Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.374

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 13 Şubat 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : YAVUZ HIRSIZ!..


Merhabalar,

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır. Ne güzel demiş atalarımız. Ayniyle vaki işte. Bir avuç bezi milletin başına dolayıp sonra kürsüde Kemalettin Tuğcu kahramanı yetim Hayri rolüne soyunup mağduriyetten ağlayan adama ancak bu laf yakışır. Beyaz çarşaf üstündeymiş!.. Atma Recep din kardeşiyiz. Sen ya saymayı bilmiyorsun ya da hiç dayak yemedin. Ettiklerinin cezası elbet var ama korkma, senin millete giydirdiğin kara çarşaf yanında beyaz çarşafın esamisi okunmaz. Hem sana da hiç yakışmaz. Bin kere pişman oldun ama nasıl bu işten kurtulursun işte onu bilmiyorsun. Etrafındaki şakşakçıların şaşkın. Şimdilik yapabildikleri sen kürsüde şakırken usul usul ağlamak. Hele bir de o timsah gözyaşlarını sen görürsen, deymeyin keyiflerine. AKP Grup Tiyatrosu iftiharla sunar. Bu adamları iyi izleyin. Yakında meclis kürsüsünden selâ verecekler. Artık kimin ya da neyin için onu da hep birlikte göreceğiz.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Erhan Tığlı

 GÜL-DİKEN YAZILAR : Erhan Tığlı


  SEVMEK İNSAN OLMAKTIR

Mevlana, "Baş gözü uyusa bile, gönlü uyanık olanın gönlünde yüzlerce göz açılır" diyor. Sevmek gönül gözünün uyanık olması, güzelliklerle dolmasıdır. Bir şarkıda da, "Bu sevda olmasaydı/ Gönüle dolmasaydı/ Bu dünya neye yarardı/Güzeli olmasaydı" deniliyor. Sevgi gönülden gelir, parayla pulla satılmaz. "Gönül kimi severse güzel odur." Dünyaya sevgiyle bakmayanlar güzelliklerin farkına varamazlar, güzel yaşayamazlar. Sevgiyle yapılan en zor iş bile kolay gelir, zevk verir. Birbirlerine sevgiyle bakmayan insanların bulunduğu yerde barıştan, mutluluktan eser yoktur. Orada herkes birbirine kuşkuyla bakar, kin, nefret tohumları atılır; diken, ayrık otu biçilir. Seven sevilen insanlar bulundukları yeri cennete çevirirler ve kol kola cennete giderler. Sevmeyen, sevilmeyen kişilerin cennette işi yoktur.

Cennet dedim de aklıma geldi. Rivayete göre, öbür dünyaya giden bir kişiye cennet ve cehennem gösterilmiş. Cehennemde, sanıldığı gibi alevler, kaynar kazanlar yokmuş. Büyük bir sofraya güzel yiyecekler konulmuş, etrafına insanlar oturtulmuş, ellerine uzun kaşıklar verilmiş. Bu kaşıklarla yemek yemek isteyenler etrafa döküp saçıyorlar, o güzel yemeklerden yiyemedikleri için yüzlerini acıyla buruşturuyorlarmış.

Adamı bir de cennete götürmüşler. Orada da aynı sofra varmış ama insanlar uzun kaşıklarını karşılarındakilere uzatıyorlar, birbirlerini besliyorlarmış... Sevgi budur işte. Bencillik etmeyeceksin, kendinden önce başkasını, yani sevdiğin kişiyi düşüneceksin, onun iyiliği için çalışacaksın, kusurlarını, hatalarını hoş göreceksin, fedakâr olacaksın. Gelin bu düşünce ve duygumuzu şiir diliyle ifade edelim, şiirleştirelim:

"Bencilliğin fildişi kulesinden in
Özveri atına bin
Doğru, iyi, güzel olsun hedefin
Koş doludizgin.
İşte o zaman gerçektir sevgin.
**
Hoşgörüyü rehber edin
Dostça uzansın ellerin.
Erdem ayın olsun
İnsancıllık güneşin...
İşte o zaman gerçektir sevgin."

