Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.386

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 29 Şubat 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : BEN ARTIK RAHATSIZIM!..


Merhabalar,

Jennifer Lopez Umutlarım gittikçe tükeniyor. Kalan umudumu besleyecek kar yağmazsa kısa zamanda tükenecek. Neden mi? Gelin biraz dertleşelim. Yaşım icabı 12 Eylül öncesini ve az sonrasını iliklerine kadar yaşayan bir adamım. 12 Eylül'e varan yolu bizzat yürüyerek aştım. İşte o nedenle üniversiteleri önemsiyorum.

Az önce 20 yaşında bir üniversiteli gencin, "28 Şubat, Erbakan'ın hikmetini içine sindiremeyenlerin eseridir." dedi. Ondan önce Nazlı ön adlı islami sosyetik gazetecinin "28 Şubat, Refahyol'un başarısına indirilen darbedir." demesinin hiç anlamı yok benim için ama baştaki lafı eden gencin söylediği ve ona alkış tutanların tasdiklediği çok önemli. Bu çocuklar 28 Şubat sürecinde daha 9 yaşındaydılar. 11 yılda beyinlerine zerkedilen ilacın etkisiyle maalesef şimdi hepsi birer İslam neferi. İşte bizim korkumuz bu ilaç. Açık sözlü bir başka genç yanında oturan başı bezli kızdan artık rahatsız olduğunu söylüyor. Tüm çirkinliklere rağmen, daha bir ay evveline kadar zerre kadar rahatsızlık duymadığına emin olduğum bu çocuk artık ben rahatsızım diyor. Bu işi bu hale getirenler, tırmandırıp bir atom bombası gibi gençlerin kucağına atan iktidar ve destekçisi, hepinize yazıklar olsun. Şimdi başını taşlara vuran Bahçeli, adını aldığı Devlet'in, iktidarın 17.madde yutturmacasıyla oyuna gelmesini içine sindirebiliyor mu acaba?

Tangır tungur Dengir diye bir başkan yardımcısı hukukçu vekil çıkıyor ve gidişattan, kurma YÖK Başkanından şikayetçi olan onlarca rektöre ceberrut diyor. Aynı zat, tüm bu Anayasa değişikliğinin bir oyun olduğunu itiraf ediyor ve mevcut kanunların bezin her yere girebilmesi için yeterli olduğunu söylüyor. Gereğini yapmayanları da kanunlara karşı gelmekle suçluyor. Bakın hele şu nalıncı keseri hukukçuya! Ortada en yüce mahkemenin aldığı karar, 17. madde, türlü içtihatlar varken, o kanunları yok sayın bakın sorun nasıl halledilecek deme cesaretini gösteren bu aymaz aslında ceberrutun dik âlâsı değil de nedir?

Bakın bu soytarıların kaybedecek hiç birşeyleri yok. Aksine bunlar kaotik ortamların yağmuruyla beslenip büyüyorlar. Hepsi birer siyasi obez. Bir kere seçildiler mi yedi cedlerine yetecek mamayı alıyorlar ama gene de doymuyor, istedikçe istiyorlar. Bunları alaşağı etsen de, üstündeki pasağı şöyle bir silkeleyip kaldıkları yerden devam ediyorlar. Olan memleketime oluyor. Bu insanları böldüler, yetmiyor daha da parçalamaya çalışıyorlar. Yarın üniversitede birbirine giren gençleri gördüğümüzde atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş olacak. Yeni bir 12 Eylül'e özlem duyanların ellerini ovuşturmaya başladığını neden göremiyor bu kör beyinliler?

Yazık ediyorsun bu memlekete Tayyip Bey, yazık. Bu aralar sesin fazla çıkmıyor, yerine kuklaların takırdıyor. Sustur şunları Tayyip Bey, sustur ki bu işin günahı senin boynuna kalmasın. Hoşçakalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Seyfullah Çalışkan

 Deniz Fenerinin Güncesi : Seyfullah Çalışkan


  KÖY YOLLARININ TOZLU GÜNLÜĞÜ- 1

Doğuca köyünden çıkıp Katırlı sırtından Göve yoluna düştüğümüzde gün ortasındaydık. Yerlerde bölük börkçük, alaca bulaca kar vardı. Özellikle orman kuytularında, meşe gölgeliklerinde beyaz adalar gibi duruyordu. Yollar ıssızdı. Ne atlı, ne yaya ne de otomobillere rastlayabiliyorduk. Bir süre sonra alışıyorsunuz. Issızlığın da kendine özgü bir şarkısı olduğunu hissediyorsunuz. İnsanı düşlere götürüyor, resmen anılara boğuyor. Meşelikler Anadolu'nun her yerinde aynıdır. Yumuşak eğimlerden kayalık yamaçlara kadar her yerde aynı sıklıkta ve aynı boydadırlar. Sonbaharda kuruyan yapraklar bütün kış boyunca dallara yapışıp öylece baharı beklerler. İnatçıdırlar. Poyraza, karayele kolay pabuç bırakmazlar.

