|
|
|
7 Mayıs 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : 30. yıl kutlamalarım başladı!.. | İyi haftalar
Yorucu ama muhteşem bir hafta sonuydu. Otuz saatin onunu araba kullanarak, yedisini uyuyarak ama geri kalanını 37 yıllık arkadaşlarımla hasret gidererek, güle oynaya doyasıya geçirdim. Anlatmak kolay değil, yaşayanlarınız ancak bilir. Ben onların arasında da en şanslılarındanım. Eskişehir'de başlayıp İzmir'de biten bir lise dönemim olduğundan, 2 tane 30.yıl kutlayabiliyorum. İlki bu hafta Eskişehir'deydi. İkincisi 19 Mayıs'ta İzmir'de. Bu güzel anları hepinizin yaşamasını dilemekten başka birşey gelmiyor aklıma. İnsanın yalnız olmadığını bilmesi o kadar güzel ki.
Tahmin edebileceğiniz gibi son iki günde gündemi biraz geride bıraktım. Üstüne yorgunluk ta eklenince söylenecek laflara ara verilmek zorunda kalındı. Beni bu günlük mazur görmenizi istemek durumundayım. Yarın daha dinç bir adam olarak karşınızda olmak üzere şimdilik hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
Bir Kırılgan Ruh: Peyami Safa
Türk roman yazınının en önemli isimlerinden biri olan Peyami Safa ile tanışmam tesadüfen oldu diyebilirim. Aldığım pek çok kitabın taksit tutarına ulaşması için hemen bankonun yanında gördüğüm 9. Hariciye Koğuşu'nu almak, aslında çok da düşünerek yaptığım bir şey değildi. Almak üzere olduğum kitaplar içinde üç tane birbirinden gergin roman vardı ve heyecan içinde onlara başlayabilmeyi umuyordum. Önümüzdeki taksit engelini atlatabilmek için ise kendime neredeyse eşantiyon muamelesi yaparak 9. Hariciye Koğuşu'nu aldım, başıma geleceklere dair en ufak bir fikrim yoktu.
Aldığım korku ve gerilim dolu kitapları yaklaşık iki hafta içinde bitirdim. Fakat bu esnada dolmuş olan bir şey dikkatimden kaçmıştı,(dolan)kredi kartı limitim. Bir anda kendimi, kitapsız kalmış hissettim. Okuduklarını bir kez daha okumaktan pek hoşlanan biri değilimdir ve evde bulunan kitaplar içinde sevdiklerimin de çoğunu okumuşumdur, sevmediklerim ise "Elbet zamanı gelecek" der gibi oldukları yerlerde sükûnetle beklerler. Sabah bir yandan otobüse yetişmek telaşıyla hızlı bir kitaplık taraması yaparken bir yandan da o benim zamanımı bekleyen kitaplara bakıyordum endişeyle. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'u vardı mesela. Ve hemen yanında Beş Şehir'i. Sonra biraz daha kenarda birkaç Balzac ümitsizce bakıyordu. Ve onların hemen ilerisinde geçenlerde eşantiyon olarak aldığımı hatırladığım 9. Hariciye Koğuşu vardı. Bir bildiği olmalıydı koca kitapevinin, kitabı aceleyle çantama atıp yola koyuldum. Otobüsle olan yolculuğum gayet uzundu ve kitap okumadığım zamanlarda sağa sola bakıp kendime sıkıntı ve şikâyet nesneleri yaratmaktan başka bir şey yapmıyordum. İki satır, okumaya başlayacağım romandan tek beklentim buydu.
Kitap daha ilk sayfalarında beni şaşırttı. Bunca zamandır Türk Edebiyatı'ndan uzak durma sebebim, eski dile karşı olan çekincem ve okumaya çalışacağım şeyi anlamayacak olacağımdan dolayı duyduğum endişeydi. Oysa ilk sayfalarını çevirdiğim bu roman hiç de bana o kadar uzak bir Türkçe ile yazılmamıştı ve ilk on sayfayı neredeyse bir solukta okuyuverdim. Konunun insana dokunma hissi yaratan gerçekçiliği ve dilin büyük ustalıkla kullanımı karşısında şaşırmış ve buna çok sevinmiştim. Aynı zamanda roman, his tercümanlığı konusunda bütünüyle evrensel ve zamanının çok ilerisindeydi ve başkarakterinin tüm yalnızlığı, aşkının ümitsizliği ve yaşadığı eziyetlere karşı verdiği mücadele ile kendimi çok yorgun ya da ümitsiz hissettiğim anlara çok benziyordu. Türk Edebiyatı'na karşı olan korkumu yenmiştim, kitabı bir iki gün içinde soluksuz okuyarak bitirdim.
