|
|
|
26 Mart 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Benimki de laf işte!.. | İyi haftalar
Hoş bir hafta sonuydu. Cumartesi gecesi alınan galibiyet çok güzeldi elbette ama gereğinden fazla abartmaya da gerek yoktu. O yüzden maçtan sonra cadde turu yapmayıp yatıp uyumayı tercih ettim. Biz iyi ve şanslı günümüzdeyken, onlar kötü ve şanssız bir günlerindeydiler. Bugüne kadar pek alışık olmadığımız bir olgunluk ve hırs vardı çocuklarda. Gene de helal olsun diyor, bir diğer konuya atlıyorum.
Dün gecenin kaymağı "Babam ve Oğlum"du tartışmasız. Seyretmeyeniniz kaldı mı aranızda? Ağlarım diye seyretmeyenleri biliyorum ama ne kaçırdıklarını ömrü billah öğrenemeyecekler. İkinci sefer seyrederken, daha sahne gelmeden hıçkırmaya başlamam dışında farklı bir şey yoktu. Gene çok sevdim, gene çok ağladım, gene çok güldüm ve gene yaratıcılarına alkış tuttum.
Haftaya Tayyip Bey'imizi anmadan başlamak olmaz. Duydum ki eşsiz vecizelerinden birini daha söylemiş. Şöyle demiş; "Milletin meclisinde oturup hakkı başka mecliste arayan var." Lastik gibi laf, çek çekebildiğin yere. Duyan maaşallah desin diye edilmiş sanki. Muhatabı da belli, en azından ben olmadığımı biliyorum. Ama gene de kaşınıyorum. Hani benim anladığım kadarıyla, bu sözü eden Bey'e sorarlar diyorum. Acaba kastettiğiniz kişilerin arasına siz de dahil misiniz? Öyle ya, zamanında hakimiyetine inanmadığınız o çatının altında, adını bile anmaktan hicap duyduğunuz Ulu Önder Atatürk'ün kurduğu Meclis'te, Cumhuriyet'in temellerini sarsacak tartışmalara yol açan zihniyetin liderinin, "Light İslam" modelini laik Cumhuriyete tercih eden, "Bu ülke imam hatipli bir Cumhurbaşkanı da görecektir." şiarıyla hedefe yürüyen, demokrasiyi bir amaç değil bir araç olarak algılayıp kullanan zatın, yani sizin o mecliste oturup ta başka meclisin hayalini kurduğu söylenemez mi? Benimki de laf işte. Söylense nolur söylenmese nolur? Haydi hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
|
Kahveci : Sibel Oral OKU-MA, ÜRET-ME, İZLE ve; MEEEEE! |
|
Mafya, şöhret, hırs, frikik… Bir annenin dramı, bir şarkıcının yırtmacı, bir kahramanın silahı! Bu aşka, bu hikayeye, bu acıya inanamayacaksınız, kendinizden bir şey bulacaksınız. (Tabii siz de kendinizi kaybetmediyseniz!)
Kitaplara sığmayan biz çılgın Türkler, tarihimiz boyunca kitaplara sığmamışız ama asla kitap okuma alışkanlığı edinememişiz. Milli Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanan rapora göre Türklerin okuyan bir toplum olup olmadığı tarihsel açıdan değerlendiriliyor. 3 dönem baz alınarak yapılan inceleme özetle şöyle:
İslamiyet'in kabulünden önce; 11. yüzyılın Endüslü bilgini İbni Said'in Tabakatü'l-Ümem adlı kitabında dünya milletleri ikiye ayrılmış:
1-Bilimle uğraşan milletler (Hintliler, İranlılar, Yunanlılar, Romalılar, Araplar)
2-Bilimle uğraşmayan miletler (Türkler, Moğollar, Çinler).
Aynı eserde, İbni Said bilimle uğraşmayan milletlerden kulağına herhangi bir fikir veya felsefe ulaşmadığına da özellikle işaret ediyor.
İslamiyet'in kabulünden sonra (10. yüzyıldan, 17. yüzyıla kadar); ülke, medreselerle ve hemen yanlarına açılan kütüphanelerle doluymuş. Devrin sosyal şartları içinde okuma-yazma oranı çok yüksek değilse de kulağa, dinlemeye dayalı gelişmiş bir kültür mevcutmuş.
