Ekonomik Ticaret



Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 5 Sayı: 1.151

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 19 Şubat 2007 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Görev ihmal edilmeye gelmez!..

İyi haftalar

Cuma günkü yazımı Tayyip Bey'e verdiğimiz rahatlığa son diye bitirmiştim. Sağolsun bir şakacı arkadaş fırsatı kaçırmayıp "Tayyip'inde uykuları kaçtı sen eleştireceksin diye." diyerek lafı gediğine koymuş. Valla ben onu bunu bilmem, eğer Cumhurbaşkanlığında gözü olan, şürekası bu milletin başında 5 yıl daha at oynatsın diye manevralara başlamış başbakan, benim dediklerimden rahatsız olmuyorsa, o onun bileceği iş. Ama sıradan bir vatandaş olarak gördüklerimi, anladıklarımı hatta tahmin ettiklerimi dostlarla paylaşmak isterim. Hele elimin altında parayı verip düdüğünü çaldığım bir mekanım varsa, onu bu yolda kullanmayı görev sayarım. Bu memleketin bekasını gözeten her mürekkep yalamış vatandaşın da böyle davranması gerektiğini düşünürüm.

Kahve Molası'nı yeni açanlar için, bu üslup biraz farklı gelebilir düşüncesiyle, bir hatırlatma yapmak isterim. 5 yıldır amacım, insan sevgisi paydasında bir araya gelebilecek insanlara, düzenli, istikrarlı, demokrat bir ortam yaratıp, duygu ve düşüncelerini paylaşmalarını sağlamak, bunu yaparken elebaşı ünvanı ile kendi nacizane birikimimi sizlerin eleştirisine sunmak, herkes kadar kırmızı çizgilerimize sadık ama pekçok yerde rastlanmayacak ölçüde de özgürlükçü bir yayını düzenli olarak sürdürmektir.

Kahve Molası'nın yayına başlamasıyla, Tayyip Bey'in başımıza geçmesi aynı döneme rastlar. Yıllar içinde Tayyip Bey nasıl serpilip büyümüş, çiğnemedik mentollü sakız, içmedik çorba, Dünyada ayak basmadık yer bırakmamışsa, KM editörü de başına gelenlerden, aldığı övgü ve yergilerden beslenerek büyümeyi becermiştir. Başlarda çekinip söyleyemediği lafları, saygıda kusur etmeksizin, dile getirmeye başlamıştır. İktidarı eleştirmek kadar muhalefeti de gözlemlemeyi ama iktidarın elinde bulundurduğu gücü de ihmal etmemeyi öğrenmiştir. Kayıtlı seçmenlerin dörtte birinin, oy kullananların üçte birinin oyunu ancak alarak, Dünyaları kazanmış bir edayla memleketin içine etmekte bir beis görmeyen iktidardan bir an evvel kurtulmanın, bu memleketin selameti açısından elzem olduğuna inanmıştır. Eh dolayısıyla elindeki malzemeyi de bu çorbada kullanmaktan çekinmemektedir.

Bendeniz başımıza ne gelmişse bunu hakkettiğimize inananlardanım. Siyasete ilgisiz kaldığımız için, ilgisini esirgemeyen şahinlerin kuklası olmuşsak bunda kuş camiasının suçu olmadığına inanırım. Oy kullanmamayı hak sayıp, ki koyun olmayı seçmekte bir haktır, sandığa gitmeyenlerin ya da "Aman canım bir de bunları deneyelim." diyerek iyi bilmedikleri ademlere oy verenlerin, başına gelenler karşısında feveran etme hakkı yoktur. Ama asıl, bu memlekette yaşayan hiç bir yetişkin vatandaşın "Bana ne, kim gelirse gelsin." deme hakkı kesinlikle yoktur. Bu doğrultuda, 1 Mart 2007'de askıdan inecek seçmen listelerini halen kontrol etmemişseniz, en kısa sürede muhtarlığa uğrayıp, 3 satırlık bir formu doldurmanız gerektiğini hatırlatmak isterim. Sayılı gün çabuk geçer. Seçim zamanı geldiğinde, oy kullanma hakkınızın olmadığını görüp yaşamanız muhtemel travmadan kurtulmak için lütfen vakit geçirmeden vatandaşlık görevinizi yerine getiriniz.