9. Hariciye Koğuşu, genç ve hasta bir adamın yaşadığı sıkıntılı yaşam, buhranları, sevdiği kıza karşı olan hisleri ve tüm bunların dışında yaşadığı sınıfsal farklık ve yaşadığı doğu-batı çelişkisi üzerine kurulu bir roman. Roman, içinde büyük serüvenler içeren, heyecanlı bir roman değil belki ama genç bir adamın tüm yaşadıklarına rağmen hayatta kalma mücadelesi ve bunu yaparken aynı zamanda onurunu korumaya çalışması açısından pek çok heyecanlı sayılabilinecek anlatımdan çok daha gerçekçi ve yaralayıcı. Öykünün sonuna dair fikirler romanın daha başlarından itibaren okuyucunun aklında canlanmasına rağmen kitap kendini bıraktırmıyor ve sonuna dek aynı tempo ve yoğun duygu aktarımıyla sürüyor. Yaşamı mücadelelerle geçmiş bu genç adamın hayat öyküsünü okurken kendi basit sıkıntılarımızla ortalığı nasıl velveleye verdiğimizi fark ediyoruz ister istemez. Gelişmekte olan teknolojinin bir zamanlarının imkânsız olarak gördüğü işlerinin nasıl kısa süreli çözümlere kavuşturduğunu ve hayatımızı kolaylaştıracak ne denli imkâna sahip olduğumuzu. Ve nereden nereye geldiğimizi elbette, koltuklarında geçmiş günlere hüzün ve özlemle bakan babaanne ve dedelerimizin aslında hüzünle özledikleri o geçmişlerinde ne denli zorluklarla baş etmeye çalıştıklarını.
Panoramik bir zaman izlencesi görüyoruz aslında ister istemez, kim olduğumuzu, nereden geldiğimiz. Ve belki de kimler olmaya doğru gittiğimizi…
Ayşe Coşkun
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Beyaz Düşler : Sabiha Rana Her gün bir adım öne... |
|
Bazen bir kalabalığın ortasında.
Hatta hemen!
Kaşla göz arasında.
Uçmak, kaçmak, koşmak, göçmek isteriz.
Bildiğimiz veya hiç görmediğimiz o yerlere.
Sebepli sebebsiz gitmek isteriz..
Aslında içimizde var olan ve zaman içinde yaşadığımız türlü sıkıntılar ve o sıkıntılara karşı gösterdiğimiz mücadeleler ve sabırlarla mayalanan bir duygunun olgunluğunu hissederiz..
Ruhumuzu hayata karşı ağırlaştıran, koşan düşüncelerimizi sakinleştiren, adını bir türlü koyamadığımız ama ona bir an önce varmak istediğimiz o yeri çok özleriz..
Kısacası bizler ona ''HUZUR'' deriz..
İşte!
Öyle anlarda, o huzurun içine sorgusuz sualsiz akmak, yağmak, sızmak, sığınmak isteriz.
O çok özlediğimiz hoşluğun duygusunu, güzellik ve şefkatle ruh ve beden sağlığımızla birlikte
''SONSUZ BİR HUZURLA'' yaşamak isteriz!
Değil mi?
O zaman ne duruyoruz?
Birini mi bekliyoruz?
Gelip bize birinin yardım etmesini ve bizi alıp götürmesini mi bekliyoruz?
Hiç boşuna beklemeyin..
Öyle biri yok!
Hiç olmadı!
Düşünün haydi!
Beklediğinizi sandığınız o birinin, sizin veya bir başkasının onun ayağına gideceğini ve bunu beklediğini ve hiç gelmeyeceğini?
Hadi ne duruyoruz, varsa cesaretimiz soralım o zaman kendimize.
Biz iyisi mi kalbimize boş yere umut ekmeyelim..
Arzuladığımız geleceğe gitmek, görmek, yaşamak istiyorsak şayet, ilk olarak kendimizin ne istediğini öğrenmeliyiz ve bundan emin olmalıyız..
Sonra mı?
''HER GÜN BİR ADIM ÖNE'' Bu sözü ''HER GÜN'' tekrar etmeliyiz..
Bir an evvel içimizdeki güzelliğe kavuşmak ve yaşamak istiyor muyuz?
Yoksa sadece düşlüyor muyuz?
Tüm engelleri, aklın ve kalbin yoluyla aşalım derim..
