Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.309

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 7 Kasım 2007 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Canım istemiyor.!..


Merhabalar,

Günlerdir aynı konularda konuşup yazmaktan sıkıldım galiba. Şu anda hiç birşey yazasım yok. Bugünlük beni affedin. Yarın daha enerjik bir editör olmak dileğiyle hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 


 Kahveci : Banu Aksoylu


ACIMASIZ MI ZAMANLAR - (FACEBOOK MUCİZESİ)

Yürümeye yeni başlayan çocuklar gibi acemi adımlarla koştu yıllar öncesinin heyecanlarına. Çocukluk yıllarının ümitlerine bir kez daha sımsıkı sarılacaktı. Zamanın, kişilerin ve mekanın hesabını yapmadan, tüm duyguların ve niyetlerin alabildiğince temiz olduğu genç kızlık hayallerinde kaybolabilmekti istediği.

Ümitlerin yerle bir olduğu zamanlarda anılara sarılmak iyi gelecekti, hissediyordu. Bacakları titreye titreye vardı anılarının yanına. İçinden geçen, "Ne iyi ettin de davetimi red etmedin" diyebilmekti aslında. Yüreği tam bir acemiydi anılarla buluştuğu o anda.

Arabasından inip ona doğru yaklaşırken, elindeki cep telefonunu düşürdü. Emniyet kemerinden kurtulmak istedi ama kilidi bulamadı bir türlü. "Nerede bu kilit" diye söylendi. Yaklaşıyordu ona, bir an önce inmeliydi arabadan. Bir yandan kemeri çözmeye çalışıyor, bir yandan tanıdığı adamı, ona yaklaşan anıları görmeye çalışıyordu. Tam da hatırladığı gibiydi. Biraz kilo almıştı sadece. Uzun boylu, geniş omuzlu ve aslında kocaman. Tertemiz, özenle ütülenmiş beyaz bir gömlek vardı üzerinde. Mis gibi kokuyordu. Gülümseyerek yaklaştı yanına ve "merhaba" dedi. Geçmişten bir seyler yakalamaya çalışır gibiydiler bakarlerken birbirlerine. Sımsıkı sarılmak istedi ona. "Hoşgeldin, sefalar getirdin. Ne iyi ettin de hatırladın çocuk zamanlarını. Ne iyi ettin de sakladın anılarını özenle sen de..." diyebilmek bir de. 20 yıl öncesinin liseli kızı değildi ya artık, ağırbaşlı davranıp elini uzattı ve "merhaba" dedi sadece...

Günlerdir hafızasını zorluyordu; nasıl tanıştıklarını hatırlamaya çalışıyor, hatırındaki satırları okunur hale getirmeye çalışıyordu. Nerede buluşmuşlardı ilk, nasıl gelmişti buluşacakları yere, bekletilmiş miydi.. Eskimişti fotoğraflar, yıllara yenik düşüp sararmıştı belki biraz ama yine de öksüz bırakılmamışlardı bir kenarda.

Çocuktular, evet... Çocuktu ikisi de.. Bugünden daha temiz, bugünkünden daha acemi, acısız, umutlu, hayalperest... "Büyümedim ben hala." diye yazmıştı ona. Halbuki eksikti cümle; istemeye istemeye olsa da ilerlemişti yaşı, o günlerdeki "çocuk" değildi artık; yüreği, aklının bütün karşı koyuşuna rağmen, çekilen acılarla ağırlaşmıştı biraz... aklıysa o günlerdekinden daha karışık...

Acımasız mıydı zamanlar? Yıllar sonra bir kez daha tesadüfler sonucu tekrar buluştukları bu anların bitmesini hiç istemiyordu. Gece boyu nefes almasını bile zorlaştıran kalp atışlarının dinginleşmesini beklerken ilk buluşmalarını hatırladı. Bağdat Caddesinde adı şimdilerde hiç hatırlanmayacak bir pastanenin sessiz ve göze batmayan bir köşesinde oturmuşlardı ilk defa. Utangaçtı evet, o ise yeni yetmeye başlayan bir erkek çocuğun nedensiz güveni ile oturmuştu karşısında.

