|
|
|
12 Şubat 2008 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : UFAK AT BABACAN!.. |
Merhabalar,
İşte beklenen oldu. Daha değişiklik yasalaşmadan, durumdan vazife çıkaran cinler ve üniversitelerin yalaka takımı bir oldu bittiyi yarattılar bile. Başı bezli kızlarımız üniversitelerimize girdi. Haberlerden anlaşıldığı üzere samimi olanlar eskisi gibi başlarını açarak girmişler ama bezi yeşil bayrak gibi kullananlar fırsat bilip sızma girişimlerinde bulunmuşlar. Komik olan bir süre sonra uygulamanın durdurulması. Alın size ne yaptığındaan bi haber 411 tane özürlü vekil ve üniversite kapılarından soktukları nifak.
Yabancı basında yer alan haberler dikkatinizi çekmiştir mutlaka. Arada bir tanesi var ki, duyunca gülmemek mümkün değil. Babacan bakan, bir arpa boyu yolu alamadığı AB otobanında, çıkardıkları bez yasasından sonra, "AB yolunda bir engeli daha aştık." buyurmuş. Almanya'nın etkili gazetelerinden biri de bu lafı yorumlamış; "SAÇMALAMIŞ". Eskiden, memleketimizi tanımayan yabancılarla yurt dışında karşılaştığımızda, gururla onların tahmin ettiği gibi olmadığımızı söyler, gülerdik. Dün yabancı basında yer alan memleket manzaralarını gören bir yabancının artık bize inanması için bir neden kaldı mı acaba?
Bazı sözler var ki, insan duyduğunda şaşkınlıktan küçük dilini yutuyor. Hele bir de bu lafı vekil olup Meclis sıralarını işgal eden biri söylemişse insan hepten çileden çıkıyor. Beze daldık atladık ama söylemeden geçemeyeceğim. Adam büyük bir pişkinlikle tapu dairelerinde dönen paranın rüşvet değil, bahşiş olduğunu söylemiş. Bunun nasıl bir pervasızlık olduğunu söylemeye gerek var mı? İnsan bu adamın nasıl olupta bu mevkilere geldiğine şaşıyor. Aynı adam bir dönem Trabzonspor başkanlığı da yapmıştı. İşin gerçeği şu, vekil olup bu memleketin kaderiyle oynayabilmek için beyin gerekmiyor, gereken üç beş kuruş para ile 3 litre zeytinyağı. Gerisi faso fiso.
Gül'ün tereddütleri varmış, belki veto edermiş değişikliği. Ay hiç güleceğim yoktu, siz çok yaşayın emi. Hiç belli olmaz, takiyyenin endazesi kayarmış, bir daha görüşün diye geri yollarmış mesela. Bize de Gül'lü masallar yazmak kalırmış. Aha şuraya yazıyorum. İmzalamayıp reddetsin, yerel seçimlerde oyum AKP'ye. Öyle de battık böyle de, varsın benim oyumla da göbek atsınlar. Yerli Humeyni sevdalısının görüntü kayıtları devam ediyor. Tıklayıp bir boş vaktinizde mutlaka seyredip dinleyin. Hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
Kahveci : Nurten Karahasanoğlu |
HAYIRDIR İNŞALLAH
-"Yattım sağıma, döndüm soluma.
Akşam yattım, sabah kalkarım inşallah.
Kalkamazsam La ilahe illallah Muhammedin Resulallah, eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammedin abdühü ve resulühü." hadi oku bakalım.
- Ama babaanne daha akşam olmadı ki.
- Olsun sen oku, akşam yatarken bir daha okursun.
Küçük kız biraz titrek biraz isteksiz bir sesle babaannesinin buyruğunu yerine getirdi.
-Aferin öğrendin iyice.
- Babaanne, sabah kalkamazsak ne olur?
- Ölmüş oluruz. İnsan ölmemişse sabah kalkar yatağından. Kalkamazsa ölmüştür.
