Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.383

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 26 Şubat 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : SUSTURUN ŞU ADAMI!..


Merhabalar,

Kuzey Irak'tan gelen haberleri değerlendirmek pek kolay değil. Manzarayı tahmin etmekle uğraşmak ta boşa oluyor. Zira ateş düştüğü yeri yakıyor. Yüzlerce kilometre öteden yapabileceklerimiz sınırlı. Ama yüreklerimiz, kimilerinin ki hariç, hep aynı ritmde atıyor. O zor koşullarda iti sürmeye çalışan Mehmetçiğe Allah güç versin.

Fırsattan istifade eden resmi pkk artçıları ’Demokratik Özerk Kürdistan’ için apoyla masaya oturulması gerektiğini söylemeye devam ediyorlar. Bölücülük daha nasıl olur Allah aşkına? Bu nasıl bir ruh halidir? Şeytan diyor ki, al hepsini sür Kuzey Irak'a "Alın size Demokratik Özerk Kürdistan" de ve bırak ne halt yerlerse yesinler. Kürt sorunu diye milleti kandırmasınlar. Sorun bir avuç işsiz güçsüz zana zonanın iktidar mücadelesi. Olan, aklı havada, işsiz, aç gençliğe oluyor.

...

Bu ne hırsmış anlamak mümkün değil. YÖK başkanlığına atanmayı bekliyormuş demek ki. Arınç'ı bile geçti adam. Yok mu bu adama dur diyecek bir merci? Siyasilerin başımıza açtıkları sorunlar yetmezmiş gibi bir de bu hık deyici bürokratın yarattığı kaosla uğraşmak zorundayız. Birinin kulağına bişeyler fısıldaması gerekiyor sanırım. Kardeşim gün olur devran döner, o çiftlik sandığın YÖK kafana bir geçer ki, nereden geldiğini şaşırırsın. Suturun şu adamı yahu. Kalın sağlıcakla.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Ahmet Borucu

 Kalem Çizikleri : Ahmet Borucu


  Bıçak, Gece ve Canım Acıyor…

Bir bıçak veya bir jilet veya küçük bir balta… fark etmez! Yeter ki kessin!! Yeter ki elime aldığım vakit vücudumun herhangi bir yerine değdiğinde canımı acıtsın, yaksın ve ben zevk alayım.

Gece olsun… Karanlığın eseri olsun her yer… Saatler unutsun zamanı ileri veya geri almayı… Uykumdan uyanayım. Mutfağa gideyim. Kahve için su kaynatayım. Suyum kaynarken bilgisayarımı açıyım. Yan taraftaki mumları kibritle yakayım. Perdenin arkasına saklanan pencereyi açayım. Soğuk girsin içeriye, bedenim titresin. Kaynayan suyu bardağın içinde hazır bekleyen karışıma dökeyim. Hazırladığım kahvemi içerken bilgisayarımda sevdiğim müziği açıyım. Yalnızlığımı içime çekermişçesine kısayım müziğin sesini. Yalnız olan 'ben' dinlesin bu müziği…

Gece… Canım acıyor… Perdeyi aralayıp açık pencereden aşağıya bakıyorum, kimseler yok. Üşüyorum… Kahvem yine olmamış, tatsız ve acı, mırra misali. İçiyorum… Tek nefes alan canlı benim. Müziğin ritmi yükseliyor. İçim ürpermeye başlıyor. Nefes artışlarım müziğin ritmiğine uymaya çalışıyor, olmuyor. Yalnızım ve içiyorum ve elim kanıyor. Kanın tadı dudaklarımın arasında. Canım acıyor…

Kapım vuruluyor. Elimdeki fincanla kapıya yaklaşıp açıyorum. Karanlık, kimseyi göremiyorum. Otomatik yanıyor. Karşımda. Biraz yaşlanmış. Saçlarının dipleri beyazlamış. Gülümsemesi aynı. Heyecanlanıyorum.

