KMD 4.SAYI



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 4 Sayı: 879

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 12 Aralık 2005 - Fincanın İçindekiler


 

 Editör'den : Türkiye'nin Leydileri Operada!..


İyi haftalar,

Altın GünüHaftasonu oldu mu deymeyin keyfime. Önce spor, sonra gündem sayfaları ile yenip yutulan gazeteler, uzun kahvaltılar derken öğlen bir vakit kendine gelirsin. Hele bir de hava kötüyse canın koltuktan kalkmak istemez. İşte aynen bu şekil bir haftasonu geçirdim. Gazetelerin köşelerinde dolaşırken Pakize Suda gene kıskandırdı beni. Bugüne değin ben o lafı neden bulamadım diye hayıflandım durdum. "Başgezen" demiş, ismi meclisten içeri zat-ı muhtereme. Ama onu diyene kadar dedikleri de bir içim su. O diyar senin bu diyar benim gezip ama gündemi de yakından takip etmeyi ihmal etmeyip hükümetin başı olmak kolay olmasa gerek. Eh buda ancak "başgezen" olarak ifade edilebilirdi. Sen çok yaşa emi Pakize Hanım.

11 günlük Okyanusya seferinden dönüyor Tayyip Bey, belki de döndü. Yediği içtiği onun olsun, gezip gördüğünü anlatsın demiştik birkaç gün evvel, ama kendisi davetimize icabet etmedi aşkolsun. Onun yerine sevgili medya mensuplerı, yemediler içmediler yetiştirdiler bize fotoğrafları sağolsunlar. Böylece biz de bu saygıdeğer büyüklerimiz ve onların muhterem zevceleri memleketimizi nasıl temsil ediyorlar, başlarına bir iş geldi mi, Emine Hanım nezle oldu mu? Hapşırırsa Tayyip Bey üzülür mü? gibi insani kaygılardan bir nebze kurtulma olanağı bulduk Allah'a çok şükür. Hele şu yandaki fotoğraf yok mu? Bittim ona, bayıldım. Sanki altın günü için bir araya gelip haydi hepberaber operaya gidelim diyen mahallemizin muhterem kadınları hepsi. Resmi tek bozan Bayan Atalay. Oldu mu Yıldız Hanım, isteseydiniz Emine Hanım size çıkarıp bi tane vermez miydi? O nedir öyle saç baş açık, yakıştı mı müslüman Türk kadınına? Köprünün bir ayağında Tayyip Bey Atatürk'ü örnek aldığını haykırırken, diğer ayağında zevceler, bayan başgezene saygıda hiç kusur etmeden poz vermekle meşguller. Fakat ben bu Seniha Hanım'dan kuşkuluyum. Sanki altını vermeden kaçacak gibi bir hali var. Zaten çorbayı da tek başına içmişti, resimde de kenarda kalmış. Kıyafetler 2006 Fatih modasını alabildiğine yansıtıyor. Bayan müzakereci, en gençleri olması sıfatıyla, biraz spor takılmış ama Emine Hanım gene beyazdan taviz vermemiş. Demek ki 2006 da gene beyaz melek olarak podyumlardaki yerini alacak. Eh önümüz kurban, hazır beyazları çekmişken beyi araya bir Suudi gezisi de uydurursa, al sana devlet kesesinden bimemkaçıncı hac. Aman allahım bir resim görüp ne laflar ettim. Ya albümlerini görseydim. Allah sizi korudu.

Madem 2006 yılı modasını yakından izledik gelin şimdi de 2006 fallarımıza bakalım. Sevgili Nurettin sizlere 2006 için özel ve güzel şeyler hazırladı. Hoş kendisi anlatıyor ama bir de ben hatırlatayım istedim. Pikaba da şöyle oynak birşey koyayım haftaya güle oynaya başlayalım ne dersiniz. Bundan 7-8 yıl önce içimizi hoplatan bir arapça şarkı var bugün. Rachid Taha söylüyor, Ya-rayah. Hepinize ılık bir hafta diliyorum. esenkalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur





Yukarı

 

Öykü Özü

 Petunya : Öykü Özü


  Baharlar Gibi

Gözlerim sensizken daha yuvarlak
Düşünüp düşünüp durmaktan duvarlara
Kirpiklerimden biten günün yorgunluğu,
Ellerimden bir hüzünlü akşam akıyor ki
Korkuyorum
Son rüyamı bile göremeden
Uykuya dalmaktan

Dudaklarımın arasından duman duman sigaram,
Parmaklarım sen diye saçlarımı okşarken
Omuzlarım aşağıda
Bitap düşmüş çocuklar gibi

En coşkulu kahkahalarla güne uyanmak,
Yeniden
Seninle
Var olmak
Alnına koyduğum günaydında
Seni en baştan tanımak
Hiç bakılmamış gözlerine selam vermek
Ve öpülmemiş yanaklarına
Bir dirhem daha yaklaşmak...

Hiç anlatmadın mı hikayeni
Konuşmadık mı seninle biz daha hiç
Ondan mı bu kadar istemem seni,
Ondan mı bu haz, bu naz....?

Sen yine baharlar gibi kokuyorsun
Kışın ortasında oysa güneşler
Biraz yaklaş
Sakinleş
Ve bak bana
Yine geldim:
      Sonsuza kadar
           Senin olmaya...

Öykü Özü


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,209,209,209,209,209,209,209,209,20
5 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

David Ojalvo

 Söylenebilecek ne varsa : David Ojalvo


  Kahramanım Dönmeyebilir

2005 biterken…

Sevgili Dostum,

Aslında sana bambaşka bir mektup yazmak isterdim; ne var ki içimde bulunduğum şartlardan ötürü sana şu anda kaleme aldığım satırları yazıyorum. Neden sana bu kadar uzun zamandır yazmadığım, yazamadığım ise apayrı bir tartışma. Sanırım bu sorunun yanıtını da yazımın içinde bulacaksın. Buralarda hava günden güne soğuyor; yakında kış gelmiş olacak. Her gün gelip geçtiğim caddemdeki ağaçlara bakıyorum ve her düşen yaprak bana kışı biraz daha fazla anlatıyor. Çok yakında ağaçlar çırılçıplak kalacaklar, ta ki gelecek bahara kadar… Eh mevsim olması gerektiği gibi ilerliyor… Neyse, çağrışımlarıma fazla kapılmadan esas yazmak istediklerime döneyim.

