|
|
|
27 Mart 2008 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Uzlaşalım mı?!.. |
Merhabalar,
Durum gerçekten vahim. Gamlı baykuş edasıyla ahkam kesmek değil niyetim. Aksine, işin pembe yanına görmeye çalışıyorum. Hayatım boyunca, başıma ne geldiyse, hep pembe gözlüklerim yüzünden gelmiştir zaten. Yine ondan korkuyorum ve yoğurdu üfleyerek yemeye çalışıyorum.
Son iki günün favori kelimesi "Uzlaşı". Ben özellikle "Uzlaşma" demiyorum zira sonundaki "ma" yı olumsuzluk eki olarak algılayanlar bu sıralar pek revaçta. Yediden yetmişe herkes uzlaşın diyor. Ben de diyorum, iyi de nasıl olacağı konusunda hiçbir fikrim yok. Oysa bildiğini sananlar konuşuyor. "Efendim kapatma davasını kadük bırakacak Anayasa değişikliğine evet deyin, demokrasinin önünü açın." İyi de canım kardeşim, yemin ettiğin Anayasa'ya dayanarak hakkında açılan davadan yırtmak için alicengiz oyunu yapmak olmaz mı bu? Dava sürerken hakkında konuşmak bile yasakken, Mecliste görüşülerek karara bağlamak ve açılmış olan tüm davaları bir anda yok etmek hangi hakka hukuka dayandırılacak? "Dayandırmaya gerek yok, bu zaten demokrasinin böğrüne saplanmış bir yargı kazığıdır, darbedir. (Cengiz Çandar)" Peki ya Anayasa Mahkemesinin vereceği karara güvenmiyor musunuz? "Bu Anayasa Mahkemesine otomatik güvenim kalmadı.(Gene C.Çandar)" Yani? "Eğer kapatmazsa güvenim tazelenir, aksi takdirde o kazık çıkmaz. (Bu da C.Çandar)" Hoppala, peki mevcut Anayasaya bağlı kalacağına yemin etmiş bir partinin yeminine sadık kalıp kalmadığını, demokrasinin selameti adına kim denetleyecek? "367 kararı ile soytarılığa imza atmış bu mahkeme denetleyemez." Ohaaaa!?
Tamam uzlaşsınlar, peki birinin bu işe önayak olması gerekir değil mi? Kim olacak? Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı kim? Kapatılmak istenen partinin kurucusu, seçildiğinden beri yaptığı icraatlarla taraf olduğu kuşku götürmeyen sayın Gül. Gül Baykal'ı çağıracak, uzlaşın diyecek, yan odada Tayyip Bey dinleyecek. Baykal çıktıktan sonra içeri girip, "Ben demedim mi sevgili kardeşim, bu münafıktan bize hayır gelmez. Gel biz bu işi referanduma götürelim." "Götürelim anasını satayım! El mi yaman bey mi yaman görsünler. Kim laik kim değil çıksın ortaya, halk vazgeçtikten sonra kim takar Yalova Valisini!"
Ciddiye almadıkları iddianameyı küçümseyerek bir yere varılabileceğini sananların üzerine basa basa söyledikleri bir cümle var. "Gazete küpürlerine dayanılarak hazırlanmış bir iddianame." Son dört yıldır incelemeye alınan partinin yediği herzelerden haber almanın en etkin yolu medyayı takip etmek değil mi? Bizzat muhabirlerce izlenen, fotoğraflanan olayların gazetede yer almış olması onları değersizleştirir mi? Tekzip edilmemiş, aksi söylenmemiş her olayın, laikliğin ihlal edildiğine dair kanaat uyandırmada rol oynayabileceğini bir AKP'liler bir de onların yalakaları bilmiyor herhalde. Bir partinin odak olduğunu anlamak için 162 sayfalık bir iddianame ve gazetelere de düşerek halka malolmuş olayların listelenmesi gerekir. Konu bu kadar basittir be hey körler sağırlar topluluğu!
