Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.409

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 2 Nisan 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : "Kapı ziline oynayan Türk milleti!.."


Merhabalar,

Olan bitene kızıyoruz. Aramızda kavga edip didişiyoruz, amenna. Bu bizim geniş gönlümüz, severiz de döveriz de. Peki uzaktan gazel okuyanlara, aba altından sopa gösterip "hııı" diyenlere ne oluyor Allahaşkına? Yabancı basından diye yapılan alıntıları kastetmiyorum. Aklı başında AB komiserleri ya da herneyselerin bize akıl vermesine içerliyorum. Bir kere şunu anlamamız lazım, üzerinde kavga ettiğimiz laiklik kavramını bizim gibi algılayan, bir tarafı ile sahiplenen öbür tarafı ile dışlayan bir başka toplum yok. Bize akıl vermek için, Avrupalının hayatında hiçbir anlam ifade etmeyen bu kavramın biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için ne anlama geldiğini bilmek gerek bir kere. Atatürk'ün kim, devrimlerinin ne demek olduğunu iyi anlamak lazım. Bunu öyle küresel demokrasi bağlamında açıklamaya çalışmak ta anlamsız. Örneğin, şu anda, bir önceki seçimlerde %47 oy almış bir partinin kapatılması gündemde. Bunu küresel demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde değerlendirirken, yerel hassasiyetleri gözardı edersen inandırıcı olamazsın. En azından halkın yarısı mevcut iktidarın rejimi değiştirme hayali kurduğunu düşünüyor ve yapılan her icraati bu bağlamda değerlendiriyorsa, bunu ciddiye alıp üstüne gitmek gerekir. Bu kaygıya gülüp geçen iktidara gaz vermek yerine uyarmaya çalışması daha doğru olmaz mı? Sınır ötesinden bakıldığında bunu görmenin kolay olmadığı ortadadır. Al bayrağı görünce gözleri dolan vatandaşın duygularını anlamadan memleketin siyasi yapısını değerlendiremezsiniz. Fetva verirseniz komik olursunuz. Hoş onları da suçlamak anlamsız. Bu hassasiyetleri ciddiye almayan yerli malları öyle çok ki, şimdilik dışarıdan gelen seslere gülüp geçsek yeridir.

Dünkü haberler arasında Aysun Kayacı'nın tangır tungur Dengir'e açtığı hakaret davası vardı. Üzerinden bir hafta geçmesine rağmen hala sarı kızın söyledikleri gündemde. Bir sürü insanın aklından geçirdiği ama dışa vuramadığı bir düşünceyi söylediği için kıza denmedik kalmadı. Ben onunla aynı fikirde değilim ama dediklerinden zerre kadar rahatsız olmadım. Oysa iktidar yalakalığı yapıp demokrasi havarisi kesilen pek çok eli kalem tutan adem kıza demediğini bırakmadı. Aynı lafı Aysun değil de Alman Inga söyleseydi tepkileri ne olurdu bilmem mümkün değil ama tahmin etmek için de müneccim olmam gerekmez. Bakın şirin bücür Emre Belezoğlu top oynadığı İngiltere'den seslenmiş bize; "Kapı ziline oynayan Türk milleti! Size Tansular, Mesutlar, Denizler layık!" Şimdi ben bu lafı ciddiye alıp Emre'nin boğazına mı sokmalıyım yoksa "Bu da onun görüşü, halt etmiş." deyip geçmelimiyim? Ben, keşke ağzı yerine ayağını kullanmaya devam etse de finallerde işe yarasa demeyi tercih ederim doğrusu. Esenkalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Feride Özmat

 Kahveci : Feride Özmat


  Zorba

Ahşap masalardan birinin ucunda oturuyordu. Simsiyah kıvırcık saçlarının altında gözleri ışıl ışıldı. Sönmeye yüz tutmuşken tekrar alevlenen iki kömür parçası gibi... Yaşamın tekdüzeliğine baş kaldırarak, derinlerden her an fışkırmaya hazırlanan lavlar gibi...

