|
|
|
8 Ekim 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Hâlâ yüzde altılık şansımız var!.. |
İyi haftalar,
Adet olmuş, iyi haftalar diyerek söze başlıyoruz ama iyi falan değil işte, basbayağı hüzünlü başlıyoruz yeni haftaya. Kahpe kurşunlar gene onüç can almış Güneydoğuda. İtiraf etmesekte orada bir savaş başladı gene. Öldürmeye azimli pkk sürüsü ile düzenli bir ordu başetmeye çalışıyor. Her seferinde kan yerde kalmayacak nutukları atılıyor ama birşey değişmiyor. Olan gidene ve arkada kalan gözü yaşlı sevdiklerine oluyor. Bunlara anladıkları dilden cevap verecek eğitimli ve paralı askerler ile, besleyenlere haddini bildirecek bir yönetim lazım. Birincisi halledilir belki ama ya ikincisi?
...
Bağımsız ciddi bir araştırma şirketinin son çalışması çarpıcı bir gerçeği ortaya koymuş. Çalışmaya göre, laikliğe desteğin en hızlı düştüğü dünyadaki ikinci ülke Türkye olmuş. 2002'de "Din, kişisel inanç meselesidir ve siyasetten uzak tutulmalıdır." diyenlerin oranı yüzde yetmişüç iken, bu oran bugün yüzde ellibeşe gerilemiş. Seçimlerde alınan sonuca bakılırsa hiç te yalan değil. Yıllardır göz ardı ettiğimiz ama sonunda biri söyleyince peşine takıldığımız "Mahalle Baskısı" bağımsız kuruluşlarca da tescillenmiş işte. Tayyip Bey ve şürekası bir beş yıl daha başımızda kaldığında bu oran kaça gerileyecek varın siz hesaplayın. Tatlısu demokratları hala bunları savunadursunlar, yarın çocukları onları çıktıkları suya geri sokacak haberleri yok.
...
21 Ekim'de referandum var biliyor musunuz? Hukuk doktoru Tayyip Bey'in Harvard'da doktora tezi olarak hazırlayıp önümüze koyduğu, sonra pişman olup elinde silgi madde silmeye çalıştığı, biz gariplerin neye neden oy vereceğimizi bilemediğimiz bir garabet referandum komedisi var 21 Ekim'de. Cumhuriyet tarihinde böyle bir kepazelik görülmüş şey mi a dostlar? Acaba diyorum, bu beyler Ruanda'da yaşasalardı, devlete başbakan değil, hale müdür olabilirler miydi? Ah şu bağımsız araştırma kuruluşu buna da bir cevap verse keşke... Ben şahsen bu soytarılığı alet olup İbiş rolüne soyunmayacağım. Sonucu ne olursa olsun bu referandumda oy kullanmayacağım. Çünkü evet ya da hayır demek bunların önümüze koyduğu mamaya kaşık çalmak anlamına gelir ki, bunu yapamam midem bulanır. Hem iktidara, hem de ona payanda olup yedikleri haltı temizlemelerine yardımcı olan muhalefete tepkimi ancak böyle gösterebileceğim, kusura bakmasınlar. Hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
|
Kıvanç'ça : Kıvanç Gülhan MAHALLE BASKISI |
|
Mahalle baskısı ,İstanbul dışında yaşamamış Anadolu'yu bilmeyen aydınların analiz edebilecekleri bir kavram değildir. Onlar örnekler vermek için olası senaryolar yazarlar. Oysa Anadolu'da yaşayanlar, böylesi senaryolar üretmek ve örneklemek yerine ;aksi istikametten gelerek şöyle bir yaklaşım sergileyebilirler. Dolambaçlı gibi görünse de aslında en kısa yoldur.
"Erzurum' da yaşayıp, oruç tutmayıp, Ramazanda atmosfere açık bir mekanda yıllardır sigara içip de,hiç dayak yememiş bir tek insan var mıdır?...
Cinsel tercihini hemcinsleri yönünde kullanmış, bir vesile ile bu anlaşılmış ancak memleketini, mahallesini terk etmemiş halen bu tercihi ile birlikte, doğduğu büyüdüğü topraklarda yaşamını sürdürebilen, bir kişi olsun homoseksüel tanıdığınız var mı Elazığ'da.