17. Yüzyıldan günümüze kadar;Türk toplumu okumayan, fazlaca düşünmeyen, bilgi üretmeyen bir toplum haline gelir. Matbaanın Türkiye'ye girişinden (1727) 19. yüzyılın sonlarına kadar basılan kitap sayısı 5 bin civarında. Bu sayı ancak 20 yüzyılın başlarında 35-40 bini bulur. 1930-32 yıllarında bir kitap 300 adet basılırsa sevinilirmiş. Devrin ünlü gazetecisi Ziyad Ebuzziya 1933'te bir kitaptan 500 adet bastığında, bunun hayretle karşılandığını anlatır.
Neden okumuyoruz?
Çünkü; vaktimiz kalmıyor. Neden vaktimiz kalmıyor? Çünkü; televizyon izliyoruz. Türk insanı günde ortalama 4 saat televizyon seyrediyor. 8 saat uyuyor, 8 saat çalışıyor. 8+8+4 eşittir 20 saat. Bir gün 24 saat olduğuna göre kalan 4 saatte ne yapıyoruz? Ya daha fazla çalışıyoruz, ya daha fazla uyuyoruz , ya da o 4 saati yollar da geçirmek zaten kaçınılmaz oluyor. Ha internette chat yapmak, çöp çatan sitelerinde vakit geçirmek için zaman kalmıyor mu? Merak etmeyin ona da vakit ayırabiliyoruz.
Kitap fuarları her yıl dolup taşar. Fuar merkezi kapısında uzun kuyruklar beklenir. Madem okumuyoruz, o zaman neden kitap fuarlarına akın ediyoruz? Kitaplar vitrinlerimizi ve raflarımızı süslesin diye mi alıyoruz? Benim okuduğum Milli Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanmış rapora göre cevap; "evet!"
Kitap pahalı, uydular ucuz…
Türkiye'de televizyon izleme süresi dizi filmlerdeki artışa paralel 3.5 saatten 4 saate yükselmişken bu artışla, ABD ile birlikte en fazla televizyon izlenen ülke konumuna gelen Türkiye, kitaba yatırım konusunda ise dünya ortalamasının yarısını bile yakalayamıyor. Bir Norveçli kitaba yılda 137 dolar, Alman 122 dolar, İsveçli, Avustralyalı ve Belçikalı 100 dolar, ABD'li 95 dolar harcarken, bir Türk yılda kitap için yalnız 0.45 dolar para ayırıyor. Bunun sebebi geçim sıkıntısı, sosyo ekonomik koşullar mıdır? Hayır, değildir. Ayda bir kitap alınsa bir yılda 12, hadi 10 kitap düşer kişi başına.
Uysa da , uymasa da…
Az önce de belirttiğim üzere biz televizyon karşısına çivi çakılan bir toplum olduk. Hayatımız o ekrana endeksli. Aşklarımız, beğenilerimiz, hayallerimiz, kaygılarımız...
Dizi manyağı olduk, bunun başka bir açıklaması yok. A dizisinde ki kadın gibi giyiniyor, B dizisindeki adam gibi yürüyor, C dizisindeki çocuk gibi mucizeler yaratmaya çalışıyoruz. Diziler de ki karakterlere öykünüyor, onlar gibi yaşama arzularımız oluyor. Mafya, kahramanlık, ihanet, hırs, para, aşk... Daha ne saysak.. Dizi replikleri ile güne başlıyor, gün sonunda başka bir dizinin finaliyle uykulara dalıyoruz. Neden? Yarın sabaha uyanmak için.
Çocuklarımızın yaşayacağı bir yarına uyanmak için mi?
Oku-MA, üret-ME, izle ve… MEEEEE!
Merakla izlediğimiz dizi ya da çok izlenen bir filmin, ya da X şarkıcısının, mankeninin bir kitabı çıksa hemen raflara koşuyoruz. Çünkü bizler popüler olan şey, her neyse ona koşuyoruz, hem de çıplak ayaklarımızla. Bizler okumayıp, izliyoruz. Hem televizyonda ki dizileri, dedikodu programlarını izliyoruz. Şöhreti, mafyayı, intikamı, cehaleti izliyoruz. Çünkü seviyoruz biz onları. Bağrımıza basıyoruz. Balonlar uçuyor hayatlarımızda. Havai fişekler patlıyor. Biz hep izliyoruz. Sonra bir akşam haberleri izliyoruz. Hep seyirci kaldığımız, izlediğimiz her şey terör oluyor, tecavüz oluyor, töre oluyor, hırsızlık oluyor, ölüm oluyor, kaos oluyor, adaletsizlik oluyor,cinayet oluyor, bilgisizlik ve cahillik kokuyor.