Varlığımızda hissettiğimiz sonsuz inancımızla, bir an önce yola çıkmalıyız....
Unutmayalım!
Gelecekte gelecek.
Ama!
Bizi beklemeyecek....
''HER GÜN BİR ADIM ÖNE'' Bu güzel söz!
Sayın Cem Özbatur Beyefendiye Aittir!
Nefeslendiği yerlere sevgilerimi saygılarımı gönderiyorum..
Sabiha Rana http://www.sabiharana.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
Pergelin Divit Ucu : Sarahatun Demir |
Mayıs Altı
6 Mayıs 1972 sabahı Ulucanlar Cezaevin'de boyunlarına doladıkları üç ilmikle astılar onları. Yusuf Aslan Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş. Aradan geçen neredeyse yarım asra yaklaşmaya yüz tutmuş büyük süreçte, boyunlarını nicedir aşarak beyinlerine ilmik dolanmışlar başa getirilmeye heveslendi, heveslenmeye de devam etmekte. Tarihin büyük utançlarından ve hatta ne yapılsa da geri dönüşü olamaz, açıklanamaz ayıplarından biridir 6 mayıs 1972. Tarih kitaplarındaki bu tarihin hicap duygusunu ne etse kimse kaldıramaz. Dönemin hala yaşayan en yakın tanıklarından biri, bugün 87 yaşında olan, 5 yıldır kanser ve astım tedavisi gören, dönemin tanığı Avukat Halit Çelenk, Ankara Bahçelievler'deki evinin kapılarını açtı. 68 kuşağının önderleri, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın, 6 Mayıs 1972 sabahı Ankara Ulucanlar Cezaevi'nin avlusunda darağacına gidişlerine avukat Mükerrem Erdoğan'la birlikte tanıklık eden Çelenk, "İdam Gecesi Anıları" adlı kitabında dahi söz etmediği önemli bir olayı Akşam'a anlattı. Çelenk'in "Bir türlü gözümün önünden gitmiyor" dediği saatler şöyle:
İŞTE DENİZ GEZMİŞ'İN SAVUNMASI..
DENİZ GEZMİŞ, HÜSEYİN İNAN, YUSUF ASLAN..
YUSUF PENCEREDEN İZLEDİ
Ulucanlar Cezaevi'nin avlusunda kurulan darağacı, başgardiyanın odasının penceresinden net bir şekilde görülüyordu. Biz cezaevine geldiğimizde Deniz bu odaya alınmıştı ve pencerenin tam karşısındaki koltukta oturuyordu. Deniz'in biraz sonra can vereceği darağacı, tam karşısında duruyordu. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Deniz'i darağacına çıkardılar. İnfaz sürerken, odaya Yusuf'u getirdikler. Yusuf, pencereden Deniz'in son nefesini verişini izledi. Yusuf infaz edilirken de, Hüseyin'i odaya getirdiler ve o da, Yusuf'un infazını saniye, saniye gördü. Bunu kitabımda bile yazmadım, sadece Yusuf Aslan'ın, "Duydum Deniz'in sesini" sözlerine yer verdim. Biraz sonra aynı darağacında ölecek birine, arkadaşının infazını seyrettirmekten daha ağır bir işkence olabilir mi?
25 dakika can çekişti
İNFAZ kesinleşince darağacında can vermenin ne kadar süreceğini düşündüm. Hukuk Fakültesi'nde okuduğumuz "Adli Tıp" kitabında, asılarak ölümün birkaç dakika içinde gerçekleşeceği yazıyordu. Deniz'in infazını unutamıyorum. Deniz'in can vermesi tam 25 dakika sürdü. 87 yıllık yaşamda geçirdiğim en kötü zaman dilimi olan o dakikalardaki çaresizliğimi anlatamam. Avukat arkadaşım Mükerrem Erdoğan'la birlikte cezaevi doktoru ile tartışmaya başladık. Bunu fark eden cellat yanımıza yaklaştı ve "Deniz çok ağır olduğu için ip kopmasın diye çift ilmik kullandım. İnfaz çift ilmik kullandığım için uzadı" dedi. Birkaç dakika içinde sona erecek olan infazın, çift ilmik atılarak 25 dakika sürmesinin adı da, "işkencedir". Cellatın açıklamasından sonra duruma itiraz edince, Yusuf ve Hüseyin'in infazlarında tek ilmik kullanıldı.
87 yılımın en zor anı
Halit Çelenk idam gecesini "87 yıllık yaşamda geçirdiğim en kötü zaman dilimi olan o dakikalardaki çaresizliğimi sizlere anlatamam" sözleriyle ifade etti. Çelenk idamın üzerinden 35 yıl geçmesine karşın o geceyi dair her şeyi çok net hatırlıyor.
