|
|
|
5 Aralık 2006 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : NO SMILE! CRY_ADSL_CRY.COM | Merhabalar,
Modemi patlattık ama yerine yenisini koymayı da becerdik çok şükür. Dünya varmış. Anlaşılacağı üzere bu aralar ADSL hatlarla, modemlerle çok içli dışlıyım. Sadece kendimle ilgili değil, müşteriler, yakın dostlar derken hemen her gün bir ADSL muhabbetinin içindeyim. Bunlar sizi ilgilendirmez bunu da biliyorum ama tam bu noktada taze taze yaşadığım bir aldatmacanın üstüne, sizi de ilgilendirebileceği için, gitmeye kararlıyım, hiç kusura bakmasınlar.
Efendim, sevgili babam 75 yaşında bilgisayara merak saldı. Önceleri tavla oynamakta kullandığı bilgisayarda, internet bağlantısı olursa dış dünya ile de tavla oynayabileceğini öğrenince, ısrarlara dayanamayıp eve bir ADSL hat almaya karar verdi. Tabi ihale de bana kaldı doğal olarak. Bir aydır şirin bir filmle reklamı yapılan SMILEADSL de karar kıldım. İşin gerçeğini bildiğimden, filmdeki gibi 30 saniye de çoluk çocuğa karışılacağını düşünmedim elbette. Ama Türk Telekom'un ertesi gün yaptığı bağlantıyı, hadi bunlar modemi de alıp eve gelecekler diyerek, 1 hafta içinde nasılsa hallederler diye düşündüm. Eh fiyat avantajı da olduğu düşünülürse makul ve mantıklı bir karardı. Geçtiğimiz Pazartesi internet üzerinden başvurumu yaptım, 59.-YTL lik aktivasyon ücretini de paşa paşa peşinen ödedim. Ardından telefonla başvuru teyidini alıp, birkaç gün içinde irtibata geçeceklerini öğrendim. Perşembeye kadar arayan soran olmayınca ben aradım. Sırada olduğumuz bilgisini verdiler. Son görüşmeyi de dün akşam yaptım. Telefona çıkanlara biraz da sert çıkarak "Reklamınızda tek vurguladığınız hız ama siz maşallah kaplumbağa ile ancak yarış ediyorsunuz." dedim, aldığım cevaba daha fazla sinirlendim. "Tahminlerimizin üzerinde başvuru oldu, taleplere yetişemiyoruz, en kısa zamanda size de bağlanır."
Konuyu bilmeyenler için biraz açayım. Türkiye'de dial-up bağlantı satarak gündeme gelen servis sağlayıcılarımız, Türk Telekom'um ADSL atağı ile yaya kalınca, tüm alt çalışmalarını bu kanalı kullanabilme üzerine kurdular. Yani bu hazırlıkları 1 yıldır sürüyordu zaten. Arkasında Doğan Grubunun olduğu bir telekom şirketi yanlış bir öngörüyle hazırlıksız yakalandı safsatasına inanmak oldukça güç. Doğruysa zaten kocaman bir ayıp. Ama asıl ayıp olan, hala sürdürdükleri reklamla müşteri kovalamaya devam etmeleri ve soru soran müşteriye doyurucu bir cevap verememeleri. Gecikme nedeni ekip ve ekipman olamaz, olmamalı. Baştan düşünememiş bile olsalar bu işi sonradan hızla çözebilecek güce sahip olduklarını ben biliyorum. Telefon hatlarının kullanımı ve paylaşımı konusunda Türk Telekom'la aralarında bir husumet çıkmış olabilir, bu mümkün. Ama bunun da faturası müşteriye çıkmamalıydı, her türlü anlaşma sağlandıktan sonra pazarlama çalışmasına başlanmalıydı diye düşünmekteyim.
