|
|
|
23 Temmuz 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : DURMAK YOK YOLA(!?) DEVAM... |
İyi haftalar,
Yalan yok bekliyordum ama bunu değil. Bravo yani, kutlarım. Hele o parti merkezi önündeki konuşması için Tayyip Beyi daha fazla kutlarım. Maaşallah o kavgacı adam gitmiş, yerine mağrur, küçük dağları ben yaratmadım ama severim yaradandan ötürü diyen bir başkan gelmiş. Kendi seçmenini geçtim, baktım bana da sesleniyor, "Korkma" diyor, "Korkma benden. Seni de kucaklayacağım, ananı da. Bak kucakladıklarımın oyunu aldım, sıra sende, önünde sonunda senin de oyunu alacağım." Hani yakın olsa koşup kucağına oturacağım. O kadar şaşkınım. Belli ki iktidarda kalıp, büyüklerine ve ailesine verdiği sözlerini yerine getirmeye hazır.
Şimdi diyeceksiniz ki, bırak gevezeliği, kafan basıyorsa değerlendir sonuçları. Haklısınız, haklısınız da bunun neresini değerlendireyim yahu? Gülüp geçtiğim, "sokaktaki iki kişiden beri AKP'ye oy verecek" lafı resmen doğruymuş. Bunun nesini değerlendireyim? Ancak, aynaya bakıp cemalime küfrederim o olur, gerisi palavra. Değiştim diyordu, inanmıyordum. Yalan değilmiş. Değiştirdiği için değişmiş. Bizi değiştirmiş adam, bizi. Ezberimizi bozmuş. Laik rejimi tartıştıran adam, vatan kurtaran finans müdürü olmuş da haberimiz olmamış. Ve ondan evvel biz değişip bunu kabullenmişiz. Ezber bozma vaadiyle serbest çalışanlar CHP ile güreşirken, birileri ondan adamakıllı nemalanıyormuş, farkında olmamışız. Durumdan vazife çıkarıp, Atatürk'ü, laik Cumhuriyeti, Çankaya'yı savunmak zorunda kalınca faşist, ırkçı diye nitelendirilen CHP, "yeter git artık" denilen bir liderle çökmüş kalmış ama bu didişmeden ürken gençlerim, tosunlarım, "Aman bir tatsızlık çıkmasın" deyip oyunu AKP'ye vermiş. Oh helali hoş olsun. Milletler hakettikleriyle yönetilirler. Bizim de bahtımız Tayyip Beyden yana şanslı anlaşılan. Böyle başa böyle tarak derim de başka birşey demem. Ama kulağımın bir kenarına Bay Arınç'ın ağzının suları aka aka verdiği demeci koyarım. "Onlar süründüler, halk bize hedeflerimize ulaşmak için vizeyi verdi." anlamına gelen lafını çıkarır çıkarır dinler, şürekanın özünü hatırlarım.
Bir seçim daha bitti. Sonucunda şekillenen tablo, bir önceki tablodan epeyce farklı. MHP'nin, DTP'nin takınacağı tavır, AKP'nin vitrin olsun diye içine koyduğu adamların durumu, hep bir muamma. Çok renkli bir yasama dönemi ile karşı karşıya kalacağımız kesin. Bu tabloda akıllıca yapılacak bir muhalefetin, bir öncekine nazaran ehven-i şer bir meclis doğuracağı umudumu korumak istiyorum. Hele 47 tane kadın vekil insanın içini ferahlatıyor. Büyük ihtimalle borsa patlayacak, dolar düşecek, AB'si, ABD'si zaten bayram ediyor, etmeye devam edecek ve benim gibi kafasında binbir soru işareti taşıyanlar ise, bu memleket için tasalanmaya devam edecek. Pardon, bu arada Saygıdeğer Baykal Rodos'a yüzmeye başladı mı? Başlamadı mı, yoksa istifa mı etti? Haydi canım siz de, gözümle görsem inanmam, hiç olur mu öyle şey? Bak şimdi!...