Daha reşit olmamışken sevdalandığı, kendisi gibi genç sevgilisi ile kaçan ve yakalandığında öldürülmeyen, belli aşiret mensubu kadın var mıdır Urfa'da.
Bir ticarethane açma gafletinde bulunup ta, herhangi bir cemaate üye olmadığı halde çoluğunun çocuğunun rızkını temin için çalışarak geçinebilen, iflas etmeyen esnaf var mıdır Konya'da?...
Gizli oyla seçim yapıldığını düşünün. Türk milliyetçisi bir partiye oy verip de sonradan enselenmemiş bir tek kişi yaşamış mıdır acaba Kızıltepe de.
Mahalle baskısı, ben gibi doğuda yaşayan birinin verdiği örnekler yanında son derece hafif kalır.
Halide Edip Adıvar'ın kitabı "Vurun Kahpeye" son derece önemli ip uçlarını birbiri ardına sıralasa da toplumsal hareketler adına, Kubilay Olayı başlı başına bir önemli ibrettir hepimize aslında.
Bizde toplumsal hareketlerde, hareketin amacından çok provokatörlerin davranış biçimi yada provokasyonun amacına ulaşabilmesinden korkulur. Emniyet Birimleri bu ihtimal üzerine çalışır ve huzuru temin yoluna giderler.
Bizim gibi sıcak kanlı, tepkileri ani, son derece dolduruşa gelebilen Ortadoğulu toplumlarda provokasyonlar tamiri son derece zor olan sonuçların oluşmasına neden olabilirler.
Tiyatro salonunda herkes sessizce oyunu izlerken öksürün. Bakın birer ikişer nasıl peşinizden gelecekler.
Otonuzla kırmızı ışıkta beklerken, motor sesini yükselterek bir kalkış yapın ışık değişmediği halde diğer sürücülerin sizi nasıl sollayarak geçeceklerini göreceksiniz.
Hal böyleyken mahalle baskısının ne olduğu, hatta neler olabileceği konusunda biraz daha kafa patlatmamız gerektiğini düşünüyorum.
Mahalle baskı yapmaya başladığında biri birinden gaz alan yada güç alan bireyler buna kendilerini kaptırabilirler. Bu öyle bir andır ki sonuç ne olur bilinmez.
İstanbul Fatih'de cami cemaatinin neler yapabildiğine, çok yakın zamanda bütün kamuoyu tanık oldu. Maazallah diyelim.
Kıvanç Gülhan
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
Kahveci : Armağan Tekdöner |
Elektrik Kaçağı
"Nakkaştepe'deki villadayız amirim. Ceset ölmeden az önce bir şeyler yazıyormuş sanki. Masasının üzerinde fişi takılı bir de mikrodalga fırın var, içi boş. Tamam."
"Burası merkez. Fırının fişini derhal çek, yazıları da fırını da al. Sana kaç defa "ceset ölmüş deme," demedim mi? Tamam."
"Sakın harama el sürme, çarpılırsın yanarsın."
Merhum müdürümün bu ikazına cevaben, tavanı ve zemini işaret ederek "Gök kubbenin üstünde Allah var, kara toprağın altında cehennem var," diye haykırmıştım. "Devletin elektriği benim na-mu-sum-dur!" Göğsümü yumruklarken titreyen sesimin namus kelimesindeki hecelerle olan ahengine mi, yoksa yumruklarımın şiddetine mi bakakalmıştı müdür? Elektrik sayacı okuyucusu olarak işe alındığım ve hak yemeyeceğime kanım şerefim üzerine yemin ettiğim o günü bugün gibi hatırlıyorum.
Beyoğlu'na tayinimin çıkmasıyla, civarın teferruatlı bir planını edinmem bir oldu. (Plan dediğim, hangi usulle olursa olsun elektriği kaçak kullanıyorsa gözümden kaçmayacakların adreslerini üzerinde işaretleyeceğim mukaddes kağıt.) Ve işe adilane başladım, yeminime daima sadık kaldım, mükelleflerimden hakkaniyetsiz komisyonlar almadım.