Bir başka argümanları da; "Dünyanın hiçbiryerinde kapatma yok. Kimse kapatmıyor biz 26 tanesini kapatmışız." yalanı. Yetkili ağızların konuşmalarını izleyenler hatırlayacaklardır, kapatma her demokraside var. Bizde kapatılan 26 partinin 17 tanesi zaten parti olamadıklarından, kalanları da bölücülük ve Cumhuriyetin köküne kibrit suyu dökmekten kapanmış. Bir de darbelerle kapatılıp tekrar açılanlar var. Peki, AKP gibi bir partiye sahip olmadıkları için şanslı addedilip kapatma davasına konu olmayan ülkeleri örnek göstermek yerine, aynı milli görüş çizgisinden gelip dört defa haklı gerekçelerle kapatılan partilerin kökünden üremiş, kaşınan bir partiyi icraatlarından dolayı yargılamayı, suçluysa cezalandırmayı, değilse beraatini alkışlamak daha doğru değil mi? Demokrasi sizden yana olduğu sürece demokrat kesilen zevata sesleniyorum, geldiğiniz yere nasıl ulaştığınızı sık sık hatırlayınız, ucuz kahramanlık peşinde koşmayınız!..
Davayı kadük bırakmak için yapılmaya çalışılan Anayasa değişikliğine karşı çıkan aklıselimlere verdikleri cevap ise şöyle; "Dava sürerken kanunu değiştirmek neden etik ya da hukuki olmasın? Apo'yu idamdan kurtaran karar alındığında aklınız neredeydi?" Sapla samanı karıştırmak buna denir işte. Birinde yasama organı, üçüncü şahıslar lehine bir karar verip, AB normları çerçevesinde idamı kaldırıyor ve bunu geriye dönük olarak işletiyor. Oysa şimdi, yasama yetkisini elinde tutan parti, kendisi için açılan bir davadan yırtmak için yine KENDİSİ kanunu değiştirmeye çalışıyor. İşte o sap bu da saman. Hangisinin etik ya da hakuki olduğunu anlamak için karıştırmak gerekmez. Esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
|
Kahveci : Mete Çağdaş İPOTEK |
|
Herkesler bilir ki
bankalar eskiden çiftçiden
Kredi karşılığı yer ipoteği almazdı.
Şimdilerde ise alıyorlar…
Niye?
Söyleyeyim hemen
"Topraklarımızda gözleri var!"
Kimin?
Bankaların…
Şimdi diyeceksinizdir ki:
"İyi de bankalar niye göz koysun ki toprağımıza?"
Peki ben size bir soru sorayım:
"Bankalar satıldı mı bu ülkede?"
satıldı elbette…
Kimler aldı bankaların bir çoğunu
Yunanlı,İngiliz,Hollandalı
falan filan..!
E ne demişler
Para kimdeyse düdüğü o çalar!
Adamlar bastırıyor Mehmet Emmi'ye krediyi
Koyuyorlar toprağına ipoteğini…
Yarın aldığı krediyi ödeyemeyince geri
Sokacaklar devreye ipoteği
Gidecek mi Mehmet Emmi'nin toprağı
Yunanlıya İngiliz ve Hollandalıya…
Efendim ???
…….
Ah be canım kardeşim
Bu bir komplo teorisi değil
Komple vatan kaybına giden yol!
Eskidendi o top tüfek işgal etmek bir başka ülkeyi
Şimdi yeşil dolarla vuruyorlar!
Bunun adına da
kültür emperyalizmi diyorlar.
Hasan Efendi,Hüseyin Efendiye verdiler kredileri
Onlarda ne tütün ürettiler, ne pirinç
Ne de nohut…
Şehrin efendisi olma hayalleriyle
Kondular alt yapısız yerleşim merkezlerine
Sabah kadın programlarına bakıp televizyonların
Akşam yukarıdaki mahallede kıldılar yatsı namazlarını
Sonra da izleyip pop star alaturkayı daldılar uykuya
Onlar uyudu, su uyudu!
Ama düşman uyumadı işte
Eskiden köyde Ağa dedin mi
İbo"tek"ti
Şimdi bütün köylerde ağalar İPOTEK!..
Mete Çağdaş www.ergenekon57.com mettecagdas@hotmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE FRİG ŞEHİRLERİ -2
PESSİNUS
Ankara Eskişehir karayolunda yol alırken Ballıhisara uğruyoruz. Hititlerin ünlü inanışına göre Kibele'nin ilk görüldüğü yerdir. O zamanlar adı Kubaba'dır.