Saatlerdir köyleri geziyoruz bir tek araçla bile karşılaşmadık. Göve'ye girerken yanımızdan kocaman bir cip geçti. Ankara plakalı kocaman siyah bir şey. Cipin geldiği yere bakınca çelikten bir kule inşa ettiklerini gördük. Henüz yarısını yapabilmişler. Hayır, paraşüt kulesi değil. Cep telefonları için dikilenlerden. Bu köylerde kaç kişi kaldı? Kaç cep telefonu kullanıcısı bu kuleden yararlanacak anlamadım gitti. Ama onlar uyanık adamlardır. Bir bir saymışlardır. Para getirmeyecek hiçbir işe girmez, yaş yere hayatta yatmaz bu adamlar. Yaza doğru bu köyler yeniden canlanacak. Aynı meşelerin yapraklanması gibi. Hemen hemen her köyde yaz başında kazanlar kurulur. Okulun bahçesinde veya köyün hemen üst başında. Kuzular kesilir, keşkekler kaynatılır. Her tarafa haber salınır. İlçedeki amir memur takımına da özel ulaklar salınır. Dua günü duyurulur. Genelde bu etkinliğe yağmur duası dense de tam olarak bunu karşılamaz. Çünkü yağmur bol da yağsa, kıt da olsa her sene yapılır. Dua veya davet günü dendiğini de duymuşluğum vardır. Genel olarak keşkek günü olarak da dillendirilir. Bundan on yıl önce ilçenin kaymakamı bu davetlerin hepsine sektirmeden katıldığı için kasabalı tarafından ayrı bir unvanla anılır olmuştu. Kasabalının ona yakıştırdığı isim öyle çirkin bir şey değildi. Sadece Keşkekçi Kaymakam diyorlardı.

Bu yakıştırmayı sadece keşkeği çok sevdiği için de almamış. Söylentiye göre sabahleyin karşılaştığı daire amirlerine "Bu gün keşkek var mı." Bu gün hangi köye keşkeğe gidiyoruz? Bürüm'ün keşkeği amma da güzelmiş yahu," tarzındaki muhabbetlerinde bu yakıştırmada etkili olduğu söylenmektedir. Keşkekçi Kaymakam şimdi nerededir? Hangi mevkide ve hangi hizmettedir kimse bilmiyor. Bildiğimiz bir gerçek varsa köylüler kendine yakın hissettiklerine her zaman bu tür yakıştırmaları yapar.

Biraz okumuş yazmış insanımız köyler ve köylülere romantik bir pencereden bakma eğilimindedir. Çünkü onların kafasında köylüler yoksul ama çalışkan, dürüst ve kirlenmemiş, cömert ve bir o kadar da merttirler. Sözlerini insandan, gözlerini budaktan sakınmazlar. Açık söylemek gerekirse benim de böyle bir hastalığım vardır. Birileri çıkıp yanıldığımı gösterse de inadına bu inancımı korumaya çalışırım.

Bundan birkaç yıl önce yollarımız yine böyle dağlara vurduğunda otuzunu biraz geçmiş bir köylüyle karşılaştık. Çam ormanlarının iyice seyrekleştiği o ıssız dağ yolunda onu arabamıza aldık. Hoş beşten sonra filanca köye gidiyorum dedi. Zaten yolumuzun üzeriydi, başımız gözümüz üstüneydi ve kimse böyle bir yerde zaten yolda bırakılmazdı. Laf lafı açıp sohbet sürerken konu partiye purtuye gelip dayandı.