Kalabalıkların boşalttığı meydanlar kadar sessiz düşüncelerini içten içe sıralarken, yavaş yavaş şarabını yudumluyordu. Aynı masada oturanların gevezeliklerini, şakalarını kendini vererek dinlemiyordu ki her lafın sonunu duyuyor, anlatılanları tekrarlatıyor, olmadık sorular soruyor, kahkahaları bir türlü zamanında atamıyordu. Sanki benliğinde hızla akıp giden deli dolu nehirden kurtulup kıyıdakilere ulaşmaya çabalıyor ama ne yapsa erişemiyordu.

Başını arada bir denize döndürüyordu. Kim bilir; belki orada geçmişi ve o sonsuz zaman dilimine dağılmış, bazıları taştan da ağır yaşanmışlıklarını görüyor; tutunabileceği bir dal, kendini anlayabilecek ruh ikizini hayal ediyordu.

Aniden ortalığı buzukinin yanık sesi kapladı. Boynu dikleşti; gözleri, yüreğinin sınırlarını zorlayarak yukarıya tırmanan önlenemez bir mutluluk dalgasıyla parladı. Dudakları yaşamı boyunca bu anı bekliyormuş da nihayet kavuşmuş gibi hafifçe kıvrıldı.

İskemlesini usulca geriye iterek kalktı. Kahkahaları ardında bırakarak, ağır adımlarla kapıdan dışarıya, ilkyaz rüzgârının yaladığı geniş terasa yöneldi. Yürüdükçe sırtı dikleşiyor, boyu sanki biraz daha uzuyordu. Yüzündeki tebessümse giderek büyüyor, gözbebeklerindeki ışıltı teninin yanığına, oradan dalga dalga tüm vücuduna yayılıyordu. Kimi zaman yükselip alçalan, kimi zaman yavaşlayıp hızlanan ama birbirini sabırsızlıkla takip eden o notalar, kendisini olduğu kadar etrafındakileri de canlandırıyordu.

Terasın ortasına vardığında, kollarını iki yana açıp başını arkaya atarak durdu. Gözlerini yumup ne zamandır özgürlüğe salamadığı soluğunu son bir kez daha içinde tutarak... Onunla birlikte, dünyada canlı ya da cansız ne varsa, herkes ve her şey de durdu. Sonra nefesi yavaşça boşaldı ve ayaklarını müziğe uydurdu.

Bir adım sağa; bir adım sola... Sonra yine sağa...

Hayır; bir balet edâsıyla dans etmiyordu. Her hareketiyle, her adımıyla, adalelerinin her kasılmasıyla ruhunun ta derinliğinde olduğu yerden yükselerek fersah fersah uzaklara gittiği hissediliyordu. Havada yaylar çizen kolları ve yerinde durmayan ayakları, herkesin algılayabildiğinden daha farklı âlemlerde dalgalanıyordu.

Zorba'ydı o an... Bir başka Ada'da, Kazancakis'in Girit'indeki kayalık sahilde dans eden... Tuzlu ve köpüklü dalgaların karayı yutarcasına coştuğu yerde ruhu özgürlüğe teslim olan... Neşeli, konuşkan ve pervasız tavırlarıyla yarını inkâr ederek yalnızca günü yaşayan...

Ayaklarının altındaki beton değil de deniz suyuyla ıslanıp kayganlaşan çakıl taşlarıydı. Teninde hissettiği ise, Marmara'yı ıhlamur kokularına boğan ılık rüzgâr yerine Akdeniz'in o yakıcı ve tuzlu esintisinin insanı kavurup içini dağlayan rayihası...

Vücudu sağa sola sallandı. Kolları hala iki yana alabildiğine açıktı.

Dans ederken gözleri uzaklara dalıyordu. Sanki yaşadığı ânın üzerine çıkarak, hem geçmişe, hem de geleceğe bakıyor; ruhunun bir yanı adımlarını buzukinin notalarına bırakırken, diğer yanı öz yaşamıyla sessizce hesaplaşarak biteviye kayıp giden zamanın muhasebesini yapıyordu.

Her gece yatarken, kendisi ile randevulaşırdı. Sabahla randevulaşır gibi... Keşfetmekten hiç vazgeçemediği vahşi, amansız doğayla; koyu yeşil ormanlarda, kuru yaprakların üzerindeki o hışırtılı yürüyüşlerle ve hiç sahip olamadığı küçük koydaki mütevazı pansiyonun hayaliyle randevulaşır gibi...

Kendi etrafında döndü. Bir dizini yere vurdu ve doğruldu.