Frigler zamanında da önemli bir ticaret ve din merkezidir. Kent Lidya ve pers egemenliğine girdiğinde de önemini yitirmemiştir. Rahiplere şehri yönetme yetkisi verilmiştir. Bölgeye gelen galatlar ise şehri başkent konumuna taşımışlardır.
Bergama krallığına bağlandığında ise rahiple tarafından yönetilen bağımsız bir prenslik konumuna gelmiştir. Ve dönemde altın çağını yaşamıştır.
Roma döneminde ise altın çağın yaşamı devam etmiştir. Kral yolu üzerinde bulunması da kenti ticaretin önemli merkezlerinden biri yapmıştır.
Bizans zamanında ise önemini yitirmiş. Hatta kenti Bizansların yaktığı söylenir. Kent taşları Sivrihisar kalesinin yapımında kullanılmıştır. Bu kalede günümüzde yıkılmıştır. Geriye yalnızca su sarnıçları, yer altı depolarının kalıntıları kalmıştır. Pessinus'ta ise roma ve Bergama döneminden kalan tapınağın oturma yerleri ve anıtsal merdiven bile o dönemlerin ihtişamını anlamaya yetecektir. 1967'de şehrin tiyatrosu ve birçok mimari yapı ortaya çıkarılmıştır
ANKARA (ANKYRA)
Efsaneye göre Gordion'un oğlu kral Midas burada bir çapa bulmuş ve bu kente bu adı vermiştir. Frigya döneminde kent sıradan bir yerleşim merkezi olmuştu. Ankara garının yakınlarında yapılan kazıda dar bent deresi vadisiyle kente bağlanan bir Frigya mezarlığı bulunmuştur. Daha sonra bölgeye Persler egemen olmuştu. Perslerin yaptığı kral yolunun üzerinde bulunmasından dolayı da önemli bir ticaret merkezi olmuştu. Galatlar döneminde ilk başkenttir. Başkent daha sonra Pessinus yapılmıştır. Daha sonra Bergama krallığına bağlana kent MÖ 74'te Romalıların eline geçmiş ve Augustos tarafından Galata'ya eyaletinin başkenti yapılmıştı. MS ise Hıristiyanlığın yayılmasından sonra kilise siyaseti açısından önem kazanmış. Özellikle MS 314'te ve 358'de iki büyük din meclisi toplanmıştır. Bizanslılar döneminde önemini yitiren kent Sasanilere, Araplara karşı bir direniş kalesi olmuş ve 1071 de Malazgirt savaşıyla Selçukluların eline geçmiştir. O dönem gelişmiş 10 merkezden biri olmuştur. 1402 de Osmanlılarla Timur imparatorluğu arasındaki savaşa tanıklık etmiş. Timur'un fillerinin o zamanlar ağaçlık olan Ankara'da rahatlıkla saklandığı ifade edilir.
Günümüzde Türkiye'nin başkenti konumunda ve yüce önderimiz Atatürk'ün çizdiği yolda ilerlememiz için rehber olan modern bir kenttir.
SİVRİHİSAR
MÖ 700 yıllarında Friglerin yerleşme yeridir. Ancak çevresinde bulunan Pessinus Gordion ve Mideon gibi şehirlerden dolayı o zamanlar gelişmemiştir. Kentte yapılan Sivrihisar kalesi yerleşim amaçlıdır. Bizans döneminde onarım gören kalenin yapımında Pessinus şehrinin şehir taşları alınarak kullanılmıştır.
Roma döneminde askeri açıdan önemli olmuş. Bizans zamanında ise Hıristiyanlığın merkezi durumuna gelmiştir.
Günümüzde Eskişehir'e bağlı şirin bir ilçedir. O zamanların zengin şehri olan Pessinus ise bugün bu ilçeye bağlı olan bir köydür.
HOPANUVA (AFYON)
Hopanuva adı Hititler tarafından verilmiştir. Kale Frigya'nın da eline geçmiştir. Hatta bölgedeki İhsaniye ilçesinde önemli Frig eserleri vardır. Gazlıgöl ilçesinde önemli bir termal sağlık merkezidir ve madensuyu ile ünlüdür.