İşte bu nedenlerle, çok önemli 2 büyük seçimin arefesinde, sadece sıradan bir vatandaş olarak Tayyip Bey'i rahat bırakmamaya çalışacağımı alenen ilan ediyorum. Hoş, "Al ananı git." diyebilen bir başbakanın ben garip vatandaşının sözlerini ne kadar dikkate alacağını tahmin etmek zor olmasa da, ben gene ötmeye gayret edeceğim. Ben, onun beni duyması ile değil, hâlâ kararsız bir kişinin aklını çelebilme olasılığım ile ilgileniyorum. Onun için uykusunun kaçmasını değil, aksine bol bol uyumasını yeğlerim.

Bu açılışı neden yapmak gerektiğini anlamışsınızdır umarım. Gerekirse tekrar döneriz ama, kısmet olursa yarından itibaren, artık daha somut konulara geçme zamanı. Umarım sizler de bana katılır ve düzeyli bir tartışma ortamını birlikte yaratırız. Üç beş kişiyle şarkı söylemenin anlamı yok demeyin, damlaya damlaya göl olur, bakarsınız üç beş bin kişilik bir koro oluvermişiz.

Şimdi bir başka konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Çoğunuzun haberi vardır. Alinur Velidedeoğlu birkaç yıl önce "Geceyarısı Ekspresi" filmine konu olan Billy Hayes ile tesadüfen karşılaştığı Cannes'da bir röportaj yapmış. Bu röportajı Youtube da yayınlıyor. Röportajın alacağı hit önemli. Ne kadar çok izlenirse o kadar yukarılara çıkacak belki de birilerinin dikkatini çekecek. Sevgili Sabiha Rana bizler için bu filmleri bir araya toplamış. Yapmanız gereken bu adrese gidip filmleri seyretmek, varsa yurtdışındaki arkadaşlarınıza linki ulaştırmak. Tıklayacağınız adres şu: http://www.youtube.com/user/SabihaRana. İlgi göstereceğinizi umuyorum. Hepinize başarılı bir çalışma haftası diliyorum.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 



 Kahveci : Yelda Özsunar


PARK HIRSIZLARI İHBARI

Geceden kalma televizyon çocuklarının henüz uyanmadığı bir pazar sabahı... Güneşin yelkovanı öğleye doğru tırmanıyor. Kendimi bir çocuk parkında buluyorum. Gece, sabah için hazırlığını tamamlamış. Banklar, salıncaklar, tahtıravelli yağmurla yıkanmış... Tertemiz... Güneş damlaları silip kurulamış. Otlar sulanmış. Böcekler, karıncalar işe koyulmuş. Geceden kalma buz sıcaklığındaki bir bankın kucağına oturup biraz önce satın aldığım gazeteme göz gezdiriyorum. Beni tek gözetleyen, tepemdeki kuşlar. Ara sıra gazeteme yaklaşıp ne okuduğumu anlamaya çalışıyorlar. Bir de kediden bahsetmeliyim. Hani geçen gün komşunun bahçesindeki kaplumbağayı yemek için arayan, komşunun kovduğu sarışın kediden... Yine yemek için, kaplumabağaya benzer bir şey arıyor sanki... Zamana dalıyoruz...

Kedi birdenbire ürkerek kaçıyor. Şu çalan zil sesinden olmalı. Zil neşeyle tek düze ve az sayıda notadan oluşan bir melodiyle yaklaşıyor. Dönüp bakıyorum. Melodi, 10 yaşlarında bir erkek çocuğunun sürdüğü eski bir bisiklet ziline dönüşüyor. Esmer ve yüzünde hafif beyazımsı alacaları olan akıllı görünüşlü, ama çok ciddi bir yüz... Bisikletinin ön demirinin üzerinde, kucağına bir demet çiçek alır gibi güzel bir kız çocuğu oturtmuş. Küçük kızın paket lastiği ile bağlanmış kumral atkuyruğu bir sağa, bir sola sallanıyor. Keyiften kocaman olmuş iri kara gözleri, rüzgârın pembeleştirdiği kocaman yanakları ve kırmızı bir düğme gibi minicik bir ağzı var. Gülüşmeleri beni farkedince kesiliyor, ciddileşerek uzaklaşıyorlar. Park içinde bir tur atıp uzaktaki salıncakların önünde duruyorlar. Çaktırmadan yüzlerini inceliyorum. Birbirlerini çağrıştırıyorlar. Kardeş olmalılar...