Zaten yoldaysanız ve yol da kötüyse ki bizimki öyleydi, "Bu hükümet de yolları yapmadı. Kısmet artık, belki gelecek seçimlerde yaparlar;" muhabbetini kendiliğinden kucağınızda buluverirsiniz. Bizimki de tam böyle oldu. Köylü vatandaş "Her sene seçim olmalı," dedi. "Her sene seçim olmalı ki köylü unutulmasın." Bağımsız milletvekili adayı bilmem kim her gün bir köye gidip kazanlar kurdurmuş ve aş dağıtmış. Öteki vekil adayları da vatandaşın her derdine seferber olmuş. "Annem hastalandı. Para yok pul yok. Sinop'a gittim. Bağımsız milletvekili adayı, fabrikatör …… yol paramı verdi. Yeşil kağıt işini de kaymakam halletti. Meclise, üç milletvekiline de ayrı ayrı gittim. Biri kalacak misafirhaneyi ayarladı. Biri hastaneye yatırma işlerini, öteki de tedavi masraflarını karşıladı. Eee elleri mahkûm. Köyde tam yetmiş oyum var. Boru mu bu? Boşta bulunup "Sen köyün muhtarı mısın yoksa?" diye soruyorum. Yok, muhtar başka bir arkadaş," diyor. Yarım saat sonra onu köyüne bırakıyoruz. Ortada ne yetmiş kişi var ne de yedi hane. Bütün köy İstanbul'a göçüp gitmiş. Sizin anlayacağınız bizimkisi bayağı uyanık. Milletvekili adayları ve meclistekiler bir yana bizim bile sırtımıza binmeyi başardı. Üstelik bize oy da lazım değil. En azından kendi kendimizi teselli edecek bahanelerimiz var. Biz insanlık görevimizi yaptık.

Çok değil bundan yirmi yıl önce bu köyler cıvıl cıvıldı. Eskiden çok tavşan olurdu bu meşeliklerde. Şimdi sadece keklik var. O da tek tük. Binde bir, denk gelirseniz artık…

Seyfullah
seyfullah@kahveciyiz.biz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Hamdi Topçuoğlu


BOZDAĞ YOLUNDA

Ege'de bahar böyle geliverir. Hava çok soğuk dersiniz, güneş açar. Bakarsınız ki bademler bayramlıklarını giymiş. Artık tatil günü, evde durmak zamanı geçmiştir. Okullar için hazırladığımız "Doğal Ortamda Eğitim" etkinliklerinin Sart - Bozdağ - Ödemiş parkurlarında inceleme yapmamız gerektiğine göre, bahanemiz de hazır. Biz de zamana uyuyoruz.

Belkahve'ye tırmanmadan az önce yoğun bir duman içinde kalıyoruz. Gözün görebildiği her şey toz kaplı: ağaçlar, çatılar, çitler, duvarlar… kuşlar kanatlarına yağan tozdan uçamaz sanırım buralarda

İzmir, EXPO 2015'e aday. Teması da "sağlık. Bu fuar, bu tür rezaletlerden kurtulmamız için bir umar olabilir.

Geçenlerde BİE üyelerine bir çuval para harcanarak tanıtım yapıldı. Adamlar buraları gördülerse "Sağlık" ın EXPO 2015'e tema olarak seçilmesini her halde kara mizah olarak algılamışlardır.

**** Ankara yolu, Ahmetli'ye dek sağında solunda ne kaldığını göstermiyor; öylesine yoğun bir yapılaşma var. Yıllar önce, hafta sonları bu yoldan İzmir'e inerken her kilometrede farklı bir iklim yaşardım. Salihli'de yeşil olan başakların Kemalpaşa ovasında sarardığını görmek, Kemalpaşa'nın kirazından, Dombaylı'nın şeftalisine geçmek az zenginlik değilmiş doğrusu.

Salihli'ye yaklaştıkça sağda solda budanmış üzüm bağlarını gördükçe, birkaç gün önce karşılaştığım Sarıgöllü eczacının sözlerini anımsadım.

- Son yıllarda üzümden çok iyi para kazanıyoruz, demişti eczacı. Pamuk ekiyorduk eskiden. Şimdilerde pamuk tarlaları, üzüm bağlarına dönüyor.

- Bildiğim kadarıyla tütüncüdür Sarıgöllüler, dediğimde.

- Birkaç yıldır tütüncülük neredeyse bitmişti, ama bu yıl iyi para etti tütün. Seneye birçokları tütün dikecek, demişti.

Tam bize göre bir ziraatçılıktı eczacının anlattıkları. Devlet ürün planlaması yapmayınca çiftçi, bir önceki yıl ne para etmişse, onu eker, diker bizde. O yıl da başka bir ürün para eder; o, yine açıkta kalır. Oysa girmeye çalıştığımız AB'de her çiftçi aklına eseni tarlasına ekemez, dikemez. O topraklarda belirlenen ürün buğdaysa buğday eker, mısırsa mısır. Çünkü bu, hem tarlanın verimliliği için, hem de ürünün ilaçlaması, gübrelemesi için zorunludur. Eğer ulusal veya uluslararası pazarda bir sorun doğar da orada üretilen ürün düşünülen değeri bulamazsa, devlet çiftçiyi destekler.

