Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.369

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 6 Şubat 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Kedi ol ciğerimi ye!..


Merhabalar,

Doymuyorlar, doymayacaklar. Hepimizin Cumhurbaşkanı olduğu iddiasıyla Çankaya'ya çıkan Gül'ün son icraatı tam bir bağımsız Cumhurbaşkanı davranışı(!?). Ülke bez kaosuyla gerim gerim gerilirken, bu konuda kendisine yöneltilen soruları, siyasilere sorun diyen geçiştirirken, bir denbire boş bulunan YÖK üyeliklerine atamaları yapıverdi. Böylece ibre AKP'den yana dönüverdi, hayret. Halbuki Cumhurbaşkanı böyle bir şey yapmak istemedi. Herşey bir koca tesadüf. Atadıkları başkandan sonra üyeleri de aynı kafada seçince imamların katsayı problemi de hallolmuş denilebilir artık. Buna bizim köyde "gemi azıya almak" denir. Daha bezin akibeti belli değilken, fütursuzca, kimseden çekinmeden ve tüm icraatı tarafsızlık üzerine yaptığını savunurken bu atamaları yapmak, breh breh breh.

Dün her üç lideri de dinledim grup toplantılarında. Baykal'ı sevin ya da sevmeyin ama dün belki hayatının en anlamlı konuşmasını yaptı. Kendisni din bilmezlikle suçlayanlara, din dersi verdiği gibi, mevcut durumdan nasiplenen kesimleri de pek güzel anlattı, vallahi helal olsun. Hele bir lafı var ki, altına sadece imzamı atmakla kalmam üstüne bir de parmak basarım. "Ciğeri kediye emanet ederim ama sana laikliği emanet etmem." dedi. Laik Cumhuriyete ettiklerini, masum genç kızlarımızı bu anlamsız inada nasıl alet ettiklerini gördükçe insan kediye bile daha fazla güveniyor, Baykal haklı.

Bugün fırtınalı bir gün olacak. Bazı taşlar daha bir yerine oturacak. Kavga kıyamet gırla gidecek. Sonuçta havanda su dövülecek ama olsun, maksat dostlar alışverişte görsün. Bu işin oluru yok, olmayacak duaya amin demeye hiç gerek yok ama gel de bunu şu bizim bez koalisyonuna ve liboş tayfasına anlat bakalım. Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Müfit Uzman

 Telve : Müfit Uzman


  Tehlikeli Kadınlarla Selamlaşma

Karıncaları izlemelisin. Bilimsel bir gerçek olmayabilir ama zaten bilimsellik artık kimin umurunda?

Bir ağacın gövdesinde ya da diyelim ki zeminden evinin balkonuna doğru iki sıra yapmış, inanılmaz bir düzen ile gidip gelen karınca sürülerini izlemelisin.

Biraz dikkat edebilirsen, giden ve gelen karıncaların birbirleriyle karşılaştıklarında selamlaştıklarını görebilirsin. Ben, birkaç kez tanık oldum.

Muhteşemdi.

O minicik yaratıklar, belki de bir kırıntı taşımaya çalışırlarken dahi, karşılaştıkları, karşı yönden gelen diğerleriyle aynı hizaya geldiklerinde birbirlerine dokunurlar.

Kendilerince selamlaşırlar.

Selamlaşma işte o kadar doğal, o kadar yapmacıksız bir olgu.

Temelinde, "merhaba, benden sana zarar gelmez.." anlamı vardır.

Tarihin derinliklerine inersen, pek çok selamlaşma şeklini öğrenebilirsin:

Burunları birbirine sürtme, yüze tükürme, dil çıkarma.. gibi.

"Bence" en çarpıcı anlatımıysa, belki insanların vahşice avlanma dönemlerini terk etme süreci ile ilintili.

Karşılaşılan diğer insana boş bir el uzatma..

"Bak, elimde sana zarar verebileceğim bir silah yok, dostunum senin, silahsızım, tehlikesizim; yalın elimi uzatıyorum sana..

Merhaba..

Benden sana zarar gelmez; güven bana."

***

Ama ve de fakat, herkes öyle değil. Karşı cinse karşı korkunç bir açlık içerisinde olan, libidosu yüksek, ahlâk seviyesi düşük olanlar var.

Akılları, fikirleri bel seviyelerinin altında, her an, kıldan -tüyden uyarı alabilen sapkınlar..

