Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.144

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 8 Şubat 2007 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Uyanıklığın böylesi!..

Merhabalar

Tam gene birilerine bağırıp çağıracakken, gecenin bir vakti posta kutuma düşen mesajı aldım. Hani bugüne kadar benzeri dolandırıcıları epeyce gördüm, bir çoğuna usulünce cevapta verdim ama böylesi ilk defa geldi.



Olayın boyutları, dolandırıcıların bize bakışı öylesine almış yürümüş ki insan kendinden şüpheye düşüyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Türkçe okur yazar bendenize ve birçoklarınıza yollanılan mesajda kullanılan dile bir bakın Allahaşkına. Aşmış bunlar aşmış. Ne yazarsak oltaya düşen biri nasılsa çıkar diye düşünüyor olmalılar artık.

Konu oldukça ciddi aslında. Ve bu dolandırıcıların eline bir şekilde düşmüş pekçok mağdur var aramızda. İşte o mağdurlardan biri de Kahve Molası'nın sevgili yazarlarından Cem Polatoğlu. Bu konudaki çalışmaları sonunda meyvasını verdi ve Sanal Banka Mağdurları Derneği kuruldu. Bu konuda yapılan basın açıklamasını kulağınıza küpe olsun diye buraya aynen alıyorum.

"SANAL BANKA MAĞDURLARI DERNEĞi KURULDU

2003 yılından bu yana ülkemizde kullanılan ADSL portları yardımıyla yaygınlaşan internet kullanımı ve internete erişilebilirlik oranının yükselmesi, Sanal banka soygunlarını artırıyor.

Bu can sıkıcı olayların birbiri ardına gelmesi ve mağdurların artması sebebiyle bir araya gelerek www.sanalbankamagdurlari.com adresli siteyi kurduk. Sitemizin halen 3500 e yakın üyesi bulunmaktadır. Siteyi kurmaktaki amacımız, sesimizi kamuoyuna ve yetkililere duyurabilmektir. Siteyi kurduktan sonra, yetkili mercilerin konuyla ilgili önlem almaları için elimizden geleni yaptık. Ancak yeterli sonuç alamadık. Üstelik açılan davaların bir çoğu mağdurların aleyhine verilmiş kararlarla sonuçlandı.

Amacımız, sahip çıkılmayan mağdurların ellerinden alınan birikimlerinin tazmin edilmesini sağlamak, internet bankacılığının güveninirliğini arttırmak ve hızla artarak devam eden sanal banka soygunlarının önüne geçmektir.

Bilgi Toplumu olma yolunda sağlam adımlar atmaya çalışan Türkiye’mizde, halkımıza internet ve internet güvenliği konusunda bilgi verilmeden internet üzerinden banka işlemleri yaptırılmaktadır. Kamu yönetimimiz ve kullanıcılarını internet şubesine yönlendiren ancak güvenlikle ilgili yeterli önlem almayan bankalarımızın daha duyarlı olmaları gerekmektedir. Bütün birkimini bankaların internet şubelerinde kaybeden vatandaşlarımız kaderlerine terk edilmişlerdir. Sağlığını, psikolojisini kaybeden, sisteme ve teknolojiye küskün bir zümre yaratılmıştır. Bu zümrenin çalınan varlığının tazmin edilmesi, bankalara ve internet bankacılığı sistemine güvenin tazelenmesi gerekmektedir.

Basından takip edildiği üzere, bu sistemden çalınan paraların büyük kısmı, döviz olarak yurt dışına çıkmakta veya yeraltı örgütlerinin kasalarına gitmektedir. Paranın miktarı, çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bütün bunların yanı sıra, bankalarımız ve bankacılık sistemimiz zarar görmekte ve çok ciddi itibar kaybetmektedir.

E-Devlet uygulamasına geçiyorsak, bilgi toplumu olmayı hedeflemişsek, halkımızın internet kullanımı ve internet güvenliği ile ilgili bilgilendirilmesi gerekmektedir. Hergün birçok kişinin internet aracılığı ile soyulduğu, banka hesaplarının boşaltıldığı, internetin korkulu bir imge haline geldiği toplumuzda, önümüzdeki dönemlerde gerçekleştirilecek e-projeleri kullanacak, güvenecek insanımız kalmayacaktır. Bankalarımız ise, mevduat toplayacak kimse bulamayacaktır. Ayrıca dikkat edilmeli ki, bu yolla sadece paralarımız değil, bilgilerimiz de çalınmaktadır.