Yeniden âşık olmayı istiyordu. İstiyordu ama kısıtlanmaktan da ürküyordu. Tüm Adalılar gibi o da özgürlüğüne düşkündü. Her bağlılık ise özgürlüğün etrafına çizilen bir sınırdı. Bağlanılan kişileri ya da nesneleri kaybetme korkusu insanı çepeçevre sarıp olduğu yere zincirlerdi. Biliyordu. Beklentiler fazlalaştıkça hayaletler ürer; hayaletleri öldürmek için verilen tavizler geri dönüş yollarını tıkayıp insanı tutsak ederdi. Ve tutsaklık büyüdükçe korkular artar; korkular arttıkça beklentiler daha da çoğalırdı. Kısır bir döngüydü bu.

Karamsar bir tarafı da vardı. Sabah uyandığında, karabasanlar yan yana dizilmiş bankların monotonluğundan oluşan kopkoyu renkler misali kalbine sıralanıverirdi. Sonra içindeki bulutlar usulca dağılırdı. Tuzlu dalgaların ve ilkyaz rüzgârının şaşırtıcı dokunuşları gibi... İçindeki meydanı tanıdık ve sıcacık adım seslerinin kaplaması gibi...

Buzuki hasretle yanan ezgilerini yayarken, gözbebekleri giderek daha da parlıyordu.

Herkes ruhunda kendi notasını çalar, kendi müziğini yapardı ya; o da sık sık kendini düşünürdü. Evrenin hangi şarkısında ses bulacaktı ve elle tutulması imkânsız olan şu manevi boyuttaki yeri neydi? Kimdi; hangi ses, hangi notaydı? "Do" kadar ayağı yere basan, güçlü ama tekdüze miydi; yoksa "la" gibi dipsiz kuyulardan gökyüzüne doğru fırlayacak kadar azimli mi? Ya da belki "re" idi. Sessizlikle bilenmiş bıçak misali keskin ve zayıflığını inkâr etmeyen insan tenindeki düşler kadar çıplak...

Tek bir sese indirgenemeyecek kadar çok sözü vardı. Hemen her konuda düşünür, her konuda konuşurdu. Kısırdöngüler arasında giderek hayalete dönüşen insanlardan, kendilerini mecbur sandıkları bu rotadan bir türlü kurtulamamalarının nedenini soruşturmaktan, herkesin kendine özgü müziği yaratması gerektiğine kadar...

Ah sözlerini toparlayıp portenin çizgilerine serpiştirebilseydi! Kendisini anlatabilecek senfoniye bir ulaşabilseydi! Bu dünyadan ayrıldığında ardında bırakacağı ve geride kalanların onun yerine anacakları senfoniye...

Kolları havada daireler çizerken adımları hızlandı...

Islak, üşümüş, kendi içine büzülmüş, yarattıkları labirentlere mahkûm edilmiş kişiliklerden bıkmıştı. Çevresinde yalnızca özgür ruhlar görmek istiyordu. Hiç ölmeyecekmiş gibi değil de, her günü sanki hayatının son günüymüşçesine yaşayan ve âna korkarak yaklaşmak yerine, hep üstüne üstüne gitme yolunu tutan... Üstelik şeytanın gözlerinin içine dimdik bakan...

Sonra birden durdu. Ardından fütursuz bir kahkaha savurdu. Kazancakis gibi o da hiçbir şey ummuyor, hiçbir şeyden korkmuyordu. Özgürdü!

Feride Özmat


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 KAHVE-TUR : Cem Polatoğlu


EKVADOR - VENEZUELLA

Resimler için tıklayınız. Güney Amerika gezimin son durakları Ekvador ve Venezuella.

EKVADOR;
Ouito;

Başkenti. Gerçek adı; Muy Noble y Muy Leal Ciudad de San Francisco de Quito. Yani; Çok Asil ve Sadık Quito'nun San Francisco Şehri. Ne hatırlıyorsun başkentten? İçi altın kaplı bir Manastır (San Francisco) ve La Carolina Meydanı. Peki niye gittin taa oralara? Anlatayım; Küçücüktüm. Barış Abi (Manço) 7 den 77'ye ile evimizin baştacı. Beni her hafta bir ülkeye götürüyor. Ekvadorda anlattıklarını dinleyince, bu olayı gözümle görmeden ölmeyeceğime dair o gün kendime söz verdim.