İşe koyulmaya hazır bir salıncağın önünde bisikletten iniyorlar. Abi, kardeşini salıncağın iki gözünden birine bindirip sallıyor, bir gökyüzüne, bir kendi yüreğine... Küçük kız daha hızlı dedikçe abisi, ' olmaz düşersin' diyor. Çocukluğundan uzak, bir bilge ağırlığı var üzerinde. Yanlarına yaklaşıyorum, şakacıktan birşeyler sormak için:

- Gülerek, 'Bu salıncağın adı ne biliyor musun?' diye büyüğüne soruyorum.
- 'Bilmiyorum efendim, biz buradan değiliz, Tellidede' den geldik buraya'.
- 'Peki senin adın ne?'
- 'Sedat'
- E neden geldiniz taa buradaki parka?'
Çenesiyle kız kardeşini işeret edip :
- Sultan onu buraya getirmemi istedi.
- Sizin mahallede salıncak yok mu?
- Var ama çocuklar bırakmıyor ki, takılır takılmaz kırıyorlar, kimse de tamir etmiyor. Biz de ara sıra abah erken, buraya geliyoruz.

Bu konuşmalar arasında küçük Sultan, suçlulukla karışık ciddi bir suratla yere bakıyor. Bakışları anlamsızca yerdeki küçük paslı bir çiviye kilitli.

Cesaretini abisine ödünç vermiş olmalı. Yanlarından uzaklaşıp bankıma ve gazeteme geri dönüyorum. Çocuklar sallana sallana sallanıyorlar. Tepemdeki meraklı kuşlar küçük kızın tepesinde uçuşuyor.

Güneşin yelkovanı 12'ye yaklaşıyor. Sedat kardeşine ' Hadi artık kalk gidelim' diyor ve bisikletini hazırlıyor. Sultan' ı kucaklayıp bisikletin ince demirine oturtuyor. Binerken küçük kız, burnunu siliştirip sonra da cebine tıkıştırmaya çalıştığı kâğıt peçeteyi düşürüyor. Abisi fark etmeden, pedala basıyor. Küçük kız korkup abisini dürtüklüyor ama cesur abi aldırmıyor. Küçüğü ile birlikte kırık dökük mahallesine yol alıyorlar.

Geride önemli bir kanıt kalıyor. Park temizlik ekibinin yardımcı elemanı rüzgâr, peçeteyi havalandırıyor. Tellidede'deki gecekondulara doğru uçuruyor. Geride ne bir cam ayakkabı kalıyor, ne de cam ayakkabının izini süren parklar prensi. Sadece durumu ihbar edecek olan bir tanık iş başına koyuluyor.

Yelda Özsunar


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
5 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Sevinç Şarlı