- Ölmeyelim babaanne, biz hiç ölmeyelim. Annem, babam, sen, ben hep yaşayalım.
- Olur mu hiç öyle şey? Cenabı Allah hepimize ömür vermiş, ama bir gün bitirecek.
- Ne zaman?
- Cenabı Allah istediği zaman.
- Her şeye o mu karar veriyor babaanne?
- Tövbe, başka kim karar verecek, tabi o karar veriyor.
- Ama yazık değil mi babaanne, annem babam ölürse ben ne yaparım? Ben ölürsem de onlar üzülmez mi?
- Üzülür tabi, Allah korusun. Ama korkma, her gün dualarını okursan cennete gidersin. Hem daha senin vaktin vardır, sıra bizde.
- Ama geçen gün annem teyzemle konuşurken diyordu ki: "hiç belli olmuyor, yaşlılar dururken gençler ölüyor."
- Bazen olur öyle, ama en çok yaşlılar ölür, bir de hastalar. Kırk yılda bir gençler ölür, onlar da cennete gider zaten.
- Sen ne zaman öleceksin babaanne?
- Ölmemi mi istiyorsun cadı? Daha vaktim var benim.
- Nerden biliyorsun?
- Ben çocukken köyde bir falcı vardı, o söyledi. Seksen yaşıma kadar yaşayacakmışım. Daha yetmişime gelmedim, hele dur.
- Peki gençler cennete gidince yaşlılar nereye gidiyor?
- Cenabı Allah'a ibadetlerini yaparlarsa onlar da gider tabi.
- Cennette ne yapılır babaanne?
- Ne yapılmaz ki? Bir kere orada hiçbir kötülük olmaz. Canının istediği her şeyi yer içersin. Şeker mi çekti canın, hoop önüne gelir. Daha sen düşünürken hem de. Elbisenden mi sıkıldın, hoop hemen daha güzel bir elbise sırtına geçiverir.
- Aaa ne güzel.
- Güzel tabi ya. Sen benim öğrettiğim duaları okursan hep cennete gidiverirsin.
- Annemler de olur değil mi orada?
- Kimbilir? Ona da cenabı Allah karar verir.
- Ama onlar olmazsa benim canım sıkılır, özlerim ben onları.
- Özlemezsin, orada senin yakışıklı bir kocan olur, annenle babanı aramazsın bile.
- Ben koca istemiyorum, ben annemleri istiyorum.
- Sus, Allah'ın gücüne gider.
- Gitsin babaanne. Niye beni annemden babamdan ayırıyor?
- Hele bak, neler de diyor bu kız? Çarpılacağız yarabbim.
- Sen çarpıl, yalan söylüyorsun. Ben dua ederim Allah'ıma annemleri yanıma koyar.
- Hey Allah'ım bu kıza kızıp günah yazma bize. Hadi yat zıbar. Annen işten gelene kadar uyu da kafamı dinleyeyim biraz.
- Yatmıyorum işte, hani saati öğretecektin bana? Ben saati öğrenmek istiyorum. Paraları sayacaktık hani?