Başkentten 40 km ötesi. Tam ekvador çizgisinin geçtiği nokta. Müze haline dönüştürmüşler. Güneş saati 21 Haziran ve 21 Aralık'da hiç gölge yapmıyor. Tam çizgi üzerinde ayaklı bir lavabo var. İçi su dolu. Altında da kova. Lavabonun tıpasını açıyor. Su direkt aşağıya akıyor. E ne var bunda? diyorsunuz. Adam bu sefer ayaklı lavaboyu 1m güneye alıyor. Suyu doldurup tıpayı açıyor. Su saat yönünün tersine (sola) hortum yaparak aşağıya akıyor... lavaboyu 1m kuzeye alıyor. Suyu doldurup tıpayı açıyor. Su saat yönünde (sağa) hortum yaparak aşağıya akıyor... Şaşkınız... Bütün bunları 2 metre içerisinde gözlemliyoruz. Manyetik enerjiyle falan açıklıyorlar ama kafam basmıyor bir türlü.

Müzenin meydanında ahşap bir heykel var. Buna totem de diyebiliriz. Totemin iki elinin baş parmakları havaya bakıyor. Anlatıyor rehber. Baş parmaklar güneşten enerji alır mış da falan filan. Hikaye işte. Dinliyoruz; "Kollarınızı iki yana açın ve baş parmaklarınızı güneşe doğru kaldırın, gözünüzü kapatın ve yürüyün" Yürüdük. Şimdi gelin aynı şeyi ekvador çizgisi üzerinde yapın. Ne var bunda? dedik ama hiçbirimiz bir adım dahi atamadık.. Şaka değil. Sağ adımımızı atıyoruz sağa, sol adımımızı atıyoruz sola devriliyoruz. 2.adımı asla atamıyoruz. Şaşkınız...

Son deney bir çiğ yumurta ile. Yumurtayı güneyde kalın tarafına oturtuyoruz problem yok, kuzeyde deniyoruz problem yok. Çizgide oturmuyor çiğ yumurta. Ama katı yumurta oturuyor.

Deneyler böyle, bakalım diğer ufak tefek gözlemlere. Ekvador senelerce 4 haneli enflasyonlarla savaşmış. Bakmışlar işin içinden çıkamıyorlar, paralarını birebir dolara bağlamışlar. Konuştuğum esnaf, eskiden hergün malıma %5-10 zam yapardım kendimi korumak için diyor. Hayat pahalılaşmış, ancak daha stabil hale gelmiş. Ülkede sadece iki mevsim var. Kuru ve nemli. Kuru mevsim; Haziran ile Eylül arası yaz, Ekim ile Mayıs Arası ise kış mevsimi.

VENEZUELLA
Chavez Caracas
Kızlar, kızlaar, kızlaarrr. Hani küçüklükten beri, Machi Picchu'yu yerinde görmeden ölmicem derdim ya. Ergenlikten beri de şu güzellik yarışmalarını seyrederim. Hep birinci gelen şu Venezuella'lı kızları yerinde görmeden ölmicem derdim. İşte fırsat. Oturacağım merkezi bir cafe'ye sabahtan. Akşama kadar hayran hayran gelen geçen kızlara bakacağım. Ehh artık bi 3 sayfa yazarım Venezuella'lı kızları. Yediğim içtiğim benim olsun, kızlarını anlatayım; Buyrun size tek kelime; "VASAT". Nerden çıkıyor bu güzel kızlar? Çözemedim.

1992 de darbe girişimi yapan ama başaramayan Hugo Chávez 1988 seçimlerinde halkın %56 oyunu alarak iktidara gelmiş. Koyu dindar (katolik) olan ve müthiş bir hitap yeteneğine sahip olan Chávez, külhanbeyi tavırları, argo konuşmaları ile bilhassa varoşların taptığı isim. Amerika'ya kafa tutan shovları onu dünyada da popüler hale getiriyor. Ülke ekonomisi ise her geçen gün kan kaybediyor. Rakiplerinin, basının ve büyük holdinglerin açıklarını kasasında tutarak onları sindirmesiyle de ün salan Chávez, açığı olmayıp kendisine karşı gelenleri de mafya yöntemleriyle sindiriyor.