İçeri giriyor. Konuşmuyoruz. Birlikteyken aldığımız ikimizin beğendiği tekli koltuğa oturuyor. Başımı yere eğip önünden geçiyorum pencereye doğru. Kapatıyorum. Boşalan fincanımı bilgisayarın yanındaki bıçağın yanına koyuyorum. Gözlerim halen halıdaki figürlere bakıyor. Utanıyorum. Korkuyorum. Kanın tadı halen damağımda, canım acıyor. Onun bana baktığını hissediyorum, biliyorum! Müziğin sonu yaklaşıyor. Mum alevleri titriyor. Gecenin soğuğunu hissediyorum ya da ben üşüyorum.

Bakmak. Ona bakmak. Yapabilir miyim ki! Konuşabilir miyim? Yıllar sonra niye geldi ki? Benim uyanık olduğumu nerden biliyordu? Kendime bir fincan kahve daha yapsam mı ki? O da ister mi acaba? Sorsam mı? Neyse…

Elimdeki fincanla mutfaktan çıkıyorum. Allahım, halen bana bakıyor. Gözlerim yine halının figürlerinde. Kahvenin sıcaklığını hissediyorum elimin kesiğinin üzerinde, canım acıyor.

Sevmiş miydim ki ben? Bir kadın bir erkeği sevebilir mi? Onun için geceleyin gözyaşlarını dökebilir mi? Gelmediği günlerde nerde olduğunu merak eder mi? Onunla konuşmak için planlarını alt üst eder mi? Gözlerine baktığında heyecandan titrer mi? Bağlanabilir mi? Yalnızca onu kalbine koyabilir mi? Kahvem yine acı olmuş. Bıkmadan seni seviyorum diyebilir mi? Sinir krizlerine tutulabilir mi? İntihar eşiğine gelebilir mi? Gözlerini açtığında ilk onu değil de tutacağa asılmış serum şişesini görebilir mi? Ona dokunmak, onu hissetmek, başını omzuna koymak, onu öpmek ister mi? Aman Allahım…onun olmak ister mi?

Olmayınca olmuyor belki de… Belki de oluyor… Ya da zaman insanı bu hale getiriyor. Karşımda oturanı sevdim. Ya da sevmedim. Ya da zaman sevgimi alıp götürdü. Ya da hayatımı yazan biliyor gerçeğin ne olduğunu…

Cesaretlenmek, korkumu yenmek, ona bakmak, gözlerindeki gerçeği anlamak, cevaplanması gereken bir sürü soru var demek, ona kızmak, lanetliğini yüzüne vurmak, sevmekten bıktığımı söylemek, yüzümde oluşan çizgilerin hepsinin sebebi sensin demek, yokluğuna alışmanın zor olduğunu yüzüne vurmak, dön demekten bıktığımı söylemek, hücrelerime kadar işleyen seni ya da sensizliği yüzüne vurmak, canım acıyor, 'yeter artık, üzülmek istemiyorum, git buradan' demek, ya da affetmek…

Konuşmuyor halen benle… Benim mi başlamam lazım konuşmaya. Gözlerim son kez bakıyor halının figürlerine. Gözlerim gözlerinde. O eski titremelerim kalmamış heyecanlanmıyorum. Umurumda değil belki de karşımdaki. Acaba kandırıyor muyum kendimi? Üzülmemek için mi bu maskenin içine girmek istiyorum. Elimdeki halen sıcak olan fincanı alırken kesiğimin üzerine değdiğinde haykırmak mı istiyorum. Canım acıyor… Kandırmam gerekiyor belki de kendimi. Belli bir oyunun içinde rol almam lazım. Yıkılmışlığımı göstermemem lazım.

Konuşmak. Yıllar sonra. Onunla. Neyi konuşacağım ki? Geçmişi mi? Şimdiyi mi? Geleceği mi? Onunla konuşacak neyim olabilir ki. Tüm yaşanmışları eski, yıpranmış ve yırtık defterlerin arasına koyalı ve unutalı yıllar olmasına rağmen onunla neyi konuşacaktım ki? Beni mi? Onu mu? Bizi mi?