Şu an için ADSL almayı düşünüyorsanız, tüm soran dostalara söylediğim gibi, sizlerin de bunları göz önüne almanızı tavsiye ediyorum. Sonra SMILEADSL yerine CRYADSL alır benim de kulaklarımı çınlatırsınız. Hepinize kesintisiz internet bağlantısı dilerim. Hoşçakalınız.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle... Cem Özbatur
Yukarı
|
Yaseminden Kolye
Karanlık bu ev.
Mandalina ağaçlarının tepesine binmiş hurma ağaçları, hangi ağaca sarılacağına karar verememiş; her kolunu bir başka ağacın boynuna dolamış begonviller, yükselemeyeceğini bildiğinden başını öne eğmiş incir ağaçları.
Güneş girmiyor içeri.
Güneş mi istiyordun sen?
Bir toz kümesi dans etmeye başladı yatak odamda. Yakalamak şimdi onları; çocukluğumdaki gibi.
Ahşaptı dedemin evi. Aralıklardan hem güneş hem rüzgar girerdi hayata.
Kilidi olmayan, büyük ahşap kapıdan avluya girilirdi. Evde kimse olmayacaksa, ip dolanırdı kapıdaki çengele. Bağlanmazdı bile. Hiç kimse kimsenin hayatına sokulmazdı hoyratça. 20 basamakla çıkılırdı hayata.
İlk hayattan ikici hayata; yine 20 basamakla.
40 yaş.
İkici hayatta, kurumaya bırakılmış erzaklar olurdu. Meyve kuruları, kuru yemişler. Yazdan toplananlar.
Pencere!
Açılır mı?
Denemeli.
Ne kadar süredir kapalı?
Yasemin kokusu dans etmeye başladı tozlarla.
Şarkıyı kim söylüyor?
Kimin sesi?
Saçlarımı taradı rüzgar
Kokum döküldü omuzlarıma.
Eski çiçeklerim kaldırımlarda
Sararmış anılar
Ne zaman kanatır ne zaman okşar.
Benim sesim.
Saçlarında hala tomurcuklar.
Kıbrıslı kadınlar yasemin tomurcuklarını ipe dizip kolye yaparlar. Kıbrıslı bir şair söylemişti. Birer kolye yapmıştı ikimize de o sabah. Üstümüz başımız perişan, sosyeteye karışmıştık. Resim Sergisi açılışına. Dağ tepe dolaşmıştık gün boyu. Bir kelebeğin peşinden. Sosyete resimlerden çok ayağımızdaki tozlarla ilgilenmişti.
Kimin var yaseminden kolyesi diye avutmuştuk kendimizi.
Ne oldu bana böyle?
Ne oldu gülen gözlerime?
Güneşin batışını, otobüsün camından görmüştüm en son. Buraya gelirken. Güneşi denizi var diye yerleşmiştim bu kentte. İşten bu yüzden ayrılmıştım.
'Güneşin batışını görmeyeceksem'.
Birkaç gün gidip oturdum sahilde. İşsizliğin keyfini yaşadım. Sonra kapattım kendimi eve. Okumadım bile doğru dürüst. Yazmaya çalıştım. Mizah yazıları yaz dedi arkadaşlarım. Denedim. Öfke vardı mizah denemelerimde. Oysa güldürürdüm herkesi esprilerimle. Deneme.
Kime bu öfke?
Korkularım olduğu gibi duruyor ininde. İçimdeki boşluk büyüdükçe, hacim kazanıyor. Ses tonundan anlıyorum. O konuşuyor. O kadar yaklaştı ki sesimiz birbirine, ayırt edemiyorum kimin konuştuğunu.
Elimden tutup ikinci hayata çıkartırdı dedem.
Küçüktüm.
Korkuluklar, sağlam değildi.
Korkularım, sağlam şimdi?
Biri gelip çıkarsa beni hayata.
Hayaller, sağlam değil mi?
İnsanlara güvenme demedim mi ben sana?