Tek eşle yetinemeyen aygırlar..

Duygu, sevgi, aşk, sadakat gibi kavramlar bunlar için yoktur. Bir tek tel saç gördüklerinde, bir başka ele değdiklerinde akılları bacak aralarına kaçar.

Hayvandan ilkel, defolu yaratıktırlar.

Dünyanın yalnız onlar için yaratıldığına, karşı cinsin de yalnız onlar için yaratılmış "ürün" olduğuna inanmışlardır. Bu inanç biçimi işlerine gelir.

Sanki onları yaratan da kendileriyle aynı cinsiyettendir!

Erişebilmek için dağları deldikleri, kendilerini de dünyaya getirenler, -hani cennet O'nların ayaklarının altında olanlar.. anneleri dahi..

- yaşamlarını sürdürebilmek için gökten indirilmiş veya bir biçimde türetilmiş..

..evcilleştirilmesi gereken, kendi kurallarına uymadıklarında kaba kuvvet bile uygulayabilecekleri..

..insan olmayan..

..yerine göre can veren, yerine göre şeytan..

..tehlikeli bir yaratık!

Öyle bir yaratık ki, saçının telini gören azgınlaşır. Eline dokunan kudurur.

Dinden, imandan çıkar.

Suçlu "O"dur.

Zincire vurmak, bağlamak, kapatmak gerekir..

..ve zararlı bir mahlukat olduğuna, var oluş amacının üremek, koşulsuz, karşılıksız "sahibine" itaat olduğuna inandırmak, sindirmek, ikna etmek gerekir.

"Kadın" denilen türün aklı bu kadar ile sınırlandırılmalıdır!

Akılları cinsel organlarına yapışık sapıklar, istedikleri kadar paketlesinler, her yanını ambalajladıkları bir dişinin yalnızca gözleriyle, bakışlarıyla, ses tonlarıyla kendileri gbi duyguları, dürtüleri olan bir insan olduğunu hissettirebileceği gerçeğinin önüne set koyamazlar..

Ama o kadınlar...

Şartlanmış, sindirilmiş, kabullenmiş, saçını-başını, "süsünü (!)", beyin gözünü örtmüş o zavallılar..

Bedensel olarak çır-çıplak olsalar bile davranışlarıyla, beyinsel özellikleri ile -istemedikçe- cinselliklerini kullanmayıp, kullandırtmayabileceklerken; saçlarının tek bir telini, parmaklarının ucu dahi olsa, tenlerini gizleyerek sapık fantazilere malzeme olabildiklerini..

..bu davranışlarıyla hangi zihniyete, neye, kime hizmet ettiklerini..

..bir türlü anlayamayanlar..

Kendileri için de, ülkemin geleceği, insanlığın gelişimi için de..

..tehlikelidir onlar..

..ve de yazık ki çoğalmaktalar.

Müfit Uzman


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,709,709,709,709,709,709,709,709,709,70
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Ersel Akant


Kıskançlık

Hayatımızın birçok anında karşımıza çıkan kıskançlık hakkında biz de birkaç şey söyleyelim.
Öncelikle kıskançlık iki türlüdür.

Birincisi iyi huyludur, örnek almak ve karşı tarafın kötülüğünü istemeden onun gibi olmayı istemek diyebiliriz buna. Bu zararsızdır pek de anlaşılmaz.
Kıskanan kişi de asla kıskandığını kabul etmez. Kendini de buna inandırmaz. Kıskançlık da denmeyebilir buna. Beğenmek, onun gibi olmak kavramları bu ilk tanımımıza ışık tutacaktır.

İkinci kıskançlık çeşidi ise kişiyi komik durumlara düşürebilir. Çok bariz şekilde hırsını belli eder. Kıskanılan kişi ne kadar alttan alırsa, kıskanan da bir o kadar üste çıkmaya çalışır. Bu kişiliği henüz oturmamış, hırsına yenik düşmüş kişilerdir.

Bazen öyle bir hal alır ki, karşı taraf ne yapıyorsa, ne alıyorsa, nasıl davranıyorsa benzer kelimeler ve hareketlerle taklit eder. Bir de güçlü kişilik sergilemek için bütün bedenini zorlar! Politik davranmaya çalışırlarken, başkalarının arkasından güldüğü biri olur çıkar.

