Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 6 Sayı: 1.410

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 3 Nisan 2008 - Fincanın İçindekiler



 





 Editör'den : Çekemeyenlere kapak olsun!..




Vallahi ne diyeceğimi bilemiyorum. Bunca tasa arasında beni hop oturtup hop kaldıran bu takıma bayılıyorum. Size bir sır vereyim mi? Bugün, sırf Fenerbahçe'li diye Tayyip Bey'i bile çok seviyorum. Ve kendisini bugünlük rahat bırakıyorum.:-))

Heheyyt, Ne mutlu Fenerbahçe'liyim diyene!..

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


Erhan Tığlı

 GÜL-DİKEN YAZILAR : Erhan Tığlı


  DİLİMİZİN NOBRANLARI...

Bir süre önce bir televizyon reklâmında, hanım kız sevgilisi delikanlıya "nobran" diyor ve ortam dağılıyordu. Çünkü genç adam "nobran"ın ne demek olduğunu bilmiyordu. Sarılıyor cep telefonuna, orayı burayı arıyor, sonunda nobranın ne olduğunu öğreniyor. Kıza, "Nobran, bir insanın yapması gerektiği şeyi yapması gerektiği anda değil de, yapmaması gerektiği anlarda yaptığı bir şeydir" diyerek "cahillik" ten kurtuluyor. Bu sözcük aynı zamanda ağzına geldiği gibi konuşmayı, ölçü-denge kollamamayı ifade ediyor. Kaba davranmak, abuk sabuk konuşmak da nobranlık sayılıyor.

Bir gazete "Büyük Türk Nobranları" diye bir başlık atmış ve nobranlarımızı saymış. Buna göre, Hülya Avşar "Tipik Nobran", Tayip Erdoğan "Ful Nobran", Yaşar Nuri Öztürk "Teolojik Nobran", Engin Ardıç "Mikroskopik Nobran, Fatih Aksoy "Travmatik Nobran", Semra Hanım "Medyatik Nobran" olarak nitelendiriliyorlar.

Ben burada dil nobranlarımıza değinmek istiyorum. Bu dil nobranları, daha doğrusu dilimizi nobranca kullananlar yüzünden en anlaşması gereken çocuklarla anneler, nineler bile anlaşamamaktadırlar. Günümüz çocukları "Hoşça kal, güle güle" gibi güzel sözcüklerimizi beğenmiyorlar, bay baylaşıyorlar artık! Yaşasın diye değil de "oley" diye seviniyorlar. "Tamam" yerine okey diyorlar. TV dizileri bu nobranlaşmaya önayak oluyorlar. Dizilerdeki çocukların bay bay, oley dediğini duyan, gören çocuklar da bir süre sonra öyle demeye başlıyorlar. Kendilerini uyaran, yanlışlarını düzelten olmuyor...

Anneyle çocuk arasındaki iletişimsizliğe birkaç örnek vereyim.

Annem bir arkadaşının yeni evini görmeye gitmişti. Dönüşte, "Evin salon salamancası var" dedi. Anlayamadım önce. Araştırınca "salamanca"nın salomanje yani yemek salonu olduğunu öğrendim. Torunumuz okuldan üzgün döndü. Nedenini sorunca, "Öğretmen yazılıda kazık sordu. Bilemedim" dedi. Annem şaşırdı, "Kazığın nesini sordu?" diye dudak büktü. Bir başka gün torun "Testim nerde?" diye bağırdı. Annem bunu testi sandı, "Merak etme. Çarşıdan sana yeni bir testi alıveririm" diye konuştu...

Tarım dersinde "Münavebe ile ekim" sözü geçiyordu. Öğretmen denemek için bir öğrenciye, "münavebe ne demek biliyor musun?" diye sordu. Öğrenci şöyle bir düşünüp, "Adı hiç yabancı gelmedi hocam. Görsem tanırım" dedi...

Nobranca söylenen sözlerden bir kısmı kalıplaşmış sözlerdir, "münavebe" örneğinde olduğu gibi. İki kişi tanıştırıldığı zaman, "müşerref oldum" demek de böyledir. Bakın ne olmuş: Yeni zenginin karısı kibar bir hanımla tanıştırılmış. "Meryem Hanım" denilince kadın hemen, "müşerref oldum efendim" demiş. Bizimki sosyetede adların değişmesi moda herhalde diye düşünüp, "Ben de köyde Fatmaydım, burada Fatoş oldum" deyivermiş!

