşü
sevi, yediveren ışık tanrısı olsun gözlerde

acar yalanlar çalarken kadınların gözlerindeki sürmeyi
yüzünüz en açık intiharıydı en gizli hayatların
gözleriniz o acınası gözleriniz su yanığı bir üşüme, belki de
devinimsiz bir debelenme soluksuz bir mantık erimesi
yoğun mahremliğin namahrem tanıklığında, tokattı da
çünkü şahbazdı imge suskunlarda
suskunlarda, sırlar akardı gamalı cevaplardan
yangınlar da

ormanlar yanarda deniz tutuşmaz mı, kırın sanrınızı
zarafet kuşatılırken çığlıkla
kuşatılırken acının dilsiz teni
insanlar kendi aralarında uçurumlarına ayrılırdı, işte
bakışlarınızda sandallar tutuşuyor
gemiler batıyor kalbinizin kıyılarında
bundandır, her çürümenin farklı adı vardır her insanda

yelkensiz bir yelkenli pusulasız üstelik, kendi
ruhuna tünemiş sırtlanlar çizerken rotasını, hayatı
tutuşturur dokunmalardaki kıvılcım
hüznünü kanırtır insanın haritaların mor çizgileri, gizli
bir tarih var aranızda, farkına varıldıkça incitilen
bir el, düelloya çağırırken diğer bütün elleri
en kırılgan yeriyle direnir hayat
-hayat ki, aydınlıklar yüreğinin bitkini
bir çocuk, ne anlatabilir çığlığı boyunca

sevinçleriniz vardı engerek kurdeşen mutluluklarınız
rivayet ki, şarapnel parçasıydınız tenimde
etimin sihrine saplanan son ayrılık
bedenim sırat köprüsü ellerim ağlayandı, bundan
çocuklar büyütüyorum düşlerimde haylaz çocuklar
kanadamları kıran kardelenler, silme ışık
içinde doğrular yeşerten satırlar, dik başlı
görün işte, görmediyseniz düşlerini bileyeni

yağmurun ürperten sesinde
sonsuzlaşırken bir yalnızlık
bilmediğim dillerde şarkılar dinliyorum
gizemli tınılarında imgelerin
ve çekiyorum elimi yaşamdan
işte, şiire sürüyorum yüreğimi

hiçbir şey değilse nedir
ortada sözcükler duruyor ama..

Halil Cem Aydemir

..........<>..........

heyy...

Kaan İnce için...

işte buydu
dudaklara asılı pandomim
anları çürüten dürtü
kötü bir düştü
kolonyalist bir gerçek
iyi adamı oynama piyesi
ışığı kanırtan gözlerde

bilendi yaşama ve
boşluğunu deşti tanık
kendini kesen bıçaktı artık
intiharı anlatan dalgakıran
ki kendi kalıntılarını ayıkladı
varoluş nedeni

buydu işte
anlamın tanımı oldu
hayatı ölümle sınayan
gökkuşağı

Halil Cem Aydemir

 Biraz Gülümseyin


İmamspor

Trabzonlu ve Rizeli imamlar turnuva düzenleyip maç yaparlarmış. Ama nedense hep Rizeli imamlar kazanırmış.Trabzon`un takım kaptanı Temel Hoca demiş ki:
"-Uşaklar bu böyle gitmez.Bizum Trabzonlu Hami`yi takıma alalum. Sorarlar ise bizim Merkez Camii`nin yeni hocası deruz daa."

Öneri kabul edilmiş. Maça gitmişler.Trabzon`a dönüşte cemaat Temel Hoca`ya sormuş:
-Maç ne oldu,hocam?
-2-1 yenilduk!
-Yapma ya! Gene mi? Golleri kim attı?
-Bizum golü Hami attu, onların iki golünü de Roberto Carlos diye bir imam attu !!!

 İşe Yarar Kısayollar - Şef garson: Akın Ceylan


http://people.cornell.edu/pages/slp29/insane.html
60 saniye sorunsuz sürüş testi. Sadece sakin ve sabırlı olun. Yazıları okuyun ve araba kullanmayı bilmiyor olsanız bile sakinliğin tadını çıkarın. :-)))

http://www.memishoca.com/
Hani meşhur edyum Memiş vardı..? Aslında vardı değil, hala var demek daha doğru olur. Medyumunuz sanal alemde ahkam kesiyor.

http://www.gizemci.com/
Bir Hint Atasözü şöyle der : “Bir yankesici, bir ermişle karşılaştığında, sadece cüzdanını görür” Bilgi ışıktır. Öğrenmek ise yolumuzda atacağımız adımların sağlamlığını yaratır. Gelecekteki sezgi çağına ancak bilgi çağından aldıklarımız ölçüsünde varabiliriz.

http://www.genetikbilimi.com/genbilim/hipnoz.htm
Canlılar arasında henüz anlayamadığımız tarzda bir iletişim bulunduğuna dair birçok delil vardır. Meselâ; 20-30 civarında karınca grubu metal kutulara koyulup toprağa gömülmüştür... Yazının devamını merak ediyorsanız, tıklayın.

 Damak tadınıza uygun kahveler


Webshots Desktop v1.3.0 [1701k] Windows (All) FREE
http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=105282
İnternet üzerinden resim yüklemesi yaparak çalışan bir ekran koruyucu. 14 değişik efekt ile ve güncel resimlerle bezenmiş bir ekran koruyucusu ilginizi çekiyorsa mutlaka deneyin derim. Günün değişik saatlerinde değişik görüntülerle monotonluktan kurtulabilirsiniz.

Timed Shutdown v0.4 [1980k] 9x/ME/2K FREE
http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=105274
Oldukça iyi zaman ayarlı bir kapatma, yeniden başlatma programı. Örneğin makinanız belli bir yüke geldiğinde tekrar başlatılmasını programlıyabiliyorsunuz. İleri düzey kullanıcılar için "Command Line" üzerinden kullanımı da var.
http://kmarsiv.com/sayilar/20020924.asp 24 Eylül 2002 - ©2002-kmarsiv.com
istanbullife.com