|
|
|
18 Haziran 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Yazıklar olsun bize, hepimize!.. |
İyi haftalar
İyi bir temenni ile başlayamadım yazıma pardon. Ama ben iki gündür şu yandaki fotografa takılıp kalmış durumdayım. Zaman içinde farklı sözler gelse de dilime sonuç değişmiyor. Her lafi getirip bize, kendimize, insanlığımıza bağlıyor ve kendimden başlayarak sövüp sayıyorum. Şu fotografı görüp, ne var bunda deyip geçecek insanoğlu var mıdır acaba Dünyada? Yoktur herhalde, en azından olmamalıdır. İnsana saygıdan geçtim, bir şehit binbaşıya bu yapılır mı? Üstteki resmi mahsusu koydum. İnsanlık ayıbına bilfiil yataklık yapanların hiç olmazsa bir kısmı görünsün diye.
Irak'ta sarhoş olup kendini vuran bir erin kargo uçağından tören kıtası ile çıkarılışını bir gözünüzün önüne getirin, bir de en hassas olduğumuz bir dönemde görev başında kahpe bir tuzakla şehit edilen binbaşımızın bavulların arasından alınıp, içi paslı bir kamyonetin içine beraber yolculuk ettiği bavullarıyla bindirilişini düşünün. Ayıp kelimesi bunun için hiç kalıyor değil mi? O uçağın pilotundan hostesine, içindeki yolculara, yerdeki kargo görevlisinden cep telefonuyla resim almaya çalışan dangalağa kadar bir sürü insan orada o manzarayı gördü ve sesini çıkarmadı. İşte utanılacak, ayıplanacak, yazıklar olsun denilecek vefa örneğimiz bu. Daha farklısını bizden görmek büyük sürpriz olurdu kuşkusuz. Peki ya o şehidin silah arkadaşlarına ne demeli? Cenazelere katılıp gözyaşı dökmek değil adamlık, adamlık şehidine, gazisine vurulduğu andan itibaren sahip çıkabilmektir.
Bir sürü martaval okunuyor, yasakmış, olmazmış deniyor. Sanki istenmişte birileri engel olmuş gibi. Geçin bunları geçin beyler bayanlar. Kimsenin aklına bile gelmedi. Gelse bir yolu mutlaka bulunurdu. Hele bir de itiraf var ki evlere şenlik. Bu zaten hep böyle olurmuş!?.. Yazık, gerçekten çok yazık. Bu manzara bizim kendimizden başlayarak insana, hayvana, bilumum canlıya verdiğimiz değerin tam bir yansıması. Yazıklar olsun bize, hepimize. Güzel bir günü bile haketmiyoruz, kusura bakmayın...
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
|
Telve : Müfit Uzman Bırak, Bana Anlatma! |
|
Uzun zamandır yapamıyorum, o nedenle de hâlâ aynı keyfi verir mi bilmiyorum ama özledim.
Gece yolculuklarını...
Haydarpaşa'dan binmişim gece trenine, Ankara'ya gidiyorum örneğin. Sabaha karşı trenin nedense bir türlü orta yolu bulamayan kalorifer sisteminin çimento fırınına çevirdiği vagonunda vücudum, biri tutup silkelese mevcut üç-beş kilo etim kemiklerinden ayrılacak kadar tandıra dönmüş, sıcaktan bayılmışım. Benden biraz daha dayanıklı -ve de güçlü- bir başka yolcunun aşağıya indirebildiği camdan gelen mis gibi Anadolu ayazı yüzüme çarpıyor, "hade haşheşlii, süt saleep" seslerini de vagona taşıyor.
İçeri yeni yolcular giriyor telaşla. Kiminin kucağında çoktan uyumuş bebeler, elleri kolları dolu, boş yer bakınıyorlar. Biri yanımdaki koltuğu gözüyle işaret edip bana soruyor; "sahibisi va mı?"
Sahibi kamu, yani sen, ben, biziz diyorum içimden. Kendime kızıyorum sonra; 'bal gibi anladın işte, yanın boş mu, oturan kimse var mı, oturabilir miyim buraya' inceliği bu, 'sen aç da kendi…'
"Yok, selbes, buyur" diyorum. Valizini yerleştiriyor yukarı, gardaki sabahçı kahvehanesinden üzerine sinen karbonatlı çay, haşhaşlı, tütün karışımı o bildik koku sızıyor ceketinin içinden, oturuyor.