****

Şehirlerarası yollarda dinlenme tesisleri, dünyanın neresine giderseniz gidin, önce temizlik, sonra lezzet ve fiyat açısından değerlendirilir. Yıllardır seyahat ederim. Hâlâ temizlik sorununu çözemediğimizi biliyorum. Ön tarafta yemek satalım diye uğraşır nice anlı şanlı tesis, ancak tesislerinin arka taraflarını çöplük olarak kullanırlar. Oysa benim gibi birçok kişi ön tarafta yemek yemeden önce tesislerin arkasını gezer, tuvaletine bakar.

Bu kez gerçekten çok güzel bir tesis görmenin mutluluğunu yaşadım. Çalışanlarıyla, fiziki özellikleriyle, çevresiyle gönül rahatlığıyla yemek yenilebilecek bir tesis MRT. Salihli'ye gelmişse insan, elbette odun kebabı yemeli. Kuzu etinden, yumuşacık; ama yağsız. Keşke bu tesislerin sayısı daha çok artsa.

****

Beyaz kürkünü giymiş Bozdağ'ın bütün görkemiyle bizi çağırdığını hissediyoruz. Sapağı dönüyor, dar ve çok dönemeçli yollardan döne dolaşa çıkmaya başlıyoruz. Kış uykusundan uyanmaya hazırlanan ova geride kalıyor. Sağımızda solumuzda kar parçaları. Allahdiyen, Salihli ovasına egemen villalarla doluvermiş son geldiğimizden bu yana. Yolda yoğun bir trafik var.

- Bugün pazar, hava limonata gibi. Bozdağ'da kar yükünü almış, şaşılacak ne var bunda?

Kırkoluk'a varmadan bir dönemeçte duruyoruz. Gözüme ta ötelerde boğazın arasından bir mavilik çalıyor. Bilmez miyim orayı:

- Bakın, diyorum çocuklarıma , ben öğretmenliğe ilk o maviliğin bir kıyısında başladım. O boğazdan Demirköprü Barajı'na çıkar, baraj gölünü izleyen yolun tozunu yuta yuta giderdim Köprübaşı'na. Gediz, Murat Dağları'ndan başladığı yolculuğunda toprağı, meşe kütüklerini yüklene yüklene gelir, o mavi gölde biraz soluklanır, sonra bir daha düşer yollara; bu gördüğünüz ovaya aş, ekmek ola ola gider Ege'ye. Bu, binlerce yılın ulu suyu, son otuz yılda Menemen ovasında zehre dönmüşse, biz lanetlenmeyi çoktan hak etmiş bir kuşağız.

- Paranın dünyada ilk kez Sart'ta kullanılmasını nasıl yorumlarsın, diye soruyor oğlum gülerek.

****

Bozdağ kasabası bir vadinin içinde sıkışıp kalmış. İnsan kendisini İsviçre'de sanıyor. Yolun sağında solunda piknikçiler kartopu oynuyor. Biz de iniyoruz arabamızdan. Karda ayak seslerini duymayalı ne de çok olmuş… Uzaklaşıyorum insanlardan. Aklımda, sırtında, 30-35 kilo yükle eşkıya peşinde koşan Mehmetçikler var. Kaçı daha önce karda yürümüştü, kardan adam oynamıştı ki…

Bozdağlı kamburu çıkmış bir adam, ineğinin ipini tutmuş evine gidiyor. Selam veriyorum.

- Yiyecek yok, ne yapalım. Ta güney yakada kar erimiş. Orada otlattım biraz, diyor.

Ne söyleyeceğimi merak bile etmiyor. Belli ki üşümüş; yürüyor yoluna.

Kar, kimine eğlence, spor; kimine eziyet; işkence…

Gölcük'ten Ödemiş'e inerken Muzaffer Sarısözen'in buralardan derlediği bir türkü dolanıyor dilimize:

Mezarımın taşı Bozdağ'a karşı
Üstünün toprağı, gözümün yaşı
Çakırcalı'yı vurdular akşama karşı

Uyan anam uyan gör neler oldu
Karıncalı dağ başı kan ile doldu…

Nedenini bilmeden ya da bilip de söyleyemeden, nakaratı bir ağızdan döne dolaşa söylüyoruz.

Hamdi Topçuoğlu
egerem@yahoo.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,579,579,579,579,579,579,579,579,579,57
7 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Ahmet Şeşen

 Enişte'den Erişte'ler : Ahmet Şeşen


  Takıntıdan mı sakınsak, Sıkıntıdan mı yakınsak ?