Yıllar geçmiş, yaşanmışlıklarını birikime dönüştürmüştü. Hala ufacık, tefecik ama yaşanmışlıkların derin çizgilerini gözlerinde taşıyan orta yaşlı, onun tabiriyle "biraz daha cin" bir kadındı artık. Şimdi karşısında saçları ağırmaya başlayan, kilo almış, biraz da kırgın bir adam vardı. Gece boyunca süren heyacandan, neredeyse bir şey yemeden alınan alkolden sarhoştu biraz. Yalnız kaldıkları ilk anda kulağına "kaybolmak istiyorum, o yıllarda ve yine o duygularda kaybolmak istiyorum" diye fısıldayabilmeyi arzu etti.

Büyümüşlerdi... Yetişkindi ikisi de... İnceden bir sızı hissetti içinde. Yüreği geçmişin huzuruna bırakmak isterken kendini, aklı kimden ve neden olduğunu bilemediği bir intikam peşindeydi sanki. Bilememişti deli gönlü, bilememişti akıllı olmayı. Anılardaki sıcaklıklara yol alacağım diye yalpalaya yalpalaya ve naralar ata ata koşarken "sakin ol" diyen aklının sesine sağır oluvermişti. Bunca yıl "kulağına küpe ettiklerini" çıkarıp bırakıvermişti bir yerlerde.... Konuşacağı yerde susmuş, susacağı yerde hiç susmadan konuşmuştu. Gideceği yerde hareket edememiş, kala kalmıştı öylece olduğu yerde.

"Ne aklının erdiği kadar yetişkin olabiliyor insan; ne de yüreğinin seslendiği kadar çocuk kalabiliyor... Acımasız zamanlar, bu kadarını öğretiyor." diye düşündü.

Banu Aksoylu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,929,929,929,929,929,929,929,929,929,92
13 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Burçin Çobanoğlu


Nezahat Teyze ve Fıstıklı Kurabiyeleri

Nezahat teyze ölmüş. Dün gece yaşlı vücudu dayanamamış. Gitmiş. Çocukluğumun çay kurabiye yaptığım akşamüstlerini götürmüş yanında. Yağmurlu öğleden sonraları halısında oturup oyun oynadığım etrafı camlarla kaplı tahta kanepeli yuvarlak salonunda ölmüş.

İster istemez elim cebime gitti ne aradığımı bir iki dakika sonra hatırladım. Bayramdan kalma şekerleri cebime nasıl sinsice koyduğunu hatırladım. Hala orada olabileceklerini düşündüm.. yoktular.. onları da götürmüş yanında.. çocukluk anılarımı.. Bitlendiğim sokakları, gaz sobalı dede evini, babamın beni almasını beklediğim Cuma akşamlarını, videoda Kemal Sunal filmlerini, suphangile yeme keyfini, kendime ait oturma yeri kırmızı kaplı salıncağımı, maymunum Cudi'yi, saçsız bebeğimi.

Her şeyi unuttuğumu sandığım anda gitti. Hatırladığım tüm bu anların artık anı niteliği taşıdığını hatırlatarak gitti.

İstanbul'da masamdan sadece omuz hizasını görebildiğim ve hakkında pek bir şey bilmediğim iş arkadaşlarımın olduğu gerçeğiyle bırakıp gitti beni.

Yazları Didim'in öldürücü sıcağında denize gitmeden önce boncuklu bikinimle göbek dansı yaptığım evi, turuncu kolluklarımı, tulumbanın ve cibinliğin ne olduğunu bana öğreten Nezahat teyze kurabiyelerinin tarifini bana öğretemeden gitti. Giderken buruk bir bakış bıraktı birçok insanın yüzünde. geçici 2 damla göz yaşı, ölüm korkusu belki de.. Ben ise çocukluğumu andım o giderken. Yitirdiklerimi andım.. Didim de denize gömülü gazinoda balıkları izlerken içtiğim gazozu andım ve her gidenle unuttuğumu sandığım anılarımı tekrar hatırlama şansımın ne kadar olduğunu düşündüm.