Caracas'da gece hayatı haraketli. Ancak sadece disco'lar ve gece klüplerinde. Çünkü gece sokaklar tehlikeli. Bu nedenle taksiye otelin kapısından binip eğlence mekanına, mekandan binip otele kadar gidilir. Hani hava güzel şööle bir yürüyeyim. Mümkün değil.
Resimler için tıklayınız http://picasaweb.google.com/baracudacem/EKVADORVENEZUELLA

EKVADOR
Yüzölçümü;256,370 km². Nüfus;13,228,000. Dili; İspanyolca. Güney Amerika'da temsili demokrasi ile yönetilen bir cumhuriyettir. Kuzeyinde Kolombiya, doğu ve güneyinde Peru ve batısında Büyük Okyanus ile komşu. Büyük Okyanus'ta bulunan Galapagos Adaları da ülkenin sınırları dahilindedir. Adını aldığı ekvatorla ülke ikiye bölünmüştür. 24 Mayıs 1822'de Mareşal Antonio José de Sucre komutasındaki Ekvador ordusu,Quito yakınlarındaki Pichincha Savaşı'nda İspanya'yı mağlup ederek bağımsızlığını elde etmiştir. Güney Amerika'nın ikinci büyük petrol ihraç eden ülkesidir.

VENEZUELLA
Yüzölçümü; 912,050 km². Nüfus; 26,023,528. Dili; İspanyolca. Para Birimi; Venezuela Bolívarı Yönetim Federal Cumhuriyet. Başkan Hugo Chávez. Bağımsızlık; İspanya'dan 5 Temmuz 1811 Yasal adı (İspanyolca) República Bolivariana de Venezuela olup "Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti" anlamına gelir. İspanya'dan bağımsızlığını ünlü Simon Bolivar önderliğinde 1821'de kazanmıştır. Bağımsızlığının ilk yıllarında şimdiki Kolombiya, Panama ile Ekvator'la birlikte Büyük Kolombiya'nın bir parçasını oluşturan Venezuela, 1830 yılında bu birlikten ayrılmıştır. 1998 başkanlık seçimlerine yeni kurulan "Beşinci Cumhuriyet Devinimi" adlı partiyle katılan Chávez, oyların yüzde 56'sını alarak başkan seçilmiştir. 2002'de ordu ile sivil toplumun bazı öğeleri Chávez'i darbe ile başkanlıktan düşürmüşler, ancak Chávez halk ve ordu desteği ile 48 saat içerisinde görevine geri getirilmiştir. Doğal kaynakları: Petrol, doğal gaz, altın, boksit, diğer mineraller, değerli taşlar. Nüfusun etnik dağılımı: İspanyol, İtalyan, Portekiz, Arap, Alman, Afrikalı, yerli halk.

Sevgilerimle

Cem Polatoğlu


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


10,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,0010,00
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Gül Uysal


YETER

Yeter,
Bu sabah yağmur olup yağdım göklerden, ıslandı her şey… ıslandı tüm canlılar… iyilere bereket oldum; kötülere felaket!..

Bir ben mi kaldım, günahtan uzak? Etrafta, bunca yılan-çıyan varken, bir ben mi olayım yem, bu kurtlar sofrasına?..

Çok zor… Bu kadar yük fazla bana. Gözümde yaş, kalbimde acı. Gene sığıntıyım, gene yabancı. Ne kadar da şükretsem; dayanamıyor bu yürek, Şebnem"in dediği gibi: "SİL BAŞTAN YAŞAMAM GEREK"…

Gül Uysal


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,678,678,678,678,678,678,678,678,67
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Mete Çağdaş

 Kahveci : Mete Çağdaş


  KALKACAK!