2005 yakında bitmek üzere; bir yıl daha yaşlandık ve olgunlaştık. İnsanın dünyayı tanıması bitmeyecek bir eğitim, dedikleri gibi... Bu süreçte bu sene çok kırıldım, sevinçlerim ve mutluluklarım da oldu ama… Aralık ayına geldiğimiz şu zamanda biraz depresif olduğum söylenebilir; okuldaki eğitim zor, ben eskisinden daha tembelim… Kafamda birçok yanıtı arayan soru var. Yapmak istediklerim var; yapamadıklarım var.

En büyük hayalimi aslında sen biliyorsun. Hep anlatırdım ya… Eğer Alaadin'in Cin'i bana çıksaydı o sihirli lambâdan "Ne dilerdin?" diye sorardım. Benim dileğimi sen gayet iyi biliyorsun. Dileğim, "her sabah yataktan öyle bir enerji ile kalkayım ki bütün günüm verimli ve güçlü geçsin"… Hatırlıyorsun değil mi? Hayatın zorluklarına ve kötü yanlarına karşı değilim elbet; onlar olağan süreçler… Benim arzum kötü veya zor olanlarla yüzleşmemek değil; onlarla da baş edecek sihirli bir güce sahip olmaktı… Ne var ki bu isteğimden oldukça uzak bir zamandayım şimdi… Bir de bu gücü kendi kendimde arayacağım, yaratacağım derdim. İşe bak, içimde enerji o kadar azalmış ki… Seni de fazla üzmek istemiyorum bu satırlarımla… Beni uzun yıllardır tanıyorsun; bir şekilde toparlanmayı hep bilmişimdir. (Bilmiş miyimdir? Sanırım bu seferlik bir kez daha bunu kendime göstermem gerekecek veya kendimi bir kez daha kandırmam mı?)

Tüm bu sürece belki da bambaşka bir gözle bakmak gerek… Belki de şu dilediğim gücü elde etmek adına hayat beni çok zorlu bir eğitimden geçiriyordur. Böylesi, senin de onaylayacağın gibi, iyimser bir bakış açısı olurdu. İşte benim tüm mektubumda burada başlıyor. Evet, seni sıkmak veya satırlarımla yormak istemezdim; ama ne var ki bu sene tüm sevdiğim kahramanlarım beni terk ettiler. Yapayalnız kaldım! Ne olursun bilmiş bir şekilde bana bu sürecin nasıl başladığını sakın sorma… Anlatmak istemiyorum. (En azından şimdilik). Dediklerime kulak vermen benim için yeterli olacaktır. Kahramanlarımın hepsi beni terk ettiler. Aynı zamanda bu durum egomu savunduğum düzeneklerinin önemli bir bacağının kırılmasına da neden oldu… Yerine daha iyisini koymak da ne sancılı bir işmiş! İşte, böylesi bir süreç içinde yazıyorum sana bu mektubu. Önce hayâl kahramanlarım gidiverdiler teker teker; ardından da hayalimde yaşattığım, gerçek dünyada var olan diğer kahramanlarım…

Bu süreçte onların hiçbir suçu yok… Şimdi uzun uzun tartışmaya girişirsek, onlara da bir kabahat biçebilirdik; ama ben iyi bir çocuk olmak ve o büyüklerime kızmak istemiyorum. Hani yeni bir senenin arifesindeyken kimseleri kırmayalım… O engin hayallerimde azalıverdi beraberinde… Artık eskisi gibi bir heyecan ve coşkuyla yazı yazamıyorum. Yine de yaratıcılığımdan pek kaybetmemiş olmalıyım; aksi hâlde sana bu mektubumu nasıl yazıyor olabilirdim?…

Okuduğum ve sevdiğim yazarlarım vardı… Kahramanım dönmedi… Eh bir gün ben bir yazar olabilirsem, bekleyen dostlara ve gençlere söz veriyorum ki destek vereceğim.

Hani şu dört gözle beklediğim derslerim vardı ya… Onlar gelip geçtiler, ben de sıkı sıkı sarılmak için elimden geleni yaptım. Tüm yaz ne kadar çok kitap karıştırdığımı sen biliyorsun bu konuda. Dersler gelip geçerken de kahramanım dönmedi… Ne yazık ki bana ders anlatmadı… Hani şu çok sevdiğim ses vardı ya… Onu hâlâ seviyorum; ama o da birtakım farklılıklarımdan ötürü bana hakaret etti… Ağır geldi…

Kahramanım gidiverdi. Oldukça ağır geldi; ama yine de insan bir yerde kendisini tutmayı bilebiliyor.

Sadece bunlarla da kalmıyor… Spor yapmayı bıraktım, terk edildim, sözler aldığım yerlerde sözünden dönenlere karşı savaş verdim, dostlarımla kavga ettim, benim verdiğim değere karşılık kimilerinin bencilliklerini görüverdim… Ne kahramanlıklar değil mi?...