Çağımızın Masalı

Zamanın biri... evvel zamandan. Develer damat, pireler gelin... Eski masallarda kaldı 'onlar ermiş muradına'lar. Beraber yaşlanılan evlilikler. Çağımızda masal uydursak aklımıza üzücü gerçekler yerleşir. Mesela ben bilmiyorum Pamuk Prenses 2'nin çıktığını. Kül kedisinin serisi olduğunu. Bence nokta koymaları gereken yeri bilmişler. Hepsini evlendirip, "yallah" demişler. Çünkü devamını yazmak harbi ustalık ister, yazarsın ama 'abimiz polyanacılıkta abarmış" dersin. Çağımıza gelince bakalım hala öperek uyandıracak mı Prensi Pamuk Hanımı? Hala saatlerce dans edebilecek mi Sindirella'yla fetişist kocası? En tatlı, rüya gibi bir günü masallarda son ilan etmişler. Halbuki asıl macera ondan sonrası; İlk gece, kıskançlık krizleri, kadınların aldatmacalı ağlama nöbetleri, erkeklerin "ahh geçen Haremin oradan geçiyordum, bir hatun vardıki, off" muhabbetleri, aldatma, cinsel uyum, panik ataklar, "of gene mi vır vır" lar, ilk çocuk, son çocuk,ihmaller, pamuk hanım vezirle kırıştırır, prens bey haremde sofra kurdurur, kül kedisi ayakkabı koleksiyonu yapar yetmez kendi imal eder, cüceler altın bulur kumarda savurur, Kötü Kraliçe güzelleştiren otları piyasaya sürer, maruana ürer. Rapunzel'in saçlarına asılmayı adet edinmiş kocası hep döver, Rapunzel'in intikamı bölüm ikide o prensi kuleye kitler. Sindirellanın kardeşleri prensi sonunda ayartır derken mahkeme koridorları masal kahramanlarıyla dolar durur. Sonrası mı? Seri dedik ya buna. Prensler ünlerini kaybeder, artık metroseksüel prensler ortaya çıkar, prensesler Robin Hut gibi hırsızlarla takılmaya başlar, nitekim hepsi 3-4 evlilik yapar. Bu evlilikler ne mi getirir? Kadınlar anlar ki, erkeklerin hepsi aynı, isimleri farklı. Erkekler anlar ki "en iyi kadın seni doğuran kadın. Kadın yoksa gay olalım".

İşte geldik bizim zamanımıza öyle değil mi?

Masallar çağımıza yerleşirken neler oldu bir bakalım. Sindirella iş dünyasına atıldı, şeffaf ayakkabılar üretti. Kariyer hedefine öyle daldı ki prens kendini haremde yeni aşk peşinde buldu. Prensin zayıf anından yararlanan Sindirella'nın üvey kardeşleri Prensi de serveti de yedi.

Pamuk Prenses bence bu sefer gerçekten öldü. Çünkü prensin hevesi geçti bir daha öpmedi. Kızcağız anladı ki aslında yüreğini çoktan vezire kaptırması gerekiyordu.

Kötü kraliçe anladı ki güzellik içten geliyor bunu sağlayan maruanayla esrar taciri olarak hanım ağa oldu.

Rapunzel "kadının ferdi erkeği yendi" ile dayak yemekten kadın programları sayesinde kurtuldu. Prensini kuleye kapattırdı. Düşünüyorum da oradan kurtulmak istese prens kaç yılda saç uzatır?

Yeni yetme prensler metroseksüel oldular, prensesler çıtırlarla takılmaya başladı. Kadınlar ayaklanmasında sinen erkekler ligthlık devrimini başlattı, ama gene yaranamadılar. Bu seferde monotonluktan sıkılan prensesler, macera uğruna Robin Hood'lara takılmaya başladı. Robin Hood'u konu alan kanlı diziler çekildi, ismi Polat Alemdar olarak değiştirildi. Bebeler artık onun masallarından keyif alıyor.

Bence çok zavallı bir çağdayız, gel gitler içinde ne evliliklerimiz kaldı nede adam gibi adam yetiştirmede başarı sağlama imkanımız. Çünkü etrafımızda öğretilen iyi şeylerin, kötü şeylerle karışmasını sağlayacak yanlış örneklerle içiçeyiz. Bu sayede de kimse kişiliğini oturtamadı. İnsanlar böylelikle evlenince değişti, aslında kendini buldu belki de... Artık belli bir yaştan sonra oluşan dullar ordusu olduk hepimiz... Umudun varsa, başka bir seçenek daha denersin, yoksa da yalnızlığa mahkumsun.

Sevinç Şarlı


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
8 Kahveci oy vermiş.

 


 


M.Nihat Malkoç

 Kahveci : M.Nihat Malkoç


  MUHACİRLİK YILLARINDAN BUGÜNE TRABZON

Trabzon, tarihte pek çok millete beşiklik etmiş, mühim yerleşim yerlerinden biridir. Bu topraklarda pek çok medeniyet filizlenmiştir. Bu medeniyetlerin kalıntıları bugün de apaçık gözlenebilmektedir. Geçmişle bugünü sentezleyen bu eserler sevgi ve hoşgörünün derin çizgilerini şehrin gül çehresinde ebedileştirmektedir.