'Şimdi soracak..' beklentisindeyim. Soruyor:
"Hayırlı yolculuk. Ne tarafa?"
Tren Ankara'ya kadar gidiyor. Eskişehir'den sonra arada bir de Polatlı kaldı. Acaba onu mu soruyor, yoksa maksat muhabbet mi?
"Ankara" diyorum, yanıtını biliyorum tıpkı onun gibi ama ben de ona soruyorum: "Sen nereye?"
"Ben de!"
Kısa bir sessizlik. 'Hadi' diyorum içimden, 'ikinci soruya geç!'
"Ee hemşerim (!), melmeket nire?"
İşte bu!
Yapabildiğim dönemlerde, şehirlerarası otobüslerle, trenlerle yolculuk keyfini yaşayabildiğim zamanlarda bana garip, tuhaf gelen, irkilten, ürküten soru.. Gıcıklığım tutar, ukalâlık yapardım. Ardındaki niyeti adım gibi bilsem de (neydi haykkatten, niyet değil, adım?), yapıştırırdım:
"Türkiye."
Bundan sonrası iki seçenekli. Yanımda oturanın genel sinir sistemine ve o anki ruh haline bağlı olarak farklı tepki gelecek. Bir; zoraki bir tebessümün ardından koltuğunu yatırıp uyuyacak, yine arkadaşsız kalacağım. Neyse ki genellikle ikinci seçenek çıkar; çevresi derin çizgilerle bezeli bir çift göz kısılır, biraz daha dikkatli bakar:
"Orası öyle de, memleketin neresindensin anlamında. Yoksa hepimiz Türkiye'liyiz. Hangi şehirdensin diye sordum."
"Şaka yaptım, kızma! Ben Diyarbakır'da doğmuşum. Anam Şile'li, baba tarafı Eskişehir'den. Daha eskilere gidersem, her biri bir başka köşeden. Ama bildiğim, son bir-iki nesil, hepimiz Türkiye'den. Ya sen?"
Manav, Tatar, Bulgar göçmeni, Laz, Kürt, Arnavut… herhangi bir kökten. Ne farkeder?
Türkiye'deydik, Türkiye'dendik. Aynı otobüste, trende, aynı yöne gitmekteydik. Buydu güzellik, birlikteydik.
Geçen yıllar özde neyi değiştirmiş olabilir tüm kökenlerin daha da fazla iç içe geçmiş, kaynaşmış olmasından başka? Sevda yangını hele bir de Anadolu ateşi ile birleşmişse, gönül hangi fermanı dinler, düşünsene!
Biz bize kalabilseydik, birbirimize düşürülmeseydik...
Bırak, bana ne Marx, ne Lenin öyküleri, ne kurt masalı, ne de ezberlediğim başka bayat öyküler anlatma.
Bana beni, kendini anlat...
Bana bizi, birlikteliğimizi hatırlat.
Müfit Uzman
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Kahveci : Arzum Günay Sürmem aksın gömleğine siyahımsı... |
|
Mardin
Büyük bir çelişki zihnimde, geçen yıllar hiç birşeyi geri getirmedi kalın büyük bir defter dışında.Sana aşık olduğum zaman daha küçücük bir yetmeydim okul sıralarında.
Beraber taşıdığımız defterlerin arasına solmuş bir gül gibi yerleştirmişim resmini.
Daha büyümeden iki göz sürgün olmuş gönlümüze ...
İlk yazdığın mektubu buldum raflı mavi dosyam içinde. Ağlamadım , daha yeni yetmeydim pullu zarfı sevinçle alırken. Annem hala örüyordu saçlarımı ve ben hala ince çorap giyinmiyordum...Ama seviyordum , uzun bir yolu önemsemeyecek kadar.
Ben şimdi o zamanki masum aşkı unutacak kadar hiç aşık olmadım ...Mevlana 'nın büyük aşkına erişemedim ben.
Küskünlüğümüzün aynası suretimiz...