Allah'ıma bin şükür, sadece bir sene zarfında bölgede amper uçurtmaz olmuştum.
Göklerden gelen bir sesin verdiği "Köşeyi dön!" emri istikametinde ve istikrarla, birkaç sene mesai yaptım. Ne talihsizliktir ki, rahmetli müdür sağır bir fâni olduğundan böyle semai çağrıları katiyen duyamazdı, hatta fukaralık sanki bir meziyetmiş gibi, kendi vaziyetini bizlere emsal gösterir olmuştu. 25. yaşımın en tabii icabı ve Allah'ın bana bir lütfu olan basit bir üstü açık arabayı kendime hediye ettiğim o harika günü ise, biteviye sualleri ve manasız sitemleriyle bana zehretmişti. Ah müdürüm... Kâfir miydin, komünist miydin, neydin Allah aşkına? "İş ibadettir," derdim, anlatamazdım, anlatılamazdın.
İbadetimin 3. altın yılıydı.
Çıkmatak sokakta, tamamı travesti Gonca'ya ait binayı (Gonca'nın bina bizde gayr-i meskûn görünür. Oraya "kayıt dışı" giren elektrik tüm hanelere dağıtılmıştır. Binadakiler Gonca'ya ödeme yapar, ben de ayda bir Gonca'nın elini öpmeye uğrarım. Tütmeyen bacalara, çürük doğramalara ve koli bantlı camlara rağmen, oradaki herkes kış ortasında donla gezer.) ziyaretim esnasında keyfi pek yerindeydi mükellefimin. 44 numara ayağının tırnaklarına oje sürerken aşırı dozda espri sıçıyordu ve ben bir süredir onun civardaki binalara da elektrik sattığından şüpheleniyordum. Elektriğin fiyatı arttıkça, bölgedeki faturalı-faturasız her tür tahsilat azalıyordu zira.
Aklımda daralmaktaki pazar, avucum Gonca'nın kösele dokulu bacaklarında, "Hatasız Kul Olmaz" kasette, ellerde bira. Şu mübarek ramazanda zıkkım içip oruç yediğimiz yetmezmiş gibi, ticarete hile karıştırmasak bari...
Özellikle karşı sıradaki ön cephesi olduğu gibi klimayla kaplanmış binayı merak ediyordum:
"Yahu Gonca, şurada oturanlar arasında hiç eş-dost var mı?"
"Dur bekle, sana da bir ot kaynatacağım..."
"Zahmet etme, niyetliyim."
"Ayol içmezsen içme, benim içesim geldi, bekle biraz."
Boru otu etkisinden korunmak için camı açtım, karşı binanın klimaları amma da uğulduyordu!
Gonca'nın mutfaktan dönüşünü beklerken, sehpadaki kağıtların arasındaki bir tapunun ucunu hissettim. (Resmi evrakı kokusundan tanırım, merak etmişsem dijital fotoğrafını çekerim, diğer eşyanın pozisyonunu hiç bozmadan görüntülediğim belgeyi yerine koyarım ve elim çabuktur.)
Zarfımı almış merdivenden inerken, zemin kattaki kapısı aralık bir dairenin içinde yığılmış yüzlerce un çuvalı dolusu moloz ve yerde bağdaş kurmuş iftara hazırlanan on kadar amele dikkatimi çekti birden. Yine tadilât mı vardı, ne? Dışarıya çıktığımda, Gonca'nın pencereden sarkıttığı sepete çuvalla soğan, inanılmaz sayıda peynir-ekmek ve koliyle ağda dolduruyordu bakkal. Yukarıya seslendim:
"Hayrola Gonca tadilat mı var? Bu çuvallar kimin?"
"Gece kamyon gelecek alacak yakışıklım, alt katı yaptırıyorum."