Nezahat teyze gitti. Geriye ne kaldı..

Burçin Çobanoğlu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


7,757,757,757,757,757,757,757,75
4 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Ersel Akant


Çok Kadın Hiç Kadındır, Yanlızlıktır Sonu

Arkadaşlarımız, hayatımızdakileri paylaşmak için seçtiklerimizdir.
Güvenmek güzel, güvende hissetmek daha da güzel bir duygudur.
Korkularımızdan korktuğumuz anlarda güvenebileceğimiz kişilerin varlığı sakinleştirir bizi.

Karanlıktan korkan bir çocuk gibi masum bir şekilde sarılırız bazen ve sevdiğimizi anlatırız ona, yanlız olmadığını duymak pek hoşuna gitmesede dinler bizi.

Sonra bizi heyecanlandıran kadınları görürüz sokakta, bazen sadece biz heyecanlanırız, bazen karşılıklı.
Konuşamayız, herkezle konuştuğumuz gibi.
Bu sefer söyleyeceğimlerle geçer günlerimiz.
Tanıştığımızda korkarız, o değil diye.
O yüzden korkarız. Hep bir platoniklik kalır.
Üstümüze sinen kalın bir zırhtır bu.
Kendimizi garantiye alırız aslında.

İki kelime söylemek için ter dökeriz.
Ardından koşarız, konuşamayız.
Nefes kadar yakınken boğazımızda kalır sözler, nefes alamayız.

"Kahretsin yine olmadı;
Bazen de bırak böyle kalsın, belki böylesi daha güzel" deriz.

***

Sevdiğimiz kızlar bazen değişir ama yaşadıklarımızı anlattığımız kişiler aynı kalır genelde.
O yüzden arkadaşlık daha sadıktır.

Ama her zaman tercih edilen; bir süre sonra ayrılacağınız kişidir.
Bunu genellemek istemem ama çağımızda daha da ivme kazanan bir davranış haline gelmiş durumda.

Hele üniversitelerde çok kolay bu tür ilişkiler. Birlikte aynı evde yaşamalardan tutun günlük hatta gecelik ilişkilere kadar hepsi var, azımsanmayacak kadar!

Daha çok günlük veya gecelik ilişki yaşayan erkekler için bu konuyu bir bar filozofunun söylediği bir sözle bitirmek istiyorum.

"Çok kadın hiç kadındır, yalnızlıktır sonu"

Ersel Akant
erslaknt@gmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


7,757,757,757,757,757,757,757,75
4 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Doğukan Güney


BİR ADAMIN İTİRAFLARI

Ben beceriksiz biriyim. Yapabildiğim tek doğru şey, becerisizliğimi kendime itiraf edebilmem. Benim gibi beceriksizlerin tek yapabildiği, başkalarının başarılarına bakarak, onları kıskanmak.

Ben onlardan değilim. Kendimin beceriksiz olduğumu itiraf ediyorum, ama bunu kendimi beğendiğimden yapıyorum. Kendimi o kadar beğenmişim ki, beceriksizliğimi bile seviyorum.

Aslında beceriksiz olduğumu itiraf edebildiğim için seviyorum. Belki de sırf bir şeyler itiraf edebilmek için, kendimi beceriksiz görüyorumdur. Çünkü itiraf edersem, kendimi diğer insanlardan güçlü göreceğim.

Görüyorsunuz işte, tek yapabildiğim, oturduğum yerden ahkam kesip, başkalarını yargılamak. Ama kendimi de yargılıyorum. Bu yazıyı neden yazıyorum sanıyorsunuz.

Ben kendimi tanımak için yazıyorum. Mesela eskiden neden yazdığımı bilmezdim, ama bunu, şimdi bu yazıyı yazarken anladım.