İkimizde büyüdük değil mi ? Aynı caddenin kaldırımlarında yüzlerimizi saklayarak yürüdük. Zaman döner gelir sandık yanıldık , midyelerin içine bakmadan küskünlüğün kabuğunu sırtımıza geçirerek sevdik ...
Sahi biz neden küsmüştük ?
İşte şimdi ilk yazdığın mektup elimde ...Solgun , terkedilmiş bir aşkın tek resmi kanıtı , suyla yıkanmış.
Yeni yağmur yağmış bir kentin hüznünü taşıyorum dudaklarımda , ıslak ve toz toprak. Hatırlıyor musun şarkısı olmayan tek aşktı demiştin ayrılırken ve mor saati avuçlarıma bırakmıştın, silikti söylenenler kesik cümleler arkasında.
Yazmak ilk kez acıttı , biriktirdiğim mektupları sana atma vakti...Sevgimle ıslan , sürmem aksın gömleğine siyahımsı...
Arzum Günay Bingöl
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Kahveci : M.Nihat Malkoç YAZMAK YAŞATMAKTIR |
|
Sözlerin, nefes olmaktan çıkıp kalıba dökülmesidir yazmak… Bu anlamda yazı, sözlerin geleceğe taşınmasını sağlar. Eğer yazı olmasaydı hayat ne kadar da eksik olurdu. Bir düşünün… Orhun Abideleri olmasaydı Göktürklerin yaşayışları ve savaşları hakkında bu denli geniş bilgilere sahip olabilir miydik? Çinlilerle olan ilişkiler bu kadar teferruatlı bilinebilir miydi? Taşa işlenen bu kıymetli yazılar Türk dilinin ilk yazılı metinleri olarak tarihe geçmiştir. Oysa onlardan evvelki Türk topluluklarının yaşantıları rivayetlerden ibarettir. Söz konusu abideler, sözün bengü taşlarda ebedileşmesini sağlamıştır.
İnsan yaşadıkça, nefes aldıkça yazmalıdır. Yazmak nefesle birlikte, yaşamanın en esaslı belirtisidir. Yaşadıklarını içine atanların, yazıya dökmeyenlerin günleri ziyan olmuş demektir. O günler süzgeçte tutunamayan su misalidir. Su süzgeçten nasıl akıp giderse o günler de ömürden öylece akıp gider, yok olur. Yazılmayan hayatlardan iz kalmaz geriye... Yazan insanlar geçen günlerini sözcük kalıplarına koyup dondururlar. Kitap şeklini alan bu buzdan kalıplar okundukça sökülür, gözlerimizde ve gönüllerimizde canlanırlar.
Yunus'un dediği gibi "Söz uçar yazı kalır." Sözün harflerle sabitleşmesi günlerin kalıcılığını sağlar. Sözden abideler okuyucuların zihninde yükseldikçe yükselir. Her gün yüzlerce cümle kurar, derdimizi muhataplarımıza anlatırız. Söz tarlası her gün ekilir, biçilir. Fakat hasat ürünü olarak nitelendirebileceğimiz söz yığınları, kitap sayfalarında endam göstermedikçe kalıcılık sağlayamazlar. Kumdan dağlar gibi şiddetli rüzgârlarla başka tepelere taşınırlar. Her biri bir tepeciğe savrularak bütünlükleri bozulur. Havayla beraber atmosfere yükselen sözler belli bir zamandan sonra izini kaybettirir. Aslında onlar da yok olmazlar. Onlar da gök boşluğunun bizler tarafından bilinmeyen bir yerinde saklanırlar. Bu, bilimin konusu olsa da sözün bir madde olarak da kalıcılığını ispat için dillendirilmesi gereken bir hakikattir. Zira hiçbir şey kaybolmaz bu sonsuz kâinatta… Yokluk yoktur, şekil ve mekân değiştirmek vardır. Sözleri de bu kapsam dâhilinde sayabiliriz.