Böyle insanlara kafayı takmak çok gereksizdir. Herkes her şeyin farkındadır o yüzden böyle durumlarda sade ve sadece o kişinin yüzüne karşı gülümseyin. Bilin ki karşı tarafın sinirleri daha çok yıpranacaktır. Karşı taraf sizi güçsüz, mutsuz ve kaybetmiş görmek ister asla buna izin vermeyin. Çok da dik durmanıza gerek yok yoksa önemsendiğini sanabilir. Sizin onunla mücadeleye girdiğinizi bilmesi onun yararına olacaktır. Siz mücadele etmeyin bırakın o etsin. Kısa vadede kazanmış gözükse de -ki o da çok zor- hırsına yenik düşüp kaybeden o olacaktır. Bu tarz insanlar mutlu olmayı bilmezler. Sadece mutlu gözükürler…

***

Bir de ikili ilişkilerde kıskançlıktan bahsedelim. Bir yerde okumuştum "kıskançlık aşkın ömrünü uzatır" diye. Kıskançlık gereklidir. Fakat kıskançlık bir yapı meselesidir. Kimileri gerçekten çok rahattır. Onları bu yüzden suçlayamayız. Çağımızda o kadar çok kıskanılacak şey var ki bazen keşke biraz daha eski zamanlar da mı yaşasaydım diyorum. Ama alışıyor insan mecbur.

Artık sevişmenin değil sevmenin zor olduğu zamanlardayız. O yüzden kıskançlığın da sınırlarını iyi çizmek gerekiyor. Bir söz vardı, "bir kuşu çok sıkarsan boğulur, çok serbest bırakırsan da kaçar gider." gibi bir şeydi. Dengeyi iyi kurmak gerekli.

-Ama baktınız olmuyor ilk seçeneği deneyin-

Şaka bir yana, kıskançlık genelde kavga sebebi gibi gözükse de aslında "birleşme" sebebidir.
Siz, siz olun koyun cebinize bir gün lazım olur. Kızlar genelde gereksiz bulsalar da kıskançlığı, hepsinin hoşuna gider. Aynı şekilde erkeklerinde.

Günümüz gençliği çok ilginç bir karaktere sahip. "Kıskançlık yüzünden ayrıldık" cümlesini çok duymuşumdur. Hele yirmi yaş üstünde bile ayrılığa bu tarz sebeplerin neden olması insanı düşündürüyor. (Aşırı durumlar hariç.) Bence "biz birbirimizden sıkıldık" diyemedikleri için bu yalanı uyduruyorlar. Ya da kendilerini inandırıyorlar.

Kıskançlık da modernleşti artık; karşınızdakini ne çok fazla sıkın, ne de çok rahat bırakın…
Yarınları düşünmek için erkense ve yorgunsanız; en iyisi oluruna bırakın…

...

Not: Murphy`nin Yasaları diye bir kitapçık elime geçti. İçerisinde eğlenceli bir dille yazılmış çok doğru ve ilginç savaş deyimleri var. Bazılarınız bilir, meşhurdur zaten. Arada sırada hoşuma gidenleri yazılarımın sonuna yazacağım. Şimdiden başlayalım.

Süngü Kanunu Der ki; Mermisi Olan Kazanır!


Ersel Akant
erslaknt@gmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Beyhan Ada


