Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.315

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 15 Kasım 2007 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Teknik bir aksaklık!..


Merhabalar,

Teknik bir aksaklık nedeniyle bugün sizlerle olamıyorum. Yarın görüşmek üzere hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








Yukarı


 


Ardan Zentürk

 A'dan Z'ye : Ardan Zentürk


   Uğraşanınız çoksa, iyi yoldasınız demektir...

Dünyaya bakıyorum... Türkiye ile ilgili her kafadan bir ses çıkıyor... Terör belasını bu topraklara sardıranlar, destekleyenler, katkıda bulunanlar... Herkes sahnede... Kimi sesler var, dostça konuşuyor, iyi kelimeler duyuyoruz....

Biraz fazlası, içinde ‘kıskançlık’ tonları taşıyan hasmane kelimeler seçmeyi tercih ediyor...

İyidir... Demek ki, doğru yolda, milletçe omuz omuza, etrafımızdakileri rahatsız edecek kararlılıkta yürüyoruz...

Böyle bir günde savaştan, askeri harekatlardan falan söz etmek hiç içimden gelmiyor... Aksine, bugün tam bir hafta sonrasına uzanmak istiyorum: Gelecek Pazar günü, Meriç Nehri’nin üzerinde, İpsala’da Başbakan R.Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis buluşacaklar. Eğer, Bakü’deki Türk Zirvesi’nden sıyrılabilirse Azerbaycan lideri İlham Aliyev de bu buluşmaya davetli. Yanlarında Enerji Bakanı Hilmi Güler ile Yunan, Amerikan ve İtalyan enerji bakanları da olacak... Neden? Çünkü bir rüya gerçekleşiyor. Azerbaycan’dan pompalanan doğalgaz, bir Avrupa Birliği üyesi olarak Yunanistan’a ulaşıyor. Bu proje, devamında İtalya’ya da ulaşacak, arada dostumuz Arnavutluk’un enerji sorununu da çözecek...

Atılan bu adımın bir diğer aşaması, Kafkasya-Orta Asya doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak ünlü Nabucco Projesi... Türkiye bu projeyle Avrupa’nın Rusya’dan sonraki en önemli enerji sağlayıcısı haline geliyor, Rusya tıpkı Bakü-Tiflis-Ceyhan projesinde olduğu gibi gelişmeyi baltalamanın peşinde...

İnancım...Bu proje olacak, devamında da Türkiye, AB tam üyeliğini tamamlayacaktır...

Hilmi Güler, her zaman dersini çok iyi çalışmasını takdir ettiğim bir bakan oldu... Ne zaman sohbet etsek, bakanlığının Türkiye’nin dünya stratejisi için önemini artıracak çalışmalarını aktarır ve ülkemizin artık normal siyasi diplomasisinin yanında bir de ‘enerji diplomasisi’ olduğunu vurgular. Güler’e göre, Türkiye’nin Batı’nın enerji yolları açısından hayati önemdeki yeri, bu ülkenin 21’nci yüzyılın devlerinden biri olmasını sağlayacaktır... Hak veriyorum...

‘Devleşen’ bir Türkiye için ‘ aşiret reislerinin’ ve ‘etnik görünümlü uyuşturucu çetelerinin’ çok küçük olduğuna inananlardanım...

Bu arada DTP’lilere de bir çift sözüm var... 24’te gerçekleştirdiğim ilk program, geçtiğimiz mart ayında, AB üyesi Bulgaristan’ı inceleyen belgeseldi. Eğer siz, PKK terör örgütüyle arasına duvar örememiş Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ile bu belgeselin çekimi için beni kabul ettiği makam odasında, mutlaka Bulgaristan bayrağının önünde konuşmak istediğini söyleyen Kırcali Belediye Başkanı Hasan Azis’i karıştırırsanız bir yere varamazsınız.