Eğer kendinizi beğenmiş biri değilseniz bu yazıyı beğenmezsiniz. Çünkü bu yazı, yalnız benimle ve benim gibi olanlarla ilgilidir. Yalnızca kibirli insanlar, şahıslarla ilgili yazıları okur.

Bu arada şunu da söylemeliyim ki; bu bir itiraf yazısı değil, bir insanın kendini tanıma çabasıdır.

Beceriksizliğim yüzünden, cümleleri yarım bırakıyorum. Düşünceler beni bir ara yakalayıp, sonra bırakıyorlar. Tam aklıma bir şey geliyor, sonra kaçıp gidiyor. Ellerim, düşüncelerimin hızına yetişemiyor.

Ben, yazılarda öyle edebiyat oyunları falan sevmem. Sade ve açıkça yazılmış yazıları severim. Çünkü edebiyat yapanların hepsi, benden daha kibirliler ve bunun farkında değiller.

Dünya işleri üzerine düşünmeyi hiç sevmiyorum. Çok sıkıcılar. Beni yalnızca, ben ilgilendirir. Aslında herkesi yalnızca kendisi ilgilendirir, ama bunun farkına varmazlar. O kişiler üzerine konuşmayacağım, çünkü önemsiz kişilerdir.

Şu dünyada tek istediğim, başkalarının da benim gibi olduğunu öğrenmem. Sanki benden başka herkes çok mutlu ve tasasız. Kendimden ne istiyorum ben böyle?
Benden başka, kendine bu kadar eziyet eden var mıdır? Önce kendimle uğraşıyorum, sonra kendimle uğraştığım için yine kendime kızıyorum. Bu yine kendimi beğenmişliğimden geliyor.

Bu yazıyı sıkılmadan okuduysanız, kendinizi beğenmiş birisiniz. Böyle yazıları okuyup, kendinizle özdeşleştiriyorsunuz ve bağlantı kuruyorsunuz.

Burada kesiyorum, canım sıkıldı. Yada artık satacak bir şeyim kalmadı...

Doğukan Güney


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,508,508,508,508,508,508,508,50
4 Kahveci oy vermiş.

 


 


M.Nihat Malkoç

 Kahveci : M.Nihat Malkoç


  "DÜĞÜN YA DA DAVUL" ÜZERİNE

Tiyatro dünyanın en eğitici, en eğlendirici ve seyirciyle birebir yakınlaşma açısından en inandırıcı sanat dallarının başında gelmektedir. Fakat yatırım açısından baktığımızda tiyatronun, ülkemizin üvey evlat muamelesi gören sanat dallarının başında geldiği rahatlıkla söylenebilir. Türkiye'de Devlet Tiyatrosu olan şehir sayısı sadece 13'tür. Tiyatrosu olan şanslı iller Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Antalya, Trabzon, Konya, Sivas, Diyarbakır, Van, Gaziantep ve Erzurum'dur. Oysa bu ülkede 81 tane vilayet vardır. İlçelerin sayısı bine yaklaşmıştır. 13 şehrin dışında kalan yerler tiyatrodan mahrum bırakılmamalıdır.

Sanatla yükselecek bu millet… Kültür ve sanat içimizdeki boşluğu bir yere kadar dolduracaktır. Devlet, tiyatroyu lüks olmaktan çıkarmalıdır. Günün yorgunluğuyla eve gelen kişi, bu yorgunluğunu bir tiyatro temsili seyrederek atabilmelidir. Ülkemizde özel tiyatrolar varsa da bunlar devlet tiyatrolarına nazaran çok pahalıdır. Bazen Trabzon'a da değişik özel tiyatrolar gelmektedir. Fakat bütçesi kısıtlı olan vatandaşlar bu temsilleri seyredememektedir.

Geçenlerde(02 Kasım 2007 Cuma günü) Trabzon Devlet Tiyatroları Haluk Ongan Sahnesi'nde Trabzon Lisesi öğrencileriyle birlikte "Düğün ya da Davul" adlı oyunu seyrettik. Üç yüz elli kişilik tiyatro salonu tıklım tıklım doluydu. Demek ki tiyatroya büyük bir ilgi ve sevgi var. O zaman bu alana daha çok eğilmeliyiz. Temsiller birkaç ayda bir değil, daha sık yenilenmelidir. Yıl boyunca gösterilecek oyun sayısı artırılmalıdır.

