|
|
|
10 Ocak 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Zaman-sızım!.. | Merhabalar,
Oldum olası zamanı parsellemeyi, eşit dağıtıp hayır duası almayı beceremedim. Başladığımı mutlaka bitirmek gibi bir karakterim var Allaha şükür ama neye ne zaman başlayacağıma dair ayarlarım oldukça gevşek. Aynı anda sekiz ayrı konuyla ilgilenildiğinde uçup giden sadece zaman oluyor maalesef. Yani yetmiyor zaman, sızım artıyor, vicdanım sızlıyor. Zamansızım dostlar zaman-sızım. Yâr bana biraz zaman medet!.. Laf ebeliği etmeyi başardım ama başladığım işi bitiremedim gene. Gelin ben size bir şarkı dinletip kaçayım. Nicos çalıyor, Passione. Yarın biraz daha fazla birlikte olmak üzere esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
|
Kahveci : Figen Erdeveciler ÇATIRDAMA NOKTALARIMIZ |
|
Çok sevgili, ilgili, metafiziksel, falsız kalamayan kalınca ne yapacağını bilemeyen okuyucum, sizlerden uzak kaldığım bu dönemde, kendimi geliştirmek amacıyla, bir Uzak Doğu yolculuğu yapıp, çatırdama noktalarımız hakkında ve yaşam enerjimizin nereden çıkıp nerelere gideceği yönünde bir araştırma yaptım. Öğrendiklerimi derhal sizlerle paylaşmak için de karşınızdayım.
Bedenimizde bulunan, ve söylendiği üzere yaşam enerjimizi yönlendiren, beden ve ruh sağlığımızın dengesini elinde tutan, 7 ana 21 tane de ikincil sayılan , çatırdama noktamız vardır. Bu noktalar en alttan yukarıya doğru numaralandırılıyor. Sırayla inceleyelim:
1-Kök çatırdama noktası: Bu noktamız, en kıymetli hazinemizdir, neden? İnsanoğlunun doğayla uyumunu ve bütünlüğünü sağlayan yerdedir. Tahmin edileceği üzere, kuyruk sokumunun hemen altında bir yerde bulunan bu nokta sağlam olduğu takdirde, insanlar bir çok kişinin belirttiği üzere bir yeri fazla havada olma konumuna gelirler.Bu insanlarda özgüven, kendini beğenme, dünyasal zevklere düşkünlük hat safhaya çıkabilir.Bu sağlık belirtisidir ama…Eğer bu noktanız yeteri kadar beslenmiyorsa, kendine güvensiz, dünya işlerine kendini veremeyen bir insan portresi çizersiniz.Bu nokta çatladığı zaman, alın üzerinde olduğu varsayılan ar damarının da çatladığı gözlemlenmiştir.
2-Sakral çatırdama noktası: Tam göbek deliğinin altına denk gelen bu nokta, cinsel enerjimizi ve yaratıcılığımızı destekler. Bu noktanın tam olarak olgunlaşması ergenlik döneminin sonlarına denk gelir. Sanıldığı üzere bu çatırdama noktası, güdüsel değil duygusal cinselliği ve karşı cinsle uyumu simgeler. Unutulmaya yüz tutmuş şefkat, sevgi,sadakat gibi güzel paylaşımları destekler. Kök çatırdama noktasındaki dengesizlik buraya yansırsa, eyvah…Aile kurumu diye bir şey kalmayabilir.Bu çatırdama noktası çatlamış insanların hayatları televizyon dizilerine güzel senaryo malzemesi olur, biz de seyrederiz.
3-Mide çatırdama noktası: Adı üzerinde, mide çatırdama noktamız olayları nasıl hazmettiğimizi ve nasıl çözümler bulacağımızı gösterir. Hani bazen midenize sinirden kramplar girer ya, işte o an çatırdamaya başlayan tam da bu noktanızdır. Ani öfkeler, ani mutluluklar, dengesiz hareketler, vay ben bu lafı yemem yediririm şeklindeki saldırganlıklar hep bu noktanın zayıflıkları yüzündendir. Bu noktaya iyi bakmak lazımdır. Kimileri hatta çoğunluk sakinleşmek adına market reyonlarında, alkol ve sigara alışverişini abartarak dengeyi bulmaya çalışır. Beylerin aslan sütü alışverişine karşılık, bayanların ayakkabı alması da doğaldır. Derhal mide çatırdama noktası tedavi olur.