Geçenlerde konuşuyoruz, konu döndü dolaştı geldi takıntılara. Saymaya başlayınca "Ne çok takıntım varmış !" diye bunaldım... Bunalınca sizi de kapsama alanına aldım... Tek başına takılmanın ne akıntıya ne de takıntıya faydası var. Sizlerle birlikte belki yüreğim bile dayanır takıntıya, belki de kürek bile çekeriz akıntıya...

Yıllar önce; bu paragraf ile başladığım "Akıntıya KÜREK Takıntıya YÜREK Dayanmaz"
http://www.kmarsiv.com/sayilar/20040305.asp#sesen
başlıklı yazımda anlattığım TAKINTI sayısının, yılların AKINTI sayısına paralel olarak artacağına dair en ufak bir kuşkum yok idi. Yazıda; özet olarak sıkıntısız 6 takıntıdan sözetmiştim. Kaldığım yerden devam ediyorum...

Takıntı No : 7
Yer : Banyo
Konu : Unutulan Bornoz

Sözüm ona yıkandım ama bir tuhaf KAŞINTI, unutmuşum bornozu. Hele bir de evde kimse yok ise. Şimdi kara kara ve sırılsıklam biçimde küvetten çıkabilmenin, yollarda kaymadan bornozun yanına varabilmenin hesabını yap, offf of ! Acep kuruyana kadar beklesem mi ? Genel tuvaletlere El Kurutma Makinası, evlere Çamaşır Kurutma Makinası yapan kafalar neden Duş Kurutma Makinası yapmazlar hiç anlamış değilim. Duşları var ama düşleri yok işte ..!

Takıntı No : 8
Yer : Memleketin herhangi bir yeri
Konu : Pazar Bulmacası

Cumhuriyet'in Pazar Bulmacası mutlaka zamanında alınmalı ya da zamanında markete telefonla sipariş edilmeli. Saatler ilerledi mi ya Cumhuriyet kalmıyor ya da Pazar Bulmacası. Sonrası bir büyük SIKINTI. O market senin bu market benim dolaş dur, bir de "Kalmadı Abi, zaten az geliyor" dediklerinde kudur !

Takıntı No : 9
Yer : Pendik/Yalova Hızlı Feribotu
Konu : RTE

Hızlı feribota için her daim bir BAKINTI halindeyim. Ya feribotun üstünde RTE yazıyor ise ? Kimbilir hangi dalkavuğun aklına geldi yaşayan birinin adını feribota vermek ? Bir de alakası olur insanın. Piri Reis olsa, Barbaros Hayrettin olsa, kısacası denizle ve/veya denizcilikle ilgili bir isim olsa, neyse ..! "Bir sonraki feribotun saati kaç ? Yok, yok vazgeçtim, bu feribota binmeyeyim, nasılsa aynı dümenin suyunda değiliz"

Takıntı No : 10
Yer : Sanal Alem
Konu : Facebook

Davet etmeyin beni Facebook'a, sinir oluyorum yahu ! KASINTI hali ile; Üniversite arkadaşlarımla görüşüyorum, Lise arkadaşlarım var görüşüyorum. Hatta; İlkokul arkadaşlarımdan bile görüştüklerim var. Son tahlilde; "Canan'ı bulmak için Facebook dışında bir metodu olan var mı ?" diye sormadan geçemedim.

Takıntı No : 11
Yer : Genel
Konu : Scrabble'de iğrenç harfler gelmesi

Bu tam bir YAKINTI hali ! Nasıl olur da benim gibi kelime hazinesi geniş, bulmaca kültürü müthiş bir adama böyle iğrenç harfler gelir de 3-5 puanlık kelimeciklerden bir adım öteye geçemez hali yani. Oturduğumuz yerleri mi değiştirsem ? Dur bakim, bir de sol el ile taşları çekeyim en iyisi... İğğğkkk ! Oynamıyorum ya ..!