Sevgi aynı zamanda dürüstlük ister, Seven, sevdiği kişiyi aldatmaz, ona kendini daha iyi, daha güzel gösterip gözünü boyamaya kalkışmaz, "Ya olduğu gibi" görünür ya da "göründüğü gibi" olur. Saf ve temiz duygular besler sevdiği kişiye. Hile, yalan katmaz ilgisine. Ona ihanet etmek aklından bile geçmez.

Bir Çin prensi tahta çıkması için evlenmesi gerektiğinden, uygun bir aday bulabilmek için bölgedeki genç kızlara haber uçurdu, onları sınavdan geçireceğini duyurdu. Saraydaki hizmetçilerden birinin kızı prensi çok seviyordu, onun için o da bu sınava girmek, prensin huzuruna çıkıp onu hiç olmazsa bir kere görmek istedi. Annesinin uyarılarını dinlemedi.

O gece geldi. Genç ve güzel kızlar en güzel giysilerini giymişler, süslenmişlerdi. Kız onların yanında sönük kalmıştı. Prens hepsini de iyi karşıladı, aralarında ayrım yapmadı. Ellerine birer tohum verdi, bunu saksılarına dikmelerini, altı ay sonra gelmelerini söyledi. En güzel çiçeği yetiştiren kişiyi eş olarak seçeceğini bildirdi.

Genç kız da kendisine verilen tohumu aldı, saksıya ekti ama o kadar baktığı, suladığı, her şeyi denediği, uzmanlara danıştığı halde, toprakta tek bir filiz bile görünmedi. Altı ay dolmuştu. Bomboş saksıyla belirtilen gün ve saatte prensin huzuruna çıktı. Üzüntüden kimsenin yüzüne bakamıyordu. Oysa diğer kızlar güzel çiçeklerle süslü saksılarla gelmişlerdi, etrafa gülücükler saçıyorlar, yetiştirdikleri çiçeklerle övünüyorlardı.

Sonunda beklenen an geldi, prens salona girdi, kızların arasında dolaşarak saksıları inceledi. Hizmetçinin kızını eş seçtiğini bildirdi. Herkes şaşırmıştı. Diğer kızlar prensin bu kararına tepki gösterdiler, itiraz ettiler, "Boş saksıyla gelen kız nasıl seçilir? Eğer sizi sevseydi çiçek yetiştirirdi" dediler. Prens onları bıyık altından gülerek dinledi ve şöyle dedi:

"Bu genç hanım, en güzel çiçeği yetiştirdi ve bana sundu. O çiçeğin adı dürüstlük çiçeğidir; çünkü sizlere dağıttığım tohumların hepsi sahteydi, çiçek açamazlardı. Sizlerin sevgisi sahte olduğu için çiçekleriniz de sahte."

Güneşin çiçeklere renk vermesi, ağaçlara, bitkilere hayat vermesi gibi, sevgi de hayatımızı böyle renklendirir, heyecan ve can getirir benliğimize. Dostluğun, sevginin yatı katı yoktur ama doyulmaz tadı vardır. Değildir onun barutu bir atım. Ona ulaşmak, onunla buluşmak kaynaşmak istiyorsanız atın bencillik kokmayan, sevmekten sevilmekten korkmayan, aksine büyük bir mutluluk duyan bir adım. Göreceksiniz ki o size koşarak gelecek, sizi bağrına basacaktır.

Sevgisiz kalplere güneş doğmaz; ayı, yıldızları da yoktur gökyüzünde, kapkaradır içi dışı, sevenlerin kuru ekmeğinin yerini tutmaz, sevmeyen, sevmek nedir bilmeyen kişilerin balı kaymağı. Sevin de kirden, çöpten kurtarın yaşamak adlı ırmağı. Sev ki saraya dönsün oturduğun ev, boyun kısa olsa bile, olsun benliğin dev...