Bu sene oturup sağlam bir metin koydum ortaya… Onların okuyanı çok az oldu; tüm heyecanımı katlediverdiler… Okuyanlarsa beğendiklerini söylediler… Güyâ bana mektup yazacaklardı…

Anlayacağın bu yıl kırgınlıklarım o kadar çok oldu… Diyorum ki acaba beklentilerim mi fazla? Allah aşkına söylesene çok mu şey bekledim ben tüm kahramanlarımdan? Görüyorsun ya tüm kapılar kendi kendime çıkıyor… Hayat, Alaadin'in lambâsı, ısrarlı bana içime, derinliklerime bakmamı söylüyor. Neticede bırak fazlasını, beklentiye girmemeli…

Kahramanım dönmeyebilir…

Hayaller onu kuranlardan daha çabuk yaşlanırlarmış… Benimkiler çok yaşlandılar… Onlara da birer gençlik formülü arıyorum. Tüm kahramanlarımla aram bu kadar bozulmuşken; biraz da iyisinden haberler vereyim. Narsistik kişilik yapım törpüleniyor gibi… Ben de kimileri için yapacaklarımdan döndüm biraz… Öyle eskisi gibi ahkâm kesemiyorum… Tam tersine bugüne kadar öğrendiklerimle övünürken, onları da küçümsüyorum. Daha öğreneceğim çok ders var…

Umuyorum ki 2006 sonu daha neşeli bir mektup yazabilirim sana. Hoş bu sene de henüz tam olarak bitmedi; ama içimden geldiği üzere ben bugünden yazıyorum… Bakarsın 2006'ya daha hızlı girerim herkesten… Beklentisiz hayat olmuyor dostum; ama beklentiler arttıkça kırılmalar da çok oluyor… Beklentiler, biraz da hayalleri genç tutmanın formülü olabilir. Bambaşka bir yere gitmek istiyorum bu açıdan bakıldığında…

Yazacaklarım burada sonlanıyor. Güzel bir 2006 yılı diliyorum sana… Sıra mektubumu postaya vermeye geldi… Ama dostum dur bir dakika! Sen benim hangi kahramanımdın? Adresini hatırlamıyorum… Bir işaret ver bana…

David Ojalvo
www.davidojalvo.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

Nadya Alpkonlar

 Barış Köşesi : Nadya Alpkonlar


   III. DEPARA KALKAN "DUYGULAR" YARI YOLDA KALIRLAR !

Sevgilim,

"daha dün bir bugün iki" tabiri caizse, tanışalı, koklaşalı şunun şurasında dört-beş hafta oldu ve sen depara kalktın CANIM.

Sen, hem kendi duygularını, hem benim duygularımı bir hayli dalgalandırdın, hatta bir fırtınaya dönüştürdün de diyebilirim.
Ama benim aradığım sakin bir " koy".

O koya girdikten, demir attıktan sonra, oluşabilecek fırtınaları daha bir sakin ve daha bilinçli bir şekilde karşılayabilir, üstümüzden esen fırtınayı bize fazla zarar vermeden göğüsleyebiliriz. Belki de tadını bile çıkarırız...

Bana inan, ben de en az senin kadar sabırsızım, ama buna da inan ki, acele işe muhakkak şeytan karışır! Bunu tecrübelerim söyletiyor... bu "hurafe" değil...

Eğer baştan ayaklarımızın üstünde sıkı duramazsak, eğer sadece duygularımızın esiri olursak, o zaman ilişkimize gölge düşürebilecek faktörlerle de mücadele edemeyiz ve de başa çıkamayız.

En mühim faktör DUYGULARIMIZ .
Bunlar da uzun yıllar değişmeyeceği gibi,
her an da değişebilirler. Hatta tükenebilirler...
Bu da işte "fırtınayı" tetikler !

Daha bir sürü ufak tefek faktörler de vardır, ama biz yere sağlam bastığımız zaman mantığımızla bunlarla da başa çıkabiliriz. Fakat duygularımıza kapılırsak mantık da işe yaramaz.

Kısacası SEVGİLİM, biz bu ilişkiye dolu dizgin başladık ve ben, bu hızla gidersek, bu ilişkiye gölge düşebileceğinden, hatta bağımızın kopmasından korkuyorum.

İlk sinemaya gidişimizi hatırlıyorum da, ne kadar tatlı bir sesle kulağıma eğilip, elimi tutmak istediğini fısıldamıştın. Ben de sanki bu anı bekliyormuşum gibi elimi senin ellerine teslim etmiştim. Doğrusunu söylemek gerekirse, bekliyordum da...
Ellerin pamuk kadar yumuşacıktı.
Genelde soğuk olan benimkiler ise, heyecandan mıdır nedir, buz kesilmişti.
Sonra o iki el ellerimi ısıtmış, bütün sıcaklık yüreğime akmıştı.
Ancak bir sihirbaz başarabilirdi bu kadar kısa bir zamanda duygularımı canlandırmaya!

Ondan sonrası önüne geçilmez bir hızla gelişti,
depara kalkan duygulara gem vurmak zorlaştı.

Bir tanem, seni çok iyi anlıyorum.
Çünkü ben de aynı duygular içindeydim.
Kendimi dalgaların çalkantısına teslim etmiştim.
Hele aramızdaki uzun kilometreleri yutarcasına arşınlayıp, bir ayda üç kez beni ziyaret etmen beni çok etkilemiş, mutlu etmişti.

Bilmediğim, tatmadığım duyguları bana bir bir yaşattın.
Fakat maalesef, jet hızıyla gelişen bu ilişkide sorunların da boy göstermesi kaçınılmaz oldu.
Hayatım, sen bu sorunları benden iyi biliyorsun.
Bunları tartışmak, senin neşeni kaçırmak istemiyorum.
Tek istediğim ilişkimizin hızını azaltarak, bize, birbirimizi daha iyi tanıma imkanı sağlamak.
Belki de bu ikimiz için de zor olacak.
Ama bunu bitmesinden korktuğum bu ilişkiye borçluyuz.

Bir "dolu dizgin" koşan at ilk 2 km.yi belki önde gider, ama, hızını ayarlayabilen ve de istikrarlı bir koşu tutturan at muhakkak ki "hedefe" varan ilk at olur.
Bilmem anlatabildim mi?

Sevgiler...


Fotoğraf: Adem Bayındır

Nadya Alpkonlar


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,809,809,809,809,809,809,809,809,809,80
5 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

 Kahveci : Reyhan Yıldırım


BULUŞMA

Arkadaşlarıma

Köprünün ayakları dibindeki bir setin üstündeydi yer. Nerdeyse denizin içine koydular masamızı. Sakız gibi beyaz örtüler yaydılar. Kalın porselen tabaklar kapattılar üstlerine; çatalı-bıçağı, tuzluğu biberliği taşıdılar. Ben, bekledim.