Takıntı No : 12
Yer : Salon
Konu : Fenerbahçe'nin maçını izleme

Geçen gün galip geldiğimiz maçta üzerimde ne vardı ? Kısa pantolon. Yok, o değildi, onu bunu bilmem, Bursa 2 tane taktı o kısa pantolonla bir daha asla giymem. Yine geç kaldım, yedik işte golü ..! Daha 4.dakika be, ayıkla şimdi princin taşını. Bu kez YIKINTI olacak herhalde, dalga dalga geliyorlar. Kül tablası sağda mıydı solda mı ? Mutfağın hangi ışığı yanıyordu ? Yok, olmuyor bir türlü 1-0 yenik kapattık ilk yarıyı. Kupadan eleneceksin alt tarafı, dünyanın sonu mu ? Değil elbette, 24 senedir kupaya hasretsin zaten ve fakat bir umut kirlide buldum ve değiştirdim siyah uzun donumu. Sevilla'yı yenerken balkon kapısı açık mıydı ? Gooool ..! Aslanım Gökhan, 1-1 oldu, işte, artık kıpraşma en iyisi eniŞTe. "Hasssxxx, lem buna da kart mı gösterilir be ?" dedim masayı yumruklarken. Şarap döküldü üzerime, değiştirmem lazım siyah uzun donumu. 90 dakika bitti, 4 dakika uzatma verdiler, hemen çıkardım, "Bu saatten sonra birşey olmaz nasılsa !" dedim ve o golü adeta ben yedim. "Hasssxxx ...!"

Takıntı. Takın.. Tak... Takma... Ne tak, ne takma... Veya; ister tak, ister takma...

asesen@kahveciyiz.biz


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,009,009,009,009,009,009,009,009,00
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Uğur Erdoğan

 BaLdaki Tuz : Uğur Erdoğan


  büLent'in devrimi

pazartesi gününden beri medyadaki çaLkantı bitmedi gitti.. düşünebiLiyormusunuz ne idüğü beLirsiz haLkı oyaLamak için çekiLen bir show programında hiç umuLmadık biri oLan büLent çok ciddi bir çıkış yaptı askere evLat verme konusunda.. çok iLginç.. herkesin diİlinde oLanı o bir çırpıda söyLedi… aLLah ona evLat veremiyor ama o evLat ruhunu çoktan yakaLamış.. sessiz çoğunLuk oLan anaLara rağmen yakaLamış.. kavruk babaLara rağmen yakaLamış üsteLik.. yani bu çıkışı ondan hariç biri yapması gerekirken onun yapmasında sizce de bir tersLik yok mu.. ?

büLent oLayını şöyLe bir kenara bırakırsak artık bu iş sadece anaLara düşmüyor, gençLerde askere gitmek istemiyor.. bakın işte yıLLardır açık öğretim yoLu iLe kayıt tazeLeyip askere gitmemenin yoLLarını arayanLar, yurt dışına çıkarak kendini iş sahibi ya da çaLışıyormuş gibi göstermek isteyenLer, kendi öz açıkLamaLarı iLe askere gitmemek için yurt dışına futboLcu oLarak tranfer oLanLar.. ve bu işi en açık biçimde yapan ''vicdaniredciLer...'' devLet kapı duvar ediyor vicdaniredciLeri, onLarda AİHM dahiL tüm mahkemeLere başvuruyor.. şimdi de büLent aynı kıskaca girecek büyük ihtimaL.. ama medyadaki kadın yazarLarın ayakLanmasına da vesiLe oLdu hiç şüphesiz.. pazartesi gününden beri kadın köşe yazarLarını okursanız artık anaLarın askere oğuL gönderme devri nerdeyse sona erecek gibi.. zaten profesyoneL askerLik başLadı biLe.. uzman çavuşLar kimdir, statüsü nedir.. neyin iLk adımıdır..?

yani görüLdüğü üzere, geneLkurmay'da o kadar kör değiL, onLarda bir şeyLerin farkında.. gerekLi adımLarı başLatmışLar ama hazır eLde oLanLar varken şunu da yapayım, giderse gider, zaten 30.000'i aşkını gitmiş havasında.. geneLkurmayın bir kere asker buLamama gibi bir şansı yok, çaLarsın sakarya memLeket havasını anında otogarLar eLLeri kınaLıLarLa doLar taşar.. harekatın başLadığı gün radyodan kanaL d'nin haber programını dinLiyorum.. ismini hatırLayamadığım emekLi bir aLbay ya da emekLi bir generaL konuşuyor stüdyodaki mikrofona ve aynen şunLarı söyLüyor..

''çocukLar şimdi aç, suLarı yok ama gerekirse ayağından ayakkabısını çıkartır içine kar doLdurur eritip içer… yiyecek ikmaLi yapamıyoruz çünkü arazi şartLarı çok kötü.. ama onLar buLdukLarı herhangi bir hayvanı yada otu yiyerek yaşamLarını sürdürüyorLar.. ''

sunucu m.aLi birand denen şahsiyet ağzını açıp da neden açLar ki, neden suLarı yok ki, siz ayakkabınızın içine kar doLdurup içme eyLemini yaptınız mı tadı nasıLdı, ikmaL yapamadığınızı söyLediniz peki ordunun o kadar heLikopteri nerede duruyor, dağı taşı mağaraLarın ağzına kadar girip bombaLayan çevikLikte o kadar heLikopter ve uçakLarımız varken siz çocukLarımıza dışarıda buLdukLarı otu ve hayvanı mı reva görüyorsunuz, biz bunun için mi devLete vergi veriyor ve hazineden en büyük payın size geLmesini sağLıyoruz diyemiyor ve radyo başında beni çiLeden çıkartıyor..