Trabzon her şeyiyle Türkiye'nin gözbebeğidir. On yedi ilçeye sahip olan Trabzon'un, dokuz ilçesi 114 km.lik sahil şeridinde sıralanmıştır. Bunlar Batıdan doğu istikametine doğru şöyle dizilmişlerdir: Beşikdüzü, Vakfıkebir, Çarşıbaşı, Akçaabat, Yomra, Arsin, Araklı, Sürmene ve Of…. Öte yandan Tonya, Şalpazarı, Düzköy, Maçka, Köprübaşı, Dernekpazarı, Hayrat ve Çaykara ilçeleri ise sahilden içeridedir. Bu ilçeler denizin uzağında olmanın mahzunluğu ve ezikliği içerisindedirler. Bu yüzden her dem denizi düşlerinde yaşatırlar.

Trabzon'un önceleri on ilçesi varken daha sonraları bunlara yedi tane daha kardeş ilçe gelmiştir. Böylelikle şehrin idari yapısında köklü değişiklikler oluşmuştur. Beşikdüzü ve Şalpazarı 1988, Çarşıbaşı, Düzköy, Köprübaşı, Dernekpazarı ve Hayrat 1990 yılında ilçe olmuşlardır. 66 belediyesi bulunan Trabzon'un, genellikle engebeli bir arazi üzerinde dağınık yerleşim gösteren 497 tane de köyü vardır. Bu köyler tabiatla iç içedir. Havasıyla, suyuyla doğal hayatın bütün nimetlerini bu coğrafyada doyasıya yaşamak mümkündür.

Trabzon'umuz tarihi eser potansiyeli bakımından diğer illerden çok daha ilerdedir. Zira ilimizde Kültür Bakanlığı tarafından tescillenmiş ve koruma altına alınmış 550 tarihi tescilli kültür varlığı bulunmaktadır. Bunun yansıra tabiat varlığı olarak belirlenmiş ve koruma altına alınmış bölgelerimiz de mevcuttur. Bugün il merkezinde ve ilçelerde sayısız tarihi esere rastlamak mümkündür. Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen bu eserler olanca ihtişamıyla tarihe tanıklık etmektedir. Bunların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:

"Trabzon Kalesi, Kalepark, Yenicuma Camii, Cephanelik, Su Kemerleri, Akçakale, Ayasofya, Küçük Ayvasıl, Ortahisar Camii, Molla Nakip Camii, Kudrettin Camii, Hüsnü Göktuğ Camii, Kızlar Manastırı, Kaymaklı Manastırı, Kuştul Manastırı, Sumela Manastırı, Santa Maria Kilisesi, Gülbaharhatun Camii, İskenderpaşa Camii, Tophane Hamamı, Sekiz Direkli Hamam, Meydan Hamamı, Çeşmeler, Köprüler, Atatürk Köşkü, Memişağa Konağı, Erdoğdu Bey Camii, Musa Paşa Camii, Saraçzade Medresesi, Ortahisar Muvakkithanesi, Emir Mehmet Türbesi, Hamzapaşa Türbesi, Bedesten…"

Coğrafyayı biraz daha geniş tutup işin içine ilçeleri de katarsak mevcut listemiz iyice kabarır. Hangi kültür ve medeniyete ait olursa olsunlar bunların hepsi, ama hepsi bizim geçmişten getirdiğimiz gurur abideleridir. Bu eserlerin bütün haşmetiyle yan yana bulunması, bugün özlemini duyduğumuz medeniyetler ittifakının tezahürüdür. Farklı tarihi dönemlere ve medeniyetlere ait bu eserler Müslüman-Türk milletinin engin tevazuunu göstermektedir.