Güvenmemektense aldatılmayı tercih ederim
Hep yanlış insanlar çıktı karşına.
Hayır, ben seçtim onları. Seni büyütebilmek için.
Kapatıp penceremi, oturmamı istiyordun sen. Senin için daha güvenliydi. Ben ne kadar karanlığa gömülürsem, sen o kadar büyüyecektin.
Büyüdün işte.
Işıksız yaşıyorsun sen.
Yasemin kokusunu duyduğunda, aldatılma geliyor aklına.
Yok, eski çiçeklerim kaldırımlarda. Yok, sararmış anılar.
Saçlarındaki tomurcukları görmüyorsun ama.
Ne zaman mutlu olmaya yaklaşsam o meşum rüya. Yangının içinde uyanıyorum. Utanıyorum mutlu olmaktan.
Işıktan korkuyorsun sen.
Beni de korkutuyorsun.
Ben insanlardan öğrendim yaseminden kolye yapmayı.
Çiçeklerini çiğnediler. Canın acıdı?
Güzel koktum ama değil mi?
Acı büyütür insanı.
Büyüdüm işte.
Duyarlılıklarım vardı önceden. Doğaya insana duyarlıydım. Kapatınca penceremi; içime döndü bakışlarım.
Karanlığım büyüdü, sen büyüdün.
Açtım işte!
Yaseminden kolye.
Işıkla dans.
Meyil Delen
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Sütlü Kahveci : Deniz Marmasan KARANFİLE BAKAN |
|
Ne kalmış geriye çakıl taşlarından
sadece bejden kahveye dönük hafiften bir ıslık..
tanınmayan bir silüette yansıyan çakıl burukluk sustu gecede..
ben kaldım geride, sen kalmadın, bittin, küllerin saçıldı ay dolu kadehin ağzına...
ben tuttum uçurtmayı, sen kayboldun rüzgârın çığlıklarında...
serde erkeklik var deyip çakılına çakıl kattın beyazın..
susamış kuşlar, yol veren olsa uzak diyarların uçsuz bucaksız sularına kanat çırpacaklar ama yok. Yoluna yol katmış dağlar, sularından su çekmişler. Geride, çırpılacak kanatlarda gözyaşları kalmış...
ay güldü geçen gece biliyor musun? Güldü sana. Ona verdiğin sırlar dökülmüş göğe, yıldızlar kapıp koklamış, kimbilir beğenmişlerdir belki içine teptiğin sihirli yaldızların kokularını... Ne vardı onlarda biliyor musun? Defne kokusu.. Anlatmıştım sana..
Küsmüş şehir bana. Sadece susuyor karşımda. Her sabah deniz sırtını dönüyor artık. Çünkü artık dalgaları, çalkantıları görmeme gerek yokmuş. Durulman lazım, dedi bana. Başka denizler de küsmüş müdür bana? Bir zamanlar deniz içine alırdı denizleri. Peri masallarına saklanmış aşkları taşırırdı hıçkırıklarında. Döndü sırtını deniz.. Kızıllığın ortasında yalnızlık belirdi. Ufuğa baktığımda bir kaç karanfil belirir kırmızıdan, sus dedi kokusu, karanfillerini tüketme yeni doğan güne başlarken, pembeden kırmızıya çalarken, yanık yanık kokarken katar gününe seni, sevdanı, şehrini, denizini, her parçanı, soldurma karanfillerini...
Deniz Marmasan
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Beyaz Düşler : Sabiha Rana Mevlana'yı anmak ve anlamak.. |
|
Hz. Mevlana insan düşüncesine yeni ufuklar açarak ve derin mesajlar vererek İslam inancına hizmet etmiş büyük bir Velidir.. Aklın ve ruhun yanında insanlığa sevgiyi de sunarak iyi ahlakla dinimizin gereğini yerine getirerek, ilim ve bilim yolunda hayatta huzurla nasıl ilerlememiz gerektiğini ışığıyla bizi aydınlatıp sunandır...