Evet ey ahali, durmak yok yola devam... Tayyip Bey ve şürekası için, yalaka medyanın desteği, rantiye ekonomi neferlerinin üfürüğü, saf vatandaşın köreltilmiş uyuşturulmuş yüreği ile, palazlanmaya, beslenip büyümeye, yayılıp iliklerimize işlemeye, satıp savıp faiz ödemeye devammm... Benim için muhalefete, sizin için de şu üst köşedeki siyah kurdeleye katlanmaya devam. Boru değil, %47. Bu oyla yola değil dört şeritli otoyola devam otoyola!.. Seçiminiz mübarek olsun, amin.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
|
Kahveci : Alkım Saygın Özgürlük senin kaderindir!.. |
|
Şu insanoğlunun yapıp ettiklerine hiç mi hiç akıl erdiremiyorum..
Bir taraftan kocaman medeniyetler inşâ ediyor, öbür taraftan bizzat kendi elleriyle bu medeniyetlerin dibine darı ekiyor..
Bir taraftan bilim ve teknoloji yardımıyla dünyâyı daha yaşanılabilir bir yer hâline getirmeye çalışıyor, öbür taraftan yine bu araçlarla dünyâyı cehenneme dönüştürüyor..
Bir taraftan insanlığa daha güzel bir gelecek sunmak nâmına türlü ideolojiler yaratıyor, öbür taraftan yine bu ideolojiler mârifetiyle kendi geleceğini yok ediyor..
Bu listeyi o kadar genişletebiliriz ki..
İnanınız, türümüzün elinde bulunan imkân ve olanaklar bir başka canlı grubunun; meselâ hayvanların elinde olsaydı dünyâmız çok daha yaşanılabilir bir yer hâline gelirdi..
Meselâ hiçbir hayvan grubu kendi türüne toplu kıyım, rasyonelleştirilmiş bir soykırım uygulamıyor..
Ya da işkence yöntem ve teknikleri hakkında özel inceleme ve araştırmalara kalkışmıyor, bu konularda sâhip olageldiği bilgi ve deneyimlerini gelecek nesillere aktarmak için özel bir çaba sarf etmiyor..
Veya ekolojik sisteme bizim kadar zarar vermiyor..
En basiti: dünyâ üzerinde mevcut seslerin en iğrencini türümüz çıkartıyor; bir bülbülün şakımasına, kuşların ötüşüne bakınız, bir de Eminem gibi psikopatların kulaklara zarar böğürtülerine..
Pekî şu insanoğlu söz konusu olduğunda değişen ne?
Gâlibâ bunun cevâbı: insanın hayvanlarla ortak olan özellik ve olanaklarının akıl tarafından yanlış ve zararlı arzu ve istekleri tatmîninde kullanılması..
Bu gerçeği bundan yüzyıllar önce yaşamış değerli bir filozof Aristoteles çok vecîz bir biçimde ortaya koymuş, demiş ki: insan birkez hayvanlık yapmaya kalkıştı mı onun yapabileceği hayvanlığı hiçbir hayvan yapamaz..
Bütün bunlar bizi insan doğasında bulunan çok temel bir yönelimi sorgulamaya sürüklüyor: kölelik isterisi..
Gerçekten de insan şu ya da bu nedenle ve şu ya da bu biçimde birilerine ya da birşeylere karşı kölelik yapmaya dönük doğal bir istek duyuyor..
Bu ister kendi yarattığı putlar olsun ister karşı cins olsun ister bilinçaltında saklı tuttuğu manyaklıklar olsun hiç fark etmiyor; insandaki bu isteri şu ya da bu biçimde kendisini ortaya koyuyor..
Bunun temel nedeni kanımca insanın eksik yaratılmış olması ve sürekli olarak bir bağlanma ihtiyâcı duyması..
Anne karnında en uzun süreyi geçiren, fakat dünyâya geldiğinde olası tehlikelere karşı en korunmasız olan canlı grubu insandır; işte insanın bu eksik yaratılmışlığı kuvvetli bir bağlanma ihtiyâcı doğuruyor ve yaşı ilerledikçe bu duygu kölelik isterisine dönüşüyor..
Sonunda da kendine ve başkalarına şu güzel dünyâyı zehrediyor..
Öyle görünüyor ki insan doğasından kölelik isterisini söküp atmak kolay değil, fakat bunu doğru yerlere; meselâ insânî değerlere doğru sürüklemek mümkün..
Kültüre, sanata, insânî eylem ve olanaklara doğru böyle bir isteriyle dolup taşan bireylerin ağır bastığı bir dünyâ emîn olunuz şimdikiyle mukâyese edilemeyecek güzelliklerle donatılmış olacaktır..