*
Ah babaanneciğim, falcının söylediği doğru çıkmadı. Seksenden de fazla yaşadın, doksanına yakındın gittiğinde, o çok istediğin, anlata anlata bitiremediğin cennetine. Gerçi son yıllarında yaşayıp yaşamadığın bile belli değildi. O hiçbir ayrıntıyı unutmayan müthiş hafızan yok olmuştu. Ne yazık ki artık bizim evde kalmıyordun. Seni bu halinle hiç görmedim. İyi ki görmedim. Sana hiç söylemedim, ama seni çok severdim babaanne. Duyuyorsan cennetten beni, şimdi söylüyorum işte. Bütün torunlarına öyle uzak dururdun ki, hiç kucağına alıp sevmedin ki bizi. Ben anneme de söyleyemedim sevgimi biliyor musun? O da uzaktı çocuklarına. Duymadık hiç ağzından: "Canım kızım, canım oğlum" sözcüklerini. Ama bilirdim ben, severdi bizi. Seni ise bilemedim, tanıyamadım. Oysa bütün çocukluğum, genç kızlığım yanında geçmişti. O gün öğretmediğin saati başka bir gün öğrettin, para saymayı, hesap yapmayı da. Bir tek okuma yazmayı bilmiyordun, bilseydin okula başlamadan onu bile öğretirdin eminim. Çok da iyi öğretirdin. Hiç kimseye hiçbir şeyini vermeye kıyamayan sen, bildiklerini bana bir bir aktarırdın. Şaştım yıllar sonra buna. Odandaki sandığında sakladığın meyveler çürürdü de bir tekini bile vermezdin kimseye. Bir konuk geleceğini haber aldığında buzdolabındaki meyvelerden birer ikişer alır saklardın o sandığa. Bitecek diye korkundan olmalı. Oysa yemezdin ki onları, çürütürdün. Kokular yayılmaya başlayınca da annem duruma el koyar, kavga gürültü atardı çöpe. Halam, savaş yıllarından kalma olduğunu söylerdi bu alışkanlığının. Yoksa bilirdin elbette yiyecekleri çöpe atmanın dinen ne büyük günah olduğunu.
Uzun yıllar oldu, yüzünü bile göremedim. Yetmişinde de hâlâ kırışmayan, sağlıkla ışıldayan güzel yüzünü. Anneme kızdın, gittin bir daha gelmedin. Bir kez köyde gördüm seni o kadar. Nişanlımın söylediği bir söze kızmıştın da elindeki bastonu nasıl da üzerimize doğru kaldırmıştın. Elinle kocaman bir daire çizdin, "bizim buralar, hepsi bizim. Kimse alamaz elimizden" diyerek bağırdın. Ailemizin arazi davaları bitmemişti henüz. Bir daha da görmedim seni.
Bakma sen o gün, "sen çarpıl, yalan söylüyorsun" dediğime. Senin öleceğini düşünmek irkiltirdi beni. Belki biraz çocuk bencilliği, yalnız kalma korkusu. En çok da sevgi, severdim seni. Bu kadar sevgiden söz ettikten sonra tuhaf gelecek sana; öldüğünü duyduğumda hiç üzülmedim. Bugün cenazede bir tek gözyaşı bile akıtmadım. Nasıl bu hale geldim? Çocukken, seni yitirme korkusuyla başa çıkmaya çalışan ben nasıl oldu da bugünü böyle yaşadım? Ne oldu bana, ne oluyor bize? Kalplerimiz mi katılaşıyor büyüyünce?
Az önce rüyamda gördüm seni babaanne. Hayır mıdır, şer midir, ona sen karar ver ha ne dersin?
Cenazendeymişiz ailece, tıpkı öğlendeki gibi. Camiden çıktık, mezarlığa gidiyoruz. Bilirsin Karacaahmet'in içi alçaklı yüksekli, eğri büğrüdür. Tabutunu taşıyanların ayakları bir taşa mı takıldı ne olduysa düşürdüler seni. Tabutun kapağı yarı aralandı, gördüm içini. Kefenin kıpkırmızıydı babaanne.
Hadi yorumla rüyamı, tıpkı çocukluğumda olduğu gibi. Gündüz gözüyle de. Hayırdır inşallah de, hayır olsun.
*
- Getirdin mi küçük kalıbı?
- Getirdim babaanne, çiviler de hazır, naylon ipler de. Ben çantamı kırmızı istiyorum. Bak, burada kırmızı ip var. Sapını ben öreyim ne olur?
- Aferin, sen bu işi öğreneceksin. Yalnız kırmızı olmasın, kırmızıyı hiç sevmem. Uğursuzluk getirir bana hep.