Afyon daha sonra Bizansların eline geçmiş ve kentin merkezindeki tepeye hakim olan kale onarılmıştır. Günümüzde ise afyon iline hakim olan bu kale Selçuklular dönemimde inşa edilmiştir.
Afyon Kimmerlerin saldırısı ile yıkılan Frigya devletini de, saldırıdan kaçan Friglerin yerleştiği bölgeye de hakim kentimizdendir.
PHİLOMEKLİON (AKŞEHİR)
Frigler tarafından kurulan kentte günümüzde hiçbir esere rastlanılmamıştır. Perslerin Avrupa'ya fetih için giderken bu yoldan geçtiği ve Phimolion şehrinde konakladığını Homeros bahsetmektedir.
Akşehir aslında ünlü mizah ustamız Nasreddin Hoca'nın yaşadığı ve türbesinin bulunduğu kentimizdir.
EPİKTETOS (KÜÇÜK FRİGYA)
Friglerce kutsal olan bir şehirdi. Alan içinde pek çok eser bırakmışlardı. Bölgede sadece Friglere ait değil daha sonraki medeniyetlerinde eserlerini görmek mümkündür.
Günümüzde Eskişehir ile afyon illeri arasında dağlık bölgeyi kapsar. Köyler hariç adeta kaderine terkedilmiş gibi bazı bölgeleri 1. arkeolojik sit alanı olan bir bölge durumundadır.
Santabaris Antik Kenti
Bugün antik şehir üzerinde Seyitgazi İlçesine bağlı Bardakçı Köyü yerleşmesi vardır. Güneye inen antik yol üzerindedir. Roma çağında kurulmuş olup, Bizans çağında da önemini muhafaza etmiş piskoposluk merkezi olmuştur. Daha sonra önemini kaybetmiştir.
Nurcan Candan
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Temirağa Demir Küstah etekler… |
|
Baharın gelmesini saymakla geçerdi ömrü. Sakin sebepsiz kaçak ve ironik bakışlarını ve her zaman kreme ihtiyaç duyan çatlamış elleri ile ara sıra hiç gülecek bir şey yokken çatlayana kadar gülen hallerini görmezden gelirsek normal biriydi diyebiliriz…
Sesini sanki gırtlağında bir pot varmış gibi kısar ve yükseltirdi… Normal bir insanın yapabileceğinin üzerinde bir taklit yeteneği vardı. Neredeyse aynını çıkardığı sesler vardı…
Parası olmayınca, şarap bulamayınca, ispirto içerdi. Ama hiç sendelemeden yürümeyi becerebilirdi… Fakat bir şekilde parayı elde etmeyi bilirdi…
Yaşlı, gözaltları kırış kırış, seviyesiz ve küstah biriydi…
İstedikleri olmayınca kendini becertir bir başkasına yaptırırdı…
Çocuklarla ilgili ne zaman konuşulsa sanki onlar için yaratılmışçasına samimiyetten uzak yapmacık tavırlarla el çırpar "onlar benim canlarım" derdi…
Görenler mükemmel olduğunu düşünürdü…
Herkesi bir avanak gibi avlardı…
Yedirtirdi…
Yerlerdi…
Parasını devlet öderdi, hiçbir çeteye adı karışmadan fuhuş yapardı, para almazdı ama istediklerini yaptırırdı, duyduğu sesleri çok iyi taklit ettiğinden çok efendi, çok ehli Müslim bir tonlada konuşabilir… Telefonda şehvete sürükleyecek kadar etkileyici ve tecrübeli bir pavyon konsomatrisi gibide konuşabilirdi…
Genç kızlığından beri hiç doğru düzgün yaşamadı… Bir doğum günü partisinde verdi bekâretini, sadece rahmindeki değil, yüreğindeki zarda aynı gün delindi…
On yıl sonra türbana girmeyi tercih etti…
Altındaki mini eteği ve dar pantolonu çıkarmayı unutarak…
Hangi amaçla örttü o kısa saçlarını bilinmez…
Lüks arabaların direksiyonunda her koltuğa oturuşta frikik vermekten keyif alacak kadar aşüfteydi…
Arabayı hızlı kullanmakta saydığı marifetlerdendi. Ancak yattığı tüm erkekler hızlı orgazm olduğundan şikâyet ederdi…