Pekî bunun yolu nedir diye sorduğumuzda cevap kuşkusuz eğitimdir..
Pekî nasıl bir eğitim?
Bu soruya cevap vermeden önce sizlere Seligman Deneyinden biraz bahsedeyim:
Seligman üç farklı kutuya üç farklı köpek koyar..
İlk kutuya elektrik verir, köpek akımdan kurtulma yolları arar ve sonunda kutu içinde bir düğme bulur ve akımı keserek kurtulur..
İkinci kutuya da elektrik verir, fakat kutuda akımı kesecek bir düğme yoktur; köpek elektriğe dayanmak zorunda kalır..
Üçüncü kutuya ise elektrik vermez..
Daha sonra bu üç köpeği elektrik verilen üç farklı kutuya koyar, ancak bu kutularda köpeğin sıçrayarak içinden çıkabileceği bir düzenek daha vardır..
Pekî ne olur dersiniz..
Birinci köpek akımı durdurabileceği bir düğme arar, bulamayınca bu düzeneği kullanarak kutudan çıkar..
İkinci köpek ise ne bir düğme arar ne de bu düzeneği kullanmayı dener; elektrik akımına katlanmayı seçer..
Üçüncü köpeğe gelince: daha önce karşılaşmadığı akımı hisseder etmez olduğu yerden sıçrar ve düzeneğin yardımıyla kutunun dışına çıkar..
Öyleyse der Seligman, hiçbir koşullandırmadan geçmemiş bir zihin doğal yollarla sorunların üstesinden gelebilmekte, fakat yanlış koşullandırmalara dûçar bir zihin sorunlarla baş edemiyor..
İkinci köpek bu acıya katlanmayı doğal ve zorunlu bir durum olarak görüyordu; daha önce bunun üstesinden gelmek için bir yol bulamamış olmasını bir daha böyle bir yol bulamayacağına yordu ve yeni bir yol aramaya kalkışmadı..
Üçüncü köpek ise hiçbir koşullandırmadan geçmediği için doğal yollarla sorunlarının üstesinden gelmeyi başardı..
İşte eğitim de böyle maalesef; zihinlerimizi çoğu zaman yanlış bilgi ve eylemlere koşullandırıyor..
Sâdece örgün eğitimden bahsetmiyorum; ayrıca ve yoğun olarak medyadan da bahsediyorum..
Hoş, zamânımızda boğazına kadar eğlence batağına batmış medyamızın insanları eğitmek gibi bir görev ve sorumluluğu olduğunu pek hatırlayanımız yok ama gerçek budur..
Bugün îtîbârîyle gerek eğitim kurumlarımız gerekse medyamız zihinlerimizi çok ciddî bir biçimde emperyalistlerin ve siyonistlerin lehine koşullandırmakta, dezenformasyon ve destabilizasyon teknikleriyle bizleri istedikleri tarafa çekmektedir..
Dünyâmızı ve özellikle de bizim ülkemizi dev bir kutuya çevirdiler, bizi bu kutuya hapsettiler, alttan elektrik verip duruyorlar ve bizler bu akımdan kurtulma yolları aramak yerine acıya katlanmayı seçiyoruz..
Bu kutudan kurtulmamızı mümkün kılan meselâ Kemalizm gibi bir ekonomik ve siyâsî doktrini hiçe sayıyoruz..
Ekonomimizi ve siyâsetimizi AB+D'ye teslîm ediyor, bu güzel ülkemizi her geçen gün bir parça daha yoksulluğa ve yolsuzluğa mahkûm ediyoruz..
Bu yanlış ve zararlı koşullandırmalar bugün îtîbârîyle en yoğunluklu bir biçimde sanırım G. Soros destekli sivil toplum örgütleri, dernek ve vakıflar mârifetiyle gerçekleştiriliyor ve bu yolla geniş halk kitleleri kendi demokratik hak ve özgürlüklerini kullandığı sanısı ardında emperyalizmin ve yavrusu siyonizmin dümenine su taşıyor..
Daha da kötüsü: demokrasi, insan hakları, özgürlük vb.. değerler nâmına bu değerlerin değersizleştirilmesi kimseyi rahatsız etmiyor..