Mahkeme başkanı sigara içti
DENİZLERİN idamı sırasında gözümün önünden gitmeyen bir başka sahne ise, idam cezasını veren mahkemenin başkanı Ali Elverdi'nin, bir ağaca dayanarak sigara içmesidir. Deniz, Yusuf ve Hüseyin darağacına doğru yürürlerken Elverdi, sigarasını tüttürüp havaya üflüyordu. Ben bu davranışı da, bir işkence olarak tanımlıyorum. Çünkü o sigara acı değil, bir keyif sigarasıydı.
Deniz'in ayakları masaya değdi
DENİZ, sehpaya çıkarıldıktan sonra ayaklarının altındaki tabureyi kendisi tekmeledi. Tabure masanın üzerinde bir süre döndükten sonra düştü. Ancak Deniz boşlukta asılı kalmadı. Çünkü boyu uzun olduğu için ayakları masaya değiyordu. Bu durumu gören Savcı Yardımcısı Veysi Sami, cellatı uyararak, "masayı çek, masayı çek" diye bağırdı. Bu süre içinde Deniz'in bilinci büyük bir ihtimalle yerindeydi. Darağacındaki kişinin o saniyelerde neler yaşadığını düşünebiliyor musunuz? Deniz'in boyunun uzun olduğunu bile bile, ayaklarının değeceği bir masa konulması, "işkence"den başka hangi sözle açıklanabilir?
Zaman hızla ilerledi. 5,10,25,33.. Tam 35 sene..Geriye dönüp bakmaya çok da lüzum yok bu noktada. İlerimizde hatta tam da yanı başımızda yaşananların oyunu dolanı bugün bu tarihi utancın gerçekliğini birilerinin yüzüne vurmaya yeter de artar bile. Fikirlere ne ilmik işledi bugüne kadar ne halat. 3 fidan yitirildi. Her 6 mayıs şafağı üç bin fidan doğurarak. İnsanların asılarak yok edileceğine inanılan zihniyetlerin göremediği tek gerçek bu; fikirler ölmez, ölen sadece bedenler hatta öldürülenler de öyle. Fikirleri halatlarla, darağaçlarıyla öldürmeye inanmak ne hazin, ne ilkel, ne zavallı bir düşünce.. Ve Can Yücel'in şiiriyle bitirmek isterim.
En uzun koşuysa elbet
Türkiye'de de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak ...
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi...
Acıyorsam sana anam avradım olsun
Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun…
Sarahatun Demir sarahatun@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
Kahveci : Şadıman Şenbalkan |
GAVUR İZMİR'DEN GAVUR OLAMAYAN BİR ADAY AMA ADAY OLAMAYAN BİR KADIN İNSAN
Cumhuriyetine sahip çık mitingi, yurdumuzun dört bir yakasında sürüyor... Dün meydanlar gelincik tarlasıydı, yeniden yenilenen umutlarla... Meydanlara inen HALK, 22 Temmuz seçiminde de sandık başında görevini yapacaktır mutlaka görünen bu tabloda ama, mevsimlik işçiler ve yazlıkçılar için aynı görev bilinci karambole gelen bu erken seçimde, Vatandaşın oyunu kullanmasına müsaade edecek mi acaba?
Seçim propagandaları başlayacak, ve siyasal partiler eğer iktidar olurlarsa söylemlerinde birbirlerine yüklenecek...
Sağda ittifak tamam ama ya soldaki durum ne âlemde?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, herkese "gel" diyor ama(gene burada ama) kime diyor?
Solda birleşme mümkün mü?
Burada HALK BİRLİKTEN YANA...
Burada HALK VAR VE KAZANAN HALK OLMALI...
Gene siyasi partilerin tutunan ve öne çıkan isimleri var listelerinde...
CHP tabandan değil, merkezden milletvekili adaylarını belirliyor, yani, herşey Baykal'ın iki dudağı arasında...
Kuvayi Milliyeci ve Atatürk'ün cephesinde savaşmış bir ailenin evlâdı olarak "ben de adayım" desem, taban değil, tavan bendenizi ister mi?
Ama var işin içinde ama...
Siyasi partiler, illâ ki ekonomik gücü olan politikacı istiyor...
Birinci şartta, tanınmış isimlerin kendi bölgelerinden aday olma şartı var ama...
Kadınlarımız daha çok mecliste olacak(mış)...