Arabaya binince havalı kornamı basarak Gonca'ya eyvallah dedim ve patinaj... Kâh gazı kâh freni kökleyerek yaylandırdığım arabayı, iftar vakti külliyen boşalmış sokaklardan spinler atarak saldım. İlâhi motorumun hoş sedasına top atışı eşlik etti, mahalleyi kaplamış soğan kokusuna yaktığım lastikleriminki karıştı. Sofraya geç kalmış gelen-geçen birkaç aç sürücüyle selektörleşip kornalaşıp küfürleştikten sonra, orucumu açmak maksadıyla arabayı bir kenara çektim ve radyodaki üflemeli saz beraberinde yapılan "Hamdolsun verdiğin nimetlere, sıhhat ve afiyete" anonsuyla eşzamanlı olarak ambalajını parçaladığım dabıl çizburgerimi dört lokmada yuttum.
Yalnız o moloz çuvalları âdeta taze toprak kokuyordu, tövbe tövbe. Şeytan kulağına kurşun maksadıyla arabamın lambrili vites kutusunu üç defa tıklattım. Ağzımın kenarından sızan salça ve mayonezi kolumla sildiğimde iftar bitmişti.
Çektiğim fotoğrafları evde bilgisayarda açtığımda, travesti Gonca olarak bilinen Abdullah Uzun tarafından yeni edinilmiş bir villanın tapusuyla karşılaştım. Gonca'dan aldığım zarfları zarflasam bile, Nakkaştepe'de o villanın olduğu yerlerde babayı alırdım ancak. Birden bir melek peydahlandı ve "elektrik enerjisi," diye fısıldayıp gitti. Fakat tüm mahallenin tahsilat toplamında bile, böyle bir villa edindirecek kadar bir ciro göze çarpmıyordu kayıtlarımda. Aynı melek, bu defa yüksek sesle "Kurumsal sayaçlar avanak, zincirlerini kır, sınırlarını aş!" dedi.
Elbette Taksim! Acaba kabloları oraya nasıl çekmişlerdi? Meleğin kaybolduğu yerde bıraktığı ziyaya dalmış, adeta ipnotize olmuştum. Ramazan davulcusu geçene kadar gözlerimi o noktadan alamadım. Dom-do-do-dom-dom!
Ertesi gün kayıtları kurcalayınca, Taksim'deki otellerin yarıya düşmüş tahakkukları gözüme çarptı. Müthiş kapsamlı bir dağıtım şebekesi kurulmuş olmalıydı ve benim gördüğüm ekip tadilat madilat değil, alenen bir tünel kazısı yapıyor olmalıydı.
Gonca'yla yeni bir sözleşme ufuktaydı galiba. Merhum müdür aynı gün müjdelemez mi ki, beni okuyuculuktan kurtarıp masa başına alacakmış? "Masa başında yapamam, hareketsiz kaldım mı kitap çarpsın ölürüm," diye yalvardım, saatlerce dil döktüm, meramımı anlatamadım.
Kimin nerede çalışacağı kendisinin tasarrufuymuş.
Allah'ın dediği olur, her kul O'nun tasarrufundadır. Alınyazısında bir hafta sonra müdürümü elektrik çarpması varmış, Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun.
Sonradan işittiğime göre, bir tıraş makinesindeki kaçak yüzünden dağ gibi bir adamın ölmesini ve yere düşen makinenin infilâkını polis tuhaf karşılamış. Merhumun zevcesine lüzumsuz sorular sormuşlar. Yok makine hediye miymiş, yok nasıl böyle makine olurmuş, yok daha önce bununla hiç tıraş olmuş muymuş? Daha tonla fasarya. Atari müptelâsı oğlu ise cevaplarındaki tezatlarla polisleri pes ettirmiş.
E polis müneccim değil ya, müdürümün ucuz mala zafiyetini bilsin? Rahmetli o makineyi, şirkete bir tek kez gelen bir satış elemanından, çok ucuza, peşinatsız, kredi kartsız ve senetsiz olarak, 10 taksitle almıştı. Hem bu tip alelâde vakalarla polis vakit kaybedecek olsa, şair-yazar-yayıncı tayfasından vatanı milleti ve devleti kim koruyacak?