Pekî ne yapmak lâzım?
Bu koşullandırmaların farkına varmak ilk etapta yapılması gereken en önemli şey kuşkusuz..
Çok basit bir örnek:
Bizde Sultan Hamid'e kızanlar niye kızdıklarını, onu sevip bağırlarına basanlar da niçin böyle yaptıklarını kemâliyle anlatamaz..
Ve hattâ 1908 Darbesini Türk demokrasi târihinin en önemli başarılarından biri olarak görenlerin oranı hiç de azımsanmayacak kadardır..
Ne var ki Sultan Hamid 'Ben ata toprağımı sattırmam' diyerek siyonistlere Filistin topraklarını vermediği için hakkında yıpratıcı propagandalar düzenlenecek ve bizzat onların mârifetiyle Meşrutiyet'in yeniden ilân edilmesiyle tahtan uzaklaştırılacaktı..
İşte, yakın târihimiz maalesef bu ve benzeri yanlış ve zararlı koşullandırmalarla dolup taşmakta..
Ne dersiniz, Hz. Îsâ'nın olduğu söylenen 'Gerçekler seni özgürleştirecek' sözü ve bu sözün içerik îtîbârîyle özdeşi olarak gördüğüm ve ayrıca Kuran'da bendenizin en çok sevdiği 'Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu!?' âyeti bize ne yapmamız gerektiğini apaçık bir biçimde göstermiyor mu..
O hâlde harekete geçmek için neyi bekliyoruz, akıl tutulmasına uğramış Yahudi-Hıristiyan toplumlar gibi Hz. Îsâ'nın yeniden gelmesini mi..
Unutmayalım ki kölelik isterisi doğru yere yönlendirilmedikçe insanlığın felâketine zemin hazırlar ve insanlığın elini kolunu bağlar..
Ve insanlık bu felâkete seyirci kalamaz, kalmaması gerekir..
Bunun için de ilk önce bu yanlış ve zararlı koşullandırmalardan kurtulmamız gerekir..
İşte o zaman insan doğasında bulunan iyilik-güzellik-ahlâklılık eğilimi yeniden karşı konulamaz bir biçimde ortaya çıkacak ve insanı esir alacaktır; tıpkı Rousseau ve Voltaire gibi büyük Aydınlanma düşünürlerinin de savunduğu gibi..
Rousseau 'insan yer yerde özgür doğar fakat her yerde zincirlere vurulmuştur' diyerek bu gerçeği ortaya koyuyordu, vâroluşçuluğun önemli bir sîmâsı olan Sartre da 'insan özgür olmaya mahkûmdur' diyerek aynı gerçeğe işâret ediyordu..
Bendeniz de uzun zaman önce yaptığım bir bestemde 'özgürlük senin kaderindir' diyerek aynı gerçeğe gönderme yapmıştım; dinleyin bakalım, yanlış şeyler mi söylüyorum..
lâ minörden hicaz besteler
I.
akıp gider hayat
akıp gider zaman
durduramazsın dünyâyı
sarhoş yıllar önünde
seni bekler kadehte
yaşlandıkça anlarsın
ah o günler dersin nâfile
saçlarındaki aklar yüzünü aklar
kaptırmışın kendini bir boş hayâle
göz yaşların şâhidin
aynalar her zaman doğruyu söylemez dostum
gerçeği kalbine sor
uzat ellerini sonsuzluğa dostum
çünkü özgürlük senin kaderindir
II.
sevilmemiş
ve unutulmuş bir bestedir hayat
mâvi sonsuzluktan uzanır tâ içine
bir gitar
ve bir de yalnızlık
titretir tellerini hayâtın
ve öksüz hüzünler salınır gökyüzüne
rayından çıkınca dünyânın
III.