Olmalı hem de çok ama, hangi kesimden kadınlar bizleri temsil edecek Büyük Millet Meclisimizde?
Şimdi herhangi bir siyasi partiye üye olmayan ama hayatımızın olmazsa olmazı siyaset ile yaşayan ve düşünen, ve eğitimli, ve üreten ve gerçekten donanımlı kadınlarımız yok mu bizim?
Burada ama gene başrol oyuncusu kelimelerin dizelere gelen sesinde...
Siyasi partiler diyor ki...
Eeeee...
Siz bizim partimizde çalıştınız mı?
Çalışmadım, derseniz baştan şansızsınız...
Ama niye, demeye bile hakkınız yok...
Çünkü burada ama, var...
Ve bu ama da, siyasal partinizi öne çıkarmak için partinin çeşitli kadrolarında çalışmış olmanız gerekiyor...
Çalışmak, eğer o siyasi partiye kayıt olup boy göstermek ise, şahsen ben, hiçbir siyasi partiye girip oralarda boy göstermiyor ve onların arasındayım portresini çizmek istemiyorum...
CUMHURİYET HALK PARTİSİ, yalnız Sayın Baykal'ın partisi değil ama, partideki taban, tavana vurmuş durumda...
Ön seçimsiz ve CHP'DE bize sunulan adeta empoze edilen milletvekili adayları CHP merkezince gene atanıyor ve gene Genel Başkan Baykal'ın onaması ile milletvekili adayı olunabiliyor...
Eeee bu durumda partiye katılıp güya yıllarca çalışmanın âlemi ne? Meşhur ve ünlü şanlı aydınları da CHP çatısı altına alan Sayın Baykal:
ŞİMDİ BU GAVUR İZMİR'DEN GAVUR OLMAYAN TÜRK KADINI OLAN BİZLER, BENDENİZ DE DAHİL MİLLETVEKİLİ OLMAK İSTİYORUZ Kİ GAVUR OLMADIĞIMIZI GÖSTERELİM AMA GENE AMA...
Şu ama bağlacımız ne çok şey gizli ile açığı buluşturuyor...
Bendeniz ama bağlacını hem kitaplarımda hem makalelerimde kullanıyorum, çünkü ve ama ama...
Ama bağlacı salt edebiyat için değil, hayatın kendisinde çark ettiğimiz her noktada, sözcük yumuşatmalarında, celâllenmelerde ve hayatımızın içinde...
DYP İLE ANAP ittifak yaptı ama, oradaki kadın ve erkek milletvekili adayları için durum daha bir arapsaçı olmalı...
Listeler güya tabandan(mış) DYP' DE... Taban tavandan gelene göz kırpmıyor mu sanki?
Parası olan milletvekili olmuyor mu sizde de?
BÜYÜK Millet Meclisinde bizleri temsil edecekler daha baştan partilerin listelerinde değil mi?
Ve gerçek aydın ama parası olmayan aday adayı bile olabiliyorlar mı memleketimin siyasi partilerinde?
MHP içinde partiye kayıt şartı var ama onlar da güçlü isimleri tabanla tavan yaptırabiliyor görünen bu siyaset arenasında...
GENÇ Partinin sesini partiye üye kadınlar duyuruyor, gözlemlerimde...
Ama onlarda tanınmış zatı muhteremleri bünyesine alıyor, onları parlamentoya götürmeyi hedefliyor...
Yani sözün özünde ekonomi devrede... Gücü yeten parası olan memleketim insanlarını temsil edecek parlamentomuzda...
Gerçek aydınlar, aydınlatma yolunda ama, yarı aydınlar var ortalıkta...
Şu bizim GAVUR İzmir'in GAVUR OLMAYAN BENİ, SENİ, HEPİMİZİN SESİ İLE MECLİSE GİRECEK AMA BEN OLUR MUYUM BEN DUYGUSUNDAN VAZGEÇMİŞ OLARAKTAN...
Şadıman Şenbalkan
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Yansımalar : Nesrin Özyaycı 2.GAZİANTEP KİTAP FUARI |
|
2.GAZİANTEP KİTAP FUARI'na davetlisiniz
26 Mayıs-3 Haziran
Gaziantep Üniversitesi Kampüsü
Akort Fuarcılık öncülüğünde,
Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Desteğiyle...
"Binlerce yıllık tarihsel ve kültürel birikimiyle, sanayisi ve ticaretiyle,
Türkiye'nin altıncı büyük şehri…
On binlerce öğrencisi, öğretmeni, akademisyeniyle,
Binlerce mühendisi, doktoru, işadamı, yöneticisi, çalışanıyla,
Dev bir potansiyel!