Nurten Karahasanoğlu
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
İÇİMDEKİ DELİNİN CESEDİ…
Yıllar önce kan revan bir ameliyathaneden çıkan eski bir doktor yapmıştı ameliyatı. Kirliydi elleri, eldivenleri. İçimden deli cesedi çıkarılmıştı. İllegal bir ameliyattı bu. Bir gece yarısı kirli enkaz olmaya ramak kalan bi evin en köhne odasında yapıldı ameliyat. İçimde bir deli öldürülmüş ve yüreğimin ardına saklanmıştı.
Herkes içinde çocuk büyütürdü. Ben çocukları çok severdim ama kendine bile bakamayan biri nasıl bi çocuğa bakar. Dedim kendime bir deli büyüteyim içimde. Önceleri zorlandım tabi sonra içime yerleşti. İçimde benim gibi bir deli ben yaşamaya deli oluyordum. O sevmeye… Büyüdükçe deli içimde tutmaz oldu kapı kilidi. Birkaç kez içimden kaçıp birilerini sevmeye gitti. Sevgisizliği görünce çaresiz geri döndü. Her dönüşünde yıkıldı. Ama o bir deli, yeniden başlamasını hep bildi. En sonunda korktum bir gün gidecek gelmeyecek diye kapısını kilitledim, asma kilitler vurdum içim en kuytusuna sakladım.
Sonra bir kasım ayı, sanırım son bahar oluyor sana rastladım. İçimdeki deli bilmiyordu seni. Sen gelip dokunmasaydın kilitlere bilmeyecekti hiç seni. Ama sen girdin ya gözlerime illa yüreğime de damlayacaksın, ne vardı dokunmasaydın delimin kilitlerine. Birbir bir dokunuşla açtın bütün kilitlerini. Sonra sorumlu gösterilmemek için herhangi bir felakete kapının koluna hiç dokunmadın. Delinin açacağını biliyordun, geri çekilip bekledin. Biraz ben tutabildim ama sonra… Çıktı işte. Seni görünce delirmiş gibi sevdi. Uzunca süre orda kalmıştı açtı sevmeye. Sevilmeyi pek aramazdı sevmek için büyütülmüştü o. Sevdi seni seninde hoşuna gitmişti sevilmek işte. Sonra sıkıldın sen hadi ben gidiyorum dedin. Hazır değilim, enkazım gibi saçmalar savurdun delimin yüzüne. O sevilmediğine değil, sevgisini istemediğine üzüldü. Sen giderken yürümedin koştun. Koştun ki yetişemesin delim arkadan yetişemedi zaten biraz takıldı peşine ama sonra o da vazgeçti. Sevebilirdi sevilmese de ama karşında bir adam beni sevme diye haykırıyordu. O da çaresiz gene gelip içime saklandı. Ağladı. Oysa o bir deliydi. Acıyı biliyor olamazdı demi. Ama ağlıyordu bazen gözlerinden kızıllık, bazen de kömür karaları akıyordu. Ağlıyor içimdeki deli hem de nasıl. Bir müddet ağladı. Kapattı kapısını birkaç sevda sinyali gönderdim gene sevsin diye, ama nafile. Öylece odasının bir köşesinde ağlıyor. Sonra bir sabah biriktirdiği bütün özlemleriyle kendine ucu sivri bir mızrak yapmış. Önce ellerine batırmış. Sana dokunduğundan utandığı için değil bir başkasına dokunma ihtimali olduğu için. Sonra gözlerine aynı sebepten. Son olarak yüreğine sapladı mızrağı. Senden başkasını sevemesin diye. Ölüşünü gördün içimdeki delinin. O kadar üzüldüm ki dayanamam sandım bu acıya unutmak istedim. O kadar çok istedim ki unuttum.