Ne gelen vardı, ne giden. Kararsızlığa düştüm: Yanlış gün müydü? Yanlış zaman mı? Bu randevuyu ben mi uydurdum? Masayı da benim uyarım üzerine kurdukları düşünülecek olursa...

Köprünün üstünden dökülen ışıkların ince yolunda, dalgadan dalgaya sekip, karşı kıyıdaki alçak tepelerin arasına, oradan yükselmeye hazırlanan aydınlığa kadar uzandı gözlerim. Masadaki şişelerin sırtı terlemeye başladı. Birini açtım, kadehe doldurdum, kana kana içtim suyumu... Ohhh... Ne güzel bir yer, ne şahane bir gece. Mutlaka gelmeliler. Çoktan gelmiş olmalıydılar. Fakat umudumu kaybetmedim. Bekledim!

Uzak geçmişten mırıltılar, hıçkırıklar, alçak perdeden kahkahalar çalındı kulağıma. Şöyle bir gelip geçti görüntüler: Yüksek tavanlı taş binayı bir uçtan bir uca aşan asma katlar, saklanacak delik bırakmayan geniş cam duvarlar, pencerelerden içeri sızan akasya ağaçları ve okulun orta yerine düşen cam duvarlı avluda gezinen sevimli yalı çapkınları... Bir aydınlık, bir aydınlık... Ahşap paravanlarına kaygının raptiyelendiği, azıcık duman altı, tost makinelerinden yanmış yağ kokusu taşan o yerlere, binanın altlarına indikçe korkunun, kararsızlığın, kaygının bizi esir aldığı gizlerimize doğru da yolculuk yaptım. Okuluma, gençliğimden kalan imgelerin karma karışık yığıldığı bellek koridorlarıma bir girip bir çıkmayı sürdürdüm böyle; hep şimşek hızıyla.

Ne kadar sürdü? Kendime geldiğimde hepsi de oradaydı işte. Gelmişler!

Ne güzel, ne güzel bu gece. Ay, karşıdaki tepelerin arasından nazlı nazlı yükseliyor. Koskocaman, bakır rengi, güleç... Gerçekten kaşı, gözü var. Gezinti teknelerinin yaklaştığını görüyorum. Bütün ışıkları yanıyor. Neşeli konuşmalar; tabak-çanak sesleri; hareketli müzikler; bize kadar süzülüp gelen anoson kokusu, buzlu bardaklarda sıkışıp kalamamış, almış başını gitmiş... gelmiş...

Yüzleri köşeli, kalın gür bıyıkları olan, göz kıyıları yorgun, sessizce oturan bu adamlar hem tanıdıktı, hem de değildi. Kadınlar sandalyelerin ucuna ilişmişti, bitse de gitsek diyen bir tavırla. Ellerini gördüm, çatlak, pembe, parmakları hafif şiş. Kilolanmışlar, hatları yuvarlanmış; uzun ipek saçlarından eser yok, kısalmış, biraz da matlaşmış... İstisnasız hepsinde kırlar var. Mütevazi ve sessizler. Omuzlarında fazladan, en azından kırk yıl taşıyorlar.

Bana hep böyle severek mi bakıyordular?

Boğazımda düğümlenen şey gençliğim olmalı. Sokaklarda sinerek yürümez miydim? Aynanın karşısında evirip çevirirdim yüzümü, barışamazdım ve sanırdım ki önemlidir. Sanırdım ki, ancak çok güzel ve kesinlikle başarılı olursam değer olurum sevilmeye... Belki de onlar, benim bu hallerimi seviyordular. Gerçekliğimi, kusurlu, çocuksu ve onlarca sevilmeyi çok isteyen, sevilmeye çok ihtiyacı olan yüreğimi? Belki de...

Bir flaş patladı. İşte yıllar sonraki ilk toplu resmimiz. Eskileri çoktan solmaya başlamıştı. Demek ki bir sonraki kırk yıl boyunca yine hep birlikteyiz...

Mehtap var bu gece... Yükseliyor; ağırdan satarak kendini... Nasıl cilveli... Köprünün iki ayağı arasında, erişilmez, fakat işte orada ve O istediği sürece, benim!

Saatler geçiyor, kalkmaya başlayacaklar birazdan. Hiç gitsinler ister miyim? Beni ben yapan o incecik ilmiklerin, bir karışlık halini bilirler onlar. Onların yanında iyiyim.

Niye susuyorlar? Benim ise anlatacak ne çok şeyim var! Durmadan biriktirdim. Merak ediyorum; aynı keşifleri mi yaptılar? Farklı duygulardan geçip, farklı esinlerden beslenen, tamamen farklı yolları seçenler var mı içlerinde? Beni hiç düşünmüş müydüler bu zaman zarfında? Mesela kimle evlendiğimi merak ettiler mi? Çocuklarımın yüzü bana benzesin istediler mi? Bir kitap yazıp yazmadığımı, çok iyi bir işte en tepeye tırmanıp tırmanmadığımı, kendimi daha çok sevip-saymadığımı öğrenmeyi umdular mı?

Bu adamların ve kadınların saçlarının uçları teres teres. Boşuna değil. Erimiş metalin atlayıp sıçradığı koridorlar, genizde biriken demir tozları, ocaklardan yayılan alev alev ısı, dağılan bilyeler , dikkatsiz vinçler ve tepelerde sıkışıp kalmış daracık fabrika camları... Cefayla büyüyen çocuklar, beklentileri sınırlanmış hayat arkadaşları, modası geçmiş takım elbiseler, gündelik neşeler... İşte, bütün bunları taşıyorlar!

Beni merak etmemişlerdir. Buna zamanları olmamıştır arkadaşlarımın.

Orada asılı kaldı ay. Daha yükseğe çıkmalı. Boğaz rüzgarları çoktan sırtımı ürpertmeye başlamalıydı. Biraz önce farkettiğim o kayık... Hiç yol almıyor sanki, bir türlü olduğum kıyıya sokulamadı.

- Gelmeme ihtimalleri var mı?