Sevmek gül dikmektir sevdiğinin bahçesine
Kendi bahçesine dikercesine
Ve oturmaktır sevdiğinin adresinde
Kendi evindeymiş gibi
Oturduğu yeri güllerle donatmaktır.

Sevenleri kıskananlar onların aralarını bozmak için ellerinden geleni yaparlar, iftiralar atarlar, dedikodu ederler. Böyle kişilerin yanlarında durmamalı, söylediklerine inanmamalı ve sevdiğimiz kişinin kalbini kırmamalıdır, yoksa çok acı çekeriz, kırılan kalbi kolay kolay tamir edemeyiz. "Kırma gönül evini/ Yapacak ustası yok" deniliyor bir halk şiirinde.

Bakın bir manide bu acı nasıl dile getiriliyor:

"Kara kara kazanlar
Kara yazı yazanlar
Cennet yüzü görmesin
Aramızı bozanlar."

Sevelim sevilelim, dünyaya sevgi penceresinden bakalım. Birbirimizi kırmakla, kin, nefret saçmakla, savaşmakla elimize hiçbir şey geçmez; aksine çok şey gider. Sağlığımız bozulur, yaşamaktan zevk almayız, dünya bize zehir olur, en yakınlarımıza, dostlarımıza bile güvenemeyiz. İnsanlarla aramızda uçurumlar açılır. Ölmekten beter oluruz.

Şu dağlar bizim olsa
Her yanı üzüm olsa
Dünya cennete döner
Sevenler çoğalırsa.

Erhan Tığlı
erhantigli@mynet.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,509,509,509,509,509,509,509,509,509,50
2 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Ersel Akant

 Kahveci : Ersel Akant


  Güzel Olan…

Bir insan ya yaşadıklarını yazar ya da hayallerini. Her hayalin içinde biraz da yaşanmışlık vardır ve her yaşanan gün yarınların anısıdır. Biz hep sanırız ki güzel olan bizleriz, ama aslında güzel olan bizler değil birlikte geçen zamanlardır.

Genelde ilişkilerin güzel yönleri karşı tarafta aranır. İçimizdeki minnet karşımızdakinedir hep. İçinde bulunduğumuz zamanı hiçe sayarız, oturduğumuz yere, konuştuğumuz söze, içtiğimiz içkiye bir nevi ihanet ederiz.

İnsan biriyle beraberken de oturduğu bankı, bindiği vapuru, içtiği içkiyi, söylediği sözü ve o zaman ki yakınlığı özlemeli. Laciverde çalan gökyüzünün, dibi gözükmeyen azgın denizin ve denizden gelen her bir damlanın şahitliği vardır yaşananlarda.

Bir mektubu saklamak gibidir bu, çekildiğin bir resme tekrar bakabilmektir, aynı sahile yeniden inebilmektir, aynı yerde oturup sessizliği dinlemektir. Unutamamak değildir bunların hiçbiri, bir kez gelinen şu dünyada zamanın kıymetini bilmektir. Yaz akşamları sahilde yalnız başına oturabilmektir. İsimlerinizin yazılı olduğu o kırık dökük, o köhne yere tek başına gitmek ve doyasıya ağlamaktır…

Sadece sevdiğiniz kız veya erkek için algılamayın tüm bunları, bu bir arkadaşlıkta olabilir, ailenizden biri de. Sakın ola ki biten zamanlarınızı küçümsemeyin, unutmayın ki başkalarına sıradan gelen zamanlar sizin yaşama olan bağlılığınızdır.

Bu sefer önemsemediklerinizi yanınıza alıp da çıkın sahile, hepsi olmasa da emin olun ki birçok şeyi bu farketmediklerinizin arasında bulacaksınız…

***

"Ömrümün büyük bir bölümü deniz kenarlarında geçti. Bazen dalga sesinden uyuyamadım, bazen de ninni gibi geldi fırtınalı geceler… Sahil çocuğuydum ben, yazları aşık olan, kışları unutamayan, ağustos akşamı sohbetlerinde baş sırayı alan, Şubatta ise zamanını kendi yalnızlığına ayıran bir çocuktum.