İşte bu, çocuklarımıza bıraktığımız yarındır. Ağırdır…
Başka bir şey değil…
(26 Mart- 1 Nisan tarihleri 43. Kütüphane Haftası'dır. Bilgi ve katılım için http://www.kutuphaneci.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.)
Sibel Oral sibelo@gmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
Dublör Kahveci : Fatma Gül |
Blöflü piştide jilet namustur!
IMF ile 4 bakan arasında pazar günü başlayan ve pazartesi sabah 04.00'te biten 13 saatlik toplantıda taraflar sosyal güvenlik reformunun ertelenmesi ve sağlık harcamaları konusunda uzlaşma sağlayamadı.IMF ile görüşmeler sosyal güvenlik reformunun ertelenip ertelenmeyeceği ile artış gösteren sağlık harcamaları için önlem gerekip gerekmediğine kilitlendi.
IMF ısrarla mevcut pişti partisinin 101 101 151 şeklinde dönmesi gerektiğini savunduğu halde, iki defa üst üste 301 yapan sağlık bakanlığı temsilcileri "blöflü piştinin raconu budur, iki defa 301 yapınca masa kaldırılır, en az 6 ay oyun son bulur" şeklinde ısrar ettiler. Bunun üzerine 52'liyi masadan kaldırıp yere savurduğu belirtilen IMF temsilcileri nin de "Yunaytıd sıteyts of ameeerika'da elli-iki'yi biri dağıtır, diğeri toplar denilir. Muraaat, Murat! Ben dağıttım sen iki tur at! Yerseniz…" şeklinde rest çektiği öne sürüldü.
IMF ile yürütülen 6. gözden geçirme planlandığı gibi geçen hafta sonunda bitirilemedi. Bunun üzerine Devlet Bakanı Ali Babacan başkanlığındaki bakanlar ile IMF heyeti arasında pazar günü öğleden sonra başlayan ve 13 saat süren bir toplantı yapıldı. Toplantıda IMF, sağlık harcamalarında bu yıl hızlı bir artış olacağını ve önlem alınmasını gündeme getirdi. Ayrıca sosyal güvenlik reformunda ertelemenin 6 ay ile sınırlı kalmasını, yani 1 Temmuz'dan itibaren uygulamaya geçirilmesini istedi. Hükümet ise sağlık harcamalarında geçen yıl yaşanan artışın doyma noktasına geldiğini ve artık stabil bir hal aldığını kaydederek önlem gerekmediğini savundu.
Blöflü piştinin piri olarak Amerika tarihine kazınmış Mistır Corc Verseneborc isimli IMF temsilcisinin "Geçen oyundan kalan kazandibi borcunuzu da unuttuk sanmayın, siz daha onu telafi etmemişken kalkıp bir de iki defa 301 yapmakla bizi uyutacağınızı mı sanıyorsunuz, yemez, koktu bu ayaklar, kazandibine kaymak da isteriz" dediği ikinci oyunun sonunda sağlık bakanlığı temsilcileri sessizliklerini korudular. Gazetemize ulaşan bir posta güvercinine göre ise "Daha önce bakanlık ödeneğinden ayrılmış olan kazandibi ve kaymak parasının bakanlık temsilcileri tarafından sırası ile "altılı ganyan, sayısal loto, sözel loto, sessiz loto, milli piyango ve iddia" kuponlarına yatırıldığı öne sürüldü. Artan parayla birer kazı-kazan aldıkları öne sürülen sağlık bakanlığı temsilcilerinin bu talep sonrasında odayı terk eden IMF temsilcilerinin arkasından "Uleyn kardeşim, ben yemeyeceğim şeyi ölsem ısmarlamam. Karnım da tok. Bugün git yarın gel. Nanik!" şeklinde atıp tuttukları ve kahkaha attıkları öne sürüldü.