Altındaki mini eteği veya dar pantolonu yüzünde bir evin duvarını boyamaya yetecek kadar makyaj ve kafasında saçlarının sadece yarısını örten ve dini bir olgudan çok soytarılık için kafasında bulunan bir başörtüsü…
Bir bitki örtüsü…
Böceğin börtüsü…
Gecelerin süsü…
Yatakların püsü…
Gerçek aşkın küsü…
Kendini akıllı zanneder, aptalca davranışlarının sezilmediğini düşünür, ve farklı tavırlarla her ortamın insanı olurdu…
Net değildi…
Bulanıktı…
Nereye çeksen gelirdi…
Kaval çalman ya da çaldırman yeterliydi peşinden gelmesi için…
Koyun kadar ahmak görünüp, çakal kadar sinsiydi…
Ama ürkülecek bir şey yoktu bu salak saçma tavırlarında…
Tüm şöhreti, tüm yaptırım gücü, tüm varlığı çok değil kısa bir süre sonra…
Aniden ateşlendiğinde, ayların günlerini saymadığında, başına ağrılar girdiğinde, mutsuz olmaya başladığında ve kendini nasıl hunharca kullandırdığını çözdüğü anda…
Yani menopoza döndüğünde fark edecekti…
Temirağa Demir temiraga@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
AÇ-KAPA
Bilinçaltıma yerleşmiş şu uyarılar kulaklarımda çınlar durur:
"Ocağı Kapattın mı? Kapıyı iyice Kapa!. Yağmur yağma ihtimali var, pencereleri konrol et;sakın açık kalmasın, Kapa. Hava soğuk, rüzgarlı, paltonun önünü Kapa. Bencağız Babamın bu uyarılarıyla serpilirken , en çokta "Elektriği Kapa" deyişini anımsarım.
Hele küçücükken "çuko"dediğim kağıtlı yuvarlak şekerleri avuçlarının içine saklayıp "Gözlerini Kapa"demesi üzerine bana uzatınca , yumuk yumuk yaparak gözlerimi kapıverirdim çukoları.
Şimdilerde bizde aynı şeyleri söyler, yapar dururuz da "Tamam tamam "deyip mızıldadığımız günleri unutup çocuklarımıza kızı kızıveririz.
Kapamanın açma ile ilişkisi insanı kıskandıracak kadar önemlidir. Yani her kapamanın bir açması vardır, doğanın yasası budur. Bir zamanlar TV-de daha özel kanallar yok iken TRT-de ve Radyolarda bir ELMOR Efendi vardı. Armatür-musluk reklamı yapardı. AÇ-KAPA /AÇ-KAPA, KAPA AÇ. Arkasından çok tatlı bir sinyal eşliğinde sağlamlığını anlatırdı muslukların. .
Kapama , Osmanlı Playboy kültüründe dehşetli bir yer alır. "O güzel falancanın Kapamasıdır. "Buna "t"ekliyerek Kapatma diyenler de çıkmıştır.
Memleketimizde öne çıkan önerilerden birisi de "Ağzını Kapa"dır. Ağzını Kapamasını bilmeyenlerin, bilmeyen insanların ne hallere düştüğünün hikayeleri hep anlatılır. Bunu "Çenesi düşük-Çenesini kapamasını beceremeyenler" özdeyişi içinde de değerlendirenler çıkabilir. . Ancak Çene ile Kapamanın ilişkisi pek anlaşılabilmiş değildir. Malumunuz olduğu üzere çene ağızın altındadır. Ne demekse!. . Her halde , esprinin doruğunda olan yurdumun insanının "Ağzı olan konuşuyor"meselini bilmiyorlar.
Şimdi bu yazıyı okuyanlar, "Yahey, sen ilk önce hecelerle, sonra kelimelerle bir
şeyler yazıp duruyordun, nerden çıktı bu Kapama?" Süleyim hadi, sülemedi demeyin. Günlerce
Gazetelerde, köşe yazılarında-TV-de , sohbetlerde Kapama dışında bir söyleme rastlıyormusunuz?Ha bir de Gülben Ergen -Demet Akalın çekişmesi var, hanikim Ebru'nun kaza sonrası ölümü doğrumu değilmi, yaşıyor herhalde araştırmaları. Yarışma programlarını hiç sormayın, ohh! Ne iyi avanta kazançlar , insanın ağzını şapırtata şapırtata sulandırıyor. Unuttuk sınır ötesi operasyonları, ABE ise Allaha emanet. .