seni sen yapan ne varsa hepsini koy kadehe
içiver bir dikişte
bırak akıp gitsin klozete
bakma sen
kozanı yırt da karış insanların içine demelerine
çünkü onlar seni öldürmek istiyor
sen çok mu cesursun
aslında kaybetmekten yoksunsun
yâni kaybedeceğin kadarsın
çünkü özgürlük senin kaderindir
Alkım Saygın
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
BİR OYUNCUNUN DÜNLÜĞÜ : Bahadır Benli |
80 günde Dev-ri Fasıl
16.06.2006/Cuma/İç Gece/Galata-ist
04.00
İstanbulun gün ışığı telaşı…
Çok yazılır az okunur bu dünlük,söz yazılır söz okunur bu dünlük
söz susulur konuşulmaz bazen ama o gün neler devirdiysek öyle 80 dakikada Devri Fasıl işte
Sen istedin diye değil ben zaten seni yazıyordum sen üzerine denk geldin ama anlatabilseydim öyle iki kelimeyle de değil gözlerinin içine bak baka
işte o zaman anlardın belki…
Yani diyorum ki yanlış anlama öyle iki kelimeyle değil gözlerinin içine
baka baka Seviyordum zaten seni
sen üzerine denk geldin yoksa sende sevdin diye değil
O gün yazılır Bu dün okunur
Ardı sıra yalan satın aldı, ardı sıra sevdadan
borç yüklediği yürekler yılan saldı her yalanına, dillerinde kahır
Her taş yürekte ağırmıyor belki ama taş bu yerinde ağlıyor yeri geldimi
Umuyor ki bir gün çıkıp gelecek
Ondandır susuyor her gelen yılana
Yılanda bu durumdan panzehir, susuyor dolandığı yalana
Bir de bana sor desen, hani nerde ? Erol Evgin
Ağır komalarda öyle her zaman hastanede sonuçlanmıyor ki
Galatada bir meyhane bolca fasıl,rakı,roka
Ve hicaz giriyor
"Söyleyemem derdimi kimseye, dermân olmasın diye
İnleyen şu kalbimin sesini ağyâr duymasın diye
Sakladım gözyaşımı vefâsız o yâr görmesin diye "
Diye diye söylüyoruz rakı da alışmış artık bu hicaz duruma, zaten rakı dediğin gitmek istemiyor meyhaneyi bırakıp klübe bara
Çünkü çok masa eskitmiş adı YENİ rakı olsada
Tanınmış artık etraflıca
Ve ağır ağır dem salıveriyor kafalara
"Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgar
Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar"
Panayot bize rakı getir! Denilemiyor, çünkü panayot çoktan devredip mitolojiye göçmüş hayatı, şimdileri Baba Sami işletiyor
onunda sarhoş kahrı evde karı dırdırı cabası
Oda dertli bakma içten içten söylüyor bizimle ;
"Ömrümde gülmedim yanarım inan buna
İsterim artık kader gülsün bana
Gençliğim geçti yazık ızdıraplar içinde
Acaba bir gün gülecek miyim?"
"Sonra dönüyor bize, Bak oğlum diyor sana benden baba Sami tavsiyesi
Sakına ama sakına evlenme !!! "
Tamam baba sen merak etme diyoruz gönlünü hoş ediyoruz babanın…
Bizde fenayız ama mevzu aynı ;
Leyla harbiden bir Özgecan mıdır? Yoksa değimlidir ?
Sakın sorma, malumun gözler ada,
Üç tarafı denizlerle çevrili hayat mıdır ?
Eğer öyleysen bu gözler senin Hayratındır…
Hem…
"Dilimi bağlasalar anmasam hiç adını
Gözümü dağlasalar görmesem hiç yüzünü"
Durumu da mevcut bizde haberin olsun
Her günün başlangıcına yakın bitiyor bu dünde
Bizse avare telaşlarda anahtarla kapı açma uğraşındayız ,bakalım daha kaç gün konuşulur bu yaşadıklarımız, arkamıza dönüp bakmıyoruz baksak alkollü ve hatalıyız ,susuyoruz dedim ya başında da
Yılanlara, yalanlar panzehir.
Bahadır Benli bahadirbenli@yahoo.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Kahveci : Arzum Günay BİLİYORUM YÜREĞİNDEKİ SEVDAYA AİT O TOKAT |
|
Mardin
Yatağımdan kalkmak için güçlükle doğruldum. Kaç gündür hastaydım ve sürekli ilaçların etkisiyle uyuyordum. Kız kardeşim ve annem kısık sesle birbirlerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı. Annem,in sağ yanağından süzülen beyaz su içimi acıtmıştı. Baş örtüsü kulağının arkasına yapışmış gibiydi ve iri sarı yuvarlak küpeleri , uzun burnu üzerindeki krem kazağı incitti yüreğimi. Yoksulluğun boyutuydu gözlerimin gördüğü. Sürekli kendi etrafında didinen biriydi kimseye kulak asmadan şimdi gözlerinin altı , dudakları mor kesilmişti . duymalıydım o kısık seste anlatılanları. Sormalıydım gözünden gelen yaşı.