Arkalarında onlarca, yüzlerce cilt eser bırakan yazarların bir anlık da olsa hiç yazmadığını düşünün… Kültür, sanat ve edebiyat hayatımızda ne büyük boşluklar olurdu. Bununla birlikte her biri birer şöhret abidesi olan o söz ustaları sıradan bir insan olmanın ötesine geçemezlerdi. Adları dudaktan dudağa gezmez, sanları kulaktan kulağa duyulmazdı. Onların adlarını baki kılan hayat dairesi içerisinde yaşadıkları değil, yazdıklarıdır. Yazmak hem yaşamak, hem de yaşatmaktır. Bembeyaz kâğıtlara kalem çalmak, diri kalmak ve diri kılmaktır. Ebedi hayatla kıyaslandığında an mertebesinde olan kısacık ömrünüzün asırlara hükmetmesini ve fani bedeninizin ruh kalıbında ebedileşmesini istiyorsanız kalemi ve kâğıdı yanınızdan ve yakınınızdan eksik etmeyin. Yanınızda suyla beraber bir hokka mürekkep de olsun. O siyah nurla bembeyaz hayalleri bir nakkaş titizliğiyle işleyin.
Amatör olsun, profesyonel olsun bütün yazıcılar, hayata imzasını atmış kişilerdir. Onların bedenleri bu fani dünyayı terk etse de adları asırlara hükmeder. Yunus Emreler, Ahmet Yeseviler, Mevlanalar, Karacaoğlanlar yazdıklarıyla geçmişten bugüne gelerek çağları aşıyorlar, gönülleri mekân ediyorlar. Kapkaranlık nurlara kandil oluyorlar. Onların et hükmündeki bedenlerinin aramızdan ayrılması gerçek manada kayıp sayılmaz. Çünkü o asil ruhlar, yaşadıkları süre içerisinde söz adına vereceklerini verip tertemiz ruhlarla dünya denen bu güzergâhtan ukba denen ebedi bir güzergâha meyletmişlerdir. Onları sıradan insanlardan ayıran, baki ve diri kılan yedikleri, içtikleri ve dünyada edindikleri malları değil, Allah için kurdukları dostlukları, infakları ve asırları aşıp günümüze gelen birbirinden kıymetli anıt eserleridir. Ne mutlu fanilikten baki bir unvan ve örnek bir hayat çıkarabilenlere!...
Yazın dostlar, çalakalem de olsa yazın. Yazdıkça hayatınız renge ve ahenge bürünecektir. Yazdıklarınızdan nice zihinler ve yürekler faydalanacaktır. Yazdıkça yaşamanın manasını idrak edeceksiniz. Yazdıkça yaşayacak, yazdıkça yaşatacaksınız.
M.Nihat Malkoç mnm61mnm@hotmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
KOÇ (21 Mart-20 Nisan) Evlerinizle ilgili tüm konularda heyecan dolu anların yaşanacakları güzelim bir haftaya girmek üzeresiniz sevgili koçlar. Kişisel bir projenizde ise hayli mesafe aldınız ve bu hafta yeni bir etapa geçeceksiniz. Bütün bunlara rağmen zihinsel yorgunluk hissedebilirsiniz ancak bunun gayet normal olacağını da söylememe gerek yok zannedersem. Sevdiklerinizle güzel bir hafta sonu kaçamağı inanın ilaç gibi gelecektir. Bugün pazartesi ve şimdiden mini minicik tatil planlarına geçebilirsiniz.
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs) Doğuşların bu hafta ki burcu ve sakinleri sizlersiniz sevgili boğalar. Yeni sevgilerin ateşlenmeleri, bazı boğaların bebelere kavuşmaları en azından arzuların gerçekleşmeleri gibi çoşkulu oluşumların tam haftasındasınız şimdi.. Semalardan kaynaklanan müthiş enerji dolu mutlulukların boğalarısınız yeni haftanızda. Sizlere benzeyen ve candan sevenlerinizle bir olun ve hayatın güzelliklerini doyasıya yaşayın. Kalbinizin sesini mutlaka dinleyin oldumu..
İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran) Tüm ilişkilerinizde altın saatleri yaşayacağınız güzelim bir hafta sizleri beklemekte sevgili ikizler. Ortaklaşa girişeceğiniz projelerde başarı oranlarınızın ise hayli yüksek olacağını da şimdiden söylemeliyim. Eğer finansal dosyalarda beklenilen cevaplar varsa bu hafta sevindirici gelişmelere tanık olacaksınız. Ayrıca gerçek dostlarınıza kalbinizi sarıp sarmalayan ateşlerden çekinmeden bahsedebilirsiniz. Bir ışık hüzmesi misali parlayacağınız haftanızın kıymetini bilin ikizler.