1916 yılında Trabzon'un Ruslar tarafından bir oldubittiyle işgal edilmesi Trabzon'daki mevcut huzur ve barış ortamını yok etmiştir. O zamanlar bölgedeki düşman güçleri kin duygularıyla vahşice davranıp yerli halka her türlü zulmü reva gördüler. Düşman istilasından kaçan halk çil yavrusu gibi dağıldı. Bir zamanlar huzur ve barış içinde yaşayan halkın hayatı işkenceye döndü. Artık burada kalmak, göçmekten daha zordu. Zorunlu göçler başladı. Zorlu muhacirlik yılları hasret ve acıyı beraberinde getirdi. Göç edenler gittikleri yerlerde aradıkları huzuru bulamadılar. Yaşlı, kadın ve çocukların canlarını ve ırzlarını kurtarmak için yapacakları başka şey de yoktu. Gençler, gücü olanlar topraklarını savundular, direndiler.

Trabzon, Doğu Karadeniz bölgesinin en eski ve en büyük şehridir. 1917'de Rusya'da Bolşevik ihtilali olunca, Rus ordusunda büyük bir panik başladı. Geri çekilmek zorunda kalan Ruslarla, 18 Aralık 1917'de Erzincan Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya Ermeniler uymayıp, Türkler aleyhinde katliamlara girişince, Ordu Komutanı Vehip Paşa'ya ileri harekât emri verildi. 11 Şubat 1918'de genel hareket emrini alan ordumuz, bir koldan Kafkasya üzerine ilerlerken, diğer koldan Trabzonlu Albay Hamdi Bey (Pirselimoğlu) komutasındaki 37. Tümen; Giresun'dan 123. alay ile takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıktı.

Bölgedeki çeteleri de temizleyerek ilerleyen birliklerimiz 15 Şubat 1918'de Vakfıkebir'i, 18 Şubat 1918'de Akçaabat'ı geri aldı. Birkaç gün içinde çevreyi düşmanlardan temizleyen birliklerimiz 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon'a girdi. Trabzon'un ve Trabzonlunun iki yıla yaklaşan esaret ve muhacirlik çilesi böylelikle sona erdi. Düşmanın geri çekilmesiyle birlikte göç edenlerden sağ kalanlar yurtlarına geri döndüler. Dönüşte de mübarek vatan topraklarına baş koyarak yerleri öptüler. Vatanın ne kadar mukaddes bir varlık olduğunu, özgürlüğün değerinin hiçbir şeyle ölçülemeyeceğini bizzat tecrübe ederek anladılar. Bugünkü Trabzon o günlerin acılarını çok gerilerde bırakmıştır. Fakat bu şehrin her köşesi, her taşı o çileli günlerin şahididir. Bazı kesimler her ne kadar mevcut dirliğimizi ve düzenimizi bozmak için çırpınıyorsa da Trabzonlunun vatan sevgisini ve manevi değerlere bağlılığını hiçbir zaman yüreklerinden sökemeyeceklerdir. Bu vesileyle Trabzon'un kurtuluşunun 89. yıldönümünü kutluyorum. O günlerin bir daha yaşanmaması için, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin basiret gözlerini açması için Allah'a yalvarıyorum. Trabzon şehri dün olduğu gibi bugün de istiklal uğrunda Türkiye'nin hazır kıtasıdır.

M.Nihat Malkoç
mnm61mnm@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


[Henüz Oylanmamış]
0 Kahveci oy vermiş.

 


 


 YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?


  Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir


KOÇ   (21 Mart-20 Nisan)
Gelecek günlerde iş yerlerinizde bir takım sürtüşmeleri yaşayacaksınız koçlar. İnatlaşmaya kadar varabilecek bu oluşumlardan kesinlikle kendinizi geri çekmelisiniz. Gerçekleriniz isteklerinizle en azından şimdilik çakışmadığından ortamların yatışmalarını tercih etmelisiniz. Tartışmalarda sözlerinizi tartarak sarfedin.



BOĞA   (21 Nisan-20 Mayıs)
Emellerinize bir an evvel ulaşmak isteyişinizden dolayı sabırsızlıklarla dolup taşmaktasınız boğalar. İmzalayacağınız sözleşmelerde aceleci olmamalısınız. Gelişmelere zaman tanıyın. Sizlere verilecek kıymetli bilgilere kulak tıkamayın. Diyalogları tercih edin ve haftanızı boşu boşuna zehir etmeyin.