Haşmet Zeybek'in yazdığı "Düğün ya da Davul" adlı oyun Volkan Özgömeç tarafından yönetilmiş. Hemşehrimiz M. Fatih Dokgöz yönetmen yardımcılığını yapmış, aynı zamanda oyunda rol almış. Oyunda rol alan diğer isimler de şunlar: "Halil Ayan, Sinem Şahin, Başak Anat, Fatih Topçuoğlu, Elif Şeker Saka, Erşan Utku Ölmez, Duygu Dokgöz, Birkan Görgün, Aslı Artuk, Ali Boran, Barış Çolak, Kerem Uzun, E.Serdar Kurutçu, Mehmet Holep…" Hepsi de rollerini başarıyla yerine getirip ustalıklarını bir kere daha gösterdiler.

"Düğün ya da Davul" isimli oyun, bizleri kendi yerel dünyamıza götürmektedir. Söz konusu temsil, bizleri Anadolu ezgilerinde, doyumsuz folklorunda ve yerli değerler havuzunda dolaştırmaktadır. Bu temsili seyreden herkes oyunda kendinden bir şeyler bulabilmektedir. Bu oyun halk tiyatrosunun en güzel örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna bir anlamda 'köy seyirlik oyunu' da diyebiliriz. Oyunda her şey doğal bir çizgide sürüp gitmektedir. Seyirciler temsilde ev sıcaklığını ve rahatlığını bulabilmeliktedir.

"Düğün ya da Davul" adlı oyunun özeti şöyle: "Fukara evliliğinin "düzene karşı", para evliliğinin ise "düzene uygun" olduğunu gösteren oyunda ahlak-para ilişkisi siyasal düzene bağlanıyor. Gelin mutsuzdur çünkü fakir oğlanı sevmektedir. Zaman zaman seyirciyle de söyleşerek sosyal, siyasal taşlamalar yapılır. Oyunun dili; köy deyimleri başta olmak üzere, halkın çeşitli yörelerinin deyim ve sözleriyle kaba, yer yer saçmaya varan bir halk mizahı ile donatılmıştır. Oyunda canlı söylenen türküler gerçek Anadolu türküleridir."

Düğün ya da Davul" adlı oyun Türk halk tiyatrosundan çizgiler taşımaktadır. Bu yönü, oyunu daha bir yerli ve sevimli kılmaktadır. Oyunda başarıyla canlandırılan köylülerin içtenliği, seyredenleri bu kesime daha da yaklaştırmaktadır. Köy kızlarının şehir özentisi de alaylı bir biçimde dile getirilmektedir. Köy seyirlik oyunlarındaki meydancıyı burada da görebilmekteyiz. Oyunda köylü kızlarının kostümleri çok iyi seçilmiş. Oyuncular tiplemelerde çok başarılı görülüyor. Her şey güzel de oyunda argonun biraz fazla kaçırıldığını, sıradan argo ifadelerinin oyunun kalitesine zarar verdiğini söylemeden geçemeyeceğim.

Oyunda konu, müzik ve kostüm birbirini tamamlıyor. Ne diyeyim, ben bu oyundan çok büyük bir keyif aldım. Öğrencilerin de aynı keyfi aldığını bizzat gördüm. Bu gibi yerli içerikli oyunların daha çok sergilenmesi gerekir. Bu milletin yabancı değerlerle süslü oyunlardan zevk almadığı aşikârdır. Sizler yerli eserleri sahnelerseniz tiyatro salonları seyircilerle dolup taşacaktır. Oyunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

M.Nihat Malkoç
mnm61mnm@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Tayfun Avınca

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.800 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


