|
|
|
23 Ocak 2006 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Her Yerde Kar Vaarrr!!.. |
İyi haftalar
Seyredememiştim. Televizyonda yayınlanması vesile oldu oturup bir güzel tadına baktım. Çağan Irmak'ın ödüllü filmi "Mustafa hakkında herşey" di seyrettiğim. Bu adamda değişik bir yetenek var bu kesin. Ve işte şuraya kayıt düşüyorum, Irmak daha çok çağlayacak, daha çok dudak uçuklatan filme imza atacak. İyi güzel de, film saat 1:00 de bitince biz de dükkanı o saatte açma fırsatı bulduk. Diyeceğim o ki, şu anda saat 3:30 ve ben bu satırları ancak yazabiliyorum. Beklenen yağış olursa ben dahil pekçoğunuzun işlerine gidemeyeceğini hesaba katarak fazla oyalanmadan huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum. İstanbullu kahveciler dikkatli olun, kayıp aranızı buranızı yaralamayın. Üşütüp hasta olmayın, kendinize iyi bakın. Pikaba da 40 yıllık bir şarkıyı günün anlam ve önemine binaen koyup kaçıyorum. Ajda Pekkan söylüyor, Her yerde Kar Var. Esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle... Cem Özbatur
Yukarı
|
|
Cemreler Düşerken : Elif Eser (Zeycan Irmak) Kelebeğin Ağıtı....... |
|
Selma'ya.....
" Savrul kal.
Dağıl kal istersen.
Ne çıkar, ne değişir?
Bak, güneş tüm haşmetiyle devriliyor dağlar ardına
Bak, yaşam avuçlarımdan su su akıyor...
Suuusss! Hiçbir şey deme.
Kadim kal.
Kendine kal dilersen.
İster yak bu ateşi derinden,
İster küle soyun yanmadan.
Zaman seni-beni dinlemiyor
Kadrana hesap sorulmaz!
Akrep ol, zehrini zerk et yelkovana.
Ne gam?
Mimlendin çoktan.
Çocuk yaşım gerilerde.
Çocuk gözlerim mecnun!
Ne seni ne beni dinlemiyor cemre
Dokunduğu yer kavruluyor.
Hangi ananın ağıdı genzimi tırmalayan?
Hangi mehmed'in gurbet türküsü?
Yemen'den dönen var mı onu de hele?
Çeyizine kan damlayan ben miydim?
Bir kardelen, isyankâr toprağına
Gücün yeterse bul getir onu bana.
Gölgeye sor.
Karanlığa sor.
Yazgına sor!
Sor bakalım;
Kelebekler ölürken ne dua eder?
Niyazı nedir Tanrı'dan?
Onların da sızlar mı canevi?
Hasret midir ben kadar?
Yaşayacak bir günü daha olsa
Nasıl çoğaltırdı anlarını
Bir gün daha yaşamak fazladan
Kanatlarına düşürür mü ki renkler
Bulursan bana da deyiver.
Durul kal.
Ahdım var!
Benden habersiz gidersen buralardan
Gönül koyarım bilesin!
İflah olmam serilirim peşin sıra
Dağılır her bir uzvum seni arar yollarda
Beni bırakır gidersen şayet;
Başıma geleceklerin faili sensin!
Var gerisini hesap et! "
Dediydim, söylediydim
Sanki olacakları evvelinden bildiydim
Bir sen anlamadın, bir sana dinletemedim!
Savruldum.
Dağıldım.
Duruldum.
Asi ruhum eğdi başını kıldan ince
Haykırdı yaradanına;
"Madem onu benden çok sevdin
Madem kıymetlindi o senin
Beni de al!
Beni de al yanına...
Aşk sende, âşıkta..."
Elif Eser elif.eser4@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yukarı
|
|
Kahveci : Mehmet Sağlam İSTİSNALAR KAİDEYİ BOZMAZ AMA KAİDELER İSTİSNALARI HEP BOZUYOR |
|
Öncelikle şu sözcük kümelerine bir göz atalım:
1- Kural, kaide, ölçü, ölçüt, kriter, kıstas, standart, norm, prensip, kanun, yasa, anayasa, nizam, intizam, düzen, düzenleme, sistem, sistematik... Bunlar, düşüncelerimize gem vurmaya çalışan, onları kategorize eden, ufuk turlarımızın sınırları belirlemeye çabalayan, düşünce ve davranışları somut birer temele bağlama gayreti içeren sözcükler.