İKİZLER   (21 Mayıs-21 Haziran)
Resmi evraklarla boğuşacağınız haftanızda otoritelere köprüyü geçene kadar sabretmelisiniz ikizler. İsyanlarda boğulmaktansa taktik değiştirmeyi düşünün. Duygulardan çok aklın ön planda tutulmasının şart olacağı bir haftadasınız. Siz önce üstünüze düşeni yerine getirmelisiniz.



YENGEÇ   (22 Haziran-22 Temmuz)
Davranışlarınızda kesinlikle değişmeniz gereken bir hafta sizleri beklemekte yengeçler. Bazı kopuşların içinde olacaksınız ve kesinlikle bunları engellemeye çalışmayın. Kabuk değiştirmelisiniz. Herşeyi içinize atmak alışkanlıklarını terkedin. Bende buradayım diyerek çoşku dolu günlere koşun.



ASLAN   (23 Temmuz-22 Ağustos)
Tamburlar sizin için çalmakta aslanlar. Duymamazlıktan gelmeyin. Geçmişlerden kaynaklanan bir takım haberleri taşımakta bu sinyaller. Şöyle gerilere bir bakış atın çok şeyleri anlayacaksınız. Sıcak atmosferlere ihtiyacınız var. Sevenlerinize sığınmakta haklısınız çünkü seviliyorsunuz..



BAŞAK   (23 Ağustos-22 Eylül)
Enerji patlamalarını doyasıya yaşayacağınız süper bir haftaya girmektesiniz başaklar. Bu nimetleri çarçur etmeden kullanır ve olumlu yönlere yoğunlaştırabilirseniz sizleri kimse tutamayacak bunu bilin. Korkularınızı terketmektesiniz. Haftanızın en güzel haberi de bu aslında...



TERAZİ   (23 Eylül-22 Ekim)
Yeni haftanızda aile büyüklerinizden ihtiyacınız olan destekleri alacaksınız teraziler. Çok önemli kararların arefesindesiniz. Yanlış adım atmak istemiyorsunuz. Bu yüzden manevi baskı altında olduğunuz bir gerçek. Bazı teraziler miras işleri ile ilgilenecekler.



AKREP   (23 Ekim-22 Kasım)
Mesleklerinizde uzun vadeye dayalı beklentilerin yoğun oldukları bir dönemdesiniz akrepler. Ümit etttiğiniz gelişmelerde ki olası gecikmelerle morallerinizi bozmayın sakın. Genç bir yakınınızın size ihtiyacı olabilecek. Haftanız hayli hareketli ve biraz da yorucu günlerle dolu.



YAY   (23 Kasım-20 Aralık)
Kısa sürecek sevinçlerin ardından yorucu uğraşlar yeniden gündemlerinizi meşgul edecekler yaylar. Dışarıya dönük herşey yerli yerinde gibisinden görüntülerinizin meselelerinizi ortadan kaldırmadıklarını artık kabul edeceksiniz. Finanslarla ilgili hedeflerinize ulaşmak üzeresiniz.



OĞLAK   (21 Aralık-19 Ocak)
Her güzele kanmayın biraz da parlayan yaldızların altında neler var onları araştırın oğlaklar. Sevdiğiniz bir kişinin zannettiğiniz gibi masum olmadığını çok yakında anlayacaksınız. Enerjilerinizi heba etmeden onları olumlu yönlerde kullanmalısınız. Yakınlarınızdan gelecek manevi yardım tekliflerini sakın geri çevirmeyin.



KOVA   (20 Ocak-18 Şubat)
Gerçekleştirmek istediğiniz projelerinizde beklenmedik yavaşlamalar baş gösterebilir kovalar. Aceleci olmayın ve zamanla dost olmaya gayret edin. Herşey yoluna girecek. Yavaş yavaş ilerlemelerin belkide lehinize olduklarını düşünün. Daha çok ince detayların gündeminizde olacakları bir haftadasınız.