Şimdiler de hatırlıyorum. Bu faili intihar olan ölümün sebebi sendin. Senin yüzünden ölmüştü içimde ki deli. Açma demiştim. Dinlemedin. Şimdi delimsizim. İçimde kendini senin duyguların tarafında öldüren deli, kimliği belirsiz duygu veya özlemler tarafından kalbime konmuş. Çürümüş içimde ceset, kalbimi sarmış kokusu.
İşte sonra doktorluğu çoktan yanmış bir ölüm ustası tarafından alındı içimden ceset. Zor bir ameliyat olduğunu söyledi ayyaş doktor. Bir avuç sağrı bezi bir sürü yara bandı. Ceset kalbimin köşesini çürütmüş. Doktorda kalbimi sarıp sarmaladı. Kimselere gösterme mikrop kapmasın dedi. Şimdi kalbim kimsenin bilmediği hayat direnen tek kişilik bir zaman örgütüne üye, kendine sahip çıkmaya çalışıyor…
Kübra Albayrak
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Mete Çağdaş " T" (T)AKINTISI !.. |
|
Nüfus kağıdında ve ehliyetlerde şöyle yazar.
T.C
Nedir bu T.C ?
" Türkiye cumhuriyeti " devletinin,kısaltılarak
İki harfli alfabetik tanımlanmasıdır...
Sanırım bundan böyle T.C'nin toplumdaki espirisi ise
" Türban Cumhuriyeti" olacaktır!
Veya şöyle de olabilir
" Tülbent cumhuriyeti"
Demek istediğim " T" ile ( T)akıntılı kalacağız galiba bu gidişle
Bakın Türk alfabesi derken bile Türk'ün " T" si çıkıyor.
Ticaret'in " T"si,tatlı'nın " T"si...
Vs.vs yani
Ya şöyle bir cümle kurmuş olsak;
"T"ürk "T"oplumunun " T"ayyip isimli başbakanı "T"ürban ismine "T"aktı kaldı!..
5 " T" ediyor,beş para etmez bir cümle!..
Veya ( "T"emiz "T"oplum "T"ürban sorun olmadan olur )diye
3 "T" lik bir cümle ile manevra yapmaya kalkışsak,
"T"akarlar mı acaba bu "T" lere ???
Yahu! şaka bir yana dursun hakikaten benim kafam karıştı şu "T" işine
Bak şimdi " T.T.T.T.T. "diye yazdım değil mi?
Yazdım...
Nedir bu 5 tane T ???
Hemen söyleyeyim.
Bir vatandaşın bir başka vatandaşa çektiği telgrafdaki şifre
Türkiye başbakanı Tayyip Erdoğan Türban Takıntısı ile Toplumda ikilik yarattı!
Eee...
Telgraf'ın da "T"si var e be canım
Yok yani şu " T" den kurtuluşumuz.
Türban, Tülbent, Toplum, Tayyip, takıntı vs...
uzayıp gidiyor alfabenin "T"si.
Bu işi ancak bir "T"okat bitirir mi sizce
Yoksa alfabeden çıksın mı "T" ???
Bence çıksın.
Çünkü o zaman Türban okunacak
"Ürban " Tayyip okunacak " ayyip"
Yani "T"er " T"emiz olacak ortalık!...
İki " T" ile
Mete Çağdaş mettecagdas@hotmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
ÖLÜMDEN GEÇERKEN HAYATI YAKALADIM
Hayatıma uzak tuttuğum , hayatımdan uzak tuttuğum … Tutmadığım ya da tutamadığım her ne varsa , hepsini uğurladım dün gece. Hayatımda hiç bu kadar ölüme yakın olmamıştım.
Kalbimdeki sıkıntının uykuya daldığını hissediyorum birkaç gündür.
Birkaç gündür çok daha uçucu bir şeymiş gibi görüyorum çünkü hayatı.
Birkaç gündür kendi bedenime dokundum hep ellerimle.
Ve boşluğu gördüm kaç kez , bavulunu topluyordu.
