|
|
|
16 Ekim 2007 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Demokratik edepsizlik!.. |
Merhabalar,
Şehitlerimiz yüreklerimizi dağlıyor, içimizi acıtıyor, evet ama trafiği yabana atmak mümkün mü? Üç günlük bayram tatilinin bilançosu 47 ölü 257 yaralı. Pkkya haddini bildirmek elimizde, zamanında bildirdik, gene bildireceğiz. Peki ya trafik terörüne birşey yapmak mümkün oluyor mu? Hayır. Yıllardır söyleniyor ama sonuç kocaman bir sıfır. Ne yapılacaksa bir an evvel yapılmalı yoksa yakında sıradan bir otoyolu mayın döşeli keçi yolundan ayırdetmek imkansız olacak.
...
Sınır ötesi operasyon deyişiyle sinirleri zorladığımız bu günlerde DTP'li vekillerin, belediye başlarının birer ikişer çıkıp devlete kafa tutmaları insanın aklına başka şeyler getiriyor. Demokrasi adına, demokrasi havarisi kesilenlerin ve mevcut iktidarın desteği ile Meclis'e girip, ardından ağızlarındaki baklaları bir bir çıkarmaları epeyce manidar. Kendini Güneydoğu seraskeri ilan eden belediye başkanını uyarma cesaretini bulamadığı için Avrupa'ya şikayet edilen hükümet son zılgıtı da vekil Hasip'ten yedi. Ettiği lafa bakın hele; “Sizin seçilmiş DTP’li vekillerinizi yani bizi, meclisten hiç konuşmadan kovmak istiyorlar. Siyaset yapmamızı engelliyorlar. Biz bu halk ile verdikleri oy ile meclise gittik. Bizi öyle kovamazlar. Onların cümlelerini kullanmamızı istiyorlar. Bizim arkamızda Cudi var, Habur önümüzde, buradan sınırdan Erdoğan’a sesleniyorum. Sayın Erdoğan sen sultan değilsin bizde senin kölen değiliz” Son cümleye katılmakla beraber öncekilere bir anlam vermek zor. Sanki Meclis'ten kovulmak hatta tutuklanmak ister gibi bir halleri var. Hesapları Türkiye'de demokratik tüm yolların tükendiğini yedi düvele ispat etmek sanki. Böylece silahlı güç olarak nitelendirdikleri pkklı teröristlere haklılık payesi vermenin telaşında olsalar gerek. Bana kalırsa, sınır ötesi, sinir ötesi, her ne haltsa, kalkışmadan önce burnumuzun dibinde oynanan bu oyunları başlamadan bitirmekte yarar var.
...
Milli maç kepazeliğini yazmayı unutmuşum dün. Oysa Milli Takım'ı utanarak izlediğimi söylemem gerekirdi. Moldova karşısında bu kadar aciz duruma düşeceklerini rüyamda görsem hayra yormazdım. Teleffuz etmekten halen çekinsekte sanırım bundan sonraki 2 maç Terim'in futbol kariyerinin dönüm noktası olacak. Finallere gidememek hazmedilememiş bir imaparatorluğun da sonu olacak galiba. İnşallah gideriz, Terim de takkeyi önüne koyup "ders verme" işini tekrar bir düşünür. Yarın görüşürüz. Hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarı
|
Kahveci : İrfan Kurudirek |
Kanamalı Bir Kalp Yine...
Dikkat Dikkat...
Kanamalı bir kalp için acil olarak 0 RH (+) aşka ihtiyaç vardır.
Pardon...
Kan grubunuz ne acaba?
- AB RH +
Fazla sevdanız var mı?
- Lütfen...
Yine hüsran...
Günlerden bir gün yine...
Bitmeyen günlerden hemde. -Hani bir gün 30 saat mi be- dedirten cinsten.
Yine altından bakıyoruz sevdalılara.
Altından bakınca altın gibi duruyor ya hani. Biz yılmadan, göz kaçırmadan bakıyoruz.
Ooo üstâd!
Bizim bir arkadaş geçenlerde üstten bakmış sevdalılara.