Yeni zengin bir ziyafete gitmiş. Yemiş içmişler. Bizimki yemekten sonra su istemiş. "Şimdi olmaz. Keylos gelsin de ondan sonra" demişler. Bizimki bir beklemiş, iki beklemiş, sonunda dayanamayıp gene su istemiş. "Keylosun gelmesine az kaldı. Biraz daha sabredin" demişler ve adamcağıza bir türlü su vermemişler. Bir süre sonra bir uşak elinde su ve şerbet bardakları olduğu halde içeri girmiş. Uşağın adının Keylos olduğunu sanan adamcağız, "Nerelerdeydi be Keylos! Bizi amma da beklettin ha!" diye bağırmış. Oysa Keylos yemekten sonra su içmeden beklenen zamana deniliyormuş!

"İstim sonradan gelsin" fıkrasını çoğunuz biliyorsunuzdur. Ben bilmeyenler için anlatıvereyim. Kral vapurla bir yere gidecekmiş ama gemi makinelerin istim zamanı gelmediği için bir türlü kalkmak bilmiyormuş. Bunun nedenini sorunca, "Efendim. İstim gelmedi. Gelsin hemen kalkarız" demişler. "İstim" in ne olduğunu bilmeyen Kral kızmış, "Koskoca kral bekletilir mi be! İstim sonradan gelsin!" diye bağırmış.

Eski devirlerden birinde valiye üst makamlardan, "iliniz dahilindeki mevaşi adedinin bildirilmesi" diye bir yazı gelmiş. "Mevaşi"nin ne olduğunu bilmeyen vali kendi kendine, "Herhalde yanlış yazmış olacaklar. Maaşlıları soruyorlar galiba" diye düşünmüş. En başa kendini yazdırarak bütün memurların adlarını alta eklettirmiş. Oysa "mevaşi, "büyükbaş hayvan" demekmiş!

Hukukta o kadar kalıplaşmış eski söz vardır ki, müvekkil, müşteki, sabıka, darbetmek gibi. Yargıç, sanığa, "Bu adam senden müşteki. Kendisini darbetmişsin" demiş. Sanık, "Harbetmedik efendim. Sadece biraz itişip kakıştık" demiş. "Ama adam senden müşteki" deyince de, "Müşterim falan değildir. Kendisini sadece uzaktan tanırım" diye cevap vermiş.

Yargıç sanığa "sabıkan var mı?" diye soruyor. İşte sanığın cevabı: "Benim Allahtan başka kimsem yoktur!"

Doktorların da kendilerine özgü kalıplaşmış sözleri vardır. Nezle olursun. Doktor, sağlık karnene "gripal enfeksiyon" yazar! Hasta ölür, "eks oldu derler. Hatırlı bir kişiyse gazetelere "elim bir irtihal", "vefat etti", "ebediyete intikal etti" diye ilanlar verilir...

Köylünün biri doktora muayene olmuş. Doktor ilaç yazmış. "Bunlar süpozituardır. Makattan kullanacaksın" demiş. Köylü anlamamış ama sormaya çekinmiş. Köyde kime sorduysa bilememiş. Muhtara sormuş. O da bilememiş, doktora telefon edivermiş. "Anüsten alınacakmış" demiş. Köylü gene anlamamış. Bu sefer doktora kendi telefon etmiş. Doktor öfkeyle, "Kıçına sok, kıçına!" diye bağırmış. Köylü ilacın nereden alınacağını anlamadığı gibi, "Tüh be! Doktor beyi kızdırdım. Ne anlayışsız adamım. Yazıklar olsun bana" demiş.

Köylü kendine yazıklar olsun demiş ama kime yazıklar olsun acaba?

İşte yazıklar olsun dedirtecek dil nobranlıkları:

İnkılap yerine inkilap denilir ve yazılır, köpekleşme olur! Mütevazı yerine mütevazi demek alçakgönüllü değil paralel demektir! Sükutu hayal yerine sükutu hayal demek hayal kırıklığı değil hayal sessizliğidir. Rakip yerine a harfini uzatarak râkip dersek hasım değil binen deriz. (Binek hayvanı demek olan merkep buradan geliyor.)