Mevlana Celaleddin-i Rumi, varlığını yaşadığı zamandan bu zamana kadar bizlere yansıtan düşünce güneşimiz olmuştur.. Mevlana felsefesini bilen ve anlayan her insanın gönlünde gül bahçelerinin açtığını bir kıvılcımın ruhu nasıl ateşlediğini ve bir ilahi gücün bizleri nasıl etkisine aldığını hepimiz kendimize göre mutlaka anlamış ve içimiz titreyerek hissetmişizdir.. Mevlana'nın çağlar boyunca insanları etkilemeye devam edecek olan bir pir, bir insan-ı kamil ve büyük bir şair olarak dünyaya gelen ve o büyük bir İslam düşünürüdür..
Hz. Mevlana ilmin ve hikmetin diliyle, aşkın en güzel yüzüyle gönüllerimize sultan olmuştur.. O Hak'tan yansıyan ve hiç sönmeyecek olan sevgi güneşimizdir....
BİRLİĞE ULAŞ
Birliğe ulaş Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?
Zengin yoksulu hor görür, ne diye?
Sağ soluna yan bakar, ne diye?
İkisi de senin elin, ikisi de, peki, kutlu ne, kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek.
Başımız da tek, aklımız da tek.
Ne diye iki görür olup kalmışız iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye?
Sen habire gevele dur bakalım, habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de, sonu nereye varır bunun, nereye?
Şu beş duyudan, altı yönden varını yoğunu birliğe çek, birliğe.
Kendine gel, benlikten çık, uzak dur, insanlara karıl, insanlara, insanlarla bir ol.
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz.
Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane.
Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini.
Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini.
Tertemiz can canlığını işler, canlığını.
Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini.
Ama sen canı da bir bil, bedeni de, yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine, hani bademler gibi, bademler gibi.
Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller, ama hepsin de anlam bir.
Sen kapları, testileri hele bir kır, sular nasıl bir yol tutar, gider.
Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak, can nasıl koşar, bunu canlara iletir.
Mevlana Celaleddin Rumi
Okuyan gönülleri kabul olan dualarımla selamlıyorum efendim..
Sabiha Rana http://www.sabiharana.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Kahveci : Ayfer Arman HOCA VERİR TALKIMI.... |
|
Neşeyle girdi kahvahaneden içeri..
-Çay çek mehmet abiiii..
Kahvehane sahibi ters ters baktı ocagın arkasından sonra seslendi.
-Bağırma be oğlum!
Ali ufak tefek tüm arkadaşlarının beberuhi adıyla çagırdıgı kapkara gözleri her an neşeyle parlayan bir gençti. Kahveciye aldırmayıp gülerek en yakınındaki masaya çöktü.
-Henüz gelmemiş bizim tayfa mehmet abi.
-Dökülürler az sonra sen geldin ya hepsi damlar ardından.
Bir kahkaha attı ali.
Yarım saat kadar sonra tüm ekip tamamdı. Masa kurulmuş okey dönmeye başlamıştı bile.
-Mehmet abi çaylar nerede kaldı?
-Patlamadınız ya? Ocakçı izinli tek başıma hanginize yeteyim.
-Sinirlenme be abi.
Masanın çevresindekiler gülüştüler. Çocukluklarından beri ayrılmamıştı bu dörtlü.
Aynı semtin , aynı mahallenin delikanlılarıydı hepside. İş bitimi sözleşmişçesine birer ikişer kahveye gelip çöreklenirlerdi okeyin başına. Ve her gece birine kalırdı masanın hesabı.
Okey kıran kırana sürerken Ali bir dirsek atıp yanındaki İbrahime kapıyı işaret etti.
Sinyali tüm masa anında görüp kapıya çevirdiler başlarını.