1 Mart'ta başyan gözden geçirmeyi geçen hafta sonunda bitirmesi planlanan IMF heyeti, henüz Türkiye'den ayrılmadı. Babacan'ın IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni başkanlığındaki heyetle yaptığı görüşme ise önceki gün saat 15.00 civarında başladı. Görüşmeye Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu da katıldı. Sabaha karşı 04.00'te biten toplantıda ana gündem maddesini sosyal güvenlik reformunun ertelenme süresi ile sağlık harcamaları oluşturdu.
Anlaşmaya varılamayan ikinci tur pişti oyunu ve kazandibi konusunda tekrar bir araya gelen taraflardan bir kısmının yanında babasını getirmesi de dikkat çekiciydi. Ödeneği şans oyunlarına yatırdıklarının ortaya çıkmasından endişe duyan sağlık bakanlığı temsilcileri adına konuya el koyan babaların ise IMF temsilcilerine "Tamam, bir orta yol bulunur. Kazandibi olmazsa güllaç olur. Hatta ekstra nar ilave ettirir gönlünüzü alırız. Gençtir, heyecanlıdır, siz büyüksünüz, hoş görüverin" şeklinde yumuşak ve ortalama bir platformda yaklaştıkları belirtildi.
Şimdiye kadar sürdürülen çalışmalarda sosyal güvenlik reformunun 6 ay ile 1 yıl ertelenmesi halinde maliyetinin ne olacağı üzerinde duruldu. Yasanın 1 yıl ertelenmesinin Genel Sağlık Sigortası yükünü azaltacağı ama yasa yürürlüğe girmediği için SSK ve Bağ-Kur'lulara daha fazla maaş ödenmesinin gündeme geldiğini anlatan yetkililer, IMF'nin ise gecikme durumunda maliyetin daha artacağı konusunda endişesi olduğunu söyledi.
'Sağlık harcamaları hızla artacak'
Geçen hafta ortasından itibaren 2007'de sağlık harcamalarının ne olacağı konusunda hem bürokratlar hem de IMF projeksiyonlarını yaptı. IMF'nin, 2007'de SSK'lıların devlet hastanelerinden yararlanma ile serbest eczanelerden yararlanma imkânı nedeniyle sağlık harcamalarının hızla artacağını gündeme getirdiği belirtildi.
Buna karşılık Hazine ve Maliye'nin yaptığı çalışmalarda ise SSK'lıların devlet hastanelerinden yararlanmasıyla ilgili artışın artık stabil hale geldiğini ve artış hızının geçen seneye göre düşeceğini, sağlık harcamalarında aslında sorun olmadığını anlattığı kaydedildi.
101-101-151 ve 301-301 konularında bir türlü uzlaşamayan tarafların tartışmaları sırasında itişip kakıştıkları, birbirlerine ağzı bozuk laflar ettikleri, hatta ağzılarına aldıkları suları birbirlerine püskürtmek yolu ile su savaşına giriştikleri belirtilirken, babaların kenarda oturup sessizce bu çocuksu neşeyi gülümseyerek takip ettikleri öne sürüldü.
'Önlemi başka yerde alın'
IMF'nin bu tespitleri yaptıktan sonra hem 2006'nın fazladan yapılan harcamaları için hem de 2007'de sağlık harcamalarında yaşanacak artıştan dolayı önlem istediği belirtildi.
Önlem alınıp alınmaması konusunda anlaşma sağlanamadı. Bir başka görüş ayrılığının da önlem alınırsa, nerede yoğunlaşacağı konusunda yaşandığı belirtildi. Bütçe üzerinde genel bir blokajın yatırımları olumsuz etkileyeceği ve bu nedenle seçim yılında hükümetin böyle bir önlem istemediği kaydedildi. Buna karşılık sağlıkta alınacak önlemlere de Sağlık Bakanlığı'nın sıcak bakmadığını belirten bürokratlar, "Asıl iş Sağlık Bakanlığı'na düşüyor. İsterse orada önlem alınır" dedi. Sağlık harcamalarının geçen yıl kontrol altına alınmasına yönelik tedbirlerin yargıda iptal edilmesi de başka bir sorun olarak kabul ediliyor.
2006'dan sarkan harcamaların büyüklüğü "1 milyar YTL'nin üstü 2 milyar YTL'nin altı" olarak ifade edilirken bunun 1.3-1.5 milyar YTL arasında olabileceği kaydedildi. IMF'nin geçen yılki artış hızına göre yaptığı hesaplar kabul edilirse sağlık harcamalarında da sapmanın yine 1 milyar YTL civarında olabileceği tahminleri yapılıyor. Böylece toplam paket büyüklüğünün 2-2.5 milyar YTL'ye çıkabileceği öngörülüyor. IMF'nin ayrıca geçici işçilerin kadroya alınması konusunda da çekinceleri olduğu belirtiliyor.