Ağız şapırttatmak deyince aklıma Kuzu Kapama takıldı. Ne yapayım ağabey yemek yemeği seviyorum , hele sigarayı bırakalı , bir obur oldum ki . Bu paragrafı Kalp Doktorumun okumamasını temenni ediyorum.
Yeri geldi sanırım, size bir sırrımı vereyim. 30 yaşıma kadar hep soluma doğru kaykılarak uyurdum. Evlendikten sonra solumda uykuya dalamıyordum. Bir iki kez sağa dönerek yattım, ohh be ne uykular çektim sağ yanıma yatarak. Ellili yaşlara geldiğimde yüzü koyun yatmaya başladım. Bir kaç yıl üç cihettede dönüp dönüp uyumaya çalıştımsa da başarılı olamadım. Horultularım apartmanda alt katlara kadar uzanınca kendimi kandırırcasına "Horlamak iyidir, bötü börcü gelmez" diye ev halkını uyutmaya kalktım. Sonra gittim bir uyku merkezine , yattım bir gece . Dünya varmış, bana (Devilbiss)adında bir makina verdiler. Yatarken astronot gibi takıyorum süzgecini, makina havadaki oksijeni süzüyor burnumdan nefes alıyorum. Ağzımı Kapatıyorum. Yatış şeklimde değişti, artık sırt üstü yatıyorum. Eskiden yattığım yerden konuşur, milleti tedirgin ederdim horlamaya geçinceye kadar. (Konuşmaya kalkarsan makinanın ayarı kaçıyor)Siz artık başka şeye de yorarsınız; sırt üstü yatıyorum dememden dolayı. .
Ne derseniz deyin, hergün değişen gündeme bu yaşta yetişemiyorum. Sizin yatarken hangi yöne yattığınızı ben soruyormuyum!Ama, yine de sağolun sırrımı benimle paylaştığınız için.
Beltan Göksel
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
BOŞ
Eşyaların arasına sıkışan anılar,
Yavaş yavaş silinecek yaşamlarımızdan,
Gezici tezgahlara düşecek kadar,
Yalnızdırlar...
Okunmuş ve yaşanmış kitaplar,
Bizden sonra bir sahafta,
Bizden habersiz yeni insanlar arayacaklar.
Kelimeler, biz hiç olmamışız gibi gezinecekler kainatta.
Bir eli kırılmış bisküvi bir heykel,
Vitrinde, fiyatı düşük,
Yeni sahibini bekleyecek.
Ucuza kapatan,
Elin kırıldığında canımın nasıl yandığını bilmeyecek.
Kendimizi anlattığını düşündüğümüz,
Yüzlerce kelime ve eşya,
Kitaplar, kumaşlar ve tablolar,
Bizden sonraya kaldılarsa eğer,
Bizden habersiz yaşayıp gidecekler...
Aslı Sarıoğlu
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
http://www.istanbul.net.tr/ İstanbul hakkında bilmek isteyebileceğiniz hemen hemen her şey bu web sayfasında. Yeme, içme, gezme, tozma ve hatta tüm faaliyetler için danışabilirsiniz.
Bilgisayarınız için muhteşem güzellikte duvar kağıtları http://wallpaperstock.net/ Seç, beğen, indir. Hatta wide screen olanları bile var. Yani vista kullanıcıları için özel duvar kağıtları da mevcut.
http://www.tio.com.tr İnternetten satın almak istediğiniz hemen hemen her ürün için karşılaştırmalı fiyat araştırması yapabileceğiniz bir web sayfası. Ürün ya da ürün gruplarını seçiyorsunuz, en ucuzundan en pahalısına kadar satış yapan tüm web sayfaları karşınıza geliyor. Bundan sonrası size kalmış.
Oyun severler için http://www.blitzgamer.com/ eğer meraklı iseniz mutlaka denemelisiniz. Gerçekten geniş ve bol seçenekli bir oyun arşivi sizi bekliyor.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3753 / Windows / 4.54 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))
|
|
|
|
|
|