4-Kalp çatırdama noktası: Evrendeki her şeyi karşılıksız sevebilme ve kabullenme merkezimizdir. Yeri kalbimizin hemen sağ tarafındadır. Koşulsuz sevme olayını saçmalık olarak gören insanlarda bulunmamaktadır. Onlar, kök çatırdama noktası ile sakral çatırdama noktası ile idare etmekte, çatır çatır çatladıklarının ise farkında olmamaktadırlar. Beni sevmeyen ölsün fikri işte bu noktası çaaat diye çatlamış birinden çıkmıştır. Sağlam noktalılar sayı olarak az olsalar da şanslılarsa birbirlerini bulup, en azından yolda karşılaştıklarında selamı sabahı kesmeyen insanlar olurlar.
5-Boğaz çatırdama noktası: Tamamen iletişimle yani konuşma şeklimizle alakalıdır bu nokta. Çok konuşup az şey söyleyen, dinlediğini sanıp, susma anlarında önündeki çerez tabağında kaç badem kaldığını sayan tipler, boğaz çatırdama noktası çoktan çatlamış tiplerdir. Bu bölgesine hakim olanlar, sanmayın ki büyük hatipler, büyük insanlar oluyor sadece…Söylenen şeylerin nasıl söylendiği, nasıl bir ses tonu kullanıldığı, kelime seçimleri hep bu noktanın maharetidir. Bakınız hiçbir kurs, boğaz çatırdama noktası sağlıksız birinden güzel konuşmacı yapamaz. Bu noktanın zeka ile uyumlu çalışması gerekmektedir.
6-Alın çatırdama noktası, 3.göz: İçime doğdu, ay ben biliyordum böyle olacağını gibi cümleler sık sık çıkıyorsa birinden , bilin ki, alın çatırdama noktası faal bir şahıstır.Diğer yandan, ben sadece gördüğüme inanırım diyenler ise alın çatırdama noktası çoktan kapanmış,kendi inandığı realitede değil , var olan realitede yaşamaya çalışan, şizofren özellikler göstermeyen insanlardır.Bu nokta çatlarsa , kendinize uydurduğunuz yalancı bir dünyada yaşamaya başlarsınız.Komplo teorileri içinde yaşamaya başlar, kendinizce olabilecek her şeyi kurar, sonrasında da evet içime doğmuştu gibi hiçbir ölçme değerlendirme sistemiyle açıklanamayacak çözümler üretirsiniz.Çatlatmayın 2 kaşınızın arasını, benden size söylemesi…
7-Taç çatırdama noktası: Dengesiz kişilerin işte bu noktası sağlıksızdır. Bir gün neşeli, bir gün hüzünlü, hatta 5 dakika önce keyifli sonrasında pat diye gözleri dolu olan insanlar vardır,bilirsiniz.Takıntılı kişilikler, aşırı derecede ölüm korkusu taşıyanların bu noktasında denge çoktan kaybolmuştur.Yapılabilecek en iyi şey, bilinci sağlam tutmak ve uyumu , huzuru sağlamak amacıyla yardım almaktır. Kısaca bir uzman görüşü, terapisi veya tedavisi gerekebilir.
Sevgili okuyucum, çin işi japon işi gibi duyulan bu konuya çok da kendimizi kaptırmayalım. Alın çatırdama noktası uzun zamandır kapalı astroloğunuz olarak son sözüm şu olacak:
Elinize, ayağınıza, belinize, dilinize ve akıl sağlığınıza sahip çıkın:-))
Çok sevdiğim bir deyişle bitireceğim: Geleceğimizi kurmak bizim elimizde, çünkü şu an geleceğimizin geçmişinde yaşıyoruz.
Fixastrolog fix/ Ocak 2007
Figen Erdeveciler
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
Ağlayan baharın ayrılığı
Ağlayan baharın ilk günleri bu. Rengarenk çiçekler sensizliğimde gözüme hep siyah. Tıpkı saçların gibi... Korkmadan dokunamadığım, koklayamadığım...
Şimdi yoksun, gitmiş kaybolmuşsun. Veda bile etmedin! İçimdeki sensizliğe hesabın yok muydu verilecek!?