Açtım…Birkaç gündür hasta olduğum için ağız tadım bozulmuştu , halen yorgundum , halen vücudum bilinmez bir ateşle sapsarı olmuştu.
Ama sormalıydım. Doğrulmak istedim halsizlik ve açlık vücuduma egemen olmuştu.
- Ne oldu ? dedim kısık ve su dökülmemiş dudaklarımla.
Koşarak geldi yanıbaşıma. Burnunu eliyle silerek
- iyi misin ? dedi.
- İyiyim , dedim isteksizce. Oysa halen sorumun cevabını vermemişti , duymamazlıktan mı gelmişti. Tekrar edip etmemekte tereddüt ettim. Sormalıydım , acaba ben miydim onu ağlatan ? Mavi yorganım ve yastığım arasına sıkışmış olan yüzüm ve uzun kızıl saçlarım ter ile adeta kavgalı gibiydi. Saçlarım suya ve sabuna muhtaç gibi kokuyordu. Üşüyordum n, titriyordum hala. Annemin sesiyle irkildim ayrıntılardan. Sanki cevabı vermek için bekler gibi çıkan bir cümleydi ağzından dökülenler.
- Bizim kız dayak yemiş yine. Gözü kan çanağıydı sordum ilaç kullanıyorum pazartesi doktora gideceğim dedi ve cümlenin sonu gelmedi.
Kimi anlatıyordu , niçin ağlıyordu ve neden benim sorduğumsorunun arkasına virgüller sonrası neden özne eklemiyordu. Yuttuğum tükürük boğazımda acı bıraktı gözlerimi ıslak eden.
- Onur Zehram'ı vurmuş dedi.
Benim kavgam , mücadelem ve cümlelerim isyandı , sustum. . Güçlü vuran tarafı unuttum. Oysa dedim oysa…Onlar daha yeni evlenmediler mi ? Onlar bizimkilere meydan okur gibi çıkıp seviyoruz ve beraber olmak istiyoruz demediler mi ?- Peki bu nasıl kıyım anne diyebildim. Zehramla savruk düşüncelerimiz vardı , birbirimizi sadece gözlerimizden anladığımız. Küsmelerimiz vardı saati geçmeyen ve bir gün buralardan gidiş hayalimiz vardı hiç bir şey söylemeden. O kızı sessizleştiren ikinci bir yumruktu. Oysa neşesinde insan gözlerinin ışığıyla boğulurdu. Gülümseyen dudakları değildi sadece. Yüreğim çok yaşlı yağmurları hazır olan gözüm kurudu sandım. Ben bu çaresizliğe ağlamamalıydım.
Bir ses yükseldi ikimizin gözlerini arkaya çeviren.
- Yine denemiş.
İrkildim. Yorganımı bıraktım. Şimdi bağırıp , çağırmak ve onu yanında olmak vardı. Güçsüzdüm. Ayağa kalmak için halsizdim.
O dayak onuruna , kişiliğine vurulmuş bir tokattı .Yüreğindeki o kara sevdaya atılmıştı. Eksik kalmış bir yanardağın lavıydı,acıtan. Kim bilir onun durumu nasılsı , acımış mıydı canı ? Ve aynı sevgiyle, öfkesiz düşmüş müydü gözleri yoluna? Acıdım , konuşmanın kişiliğine sığmadığı bir insanla tanıştırılmışım , tanımışım.
- Bir şeyler yer misin dedi annem.
Krem kazağına sıçramış salça lekesine gözlerim kaydı.
- Yok dedim kızgın bir ses tonuyla. Şuan midem bir şey kaldıracak gibi değil, başım ağrıyor , uyumalıyım
- Peki ilaçların? durumu anlattığına pişman ,kulaklarımı tırmalayan bir sesle.
- Bilmiyorum dedim belki sonra.