Gonca'dan aldığım komisyonları ha bire artırdığımdan, paralar zarfları patlatalı çok oldu, artık torba gerekiyor. Gonca itiraz etmiyor, bana âşık çünkü. Şu 29. doğum günümde Gonca'ya komşu bir villa da bende var nihayet. Doğum günü hediyesi olarak bir mikrodalga fırın yollamış Gonca bana biraz evvel, Allah razı olsun. Tabii fırını - tabir-i caizse - masaya yatırıp, her ihtimale karşı yarım saat kadar çalıştırıp, hassas bir kontrol kalemiyle her bir noktasına baktım, hatta voltmetreyle bile ölçümler aldım. Fırın zerre kadar kaçak yapmıyor. Fakat adi bir marka galiba, kapatınca bile az da olsa ses yapıyor. Midem bulanmaya başladı nedense, inşallah akşam yediğim döner domuz eti ihtiva etmiyordur. Bir Talcid alsam ve
Armağan Tekdöner
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Kahveci : M.Nihat Malkoç HER GECEYİ KADİR BİLMEK |
|
Ramazan ayının kıymetli oluşunun en önemli sebeplerinden birisi de içinde bin aydan daha hayırlı kabul edilen Kadir gecesinin bulunmasıdır. Onun içindir ki Müslümanlar Kadir gecesini bütün belirli zamanlardan daha üstün ve kıymetli tutmuşlardır. Fakat Rabbimiz Kadir gecesini ramazanın içinde gizlemiştir. Yani ramazanın kaçıncı gecesinin Kadir gecesi olduğu bilinmemektedir. Bunda sayısız hikmetler mevcuttur. Öncelikle bu geceyi ihya etmek isteyen kişiler ramazanın her gecesini kadir bilip ona göre her geceyi ibadetle ve taatle geçirecektir. Atalarımızın "Her geceyi Kadir, her geleni Hızır bil" sözü bu gerçeği teslim etmektedir. Biz Müslümanlar da bu hikmetli sözün gereğini yerine getirmek için ramazan gecelerinin içini manevi feyiz ve bereketle dolduracağız. Her geceyi Kadir gecesi farz edeceğiz.
Kadir gecesi her ne kadar ramazan ayının içinde gizlenmişse de bu gecenin ramazanın son on gününde aranması tavsiye edilmiştir. Bütün bunlara rağmen ülkemizde Kadir gecesi ramazanın yirmi altısını yirmi yedisine bağlayan gece olarak kabul edilir. Bu, dini çevrelerde yaygın bir kanaattir. Ramazanın son günleri yaklaştığında Kadir gecesinin heyecanı bütün hücrelerimizi sarar. Manevi açıdan Kadir gecesine hazırlanırız. Bu gecenin feyiz ve bereketinden azami derecede istifade etmek için planlamalar yaparız. O geceyi ibadetlere ayırırız. Huzur ve huşu içerisinde kendimizi o kutlu vakte odaklandırırız.
Bazı zamanlar halk ve Hak katında muteberdir... Kadir gecesi de bu müstesna zaman dilimlerinin başında gelmektedir. Hadis kaynaklarında Allah Resulü'nün Medine'ye hicretten sonra her yıl ramazanın son on gününde itikâfa çekildiği ve hanımlarını da buna teşvik ettiği mevzuunda bilgiler yer almaktadır. "İtikâf" sözlükte bir şeye devam etmek, insanın kendisini bir yerde alıkoyması, bir yere kapanıp ibadetle meşgul olması anlamındadır. Dinimizdeki anlamı ise bir mescitte Allah'ın rızasını kazanmak için belli âdâb içerisinde bir müddet kalmaktır. İtikâfa girene 'mu'tekif' veya 'âkif' denir. Hz. Ayşe anamız Resulullah'ın ramazanın son günlerinde nasıl davrandığını şöyle rivayet etmiştir: "Ramazan'ın son on günü girince, Resulullah geceleri ibadetle geçirirdi. Ailesini de ibadet etmeleri için uyandırırdı. İbadet için diğer zamanlardan daha fazla gayret gösterirdi."