Evet. Bulgaristan’ın AB’ye giden yolunu Türkler kolaylaştırmışlardır!.. Bunu yaparken, demokratik haklarını Bulgar vatandaşı kimliğiyle, hiçbir şiddet unsuruna sığınmadan ve hatta Türkiye ile aralarına -çok doğru bir uygulama ile- biraz da mesafe koyarak gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca, Türkler’in ağırlıklı olduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi çok sayıda Bulgar’ı da barındırmakta, parti DTP’nin sergiledi tablonun aksine, bir etnik grubun değil Bulgaristan’ın partisi olarak hareket etmektedir. Türkler’in çoğunlukta olduğu bölgelerde de belediye başkanlıklarını elinde tutmaktadır. Bu durum, DTP’nin bugünkü durumundan farklı değildir! Daha ne istiyor olabilirler, anlamıyorum...

Keşke DTP’liler, Türkiye’nin demokratikleşmesi önündeki en büyük engel olarak gördüğümüz PKK terörünün gölgesinden çıkabilseler de biz de onların Bulgaristan’daki Türkler gibi doğup büyüdükleri, ekmeğini yedikleri topraklara bağlılıkları konusunda hiçbir soru işareti taşımasak...

Geçiniz...

Türkiye’nin gerçek bir ‘dev’ olduğuna inananlardanım.

Bakın, 10 yıl önce Nairobi Büyükelçiliği’nde terörist yakaladığımız bir komşuyu, sınırına doğalgaz vanası koyarak, üyesi olduğu AB’nin önemli ülkesi seviyesine biz çekiyoruz...Yarın bir gün, o gencecik askerlerimizi şehit eden eli silahlı eşkiyaya yataklık eden Barzani ve Talabani gibiler var ya... Bu bölgede var olabilmek için Türkiye sınırından uzanacak benzer bir dost ele ihtiyaç duyacaklar...

Unutmayın... ‘Küçük’ devletler ‘intikamcı’, ‘büyük’ devletler ‘vakur ve kucaklayıcı’ olanlardır...

Vatandaşı olduğunuz ülkeye güvenebilirsiniz...

Ardan Zentürk


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
2 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Fincandan Taşanlar : Aslı Sarıoğlu


Ailemin Kedileri 2

MUMUT

Mumut, Taner Ağabeyimin ve Mireille'in kedisiydi. Benim için de onlar için de çok ayrı bir yeri vardır Mumut'un.

Benim için bir dizi ilktir Mumut. Onunla beraber, ilk kez bir ev kedisi gördüm; ilk kez bir kediyi kucağıma aldım ve uzun uzun okşadım. (Sokaktakiler bir süre sonra gidiverirlerdi) Küçücüktü onu ilk gördüğümde, küçük ve griydi, gıpgriydi. İlk kez soyu sopu belli bir kediydi gördüğüm, habeş kedisiydi Mumut. Annesi ve babası Cahit Kayra'nın kedileriydiler. Mireille'in kedi sevgisi o günlerde hepimize yeni bir yaşam deneyimi kazandırmıştı. Yıllar sonra her evde en az bir kedi oldu sonunda. En fazla da annemlerde; altı kedileri var annemlerin.

Sırnaşık bir kedi değildi Mumut. Sizinle aynı ortamda oturur ama öyle herkes beni okşasın, sevsin gibi beklentileri yoktur. Özellikle Mireille'ye yakındı o. Mireille'le çok ayrı bir ilişkisi vardı. Islıkla bir melodi çalardı Mireille ve Mumut o melodiyi duyar duymaz nerdeyse kalkar, gelirdi.

Yazları Mireille kendi anne babasının yanına gittiğinde, ben ve annem Mumut'a bakmaya giderdik. Moda'da geçirdiğim güzel günlerin nedeniydi Mumut aynı zamanda. Moda çay bahçelerini keşfettiğim, falcı çingenelerle atıştığım ve yine bir çingeneyle ilk yakınlığımı kurduğum güzel günler.