Her akşam ya da gece onu bekleyen ama her gelmeyişinde gözlerimin kızarıklığını mı konuşacağım? Her akşam tek başıma sahilde gezerken el ele tutuşmuş sevgilerini yaşayanları görünce hissettiğim duygularımı mı konuşacağım? Her akşam onun sevdiği yemekleri yaparken aceleden kestiğim parmakların acısını mı anlatacağım? Canımın acıdığını mı söyleyeceğim ona? Kesik parmağımdan daha çok acı veren yaşadıklarımı mı konuşacağım? Duygularımdan, kadınlığımdan ödün verdiğim günlerin acısını mı soracağım ona?

Kalk! Hayır… Git! Hayır… İstemiyorum artık seni! Hayır… Unut beni! Hayır… Boş sayfamda sana yer yok artık! Hayır… Sana olan sevgim tükendi, bitti artık! Hayır… Şu an ve her zaman dinlediğim, eskiden beraber dinlediğimiz, 'bu bizim şarkımız' olsun dediğimiz ve odanın sessizliğini bozan bu şarkı bizim değil artık, benim! Hayır…

Hayır…!

Rolünü başarıyla oynayamayan bir oyuncuyum ben belki de. Gel desem, bir daha beni bırakma desem, kahve içer misin desem, acıyan parmağıma merhem sürsen, eskiden olduğu gibi olsa her şey desem, özledim desem, bırakma beni desem, ona dokunmak istediğimi söylesem, şu an bu saatte dışarı çıkalım desem, el ele tutuşup hayata inat sahilde dolaşsak desem, acılarımızın bir daha yaşanmaması dileğiyle desem, uyuyana kadar dizinde yatsam, beni kucağında yatağa götürsen desem, lütfen desem.

İçim. İç dünyam. Fırtınam. Kahveni hazırlasam. Bekle. Hemen geliyorum. İstediğin gibi olacak. Şekerli. Bekle. Sakın gitme. Anlat. Her şeyi. Ama bekle. Anlat. Geleceğim. Kahveni hazırlayıp. Ama bekle…

Kahve. Şekerli kahve. Kesik parmağım. Canım acıyor, Allahım. Fincan elimde. Bu sefer dökmemek için fincana bakıyorum. Önündeyim. Buyur. İstediğin gibi. Afiyet olsun. Beğenmezsen bir daha yaparım. Beğenmezsen söyle olur mu?

Buyur.
Buyur.
Lütfen, buyur!

…???!!!???...

…yok! …gitmiş! …terk etmiş!

…yine!

…ağlamak yok!

…ağlamak yok!

Tenimin içinde var olan veya sonradan var olan yangınların sebepleri sensin! Kızgınlığımın, yok oluşumun, sevgilere lanet edişimin sebebi sensin! Fikirlerimi mahkum eden, sevinçlerimi yok eden, gecenin içinde art arda kesilen parmaklarımın veya vücut parçalarımın sebebi sensin! Eskiden kalmışlara benzeyen, zamanın söndüremediği, tozlanmış rafların arasında saklanan, gizliliğini dışa vuramayan aşkımın sebebi sensin! Zamanın ötesinde kısa veya uzun nefes alışlarımın, sigara dumanlarımın, gözyaşlarıma karışan soğuk nefeslerinin, kimsenin bilmediği uzak diyarların sinsi, korkutucu kavgalarında kimsesizliğimin sebebi sensin!

…ağlamak yok! …canım acıyor!