Asla bela olmadı aşkım sana, sitem etmedi çizdiğin yola, asla 'hayır' bile demedim ki!
Sadece bir hoşçakal, bir elvedaydı. Soğuk bir öpücük bile beklemedim ki!..
Sevişmeler yalandı güzelliğinde. Oysa sen hiç bir zaman benim olmadın. Aynı odada farklı bir dünyadaydın! Asla aşkını duymadım, duymayı beklemedim ki, sevmeni beklemediğim gibi... Azıcık yanımda durman, yaşadığına inanmam, birazcık hal-hatır muhabbeti yapman, yetiyordu bana inan.
Şimdi hasret yüzündeki tebessüme gözlerim! Hasret dokunuşlarına bedenim! Hasret soğuk tavırlarına şaşkın kelimelerim!...
Takvimde sayılar değişiyor, yastığın gelmediğin her gün kefenim gibi, daha çok sararıyor. Mevsim yine kışa dönüyor bak. Ben yine aynıyım, aynı yerde, aynı sevgiyle... Hatta aynı mevsimdeyim!
Laf ettirmedim sevgime hiç bir zaman, Övünmedim elbet ikinci kadınlıktan, ben sadece çok sevdim o kadar. Gideceğini bile bile! Kabuslarımda hep 'sonu' göre göre! Acımı gülüşüme gizleye gizleye!.. Hatta her dakika bir gün gibi öle öle!
Bazen zaman ilaç gibi değil, zehir gibi. Ağlarken dermansız kalıyor bedenin, dolu dolu olmuş gözlerin aynada kendini bile seçemiyor. Küçük bir çocuğun oynamaya doyamadığı oyuncağını koynundan almışlar gibi koca şehri inlete inlete çığlıklar savurmak geliyorda susuyorsun, susturuyor yaşın, susturuyor YASIN!
Oysa ayaklarımın altına aldığım gururumu seninle kurşunlarken hiç beklememiştim. Düşünecek zamanım yoktu. Cehennem ateşini bile hiç gördüm, tatlı sıcağında...
Küçük yasak aşkını unutma! Günlere sığdırdığımız buhranları, kahkahaları,
kederide, sevincide Unutma! GİT SEN!
Yanlış zamanın yasağı, yazımın en büyük,en güzel günahı... bakma ağladığıma. Üşümüyor yanaklarım, ilk vedam değil bu. GİT SEN!
Bakma arkana, güçlü adımlarla ilerle çizdiğin yolda. Elimdeki seninle ama sensiz son kadehim. Bu sefer ben söylüyorum ve "ayrılığa" içiyorum. Dualarım senin yanında...
Hoş Kal sevgilim, Sanada Elveda!
Sevinç Şarlı
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
Pergelin Divit Ucu : Sarahatun Demir |
Oy Havar!!.
Fazla tanıdık.. Büyük yabancı…
Bildiğim kokulardan aldığım duyumlar mı değişti
Daha mı çirkefe durdu zaman
Ölümdür bundan ötesi
Yoksan, yokluğum çözemez problemden öteliklerdeki karmaşayı
Sayılarla oynarım en fazla
Ötesini beceremem sen olmazsan
Olmayacaksan
Olmam
Olamam
Çekilecek çok “ahhh”lı acım olur. Kanarım. Sarmam. Sardırmam. El sürdürmem. O zaman yabana durur yine aklım. Susarım, fazlaca. Küstahlaşırım. Zevksizleşirim
Ölüm olur ötesi
Bir adım sonrası ölüme durur
Yoksan, yokluğumdaki anlam kaybolur
Susar o zaman içimdeki tınılar
Hep karanlığa gark olurum
Eskisi kadar
Eskiden beter…
Tiksinirim odalardan, duvarlardan, insanlardan
Fazlaca çirkinleşir ellerim
Sesim okuyamaz olur hiçbir dizeyi
O zaman, ölüm olur bir adım ötesi
Yaşarım
Ölürüm, en çok
…
Soysuzlar çoğalır yok olursan
Bunu yapamazsın
Ölmemelisin sen
Benden önce
Duyuyor musun
Duy
Uyan
Hadi
Kanıyorum. Nasıl kıyarsın. El sürdürmem sen olmayacaksan. Sarmam. Sardırmam. Yine korkarım karanlık tüm alanlardan. Ve nefret ederim aynı anda ışıklı sokaklardan. Çok sahte bulurum herkesi. Sevemem. Sevdirmem kendimi. Sen olmazsan ölüm olur bir adım ötesi…
Sözlerin olur her harf
Konuşamam
Bütün yetilerimi kaybederim
Ahhh
Uyan
Kanıyorum
Nasıl kıyarsın
Nasıl gidersin
Sözün var
Sözüm var
Biz, güçlü olacaktık
Asla “yenildim” dememeye söz verdim
Hadi, gözünü seveyim uyan
Kan revan her yanım. Sen olmazsan sardırmam. El sürdürmem. Yine susarım. Vazgeçerim. Çok bilirim. Çirkinleşirim….