Mumut'a bakmaksa dünyanın en kolay şeyiydi. - Benim kedimle karşılaştırılmaz bile. Tırtıl bakanı canından bezdirir. Tırnak ve dişleri sürekli aktif durumda olduğundan, bizim dışımızda herkes korkar Tırtıl'dan- Mumut'un düzeni belliydi. Her odada sadece onun oturduğu bir yer vardı. Bu yerin sınırları bir örtüyle belirlenmişti. Kanat yerdi. Hatta bu kanat nediyle bir satıcı ile annem fena halde kapışmıştı. Annem kedi için kanat aldığını söyleyince satıcı, "kadın kadın, bu zamanda evine et girmeyen kaç kişi var biliyor musun? Sen de kedi için kanat alıyorsun utanmadan" deyince annem boş durur mu, bir güzel ağzının payını vermişti adama.

Annem için de bu Moda günleri önemliydi. Kendi başına kaldığı ve iş yapmak zorunda olmadığı günler olduğundan, bol bol okurdu annem. Günde bir kitap bitirirdi ve bazen bu bir şiir kitabı da olabilirdi. Hala şaşarım bu okuma hızına ve tabii gururlanırım da hatırladıkça.

Arada sırada kaybolurdu Mumut ve hep en bulamayacağımız yerden çıkardı. Tek sorun bu kaybolmalardı.

Klasik müziği çok severdi bir de. Bir akşam televizyonda Carmen operası gösteriliyordu. Benim yanımda, opera bitene kadar gözünü ayırmamıştı ve kuyruğunu sallaya sallaya zevkle dinlemişti müziği. Bittikten sonra da kalkmış gitmişti. Hala şaşarım buna.

Bir kere de Zafer Ağabeyimin çocuklarını kıskanmıştı. Onlar gittikten sonra bir hafta huysuz huysuz gezinmişti evin içinde.

Mumut, Moda günlerinden sonra Mireille'le birlikte Göcek'e gitti. Buradaki o sakin Mumut, orada sosyal bir gezgin olup çıktı. Artık evde çok kalmıyor, bahçenin her tarafında geziyordu. Bir de arkadaş gelmişti ona, Bördi. Onunla da alanlarını sulh içinde paylaşıp sürdürmüştü yaşamını. Bördi'in eve girmesinden çok hoşlanmazdı ve bunu Bördi'de kavrar ve girmezdi eve.

Güzel ve güneşli günler yaşadı Mumut Göcek'te, o kötü kazaya kadar. Bir gün Taner ve Mireille evde yoklarken, elektrik kontağından yangın çıktı. Yanan yok olan bir sürü eşya içerisinde Mumut'ta boğulmuştu.

Yaşamımızda onun ölümüyle büyük bir yokluk oluştu.

Taner ve Mireille sonrasında da bir sürü kediyle yaşamlarını paylaştılar ama biliyorum ki Mumut hepsinden farklıydı.

İyi ki doğmuştu ve iyi ki yaşamıştı Mireille'lerle...

Aslı Sarıoğlu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


7,507,507,507,507,507,507,507,50
2 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Emre Kıyak


KÜLTÜR BAŞKENTİ İSTANBUL VE GETTOLAR

Tarih 2 Kasım 2007. Meclis kürsüsünde hararetli tartışmalar yaşanmakta. Konu İstanbul'un 2010 kültür başkenti olmasıyla ilgili yasa tasarısı. Tartışmalar sırasında vekillerin hangi argo ifadeleri kullandıklarını buraya taşımayacağım zaten meclis tutanaklarına kaydedildi anında. Kürsüden yankılanan 2 sese vurgu yapmak istiyorum. Biri CHP İstanbul milletvekili Nur Serter diğeri de AKP İstanbul milletvekili Özlem Piltanoğlu Türk'öne. Piltanoğlu'nu 22 Temmuz öncesi NTV'de Okan Bayülgen'e verdiği "nezaket" dersinden hatırlayanlarınız olabilir.

Nur Serter kürsüden sesleniyor :
"Bazı mahalleler vardır ki, sokaklarında yürüyemezsiniz, sokaklarından geçemezsiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler) İstanbul, çok kültürlü bir kent olmaktan, ne yazık ki, kökten dinci gettoların oluştuğu bir kente dönüştürülmüştür."