AKP' yi kapatmazlar merak etmeyin.
Turşusunu kurarlar!
İçersine AB ile ABD de koydu mu
Olur bir güzel karışık turşu !
Güneşe göstermeyin yalnız,kokar sonra!
Ya neyse,
şu soğuk espriyi bırakalım bir kenara da
konumuza bakalım…
Anayasa mahkemesinin,
Yargıtay'ın " Kapatma" kararını kabul etmesi
AB ve ABD'de rahatsızlık yarattı!
" İyi düşünün " falan diyerek,
" Akıllı olun" mesajı veriyorlar.
Ulan siz kimsiniz be?
Refah partisi kapatılırken,
niye sesinizi çıkartmadınız?
Sonra Milletvekilleri meclis çatısı altından gözaltına alınırken
Nerdeydiniz?
Hee… bu kadar net ve açık bir şekilde desteğin tek bir adı olur
O da
" Bunların iktidar olmasını biz sağladık" demektir.
Onu bilmeyenimiz yok! ( uysal koyunlar hariç )
Geçin bu tarafı,gelin şu tarafa!
" Bağımsızlık benim karakterimdir" diyen,
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün evlatlarını
Sizin elinize teslim ederek, boyunduruk taktıran
Bu AKP hükümetini savunmak ve kollamak size kalmışsa
Demokrasinin Kilit vurup kapısına,
çıkıp gidelim bu ülkeden…
Siz kimsiniz yahu!
kimsiniz?
AKP siz istiyorsunuz diye değil
ama millet istiyor diye
Kapatılmayacaktır…
Çünkü kapatma zevkini
millet kendisine ayırtmıştır!
Merak etmeyin.
AKP ka pa tıl ma ya cak…
Sadece Ortadan kalkacak!

Mete Çağdaş
mettecagdas@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,509,509,509,509,509,509,509,509,509,50
4 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Neslihan Güzel


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


SORGULAMA

Kuru dudaklarımda, yanağının tortusu,
Bulanık gözlerimde tükenmez hasretliğin.
Kemiriyor beynimi kavuşmama korkusu,
Kuru üzüm tadında bal dudakların yok mu?

Sakınmazken gönlümü eğleyen ağrılardan,
Demet demet ışıklar,ümitsiz çağrılardan,
Ellerimde titreme,gözümde sarılardan,
Heves düşer içime ,al yanakların yok mu?

Bana enginden şarkı,türküler sunan deniz,
Dalgaların sildiği,hayalce,ülküce iz,
Nerde şimdi,nerdeler,tadı erikçe leziz,
Sarı saçlarda sedef gül kulakların yok mu?

Tellenir sigaramın derbeder dumanları,
Tutuşuverir kalpte hasretin samanları,
Tatlı demler ararım,gecikmiş zamanları,
Hatıralar yazdığın dal yaprakların yok mu?

Naim ÖZDAMAR

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız ve Diş Taşı Temizliğiniz için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Haziran sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

... versiyonu ile Actionscript 3 diline geçiş yapılmıştır. Bu dil en basit kodların bile tamamen farklı yazıldığı radikal değişiklikleri içeren bir dildir. Flash arayüzünde yapılan değişiklikler ve eklentiler kullanıcılara büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Fakat hazırlanışındaki karmaşıklık ve aceleye getirilmiş görüntüsü nedeniyle aynı iyimser düşünceyi... Flash nedir? Nasıl hazırlanır? Ne işe yarar? Gibi soruların cevabını merak eden ve Flash uygulamaları hakkında destek almak isteyeceklerin başvurabilecekleri bir web sayfası http://www.flashdersleri.com/

Ve işte bu da tamamen flash kullanılarak hazırlanmış bir web sayfası. http://www.wesc.com Bu sadece basit bir örnek, biraz daha araştırarak daha neler yapılabileceğini kendiniz de keşfedebilirsiniz.

... 1911 yılı Temmuz ayında süvari yüzbaşılarından Fesa ve İstihkam teğmenlerinden Yusuf Kenan Beyler, uçuş öğrenimi yapmak üzere Fransa'ya gönderildiler. Sekiz aylık bir öğrenim devresinden sonra Türkiye'ye dönen Fesa ve Yusuf Kenan Beyler derhal göreve başladılar... gibi merak edilesi ve bulununca paylaşılası bilgiler için http://www.nedirvekimdir.com/ Meraklı olmak iyidir, araştırmak için hırs verir, ama siz yine de her şeyi merak etmeyin.

http://www.itsnotbadatall.com/ Bilgisayarı olup oyun oynamayı sevmeyen fazla kişi tanımıyorum. Bu web sayfasında oynayabileceğiniz bol miktarda ve her yaşa hitap edebilecek eğlencelik oyunlar mevcut.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3753 / Windows / 4.54 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-08©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Leysh Nat'arak
Natacha Atlas









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080402.asp
ISSN: 1303-8923
2 Nisan 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com