2- Doğru, gerçek, bilimsel, mantıklı, rasyonel, akıllıca, sağduyulu, etik... Bunlar, iktidarın belirlediği "ideal" hedefleri -veya ufukları- dikte ettiren ve düşünce ve davranışları o tarafa yönlendirmeye uğraşan sözcükler...
3- Yanlış, hatalı, mantıksız, usa aykırı, gerçeğe aykırı, standart dışı, fizikötesi, bilimdışı, akıldışı, abes, saçma, safsata, havacıva... Bunlar, kategorilere –veya iktidara- uymayan fikir ve düşünceleri reddetmek için kullanılan tu-kakalayıcı sözcükler.
4- İlahi, tanrısal, göksel, dinsel, tinsel, mistik, duyuüstü, vahiysel... Bunlar, somut dünyayı soyut evrenden ve inancı düşünceden ayıran sözcükler...
5- Duygu, duygusal, sempati, empati, his, hissi, hissiyat... Bunlar, duygu dünyasını fiziki dünyadan ve fizikötesinden ayıran sözcükler..
6- Ruhsal, id, ego, süper ego, şuur, bilinç, bilinçaltı, bilinçötesi, içgüdü, içtepi... Bunlar, psikolojik soyutlarla, göksel soyutları birbirinden ayıran ruhbilimsel sözcükler.
7- Sezgi, telepati, içgörü, önsezi, altıncı his... Bunlar, zihinsel, duygusal ve psikolojik yeteneklerin üstünde ve dışında olduğu varsayılan bazı “doğaüstü yetenekler”e işaret eden sözcükler.
Bu yedi sözcük kümesi düşünce, davranış ve duygularımıza sadece birer isim vermekle kalmıyor; aynı zamanda onları yoğun biçimde sınıflandırarak, bir anlamda bizi belli kalıplar içinde düşünmeye/davranmaya zorluyor. Bu nedenle, düşünürken belli kalıplar ve kavramlar içinde kalmaktan kurtulamamakta ve -farkında olmadan- yönlendirilmiş veya programlanmış bir “kafa yapısı” sergilemekteyiz. Pek çok sıradan sözcük yüzünden, tüm doğru ve yanlışlarımızı özgür olarak belirleme olanağımızı kaybetmiş bir halde, kelimelerin adeta esiri durumuna düşmekteyiz.
Bu lengüistik tutsaklığa sadece sözcükler değil, ortak kültürden edindiğimiz binlerce özdeyiş de katkıda bulunmaktadır. Bunlardan biri de, “İstisnalar kaideyi bozmaz,” ifadesidir. Her fırsatta kullandığımız bu deyiş, aslında aksini düşünmemizi otomatik olarak engelliyor ve istisnalar üzerinde çok az kafa yormamızı sağlıyor. Tabii bu ifade “doğru” kabul edildiği için de, istisnaların bu deyiş yüzünden çektiklerini kimseler durup irdelemiyor bile.
Tüm kâinat bir paradoks üzerine kurulmuşken ve yaratıcılık denen şeyin hep istisnalar sayesinde oluştuğunu bilmemize rağmen, istisnaları (yani bir anlamda müstesna şeyleri ve kişileri) neden bu denli göz ardı eder, onları neden bağrımıza basacağımıza dışlarız, bilmem.
“İstisnalar kaideyi bozmaz,” deyişine aldanmak ve kategorize edilmiş sözcük kümeleri dışına çıkamadan düşünmeye zorlanmış olmak, bence bize çok pahalıya mal olmaktadır! Düşünün biraz...
Mehmet Sağlam mehmetttsaglam@gmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yukarı
|
TUVALDEKİ YÜZ
Soğuk bir kış günüydü, kar olabildiğince yağıyordu; karla kaplanan her yer tabiat ananın gelini olmuştu sanki. Belki de bu yüzden erimemek için bir gelin gibi nazlanıyordu kar. Elfin her zamanki gibi odasındaydı, yani çatı katında. Bu harabe evde çatı katını tercih etmişti, orası tam resim çalışması yapılacak bir yerdi. Elfin için bu ev çok kutsaldı, çünkü babaannesini hatırlatıyordu. Babaannesi'nin elinde büyümüştü, bu sanat tutkusu da oradan geliyordu. Babaannesi hayattayken Elfin'i hep resim sergilerine götürürdü. Saatlerce resimler üzerinde konuşurlardı. Bu konuşma evde de devam ederdi. Elfin birçok ressamla da tanışmıştı bu sayede. Özel dersler de almıştı tabi.