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz) Yeni haftanızın ana teması her alanda kontrollu davranışlar olacak diyebiliriz sevgili yengeçler. Son derece itidallı hareket etmelisiniz. Olayların yavaş yavaş gelişmelerine bakarak tedbirleri sakın elden bırakmayın. Alacağınız kararlarda ve bilhassa altına imza atacağınız tüm evraklarda mesuliyetlerinizin uzun vadelere yayılacaklarını asla unutmayın. Gelişmelere karşı koymanız da bahis konusu değil elbette fakat bir tilki misali her an tetikte olmalısınız.
ASLAN (23 Temmuz-22 Ağustos) Büyüklerinizden belki de atalarınızdan gelecek mesajlara kulak vermeniz gereken bir haftadasınız sevgili aslanlar. İzlemeniz gereken yolunuzun haritasına tamamen sadık kalmalısınız bundan böyle. İçinizden gelen sesin epey zamandır duyurmak istediği de buydu işte aslanlar. Kineziterapist, psikolog veya aile büyüklerinizin sözleri hatta atalarınızdan gelecek manevi mesajlar yeni haftanızın nurlu ışıkları olacaklardır. Yolunuzdan şaşmayın derim..
BAŞAK (23 Ağustos-22 Eylül) Yeni haftanızda belli belirsiz yanılgılara sürüklenme olasılığınızın yükseklerde seyredeceğini sizlere söyleyebilirim sevgili başaklar. Doğru olduğuna inandığınız veya kendinizi inandırdığınız bir takım konularda uyanışlar tatsız olabilirler. Evet sevgiye, aşka, ilgiye ve bu benim demeye ihtiyacınızın olduğu dönemlerden geçmektesiniz ama yinede hayallere dalmaktan kaçınmalısınız. Her parlayan metal altın değildir bunu da biliyorsunuz.. Olumlu düşünen ve gözleri açık gerçekçi başaklardan olmalısınız.
TERAZİ (23 Eylül-22 Ekim) Belli bir zamandan beri üzerinde çalıştığınız projelerde bu hafta gecikmeler hasıl olacak sevgili teraziler. Aslında sizden kaynaklanmayan fakat gelmesi gereken bir cevabın elinize ulaşmamasından doğacak bu yavaşlamalara takılı kalmayın. Zamana zaman bırakmalısınız. Biliyorum diyorsanız o halde uygulamalara geçin teraziler. Siz yapmanız gerekenleri yerine getirdiniz zaten. Çevrelerinize her zamankinden daha çok hırslı olduğunuzu kesinlikle hissettirmelisiniz unutmayın.
AKREP (23 Ekim-22 Kasım) Baş döndürücü hız ile gelişecek olayların gündemlerinize oturacakları bir haftaya girmektesiniz sevgili akrepler. Seri şekilde kararların alınmasının gerekeceği gelecek günlere ayak uydurabilmelisiniz. Bu aralar arabalarınızı değiştirmek için en uygun zamanlardasınız. Bazı akrepler için bir yerlerden maddi kazançların doğacaklarını söyleyebilirim. Belki bir miras da bahis konusu olabilecek. İstim üzerinde olacağınız güzel bir hafta sizleri beklemekte akrepler.
YAY (23 Kasım-20 Aralık) Geçmişte tanıdığınız bir dostunuzdan alacağınız haberlerle dolu duygusal bir haftaya girmektesiniz sevgili yaylar. Beklenmedik gelişmelere gebe bu haftanızda herşeyden önce sakin olmalısınız. Yaşamlarınızda çözüm bekleyen bir takım meselelerin çarelerini daha fazla eziyet çekmeden bulabilmeniz için kısa yolları tercih edin. Bunlardan bir taneside geçmişte yaşanılan acı veya tatlı hatıralar ve oynadığınız rollerinizi yeniden gözden geçirmeniz olmalıdır.