Garson delikanlı, sesini iyice alçaltmış öyle konuşuyor benimle. Kibar! Mahçup olmamam için gösterdiği bu özen... Boğazımdaki yumru gözlerimi buğulandırıyor. Minnetle gülümsüyorum.

- Gelmişlerdi, diyorum çocuğa, ama kalamadılar.

Ne diyeceğini bilemiyor gibi. Ben ise biliyorum. Şimdilik veda vakti.

- Ben bir bardak su içmiştim. Ne kadar ödemeliyim?

Yorgunum biraz. Lokantayı terk ettim edeli alabildiğine ağırlaştı adımlarım. Aksi gibi, sıkışık düzen ilerleyen arabaların farları da gözlerimi alıyor. Şoförlerin kimi klaksiyon çalıyor bana, kimi el ediyor, sineye çekiyorum. Daha uzun bir yolum var, ay ve ben çok dolaşacağız gecenin içinde. Çantamda son kırk yılım! Arkadaşlarım... kalbimde!

Reyhan Yıldırım


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
1 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

 Kahveci : Murat Çiftçi


Gözlerim cehennem arifesinde.

Ayrılığımızın haftası.
Yüzümdeki tebessümü sana benzetiyor,
Hücrelerimde taşıyorum.
Anlam veremediğim duyguları sana yoruyorum.
En çok da yansızlığımı besliyorum.
Yüreğimdeki fırtınalara ev sahipliği yapmanın tadını çıkarıyorum. (zaman zaman)
Kabuğuma çekilip mutlu olmayı düşlüyorum.
Dışarı bakmaya ürküyorum.
Eşit şartlarda acı çekmeyi bekliyorum.
Kendime bir mutluluk çiziyorum. (-rüyalarım yardımıyla)
İçimde, serseri ruhunla seni barındırıyorum.
Yazdığım şiirlerde seni seyre dalıyorum.
Uykundaki masumiyetini özlüyorum.
Bir suretini ben aldım. Arama.
Yüreğimin kapısı herkese ağır geliyor.
Kimse açamıyor.
Hemen hemen her gece içiyorum.
Yalnızlık ve acı çekme mevsimini kutluyorum. (-yapayalnız)
Bana kimse seni unutmayı öğretmedi.
O sevdiğin kokuyu hiç tüketmiyorum.
Sevdiğin CD'yi hiç rahat bırakmıyorum.
Gece ile gündüz arasında bir yer arıyorum.
Günde defalarca tanrıya isyan edip,
Sonrada yüzsüzlük yapıp isteklerde bulunuyorum.
Bir bardak şarapla kafayı bulup herkese rest çekiyorum.
Yalnızlığımı sezinleyip,
İnanmazsın
Ağlıyorum.
Bir gün yalnızlığımın önünü kesecek kadar güçlü kılarsan beni,
İşte o zaman gözlerindeki ifadeyi beslerim.
Yüreğimdeki uçurumlardan dipsiz okyanuslara istiridye avına çıkarım.
Belki de nisanın büyülü bir dokunuşudur bu.
Akustik bir fırtınadır, yaşananları yalayıp geçen.
Çektiğim ızdırap...kaybettiklerimi sevdiren...kendi cennetimde.
Gözyaşlarıyla beslenen onbir ay çiçeğinin ezikliği.
İçimdeki cinayetlerin son nöbetleri.
Her güneşin batışın da görücüye çıkan kız kulesinin zerafeti.
Gönlümden sayfalar koparıp, iç acılarımı akıttığım bu sayfalarda,
Gözlerim cehennem arifesinde,
Tilt oldu bekliyor.

Murat Çiftçi
hepgele@yahoo.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,208,208,208,208,208,208,208,20
5 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

 YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?


  Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir


Sevgili Kahve Molası Dostlarım,

Bir seneyi daha kelimenin tam anlamı ile yuvarladık maşallah. Belki Patagonya' da yaşayan Molacılarımız hariç hepimizin ağzında aynı sözler, efendim zaman çok çabuk geçiyor, vakitler bir türlü yetmiyor, koşuşturmaktan canım çıkıyor vesaire vesaire..

Doğru değilmi yani., gözleri açıp kapayana kadar bir sene daha geçti..

Çoğu projeleri yarınlara postalarken, telaşlar ve streslerden ruhlarımızı kurtarmak için ne çabalar göstermedik değilmi dostlar.. Her seferinde yeni bir yıla girerken yepyeni umutlarla dolu dolu oluruz. Yıllanmış kabuklarımızdan arınmışızdır artık, yeni yıllık kostümlerimizi giymeye ramak kalmıştır..

Kapımızı tıngırdatmakta olan yeni yılı gözetler, senemizin nasıl geçeceğini gizliden gizliye merak eder dururuz..

Astrolojiye aşina olmayanlarımızın aksine meraklısı bizler yeni yıl fallarına çoktan sarılmak üzereyizdir.

Bu sene yine sizlere yeni yıl fallarınızı özene bezene hazırladım.

Bir iki hafta evvel, kendisini yakından tanırsınız, yazarlarımızdan sevgili Aziz bey fallarımı nasıl hazırladıklarıma dair kendisini ve bilahere sizleri bilgilendirirsem memnun kalacağını söylemişti. Astroloji hakkında sayfalarca tutacak muazzam verilere internet vasıtası ile kolayca ulaşılacağından ben astrolojiye hafifçe değinerek fallarımın hazırlanış safhalarından sizleri haberdar etmeyi daha ilgi çekici buldum...

Astrolojide zodyak 360 derecelik virtüel bir daire ihtiva etmekte olup İlkçağın derinliklerinden hatta Mezopotamya' dan bizlere kadar 12 burçla dizelenmiş olarak günümüze kadar gelmiştir..