Mavi yorganım ve yastığımın arasında kaybettim yüzümü…
Arzum Günay Bingöl
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
KOÇ (21 Mart-20 Nisan) Müthiş aktif olacağınız güzelim bir hafta sizleri beklemekte sevgili koçlar. Ulaşmak istediğiniz emellerinize nihayet kavuşmanın sevinçlerini yaşayacaksınız. Disiplin ve motivasyon dolu koçlar yeni haftanıza kucaklarınızı sevinçle açıverin.
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs) Alacağınız heyecan verici haberler doğrultusunda büyük ihtimalle yeni kontratlar imzalayacaksınız sevgili boğalar. Haydi gösterin kendinizi. Eğer sizlerden beklenilen bazı kararlar varsa bir an evvel nihai sonuçlara varmalısınız. İnançlı olduğunuzu gösterin ve hakkınız olan avantajları kendinize çekin.
İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran) Adeta kendinizi inandırmaya zorladığınız bir takım hayallerden kendinizi artık sıyırmalısınız sevgili ikizler. İşte bunun için en ideal haftanız sizleri beklemekte. Savrulup yıkılan ne varsa bırakın gitsinler yerine yepyeni idealleri koyabilecek kapasite sizlerde elbette var. Yeter ki kendinize inanın..
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz) Yaşamda bazen kendimizi tesadüflerin koynuna bırakmaktan kaçınmamalıyız. Yeni haftanızda sevdiklerinizle elele geleceğe umut dolu olarak bakmayı deneyin. Beklemediğiniz şekilde mutluluklara kavuşacağınız günlere girmektesiniz. Birlikten kuvvet doğar derler ya işte sizde güvenle birleşin yengeçler.
ASLAN (23 Temmuz-22 Ağustos) Temmuz sonuna kadar devam edecek olan duygusal fırtınaların haftasındasınız sevgili aslanlar. Kronikleşmiş bir takım dertlerinize nihayet rahatlatıcı çareleri bulacaksınız. Sevindirici yeni mesajlar alacaksınız ve ağustos ayında sevda dolu uçuşlara başlayacaksınız. Biraz da kendiniz için yaşayın artık aslanlar...
BAŞAK (23 Ağustos-22 Eylül) Sabırlı ve inanç dolu olmanız gereken yeni bir hafta sizleri beklemekte sevgili başaklar. Yeni atılımlara kalkışmadan önce haftalardır süregelen bazı aksaklıkları ortadan kaldırmalısınız. Bir takım eski alışkanlıklarınızdan arınmanız için ideal bir dönem başlamak üzere. Kısa ve kolay yolları kullanmaya sakın kalkışmayın başaklar.
TERAZİ (23 Eylül-22 Ekim) Son zamanlarda hissettiğiniz duygusal baskılara rağmen kalplerinizin sırlarını hemen ilk fırsatta açmamaya gayret edin sevgili teraziler. Belki de kısa bir zaman önce tanıştığınız ve kalplerinizi hoplatan bir sevgilinin gerçek yüzünü görmekte zorluk çekmektesiniz. Bu da sizleri oldukça tedirgin etmekte. Rahatlamanıza az kaldı teraziler.
AKREP (23 Ekim-22 Kasım) Eskilerde kalmış ve geçerliliğini yitirmiş bir takım hatıraların yeniden haftanıza hakim olacaklarını göreceksiniz sevgili akrepler. İstemeden de olsa bu sizleri manevi açıdan yoracağa benzemekte. En iyisi ve en radikal çözüm yolu görünmez ağları enerjik bir şekilde koparmanızdan geçmekte akrepler.
YAY (23 Kasım-20 Aralık) Çinlilerin bir atasözü kazanılmış en değerli zafer savaşlara girişmeden elde edilenidir demekte sevgili yaylar. Mutlaka göze göz dişe diş anlayışı ile muhaberelere girişmelisiniz diye bir şey yok. Akıllıca ve taktik dolu atılımlarınızla da gayet güzel zaferler elde edebilirsiniz ve yeni haftanız sizlere bu fırsatı sunmakta.
OĞLAK (21 Aralık-19 Ocak) İçinizden geçen ve epey zamandır düşündüğünüz tüm riskleri almanız gerekecek sevgili oğlaklar. Yeni haftanızda son derece atılgan olmalısınız. Korkulara asla takılmadan ilerleyerek ve sonsuz inançlarla dolu olarak. Enerjileriniz müthiş ve motivasyonlarınız muazzam olacaklar.