İçinde bulunduğumuz talihsiz durumla ilgili olarak siz değerli basın mensuplarının konuya gerekli ilgiyi göstereceğine inanıyor, saygılarımızı sunuyoruz.

L. Cem Polatoğlu
Sanal Banka Mağdurları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
"

Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 


Temirağa Demir

 Kahveci : Temirağa Demir


  Sonsuzluğa başlangıç…

Temirağa Demir'in yeni kitabı çıktı. Her Kardan Adam Olmaz. Online satın alabilirsiniz. Nereden başlamasını istediyse orası hep sonda kaldı, bir birlik içinde zaman tüketmek varken başka başka diyarların bir araya gelmesi imkansız olan akarsularıydı…
Kırıldı, çarpıldı, çarpıştı…
Belki de hepsi bir hiç uğrunaymış ya da hiç biri her şey uğruna…
Yittiler işte…
Hani rakıyla meze vardı hatırlıyor musunuz?
Kitapta da vardı…
İşte öyleydiler, biri rakı oldu diğeri meze…
Bu kaçıncı gece bilmiyorum, geçiyor işte, geçmez sandığımız ve ömrümüzü yitireceğimizden korktuğumuz neler gelip geçiyor…
Geçenlerden sonrası önemli, aklına geldiğinde yüzünüzde küçük bir tebessüm oluyorsa, kendinizi arabeske vermiyorsanız her şeyi reddetip dağ başlarında zaman tüketmiyorsanız, teşekkür etmelisiniz yaşadıklarınızı yaşatana…
Kangren olmuş bir bacağı kaybetme korkusu, her satırda, şarkıda, şiirde, türküde lanetler okuyorsanız çekinmeden sövebilirsiniz, beddualarınızı mutlaka Allah duyacaktır…
Kim haklıysa kimin zulmü varsa görecek yaratan…
Sonra bir bir, dirhem dirhem ödeyeceksin…
Belki de hiçte saati olmamasına rağmen bir gündüz vakti hani şu ikindi ile akşam arasına sıkışan kısıtlı zaman dilimlerinden birinde öldüreceksin onu yada kendini…
Kafanı kaldırıp da güneşe bakmayalı ne kadar oldu?
En çok sevdiğin kimdi?
İlk saçlarını okşadığın, ilk kaşıkla yemek yedirdiğin, sonra uğruna hayatını kararttığın kimdi…? en çok kimi özledin, ağlama nöbetin ne kadar sürdü, en rahat kimin koynunda ağladın, kim sordu adet günlerini, karnına sıcak su getirdi…
Ya da ilk kime aşık oldun, kim senle maçta avazı çıktığı kadar küfür etti, kim sana doyumsuz güvendi, en çok kim kırdı kalbini kime bakarken aldattın onu, en çok kimin iyi olmasını istedin, çektiğin acılar boğazını kimin yüzünden düğümledi, kim eleştirdi sakallarını…
Görücü usulü evlenemediler ama görücü usulü devlendiler. Kocaman bir aşkları oldu…
Sonrada koskocaman kendilerini bile ürküten bir yumakları…
İlk kez ergen olmuş bir genç kız ürkekliğindeki duyguları yaşarlarken bir yandan da seviniyorlardı…
Birbirlerine destek olduklarından dolayı…
Bir ömür sürer sanmıştı, sürmedi, gözlerine bir daha sürmede sürmedi, kimsenin sürmelisi de olmadı…
Kahır kustu, biraz sustu, sonra avazı yettiği kadar koştu…
Gücendi, hatta kendine bile…
Paramparça etti parmaklarını, hatta jilet vurdu sırtına, şimdi infazlar büyütüyor birkaçı gerçek oldu bile…
Ama savunmasızları değil adi köpekleri öldürecek…
Ve ilk önce o köpekleri azdıran şu sokağın başında duran kahpeyi öldürecek…
Sonra bir kemancı ölecek, sonra klarnetçi, sonra en güzel havlayan köpek ölecek, cinayeti gece değil bir gündüz ortasında işleyecek…
Gözü dönecek, gözlerini göremeyesiniz diye…
Silah ateşlendikçe yüreği sönecek belki…
Sonrası pişmanlık olsada acımayacak…
Önce şu sokağın başında duran aşağılık ölecek, cinayet sebeplerini kağıda alacak, madde madde yazacak…
Yada gelip tövbe edecek, kırk tas sularla yıkanacak, Hatim indirecek, yoksa affı yok, cehenneme gidiş süresini hızlandıracak…
Zebanilerin listesinde ilk sıralarda gördüm ismini, Yaratan af dilemesini bekliyor…
Yoksa Azrail bahane bekliyor…

Temirağa Demir
temiraga@mynet.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,509,509,509,509,509,509,509,509,509,50
6 Kahveci oy vermiş.