çünkü farkına varamıyor bu miLitarist propagandanın... osmanLı imparatorLuğu ve sonrasında yetmişbeş yıLLık Cumhuriyet tarihi boyunca poLitik ve ekonomik oLarak hakim oLamadığın böLge içinde son yirmi beş yıLdır çökertemediğin terörist faaLiyeti eLindeki en ucuz maLzeme iLe bitirmeye çaLışmışsın onca zaman…

jitemciLer, özeL timciLer, beyaz renauLtLar, susurLuk, çatLı, yeşiL, korucuLar, pkk, eroin, kara ve de koLay para..

sahi ya mehmet oLarak topLamda kaç sent ediyorduk biri hatırLatsın mümkünse…

Uğur Erdoğan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Gökçe Gerçek

 Kahveci : Gökçe Gerçek


   BİR ADAMIN GÜNCESİ

Kalp, kalbi düşlüyor...

Beynim zonkluyor hala..Dün gece klasik dağıtmalardan birini daha yaşadım...Seninleyken de dağıtırdık gerçi..Ama daha bir mütevazi mi olurdu ne?. Yaa.. Mütevazi dağıtmak nasıl bir şey ki?..Neyse karalamak istemiyorum sayfayı..Yazdım bir kere, geri alamıyorum yaptığım herşey gibi!..

Herşeyi bir tarafa atalım..Gerçekten seni özlediğimi hissettim. Aslında bunu biliyordum da kendime söylemekten kaçınıyordum salakça..Birlikteyken yaptığımız herşeyin o zaman değil de şimdi sürekli aklıma gelmesi, aşkın oyunlarından biri..Son zamanlarda kendimden o kadar uzak şeyler yaptım ki, beni tanıyanların ağzından anlatıldığımda onlara inanmakta güçlük çektim..Evde bile kendimle, resimlerinle saklambaç oynuyorum, bir çocuk gibi..Hayır, onları kaldırmak gibi bir isteğim de yok..Herşeyin devam ettiğine inanmak istiyor beynim..

Bunu kesinlikle anladım biliyor musun? İnsan bedene aşık olmuyor..Öyle olsaydı şayet, etrafta sürüyle var..O olmadı, başkası olur derdim..İnsan, insana aşık oluyor..Her yer, herkes boş sanki. Nereye gitsem, kimi görsem, kimle dağıtsam..Boş demekle dolmuyorum. Boşun anlamı zenginleşiyor. Arkanda bıraktığın umutlarımın favori rengi bu günlerde siyah, tıpkı en çok sevdiğim gözlerinin altına çektiğin kalem gibi..siyah, simsiyah!..

Kendimi bir şarkıya benzetsem ya da kendime verdiğim önemi anlatsam sana, Placebo'nun en sevdiğin şarkısı Summer's Gone'ın bitişinde duyulan gitarın sesi kadar derdim. O şarkıyı çok severdin..Ben seni daha çok seviyorum şimdi..Daha çok, daha çok...

Ayrılıkla ağzına kadar doluyum..Taşmak istiyorum, taşamıyorum..Seni aramak istiyorum, arayamıyorum..Hani benzetmeye çalışsam, en sevdiğin ceketinin bir düğmesi kaybolur da, yerine aynısını bulamazsın..Bu yüzden diğer düğmeleri de değiştirmek zorunda kalırsın ya, öyle birşey sevdiğinin hayatından çıkması..Kendisini senden alıp götürüyor ama ardında bıraktıkları O'na bağlı değişiyor, değişmek zorunda kalıyor.. Her erkekte olduğu gibi sanırım durum bende de aynı olacak! Bir zamanlar deli olduğum kadını günün birinde başka bir adamın kolunda gördüğüm zaman, hem O kadının benim olduğu zamanları hatırlayıp yüceleceğim hem de benimle yaşadığı güzellikleri yanındaki adamla yaşıyor olduğunu düşünüp kıskançlık krizlerimi zapdedemeyeceğim!.. O an ne aşkımı örtebileceğim ne de gururumu...