Yalnızlığın yalnızken mi yoksa biriyle birlikteyken mi daha zor geldiğini çok düşünmüştüm soğuk kış gecelerinde. Bordo atkımı sarıp az gitmedim deniz kenarına. Çok rüzgarlar çarptı yüzüme, bir yanım karşı koymak isterken, bir yanımda bırakmak istedi bedenimi soğuk denize…" (E.A.)

Ersel Akant
erslaknt@gmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,808,808,808,808,808,808,808,808,80
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Neslihan Güzel

 Kahveci : Neslihan Güzel


  BİLGEHAN ATALAY

"1974 Berlin doğumlu, Bilgehan Atalay.
Almanya'dan beş yaşında ayrılıp, Türkiye'ye yerleşmiş.
Babası yetiştiriş onu. Akademi mezunu babam diyor gururla.
Marmara üniversitesinden 97'de mezun olmuş. Hocası Ergin İnan'dan çok etkilenmiş."


Onu bir tesadüf eseri olarak tanıdım. Ayasofya'nın arka sokaklarında avare avare dolaşıp, yazmak için kendime malzeme ararken, duvara asılı bir resim gördüm. İlk baktığım zaman hiç bir anlam ifade etmeyen ama derinlemesine incelediğim zaman çok şey ifade eden bir resim.

Dar bir kapının girişin de asılı olan bu resim, beni ona götürdü...

Bahçeye girdiğim zaman, saçları uzun sayılmayacak bir delikanlı, baltasını eline almış odun kırıyordu. Beni görünce durdu.
"Resim" dedim "resim dikkatimi çekti de."
"İçeride sergim var, girip bakabilirsiniz" dedi.
İçeri girdiğim zaman, iki adam sobanın başına oturmuş, bir şeyler konuşuyordu.
Beni görünce, beyaz önlüklü, eli fırçalı adam ayağa kalktı "Hoş geldiniz!" dedi.
"Sergi" dedim, "sergi varmış burada." "Sol tarafta ki oda da" dedi, eliyle işaret ederek.

Dar bir koridorda ilerledikten sonra ulaştım sergiye...
Resimleri görünce şaşırdım, ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilemez oldum. Temaları birbirinden ağır olan resimlerdi bunlar. İnsanın bir tanesini anlayabilmesi, içinde ki gizemi çözebilmesi için, uzun uzun düşünmesi gerekiyordu…

Bir çok parçanın, bir araya gelmesinden oluşan yap bozlar gibiydi resimler.

Bir tabloda, yaşamı, ölümü, denizi, teknolojiyi vb daha bir çok şeyi görebiliyordunuz. İç içe geçmiş duyguların, nesnelerin bütününden oluşuyordu tablolar. Onu anlamanız, algılamanız için karşısına geçip saatlerce bakmanız gerekiyordu.

Her tabloda ayrı bir dünya, ayrı bir yaşam vardı. Gizli şifrelerle dolu bir yaşam...

Benim için en ilginç olanıysa, balık fosili olan tabloydu. Tablonun orta yerine yapıştırılmış, bir kaç tane balık iskeleti vardı. Dokunduğum zaman, iskelet elime geliyordu. Böyle bir çalışmaya ilk defa burada rastlamıştım…

Odadan çıkarken kafam sorularla doluydu. Tablolarda ne vardı, ne anlatmak istemişti bu ressam. İç içe girmiş şifrelerin anlamı neydi?...

Çalışma salonuna geçtiğim zaman, eli paletli olan adam, "beğendiniz mi ?"dedi.
Şaşkınlıktan donmuş bir halde "beğendim" dedim.
Aslında beğenmekten öte şaşkındım. Beynimde uçuşan sorulara cevap arıyordum…
Sonra o girdi içeri.
Daha ismini bile bilmiyordum. Kim olduğunu da.
Muhabbetimiz yeni başlayacaktı.
Nereden esinlenmişti bu resimleri yaparken, ilk önce bu soruyu sordum.
"Rüyalarımdan" dedi, kısa ve net bir cevapla. "Ben rüyalarımı çizerim tuvalime."
Şaşırdım! ne kadar da karışıktı bunun rüyalar böyle.