 


 


David Ojalvo

 Söylenebilecek ne varsa : David Ojalvo


  Dijital Demokrasi

Hrant Dink'in cenaze töreninin ardından Hürriyet Gazetesi "dev" bir anket gerçekleştirmişti. Ankette sorulan iki sorudan biri, "Hepimiz Ermeniyiz sloganı atılması sizce doğru mu yanlış mı?" 463 bin kişinin oy kullandığı anket beni de düşündürdü. Nitekim bu slogan son günlerde çeşitli platformlarda tartışmalara yol açıyor. Sloganın doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmak bence pek anlam ifade etmiyor; daha ziyade bir düşünce kirliliği ve akıl karışıklığına yol açıyor...

"Hepimiz Ermeniyiz" ne demekti? Bu kısa sloganın anlamı açık ve net: Türkiye kaybettiği değerine sahip çıktı. Düz mantık kurmanın ve o mantıkla hareketle konuyu bir milliyetçilik veya ayrımcılığa götürmenin hiçbir anlamı yok.

Son gelişmeler üzerine düşünürken, II. Dünya Savaşı sırasında Danimarka'nın Yahudileri korumak için gerçekleştirdiği cesur eylemi hatırlıyorum. 1940 yılında Danimarka işgâl edildikten sonra, Almanlar her Yahudi'nin birer "sarı yıldız" takmalarını istemişti. Böylelikle Yahudiler toplama kamplarına nakledilebileceklerdi. Buna karşılıksa önce Danimarka Kralı, ardından da Danimarka halkı birer sarı yıldız taktılar; sonuç olarak Nazilerin planı geri tepmiş oldu... Damirka Yahudilerini korudu, onlara sahip çıktı. Herkes kim olduğunu biliyordu. Dinin, cinayet için bir neden olmadığı açıkça biliniyordu...

Bugün, 2007 yılındayız. Tarih trajik olaylarla ve bu olayların gölgesinden kurtulup, aydınlığa uzanabilmemiz için derslerle dolu... Tarih, bas bas bağırıyor! Neden ona kulak vermek böylesine zor olabiliyor?

Bugün Danimarka halkının davranışının doğruluğunu tartışmayız, sorgulamayız.

Hrant Dink'in ardından da "Hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz" denirken, birlik içinde cinayete, cahilliğe, içinde şiddet barındıran bir milliyetçilik anlayışına karşı çıkılıyordu. Kimse kimliğini değiştirmiyordu. Eğer tersini düşünenler varsa, onların niyetlerinden şüphe ederim.
Hürriyet Gazetesi gerçekleştirdiği anketiyle, 463 bin kişilik okur potansiyelini göstermesinin yanısıra, kanaatimce yanlış bir anket düzenledi. Adını da "dijital demokrasi" koydu! Oylamanın olduğu yerde elbette demokrasi vardır; ama bu "demokrasi" okurları daha ileriye taşıdı mı, tartışırım.

"Yükseliş karşındakini kendin gibi sayarak olur." Rakel Dink'in cenaze törenindeki bu sözleri aslında oluşan tepkiyi çok güzel özetliyor. Yükselmek ve yükselişi önleyecek her şeye karşılık karşındakini kendin gibi saymak... Eğer yükselmek istiyorsak da medyanın bundaki rolü yadsınamayacak bir kuvvet.

Eğer gazetenin biri 1940'da anket düzenler ve Danimarka'nın tepkisinde bir doğruluk veya yanlışlık arasaydı, dönemin koşullarını masaya yatırır, anlardım. Ne var ki günümüz medyasını anlayabilmek günden güne daha zor oluyor...