Sürekli aklıma geliyor ne yapmalıyım? Üzüntülerin hep minyon olurdu senin, o güzel gülümseyişin hep dudaklarındaydı..Bazen gözünde ki yaşa tanık olurdum da, yağmurdan bile berrak inerdi yüzüne..Şeffaf olurdun..Çoğu zaman hayal gibiydin..Arasıra hayat tadında da olurdun..Eğri, doğru herşey gibi..Özlediğim sen gibi..

Senin bana söylediğin bir söz vardı kitaptan, okurken altını çizdiğin.."Tünelin ucunda ışık görünmese bile, ışık varmış gibi yürümek ve ışığın görüneceğine inanmak gerekir." Yürüyeceğime inanmak istiyorum..Işığa inanmak istiyorum..

(Gece siyah, saat: 02.45)

Gökçe Gerçek


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,639,639,639,639,639,639,639,639,639,63
8 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Çetin Yalçın
http://www.kaktusrehberi.com/default.asp?id=83&mnu=83
Yaklaşık 25 yıllık bir kaktüs tutkunu olan Avukat Çetin Yalçın'ın kendi koleksiyonundan çekilmiş diğer fotoğrafları görmek ve Kaktüslerle ilgili pek çok bilgiye ulaşmak için www.kaktusrehberi.com adresini ziyaret edebilirsiniz.


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün 5.300 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


" ecel "

ana sen beni unutma
sana geç gelsin ölüm
oğlun ölümle barışık.
ana ecel dilen bana tanrıdan
borcun olsun ana,
           borcun olsun
sana bir ecel borcum olsun.

ana bana ecel dilen tanrıdan
ana sen uzun ömürlü ol
oğlunun ölümünü görecek kadar.

Erol Uçar

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Babamla Dans - Suat Sungur



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Mart sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Outdoor hiç bu kadar keyifli anlatılmamıştır desem yeridir. http://www.dask.org.tr/ ...Mağara giysileri genellikle eskidir. İlk giyişten sonra üzerlerinde kalıcı, kirli kahverengi lekeler ve ilginç yırtık ve deliklerden oluşan bir koleksiyon oluşur. Mağaracılar vücudu kaplayan tulumlar ve kotları tercih ederler. Soğuk iklimlerde sweat-shirt veya ceket de kullanılır. Mağaralar ortalama sıcaklığı korudukları için, kuzeydeki mağaralar güneydekilere göre daha soğuk olurlar. Bazı mağaralarda spor ayakkabı da giyilebilir ama bileği koruyan eski botlar idealdir. Tırmanma botları mağaralar için kullanışlı olmakla birlikte iyi bir tırmanma botunu mağarada kullanmamak daha iyi olacaktır. Bir çok tecrübeli mağaracı bu ise adadığı eski, sağlam tabanlı botları kullanır...

En güzel ve de özel yemek tarifleri için http://yemektarifi.com/ ...Uzakdoğu mutfağında köri aslında yavaş yavaş pişen sulu et ve sebze yemeği anlamına geliyor. Özellikle Hindistan mutfağında sık tüketiliyor. Köri yemeğinde vazgeçemeyeceğiniz baharatlar garam masala baharatlarıdır. Tarçın, karanfil, karabiber, kakule ve defne yaprağının birlikte kullanılmasına verilen isimdir...

http://www.teiws.com/ İster eski, ister yeni elinizin altında süper bir film arşivi istermisiniz. Filmler ve diziler konusunda oldukça ayrıntılı olan bu arşivi tüm seyir meraklılarına tavsiye ediyorum. Lost , Prison Break , Supernatural , Heroes , The Lost Room , Dexter , 24 , Bionic Woman , Gossip Girl, .....

...AB, stratejik ortaklık ilişkisinin bulunduğu Çin, Rusya ve Hindistan'ın yanısıra, Brezilya'ya da stratejik ortaklık teklif ediyor. Hedef, biyoyakıt üretimi. IMF verilerine göre Gelişmiş 8 (G8) ülkeleri 2004 yılında dünya ekonomisinin % 44,69'unu karşılıyorken, 2008 yılında bu rakamın % 41,39'a inmesi bekleniyor. Piyasaların gözdesi gelişen ülkeler.... Devamı ve benzer araştırma raporlarını merak edeiyorsanız http://www.danismend.com/

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3752 / Windows / 4.48 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Kahve Molası MS Internet Explorer 5.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiştir.
Uygulama : Cem Özbatur - 2002-07©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




If - Telly Savalas









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080229.asp
ISSN: 1303-8923
29 Şubat 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com