Meğer üstten bakınca altın(!)dan kıymetli imiş. Böyle zümrüt yeşili gözler, elmas parıltısı gülüşler görülüyormuş.
Ne dersiniz? Bakalım mı üstten?
- Gayret var ama güç yok. Zorlanıyoruz üste çıkaren... Bize hep altından(!) bakmak kalıyor.
Bize de bu yakışıyor desene...
Pardon... Güzelliğinizin farkında mısınız? Yoksa bilerek mi bu mütevaziliğiniz?
- Teşekkürler. İltifat ediyorsunuz efendim. Lütfen...
Peki sizi sevmeye ömür yetiyor mu? Yoksa uğrunuzda ölmek mi gerekiyor?
- Çok özür dilerim. Nişanlım bekliyor.... Geldim hayatım...
Ouuvv!
Sizde mi?
...
Hadi metruk gecelere koşalım. Ne de olsa bizde terkedilmiş sayılırız. Kimse gönlümüze gelmese de gidenimiz çok. Takip edin beni.
Metruk gecelerde sevda yaşanıyormuş artık.
Terkedilenler birbirlerine aşık olmuşlar. Bizi oraya da almıyorlar iyi mi?
- Ne yapacağız peki üstâd?
Bilmiyorum. Bakacağız bir hal çaresine...
Kimsesiziz.
Ne yaparız, kime gideriz... ?
Şairlerin kalemleri kırılmış artık kalpleri gibi. Onlar da kabul etmez bizi.
Ölüme gitsek mi acaba?
Hayat acımasız olmaya başladı çünkü. Hep seviyoruz fakat hiç gülemiyoruz. Eskiden demli bir çayımız vardı. Onun buğusuna karışırdı muhabbetimizin buğusu ve büyüsü.
İmrenilirdik; sohbetimize, arkadaşlığımıza, kardeşliğimize ve sevgimize özenirdi insanlar.
Şimdi de ibretle bakıyorlar.
Ölüm bizi yanına alır mı acaba?
Durun baylar!
Ne yapıyorsunuz siz? Ölüm son yolumuz olmalı. Orada, Dünya'da kıyıda köşede sevda olmalı, bulunmalı.
Gitmeliyiz...
Anonsumuzu duymuyorlar, sesimizi duyurmak için çoğalmalı ve dağılmalıyız.
Zaten dağınığız(!) üstâd.
Selamlar.
Ben gönüllüyüm aşk aramak için.
-Bekleyin, sizi üstâdıma götüreyim.
Üstâd bu arkadaş bize katılmak için gönül'lüymüş.
Merhaba delikanlı.
- Saygılar üstâd. Size katılmak, aşk aramak istiyorum. Bu iş için gönüllüyüm. Beni de aranıza alır mısınız?
Gönül'lü müsün?
- Evet
Emin misin?
- Evet
Delikanlı biz gönlü olanlar ile çalışmıyoruz maalesef. Bizler gönlünü birilerine kaptırmış, ihanet ve hissizliğe uğramış neferleriz.
Bizler aşkın etkisiz elemanlarıyız. Hala nefes alıyor olmamızın sebebi layığımız olan birilerinin var olduğu düşüncesidir.
- Ouuvv! Pardon üstâd.
Üstâd ne yapacağız?
Yağmur başladı... Acilen birşeyler yapmak, kuytulara sığınmak lazım...
Herkes kalbini çıkarsın.
Yağmurdan korunmak için başka çaremiz yok.
- Üstâd benim kalbim delik deşik, paramparça. Böyle ıslanması daha iyi. Hem ahmak ıslatan yağmurları imiş yağan. Belki ahmaklığımızı alır.
Bakın arkadaşlar!
Umudumuz bile umutsuzluğa çığlık atarken, tek düz yollarımız bile çıkmazken, ruhlarımız ümit şarkılarını bırakıp hüzün türküleri mırıldanırken bize gam ve keder aşk olur. Yavaş yavaş alışın artık buna!
Biz mi kabiliyetsiziz yoksa kelimeler mi kifayetsiz?