Hastalığım beni terkediyor biliyorum … Elimi uzatmayacağım ona. Fakat elimi sallayacağım yine de. Yine gel demeyeceğim ama. Gitmesini istiyorum çünkü , terkedilmek istiyorum. Bu terkediş yanında her neyi götürecekse hayatımdan hepsini alıp gitsin itiyorum bu gece. Dibe vurmak istiyorum çünkü. Şimdi …
Sevinç mi ?
Alabilir istediği kadar , ben daha büyüklerini biriktiririm.
Gözyaşi mı ?
Akabilir , onlar kayboldukça ben varoluyorum.
Servet mi ?
Bu durumdan daha kötüsü olmayacak biliyorum.
Arzu mu ?
Bende fazlası var.
Akıl mı ?
Ruhum bedenimde olduğu sürece güvende.
Aşk mı ?
Her zaman daha iyisi var.
Zaman mı ?
Koşamayacağım hiçbir yer yok.
Nefesim mi ?
Sahip olduğum tek şey.
Peki …
Hayallerim mi ?
Her daim yenilenmekteler.
Ne sunabilir hayat bana , eğer ki ben yollarımı ellerimle kapatmışsam ? Peki ne engel
olabilir yaşamama , ölümden kaçmadığımı bugün rahatlıkla itiraf edebiliyorsam.
Ne hayatın yükü , ne de yaşamın sorumluluğu var omuzlarımda. Sadece BEN varım ! Ben'in uçan bir saç telinden daha hafif olan varlığını hissedebiliyorum ilk kez ve tartabiliyorum nefesimin tonca ağırlığını.
Sarılmak için yaklaştım sona ve son kez bakıyorum ardıma , geride bıraktıklarıma …
Tek bir şey görünmüyor.
Hayat , bugünü yaşayabilme dürtüsünden başka hiçbir şey değilmiş.
Hayat bugünden başka bir şey değilmiş çünkü.
Hayat bugünmüş
Hayat
ve
Bugün …
Bu güne kadar Hayat kelimesini nasıl bu kadar geniş kapsamlı düşünebilmiş olduğuma şaşiyor ve ayrıca bunun bana , yaşantıma , düşüncelerime çektigi silahı ve o silah altında bu kadar zaman nasıl yaşayabildiğimi anımsamak bile istemiyorum artık.
Sadece sarılmak istiyorum .
Kendime ve kendimi oluşturan kendi parçalarıma.
Çünkü bugün …
Saksafonda onursuz olmayan aşk kadar eski , Kitaro parmağının değdiği anlar kadar sonsuz, kelebek kadar kısa , kil gibi dokulu ve biçimlenebilir bir hayatı yaşiyorum . :)
Ölümden geçerken , hayatı yakaladım … Dün öldü , bugün , göz kırptı umutlarıma …
Aydan Kılınç
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Arzum Günay Sevdanın Sendeki Adı |
|
Büyüdü hasretim çöl misali , sıkıca geniş bir alana yayılarak,
Yapıştı tavan katına saklanmış ve birikmiş özlemlerim…
Sana ait…
Her sandık açılışında kırmızı bir kar yağdı üzerimize…
Ellerinin uzaklığında dokunamadığım yürek
Sade ve yalın…
Birleştirip iki kağıdı
Üzerinde halılar uçurtamadığımız dağların üzerinden bıraktık
Yamaç aşağı…
Hayallerimizi büyüttük okyanuslarda
Öylesine saf , öylesine dokunulmaz
Bize ait olan tarafından hayatın…
Sil baştan ,katıksız.
Ben sende gözlemlemeyi sevdim, gülümseyerek…
Bir gün yetişeceğini bilipte,sarılma umuduna nöbet beklemeyi…
Yelkenlinin en büyüğünü yüzdürdük
Gökkuşağı renklerini özümüze alarak , sayısız renk kuşağı altında.