Gözlerimin ışıltısızlığında, kaybolan anlamların sessizliğinde, üşüyen ellerimin mısralara kayışında, ıslak dudaklarımın çıkarttığı, anlaşılamayan haykırışlarında, kuyunun derinliklerinde kaybettiğim saatimin zamanın ileri alışlarından vazgeçip hayatımı durduruşunda, ölüme olan özlemlerimde, seninle konuşurken hissettiğim odamın soğukluğunun, varlığımdan ölüme olan yolculuğun sensiz oluşundan dahi korktuğumda, damarlarımın içinde gezen kanların dilimde oluşturduğu tatsızlığı, parmağımın kesiklerinden çıkan kanların yavaşça aşağı kayışlarında, …canım acıyor, hikayeme oluşturan yazıların ıslak gözlerimin arasında yitikleştiği, ellerimin arasındaki kayboluşlarında, seni ya da sensizliği yaşarken seni kaybedişlerimde…

Biliyorum… Beni sevdiğini… Özlediğin kişinin ben olduğunu biliyorum… Her gece aynı saatte kalkıp hayalini kurduğumu biliyorum… Ama gelmeyişlerini de biliyorum…

SEN de biliyorsun…

Zamanın geçmişte oynanan oyunlarına inat, yaşamak için çektiğim bu kavgadan veya kavgalardan kaçmayacağım. Çektiğim acılara yenik düşmemek için yaşamla olan sensiz kavgalarıma seni koymadan devam edeceğim.

Söz... Söz…

Gidebilirsin...

…canım acıyor!
…canım acıyor!

Not……: "kmarsiv.com"un aracılığı ile başlatmış olduğumuz (Güzelsu Köyü İlköğretim Okulu/Ahlat) yardım kampanyasına yağmur gibi yardımlar yağmaktadır. Şu an itibari ile 100 koli yardım gelmiştir. Ve halen gelmektedir. Bu yardım konusunda emeği geçen Cem Özbatur'a, Elif Eser ve arkadaşlarına, Ömer Davultaş'a, Ateş Cihan Çetin ve Yapı Kredi Bankası çalışanlarına, Unitim Holding'e, Lions Klübü'ne, Beyhan Ada ve arkadaşlarına, Gonca Bölük ve arkadaşlarına, Arzum Günay'a, Doğan Bataloğlu ve arkadaşlarına, Şişli Terakki Lisesi'ne, Teoman Burçgün'e ve herkese sonsuz teşekkürler ve minnettarlar…

Ahmet Borucu
ahmetbrc@kahveciyiz.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,889,889,889,889,889,889,889,889,889,88
8 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


  Kahveci : Öznur Can


ONUN GİZİ BENDE KALMIŞ..

Aşk felsefeleri,her insanda farklılaşmış, her insan ayrı sevmiş, sevdiğini. Sevilenler kimi zaman ulaşılanlar olmuş, kimi zaman hayallerde kalmış. Aşıklar buna rağmen dert yanmamış maşuklara, sitem etmemişler.

Hep içten başlamış aşk. Önce kendi sevmiş insanlar. İnsanlıklarından haz almaya başlamışlar aşkla beraber.. Alıştıktan sonra vazgeçilmez olmuş, aşıklar için. Aşıkların koktukları en büyük alışkanlık maşukların,onların sevgilerine alışmaları olmuş...

....

Ve ben, aşıkların arasında bu kez .Nerden çıktığı bilinmeyen.. Asit gibi yakan.. Acıtan bir lezzetten haz almaya başlamışım.Bir maşuk seçmişim kendime.Alışkanlık edinmişim sevmeyi. En baş gıdam olmuş acı. Onla büyütmüşüm yüreğimi. Aşk anlayışı edinmişim farketmeden.Sadist bir anlayış bu.Karşımdakine zarar veren.Ama bu karşımdaki;yine ben. Yine kendime zarar vermişim. Kendimi düşman görmüşüm ona. Onunsa yeni sıfatından haberi yok.Maşuk olduğunu bilmeden öyle usulca dolmuş yüreğime. Gülümsemiş,mutlu olmuşum. Ağlamış, çağlayanlar gürüldemiş içimde. Gece gündüz bir olmuş benim için.Kalemim durmamış onu yazmış,tıpkı şimdiki gibi. Ve ben..Sadece onu düşünmüşüm. Ve ben,sadece onu sevmişim. İlim saymışım kendime, onu ezberlemiş,onu merak etmiş,onu öğrenmişim.Her gün ona bakmış, içimden milyonlarca kez haykırmışım sevdiğimi. Ama bir kez olsun söylememişim sevdiğimi. Sadece sahiplenmişim.Onun gizi bende kalmış.Ağzımı bıçak açmamış,içime atmışım.Korkmuşum belki de.Onu kaybetmekten. Sanki sevdiğim öğrense sevildiğini, yanıp kül olup kaybolacak.Ve bir daha bulamamaktan ürkmüşüm. Kaybolmasın diye sevdiğim,yakmışım kendimi içten içe. Gözlerimi kapatıp ateşe yürümüşüm. Canım yanmış ama çalışmamış damarlarım. Kalbim atmamış, yaşamamışım. Hissetmemişim acıyı. Adeta melekleşmişim sevgiyle. Ümidim sevgisi olmamış hiç. Hayatı değil, aşkı yaşamışım.