Cevap gecikmiyor Türk'öne'den :
"Evet değerli milletvekilleri, İstanbul demokrasinin beşiği, İstanbul çok kültürlülüğün beşiğidir. Yalnızca bir kahramanlıklar destanından ibaret olmayan tarihin renkli yüzlerinden, yani Selim'in müziğinden, Süleyman'ın şiirinden, Abdülhamit'in ahşap işlerinden konuşuyoruz. Vivaldi'nin Rossi'nin (besteci Rossini) ve Mozart'ın ilhamını ödünç aldığı, Ayasofya'yla, Sultanahmet'in her sabah ve her akşam eğilerek birbirlerini selamladıkları bir kültürler kavşağı yüzümüzü çevirdiğimiz aslında, Okuma yazma oranlarından bahseden, kadınların çağdaş noktalara, çağdaş yerlere gelmesinden bahsedenlerin, üniversite kapılarında nasıl, başörtülü kadınlarımızı mağdur ettiğini de çok iyi biliyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)"

Tartışmanın özü bu dialoglarda gizli ayrıntıya girmeye gerek yok. Burada bir parti savunucusu konumunda da değilim ama doğup büyüdüğüm kentin "İstanbul'un kökten dinci gettoların oluşturduğu bir kente dönüştü" ifadesinden duyduğum rahatsızlığı dile getirmek istiyorum. Önce "getto"nun ne anlam taşıdığına TDK'nın sitesinden bir bakmalı :

"1.Avrupa ülkelerinde Yahudilerin gönüllü olarak veya zorlanarak yerleştirildikleri ve her türlü gereksinimini başka yere gitmeden karşılayabildikleri mahalle, Yahudi mahallesi. 2.Bir yerleşim bölgesinin, aynı şehirden gelen insanların yerleştiği bölümü."

Bu durumda İstanbul'da sözde kökten dinci getto olan topluluklar nerede yaşıyor? Uzatmayalım söz konusu yer Fatih Çarşamba ise oradaki yaşam tarzını, alışkanlıkları, inanışları v.s her şeyi ile bu şehrin bir zenginliği olarak mı algılıyoruz yoksa kendimiz gibi olmayanları dışlama yolunu mu seçiyoruz ? Eğer dışlama kültürüne sahipsek İstanbul'da yaşamaya hakkınız olmaz. Çünkü her semtte her mahallede "aynı şehirden gelen insanların bir arada yaşadığı" sayısız bölge var. Demokratik, özgür, insan haklarına saygılı bir yaşam ortamı herkesin arzusu. Sözde kökten dinci gettoların yaşadığı bölgelerde insanların demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından aldıkları payın ne olduğudur önemli olan ve bu paydan kendisine düşeni almak herkes için Anayasal kurallar çerçevesinde bir haktır. Bunu neden söyledim ? Bir kimsenin hakkının başladığı yerde bir başkasınınki biter diyerek hak kavramının, özgürlük kavramının bir şekilde sınırlarını çiziyoruz. Peki sözde kökten dinci gettoların yaşadığı bölgelerdeki insanımız bu kentin insanının demokrasi, özgürlük, insan hakları konusunda bir hakkını mı gasp ediyor ? Böyle bir durum söz konusu olmuş olsaydı İstanbul'da kültür adına bir etkinlik yapmak mümkün olur muydu ? Bu satırları yazdığım sırada Büyükşehir Belediyesi sitesinden kültürel etkinliklere göz atıyorum. Tarih, sosyoloji, iktisat, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro vb. bir çok alanda İstanbul'un bir çok yerinde kültürel etkinlikler sürüp gidiyor. Başka şehirlerimiz tarafından imrenilecek bir etkinlik takvimi var. İstanbul'un 2010 kültür başkenti olmasına yakışırcasına.