Derhal kelimelere eski kifayetlerini kazandırın!
- Peki üstâd!
İrfan Kurudirek
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Kahveci : Alkım Saygın Dili yaşat ki devlet yaşasın!.. |
|
Ey Oğul,
Devletler vardır şafakla bir doğup akşam ezanında ölürler, devletler vardır asırlık bir çınar olup büyüyüp serpilirler..
Uyan Oğul Uyan,
Akıllısın, güçlüsün, zekîsin; ama dil olmadıktan sonra bunlar neye yarar.. Dil zihnin harcıdır, diline sâhip çıkmazsan zihnini de kaybedersin devletini de ve sabah rüzgarlarında savrulur gidersin er ya da geç..
Ey Oğul,
Dâimâ sabırlı, kararlı ve cesur olasın.. Ve bilesin ki dünyâ senin gördüğün kadar değildir. Sen dünyâyı dilinin imkânlarıyla tanır öğrenirsin, dilinin sınırları dünyânın sınırlarını belirler.. Unutmayasın, bütün keşfedilmemiş gizemler senin erdemlerinle gün ışığına çıkacaksa bir gün, ancak konuştuğun dil kadar vâkıf olabilirsin her birine..
Ey Oğul,
Ananı atanı say, bereket büyüklerle berâberdir. Konuştukları dili iyi kavra, öğren; kelimeleri iyi belle.. Her kelime bir değerdir, kaybedilen her kelime ayrı bir değeri alıp götürür; dil eridikçe değerler de erir, dünyâ giderek değersizleşir.. Şunu iyi bil ki oğul dil giderse ahlâk da gider, ahlâk giderse herşey gider.. Dünyâ değersizleştikçe sen de değersizleşirsin, çorak çöllere döner kavrulursun..
Ol Oğul Ol,
Açık sözlü ol, açık konuş, dürüst ol. Kolay anlaşılır kelimeler seç, güzel konuş.. Her gördüğünü gördüm deme, her duyduğunu duydum deme, her bildiğini bildim deme.. İnsanlar nankördür, bencillikleri iyiliklerinden fazladır; kelimelerle oynar, seni faka bastırırlar. Öyle demedim, sen yanlış anladın, ben onu kastetmedim der çıkarlar işin içinden, sonra sen kötü olursun.. Aman oğul, bin kere düşün bir kere konuş, her defâsında dikkatli konuş, seni dinleyenlerde saygınlık uyandıracak biçimde konuş..
Sakın Oğul Sakın,
Şu üç kişiden köşe bucak sakın: kullandığı kavramların ne anlama geldiğini kemâliyle bilmeyen aydın bozuntuları; içi boş tekerlemelerle, basmakalıp ve çiğ düşüncelerle, görüşlerle siyâsetle uğraşan köşe yazarları ve anadillerini özenti nedeniyle terk edip başka dillerin kelimeleriyle meramlarını anlatmaya çalışan insancıklar.. Her insan yalnızca kendi diliyle merâmını en iyi şekilde anlatır, içi dolu ve anlamlı kelimelerle konuşmalıdır. Böyle yapmıyorlarsa en câhil cühelâdan bile daha tehlikeli hâle gelirler oğul, aman bunlardan iyi sakın..
Ey Oğul,
Sen Türk milletinin bir ferdisin, Türkçe senin anadilindir. Senin dünyâya açılan kapındır. Bırak yeni yetme zibidilerin konuştuğu kelimeleri, Türkçemizin şarkıcı ve manken lehçelerini.. Diline sâhip çık, onu koru kolla.. Bundan sonra küfür bize kelâm sana, argo bize soylu kelimeler sana, gücenmek bize gönül almak sana, suçlamak bize katlanmak sana, âcizlik ve yanılgı bize hoş görmek sana; kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize bağışlamak sana..