Beklentisiz, belirtisiz..

Öznur Can


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,179,179,179,179,179,179,179,179,17
6 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Kübra Albayrak


BEN YANARIM DA TURNALARA NE OLUYOR

Bağlamanın teline vuruyor usta, ben notadan anlamayan bir soluk alıp başlıyorum. "Telli turnam selam götür sevgilimin diyarına" sonra tekrarlıyorum, sonra dudaklarım devam ediyor türküye ben türkünün orasında kalıyorum. Selam götürülecek bir yârim yok boşuna zahmet turnalara. Hem ben hiç turna görmedim ki ben güvercinleri severim ayrıca götürülecek bir selam varsa yüreğimle gönderirim turnaları karıştırmayalım bir konuya.

Evet, yandım ama kimseye tavsiye değil ki acılarım ne de ibret. Onlar benim asil yavrularım. Her bir acıma, doğanın turnalara dikkat ettiği kadar dikkat ediyorum, fazla değil. Öğreniyorlar türkülerle tazelenmeyi. Acılı bir sevdalının türküsüdür bu, benim ise sadece bir avuç acım var sevdam değil. Avuçlarım acıyor yüreğim değil. Yazdığım her deneme denenmiş bir ilişkiye sanılıyor ama doğru değil. Bu türkü telli turnalı benim ne telim var ne turnam. Üzerime alınmıyorum fakat içli bir türkü. içli içli, içkili içkili söyletiyor insanı.

İnsanlar… İbret alıyoruz sanıyorlar, acılı aşklardan kaçarız sanıyorlar. "Benimki de böyle bitecek aman seni seviyorum u ziyan etmeyeyim" deriz sanıyorlar. Yürekleri boy sırasına dizip öyle eşleşiriz sanıyorlar ama yanıyorlar. Yürekliyiz işte cahiliz ve cesuruz. Severiz de ölürüz de uğruna yeni yetme fedailer gibi öldürürüz de. Kana dayanamayanlarda çıkar aramızda arkasında ona dayanan oluruz. Bizler cahiliz cesuruz ve seviyoruz. Böyle sever bu türküyü içkili ve içli söyleyen bir arkadaşımız.

Ve biz bir sevda arkadaşımıza yoldaş olacak kadar türküdaşız. O yüzden bu notasız faciaya ya tahammül. Yoksa aramızdan daha güzel söyleyenlerde var tabi ama hepsi yanmış. Türküye başladılar mı gözyaşıyla söneceklerini sanıyorlar. Susuyorlar, yanıyorlar gariptir turnalara ümit bağlıyorlar. Sevda zor iş eyvallah yanmadık belki onlar kadar ama sıcaklığını gördük. Gönlümüzde hasret yazısı olmadı hiç, kazmayı tutmakta beceriksiziz. Biz bu türküye hep hasret kalacağız anlaşılan. Hasret hep sevdalılara kalacak ve yanacak birleri hep alev alev…