Hacı Emin efendi uzun sakalı kendisine iki beden büyük pardüsesiyle kapıdaydı gülüştü masa.
Emin efendi ters ters bakarak masadakilere; gelip ocagın yanındaki masaya oturdu la havle çekerek. Sonra etraftakilerin kendisini incelediğini bidiğinden kalkıp iskemlesinin yönünü degiştirerek yuksekte duran televizyona arkasını döndü göstere göstere. Bir kez daha gülüştü masadakiler. Dayanamadı Ali laf attı.
-Televizyon izlemek günah degil mi hocam.
-Günah tabi birde soruyor melun.
-Kızma be hocam ögrenmek için soruyorum.
cevap vermedi emin efendi duymamazlıga geldi. Bir kaç dakika sessizlikten sonra konuşmaya başladı.
-Kumarda günah.
Her gece hiç bıkmaksızın masada oyun oynayan bu dörtlüye kendince vaazlar verir sonra hikayeler anlatarak nasıl cehennemde yanacaklarını bıkmadan tekrarlar dururdu.
Aldırmadı masadakiler neşeyle oynamaya deva ettiler. İbrahim ıstakaya vurup -Bu iş bu kadar..
deyip bir kahkaha attı sonra masaya dogru eyilip yaklaşın dedi. Ve neredeyse fısıldar gibi bir gün önce şahit oldugu bir olayı anlatmaya başladı.
-Bu emin efendi var ya?
-eeeee?
-Dün çapkınlık yaptı arkadaşlar.
Bir ugultu yükseldi masadan kahvehanedekilerin başları masaya döndü.
Sakinleştirler.
"Anlat" hele dedi beberuhi Ali ve anlatmaya başladı İbrahim.
-Dün alt geçitin oradan geçerken hacının arabaya bir kadın aldıgını gördük ve izlemeye başladık murat la ikimiz.
-Hangi Murat.
-Aşagı mahallede murat yokmu bakkalın oğlu işte onla.
anlat devam et sesleri yükseldi masadan ve İbrahim tadını çıkartarak anlatmaya başladı.
-İkinci alt geçitin altına gelince durdurdu arabayı bizde az ilersinde durduk tabi -eee?
-Patlamayın oğlum anlatıyoruz. Arabadan inip bagajdan bir torba alıp gene bindi arabaya ve araba hareket etti tabi bizde peşinde. Kadın arabanın arkasında oturuyor biz izliyoruz bir hareketlene oldu arabada kadın hoca efendinin verdiği torbadan bişey çıkarttı baktık kafasından geçiriyor.
Masadakiler hep bir agızdan merakla sordu "neymiş".
-Durun be oğlum amma sabırsızsınız anlatıyoruz işte. Baktık bir kara çarşaf kadın giydi.
masada bir an sessizlik oldu sonra gülme sesleri yükseldi.
-Atıyorsun oglum..
-vallahi atmıyorum sonra araba devam etti. Bir apartmanın önünde durdu hoca önde kadın arkada girdiler apartmana. Murat'la bende bir merak işimiz var gidemiyoruz beklemeye başladık.
İki saat kadar sonra bunlar apartmandan çıktı bindiler arabaya aynı noktaya geri döndüler, Kadın alt geçite yaklaşınca çarşafı çıkarttıp tekrar torbaya koydu.
Ve bunu alt geçitte bırakıp yola devam etti hoca.
Biz dayanamadık tabi yaklaştık kadının yanına kadın önce korktu sonra gülerek anlatmaya başladı.
-Hoca efendi devamlı müşterimdir.. Haftada bir gün beni alır çarşafı giyerim böylece kimse anlamaz kim oldugumu ve allah için her defasında helallik ister ve bolca verir harçlıgımı..
İbrahim sustugunda bir gülme krizi tüm masayı kapladı durmaksızın gülmeye başladılar.
Ocagın arkasından kahveci seslendi.