Ashab-ı Kiram'dan Ebu Saîd (ra) anlatıyor: "Biz Hz. Peygamber (sav)'le birlikte ramazanın orta on gününde itikâfa girdik, yirminci günün sabahı olunca eşyalarımızı (evlerimize) taşıdık. Resulullah Efendimiz bir hutbe irad etti ve sonra şunu söyledi: "İtikâfa girmiş olanlar, itikâf mahallerine dönsünler. Zira bu gece bana Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğu gösterilmişti, sonra unutturuldu. Siz, son onda ve tek gecelerde arayın. Ayrıca bu gece kendimi su ve çamur içinde secde eder gördüm." Resulullah (sav) itikâf mahaline dönünce, o günün sonuna doğru hava bozdu. Mescit o sıralarda (üzeri dallarla örtülmüş) çardak şeklindeydi. Hz. Peygamber'in burnu ve burun yumuşağı üzerinde su ve çamur bulaşığını gördüm. Bu gece 21. gece idi." (Buhârî, Fadlu Leyle-i-Kadr )
Daha evvel de belirttiğimiz gibi ayların sultanı olan ramazana kadir kıymet kazandıran, Kur'ân'dır. Rivayetlere göre Kur'an bu ayda bir bütün olarak dünya semasına inmiştir. Daha sonra yine ramazan ayı içerisinde parça parça Resulullah'a gönderilmeye başlanmıştır. Bir kısım ayetler belli olaylara cevap olarak gelmiştir. Bu mübarek ayetler zor zamanlarda muhataplara cevap olsun diye Resul-i Ekrem'imizin imdadına yetişmiştir.
Kadir gecesine erişen Müslüman bu mübarek geceyi büyük bir bahtiyarlık ve kazanç olarak addetmelidir. Geceden sehere kadar ibadet ve dua etmeliyiz. Bu gecede özellikle inanarak ve samimiyetle yapılan dualar asla geri çevrilmez. Bu dualarla Allah arasında perde yoktur. Nefeslerimiz direkt Allah'a ulaşır. Her Müslüman dilinin döndüğünce bu vakitler içerisinde ümmetin saadeti ve barışı için dua edip yalvarmalıdır. Bu hususta nasıl dua edeceğimize dair Hz. Ayşe anamızın şu sözlerini dikkatinize sunuyorum:
"Dedim ki, 'Ya Resulullah, Kadir Gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?'
Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam "Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afve fa'fu annî (Allah'ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle) dersin' buyurdu"
Malumdur ki dünya denen bu mezrada çok sınırlı bir zaman kalacağız. Sonra asıl yurdumuz olan ebedi âleme göç edip gideceğiz. Orada büyük bir hesaba çekileceğiz. Herkes yaptığının karşılığını görecek. Kimse Allah'tan başka arka bulamayacaktır orada. Eğer burada alnımızın ak, başımızın dik olmasını istiyorsak dünyadaki manevi fırsatları kaza etmeyelim. Çünkü fırsatlar her zaman kapımızı çalmaz; çalsa da biz evde olmayız. Ne olur manevi hayatımızın tanzimi için her geceyi Kadir, her geleni Hızır bilelim. Bütün Müslümanların Kadir gecesini en samimi duygularımla kutluyor, düşman çizmeleri altında inim inim inleyen Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.
M.Nihat Malkoç mnm61mnm@hotmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SİZ?
Ailenizin Yıldız Falcısı : Nurettin Özdemir |
|
KOÇ (21 Mart-20 Nisan) Yeni haftanızda geçmişlerden kalan bir hesabın görüleceğinden emin olabilirsiniz sevgili koçlar. Manevi baskılardan nihayet kurtulacaksınız. Güzelim bir dönemin kapıları mutluluğunuz için ardına kadar açılmakta.
BOĞA (21 Nisan-20 Mayıs) Tecrübelerinizi konuşturmanın zamanı geldi sevgili boğalar. Bu hafta yaşamın getireceği seçenekler doğrultusunda sizin için en uygun kararı almanız gerekecek. Altıncı hissinize kulak verin yeterli olacak.