Bir bağlamanın özenli sesiyle başlıyor türkü, yanmayan birlinin içli söylemeye çalışmasıyla devam ediyor ve bir yangın yerinde son buluyor. Sonra türkü bitiyor alev azalıyor. Ucu yanmış mektuplar işte orda duruyor. Bir asker nöbet yerinde çökmüş, kadim bir koğuş arkadaşından aldığı sigarayı yakıyor. Dudağının bir kenarında ödünç, ağır bir sigara diğer kenarında turnalardan, mezarlardan uzun, hasretlerden ibaret bir türkü... Bir doğubeyazıdlı, inşaatın bir köşesinde arkadaşların ırak, paketi saklayarak içmeye çalışıyor çoktan bükülmüş sigarasını. Dudağının bir kenarında keder, küfürlenmiş yoksulluk, çürümüş sevdadan yana yokluk diğer yanında yârinden kalan bu türkü.

Bilmesi gereken her kez bilmekte bu türküyü. Turnaların habersiz olduğundan eminim ama onlarda bilselerdi eğer, bu türkü hatırına sevdalıların üzerinde uçardı galiba. Kusura bakma usta söyleyemedim bu türküyü hakkınca ama sana söz bende yanacağım bir sevda uğruna…

Kübra Albayrak


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,339,339,339,339,339,339,339,339,33
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Aydan Kılınç


KIZDIRDI BENİ ÇÖP POŞETİ

Çocukken , karın yağmasını dört gözle bekler ve saat gecenin kaçı olursa olsun kendimi hemen dışarıya atardım. Sırf şehre yağan ilk kara ben dokunabileyim diye …

Aradan yıllar geçti… Şimdi günlüklerimi karıştırdığımda , her yıl mevsime yağan ilk karın tarihini kolaylıkla bulabiliyorum o sayfalarda. Bu gece de çocukluğumdan kalma bir özlemi yaşadım yeniden. İlk kez değildi belki ama bu yılın ilk hissedişiydi şüphesiz.

Gecenin bir yarısı , en çok sevdiğim caddelerden geçip hiç bilmediğim sokaklara kendimi bırakmaktan hoşlanıyorum. Yalnız olmak , ellerimi ceplerime sokmak , yanımdan geçen insanların yüzlerine bakmak , arada bir de caddeden geçen arabaların korna seslerine sebep olmak gibi … Sonra tanıdık bir sokağa girmek , henüz erken bir saatse kalabalığın mutsuz yüzlerine aldırmadan yoluma devam etmek .Saat gece yarısına gelmişse eğer, caddelere biriktirilmiş bir yığın çöp torbasının hafızamla fotoğrafını çekmek. Ama hep yürüyüp gitmek , hızımı hiç kesmemek …

Ellerimin , havanın soğuğuna aldırış etmiyor olmasına seviniyorum. Şapkamın ve şapkamın arasından omuzlarıma inen saçlarımın bembeyaz olması beni mutlu ediyor. Pantolonumun paçalarının ıslanmasına çıldırıyorum. Çünkü kar yağıyor şehre , ve ben o karın üzerinde özgürce dolaşabiliyorum.Özgürlük dedim de , Tunalı Hilmi de kahve molası verip aşağıya koşturunca , Karanfil sokağın başındaki salepçi geliyor aklıma hep. Konur'daki kestaneci bir de ...

Karın üzerinde henüz basılmamış ne kadar alan varsa , yolun üzerindeki bütün ayak izlerini sollayarak daha da kenardan yürümek istiyorum . Yolumun uzamasına ya da kısalmasına aldırış bile etmeden … Karda yürüyüp izini belli etmemek düşüncesine mecazından bakamıyorum bir türü: ) Çünkü canım olduğu gibi görmek istiyor . Karda yürümek ve şehrin bütün caddelerine izimi bırakmak istiyorum. Kaybolmak istemiyorum bunca kalabalığın içinde. Suratım asık , nereye gittiğimi bilerek yürümek istemiyorum sokaklarda. Ayakkabılarımın izini görebilmeliyim ben. Ve bedenimin aslında bir gölgeden ibaret olmadığını… Görmeliyim ki , eve döndüğümde aynadaki yüze ben diyebileyim.