İstanbul 2010 kültür başkenti olmaya hazırlanıyor tüm olumsuzluklara rağmen : trafik çilesiyle, artan nüfusu ile, kural tanımaz insanımız ile vs. Asıl yoğunluğun bu ve buna benzer konulara yönelmesi gerekirken siyasi arenada nemalanacak konu arayanların baş ucu kaynağı hazır : din ve siyaset. 2010'u atlatana kadar nemalanacak başka konular bulsak İstanbul'un kültür başkenti olması adına daha iyi bir iş yapmış oluruz. Bütün dünyanın gözünün üzerimizde olacağı bir zamanda üniversite kapısında kıyafeti yüzünden içeri giremeyen bayanlarımızın durumunu bir turist sorarsa bunu ingilizce olarak nasıl çevirip izah ederiz bunu düşünmeli. "kökten dinci gettolar yaşıyor bu şehirde" bi deyiverin herhangi bir yabancı dilde. Merak ediyorum sonra da bu güzel şehrin tarihte hoşgörüye, dialoğa beşiklik ettiğinin bir izahını yapın aynı dille.

Emre Kıyak


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


[Henüz Oylanmamış]
0 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Beltan Göksel


A BE- üzerine bir iki söz.

A BE tatlim neydi hakkaten bu ABE. AğaBEy, Az gittik , uz gittik-dere tepe düz gittik, sahi BE niye soBEliyemedik. Yoğusam vardı da bu işin içinde bir iş, biz, hani ya bilebilemedik. BEn az biraz anlar gibiyim.

Sanırsın Şehir Hatları Otobüsü, söylenip durur şöför, fren yapmadan durağa yaklaşınca" İlerleyelim BEyler önleri dolduralım. "Yolcular iteleye kakalaya ilerlemeye çalışsalarda otobüsün yataylamasına derinliği uygun değil. Olsun kapı önündekileri durakta mı bırakacak , kamu hizmeti bu BElediyecilik , sığışmak lazım. İndi ABEye giriş için de ilerlemek gerekir , niye anlamıyorsunuz , bunu size anlatmak için BEynim sulandı ama yeter BE!
ElBEt vardır bir yolu deyip durmayın. BEterin BEteri vardır, şükredin ABEDE var O'nun eksikliğini göstermesin Allah.

Nereden çıktı bu A BE derseniz , inanın BEn neymişim BE, haberim yokmuş, yazacakmışım şu bizim Rumelinin A BE-sini, bak o zaman ne ses getirecekmiş bu yazı Kahve Molası'nda.

Bırakalım indi ABE-yi. Çok sular aktı köprülerin altından dense de Devlet-i Ali'nin görev sahasına girmekle BEn gibilerin kalkıp DereBEyi gibi efelenmeye, ne tasa A BE- BEyzadeler.

Biz gelelim adet oldu yazının içine bir fıkra sokmak. Adamın biri yıllardır görmediği bir arkadaşını ziyarete gitmiş. Arkadaşı kocaman bir konakta oturuyormuş. Adam geceleyin yatması için ısrar ederek sormuş"Üst kattaki odada mı kalmak istersin , yoksa aşağıdaki odada BEBEk ilemi"Bizimki düşünmüş -indi zaten yorgunum gece BEBEk ağlar rahatsız olurum ""Ben yukarıdaki odada kalayım"diye cevaplamış. Ertesi gün kahvaltıda çayları doldurup hizmet eden dünyalar güzeli kıza ağzı açık bakarken arkadaşı"Dün seni tanıştırmayı unuttum bu bizim hizmetçimiz BEBEk" deyince "Memnun oldum bende sersem bir keleBEk diye cevaplamış. (Başka bir şey sülemiş emme diyamiyacağım. )

BE hecesi bana neler çağrıştırıyor diyecek olursam inanın BEyoğlu en derinlerde bir yer alır yüreğimde. Çiçek Pasajı ve içeride Krepen Pasajı. Sene 1959 da yazdığım şiirin şu dizelerini hatırlamak kıpır kıpır bir yerlere götürüyor BEnliğimi:

"Burası Çiçek Pasajı
Zaman gün bitimine yakın
Komşu Meyhanede bir plak dönüyor
-You Mean everything to me-
Sen benim herşeyim demeksin
Her şeyimle sen oluyorum
Anla biraz, duy biraz. "