Kronolojik bir düzene uygun olarak tanzim edilen burçların temsil ettikleri evlerin pozisyonları hem mevsimlerin hem de Güneş' in ve Ay' ın devirlerine endeksli olmaktadırlar. Varlığı Dünya ve Güneş arasında farzedilen ve içinde yukarda bahsettiğim 12 evi barındıran zodyakla ilgili çalışmalar veya falları elbette genel bir barometre olarak görmeliyiz. Mesela koç burcu için yazılanların mutlaka tüm koçlar için geçerli olacakları diye birşey olamaz. Bunun için kesinlikle kişisel fallarda doğum verilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak böylesine çok kıymetli özel detaylara ulaşabiliriz..

Yeniden koçlara dönersek örneğin Jüpiter' in veya Venüs'ün burçlarından geçişleri tüm koçlara ilgili yıldızların bereketlerini ya da kilitlenmelerini getirecektirler diyebiliriz.

Gökyüzündeki astral hiyerarşiyi temsil eden ayrıca haftanın yedi gününe endekslenen Güneş- Ay- Merkür- Venüs- Mars- Jüpiter ve nihayet Satürn' ün senelik pozisyonları dikkate alındıklarında çizilen rotalar bizlere genel eğilimlerin nasıl olacaklarını göstermektedirler. Çalışmalarım için ihtiyacım duyduğum bu teknik verileri özel programlar vasıtası ile elde ettikten sonra sıra söz konusu falları tarot kartlarımla desteklemeye gelmektedir.

Haftalık fallar için olsun, senelik fallar için olsun her seferinde tarot kartlarımı mutlaka kullanıyorum. Gazete ve dergilerde bulunan tüm fallar bilgisayarlara girilen verilere dayanarak elde edilmektedirler. Sizlere sunduğum fallar ise, en azından şimdilik, bu özel yöntemimle sizler için hazırlanmaktadırlar..

2006 yılında üçüncü sezonuna gireceğim çalışmalarımdan yine memnun kalacağınızı ümid ediyor yeni yılda tüm mutlulukların sizlerle olmasını gönülden diliyorum.

Yıldızlar konuşsunlar artık değil mi dostlarım. Koçlardan başlayalım o halde.

KOÇ   (21 Mart-20 Nisan)
2006 YILI BAŞARILARLA DOLU HUZURLARINIZDA

OCAK - Yeni yılınızın ilk ayı sizlere beklemediğiniz profesyonel sükselerle gelmekte koçlar. Yatırımlarda ise oldukça dikkatli hareket etmelisiniz.

ŞUBAT -
Dost çevrelerden gelebilecek hayalkırıklıklarına takılı kalmayın. Biraz daha müsamahakar davranın bu ay. Gerçekçi olursanız enerjilerinizi boşuna heba etmezsiniz.

MART - Ayın sonuna kadar sosyal ve profesyonel uğraşlarınızda gecikmelerle karşılaşacaksınız. Patlamalara ramak kalmışken sakinleşmelisiniz.

NİSAN -
Ailelerinizden büyük bir sürprizle karşılaşacaksınız bu ay içerisinde. Ayrıca kendinizi alışık olmadığınız gizli ilişkiler fırtınalarında bulabilirsiniz.

MAYIS - Yöneticileriniz ile anlaşmazlıkları akabinde çözmelisiniz. Kararlı olursanız isteklerinize ulaşmanız işten bile değil.

HAZİRAN -
Olası pürüzlere rağmen mesleki görevlerinizi azimle yerine getireceksiniz. Yanlış anlaşıldığınıza inansanızda kesinlikle doğru yoldasınız koçlar..

TEMMUZ - Yaz aylarının en ateşlisi olmaya aday temmuzu sakın es geçmeyin ve anları doya doya yaşamaktan asla çekinmeyin.

AĞUSTOS -
Temmuzun esintilerinden kalan tatlı anların yaşanacakları bu ay içerisinde gereksizce para delisi olmamaya özen göstermelisiniz.

EYLÜL - İşyerlerinizde kronik çekişmeler nihayet son bulacaklar. Diyalogların daima galip gelecekleri ortamların aktörleri olmaya gayret göstermelisiniz.

EKİM -
Alışılagelmiş davranış ve algılama modlarınızı geçmişte bırakacağınız bir aydasınız. Yani bırakmalısınız koçlar başka şansınız da yok gayrı...

KASIM - Gelirlerinizin hissedilir şekilde artacakları yeni bir döneme girmektesiniz. İşyerlerinizde sorumlulukları paylaşırken seçici olmaya gayret edin.

ARALIK -
Senenizin son ayında bayram tatillerinizi gözlerden ırak bambaşka diyarların yıldızları altında geçireceksiniz. Huzur dolusunuz, 2007' ye yaklaşırken bilhassa.

2006 VE KOÇLARI TEMSİL EDEN TAROT KARTI
Yeni yıl kartınız Çarkıfelek tarot' larda talihi ve sürprizleri temsil etmektedir. Hak ettiğiniz mevkilere ve ortamlara nihayet bu sene kavuşacaksınız. Geçmişte verilen emekler aslında geleceğe atılan köprülerin temelleridirler. Bazen ümitleri kaybetsek bile.. Adalet er veya geç yolunu bulur yeterki yolları şaşırmayalım koçlar.

İSTERSENİZ SENENİZE PANORAMİK BİR BAKIŞ ATALIM KOÇLAR
Evet koçlar yeni yılınız da kelimenin tam anlamı ile dünya varmış diyeceksiniz bu kesin.. Artık geleceğe çekinmeden ve güvenle bakabilmeyi öğrenmelisiniz. Unutmayın, son iki senedir süregelen çetrefelli dönemlerin sizlere bıraktıkları tortulardır geleceğinize ışık tutacak feneriniz. Geçmişte yaşanılanları, duygusal sarsıntıları topyekün silmeye uğraşmayın sakın. Aksine onları ruhen ve bedenen hazmetmeye yönelir, kabullenirseniz ilerde yeniden patlamaya hazır bombaları hayat yolunuza serpiştirmemiş olursunuz. Şimdi yolunuz açık olduğuna göre disiplinle ve ciddiyetle kolları sıvazlayın çünkü ihtisas öğrenimine başlamak üzeresiniz koçlar. Duygusal ilişkiler de aynı yöne bakan eşlere sahip olanlarınız yüksekleri bir solukta tırmandıracak enerjilerle dolu dolu olacaklar. Tüm koçlara bu sene ailelerinden ve yakın çevrelerinden muazzam destekler verilecek. Yılmadan, duraksamadan, cesaret ve tolerans dolu adımlarla gerilere bakmadan koşar adımlarla ilerlemelisiniz... İşte 2006 parolanız bu olmalı koçlar..