Sonra, balığın öyküsünü sordum.
"Balığı bir güzel yedik, sonra da üzerine sıvı polyester döktük, ardından da tuvalin üzerinde ki kağıt hamuruna yapıştırdık" dedi.

Tablo 95'de yapılmış, yani yapımından bu yana, üzerinden tam on iki yıl geçmişti. Ne bir bozulma ne de bir kokma vardı.
Resimlerindeki karmaşıklığın, yoğunluğun sebebini sordum
"gözümü bulandırıp bakıyorum" dedi. Resimlerinde ruh halinin yoğunluğunu yansıttığını, soyutu anlatıp, sürprizi yakalamaya çalıştığını söyledi.

"Sizi en çok etkileyen kim?" dedim: "babam" dedi gururla. "Beni yetiştiren, beni ben eden babamdır."
Amacınız ne diye sordum:

Her sanatkar gibi o da "özgün olmak, kalıcı olmak" dedi….



"Meraklısına: Bilgehan Atalay, Ayasofya'ya gelmeden önceki sokak da, Art Galeri'de."

Neslihan Güzel
www.neslihanca.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,609,609,609,609,609,609,609,609,609,60
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Mete Çağdaş

 Kahveci : Mete Çağdaş


  KEFENİ HAZIR BAŞBAKAN!..

Başbakan, muhalefetin işaret etmeye çalıştığı
" İdam sehpası"yla ilgili olarak;
" Biz beyaz çarşafla çıktık yola" diyerek,
"Kefenim hazır" imasında bulunmuş!
Başbakan bu tavrıyla,
Korkusuz,gözüpek ve kahraman bir lider imajı vermeye çalışıyor...
Veya "ölmeyi bayılma sanıyor!"
Milletiyle zıtlaşan başbakanların sonu
" Beyaz çarşaf" ile son bulmuştur bu ülkede
Allah Tayyip'in sonunu da öyle yapmaz inşallah .
Siz bakmayın öyle
" Biz beyaz çarşafla çıktık yola" demelerine filan
Vallahi ilk uçakla kaçarlar zamanı geldiğinde
Ne demiş atalarımız?
" Dayak cennetten çıkmadır! "
Yani yerine göre dayak yemekte sevaptır.
Sayın başbakan " İdam edilirse" ki (Allah korusun
Artık o dönemler tarihe karıştı)
Direkt cennete gideceğine inanıyor...
Vatan,millet ,sakarya edebiyatı ile büyümüş
imam hatip kökenli biri olduğu için
hatipliği çok iyi
bu yüzden de cümleleri yerinde kullanmasını biliyor.
Şimdi onun bu sözlerini işiten ;
binlerce,milyonlarca insan
" Heytt be ! Aslanım benim!.." diyerek,onur duymuşlardır.
Kimbilir,
Belki de " herkese meydan okuyan" bir başbakana sahip olmanın
Gururunu yaşıyorlardır herhalde???
Ülkenin Anayasa mahkemesinden tutun da;
Askeri erkanına ,Oradan da anamuhalefete kadar,
hemen hemen tüm kurumlarla " zıtlaşan" " inatlaşan"
bir başbakan havalarında olma imajı
önümüzdeki günlerde ona ne getirecek,
ya da ondan ne alıp götürecek hep beraber izleyeceğiz
öyle " ciğerden konuşuyorum" deyip te
kasap önünde kedi olmaya kalkışmak
mutlu son hazırlamaz hiç kimseye
Kefen üzerinde olabilir, fakat önemli olan ise tabutun kapağıdır!
İşte o ne zaman açılır, alır içersine
orasını Allah bilir!..