Uyumayın arkadaşlar, bu blöflü piştiler böbreğinize böbreğinize iniyor!
Fatma Gül
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
KOÇ (21 Mart-20 Nisan) Bu hafta eskiye dayalı konularda nihayet kararlılık sergilemeye başlayacaksınız koçlar. Bununla beraber aşırı şekilde hayalperest de olabileceksiniz. Yaratıcılığınızın artması sizleri son derece baskı altında tutabilecek. Özgürce hareket etmek isterken herşeyi birbirine karıştırmanın da bir anlamı yok.
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs) Yeni haftanızda iş hayatınızı ilgilendiren gelişmelere odaklı kalacaksınız boğalar. Önemli bir haber beklentilerinizi yeniden yerinden oynatabilir. Geçmişle bağlantılı gerçekler gün ışığına çıkacaklar. Arkadaş ilişkileri ve aşk hayatı sizleri oldukça enerjik ve de dışa dönük tutacağa benzemekteler.
İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran) Bu hafta uzak bir yerle bağlantılı uğraşların doruklarda olacaklarını şimdiden söylemeliyim ikizler.. Gerçekleri artık kabul edecek ve düşüncelerinizi uygulamaya dökeceksiniz. Aşağılarda çaresizce seyrettiğinizi sanırken aslında yukarıya çıkmakta olduğunuzu nihayet anlayacaksınız.
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz) Bu hafta mutlaka karar vermeniz gereken bir durum sizleri iyice sıkıştıracak yengeçler. Elbette hayatta hiçbir şeyin garantisinin olmadığını sizlerde biliyorsunuz. Buna rağmen yeri geliyor inançlarınıza ters düşebiliyor, kendi kendinize ihanet edebiliyorsunuz. İşte tam burada tüm riskleri alarak bu sefer atağa kalkmalısınız.
ASLAN (23 Temmuz-22 Ağustos) Yeni haftanızda güvenli kapılar ardında yepyeni stratejiler geliştireceksiniz aslanlar. Yaratıcı olacak ve iyimserlik dolu hallerinizle hayata değişik açılardan bakmaya başlayacaksınız. Şu gerçeğin de farkına varacaksınız., keskin kılıcınızla sizleri geçmişin esiri yapan düğümleri keserek acılara son verebileceğinizi...
BAŞAK (23 Ağustos-22 Eylül) Önümüzdeki günlerde geçmişle bağlantılı haberler sizleri daha derin düşüncelere sevkedecekler başaklar. Planları ve de fikirleri yeniden gözden geçireceksiniz. Yabancılarla veya uzak bir yerle ilgili gelişmeleri takip edebileceksiniz. Aşklarda ise kararlı ve bağımsız olmaya niyetleneceksiniz..
TERAZİ (23 Eylül-22 Ekim) Çalışma hayatınızda önümüzdeki günlerde bayağı yaratıcı olacaksınız teraziler. Aşk hayatınızda ise pespembe hayallerin etkisi altında kalabileceksiniz. Bu hafta para durumu ve eşlerle ilgili derin düşüncelerde kaybolmamaya gayretli olmalısınız.. Amaçlarınıza ulaşmakta daha gerçekçi ve de kararlı olmanızda yarar var..
AKREP (23 Ekim-22 Kasım) Yeni haftanız ilişkilere ve de aşk hayatınıza daha fazla canlılık yükleyecek akrepler..Olmadık yerde kendinizle ilgili güvensizlik veya yetersizliğe sakın kapılmayın. Yinede bu hafta olaylar son derece tatlı gelişecekler. Geçmişe yönelik konulara takılı kalmadığınız sürece yaratıcı bir hafta sizleri beklemekte..
YAY (23 Kasım-20 Aralık) Sevdiğiniz bir insanla ilişkilerinizin ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulayacağınız bir haftadasınız yaylar. İç dünyanızda hayat bulan kavrayışlar sizleri olduğundan daha çok kararlı davranmaya zorlayacaklar.. Haftayı kapatırken maneviyatınızı ilgilendiren konulara odaklanacaksınız.