David Ojalvo
www.davidojalvo.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


 


Deniz Marmasan

 Sütlü Kahveci : Deniz Marmasan


   Kanayan Mavi

Basite indirgenmiş bir çeviriydi içimdeki tiyatro oyunlarının, müsvedde kağıtlarındaki gölgeleri. Cılızdan bir ışık yardımıyla, temkinli adımlar atmaya zorlayan bir ikinci ses kulaklarımda. Renklerini yitirdiğim bir haritanın çıkmazlarındaydım. Ovalarımda, dağlarımda iklimlerimi kaybetmiş durumdaydım. Ne şarkı söylenesi bir durumdu içimdeki (!). Hatırlayamadığım ezgilere, yitip gitmek üzere olan şarkı sözleri… "Sen içimdeki küçük mum hala sönmedin, yanıyor musun?..." Uzaklardan yakına bir işaret bekler dururdum içimdeki piyesin savaş sahnesinde. Gelsin beni bulsun isterdim, hiç bulmazdı… Verdiği birkaç güvenilebilir sözü de ezer geçerdi cevapsızlığı… Yitirir olmuştum rüya anlatan, düşlerine düş katan çocuğu… Rüyalarında da cevapsızdı belki… O kalbinin anlayamadığım yoğunluğunda, labirentlerinden sıyrılamaz şekilde, karanlıklarda, kör kuyularda yalnız başıma kalmıştım. Hiç içine alamadığı 'ben' koyuluklarında bile bir mum yakmaya çabalar olmuştu. Ona mavi yakışıyordu, garip ama sanki rengi o gibiydi…

Sana bir gün "Vur beni" demiştim. Mavileri oyacaktın, kaçamadın… Kızıla çalınmadı iklimler, kan revan içinde kalmadı düşler… Çağırmadın, geldim. Ağlarken görmedim seni, ağlamazdın çoğunlukla… Oysa benim mavilerim akardı, durmaksızın…

Şimdi zehir zemberek bir soğuk dokunduğum noktalar… Boyum yetmiyor bulutlara, seni de alıp götüremiyorum gökyüzünün çıkmazlarına…

Şimdi çıkmaz sokaklara saplı hayallerimle cevapsızlığından imgeler çıkarmaya çalışıyorum. Oturup bağdaş kurdum kalbinin kuytularında, duydun mu dudaklarımdaki ıslığı?... Duymadın… Sağır edici suskunluğun kesti geçti yine… Dudaklarımdan parça parça dökülürken 'istediğini yap bana, sessizlik sonsuzda nasıl olsa…'

Deniz Marmasan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 


 


M.Nihat Malkoç

 Kahveci : M.Nihat Malkoç


  YÖNETİŞİM ÜZERİNE

Yirmi birinci asrın pek çok şeyi değiştirdiği konusunda sanırım mutabıkız. Yeniçağ pek çok değişimi ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Bunları takip edebilenler kazanacak, takip edemeyenler doğal olarak kaybedecektir. Zaman hızla ilerlemekte ve geri kalanlar ilerdekilerin izini sürmede zorlanmaktadır. Onun için hiçbir konuda zaman kaybına tahammülümüz yoktur. Hiçbir konuda çağın gerisinde kalmamalıyız.

Küreselleşmenin tesiriyle günümüzün yönetim anlayışı da sil baştan değişmiştir. Eskiden tek bir beynin kontrolünde ve tekelinde gelişirdi her şey… Oysa günümüzde çerçeve genişlemiş, yönetimin yerini yönetişim almıştır. Yönetişim resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımı demektir. Bunun yanında merkeziyetçi yönetim anlayışı, yerini yerel yönetim anlayışına bırakmıştır. Artık 'Büyükler bizim yerimize düşünürler' mantığı iflas etmiştir. Bunun yerini grup olarak fikir geliştirme eylemi almıştır.

Yeniçağın yönetim anlayışında gizlilik saklılık yoktur. Her şey şeffaf zeminlerde gerçekleştirilmektedir. Vatandaş bilinçlenerek siyasal iradenin uygulamalarını sorgulayabilecek duruma gelmiştir. Batı'da bunun örneklerini görmek mümkün olsa da bu bizim yönetim anlayışımıza tam anlamıyla yansımamıştır.

Devlet yönetiminde katılım ne kadar geniş olursa alınan kararlar da o kadar isabetli olur. Sivil toplum kuruluşlarını tartışma ve karar alma mekanizmalarının dışında bırakan anlayışlar çok gerilerde kalmıştır. Çünkü sivil toplum kuruluşları bağlı bulundukları toplumun beyni konumundadır. Onların bilgi birikiminde faydalanılması gerekir.