İletişim

1

Neden bu kadar alıngandım ki son zamanlar da, dokunsalar ağlayacağım.
Sana da birşey söylenmiyor demişti kızım en son yanımdan ayrılırken. Dokunmasanız da ağlıyorum ben zaten ama gören yok ki diye mırıldanarak takip ettim gözlerimle gidişini. Gerçekten görmüyorlar mı yoksa benmi kaale alınmadığımı düşünüyorum, neden bu çelişkiler anlamış değilim, bir de şu bahar alerjisinin tam sırasıydı sanki. Çocukken hayvan artıklarının biriktirildiği, köy dilinde adına 'bokluk' denilen yerler de oynardık, tozdan dumandan tenimizin rengi belli olmazdı da alerji bilmezdik, bu ülke de bahar alerjisiymiş, neymiş efendim ev tozlarına karşı alerjiymiş. İnsanları kadar havası da kaprisli olan bu ülke yaşamamız gereken yer olarak yazılmış kaderimize.
Daldın yine hanım diyen eşimin dokunuşuyla sıyrıldım bu düşüncelerden.
Neler yaptın bugün? Günün nasıl geçti?
Bilmiyormuş gibi sorma Allah aşkına, ne olacak ev temizliği, alışveriş, yemek, çamaşır, ütü.. Suratına haykırırcasına saydım bunları sanki tüm suçlusu oymuş gibi. Zaten yaptığımız başka birşey yok bizim.
Usulca çekilerek masanın başına oturdu, yemek hazır mı diye çekinerek.
Hazır, aç ağzını da ben besliyeyim bari dememek için zor tuttum kendimi ya sabır çekerek.
Mmmm yemekler de mis gibi kokuyor, ellerini ovuşturarak sokuldu masaya yumulacakmış gibi.
Ne olacak hazır yemek, hazır masa, tabiki mis gibi kokar. Bir kerecik anne yardım edeyim mi? Hadi bugün de yemeği ben pişireyim mi demek yok. Köleniz var ya sizin burada.
Herkes şaşırmış kalmış ve yüzüme bakmış tı.
Sahi ne oluyor? Bana bir dur diyen olsun Allah aşkına…

2

Neden bu kadar alıngandım ki son zamanlar da, dokunsalar ağlayacağım.
Anneciğim canın bir şeye mi sıkkın, seni dalgın görüyorum bugün biraz demiş ti kızım okul dönüşü eve geldiğinde.
Bunu farketmen ne güzel kızım, evet haklısın nedenini bilmediğim bir sıkıntı var bugün içimde ve bu yüzden kendimi iyi hissetmiyorum diyerek alnına kondurduğum öpücükle hoşladım çocuğumu farkında olmasına sevinerek.
Yaşadığım ortamın getirisi olan alerji ile yaşamayı öğrenmiştim bu ülkede, şikayetlerimi en aza indirecek çareler bulmuştum kendimce.
Dalgınsın bugün hayatım diyen eşimin sesiyle kurtulmaya çalıştım dalgınlığımdan.
Bugün biraz keyifsiz görüyorum seni, canını sıkan birşey mi oldu sorusuna omuzlarımı silkeleyerek cevap verdim. Oda saçımı okşadı ve hadi birlikte hazırlıyalım masayı diyerek yardım elini uzattı.
Gömleğini ütüledim hayatım dedim sessizce, hani yarına hazır olmasını istediğin spor giysilerini yıkadım ve spor çantana hazırladım diye de ekledim.
Sen olmasan biz ne yaparız bilmem dedi eşim, masumane bir teşekkür edişti bu kendince.
Eşim masayı hazırlarken kızım geldi saçlarını toplamış vaziyette salatalar benden bu akşam diyerek.
Ne kadar da yakışıyor du kendisine toplu saç diye geçirdim aklımdan.
Herşey hazırlanıp masaya oturduğumuz da kızım ve eşim dalgınlığın bile yüzümde ki güzelliği eksiltmediğini söyleyerek keyifli bir akşam yemeği olmasını sağladılar. Şimdi biraz daha iyi hissediyordum kendimi, içimde ki sıkıntı da huzura dönüvermiş ti bu yaklaşımları ile.
Sizi çok sevdiğimi soylemişmiydim ben size diyerek teşekkür ettim muzurca.

Not: Teması 'Aile içi iletişim' olan, bir seminer calışmamdır.