Tapınaklar temizledik kumlara gömülmeden….
Biz tutarlı sevdayı sevdik
Şehit verilen tüm asırlık aşklara inat…
Rüzgarın esişi daha farklıydı , yağmursuz…
Biz güneşler açtırdık , karlar erittik gönlümüzde…
Her kopuşu düğüm ettik açılmayan binlerce kördüğüm arasında….
Ben sevdanın sendeki adını sevdim…
Sesi gülüşün ve suretin…
Ben sende gözbebeklerine hapsolmuş bir bebeği sevdim.
Kundağı açılmamış…Kalbime hala dokunmaya neden korkuyorsun ?
Arzum Günay arzum@kahveciyiz.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün 5.300 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
Çocuk
Sen şarkı söyle çocuk,
Biz;
Yalandan gülelim.
Kumu petrol dolu bir sahil bulalım.
Atlayalım,
Rengini kaybetmeye yakın denize.
Kirlilik içinde keyfimizi bulalım,
güya....
Sahtekarız çocuk;
Sana ne temiz bir deniz,
Ne de duru bir şiir bıraktık...
Sen söyle istersen şarkını çocuk
Ama
Sana temiz bir nota bile bırakamadık...
Erman Akçay
Yazdırmak için tıklayınız.
|
KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
Sevgili KM Dostu,
Sağlığınız bizim için önemlidir,
Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.
Yapılacak olan ağız check-up'ınız için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Mart sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.
Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.
Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...
Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.
Randevu için: Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)
IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr
Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.
Yazarlarımızın Kitapları
Merih Günay "Martıların Düğünü" |
Nesrin Özyaycı "Işık -II-"
|
Temirağa Demir "Her kardan Adam Olmaz"
|
Şadıman Şenbalkan "Şehit Analarımızın Çığlıkları" |
Hatice Bediroğlu "Düş Kuruyor Gece" |
|
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Müyap, Mesam, Müyorbir ve Msg tarafından lisanslanan www.hitklip.com , bu yanıyla Türkiye'deki ilk yasal video klip sitesi. Kullanıcılar şuan itibariyle sitede bulunan 738 sanatçının 1672 klibini istedikleri kadar izleyebiliyorlar. Sitede arka arkaya izlemek istediğiniz klipler için çalma listesi hazırlamanız mümkün. Site gelirini kliplerin başında ve oynatımı sırasında gösterilen reklamlardan sağlıyor. Sitenin sloganı ise "İnternette korsan klip izlemeye son". Üyelik kaydı yaparken gerekli alanların tamamını eksiksiz olarak doldurduğunuzdan emin olun, en ufak eksiklik ya da hatanız listeyi yeniden doldurmanıza neden olabilir.
Bilgisayarınızın psikolojisinden anlamak için http://www.pckoloji.com/ web sayfasını ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Birlikteliğinizin daha verimli (?) ve daha uzun soluklu olması için böyle şeylere önem vermeniz gerekiyor. Şaka bir yana bilişim teknolojisi alanındaki yenilikleri takip etmenin bir yolu da böylesi internet sitelerini takip etmekten geçiyor.
Cep telefonlarınıza ücretsiz indirebileceğiniz oyunlar, temalar, zil sesleri ve programlar için http://gallery.mobile9.com/ Telefonunuzun marka ve modelini seçip size uygun dosyalara ulaşabilirsiniz. Önce bilgisayarınıza indireceğiniz bu dökümanları, cep telefonunuza aktarıp kullanabilirsiniz. Artık cep telefonu ile bilgisayar bağlantısı konusundaki bilgileri de benden istemezsiniz umarım.
Son olarak yasaklı olduğu halde youtube web sitesine girmenin kolay yolu http://anonymouse.org/cgi-bin/anon-www.cgi/http://www.youtube.com Youtube takıntısı olanlara duyurulur
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3752 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))
|
|
|
|
|
|