Yüzleri her zaman gelişime dönük halkıyla,
Ekonomik anlamda adından sıkça söz ettiren Gaziantep'in, artık kültürü ile de
ön plana çıkma zamanının geldiğine inanıyoruz. Bu nedenle, kültürel gelişimin
en temel değeri olan "kitap"la, bölge insanını buluşturmak için;
2.Gaziantep Kitap Fuarı hazır... "
diyor bizlere AKORT Fuarcılık genel müdürü sevgili Hülya Akkaya
"Oku..." diyen ayete inanıyoruz/seviyoruz
"En yükseği hedefleyen En ileriyi görür" felsefesine inanıyoruz
"Kendimizin, değerlerimizin, özümüzün..." farkındayız
"Eğer bir insan sadece yese ve içseydi hayvandan bir farkı olmazdı" Shakespeare
Ne mutlu insanız!
Fuarımız için; şimdiden düşünmeye başlamamız gerekmez mi? Neyi okuyacağız? Hangi kitapları alacağız? Hangi yazarları/bilgeleri dinleyeceğiz sorgulamalarına başlamamız gerekmez mi?
... Okumak aydınlıktır
Okumak ilerlemektir
Okumak yaşamaktır, nefes almaktır
Doğruyu, kendini bulabilmektir...
Kitap denilince aklıma gelenler;
Kutsal kitaplar,
Edebiyat, Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji, Doğa bilimleri, İlim, Bilim, Tıp, Teknik kitapları...
Bir dünya görüşünü, fikrini farklı kaynaklardan okumak yerinde diye düşünürüm
Hakikati bulabilmenin yolu araştırma ruhu yolunda farklı kitaplar okumaktan geçmiyor mu?
...
...
Gerçekleştirilecek imza günleri, paneller, seminerler, söyleşiler, workshoplar, sergiler,
müzik ve şiir dinletileri, kısa film gösterimleri ve anma etkinlikleri, kentimizde doğup/yaşamış/yaşayan yetişmiş yazarlarımızın/sanatçılarımızın sürpriz katılımlarıyla 2.Gaziantep Kitap Fuarı, tüm ziyaretçiler için dopdolu bir fuar olacak inanıyoruz.
AKORT Fuarcılığı 10 yılı aşkın süredir iş dünyasını, çeşitli ihtisas fuarları ve
çok sayıda başarılı organizasyonla bu bölgede buluşturduğundan dolayı kutlamak gerek.
Yorulacağınız kesin, ancak Türkiye'nin ve dünyanın kültür değerlerini kentimizde layıkıyla ağırlayacağınızdan hiç kuşkumuz yok. Kolay değil işiniz, umarım bu yıl yorgunluklarınızın karşılığını ziyadesiyle alacaksınız.
Üniversitemizin orta yerinde dolaşırken, Fuar dolup taşacak. Okurlar, yazarlar, çizerler olarak istediğimiz, bulamadığımız, beyin fırtınaları estirecek kitap kokusuyla yeşeren baharın kokusunu soluyacağız standların arasında.
"Rüzgar eken hep fırtına biçermiş" değil mi sevgili Hülya! Birikimlerinle, yönetiminle,
ekibinle yolun açık olsun, başarılar dileğimizle...
Bu büyük buluşmada siz de yerinizi şimdiden alın bence!
Nesrin Özyaycı
http://www.nesrinozyayci.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
KOÇ (21 Mart-20 Nisan) Çelişkilerinizin haftanıza kelimenin tam anlamı ile oturacaklarını göreceksiniz koçlar. Sevgilere içten pazarlıklar karışacaklar. Olası kızgınlıkların zedeleyici etkilerini de maalesef yaşayacaksınız. Neyse ki hafta sonuna doğru bu abartılı ve ağır atmosferlerden kurtulacaksınız. Gelecek on- onbeş günü iyi değerlendirmelisiniz çünkü profesyonel sektörlerinizde müthiş canlılıklar sizleri beklemekteler.
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs) Aşklarda kaygan zeminlerde olduğunuzu anladığınız an belkide iş işten geçmiş olacak boğalar. Elbette bu herşeyin sonunun geldiği anlamını taşımamakta yalnız kesinlikle dengeleri muhafaza etmeniz gerektiğini bilmenizde fayda var. Aşırılıklardan mutlaka kaçının. Pozitif enerjilerinizle sağlam adımlar atmaktansa inadına işin kolayına kaçmaktan vazgeçmelisiniz. Mesleki uğraşlarınızda sizlerden bir karar beklenmekte unutmayın.
İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran) Sanki hayaller dünyasında uçuşmaktasınız sevgili ikizler. Sevgileri dolu dolu yaşamak isterken ideal aşk seçimi ve müstakbel adayları arasında bocalarmış gibi bir haliniz var. Gerçekçi olunuz ikizler. Dünyaları kucaklamaya olan heveslerinize disiplin getirin. Üstelik yeni haftanızda profesyonel bazı projelere hız vermeniz gerekecek. Mesuliyetlerinize sahip çıktığınızda başarıların kucaklar açarak geleceklerini göreceksiniz.
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz) Venüs gezegeni haftanızı ışıl ışıl aydınlatacak yengeçler. Öylesine ki muazzam elektrik yüklü karizmanızla hakikaten dayanılmaz olacaksınız. Sevgililerinize karşı anlayışlı davranmayı yinede ihmal etmeyin yengeçler, herkesin enerjilerinize sahip olması mümkün değil elbette. Salı günü önemli kararlar almanız gerekecek. Üstelik haftanız güzelliklerle dolu. Yeni başlangıçlara odaklanmanın zamanı gelmiştir.
ASLAN (23 Temmuz-22 Ağustos) Hayli zamandır ilgi duyduğunuz birisine çoktan sarılacaksınız ama cevapsız kalan noktaların varlığı ve güven noksanlığı sizleri frenlemekte aslanlar. Kafanıza takılan bazı sorulara cevap bulabilmek için neredeyse herşeye razısınız.. Yeni haftanızda reaksiyonlarınıza dikkat etmelisiniz, gönülleri incitmeden özellikle.. Gelecek günlerde sinirlerinize hakim olursanız oldukça hareketli ve duygusal bir hafta sizleri beklemekte..
BAŞAK (23 Ağustos-22 Eylül) Yeni haftanızda burcunuza nimetler dolusu yağmurlar yağacak başaklar. Asla korkmayın aksine cesaretle yeniliklere sarılın çünkü manevi güçler tarafından korunmaktasınız. Aşklarda ise aşırı duygusallıklara kendinizi kaptırmamaya özen gösterin. Provokasyonlara ise karşılık vermeyin. Boğa veya akrep burcundan bir arkadaşınız beklenmedik hoş sürprizlerle sizlere doğru gelmekte.. Ufuklarınız bulutsuz ve umut dolu olacaklar.
TERAZİ (23 Eylül-22 Ekim) Her an patlamaya hazır gündemlerle dolu bir hafta sizleri beklemekte teraziler. Uzun zamandır sürüncemede bıraktığınız meselelerin yeniden önünüze geleceklerini göreceksiniz. Bu sefer hodri meydan diyerek hepsini silip süpürmelisiniz. Ayrıca bir idealinize bu sefer kavuşmak üzere olduğunuzu da söylemeliyim. Kendinize olan güvenlerinizi sağlam tutun gerisi gelecek teraziler.
AKREP (23 Ekim-22 Kasım) Haftanın ilk günlerinden itibaren son derece hareketli anlar yaşayacaksınız akrepler. Özellikle salı ve çarşamba günlerini sağa sola koşturmakla ve randevularınıza sadık kalmaya çalışmakla geçireceksiniz. Bu arada hiç beklemediğiniz anda ortaya çıkacak bir ailevi krizi çözmeniz gerekecek. Sizlerden gizlendiğinin farkına varacağınız bir konuda otoritenizi konuşturmanız beklenecek akrepler.
YAY (23 Kasım-20 Aralık) Telaşlı hatta oldukça sinirli davranışlar içinde bulunacağınız günler sizleri beklemekte yaylar. Pazartesi akşamına kadar elektrikli ortamların doruklarda olacaklarını bilmelisiniz. Sonraki günlerde negatif atmosferlerden yavaş yavaş kurtulacaksınız. Esas yapmanız gereken ise riskleri kabul ederek yeniliklere yönelmeniz olmalıdır. Eğer yaşamlarınızda bazı değişikliklere yönelmek istiyorsanız işte tam zamanı yaylar. Haydi cesaretle sarılın arzularınıza.
OĞLAK (21 Aralık-19 Ocak) Venüs gezegeni haftanıza muhteşem güzellikte bir giriş yapmak üzere oğlaklar. Şimdiye kadar yaşamak mecburiyetinde kaldığınız duygusal iniş çıkışlar sizleri hayli üzmüştü. Yeni haftanızda beklenmedik senaryo değişikliklerini şaşkınlıkla izleyeceksiniz. Bu hafta içinde mutlaka almanız gereken bir takım kararlar sizleri beklemekte. Artık gerçeklerden kaçışların o kadar kolay olmayacağını unutmayın oğlaklar.