BOĞA   (21 Nisan-20 Mayıs)
2006 ARENAYA İNİŞLERİN YILI OLMAYA ADAY

OCAK - Yaşam ideallerinizi gerçekleştirme yolunda manevi güçlerin sizlerle beraber olduklarını hissedeceğiniz güzel bir ayla yeni yılınızın treni kalkmakta boğalar.

ŞUBAT -
Sorumluluklarınız ve sizlere yeniden yüklenecek görevler omuzlarınıza ağır yükler getirebilirler. Her teklife evet demek huyundan vazgeçmeyi öğrenmelisiniz.

MART - Yıldırım hızı ile önünüzden geçecek bir fırsata balıklama atlamalısınız boğalar. Yardımınıza ihtiyaç duyacak dostlarınızın yanında olacaksınız.

NİSAN -
Aşkların yaşamlarınıza yıldırım gibi düşecekleri bu ayda kalpleriniz gümbür gümbür edecekler. Dolu dolu aşkları yaşamaya varmısınız boğalar...

MAYIS - Meslektaşlarınız ile olan fikir alışverişleriniz sayesinde yeni atılımların eşiğinde olacaksınız. Bağımsızlıklarınıza özellikle sahip çıkmalısınız.

HAZİRAN -
Yaz aylarına başlarken ailelerinizi ilgilendiren yatırımlara hız vereceksiniz. Projelerinize güvenin. Sevdikleriniz size yardımcı olacaklar.

TEMMUZ - Gözden kaybettiğiniz dostları yeniden bulacağınız, bazı aile yakınlarınıza kavuşacağınız güzel bir ay sizleri beklemekte. Gayrimenkul yatırımları için ideal bir aydasınız.

AĞUSTOS -
Otoriter ve isyankar tavırlarınızın kişiliklerinize getirileri inkar edilemez elbette. Sizinle yaşayanlara sabır dilemekten başka bir çare de yok aslında.

EYLÜL - Yeni ve heyecan verici görevlere layık görüleceğiniz bu ay içerisinde artistik hünerlerinizi ortaya koymanın fırsatı tam önünüzde.

EKİM -
Su gibi giden harcamalarınıza bilhassa bu ay dikkat etmeniz gerekmekte. Son haftaya ortaklaşa bir çalışma teklifi alarak gireceksiniz..

KASIM - Geçen aylarda giriştiğiniz çalışmalar yaşam standardınızı yukarılara çekselerde içinizden yükselen tedirginliklerin yüzünden mutluluklarınızı yarım yaşamaktasınız.

ARALIK -
Beklenmedik bir gelir veya miras yaşamınızı etkileyebilir hatta bazı değişimlere bile gidebilirsiniz. 2007 yeniden doğuşunuza tanıklık edecek.

2006 VE BOĞALARI TEMSİL EDEN TAROT KARTI
Yeni yıl kartınız Şeytan tarot' larda aşkları ve duyguların getirdikleri iniş çıkışları simgelemektedir. Niteliklerini yitirmiş ve geçmişinize çakılı kalmış inançlarınızdan kendinizi arındırmanın zamanının geldiğini öylesine hissedeceksiniz ki.. İçinizden dünyalara sahip olmak geliyor, haklısınız boğalar senenizin getireceği fırsatlara sahip çıkmalısınız. Yeter ki aşırılıklara ve ihtiraslara kendinizi kaptırarak onların kurbanı olmayın..

İSTERSENİZ SENENİZE PANORAMİK BİR BAKIŞ ATALIM BOĞALAR
Şans ve başarılar gezegeni Jüpiter burçlarınızda tüm sene boyu misafiriniz olacak. Böylece yaşamlarınız beklenmedik devrimlerden geçecekler. Bu sene arenaya inmeye mecbur kalacaksınız bunu unutmayın. İçinizi epey zamandır kemiren kurtlarınızdan kurtulmayı cidden istiyorsanız senenizin kıymetini bilin boğalar. Aynı zamanda sertlikler yıldızı Satürn' ün getireceği ikilemlerin şiddetle yaşanacakları yeni yılınızda ne istediğinizi kesinlikle bilmelisiniz. Geçen zamanlarda ne ektiyseniz onu biçeceğiniz bu sene boyunca şanslarınızı es geçmeyin boğalar. Fevri davranışların esiri olmamalısınız. Yeni yılda talih sizlere ummadığınız fırsatları sunacak fakat bundan böyle yaşama bakış açılarınızı kesinlikle değiştirmelisiniz. Dostları, meslektaşları, sevgilileri, ikamet edilen mekan ve şehirleri, kısacası yaşamınızda ki herşeyi terazilerde dengeleme çabalarında kaybolmazsanız yeni yılınız sizlere sevgiyle gülümsemekte boğalar.

Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 

Yukarı

 

 Milenyumun Mandalı : Sait Haşmetoğlu


Milenyumun Mandalı

Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haşmetoğlu'nun e-romanı görsel öğelerle süslendiğinden, aşağıdaki adresten tek tıklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üşenmeyin... Tıklayın... Ayrıca bugünden itibaren duygu ve görüşlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kmarsiv.com/xfiles/mandal_1.asp

Devamı yok. BİTTİ

hasmetoglu@kahveciyiz.biz

Bu romanı arkadaşına önermek ister misin?

Rating: 8,578,578,578,578,578,578,578,578,57
              445 Kahveci oy vermiş.
58261 Yorum var. Yorum Yaz / Oku

Yukarı

 

 Dost Meclisi



Fotoğraf : Mehmet Hamurkaroğlu

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.731 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı

 

 Tadımlık Şiirler


HASRET

yağmurlu bir gecenin sabahında
sana açtığım gözlerimden
o ıslak anların üzerine düşerken
onca yıl biriktirdiğim yaşlarım
başucumdaki resmine baktım
sanki bulutlarda sen ağlıyordun.