Mete Çağdaş
mettecagdas@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
6 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Gül Uysal


"büyüdüm" dememe gerek yok anne!

Büyüdüm dememe gerek yok anne!

Sen sadece kanatlarını tut güvercinlerin, çam tepelerinde bir yuvan olsun ve aşk olsun, can olsun, canan olsun. Düşlerimden fırlayıp düşen önüne… Ben olsun anne, unutulmuş, bütün köşe yastıklarından kokusu gitmiş "ben" olsun anne… Mavi bir denizin beyaz köpüğüne meydan okuyan bir "ben" olsun, tüm yüreğiyle! Kollarına koğuş sıkıştırılmış bir gencin kokusuydu, en belirgin uçurumlarda özgürce yuvarlanmak. Çimlerde yuvarlanmak istemek kötü kadın yapar mı insanı anne! Bir uçurum düşür gözlerine, bir uçurum anne… Ölümüne yakışacak ve kravat gibi boynuma taktığım bütün insanlığımı bul, yarınlara sığacak. Büyüdüm dememe gerek yok anne! Zaten ona da inanmazsın…

Anne, sadece olmadığını hatırla gençliğimin bir avuç saatten gayrı. On sekiz yaşının yasallığını hatırla mesela, veya hayatta hiç etmemişken el aman… Hatırladıklarını bir daha hatırla… Sonra bir daha… Bir daha… Ve daha hiç el açmamışken Allah'a, o günahsız çocukluğumu da hatırla anne!!! Bir yakamoz sessizliğinde düşerken bahara…

Büyüdüm dememe hiç gerek yok anne! Hala küçüksün de deme… Ankara, İstanbul, sokaklar çürümüş ve bir insan hayatı soluyor boğuk duvarlar arasında; yüreğiyle dört duvara sığmaya takati kalmamış bir insan hayatı…

Ve varsa…
Ve varsa…
Ve varsa doğmadan daha, bataklıkta tek.

Büyüdüm dememe gerek yok anne! Hiç gerek yok. Ama bak; büyüdü ağlamak!!! Ben büyüttüm… Sen büyüttün… Babam büyüttü… Arkadaş dediklerim… Kahpe hayat… Ama en çok "BEN" değil mi anne! Hep öyle dersin ya hani sen, hep öyle dersin ya anne!
Ne hayat bayat bir ekmek,
Ne de ekmek, kırıntıları kadar kutsal.

Büyümeden yaşamak…

Gül Uysal
gulcakir9@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,409,409,409,409,409,409,409,409,40
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Çetin Yalçın

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 5.300 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