En güzel tarafı da bu sanırım. Eve dönmek !
Boş bir sayfa açmak eskiz defterimden ve en çok kullanılmışlarından bir kalem seçmek kendime…
Sonra oturup çizmek …
Sonra düşünüp çizmek …
Sonra takılıp çizmek …
Sonra tıkanmak 9

İyi de, her gece bu kadar çöp nasıl birikebiliyor şehrin caddelerine ? Peki her sabah bunun dönüşümünü sağlayabilecek , yerine koyabilecek bir şeyler de yapabiliyor muyuz acaba ?
Elbette yapıyoruz …
Ne mi ?
Çöp poşetleri …

Çizmek istemiyorum çöp poşetlerini …

Aydan Kılınç


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,759,759,759,759,759,759,759,759,759,75
8 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Çetin Yalçın
http://www.kaktusrehberi.com/default.asp?id=83&mnu=83
Yaklaşık 25 yıllık bir kaktüs tutkunu olan Avukat Çetin Yalçın'ın kendi koleksiyonundan çekilmiş diğer fotoğrafları görmek ve Kaktüslerle ilgili pek çok bilgiye ulaşmak için www.kaktusrehberi.com adresini ziyaret edebilirsiniz.


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 5.300 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


ÖMÜR ESKİSİ

Görgü tanığım yok ki
bu gönül yarasını senin açtığına inandırayım şu kalabalığa...
Bu yüzden hudut dışı ederler beni aşktan
Fiyakamda bozulmuş sen en iyisi kimseye sezdirmeden
Damlayıver açık yaralarımın üzerine...
hem niyetliyim ben sana
seni öpmeden uyanmayacağım aşktan

Bir bardak çayım kalmış
Ne sen kalmışsın ceplerimde nede metelik
Ensenlenmişim gözlerinden mutluluğu çalarken uğursuz böceğim,
konamıyorum hiç bir parmağa papatyalar yollarını değiştiriyor
ilk umut girişimimde Taksim meydanında assalar beni
ruhunda gömülse seni bekleyişlerim
okuyarak eşşek olmuşum babamın dilinde adamlık türküleri
benim dudağımın kenarında sen kalmışsın

Hüseyin Avni ÇAKMAK

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Çizer : Ahmet Ercan

 


 Kıraathane Panosu



Babamla Dans - Suat Sungur



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Mart sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

"Must Love Dogs" Türk sinemalarındaki ismiyle "Aşkla Randevu". Bu filmin orjinal web sayfasında bulunan http://www2.warnerbros.com/mustlovedogs/downloads.html ve bilgisayarınızın monitörünü hiç üşenmeden temizlemeye aday dört sevimli köpek var. Siz istediğiniz bir tanesini alıp bilgisayarınıza indirmeye ne dersiniz? Yok ben bilgisayarıma ekran koruyucu indirmem derseniz http://www.pcworld.com.tr/resim/ekran_temizligi.swf kısayolunda bu ekran koruyucunun nasıl çalıştığını gösteren flash versiyonu seyredebilirsiniz. Hem de indirmenize gerek olmadan. Ben bilgisayarım için daha canlı ve gösterişli ekran koruyucuları istiyorum diyenler için ise http://www.wallpapers.com/ web sayfasını tavsiye edebilirim. Bu web sayfasında bilgisayarınızın ekranına farklı bir boyut getirecek ekran koruyucular ve duvar kağıtları bulacaksınız.

Bu kadar yeter ya, ben n'olacağım diyenler için tabi ki flash oyun sitesi tavsiyemizi unutmuyoruz. Bu defa http://www.marmaraoyun.com web sayfasını denemenizi tavsiye ediyorum. İyi eğlenceler.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3752 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Bensonhurst Blues
Oscar Benton









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080226.asp
ISSN: 1303-8923
26 Şubat 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com