ıslak bir kasım ayı sokaklarında
sana adımladığım ayaklarımdan
senle dolaştığımız günlere iç çekerken
önüme tek tek dikildi
yokluğuna yüklediğim tüm hasretlerim
sanki karşımda sen duruyordun.

kışa gebe bir İstanbul alacasında
karanlık kol geziyor köşe başından
o narin cüsseni yansıtırken gece feneri
bunca zamanda yitirdiğim ayrıntılarım
atomlarında bütünleşti
sanki gölgemi
sokak sokak sen sürüyordun.

adatepe' nin denize varan sokağında
bir çift kuş yavrusu gibi titreyerek indiğimiz
o kasım günleri düşüp aklıma
şimdi güneşle ısınan gövdemden
silmeliyim tüm sıcaklığını
sanki sen varmışsın gibi yanı başımda
yokluğunla titremeliyim.

çünkü ben inerken hayat sokağından / yokuş aşağı
sanki sen bana çıkıyordun.

Gülcan Talay

Yukarı

 

 Biraz Gülümseyin




Çizen: Hüseyin Alparslan

Yukarı

 

 Kıraathane Panosu


Değerli Kahve Molası Dostları,

Uzun araştırmalar sonucunda, hepimiz için en uygun yeri bulduk. Epeydir bir araya gelememiştik. Bunun acısını çıkaralım, okur yazar bir araya gelelim istiyoruz.

17 Aralık Cumartesi gecesi Balat'ta ki FENER KÖŞKÜ'nde buluşuyoruz.

70 kişi kapasiteye sahip bu şirin mekânı doldurmayı planlıyoruz.

HEEEYYY TÜM KAHVECİLEEERRR !!!!!
EĞLENCEYE HAZIR MIYIIIIIZZZ :-))) DUYAN DUYMAYANA DUYURSUUUNNNN !!!!!

Tarih :
17.Aralık.2005 Cumartesi
Saat : 20:00 den itibaren
Yer : FENER KÖŞKÜ / Balat

FİKS MENÜ

SERPME MEZELER:
Balık salatası
Patlıcan salata
Beyaz peynir
Acılı ezme
Haydari
Soslu patlıcan
Soslu Hamsi
Börülce / Pilaki

ARA SICAKLAR:
Paçanga Böreği
Hamsi veya Kalamar tava

ANA YEMEK (seçmeli)
Balık (levrek, mevsim balığı, çipura) veya
Izgara et (biftek, tavuk gögüs, köfte)
Mevsim meyvesi tabağı ya da tatlı tabağı

FİYATI: Nakit 40.00 YTL – Kredi kartı ile 45.00 YTL

CANLI MÜZİK (canlı müzikte Istanbul’un ilk 9 mekanı arasına girmiş)
ÜCRETSİZ OTOPARK

Katılmak isteyenlerin sevgili Elif Eser'e sayı ve iletişim bilgilerini içeren bir mesaj atmaları yeterli olacaktır. elif.eser4@mynet.com

http://www.fenerkosku.com/
Tel: 0 212 621 90 25 - 26

Yukarı

 

Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Çince biliyormusunuz? Ben bilmiyorum ama internet sayesinde çin işi animasyonları rahatlıkla izleyebiliyorum. http://cartoon.163.com/showFlash.php?id=35381 kısa yoluna tıkladığınızda öncelikle biraz sabretmeniz gerekiyor. Flash animasyon yüklendiğinde ise video klip tadında bir çalışma izleyeceğinize emin olabilirsiniz. Keyfini çıkarmaya bakın. Unutmadan, diğer örnekler için ana sayfayı açabilirsiniz.

Almanyada yaşamak için neleri bilmeniz gerekir? Mesela ...Bir istekte bulunulduğunda veya soru sorulduğunda genelde "bitte" sözcüğü kullanılır: "Lütfen bana saati söyleyebilir misiniz?", "Lütfen gazeteyi verebilir misiniz?". Birisine bir şey verildiğinde de "Bitte sehr" veya "Bitte schön" denir. Bu bir samimiyet veya nezaket ifadesidir... gibi daha detay bilgi için http://www.handbuch-deutschland.de/more_tu.html Almanya için bir el kitabı

Java oyunlarını sevenlere sağlam bir kaynak. Daha önce denememiş olanlara denemeleri için bir fırsat. Hemde ana kaynağından; yani http://www.java.com/en/games/ Hadi bakalım iyi eğlenceler.

Uyumadan önce koyun saymayı denemek istermisiniz. Hem de orjinal müzik eşliğinde http://leech.dk/go2sleep.swf iyi uykular

KAHVE MOLASI DERGiSiNi ON-LINE SATIN ALABiLiRSiNiZDergimizi ve fincanlarımızı On-Line satın alabileceğiniz bir adres. Weblebi.com'dan ürünlerimizi indirimli ve/veya taksitli olarak almanız mümkün.
http://www.weblebi.com/Default.aspx?Pt=32&Did=TAEZF9ohYPyGkqxpFCS-1A&Sid=1

Yukarı

 

 Damak tadınıza uygun kahveler


Opera 8.5 [3.7 MB] Windows Bedava
http://www.opera.com/
Hep duyuyordum ama bir türlü deneyememiştim. Geçenlerde fırsat buldum. Çok iyi düşünülmüş ve dizayn edilmiş bir tarayıcı, eposta programı ve dahası. IE'nin ağırlığından, bazen takılıp kalmasından şikayetçiyseniz, hemen tüm IE özelliklerini taşıyan ama üstüne pekçok kullanışlı özellik ekleyen ve en önemlisi Winodows'u yorup hantallaştırmayan bir alternatif arıyorsanız, hemen yükleyip deneyin. Bana duacı olacaksınız.

Yukarı





Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20051212.asp
ISSN: 1303-8923
12 Aralık 2005 - ©2002/05-kmarsiv.com
istanbullife.com