Elfin'in annesi ve babası Elfin sekiz yaşındayken vefat etmişlerdi fakat Elfin, "Tanrı annem ve babamı çok sevdiği için yanına aldı" diyordu. Sekiz yaşında yapayalnız kalmıştı. Bu yüzden çocuk olmak ona pek bir şey ifade etmiyordu o zamanlar. Onun gibi yeni başlayan çocukları aileleri getirmişti okula. Böyle önemli bir günde yavrularını yalnız bırakmamışlardı. Benim de annem ve babam hayatta olsaydı beni okula getirirlerdi, diye geçirdi içinden Elfin, bunu sadece o ve Tanrı duydu, çevresindeki kimse fark etmedi bile.
Elfin yine böyle karlı bir sabah erkenden kalkıp tuvaliyle dans ediyordu. Günlerdir tuvaline bir çocuk çiziyordu ama bir türlü istediği gibi olmuyordu. Bu yüzde, hüzünlü, yalnız, kırılgan, çekingen bir ifade olmalıydı. Bu özelliklerin hepsini bir yüzde toplamak oldukça güçtü, fakat yapabilirdi; yetenekliydi, azimliydi, güçlüydü, inatçıydı. Bu zamana kadar hayatla hep başa çıkmıştı. Bunu da başarabilirdi, bitirmesine çok az kalmıştı, çabaları boşa gitmemişti nihayet, "Evet, evet, oldu." diyerek elinde fırçasıyla alt kata indi, sevincinden ne yaptığının, ne söylediğinin farkında değildi. Adeta bir kuş olmuştu, uçuyordu. Bedeni uçmuyordu elbette, ruhu uçuyordu. Sevincinden alt katta Aylin hanım'ın olduğunu unutmuştu. Aylin Hanım "Elfin! Elfin!" diye seslenince dünyaya döndü ruhu. Elfin çok utanmıştı, yanakları pembeleşti. Utangaç bir edayla alt kata inen merdivenlere doğru gelip aşağı doğru seslendi; "Şeeeeeeeyyyyyyy! Aylin abla günlerdir üzerinde çalıştığım resim vardı ya tamam bitti, hazır." dedi. Sonra merdivenlerden uçar adım aşağı kata indi, o heyecanla Aylin hanımı kolundan tutup çatı katına götürdü, öyle asılıyordu ki kolundan, sanki kazak sökülecekti. Nihayet çatı katına gelmişlerdi. Aylin Hanım tabloyu görünce Elfin'e hak verdi. Günlerdir bu yüz üzerinde çalışmak çok isabetli bir karardı. Gerçekten çok güzel olmuştu. Resimden kendini alamıyordu. Yemek ve temizlik Aylin hanımın işiydi. Bu işe ihtiyacı da vardı zaten, bu yüzden Elfin onu istemişti.
Aylin Hanım fakirdi, kocası bir fabrikada işçiydi, iki sene önce sol elini çalıştığı fabrikadaki makineye kaptırınca işten atıldı, daha doğrusu artık onu yetersiz gördükleri için işten attılar. Günlerce iş aradı kocası, fakat nafile, kimse ona iş vermek istemedi engelli diye. Bunun üzerine Aylin Hanım çalışmaya karar vermişti, daha doğrusu çalışmak zorundaydı. Ve Elfin onu yanına aldı, abla kardeş gibi olmuşlardı.
Elfin tekrar odasına gitti ve yıllardır aradığı o yüze kavuşmanın heyecanıyla, saatlerce o tabloya baktı, gözbebekleri donup kalmıştı sanki. O gün odasından hiç çıkmadı. Yıllardır aradığı o yüzle konuştu sessizce. Kim bilir ona neler söyledi? Belki bir şiir okudu, belki bir şiirin en acıklı yeriydi okuduğu ya da bir şarkı söyledi kederli sesiyle ve kemanı ona eşlik etti.