KOVA (20 Ocak-18 Şubat) Yeni haftanızı sakin ve sabırlı bekleyişlerle geçirmeyi yeğlemelisiniz kovalar. Sizin için yaşamlarınızda nelerin gerçekten önem taşıdıklarını yeniden gözden geçirmeli ve böylece sağlıklı kararlara yönelmelisiniz. Yarım kalan ideallerinize takılarak gereksiz şekilde pişmanlıklarla geleceğinizi karartmamalısınız. Hafta sonuna doğru kendinizi daha hafif hissedeceksiniz. Yeter ki bir adım atın, yaşam hak ettiğiniz kolaylıkları sizlere sunacak.
BALIK (19 Şubat-20 Mart) Sevdiklerinizin gizemli kişiliklerinize içten ve aşk dolu bağlılıklarını sevinçle göreceksiniz balıklar. Hele hafta içinde alacağınız mesajlar öylesine anlamlı olacaklar ki etkilenmemeniz olanak dışı dersem yeridir. Perşembe günü siz balıklar için inanın çok önemli olacak. O günden itibaren kronik bir takım dertlerinizin nihayet çözülmekte olduklarını hissedecek ve gerçekten rahatlayacaksınız. Yeni projelerinize bu sefer dört kolla sarılacaksınız.
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.580 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
GÖÇ MEVSİMİ
Beynimin kalburundan
Düze indi uykularım.
Kanıma girdi burgaçlar,
Ruhumu hep çınara dayadım.
Kim bilir?
Kaç bahar geçti üzerinden.
Ansızın ayyuka çıktı
Ayaz vurunca düşlere.
Bilmem, hangi umuda sığındı karanlık.
Hüzün sinerken geceye.
İçtiğim keder değil
Göç mevsimi…
Hasat yakın,
Sevdalar anlamsız.
Kör bir neşter darbesi
Deşer kanayan yarayı.
Zamansızlık girdabında,
Bedenim salınırcasına boğulurum.
Artık zümrüt ırmaklar,
Gönlüme gözyaşı değil
Sükût akar.
Sokrates, erdemi anlatır
Ben ruhumu…
Gök kubbeden düşen ölüm.
Aklım arındırır.
İçtiğim hüzün değil
Kış mevsimi…
Hasat yakın,
Kardelenler zamansız.
Anlamsızlık girdabında,
Bedenim salınırcasına kaybolurum.
Gül Uğur
|
SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.
Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız. Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Valla uzun uzadıya yazmaya gerek görmeden tavsiye edebileceğim bir web sayfası http://www.modelyazilim.com/ Bu web sayfasında ticari işletmeler ve ticaretle uğraşanlar için aklı başında ve uygun fiyatlı özel yazılımlar mevcut. Hep eğlencelik değil ya, biraz da ticari anlamda işinize yarayacak kısa yollar vereyim dedim. Haydi hayırlı işler, bol kazançlar...
...Mikronezya'daki Pingelap adasında yaşayan insanların 20'de birinde total renk körlüğü var. Bu kişiler renkleri hiç algılamıyor, dünyayı siyah-beyaz bir televizyondan izlermiş gibi görüyorlar. http://renkkoru.sitemynet.com/renk/index.htm Konu üzerinde 30 yıldır araştırmalar yapan bilimadamları bu hastalığa neden olan gen bozukluğunu tespit ettiler. Ancak, söz konusu tespit, tedavinin de hemen bulunacağı anlamına gelmiyor... Konu hakkında bilgisiz kalmamak için tıklayın.
Kuşlara ve özellikle kuş fotoğrafçılığına ilgi duyuyorsanız http://www.richardbedford.co.uk/ web sayfasında uzun yıllardır bu işle uğraşan kuş fotoğrafçısı Richard Bedford'un bu işi nasıl yaptığını örnekleriyle görüp öğrenebilirsiniz. Mütevazi bir tarzdaki anlatımıyla, bu işe meraklı ve gönül verenleri bilgi alabileceği hoş bir kaynak.
İster bilgisayarınızda duvar kağıdı olarak kullanın, ya da isterseniz sunumlarınız için arka plan olarak kullanın. http://www.apparence.org/ Bu web sayfasında bulacağınız tüm resimler, her yerde bulabileceğiniz türden resimler değil ve genellikle 1280x1024 çözünürlükte.
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|