PemBE rengin o zarif duruşunu şöyle bir gözünüzün önüne getirin, diğerrenkler ile olan ahengini sorgulayın , bakın, nasıl duygu yüklü olduğunu farkedeceksiniz. Barış Manço bu yoğunluğu GülpemBE şarkısında yaşamış ve güllere PemBEyi takarak en sevdiğini O'nunla özümlemiş. Sakın ola darılırım sonra , bana BEyaz gönül koymasın. O'nun yeri başka canım. Hele BEmBEyaz bir giysi ile Özdemir Erdoğan'ın Gül BEBEk-El BEBEk şarkısındaki gibi olursa. Sevgili Kahvecilere bir mesajım var. BElamısın sen dercesine hecelerimden gıcık kapanlar var. Cevap görevi size düşüyor BEni ne olur BErbat bir duruma düşürmeyiniz. Zaten benim adım da BEltan...

Beltan Göksel


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
1 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Kahveci : Mete Çağdaş


" Salma N' LIK DEVLET..! "
( Piro salman'ın Pire leştiği yılların öyküsü...)


Pkk terör örgütünün sözde maliye bakanına,
bizim maliye'den 16 yıldır düzenli maaş ödeniyormuş..!
" Piro" kod adlı Salman kurtulan isimli terörist
" Doğrudan Tarım desteği" adı altında,
devletin kasasından tam 16 yıl para almış...
DTP'nin Van milletvekili olan Fatma Kurtulan'ın da eşi olan
Salman Kurtulan, Pkk terör örgütünün maliye bakanı olarak biliniyor.
Dağda kasanın başını tutan kurtulan,
bir yandan da bizim devletin kasasının ağzında bekleyip,
bir parmak bal yalamış yıllarca..!
Ya kafayı yiyecem vallahi..!
Bu vatan için canını ortaya koyan gazi'ye rica minnet maaş ver
Pkk'lı teröriste ise "doğrudan" nakti yardım yap...
Ülkenin istihbaratı ne iş yapar yahu..!
Hemde 16 gün değil,16 ay değil.
Tamı tamamına 16 yıl...
Bu terörist'in kod adı " piro" değil " pire" olmalıymış
adama baksanıza;
dağ ile Adana Ziraat Bankası arasında,
zıplayıp durmuş yıllarca...
O kadar polis'e, jandarma'ya ; hatta istihbarat örgütüne rağmen,
Bankamatikden çekebilmiş parasını öyle mi???
Gerçi ben bu masala inanmıyorum.
Yani dağdan inip te para çekme işine,
başka biri var o parayı çeken, bir başkası...
Yoksa bizim polis ve jandarma,
Cin gibidir alimallah..!
İsterseniz bir başka dağlı olan,
eski terörist eş, yeni meclisli Fatma'ya sorun bu işi
Aileden biri çekmemişse o parayı,
banka hacker'leri aldı o zaman..!
Tüyü bitmemiş yetimlerin ve şehitlerin hakkı var o paralarda
haram zıkkım olsun...
Allah fitil fitil getirsin burunlarından da
ama biri de geriye alsın şu parayı
faizi ile birlikte hem de...
haramı benim olsun varsa faizin
Çünkü, yüreğim cehennem ateşinde yanmazdı
bu hainliğin yaktığı kadar..!

Mete Çağdaş
mettecagdas@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
4 Kahveci oy vermiş.

 


 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Halil Önceler

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 4.800 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.

Yukarı


 


 Tadımlık Şiirler


Çocuk Aklı İşte

Uçan kuşlar nereye kayboldu
Bu havadaki şeyler de neyin nesi böyle
Ben martılarımı isterim
Geri verin bana martılarımı
Pekî ya yunuslar nereye kayboldu
Bu çirkin şeyler de neyin nesi böyle
Ben yunuslarımı isterim
Geri verin bana yunuslarımı

Adamlar kafalarına ot takmış geziyor
Be adam, onlar toprakta daha güzel değil mi!
Yoksa kendini solucan mı sandın?
Kendine siper diye yuva mı kazdın?