Ey Oğul,
Bundan sonra üşengeçlik bize; uyarmak, emek vermek, şekillendirmek sana.. Bak oğul, etrâfındaki insancıklara, kullandıkları kelimelere, deyimlere bak.. Güzel Türkçemiz hızla Türk-İlizce ve Uydurukça hâline geliyor; 'kal geldi', 'çüş falan oldum yâni' vb.. deyimlerle konuşan insancıkların sayısı hızla artıyor..
Düzelt Oğul Düzelt,
Bıkmadan, yılmadan, her defâsında yeni baştan düzelt, uyar insanları, anlat bunları.. Fakat sabırlı ol, söyleyeceklerini bir anda kabûl etmelerini bekleme.. Ama gevşeme oğul, sakın gevşeme.. Sen işi ağırdan alırsan, herşeyi oluruna bırakırsan ne dil kalır ne devlet.. Bak emperyalistlere; nereyi ele geçirecekseler önce dillerini bozuyorlar, birgün çekilip gitseler bile dillerini zorunlu kılıyorlar. Hindistan'da meselâ, İngiliz emperyalizmi çekti gitti ama resmî dilleri hâlâ İngilizce.. İşte oğul işte, yavaş acele et ve diren oğul diren, aslâ pes etme..
Ve şunu ilke edin oğul: dili yaşat ki devlet yaşasın..
Ey Oğul,
Yükün ağır, işin çetindir; fakat sen güçlüsün, bunlarla baş edebilirsin; senin gücün Türkçenin gücüdür oğul, Türkçenin gücü az şey midir..
Ben sana güveniyorum ve seni şâirlerimize emânet ediyorum; onlar yardımcın olsun..
Alkım Saygın
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
NEFES ALAMIYORUM
Evet doğru tabir bu olmalı... NEFES ALAMIYORUM... Yüreğimin sıkışmasını izliyorum ve bu yeni duygu yoğunluğumla yaşamaya çalışıyorum. İlk kez bu kadar zorlandığımı fark ettim, ilk kez bu kadar yitip gittiğimi ve bu kadar soluksuz kaldığımı ilk kez fark ettim...
Bir yanım var benim her şeyin farkında olan ama bunları hazmedemeyen ve bu nedenle de kopmayan, kopamayan...
Bir yanım var artık her şeyi onuruna bırakan, karşısındakinin iyi olması için elinden geleni yapmak isteyen, rahatsız etmek istemeyen, anaç olan ama yine de kendisine bile karşı koyamayan...
Bir yanım var ki delice özleyen, gözleri dolu dolu olan ama başını eğmeyen... İşte en çok bu yanımı seviyorum şimdiler de. En çok acıyı bu yanım çekse de ben yine de en çok bu yanımı seviyorum, en çok onu koruyup kolluyorum, en çok onunla konuşuyorum... Bu yanım aşık, bu yüzden nefes alamaması... Sevginin dünyanın bütün kötülüklerini yok edebileceğine inanıyor şimdilerde... Halbuki farkında kötülükleri yok eden sevginin kendisini de yavaş yavaş yok etmekte olduğunun... Yine de hiç umursamıyor ne kadar soluksuz kaldığını, seviyor çünkü... Sevdiği için dimdik duruyor, sevdiği için herkesi karşısına almaktan çekinmiyor...
Bırakıyorum ben bu sevgi dolu aşk dolu yanımı... Bırakıyorum ki doya doya yaşasın içindeki bitmemişliği... Doya doya tadına varsın sevdasının, belki bir daha hiçbir zaman yaşayamaz bu kadar delice ve bu kadar sağlam...
Kendi yalnızlığına bırakıyorum bu küçük çocuksu yanımı... Ebediyen sussun istiyorum... Çünkü canım yanıyor... Konuştukça, arzuladıkça, özledikçe ve en kötüsü yaşadıkça canım acıyor...
Affet beni... Benim içimdeki küçük çocuğu...
N'olur affet...
Böyle büyük ve cesurca severek, sana en büyük vicdansızlığı içimdeki bu deli çocuk yapıyor...
Affet bizi...