Beyhan Ada


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Gökçe Gerçek

 Kahveci : Gökçe Gerçek


   BİR KADININ GÜNCESİ

Rüzgarda kapatmayı unuttuğum pencereler gibi çarpıyor kelimeler kafamın içinde. Halimse, İstanbul'un yüzüme yansıması gibi.. Onun gibi her telden, içiçe, yitik ama hala görünür keskinlikte..Şiirlerimi sayfa sayfa koparıp gemi yapmaya karar verdim. Mısraların hepsi sana ait zaten ama ya gemiler?
Merak etme gemilerden önce ulaşacak sana ait olan ne varsa. Hayallerimden mi konuşalım? Hayır bu iyi fikir değil. Onlarda günden güne seyrekleşiyorlar, tıpkı saçların gibi...Biraz daha bükülüyorlar. Onları yazsam, hepsi italik olurdu.. Gülme, valla öyle olurdu şekilce.
Birazdan, kentin kalabalığına karışacağım. Vitrinlere bakarken, onca renk arasında sevdiğim rengi arayacak yine gözlerim. Hani bir sürü fotoğrafa bakarız ama illa sevdiğimize dikkat kesildiklerimiz vardır, işte onun gibi şeyler dolduracak geri kalan günümü. Bir de biten parfümümün yenisini alacağım. Evet, O eşsiz, aziz, yüce Önderin doğum yılı ile aynı olan kokuyu kullanıyorum; 1881..
Sonra mı? Evime döneceğim ve mevsimden yana dertli tarafım çıkacak ortaya. Kar yağmıyor diye sızlanacağım.Senin bana verdiğin cam küreyi sallayıp, o masallardakine benzeyen şirin evin üstüne yağan yapay karları izleyeceğim bir müddet..
Duyuyor musun? Hayır tabi ki duymuyorsun!.. Bill Douglas'ın Sweet Dancer'ı yükseliyor odanın içinde. Seninle ortak yapımımız olan tabloya bakıyorum.
Renkleri ne de güzel kullanmışız!..Sorumsuzca, özgürce..Fırça dansçı olmuş, gezindiği her yerde ayak izleri var..Elimde mi? Hayır fırça yok..Kadeh var içinde martini danseden. Havaya kaldırıyorum şimdi onu, tabloya, sana, hayata, bana...
Hayata kaldırmışken aklıma geldi de, bir ara hayatıma anlam yüklüyordum ama yarıda kalıyordu. Her defasında errorle mücadele edip durdum. Hani bir tişörtüm vardı anımsadın mı? İstanbul loading.. diye. İşte onun gibi..
Bazen insan kendini trafik lambasındaki sarı ışık gibi hissediyor. Varolduğu belli fakat işlevselliği yok. Bir çok şeyin tadı kekremsi ya da noksan. Çerçevesiz resim, resimsiz duvar, duvarsız çivi misali...
Tamam, tamam..Avaz avaz susuyorum valla. Kötümser miyim? Hiçte değil. Arada ruhhalime ters rüzgarlar esiyor, kötümser bir etek başıma geçiyor..Gözlerim görmüyor. Öyle bir karanlık hali işte..
Diyorum ki, yaptığım her şey sıfırsa, bir tek rakam yetecek günün birinde hepsinin başına. O an tüm sıfırların paha biçilemez bir anlamı, önemi ve yeri olacak. O gün hangi gün? Hangi ben olacağım bilemiyorum..
Yoo..tabii ki kendimi seviyorum. Ben yalnızca yapmak istediklerimden demvuruyorum bilirsin.. Ya sen ne yapıyorsun şimdi? Hala evinin arkasındaki o salıncak duruyor mu? Hoşlanırdım ondan biliyorsun..Senden daha çok hoşlanırdım o ayrı tabii..
Ben yazmaya doyamam ama şimdilik biraz doymuş gibi yapayım. Sayfa da biraz dinlenmiş olur böylece.Elimi kalemden çekip, hamurun içine bırakacağım az sonra. En sevdiğin kurabiyeler için. Hımm..vanilyanın kokusunu alıyorum şimdiden...

Gökçe Gerçek


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
7 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Çiğdem Ünal


Bana Günahkar Kadın Masalı Anlat(ma)!

Ey; bağışlaması bol ve hünerleri sonsuz olan kalbim…
Biliyorum ben günahkâr, hiçbir fonksiyonu olmayan, elektronik bir devre gibi sürekli senden af dileyen, yardım isteyen bir kulunum. Beni böyle lanetlediğin için belki de, bugün bir günah daha işledim... Af dilenmez bu kez.
Şeytanla ilişkiye giren, kendi çocukları "iyi" melekler tarafından öldürüldüğü için, yeni doğan bütün bebekleri öldürmeye yemin eden Lilith'in günahlarından birini daha işlememek adına;

Neşterle saçlarımı biledim. Güzelliğim bir işe yaramasın, Kadınlığım bilinmesin diye. Damarlarıma toplu iğneler batırıp fışkıran kanı içime tek bir solukta çektim. Kan kardeş oldum kendimle, Kan davamız da hala sürer. Sıra diğer bir "Ben de"
Derimi yüzüp kızgın yağlarda kızarttım, kendi etimi afiyetle sundum kendime. Yedim tek bir lokmada. Kalan yağ ile yerdeki saçlarıma bakım yaptım. Et kokulu saçlarımı bir güzel ördüm. Paketledim. Sandığıma kaldırdım. Çeyizim oldu.