Bu ne biçim oyun böyle
Bir düşen bir daha kalkmıyor
Gökten yağmur yerine kükürt yağıyor
Geceyi yıldız yerine bomba aydınlatıyor
Toprakta bir ölüm kokusu var
Toprak çekiyor içine tel tel
Hadi bitirin bu oyunu

Alkım Saygın

 


 Bulmaca - Sudoku




SUDOKU bir mantık bulmacası. "Suji wa dokushinsha ni kagiru" nın kısaltılmış hali, "Sadece tek sayıya izin var." diye tercüme edilebilir.

Kuralı çok basit. Her boş kareyi 1'den 9'a kadar bir rakamla doldurmak zorundasınız. Ama karelere yazılacak rakamları öyle ayarlayacaksınız ki, her satırda, her sütunda ve 3 x 3 kareden oluşan her blokta 1'den 9'a kadar bütün rakamları kullanacaksınız.
Gitmek için tıklayın.
Kolay gelsin.



 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

Yukarı


 


 Kıraathane Panosu




ben.sen.o@kahveciyiz.com

Böyle bir adresiniz olsun ve Google rahatlığıyla kullanayım diyorsanız, adınızı soyadınızı ve kullanmak istediğiniz kullanıcı adını editor@kmarsiv.com adresine yollayın. Hemen alıp 2GB kapasite ile kullanmaya başlayın. Neye benzediğini gmail.com adresi kullanan arkadaşlarınıza danışabilirsiniz.

Tamamen ücretsiz, sadece siz kahvecilere özel.





Merih Günay'ın "Martıların Düğünü" adlı ikinci öykü kitabı yayınlandı. h@vuz yayınları arasından çıkan kitap, Ankara: Dipnot, Arkadaş, Turhan, Bilimsanat, İmge ve Dost Kitabevleri yanısıra Net Kitabevleri'nden ve www.kitapyurdu.com sitesinden de temin edilebilir.






İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr

Yukarı


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

YouTube, Google Video, MySpace, Dailmotion... Bunlar internetten video seyretmekten zevk alanların favori siteleri. İyi güzel de bu seyrettiğimiz videoları bilgisayarımıza kaydedip sonra dilediğimizde açıp açıp seyretsek fena olmaz mı? Bu iş için epeyce peogram var, ama bunların bir de online onlanları yani web üzerinden sizin için yapanları var. İstediğiniz videonun linkini ilgili yere yapıştırdığüınızda o size kaydetmeniz için geçerli olacak linki veriyor. Size kalan sağ tuşla "Save as" komutunu seçip dosyayı istediğiniz yere kaydetmek. Unutulmaması gereken şey, internet üzerinden seyrettiğiniz videoların flash video olup "flv" uzantısı taşıması. kaydettiğiniz dosyaların uzantısını flv olarak ekledikten sonra ilgili oynatıcıyla açabilirsiniz. Aşağıda size bir de güzel media player önereceğim. Onu yükleyip rahatlıkla kullanabilirsiniz. Şimdi hangi videoyu yüklemek istiyorsanız onun linkine tıklamak için aşağıdaki linkleri kullanabilirsiniz.
YouTube için: http://www.ripzor.com/youtuberipper.html
GoogleVideo için: http://www.ripzor.com/googleripper.html
MySpace Video için: http://www.ripzor.com/myspaceripper.html
Dailymotion için: http://www.ripzor.com/dailymotionripper.html

Bir de YouTube dosyaları dilediğiniz formata çevirerek kaydetmenize yardımcı olan bir site var ki, onu da mutlaka deneyin derim. http://vixy.net/ YouTube linkini yapıştırıp, istediğiniz formatı da seçip size yükleme için dosyayı hazırlamasını bekliyorsunuz. Gerisini biliyorsunuz zaten.

Yukarı


 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.8.3683 / Windows / 4.48 MB http://www.gomplayer.com/down/GOMPLAYERENBETASETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

Yukarı


 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Eres Todo Para Mi
Petra Berger









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20071115.asp
ISSN: 1303-8923
15 Kasım 2007 - ©2002/07-kmarsiv.com