KOVA (20 Ocak-18 Şubat) Kesinlikle engellenemez başarılara koşar adımlarla ilerleyeceğiniz güzelim bir haftaya girmektesiniz sevgili kovalar. Hak ettiğiniz konumlara nihayet kavuşacaksınız. Kendinizde büyük güçleri hissedeceksiniz ve bu yaz sıcaklarına rağmen son derece hareketli olacaksınız.
BALIK (19 Şubat-20 Mart) Sözlerle dile getirmekte zorlanacağınız manevi güçleri yeni haftanızda öylesine hissedeceksiniz ki sevgili balıklar. Sanki sizlere yürüm ya kulum denilmekte olacak. Bu muazzam güçlerin itiklemesi ile geçmişte aşılmaz gözüken köprüleri bu sefer hoplaya zıplaya aşmaya başlayacaksınız. Yollarınız açık olsun balıklar.
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.580 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
Ben Geçerken Uğradım...
Sen hiç
mehtapsız bir gecede
ucuz, ekşi bir şarabın tadı genzini yakarken
simsiyah denize bakıp
sessiz hıçkırıklarını paylaştın mı
kendinle...
Şarkı söylemeyi bilir misin sen?
Yaşayabilir misin bir şarkının bir sözünde
ya da, makam usul nedir bilmeyen
hatta sesi yüzünden çirkin
bir kadının dillendirdiği
sözleri eksik bir şarkıda
seni bulabilir misin?
Şiir sever misin sen?
Şiiri şiir tadında okuyamayan
mısraları yerlerine oturtamayan
bir sarhoşun
sözde okuduğu bir şiirde
beni bulabilir misin?
Bilir misin
adına sevda dedikleri bu meretin
güzel
çirkin
zengin
fukara
öyle... böyle...
sınır tanımadığını?
Ben sana sevdalandım gülüm
hiç sorma
neden filan arama
ve...
beni hiç bilme.
ben geçerken uğradım...
Ayşegül Erden
|
SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.
Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız. Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.
|
ben.sen.o@kahveciyiz.com
Böyle bir adresiniz olsun ve Google rahatlığıyla kullanayım diyorsanız, adınızı soyadınızı ve kullanmak istediğiniz kullanıcı adını editor@kmarsiv.com adresine yollayın. Hemen alıp 2GB kapasite ile kullanmaya başlayın. Neye benzediğini gmail.com adresi kullanan arkadaşlarınıza danışabilirsiniz.
Tamamen ücretsiz, sadece siz kahvecilere özel.
Yukarı
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Yılların eskitemediği ingilizce - Türkçe sözlük http://www.moonstar.gen.tr/ Programı bilgisayarınıza indiriyor ve açıyorsunuz. Grup olarak tüm dökümanları bilgisayarınızda istediğiniz herhangi biryere kaydediyorsunuz. MTU isimli exe dosyasının kısayolunu da masaüstüne veya istediğiniz herhangibir yere yapıştırıyorsunuz. Böylece sözlük elinizin altında. Sıkıldığınızda adam asmaca oyununu bile oynayabileceğiniz güzel bir sözlük.
http://www.teknofiyat.com/ ...TeknoFiyat PC ve çevre bileşenlerine yönelik fiyat arama motorudur. Google gibi donanım firmalarının sitelerini periyodik indeksleyerek çalışır. Beta periyodu içinde bazı kriterlere göre seçilen 37 firmaya ait fiyat bilgisi sunulmaktadır... Diyor abiler. Ben denedim, gayet sağlıklı çalışan ve güvenilir bir web sayfası. Mutlaka Sık kullanılanlar listenizde bulundurunuz.
Mc Donald's konusunda herkes birşeyler söylüyor. İşin içinde olmadan yorum yapmak çok zor. Size bu işletmenin tüm çalıştırma yetkisini verseler ne yapardınız? http://www.mcvideogame.com/index-tur.html web sayfasına girerek deneme yapmaya başlayabilirsiniz. Bakalım işin içinde, hem de yönetici olunca neler düşüneceksiniz. Şimdiden kolay gelsin...
Ciddi şeylerden sıkılanlara tabiki flash oyunlar tavsiye ediyoruz. http://www.oyyun.com/ Bu seferlik flash oyunlar buradan. İyi eğlenceler.
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|