Peş ön demek ama biz arka anlamında kullanıyoruz! Keleş güzel demek ama biz kellikle ilgili bir şey sanıyoruz. Kırıcı dökücü anlamındaki yavuz sözcüğünü iyi huylu demek sanıyoruz. Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sinde geçen bedhah( kötülük isteyen) sözcüğünü bedbaht( kötü talihli) diye söyleyen çok kişiyi gördüm. Ayrıca aynı anlama gelen ilgi ve alaka, nüans farkı, örneğin mesela, geri iade etmek, birlik ve beraberlik sözcüklerini de hiç düşünmeden söyleyip geçiveriyoruz.

Kimi yabancı sözcükleri modaya göre değiştiriyoruz: İstasyon steyşın oluyor, kulüp klap, final faynıl... Batıdan yeni sözcükler alıyoruz, tepe tepe kullanıyoruz: Stres, orijinal, marjinal, karizma, nostalji, sinerji, reyting, zaping, agresif, hiperaktif, hiper tansiyon, plaza, sentır...Marketi almak yetmiyor, süper market, mega market takılıyor arkasına...

Sporumuzda yabancı sözcükler cirit atıyor. Kulüplerimiz maç yapmaya başlamıyorlar artık, start alıyorlar! Oyuncularımız pres yapıyorlar, spekülatif transferler yapıyorlar. Mantalite yok bizde, kondüsyonumuz düşük! Defansla ofans anlaşamıyor. Skoru bir türlü değiştiremiyoruz Spekülasyonlara rağmen rövanşı alamıyoruz. Okan mental olarak hazır değil, Tümer sendrom yaşıyor. Performansımız kötü...

Dilimizi nobranlaştıranlardan biri de bilgisayar. Gelin bir fıkra anlatayım da anlayın ne demek istediğimi. Çocuk, babasına nasıl meydana geldiğini soruyor ve şu yanıtı alıyor:

"Annenle Cyber Cafe'de karşılaştık. Birbirimizden elektriklendik, gözlerimizle mailleşmeye başladık. Derken çetleştik, netleştik. Ben Memory stick ile USB'den bir bağlantı kurdum. O da birkaç "Dowload" indirdi. Ben de "Upload"la karşılık verdim. Ama heyecandan "Firewall" kullanmayı unuttuk. İş işten geçtiği için ne "Delete", ne de "Cancel" edebildik. Sonuç olarak dokuz ay sonra ortaya felaket bir "Virüs" çıktı. Olay bu kadar basit işte!"

Ya işte böyle, olay basit. Bu basitlikten ne zaman kurtulacağız bakalım.

Bu dil yozlaşması, bu nobranlaşma sürdükçe işimiz zor, hem de çok zor!

Erhan Tığlı
erhantigli@mynet.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,338,338,338,338,338,338,338,33
3 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Nurcan Candan


GİZEMİNİ HALA KORUYAN YAZITLAR

Gordiondaki tümülüse giden Amerikalı arkeolog young tümülüs içinde bulduklarını inceleyerek adeta büyülenmişti.

Midasın mezarı bulunan yazıtların büyük bölümü tunç kapların üzerindeydi. 3 tanesini temizledikten sonra kabın ağız kısmının tam kenarında küçük balmumu levhalar üzerine frig alfabesiyle yazılmış kısa yazılar vardı. Taş ya da kil tabletlere almaşık olarak balmumu kaplanmış tahta ya dafildişi levhalara yazı yazmak o sıralarda asurda yaygındı. Frig bölgesinde de bu uygulama önceki dönemlerde benimsenmişti.

Barnet adlı bir araştırmacı da friglerle ilgili başka bilgileri de bir araya getirmiştir. Frig dilindeki yazılarla ilgili şunları söylüyordu: " frig abecesinin en az ion ve diğer yunan abeceleri gibi Fenike abecesinden alındığını herkes bilir. Ancak frig harflerinin bilinen en eski yunan örneklerine çok benzediği bilinsede bu gerçek pek ilgi görmemiştir. Bu strophedan yani öküzün tarlayı sürdüğü gibi denilen ilk dönem yunan yazıtlarında kullanıldığını gördüğümüz satırları her iki doğrultuda yazma yönteminin Hitit hiyeroglifinden frigler aracılığı ile alındığı bellidir. Frig abecesi yunan abecesinin babası olabilir. Gordionda MÖ 8. yy da bu buluşun gerçekleştiği yerdir".