Uyan
Büyük, tarifsiz özlemine giydirmiş olamazsın ölümü
Bunu yapamazsın
Biliyorum, yalan bu
Uyanırım birazdan
Kıyamazsın sen
Bu kadar kan revan kırmızılara salmış olamazsın hücrelerimi
Uyan diyorum
Duyuyorsun
Duy
Kanıyorum
Nasıl yaşarım
Kim anlar
“Yenilmek” olmazdı, olmayacaktı.
Sözün vardı
Sözüm vardı
Sözümüzdü
Nasıl bozarsın
Yoksan, ölüm olur bir adım sonrası
“Sağ olsun” diyorlar
“Başın sağ olsun”
Oyyy Havarrr
Ben buna dayanabilir miyim
Hadi, kanatıyorlar
Canım yanıyor
Duy sesimi
Duy
Hadi
Uyannnn
…
Sarahatun Demir sarahatun@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
[Henüz Oylanmamış] 0 Kahveci oy vermiş. |
|
|
|
Kahveci : Semih Bulgur KARINCALAR - 2 |
|
Karıncaların ardından salı vermiştim kendimi, gecenin karanlık kuyusuna. Düşüyordum da düşüyordum, düşüyordum da düşüyordum . Fakat içimde ne ölüm ne de canımın yanacağı korkusu vardı. En sonunda, bu karanlık, bu meraklandıran, bu pervasız, bu anlamsız düşüş önce bir nokta, sonrada karanlığı delip geçen bir ışık patlamasıyla son buldu. Belimi ve karnımı saran korkunç bir sancıyla beyaz ışığın merkezine doğru vakumlanmaktaydım. Işık, güneşten daha parlak olmasına rağmen gözü mü kırpmadan ona bakabiliyordum.
Sanki ışık hızıyla ilerliyordum. Görüntüler dalgalanıyor, hisler azalıyor, boyutlar değişiyordu. Hiçbir endişe, korku, acı hissetmeden, hatta birazda mutlu bıraktım kendimi ışığın girdabına doğru... Işığın merkezine yaklaştıkça bedenim öğle yoğunlaşmıştı ki, kendimi Dünya kadar ağır hissediyordum. Merkeze geldiğimde, bütün hücrelerimin ayrılmaya başladı. Hücrelerim kum taneleri gibi dağılıp şeffaf bir zardan geçerek karşı tarafta birleşiyorlardı. Bende sanki bedenimden ayrılmış, olanları dışarıdan seyrediyordum.
Sonra bedenime, tekrar geri döndüm. Zarın diğer tarafında, kendimi bir uçurumun kenarında bulmuştum ve arkamda dağ gibi bir duvar vardı. Uçurumdan aşağıya baktığımda gördüğüm sadece karanlıktı. Arkamda duvar önümde uçurum, yarım metrelik bir bölge de hareket edebiliyordum. Korku ve sıkıntı içinde bir ileri, bir geri giderek beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra aniden ayağımın altındaki taşlar birer birer aşağıya yuvarlanmaya başladı. Duvara yapıştım ve korku içinde, titreyerek bu kabusun bitmesi için dualar etmeye başladım. En sonunda uçurumun kenarında ayakkabılarımın yarısı kadar bir bölge kalmış, orada tutunmaya çalışıyordum.
Topuklarımla son kalan taş parçalarına tutunmaya çalışıp, arkamdaki duvarı tırnaklarımla kazırken, gözlerimi kapadım ve karanlık kuyuya doğru olan uçuşumu beklemeye başladım. Kan ter içinde gözlerimi açtığımda uçurumun karşısında duran kırmızı renkte dev bir karınca gördüm. Kırmızı dev karınca uçurumun kenarına yaklaşıp, antenlerini bana doğru uzattı.