O gün o çatı katında neler yaşandığını odadaki sağ tarafı kırık olan ayna da bilemedi solgun yüzü de. Buna bir anlam veremedi kimse. Görmedi kanayan yüzünü, nereden bileceklerdi ki; karanlıkta kalmıştı bu yüz. Ona bakarak uyuyakaldı belki de. Rüyasında onunla konuşmaya devam ediyor olabilirdi. Sabah uyandığında yirmi yaşındaki Elfin yerine belki on yaşındaki bir Elfin olacaktı. Kim bilebilir ki, zaman bizden ne çok şey çalıyor; Elfin'den de çocukluğunu çalmıştı ama Elfin onu bulmanın umuduyla yaşıyordu, tıpkı yaptığı resim gibi.
Yıllardır zamanla yarışmış ve en sonunda kazanmıştı ve ödülünü, yani çocukluğunu almıştı zamandan. Ama bu biraz geç kalmış bir ödül olmuştu. Fakat "Olsun." diyordu Elfin, "Olsun…" O yine de mutluydu. İşte artık o hatıralar o masallar onundu.
İşte yaptığı, kendisini bulduğu yüzle karşı karşıyaydı; saatlerce yaptığı yüzü seyretti. Sanki o kırık aynasından kendisine bakar gibiydi. Saatlerce seyretti işte çizdiği o yüzü; sanki hayatını seyrediyordu, yüz yüze gelmişti kendisiyle.
Gökçen Akarsu
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yukarı
|
Gönülden Kahveci : Aylin Çukur |
GERÇEK KESİT
Duygu karmaşasına kapılmış en saf duyguların dilinden yazılan satırlar... Hayatın yüzünü gösteripte bizim reddettiğimiz,karşımıza çıkan kişi ya da kişileri değerlendiremediğimiz gerçeklerden sadece bir kesit....
Belki de en doğru olansın sen. Karşıma çıkabilecek en saf,en dürüst olansın bu kuşkuyla sarılı dünyada kim bilir, en huzurlu, sakin akan nehirsin benim için belki de... Belki de en derin müzik ezgisinde saklısın; ve çoktan buldum, hissettim ben seni...
Belki de yanlış olan tek şey vardı.O da seni çok önce bulmuş olmamdı. Çünkü bana yanlışı görmeme fırsat bırakmadan açtın kollarını ve bocalamama izin vermedin belki.Ve o ''hazır huzur''a teslim ettin yine beni. Ben gerçeği aramaya çalışırken sevginle doyurmaya çalıştın sen beni.Mutlu olduğunu sanıyordun ve beni de hep mutlu hayal ediyordun.Hayallerine uygun anlıyordun sana anlattığım her şeyi. Aklının bir masasında çizdiğin biriydim ben artık...Benim söylediklerim senin bana dair düşüncelerinle vücut buluyordu belki de sana göre. Ben bıktım bu aptal huzurla mutluluğu bulduğumu göstermeye çalışmaktan ve o sahte yüzle ama sen asla bırakmadın ve zorla sokmaya çalıştın o kalıba beni...
Bu bir egoistlik mi yoksa gerçek bir hassasiyet kırıntısı mı tam olarak bilemiyorum... Aynı tecrübesizliğin verdiği zayıflıktır belki bunun da nedeni... Hayatı tam anlamıyla göremeden,''O''nu tanıyamadan en iyi olanı bulmuş olmayı ve sonrasında olabilecekleri hiç ama hiç düşünmemiştim daha önce... Şimdiyse boşluklar var hayatımın en ağaçaltı ve kuş cıvıltılı mekanında hazır olmanın eksikliği ve çaresizliği var...
Geri dönemiyor olmak ve son hakkımı kullanmış olmak daha da kötüsü hiçbir şekilde çabalamadan ''büyük ödül''e ulaşmış olmak herkesten önce...
Bilmem belki de tuhaflık gerçekten bende... Çok fazla düşünerek olguların en karanlık boyutlarına dalıp giden benimdir belki de bu insan denizinde... Bir inci peşindeyim herhalde ama,o derin karanlıkta, yanlıştan başka bir şey göremiyorum etrafında...
Sen ise büyük bir sabırla bekliyorsun şimdi beni.Ne zaman kurtulacağım bu çıkmazdan ve gün ışığını görebilecek kadar yükseleceğim diye...Hatta elini uzatmış bekliyorsun beni,hiçbir zaman anlayamadığını ifade eden bakışlarla...En iyisi sadece yaşaman olacak beni.Anlamak için vaktin yetmeyecek çünkü.