Bilanço

Hazırlandım boşa çekti zaman beni

Tutundum sıkılmış ellerimde sıla selamı saklı

Eğildim gözucuma büküldüm tozlar dolunca doldum

Kırk yaşında kırık bir masal içinde

Keyf oldu çatlamış ayaklarında silinen izler

Uzak tı bakırdan dam

Uzaktı soğuk mermerler

Bir nedendin hayatımda sağ kalan mevzide
Kollarımda aslan sütü gibi kokan bedenin

Dümdüz ederdi içimdeki dağları
Şimdi mavi gökyüzünü defalarca titretsemde

Güzelliğinde geçti
Geçen kervanlarda ırak diyarlarda geziniyor

Direndim tırnakların yüzümde bir leke şimdi
Kurumuş dudakların şimdi şimdi gitmiş
Ateşi sönmüş iliklerimde sancın

Çektiysem çok acı
Çektiysen çok acı

Devam eden yol gibi gittim
Saplanan patikalarda ruhumun yıkıntıları nerde şimdi

Saklanmak geliyor çıkmaz kadar saplanan yollar
Onlar uzak benden... onlar çığlık şimdi... parçalar acı.

Camın ateşle dansı canın ruhta bildiği gibi ol sevgilim
Zehrin aktığı gibi dolaş bende
Ağırca ve acı

Ferruh Alışır

 


 Bulmaca - Sudoku




SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.

Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.
Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.



 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu




ben.sen.o@kahveciyiz.com

Böyle bir adresiniz olsun ve Google rahatlığıyla kullanayım diyorsanız, adınızı soyadınızı ve kullanmak istediğiniz kullanıcı adını editor@kmarsiv.com adresine yollayın. Hemen alıp 2GB kapasite ile kullanmaya başlayın. Neye benzediğini gmail.com adresi kullanan arkadaşlarınıza danışabilirsiniz.

Tamamen ücretsiz, sadece siz kahvecilere özel.




İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

YouTube, Google Video, MySpace, Dailmotion... Bunlar internetten video seyretmekten zevk alanların favori siteleri. İyi güzel de bu seyrettiğimiz videoları bilgisayarımıza kaydedip sonra dilediğimizde açıp açıp seyretsek fena olmaz mı? Bu iş için epeyce peogram var, ama bunların bir de online onlanları yani web üzerinden sizin için yapanları var. İstediğiniz videonun linkini ilgili yere yapıştırdığüınızda o size kaydetmeniz için geçerli olacak linki veriyor. Size kalan sağ tuşla "Save as" komutunu seçip dosyayı istediğiniz yere kaydetmek. Unutulmaması gereken şey, internet üzerinden seyrettiğiniz videoların flash video olup "flv" uzantısı taşıması. kaydettiğiniz dosyaların uzantısını flv olarak ekledikten sonra ilgili oynatıcıyla açabilirsiniz. Aşağıda size bir de güzel media player önereceğim. Onu yükleyip rahatlıkla kullanabilirsiniz. Şimdi hangi videoyu yüklemek istiyorsanız onun linkine tıklamak için aşağıdaki linkleri kullanabilirsiniz.
YouTube için: http://www.ripzor.com/youtuberipper.html
GoogleVideo için: http://www.ripzor.com/googleripper.html
MySpace Video için: http://www.ripzor.com/myspaceripper.html
Dailymotion için: http://www.ripzor.com/dailymotionripper.html

Bir de YouTube dosyaları dilediğiniz formata çevirerek kaydetmenize yardımcı olan bir site var ki, onu da mutlaka deneyin derim. http://vixy.net/ YouTube linkini yapıştırıp, istediğiniz formatı da seçip size yükleme için dosyayı hazırlamasını bekliyorsunuz. Gerisini biliyorsunuz zaten.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.8.3683 / Windows / 4.48 MB http://www.gomplayer.com/down/GOMPLAYERENBETASETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

Yukarı


 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Adagio
Lara Fabian









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20071107.asp
ISSN: 1303-8923
7 Kasım 2007 - ©2002/07-kmarsiv.com