"Et tırnaktan ayrılmaz" derlerdi yalan. Ben, her bir tırnağımı geriye doğru çevirip ayırdım etimden. Sonra ısırarak kopardım hepsini koynuma soktum.
Bacaklarımı açtım sonuna kadar, yattığım yerden kalkamayayım diye. Yırtıldı.
Heveslilerini artık emzirmeyecek göğüslerimi en şık motiflerle işleyip, bir çöplüğün kenarına bıraktım. Kediler icabına baktı.

Dilimi kaynar sulara saldım. Lal bile olamadı. Gırtlağımı en yüksek çığlıklarla yırttım, bağırmalarım bitti. Gülüşlerimi organ mafyasına bağışladım.
Satsınlar diye. Rahmimi dahra ile doğrayıp buzluğa kaldırdım.
Kollarımı bağladım tank paletlerine, sürüklenerek çürüdüler.
Kalmadı tek bir uzvum. Hissizce uzandım.
Hayatın kanını tükürdüm suratıma. Bir daha uyumamak üzere uyandım. Anla ki; artık masal dinleyerek uyumaya takatim yok.
Çocukları sevememem.
Tüm bu başkaldırılarım, asi yanlarım, bedenime itaatsizliklerim ruhumda dilediğince dolaşan; Lilith'in varlığındandır.

Çiğdem Ünal


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,509,509,509,509,509,509,509,509,509,50
8 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Tayfun Avınca

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 5.300 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


SİLGİ

Silgidir tek istediğim senin için..
Daha iyi bilir bir kalemden yok etmeyi
Özlemez,
Sevmez de kimseyi bir beyaz kağıt gibi..
İyi gelir killi topraklı yazgılara
İyi gelir bildik sonlu senaryolara..
Ah küçük kız!!
Hiç çıkarmayacaktın
Boynuna asılı ortası delik silgiyi..
Ah küçük kız!!
Hayat dediğin,
Bir kalemle yaşanmaz..

Sevil Duha Erken

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Babamla Dans - Suat Sungur



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Mart sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"

 
Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Müyap, Mesam, Müyorbir ve Msg tarafından lisanslanan www.hitklip.com , bu yanıyla Türkiye'deki ilk yasal video klip sitesi. Kullanıcılar şuan itibariyle sitede bulunan 738 sanatçının 1672 klibini istedikleri kadar izleyebiliyorlar. Sitede arka arkaya izlemek istediğiniz klipler için çalma listesi hazırlamanız mümkün. Site gelirini kliplerin başında ve oynatımı sırasında gösterilen reklamlardan sağlıyor. Sitenin sloganı ise "İnternette korsan klip izlemeye son". Üyelik kaydı yaparken gerekli alanların tamamını eksiksiz olarak doldurduğunuzdan emin olun, en ufak eksiklik ya da hatanız listeyi yeniden doldurmanıza neden olabilir.

Bilgisayarınızın psikolojisinden anlamak için http://www.pckoloji.com/ web sayfasını ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Birlikteliğinizin daha verimli (?) ve daha uzun soluklu olması için böyle şeylere önem vermeniz gerekiyor. Şaka bir yana bilişim teknolojisi alanındaki yenilikleri takip etmenin bir yolu da böylesi internet sitelerini takip etmekten geçiyor.

Cep telefonlarınıza ücretsiz indirebileceğiniz oyunlar, temalar, zil sesleri ve programlar için http://gallery.mobile9.com/ Telefonunuzun marka ve modelini seçip size uygun dosyalara ulaşabilirsiniz. Önce bilgisayarınıza indireceğiniz bu dökümanları, cep telefonunuza aktarıp kullanabilirsiniz. Artık cep telefonu ile bilgisayar bağlantısı konusundaki bilgileri de benden istemezsiniz umarım.

Son olarak yasaklı olduğu halde youtube web sitesine girmenin kolay yolu http://anonymouse.org/cgi-bin/anon-www.cgi/http://www.youtube.com Youtube takıntısı olanlara duyurulur

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.8.3683 / Windows / 4.48 MB http://www.gomplayer.com/down/GOMPLAYERENBETASETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Senza Flato - Mina









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080206.asp
ISSN: 1303-8923
6 Şubat 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com