Gamze Aytekin
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Sanatın Yolculuğu : Serkan Azeri Chartres Katedrali |
|
Ortaçağ Avrupa Sanatında Gotik dönem , 12 ve 14. yy ' lar arasını kapsar. Bu dönem , Fransa başta olmak üzere Almanya , İngiltere ve bu ülkelerden biraz geç de olsa İtalya'da birçok şehirde katedraller yapıldığı için "Katedraller Çağı" olarak da adlandırılır.
Gotik kelimesi , kuzeye özgü bir kavram olsa da kesin olarak ne anlama geldiği bilinmemektedir.
Ortaçağ Avrupa şehirlerinde , din adamları ve krallar tarafından , Hıristiyanlığın ihtişamının bir sembolü olarak bu yapıların yaptırıldığı bilinse de sembolojik anlamları çok daha derindir.
Gotik mimariden önce 10 ve 12. yy'lar arası egemen olan "Roman Sanatı'da" kiliseler , yere doğru yapılanma olduğu için "Yeryüzü Kilisesi" olarak anılıyor , oysa Gotik Katedrallerde egemen olan yükseklik olduğu için "Gökyüzü Kilisesi" olarak anılıyordu. Buradaki fikir "Tanrı' ya ulaşma" idealidir. Bu nedenle Romanik dönem kiliselerine göre daha gösterişli ve süslemelidirler.
Paris yakınlarında bulunan Chartres Katedrali , kuşkusuz Gotik yapılar arasında en çok bilinenidir. Katedralin yapımına 12.yy da başlanmış 13. yy başında tamamlanmıştır.
Gotik katedrallerin adeta bir sembolü olan "Capanella" lar (Çan Kuleleri) batı cephelerinde bulunur. Chartres 'da bu iki kule farklı dönemlerde yapıldığı için uzunlukları ve biçimleri farklıdır. Ve yine Gotik katedrallerde bir gelenek olan , batı cepheleri merkezinde iç mekanı aydınlatan gül pencere yine karşımızdadır. Anıtsal kapılarda sıralanan , İsa ve havarilerinin , din adamlarının, kralların taş heykelleri bulunur. Ayrıca melekler ve incilden hikayelerde bu heykel gruplarında konu olarak işlenir. (Din eğitimini hatırlayınız.) Yapıyı desteklemek için payandalardan faydalanılmıştır.
Katedral , üç nefli latin haçı planlıdır. Yan nefler katlı galeriler halindedir.Galeriler ana duvarlara uçan payandalar ile bağlanmıştır. Bir Gotik katedrale girdiğimizde doğrultu ve düzen sayesinde merkeze yani apsise doğru çekildiğimizi hissederiz.Örtü olarak Roman mimaride beşik tonoz kullanılırken, Gotik Mimaride çapraz tonozlar kullanılmıştır. Chartres'da diğer Gotik yapılardan farklı olarak , orta nefte, döşemede , yuvarlak bir labirent sembolü kullanılmıştır. Haçın yatay ayağı nefleri dik açıyla merkezde kesmekte ve bu kesişim karesine "Transept karesi" adı verilmektedir. Sütun başlıkları çeşitli ve süslemelidir. Sütünlar payeler üzerinde dekoratiftir ve payeler birbirine sivri kemerler ile bağlıdır. Gotik yapıların içinde egemen olan vitray süslemeler , Chartres'da daha özgün bir anlam kazanır. Gotik Katedraller arasında vitrayları en ünlü olanıdır. Vitraylarda , İsa'nın hayatı , Meryem ve İncilden hikayeler başta olmak üzere, ünlü krallar ve soylularda işlenmiştir. Amiens Katedrali'nin dış cephe yontuları dikkate alınarak "Taştan yontulmuş İncil" denilmektedir. Chartres Katedrali vitrayları için de ;"Güneşin kutsadığı , renkli ve saydam İncil" demek doğru olacaktır.
Serkan Azeri
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
|
Kahveci : Arzum Günay LAL KESİLMİŞTİ SEVDANIN ADI |
|
Bugün soğuktu yer gök...ÜşÜyOrDuM...Sen bir kaldırımdan sessiz sedasız bana bakıyordun. Evimizin kapıları birbirine baksada pencerelerin ışıkları vurmuyordu yüzümüze. Lal kesilmişti bu sevdanın adı...Yoktu ısınılası eller.