-Beyler yavaş ayıp oluyor ama neyse o kadar komik olan anlatında birlikte gülelim.
Bu laf üstüne dahada koptu masadaki dörtlü ve beberuhi ayaga fırlayıp bir kaç adımda emin efendinin yanına gitti.
-Hocam yüksek sesle gülmekte günah mı?
-Günah tabi birde utanmadan soruyor kafir.
-Hocam sinirlenme peki zinada günah mı?
Emin hooca bir an durdu sonra yüksek sesle.
-Günah ne kelime kesin cehennemliksiniz... dedi.
beberuhi bir an durdu sonra kahvehanede bir göz gezdirip agır agır konuşmaya başladı.
-Peki hocam araba bagajında çarşaf gezdirirsek günahta yüzde kaç indirim olur?
Hoca acele adımlarla kahveyi terkederken beberuhi ve arkadaşları diğer müşterilerin şaşkın bakışları altında bir yandan kahkaha atarken diğer yandan olayı kahvehanedekilerle paylaşmaya başladılar...
Ayfer Arman
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 7.563 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
Gidiyorum
gidiyorum
ellerimde bir demet yasemin
gözlerimde bir bavul dolusu umut
dünkü sayfalarımda kırık onlarca düş
gelecek hanemde kocaman beklentiler
beni sensiz bıraktığın bu şehirden
yüzüm ak gidiyorum
laleler açtığında sabaha
güller kokusunu donatacak bahçemin
sen ise burnunda kalan son kokuyu
beni arayacaksın
gidiyorum
bileklerimde takılı binlerce düş kapanı
başımda yağmurlar dolusu bulut
zamanın yenilgisi saçlarımda
beyaza sarıp tüm bohçalarımı
senli dolaştığımız yollardan
başım dik gidiyorum
yağmurlar vurduğunda camlara
ıslattıkça tüm pencerelerini evimizin
sen gözlerinde bıraktığın son yaşı
beni arayacaksın
gidiyorum
zamanı ertelediğim diyarlara
bak!
bir tren geliyor yarına
senden çok uzaklara
sen ise
ellerim diye sarıldığın her buzulda
sıcaklığımı arayacaksın
Gülcan Talay
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Teknolojik ürünlerle ilgili fiyat araştırmalar yapmayı sevenlerden misiniz? Hani bazen teknosa ve benzeri mağazalara girip, herhangi bir ihtiyacınız olmadığı halde şöyle bir dolaşıp, insert'ü de elinizi alıp hımmm! diyenlerdenmisiniz? http://www.4indirim.com/ kısayoluna girip, abone olarak, günlük dört doz seviyesinde ürün ve fiyat bilgisini e-posta adresinize gönderilmesini sağlayabilirsiniz. Her sabah mesaiye başlamadan önce iyi hımmm'lamalar.
Bu da günlük fallarınızı okuyabileceğiniz ve abone olduğunuzda güncel bilgileri size gönderen bir fal sitesi. http://www.muneccim.com/ Tabiki sadece yıldız falı değil karakter tahlilleri, rüya yorumları, renk uyumları ve bir çok manevi destek malzemelerine bu web sayfasında bulabilirsiniz.
Günlük uygulamalarla ilgili bir diğer çalışma ise günlük haberler http://www.internethaber.com/ web sayfasında günlük derleme haberleri ve yorumları bulabilirsiniz. Belki birebir günlük gazete okumanın zevkini vermeyecektir ama yine de her türlü haberi aynı anda ve hızlı şekilde bulabilmeniz için uygun bir web sayfası.
Günlük bir çok şeyi takip ederken televizyonları takip etmemek olur mu? Tabi ki olmaz. http://www.tv7.gen.tr/ Bu web sayfasında ise tüm televizyonların yayın akışlarıyla ilgili detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Diziler, filmler gibi konu başlıklarını bulunması ve benzer programların bir arada takip edilebiliyor olması büyük avantaj.
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|