OĞLAK (21 Aralık-19 Ocak) Gerçekleşmesini umut ettiğiniz hedef veya hayallerinizin gündemlerinize yeniden oturacaklarını göreceksiniz oğlaklar.. Belki aniden vuku bulacak bu gelişmelere ayak uydurmakta zorlanacak ve kendinizi haylice yetersiz hissedeceksiniz.. Kadere kendinizi o kadar kolayca teslim etmeyin.
KOVA (20 Ocak-18 Şubat) Ailenizle alakalı olaylara istemesenizde karışacağınız hayli uğraştırıcı bir haftanın eşiğindesiniz kovalar. Bitirmek istediğiniz meseleler ve bazı insanlarla olan ilişkileriniz sizleri incelikleri takip etmeye zorlayacaklar. Yükleneceğiniz işlerde ise kesin kararlılık göstermeniz gerekecek..
BALIK (19 Şubat-20 Mart) Yeni haftanızda yabancılarla olacak ilişkilerinizde, uzak bir yerle alakalı işlerinizde mutlak başarılara uzanacaksınız balıklar. Haftanız iletişim açısından hayli yoğun geçecek bu kesin. Bazı kararları verip uygulamak sizleri harekete geçireceği gibi haliyle gergin de tutabilir. Ne olursa olsun yaratıcılığınızın artması başarılarınızı ikiye katlayacaklar.
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.251 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
GİTMENİN KAÇINILMAZ İHANETİ
Kanlı bir yangın gecesiydi gözlerin
Kara dumanlar arasından gülüyordun hayata
Dudaklarında ki titrek kırmızıya hapsolmuş
Solgun veda cümleleri
Boşlukta çığlığa dönüyordu
Kulaklarım kanıyordu sessizliğinden
Ağlamak istiyordum
Ama…
Ağlamaya bile yoktu gücüm
Kusura bakma…
Kendi yangınımı söndüremeden sana yetişemedim
Zaman gibiydin;tüm benliğimi çiğneyip
Kulaklarını tıkayıp sensizliğime
Öylece gidiyordun
Elinde olmadan
Bu büyük aşka;
İhanet ediyordun…
T.K.
|
SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.
Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız. Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
İnternet sayesinde istediğiniz bir çok bilgiye sadece bilgisayarınız yardımıyla ulaşabilirsiniz. Bu kadar faydalı olan İnternet, son zamanlarda gereğinden fazla kalabalıklaştığı için doğru bilgiye ulaşmak sorun haline gelmiştir. Özellikle son dönemlerde yaygınlaşan yanılsama reklamları sayesinde, sık sık istemediğiniz web sayfalarına girebilirsiniz. Aşırı bilgi yığını arasında kaybolmak yerine, öncelikle ne aradığınızı en baştan belirlemeniz gereklidir. Başlangıç olarak web sayfası yapacağınız arama motorunu belirlersiniz. Örneğin http://www.google.com.tr/ .
Daha sonra kaynak bulmaya çalıştığınız konuyla ilgili anahtar kelimeleri belirlemeniz gereklidir. Mesela hafta sonu için tiyatroya gitmek istiyorsunuz ve gitmeyi düşündüğünüz oyun için adres, telefon numarası, oyun saatleri, oyunun oynandığı günler gibi bilgilere ihtiyacınız var.
Öyleyse güzel bir örnekle başlayalım. Örneğin: Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde "Leyla ile Mecnun" oyununa gitmek istiyorsunuz. Sadece "harbiye" yazarak sonuca ulaşamazsınız. "Harbiye Muhsin Ertuğrul" yazdığınız zaman, ilk doğru adımı atmış olursunuz.
Örnekleri dilediğiniz kadar çoğaltmak mümkün. Önemli olan doğru kelimeleri kullanmak, yani doğru soruyu sorarsanız, doğru cevabı almanız mümkün olur.
Bu kadar bilgi yeter. Sizlere birkaç web sayfası tavsiye ederek devam ediyorum. http://games.flabber.nl/ kısa yolunda birbirinden güzel flash oyunlar oynayabilirsiniz.
İstanbul hakkında her şey için http://www.istanbul.net.tr/
İşte bu da hem orijinal, hem uçuk, hem çatlak ve hem de sıra dışı bir web sayfası http://juliendav.com/ uyarmadı demeyin.
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|