İKİZLER (21 Mayıs-21 Haziran) Bu hafta sosyo-profesyonel ilişkilerde kesinlikle tedbirli olmalısınız sevgili ikizler. Bilhassa profesyonel ortamlarda risklere girmekten kaçının. Gelecek günlerde geleneksel neşeli hallerinizden fire vermemeye kararlı olun.
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz) Yeni haftanızda sakın aşırı şekilde aceleci olmayın sevgili yengeçler. Son zamanlarda karşılaştığınız engellerin nedenlerinde kaybolmaktansa onları nasıl aşabileceğinize konsantre olun. Üstünüze düşeni yerine getirin gerisi hemen gelecek.
ASLAN (23 Temmuz-22 Ağustos) Sanki gizemli bir kapının önüne vardınız ve açılmasını ummaktasınız sevgili aslanlar. Bir şeyler artık eskisi gibi olamayacaklar. Zihinlerinizi kemiren bir konuya bakış açılarınızı tamamen değiştirmek zorunda kalacaksınız. İyiliğiniz için...
BAŞAK (23 Ağustos-22 Eylül) Gelecek günlerde beklenmedik şekilde mutluluk dolu anlar yaşamanız kuvvetle muhtemel sevgili başaklar. Bağımsızlığınızı ve kişiliğinizi kaybetmeyeceğiniz duygusal ilişkilere kucaklarınızı açabilirsiniz. Sevgiler sizleri beklemekteler
TERAZİ (23 Eylül-22 Ekim) Sürprizlerle dolu tatlı bir haftaya girmektesiniz sevgili teraziler. Şimdiye kadar gizli kalmış bir takım bilgilere ulaşabilmeniz söz konusu. Bir sonraki adımınız ise uzun zamandır sadık kaldığınız prensiplerinizi gözden geçirmek olacak.
AKREP (23 Ekim-22 Kasım) Erişmek istediğiniz amaçlarınız için gerekli yardımları bu hafta mutlulukla alacaksınız sevgili akrepler. Sevgilerle bezenmiş dayanışmaların doruklarda olacakları gelecek günlerde moralleriniz yeniden yükselişe geçecekler.
YAY (23 Kasım-20 Aralık) Tüm zodyak sakinleri içinde bu hafta gerçekten en ballısı sizlersiniz sevgili yaylar. Manevi zenginliklerden tutun da maddi kazançlara kadar yelpaze gibi açılacak bu nimet yağmurlarından hak ettiğiniz şekilde faydalanmaya bakın.
OĞLAK (21 Aralık-19 Ocak) Yaşamınızın bir bölümünü kapsayan gölgelerden kendinizi arındırmanın fırsatı önünüzde sevgili oğlaklar. Yarı karanlık atmosferlerden aydınlığa eriştiğinizde ameliyat masasında yatanın kendiniz olduğunu hayretle göreceksiniz. Ancak bu şekilde düşünce ve hareket tarzlarınız yenilenecekler.
KOVA (20 Ocak-18 Şubat) Şimdiye kadar görmezlikten geldiğiniz bir meseleniz sizlere rağmen yeniden gündeminize oturacak sevgili kovalar. İçinizde taşıdığınız o muhteşem enerjileri açığa çıkartarak kullanmanın zamanı geldi bile çoktan.. Kararlı olmanız yeterli.
BALIK (19 Şubat-20 Mart) Yaşamınızın anahtar dönüm noktalarından birine girmek üzeresiniz sevgili balıklar. Gelecek yılın sonuna kadar püfür püfür esecek değişim rüzgarları gittikçe daha da belirgin şekilde yaklaşmakta. Sallantılı da olsalar değişimleri sizler istediniz. Artık yelkenleri başarıyla şişirmekte yalnızca sizlere bağlı..