OĞLAK (21 Aralık-19 Ocak) Karmakarışık duygularla dolu olacağınız bir haftaya girmektesiniz sevgili oğlaklar. Yaşam tarafından davet edileceğiniz manevi çarpışmaların ana teması zor seçimlere garkedilmeniz olacaktır. İkili ilişkilerinizde nerelerde hatalarınızın olduklarını hatta ne sebeple bazılarını halen devam ettirmeye çalıştığınıza dair sorgulamaların tam içindesiniz yine.. Tüm bu manevi hassasiyetlerin sonuçları ise içinizden gelen sesin incelikten çıkıp artık güm güm etmesi olmaktadır. Duyuyorsunuz değilmi..
KOVA (20 Ocak-18 Şubat) Bir takım çalışmalarınızda hukuki engellerin ortaya çıkabileceklerini şimdiden söylemeliyim sevgili kovalar. Hafta içerisinde ne kadar bitirilmesi gereken dosyanız varsa hepsini mümkün mertebe sonuçlandırmaya çalışmalısınız. Engelleri aşmamanız için hiçbir sebep yok elbette yeter ki sizlere belirtilen hukuki çerçevelere riayet edin. Yeni haftanızın getireceği enerjilerle tüm aksaklıkları ezip geçme şansınız çok yüksek kovalar. Biriktirdiğiniz meselelere hodri meydan demelisiniz.
BALIK (19 Şubat-20 Mart) Sevgili balıklar yeni haftanızda yepyeni profesyonel projelere odaklanacaksınız. Söz konusu oluşumlarda baş rolleri oynamanız beklenecek sizlerden hatırınızda olsun. Menkul kıymetlere ait yatırımlar bahis konusu olacaklar. Asla tereddüt etmeden gereken atılımlarda bulunmalısınız. Sakin fakat bir o kadar da güçlü olacağınız güzel bir haftadasınız. Yakın çevrenizde olup bitenlere hayli mesafeli duracaksınız en iyisi de bu zaten balıklar.
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.580 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
dedi koltuk..
olmaz efendim olmaz,
bu kadarı da olmaz..
üç adım ilerisindeki bayana yer vermemek için;
yan dönmüş iyicene,
abanıyor üzerime,
bir de uyur numarası yapıyor herifçioğlu..
be adam, sen değil miydin iki durak önce insânî değerlerin zayıflamasından yakınan..
yuh olsun sana..
Alkım Saygın
|
SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.
Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız. Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Malum tatil dönemine girdik. Tüm tatili tatil yörelerinde geçiremeyecek olan ve evde vakit geçirecek olanlar için bilgisayar en büyük kurtarıcı. Bilgisayarınıza malzeme alırken ya mağazaya gidersiniz ya da internetin nimetlerinden faydalanır ve yerinizden kalkmadan alışveriş yaparsınız. Size internetten alabileceğiniz özel bir ürün öneriyorum: http://www.hepsiburada.com//productdetails.aspx?categoryid=406&productid=bd61826 Düşük fiyata yüksek performans isteyenlere yönelik tasarlanmış bu özel ürünü tavsiye ederim.
Ipod kullanıcılarının en büyük sıkıntısı, istedikleri anda ve istedikleri herhangi bir bilgisayar yardımıyla ipod'larına mp3 yükleyememeleridir. Itunes denilen yazılımı her istediğinizde elinizin altında bulamayabilirsiniz. Ayrıca özel yöntemleriniz yoksa ipod üzerindeki yüklü parçaları bilgisayarınıza aktaramazsınız. http://www.yamipod.com web sayfasında yaklaşık 4 MB boyutlarında ve kullanımı basit bir program var. Denediğinizde siz de hak vereceksiniz.
Yaz tatilinde nereye gidelim? Tabiî ki bu soruyu kendim için sizlere sormuyorum. Kendi kendine bu soruyu sorup cevap bulamayanlar için http://www.yazturizmi.com/ web sayfasını tavsiye ediyorum. Tabiî ki internetteki tek yaz tatili konulu web sayfası bu değil ama belki de en kapsamlı olanlarından birisi. İnceleyenlerden teşekkür maillerini bekliyorum.
Sorusu olan var mı? http://www.sorucevap.com/ web sayfasında hemen hemen her konudaki sorulara cevap yetiştirme gayretinde bir yapı kurulmuş. Siz soruyorsunuz onlar cevap veriyor, ya da cevap veren uzmanlar grubuna dahil olup soru soranlara cevap yetiştiriyorsunuz.
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|