Ben başıboş bir sevdanın yumak peşindeydim , sen hüznü sevmeyen ışıltılı adam. yenmeyen leziz bir yemek tadıydı damağımızda kalan AşK.
Daha yeni bir kavganın balkon yağmuruna yenilmiştik , küfrü basarken...Biz yenildiğimiz değerlere bıraktık adımızı , öfkemizi sallayarak. Sokakta aynı anda yürümedik, fırının mis kokulu ekmeğine yetişemedik. Hep uçlarda çöplerde yaşattık . Şimdi noktasına bir kurşun atıyorum en okkalısından....
Koca bir HİÇ kaldı sokak lambasının hüznünden...
Eyvallah...
Arzum Günay
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 4.800 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
Yukarı
|
Yaşamalısın
Dört duvar arasında yalnız bir adam
Sazının telinden dökülen hüzünlü ezgiler
Dokunur yüreğine ta derinden, söylenen sözler
Düşünür ve hesaplaşır kendisiyle
Anasını düşünür o elleri nasırlaşmış haliyle.
Şakaklarına kar yağmış, solmuş bedeniyle
Gözü dolar geçmişi düşündükçe
Ana kucağında onun hayallerini düşünür
Hayattan hiçbir beklentisi olmayan, ölümü bekleyen
Yavruları için çırpınır kocamış yüreğiyle.
Hiç bitmeyecek evlat sevgisiyle.
Ey benim kale gibi sağlam yürekli babam
Sen ki yaşadın yaşanabilecekleri
İçine dert olup damlayan acılara göğüs geren
Yıllanmış şarap gibi değer kazanan
Yavrularının gözünde erişilmez güç kaynağı
Sığınılacak liman
Sarılacak bir omuz
Ve geçen bir ömür.
Ağlama, sakın ağlama
Yakışmaz sana ağlamak
Yaşayacaksın.
Belki bedbaht, bekli de mesut olacaksın
Yaşanacak günlerin hayaliyle
Sen hep güçlü olacaksın
Yalnızlığı kalbine gömüp
Yalan da olsa var olan hayata
Sımsıkı sarılacaksın.
HAKİ NAZ
Haki Naz
|
SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.
Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız. Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.
|
ben.sen.o@kahveciyiz.com
Böyle bir adresiniz olsun ve Google rahatlığıyla kullanayım diyorsanız, adınızı soyadınızı ve kullanmak istediğiniz kullanıcı adını editor@kmarsiv.com adresine yollayın. Hemen alıp 2GB kapasite ile kullanmaya başlayın. Neye benzediğini gmail.com adresi kullanan arkadaşlarınıza danışabilirsiniz.
Tamamen ücretsiz, sadece siz kahvecilere özel.
Yukarı
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
http://www.msnbc.msn.com/id/21253084/ Ermeni Tasarısı ile ilgili olarak MSN de yapılan bir anket. Girip ağız dolusu bir "NO" demek istersiniz sanırım!..
http://www.kuresel-isinma.org/ Adamlar üşenmemiş "üresel Isınma" ile ilgili herşeyi bir araya getirmişler. Size düşen ise girip biraz ilgi göstermek. Haydi bakalım...
Türkiye'den yola çıkıp, dünya denizlerinde küresel ısınmaya karşı insanları uyaracak bir yelkenlinin hikayesi... http://www.globalwarner.org/ Küresel Uyarıcı Olun! Çocuklarımıza dünyayı yaşanır bir yer olarak bırakmak istiyorsanız, sizi de Global Warner’ın dünyayı uyarmak için çıktığı yolculuğuna bekliyoruz
Üstlendiği misyon, yaptığı filmle bu yıl Nobel Barış Ödülü'ne ortak olan Al Gore'un filmi için hazırlanan sitesi. İlginç şeyler bulacağınızdan eminim. http://www.climatecrisis.net/
Yukarı |
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Yukarı
|
|
|
|
|
|