Hazır Giyim

Tırnaklarım uzuyor,
Kesmeliyim...
Saçlarım dalgasını kaybetti,
Şekil vermeliyim...
Göz altlarım daha bir belirgin,
Gizlemeliyim...
Bacaklarımı almalıyım,
Kaşlarımı da
Aman ha ikisi için aynı malzemeyi kullanma!
Aynalara bakmak için mi bu
Ya da birbirimize bakabilmek için mi?
İçinde ne kadar çok alışkanlık var
Yıllardır bizler için hazırlanmış.
Hazır bir paket olmalıyım.
Bu hazırlığı sürekli, mütemadiyen yapmalıyım.
Eskimemeliyim!
Bu yüzden kremler almalıyım.
Gözlerim için ayrı, yüzüm için ayrı
Ve vücudum için ayrı kremler...
Bu aralar fazla kilo aldım,
Vermeliyim...
Kime veriyorum?
Bir sevgililer günü daha yaklaşıyor.
İçinde kalp olan bir şeyleri beğenmeliyim, beklemeliyim...
O kalp benim mi?
Evimi,
Bedenimi,
Günümü,
Yaşamımı,
Yani dakikalarımı ve saatlerimi düzenlemeliyim.
Kimin düzeni?
Alışkanlıklara alışarak kolaylaştırmalıyım yaşamı.
Kadın olmalıyım.
Alışkanlıkların çerçevesinde çizilmiş,
Hazır,
Rahatsız etmeyen,
Sıra dışılığı fazla göze çarpmayan.
Beklentilerim olmalı tabii
Ama bembeyaz bir çamaşır da aynı oranda önemli.
Çemberin dışında kalmamalıyım.
Çemberin dışı ıssız,
Çemberin dışı yalnız,
Çemberin dışı fakir,
Çemberin dışı arsız...
Korkuyorum, çemberin dışına çıkamamaktan.
Korkuyorum aynı çizgide kalmaya zorlanmaktan,
Korkuyorum gittikçe çemberin daralmasından,
Biliyorum, yalnız başına bir adım atarım ancak,
Biliyorum yaşam gittikçe bizim için zorlaşacak,
Biliyorum dışında kalanları kurtlar kapacak.
Tırnaklarım uzuyor, kesmeliyim.
Manikür yaptırmak istemiyorum artık.
Saçım beni dinlemiyor,
Her teli kendi bildiği yola gidiyor.
İçimden bütün bu benleri kimin yarattığı sorusu geçiyor
Ve devam eden yaratım sürecinin nereye varacağı...
Gittikçe birbirimize benziyoruz.
Hazır giyim sadece üzerimizi örtmüyor
Etiketleri de yapışıyor bedenlerimize.
Hepimiz bir oluyoruz.
Herkesin kalbi ayni şekilde çarpıyor 14 şubatlarda.
Yalnızlığımız küçülmüyor yine de
Dokunamıyoruz ona.
Bazen hatırlıyoruz ve bir iki damla gözyaşı döküyoruz.
Sonra toparlanıp yarınki maratona hazırlanıyoruz.
Bu günün dünyasından geniş zamanlar ummuyoruz.
Dar vakitlerde seyretmek ve seyredilmek üzere,
Kendimizi vitrine koyuyoruz.

Aslı Sarıoğlu

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Babamla Dans - Suat Sungur



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Mart sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Müyap, Mesam, Müyorbir ve Msg tarafından lisanslanan www.hitklip.com , bu yanıyla Türkiye'deki ilk yasal video klip sitesi. Kullanıcılar şuan itibariyle sitede bulunan 738 sanatçının 1672 klibini istedikleri kadar izleyebiliyorlar. Sitede arka arkaya izlemek istediğiniz klipler için çalma listesi hazırlamanız mümkün. Site gelirini kliplerin başında ve oynatımı sırasında gösterilen reklamlardan sağlıyor. Sitenin sloganı ise "İnternette korsan klip izlemeye son". Üyelik kaydı yaparken gerekli alanların tamamını eksiksiz olarak doldurduğunuzdan emin olun, en ufak eksiklik ya da hatanız listeyi yeniden doldurmanıza neden olabilir.

Bilgisayarınızın psikolojisinden anlamak için http://www.pckoloji.com/ web sayfasını ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Birlikteliğinizin daha verimli (?) ve daha uzun soluklu olması için böyle şeylere önem vermeniz gerekiyor. Şaka bir yana bilişim teknolojisi alanındaki yenilikleri takip etmenin bir yolu da böylesi internet sitelerini takip etmekten geçiyor.

Cep telefonlarınıza ücretsiz indirebileceğiniz oyunlar, temalar, zil sesleri ve programlar için http://gallery.mobile9.com/ Telefonunuzun marka ve modelini seçip size uygun dosyalara ulaşabilirsiniz. Önce bilgisayarınıza indireceğiniz bu dökümanları, cep telefonunuza aktarıp kullanabilirsiniz. Artık cep telefonu ile bilgisayar bağlantısı konusundaki bilgileri de benden istemezsiniz umarım.

Son olarak yasaklı olduğu halde youtube web sitesine girmenin kolay yolu http://anonymouse.org/cgi-bin/anon-www.cgi/http://www.youtube.com Youtube takıntısı olanlara duyurulur

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3752 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Massachusetts
Bee Gees









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080213.asp
ISSN: 1303-8923
13 Şubat 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com