Hiç birimiz için yetmiyor zaten ve hiç birimiz aynı pişmanlığı hissetmeden ulaşamıyoruz oraya. Sevginin en yüce ürünü,düşünceleriyle sevgi kadar yaratıcı ve otoriter, duygularıyla ise sevgiye en yakın olabilen canlıyken, biz o çizgi üzerinde yalnızca lanetleyebiliyoruz kendimizi. Yaptığımız onca gereksiz iş yüzünden,yapamadıklarımız adına lanetliyoruz işte sadece!!!
Hayata dair ne varsa yaşamanız dileğiyle...
Aylin Çukur acukur@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yukarı
|
• HAFTANIN ÖZLENEN TEMBELİ •
|
Misafir Odası : Tanju Akdeniz Seçenekler ve Seçimler |
|
Yok. Yok. Erken seçimden falan söz etmeyeceğim. Seçenlerin seçmesini bilmemesi durumunda seçimin de bir anlamı kalmıyor.
Seçmesini bilmek gerekir görüşüne kimsenin bir itirazı yoktur sanırım. Peki nasıl bilinir seçim? Soyle alırsın eline bir tartarsın, kripton gezegeninden gelmenin verdiği güçlerle bakarsın içine, güzelse alırsın...
Rasyonel seçimler anlaşılması daha kolay gibidir. Alternatifleri serersin önüne, bir eline de ölçütleri alırsın. Bundan sonrası çocuk oyuncağı. Ölçütlerine en yakın alternatifin üzerine koyarsın çarpıyı. İşte bu kadar basit.
Keşke her seçim bu kadar basit olabilse. O zaman bu yazıyı yazmaya bile gerek kalmazdı. İlkokul üçüncü sınıfa bir 'seçim' ünitesi koyar, kökünden hallerdik bu meseleyi.
Seçimin başka boyutları da olmalı ki, bu konu hala gündemimizde.
Karpuz seçerken neler yaptığımıza bir daha bakalım. Diyelim ki seçtik birini. Ya kabak çıkarsa? Sekiz kilo karpuzu eve kadar taşı, sonra da çöpe. Giden sadece para değil. Hayaller de gitti çöpe. Yol boyunca neler düşlemiştik halbuki...
Mutfak tezgahının üzerinde daha bıçağı değdirir değdirmez kütürdeyerek yarılacaktı. Zümrüt yeşilinin arasından ne güzel görünür nar kırmızısının üzerindeki siyah çekirdekler. Buz gibi karpuz dilimlerinin gidereceği susuzluğumuzu unutturacaktı dirseğimize doğru ilerleyen suyu. Karışacaktı dudak kıvrımlarımızdan süzülen damlalara dilimizin, dudağımız kamaşması.
İşte bundandır kararsızlığımız. Seçemeyiz bir türlü, onca karpuzun içinden hayallerimizi gerçekleştirecek olanı.
Zordur seçmek bir tanesini. Ve daha zordur vazgeçmek yüzlercesinden...
Çağırırız karpuzcuyu:
- Seç bakalım şurdan bir tane. Kabak çıkarsa gelir kafana atarım ona göre.
Ne kolaydır seçmekten vazgeçmek. Ne kolaydır kendi seçimlerimizin kabahatini başkasına yüklemek. Ne kolaydır suçlamak. Başkalarına terk ettiğimiz seçimlerin sorumluluğundan kaçmak ne kolaydır...
Ne dersiniz? Sizce de öyle mi?
Kalın sağlıcakla.
Tanju Akdeniz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yukarı
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
KOÇ (21 Mart-20 Nisan) Yeni haftanın tüm koçlara mesajı gayet açık. Zorlamalarla veya duygu sömürüleri ile kotaracaklarınızın yaşam süreleri bir nefeslik olacaktır. Olduğunuz gibi kalın. Özellikle otantik ve kendinize özgü kişiliklerinizle.. Zamana zaman tanımayı öğrenmelisiniz. Haftanızın son günleri karmaşık olabilir dolayısı ile hemen alevlenmeyin.
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs) Dualarınızın veya olumlu düşüncelerinizin sayesinde mis gibi haftanıza heyecanlarla girmektesiniz boğalar. Kalplerin kapılarının sonlarına kadar açılacakları günlerin ve anların kıymetini bilmelisiniz. İçinize doğacak bu güzelim enerji akımından faydalanarak yeni projelere ve atılımlara imza atmaya hazırlıklı olun.. Bilhassa sabit fikirlerden uzak durun..
İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran) Bir dağ zirvesine hiç tırmandınızmı ikizler.. Karla kaplı tabiatın muhteşemliğini içinizde yaşadığınızda benliğinizin merkezindesinizdir artık.. İşte böylesine eşsiz duygulara hayli yaklaşacağınız güzel haftanızda sabırsızlıkların talihsiz esirleri olmayın ikizler. Kesinlikle anı yaşayın, haftanızın son günlerinde ahiret sorularında kaybolmadan bilhassa..
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz) Seçimlerin haftasındasınız yengeçler. Yaşamlarınızda bulunduğunuz konumların yetersizliklerini daha da belirgin bir şekilde hissedeceksiniz. Gerekli değişimleri yerine getirecek enerjileri ve motivasyonları kendinizde bulamazsanız gerçekten yazık olacak. Bir an evvel harekete geçmelisiniz. Vitesle telaşı birbirine karıştırmadan..
ASLAN (23 Temmuz-22 Ağustos) Etrafınızda sizlere iltifatlar yağdıranların bolluğuna kanmayın sevgili aslanlar. Aslında kimseye ihtiyacınız da yok.. Altıncı hislerinize güvenirseniz yanılgılara ve hayal kırıklıklarına uğramadan yolunuza devam etmiş olacaksınız. İlerleyin aslanlar, kim ne derse desin ilerleyin.. Egolarınıza beyinlerinizi kaptırmadan ilerleyin..
BAŞAK (23 Ağustos-22 Eylül) Tecrit edilmiş halde yaşamak başka bir adım geri çekilerek yaşamınıza yükseklerden bakmak bambaşka şeylerdir sevgili başaklar. Aradaki nüansın inceliğini yakalayabilirseniz yeni haftanızın sizlere getireceği zenginliklerin farkına hemen varacaksınız. Çok şeyleri daha açık şekilde anlamanız için altından fırsat elinizde.
TERAZİ (23 Eylül-22 Ekim) Tamamen kendinize ait olun teraziler. Kendine ait olmak o kadar kolay bir olgu değildir. Düşüncelerinizin, kaygılarınızın benliklerinizi sarıp sarmaladıkları andan itibaren merkezinizden uzaklaştınız demektir. Trapezcinin gösterdiği yoğun konsantrasyon misali yeni haftanızda son derece uyanık olmalısınız.
AKREP (23 Ekim-22 Kasım) Eğer alemin tüm yükünü omuzlarınızda taşıdığınız hissiyatlarında kaybolursanız bilin ki farkına varamadan çevrenizin sizlerden olan beklentilerini kişisel hedefleriniz haline getirmişsiniz demektir.. Enerjilerinize ihtiyacınız var akrepler onlara ivedelikle sahip çıkın.. Yeni haftanızda yaratıcılıklarınızın şaha kalkacaklarını söylemeliyim.
YAY (23 Kasım-20 Aralık) Yaşamda dünyevi uğraşların esirliklerinden bir anlığına da olsa uzaklaştığımızda çok şeyin tüy gibi hafiflediklerini farkederiz. Hemen sonra ise alışkanlıklarımızın vazgeçilemezliği koşuşturmalarımıza bizleri yeniden mıknatıs gibi çekerler. Yeni haftanızda söz konusu rahatlamalara kavuşacaksınız. Yeterki bu dönemin kıymetini bilin ve silkelenin yaylar..
OĞLAK (21 Aralık-19 Ocak) Sosyo-profesyonel faaliyetlerinizde olsun dostane ilişkilerinizde olsun tüm sevdiklerinizin kendilerine has arka bahçeleri vardır. Yeniden doğuşların arifesinde herşeyi karşı taraflardan beklemeyin. Sizlere meyilli insanların isteklerini daha fazla gözardı etmemelisiniz.. Haftanızın yol pusulası bu işte oğlaklar..
KOVA (20 Ocak-18 Şubat) Kaygılarınızın nedenlerini ve gerçekleri yaşamınızın heyulâlarından arınarak daha ziyade içinizde aramalısınız. Yeni haftanız sizlere bunu kesinlikle hatırlatacak kovalar. Sorunlu ilişkilerinizde kemikleşmiş yaklaşımlardan vazgeçerek alçakgönüllü olmayı deneyin. Sabırlı davranın, haftanız sınavlarla dolu gelebilir sevgili kovalar..