Yönetim mekanizmaları, aldıkları kararlar ve yaptıkları uygulamalar hakkında temsilcisi bulundukları toplumu sürekli bilgilendirmek zorundadır. Hiçbir şey kapalı kapılar ardında oldubittiye getirilmemelidir. Bilgi akışı sekteye uğratılmamalıdır.

Yönetimin istenen düzeyde olabilmesi için iletişimin kusursuz olması gerekir. Aksi halde organizasyonlardan beklenen verim alınamaz. Vatandaşların talep ve ihtiyaçlarını dikkate almayan yönetimler kalıcı olamazlar. Yönetenle yönetilenler birbirinin istek ve beklentilerini bilmek durumundadırlar. Aksi halde ortak paydada birleşemezler.

Günümüzde modern devletler yönetimin değil, yönetişimin peşindedirler. Çünkü bu yöntemle daha çabuk yol alınıyor, daha kaliteli hizmetler veriliyor. Devlet yönetiminde temsil, katılım ve denetim daha iyi sağlanıyor. Böylelikle yerinden yönetim, yönetimde açıklık ve sorumluluk daha uyumlu bir hâl alıyor. Neticede zincirin halkaları daha bir kavi kenetleniyor.

İnsanı iyi yöneten ve ondan azamî derecede verim alan idareciler kurumlarını sebat ettirirler. Yönetişimde güven duygusu esastır. Fertlerin güvenini kazanabilirseniz onların size açılımı ve katkısı o derece hızlanacaktır. Kamu kurumlarını özel bir firma gibi görüp o zihniyette yaklaşmak başarıyı da beraberinde getirecektir. Özel sektör, başarısını bu birlikte hareket etme anlayışına borçludur.

Türkiye'de yönetim anlayışı hâlâ rayına oturtulamamıştır. Zamanına göre modern sayılsa da bugün yönetim mekanizmalarında Tanzimat'tan kalan izler silinmelidir. Bir buçuk asır evvelki Türkiye ile bugünkü Türkiye aynı değildir. O zamandan bu zamana zihniyet ve yapı olarak çok şey değişmiştir. Bunun yönetim anlayışına ve uygulamalarına da yansıması şarttır.

Yönetim ve yönetişimin bariz farkları vardır. Yönetim daha dar kapsamlı olmasına rağmen yönetişim gönüllü kuruluşları da içine aldığı için kapsam bakımından daha geniştir. Yönetim tepeden inmeci olduğu halde yönetişim farklı sistemleri yönlendirmeyi esas alır. Yönetim daha sert, yönetişim daha katılımcı ve esnektir.

Yönetişim çoğulculuğa dayanır. Yönetişimde tek başına hareket etme yerine birlikte düzenleme, birlikte yönetim, birlikte üretim ve kamu özel sektör ortaklığı esas alınmıştır. Bu da verimliliğin sağlanmasını, rekabetin ve girişimciliğin gelişmesini beraberinde getirmektedir. Bu sisteme göre vatandaşlar yönetilenler değil, taraftırlar aynı zamanda. Bu nedenle yönetime aktif olarak katılma ve fikir beyan etme hakları vardır.

Yönetişimde hukukun üstünlüğü, yönetimde şeffaflık, hesap verme sorumluluğu, yönetim ahlâkı, rekabete ve piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırma, toplumu güçlendirme, dijital devrime uyum sağlama, etkin sivil toplum ve katılım, denetim, toplam kalite, yerinden yönetim, kurallar ve sınırlamalar esas alınmıştır.

Türkiye'nin yönetimden, yönetişime geçmesi sancılı olacaktır. Çünkü öncelikle bunun gerçekleştirilmesi eski kafa yapımızın yeni düzenle uyumlu hâle getirilmesiyle mümkündür. Değişimler bizde hep sancılı olmuştur. Bilindiği gibi yönetişim şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılım sacayağı üzerine oturtulmuştur. Bizler bu üç unsurdan sınıfta kalmış bir milletiz. Bunun yanında yönetişimi cevap verebilirlik, hukukun üstünlüğü ve eşitlikle beslemeliyiz. Türkiye vakit kaybetmeden yönetimden yönetişime geçmelidir.