Antenleri ile belimi sarıp bir çırpıda beni, karşı tarafa çekti.
Arasından güneşin ışınlarının sızdığı, dev meşe ağaçlarının altında uzanan yem yeşil çimden halıya bırakı verdi. Kırmızı karınca, bana bir kaç saniye dev gözeleri ile baktı ve çok hızlı adımlarla gözden kayboldu. Beni bıraktığı yer o kadar güzel, ahenkli ve huzurluydu ki… Sonu gözükmeyen meşe ağaçları, hemen diplerinde yetişmiş bin bir çeşit çiçek, mis gibi bir koku ve yemyeşil çimler, büyüleyici bir manzaraydı. Bende yürümeye başladım meşe ormanın içine doğru… "yalanmıydı, tuhafmıydı, rüyamıydı ?" diye diye….
Birden gözlerim acı içinde açıldı kafa dikleme yere doğru bakıyordum. Ağzım burnum kan içindeydi. Belimde ve karnımda korkunç ağrılarla, bizim evin yanındaki meşe ağacının dallarında asılı kalmıştım. Yaklaşan ambulansın sesini duyuyordum ve "Oğlum sen ne yaptın?" diye bağıran annemim sesi. Ağzımdan damlayan kanlar yerdeki meşe yapraklarının üzerine düşüyordu ve kana bulanmış kırmızı karıncalar etrafında dolaşıyordu.
Semih Bulgur www.semihbulgur.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs)
Yeni yılınızda paralar gökten yağacak diyemeyeceğim boğalar fakat bir yerlerden gürül gürül akacakları kesin. Jüpiter hani bu sene tüm zodyak sakinlerine bereket fışkırtacak bu doğru ama burcunuza resmen yerleşen Pluto sayesinde de başarılara abone olacak dolayısıyle karşılıkları olan paracıklara kavuşacaksınız. İnanın buna sevgili boğalar ve bunu bir köşeye yazıverin sene sonunda yeniden görüşeceğiz nasıl olsa. Amaa sizinde şöyle bir kımıldamanız şart, isteyin ve isteyiş formüllerini pratiklere dökün. Çuvalla paraları olan boğalar ise şimdiden borsa türünden yatırımlara yönelmekten çekinmeyin üstelik 2006' da büyük finans merkezlerine nazaran hayli düşük pozisyonlarda yılı kapatan türk borsasının bu sene seçim süreçlerine rağmen gerçek bir çıkışa geçmesi kuvvetle muhtemel. Projelerin birbirlerini kovalayacakları yeni yılınıza ideallerinizden kopmadan yapışırsanız sizleri kimseler tutamaz artık boğalar. Geçen senelerde şeytan ruhlu Satürn yüzünden başlayıp da bitiremediğiniz işleriniz yüzünden hani bazen yılmıştınız ya mücadelelerden işte bu sene yollar açık boğalar. Hodri meydan deyin hayatınıza.
Zaten sizlerin ne kadar iradesi güçlü insanlar olduklarınız çevrenizde gayet iyi bilinmekte bu yüzden böylesine nimetli bir yılı heba edebileceğiniz düşünülemez bile. Eh, her madalyonun birde ters yüzü vardır ya boğalar, siz siz olunda yeni yılınızda ailevi ilişkilerinize azami ihtimamları mutlaka gösterin tammam mı.. Büyüklerinizle ve varsa yetişkin çocuklarınızla aranızda gittikçe yükselecek bağımsızlık nidalarını temkinlikle fakat bir o kadar da sabırla karşılayın. Derin bir nefes alın ve size söylenecekleri lütfen dinlemekten kaçınmayın. Manevi ortak değerleri kesinkes koruyun, cepheleşmelerden kesinlikle kaçının. Sağlığınız maşallah yerinde olacak ama bazı ufak tefek rahatsızlıkların kronikleşmelerine izin vermeyin. Spor yapmaya gayret edin. Zorlanıyorum diyorsanız bari ara sıra (rejim demesem de) oruçlu (detoks) günlerimi mutfakta asılı süslü takvimime yazabildim diyebilesiniz sene sonunda...