BALIK (19 Şubat-20 Mart) Sevgili balıklar hayatın getirdiği tecrübelerin ışığında kazandığınız kişiliklerinizin ve ruhlarınızın berraklıklarını yeni hafta içerisinde bambaşka gözlerle göreceksiniz. Günlük yaşamın çalkantılarından etkilenmenizin bahis konusu bile olamayacakları dönemlerdesiniz artık. Geçmişte verdiğiniz mücadelelerin mükâfatlarıdır bunlar.
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yukarı
|
Fotoğraf : Recep Pehlivanlar Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir, dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. <#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.852 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
Uzat Avuçlarını
arala yüreğini usulca
dizginsiz kalemini soyutlayarak
/yıpranmış zamandan
ki
saklansın dudaklarına
/nefesten kopan kırılgan nida
-yanmalısın mısra kalabalığında-
silinmeli dilin isyankârlığı
artık
hükümranlığını kaybetmeli
/ölümüne susayarak
ve elinde kırmızı mercan demetleri
tedavülden kalkmalı üzgünün sesi
-yaranı sağaltmalısın sözün icazetiyle-
bir sulh olmalı küf kokularında sahafın
damıtmalı harfleri soğurulası devâlarda
/ezayı tek tek ayıklayarak
(suskunun narin kırılmalarında veya)
hükümsüzlüktür esen
-bil-
hüznün sarmal kuşağını at belinden
güneşi gülabdanlarca doldurarak güne
çoğalt ışığın yudumlarını
haydi
uzat şimdi avuçlarını
29.Kasım.2005 / Üsküdar
Feride ÖZMAT
Yukarı
|
Çizen: Faik Murat Müftüler Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir, dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
Yukarı
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan Yamağı : Bora Dandinoğlu |
|
Klavye ile haşır neşir küçüklere sorumluluk duygusunu bir nebze olsun aşılayabilecek bir site.Basit bir üyelik işleminden sonra hayatı sizin ellerinizde olan sanal bir çiçeğiniz oluyor. İyi bakarsanız büyüyor, bakımsız kalırsa boynunu büküyor, bakımda aşırıya kaçarsanız kızıyor. Boy sıralamasına göre üyelerin çiçekleri birbiri ile listelerde yarışıyor. http://www.sibercicek.com/index.php
Ev ve ofisindeki ki mobilyaları sık sık değiştirme merakı olanlar veya yeniden dekore etmek isteyenler için faydalı bir link.Odanızın ölçülerinde ki bir platform üzerinde her türlü ev/ofis mobilyalarını istediğiniz şekle sokabiliyorsunuz.Böylece yaptığınız değişiklikten memnun kalmayıp başa dönme sıkıntısı yaşamıyorsunuz.Sitenin asıl amacı bu değil tabiki. http://www.furniture.com/common/roomplanner/
Hangimizin uçurtma ile ilgili bir anısı yoktur ki?Fakat günler geçtikçe bildiğimiz klasik çıtalı uçurtmalar tarih olmuş ve değişik yapı ve şekillerde olanları göklerde süzülüyor artık.Bu sayfa da 15 ayrı yapı ve şekilde uçurtmanın yapılışı çizimlerle tarif ediliyor ve uçurtma hakkında önemli bilgiler veriliyor.Gerisi size kalmış. http://www.angelfire.com/pokemon/ucurtma/
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
IamTOO 3GP Converter 2.1.47 [6.56 MB] Windows (tümü) / demo
http://www.flydownloads.com/download/dvd_software/3gp_video_converter.exe
Çok güçlü bir "3GP" (cep telefonu video formatı) video dönüştürme programı."3GP" video formatındaki vido dosyalarınızı kolaylıkla ".mpeg" formatına dönüştürebilirsiniz.Ayrıca RM,MP4,MOV,WMV,MPEG,AVI gibi formatları da "3GP" formatına çevirebilirsiniz ve klipler oluşturabilirsiniz.Bu klipleri bilgisayarınızda Quick Time ile telefonunuzda (Nokia,Sony Ericson,Motorola) izleyebilirsiniz.Tek dezavantajı ücretli olması ama benim memurum işini bilebilir tabiki.
Yukarı
|
|
|
|
|
|