Nurettin Özdemir
nozdemir@kahveciyiz.biz
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.580 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
LEYLE-İ KADR YAHUT GECENİN AYDINLIĞI
Çile nöbetleriyle büyüttük sevdamızı
Göklere yolcu ettik ateşin nidamızı
Hasret katarlarıyla her dem umut taşıdık
Zemherilerde yandık, yaz ortası üşüdük
Leyle-i Kadr'in kadri, dualarda saklıdır
Zamanı hor kullanmak mümine yasaklıdır
O gece aydınlattık ruhun karanlığını
Kalbimizde hissettik iman yârânlığını
Canlar kıyama durdu, huzura yelken açtı
Gönüller kanatlandı, ruh maveraya uçtu
Resulün yokluğunda hüzün düştü geceye
Mânâ yoğunluğunu yükledik üç heceye
Cezbeye kapılınca Muhammed'in aşkından
Salâvatlar yükseldi nurlu gönül köşkünden
Gecenin yarısında yere indi melekler
Yüce Yaradan'ıma arz edildi dilekler
Büründü sırra iman, müminin tacı oldu
Derbeder ve karanlık ruhun ilacı oldu
Huzursuzluğun yükü bükerken belimizi
Ses verdi sessizliğe, titretti telimizi
Seher vaktine kadar dünya nura gark oldu
Hasret çeken gönüller, sevdalarını buldu
Açılınca göklerde engin rahmet kapısı
Bahşedildi mümine sekiz cennet tapusu
Rabbine sunulunca bu gecede ameller
Gözyaşı döktü gözler, semaya kalktı eller
Hakikatin yoluna revan oldu azanlar
Paslı ruhlarımızı cilaladı ezanlar
Bu vakti ihya eden kalmaz elem içinde
Mağrur ve mamur gezer cümle âlem içinde
M.Nihat Malkoç
|
SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.
Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız. Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.
|
ben.sen.o@kahveciyiz.com
Böyle bir adresiniz olsun ve Google rahatlığıyla kullanayım diyorsanız, adınızı soyadınızı ve kullanmak istediğiniz kullanıcı adını editor@kmarsiv.com adresine yollayın. Hemen alıp 2GB kapasite ile kullanmaya başlayın. Neye benzediğini gmail.com adresi kullanan arkadaşlarınıza danışabilirsiniz.
Tamamen ücretsiz, sadece siz kahvecilere özel.
Yukarı
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Her konuyu uzmanına danışmak gerekirmi bilmem ama uzman bulmanın kolay bir yolu var http://www.uzmantv.com/ Bir çok konuyu uzmanları tarafından ve görsel destekli olarak öğrenebileceğiniz orjinal bir web sayfası. Bu kadar çok ve farklı çeşitli konuyu bir arada bulabileceğiniz başka bir web sayfası görmedim diyebilirim. İsterseniz bir de siz deneyin. İster klarnet çalmanın sırlarını, ya da isterseniz karate nasıl yapılır sorusunun cevabını alabilirsiniz.
Eğlencelik bir web sayfası isteyenlere http://www.oyunus.com/ Kelime temelli oyunları sevenler için ideal bir site. Üyelik işlemini gerçekleştirdikten sonra girip saatlerce başından kalkmadan oynayabileceğiniz güzel bir çalışma olmuş.
Online imsakiye için http://www.diyanet.gov.tr/turkish/vakithes_imsakiye.asp Siz sadece ülke ve ardından şehir seçiyorsunuz. Ramazan imsakiyeniz hemen hesaplanıp ekranınıza geliyor. İster yazıcıdan çıktı alıp duvarınıza asın, ya da istediğiniz arkadaşınıza mail olarak gönderin. Hayırlı ramazanlar.
...Ramazan orucu müslüman , akilli ve ergenlik çagina gelmis kimselere farzdir. Ramazan orucu, kameri
aylardan Ramazan ayinin bazen 29, bazen 30 gün sürmesine göre 29 veya 30 gün olarak tutulur. Oruçlarda niyet önemlidir. Niyet kalp ile olur. Geceleyin imsaktan önce veya imsak vaktinde ertesi gün oruç tutacagini kalbinden geçiren bir müslüman o günün orucuna niyet etmis olur. Oruç tutmak düsüncesi ile sahur yemegine kalkan kimse de oruca , niyet etmis sayilir. Ancak oruç tutan kimsenin hem içinden niyet etmesi, hem de dili ile "Niyet ettim Ramazan'in yarinki orucuna" diye söylemesi daha iyi olur... http://www.islamiyet.gen.tr/oruc.php
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|