Şans Meleğiniz
Paralar paralar ve yine paralar... Peki bırakalım da gerisini çark- ı felek söylesin kulaklarınıza.. Şanslar ürkütülmeyi pek sevmezler ya. Siz ayaklarınız yerlere sapasağlam basılı iken yeter ki gerçekçi gelecek planları yapın ama sakın kısmetler geliyorlar diye de bulunduğunuz yerlere çakılı kalmayın. Gerisini yaşamın cilvelerine bırakın.
Sevgiler
Sevgilerde mart- nisan ve ağustos dönemlerine pür dikkat kesilin boğalar. Yeni sevdalara kapılırsanız angajmanlar ancak sonbaharda vuku bulabilecekler. Yani ince eleyip sıkı dokumalar için epeyce vaktiniz olacak demektir. Bu arada işlerinizin yoğunluklarından dolayı eş ve dostlarınıza yeteri kadar vakit ayıramayabilirsiniz. Özellikle eylül ayından itibaren geçerli bu yaşam gerçeğinize yinede hazırlıklı olmanızda yarar var derim.
Yeni Yıl Tavsiyem
Bu sene geçmişte yaptıklarınızın karşılıklarını alacağınızdan kesin emin olabilirsiniz boğalar. Neleri nerelerde ve nasıl yerine getirdiklerinize bağlı olacak bu neticeler fırtınasında sakın yanınıza manevi yoldaşlar aramayın. Ekilenlerin biçilecekleri dönemlerde iyiliklerin, temiz kalpliliklerin veya tam zıttı eylemlerin tek adresi siz olacaksınız. Yolunuzu sağlam çizdiyseniz gurur verici başarılara bu sene kavuşacaksınız. Aksine hep sil baştan yaptıysanız yolunuz biraz daha uzamış olacaktır ve o halde kimselere ne de talihe kabahat bulmaya hakkınız olmayacaktır. Seçimlerin birbirlerini izleyecekleri yeni yılınızda yolunuz açık olsun boğalar.
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.251 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
adsız güzelim…
sevgilim diyemedim sana
güneş olsan dedim akşamları batacaktın..
sen hiç batmadın ki…
gece olsaydın karanlık olacaktın..
sen hiç kararmadın ki…
yıldız desem en parlağından
gündüzleri sönecektin.
Sen hiç sönmedin ki..
Yağmur ise:kimileri sevecekti görmek için seni yukarılara bakacaktı..
Kimileri ise senden kaçacaklardı..
Senden hiç kaçılmaz ki
Çiçeklerden bir buket desem..
Solacaktın zamanla
Sen hiç solmadın ki…
Bir kuş desem özgürce
Sen hiç özgür olmadın ki..
Bilmecesin sen desem
Sen hiç çözümsüz olmadın ki..
Cem Ataman
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Yeni yılda hem sevdiklerinizi hem de dostlarınızı düşünüp iyi bir şeyler yapmak istersiniz. Bu sene Kurban bayramının ilk gününün 31 aralık tarihine gelmesi ne tesadüftür ki, insanlarımızın yardımlaşma ve birilerini mutlu edebilme duygularını biraz daha arttırmıştır. http://www.denizfeneri.org.tr bu web sayfasının sahipleri sadece kurban bayramlarında veya yeni yıllarda değil, sürekli yaptıkları başarılı yardım kampanyalarıyla gönüllerimizde taht kurmuşlardır. Tüm çalışanlarına yürekten teşekkür ediyor ve yardımsever insanlarımıza bu web sayfasını tavsiye ediyorum.
Passaparola isimli bir yarışma var hani önce soru sorulur ve ipucu olarak sadece cevabın baş harfi verilir... http://www.kelepce.com/oynat/10110/Passaparola.htm web sayfasında bu yarışmayı online olarak oynayabiliyorsunuz. İyi eğlenceler.
Mizah konusunda bu zamana kadar gördüğüm en amatör ruhlu web sayfalarından biri http://www.geocities.com/pkelle/ Amatör diyerek sadece ruhundan bahsediyorum. Bu ruhu kaybetmeyip hiç bir ticari kaygı duymadan birşeyler yapmaya çalışan ve bence başarılı bile olabilen ilginç bir web sayfası.
Buyrun size bir adet oyun ve eğlence web sitesi http://www.e-oyunlar.com/ Her telden ve de her türden oyun mevcut.
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|