BALIK   (19 Şubat-20 Mart)
Bugünden itibaren Güneş burçlarınıza yerleşmekte balıklar. Bir gruba dahil olarak ortak çalışmalara başlamalısınız. Güneşin getirdiği pozitif enerjilerden mutlaka faydalanmalısınız. Kendinize güvenerek yeni çalışmalara atılmanın işte tam sırası. Dinamik hallerinizle başarılara doğru koşacaksınız. Herşey daha güzel olacak balıklar.


Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,209,209,209,209,209,209,209,209,20
5 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Leyla Ayyıldız

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.251 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


Esaret

kanlıcanın eteklerinden topladığımız
güzel günlerin hatırına yazacaktım sensizliğimi

gözlerimizde asılı bir damla yaş
ıslatamayacaktı yüzümüzdeki çizgilerimizi

oysa bir zamanlar
tutsaktım gözlerindeki güvene
hiç bitmeyecek sanrıların içinde

gövdemizden koparttığımız
onlarca anın gölgesinde
sen ve ben olmak öyle zor ki şimdi
yine de yetinemedik kendimizle
gözlerini görmeseydim keşke

belki o zaman yeniden yazar hayatı
sensiz topraklara sürer bedenimi
sensiz göklere uçurtmalar gönderirdim
özgürlüğüm esaretindendir diye

oysa şimdi
o çok övündüğümüz aşk
esaretimizin boynu bükük çocuğu olunca
yalınayak ve yapayalnız düşlerim
elimde kalan son fotoğrafına dalıp
tozlu sokaklarında yürüyor geçmişin

"Esarete bedel mutluluklar asla gerçekleşmezmiş…"

Gülcan Talay

 


 Bulmaca - Sudoku




SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.

Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.

Kolay gelsin.



 


 Biraz Gülümseyin




KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu



VAN BİEN - İyi Gidiyorlar…
Küba Hakkında Bir Sergi

Küba bağımsızlığının kahramanlarından ozan José Martí'nin doğum yıldönümü, İstanbul Cervantes Enstitüsü'nde düzenlenen etkinliklerle anılıyor.

Etkinliğe Serpil Yıldız da "VAN BİEN - İyi Gidiyorlar… Küba Hakkında Bir Sergi" ile katılıyor.

Sergi, 24 Nisan tarihine dek izlenime açık olacak.

Yer: Cervantes Enstitüsü
Tarlabaşı Bulvarı, Zambak Sokak No:33, İSTANBUL
Telefon: 90 212 292 65 36 Faks: 90 212 292 65 37
E-posta: cenest@cervantes.es


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Bilgisayarımda dünya haritası olsun. Ben istediğim herhangi bir yeri, yakın mesafeden inceleyebileyim diyenler için daha önce http://earth.google.com web sayfasını önermiştim ve yine öneriyorum. En büyük sebebi earth programını kendi bilgisayarınıza indirip istediğiniz anda tüm dünya üzerinde istediğiniz noktayı görebilmeniz idi. Bunu anladık tamam diyenlere devam, ben bile anlamışım yani:) Şimdi tavsiye edeceğim web sayfası ise online işlem yapılabilen bir dünya haritası var. http://wikimapia.org Bu sayfadan bilgisayarınıza herhangi bir program indirmeniz gerekmiyor. İstediğiniz bölgeyi ortalayıp sol tarafta bulunan yakınlaştırma veya uzaklaştırma tuşlarını kullanarak, harita detaylarını olabildiğince yakından görebilmeniz mümkün. Ben bu web sayfası ismini bir yerlerden hatırlıyorum galiba diyenleri duyar gibiyim, ben de aynı şeyi dedim ve http://tr.wikipedia.org/ web sayfasına ulaştım. Dünya üzerinde kullanılan ve konuşulan pek çok dilde de yayın yapan, özgür internet ansiklopedisinin Türkçe versiyonu bu kısayolda. Bu kadar coğrafya ve kültür yeter diyenlere bu haftaki eğlencelik web sayfamız ise http://www.yoxa.net/ her telden çalan ve her yaş grubuna hitap edebilen bu web sayfasını tüm internet meraklılarına tavsiye ediyorum.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler




http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Yukarı


 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-06©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM













Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20070219.asp
ISSN: 1303-8923
19 Şubat 2007 - ©2002/07-kmarsiv.com