M.Nihat Malkoç
mnm61mnm@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotoğraf : Tayfun Avınca

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.251 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


yalnızlığım terketti beni..geriye yalnızca..

yalnızlığım terketti beni,
geriye yalnızca,
sensizliğim kaldı.
yokluktan var etiiğim her şey,
yalnızca avuçlarımda,
gitmek için yalvarır oldu.
ellerimi açtım,
her şey yere döküldü,
her şey tuzla buz oldu.
kalbim
düştü,
yüreğim varken yok oldu..

her sonbahar yalnız bıraktı beni,
var gücümle sarılamadım sana,
yok gücümle tutnamadığım gibi ellerine,
gitmeyi seçti yine,
kalıp sevmek dururken,
gidip vardan hiçe çevirmeyi
beni.

ağlamadım,
eskisinden fazla değildi sancım,
ama yara daha derin göründü sanki,
bütün kanım aktı içine,
varlığım kanrevan oldu sanki.
öylece dalıp gittim
sessizliğime,
sadece feryadını duydum iç organlarımın,
kanadılar
ağladılar
feryad ettiler.
ama hiç
unutmadılar..

belki bir pamuk şekere
belki sadece ekmek kırıntılarına feda etti beni,
belki sadece bırakıp gitti
düşünmeden
ya da düşündükçe hiçleştim
dayanamadı bensizliğe
çekip gitti benden
ama ben çıkamadım içinden,
ne senden
ne sensizlikten
ne sevgimden
ne nefretimden.
hayallerimin gidişini izledim
veda etmediler bu sefer.
dönmeyin diye bağırdım arkalarından,
mendil sallamadık
su dökmedim,
göz yaşlarım sayılmadı o kadar kıymetli,
ağladım
ama başımı eğmedim,
hayallerim gitse de anılarım kaldı
gidin diye yalvardım,
boynunu ipe vurmadan
gidemeyiz dediler...

Yelda Erdoğan

 


 Bulmaca - Sudoku




SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.

Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.

Kolay gelsin.



 


 Biraz Gülümseyin




KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu




VAN BİEN - İyi Gidiyorlar…
Küba Hakkında Bir Sergi

Küba bağımsızlığının kahramanlarından ozan José Martí'nin doğum yıldönümü, İstanbul Cervantes Enstitüsü'nde düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

Etkinliğe Serpil Yıldız da "VAN BİEN - İyi Gidiyorlar… Küba Hakkında Bir Sergi" ile katılıyor.

Sergi, 24 Nisan tarihine dek izlenime açık olacak.

Yer: Cervantes Enstitüsü
Tarlabaşı Bulvarı, Zambak Sokak No:33, İSTANBUL
Telefon: 90 212 292 65 36 Faks: 90 212 292 65 37
E-posta: cenest@cervantes.es


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Bilgisayarımda dünya haritası olsun. Ben istediğim herhangi bir yeri, yakın mesafeden inceleyebileyim diyenler için daha önce http://earth.google.com web sayfasını önermiştim ve yine öneriyorum. En büyük sebebi earth programını kendi bilgisayarınıza indirip istediğiniz anda tüm dünya üzerinde istediğiniz noktayı görebilmeniz idi. Bunu anladık tamam diyenlere devam, ben bile anlamışım yani:) Şimdi tavsiye edeceğim web sayfası ise online işlem yapılabilen bir dünya haritası var. http://wikimapia.org Bu sayfadan bilgisayarınıza herhangi bir program indirmeniz gerekmiyor. İstediğiniz bölgeyi ortalayıp sol tarafta bulunan yakınlaştırma veya uzaklaştırma tuşlarını kullanarak, harita detaylarını olabildiğince yakından görebilmeniz mümkün. Ben bu web sayfası ismini bir yerlerden hatırlıyorum galiba diyenleri duyar gibiyim, ben de aynı şeyi dedim ve http://tr.wikipedia.org/ web sayfasına ulaştım. Dünya üzerinde kullanılan ve konuşulan pek çok dilde de yayın yapan, özgür internet ansiklopedisinin Türkçe versiyonu bu kısayolda. Bu kadar coğrafya ve kültür yeter diyenlere bu haftaki eğlencelik web sayfamız ise http://www.yoxa.net/ her telden çalan ve her yaş grubuna hitap edebilen bu web sayfasını tüm internet meraklılarına tavsiye ediyorum.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı


 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-06©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20070208.asp
ISSN: 1303-8923
8 Şubat 2007 - ©2002/07-kmarsiv.com