Özellikle Midas şehrinde bulunan kaya üzerine yazılmış anıtlar önemini korumakta fakat gizemini ise günümüz dünyasına vermemektedir.

Büyük İskender ve Perslerin yönetimi sırasında türlü yazınsal anıtlara rastlanmaz. Ancak bölgeye Romalıların gelmesiyle olaylar yön değiştirir ve frig mezar stollerinde kullanılmış olarak tekrar karşımıza çıkar.

Frig dilinde yazılmış bu geç tarihli yazıtlarda göstermektedir ki frigçe karşımıza çıkmadığı tüm bu yüzyıllar boyunca konuşulan bir dildi ve roma dönemiyle beraber tekrar taşların üzerine yazılmaya başlamıştı.

Frig kaya anıtları üzerinde gördüğümüz frigçe yazıtların tesiri bu geç tarihli yazıtlar devlet tarafından değil halktan kişilerce yazdırılıyordu. Daha önceleri bu anıtları yaptırabilme hakkı soyluların iken yunan tarzının etkisi ile artık en basit köylüler bile kendi adlarını taşlara yazdırabiliyorlardı.

Daha önceleri masraflı olmasından dolayı mermer bir mezar taşı diktirebilme lüksüne sahip olmayan frig köylüleri roma imparatorluğunun sağladığı barış ve ekonomik refah düzeyi ile rahatlamış. Nitekim bu dönemde de mezar taşlarının sayısında bir patlama görülür.

Mezar taşları üzerindeki saban, orak gibi tasvirlerin de görüldüğü gibi bunlar köylülere ve hayatını çiftçilikle kazanan insanlara aitti. Bunların boyutları kaliteli işçilikleri ile dönemin sosyal ve ekonomik yapısına ait bir kanıt teşkil eder.

Yazıtlarda kullanılan frigce, kutsal karakterli ve eski idi. Eski olduğu için mistik anlamlar içeriyordu. Özellikle kalıp olarak kullanılan ceza formülleri frigce yazılıyordu. Bu şekilde mezara gelebilecek herhangi bir zararın daha güçlü bir ceza ile karşılanacağına inanmış olmalıydılar. Bazı frigçe yazıtlar yunan harfleriyle yazılmış ise de formül ya da kalıp içermezler. Frig diline ait mevcut bilgilerimizde bu mistik yazıyı çözümlemeye yetmemektedir.

Yazilikaya-Midas aniti,Yazilikaya antik kenti-Han ilcesi,Eskisehir Bizans dönemiyle beraber Frigya gibi yazıtları alfabesi tarihin tozlu sayfalarına karışır gider.

Sadece günümüzde gizemli bir hava ve yazıtlar bırakarak. Bu yazıtlarda sadece yuna yazarlarından gelme 30 kadar kelime bu dili tam olarak anlamaya yetmemektedir. Dil hint-avrupa dil grubunda idi. Ve içinde arami, hint dillerinden de kelimeler vardı.

Frig edebiyatı hakkında bilgimiz yoktur. Ah şu anıtlar gizemini bir gün bize söylese, fısıldasa kim bilir neler anlatacaklar. İlk hayvan hikayelerini, dönemin kültürünü ve yaşayan tüm güzellikleri…

FRİG KAYA ANITLARI (AÇIK HAVA TAPINAKLARI)
Tanrıçalarının çıplak yarlarında olduğuna inanan Frigler bir tapınağın cephesi biçiminde işledikleri kayalar önünde dinsel törenlerini yaparlardı.

Antik Yazılıkaya Kenti
Bölgemizde önemli yapıtları olan Frigler, dini merkez olarak Antik Yazılıkaya Kentini seçmişlerdir. Yazılıkaya, Eskişehir İli, Han İlçesi, Yazılıkaya Köyündedir. Kayalık bir platform üzerinde olup, Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüştür. Antik şehirde, Hitit Kültürüne ait kendi stilleri ile yaptıkları kaya kabartmaları ele geçmiştir. Hititlerden sonra bir Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya' da, Frig Kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar, tabiat şartlarından etkilenmişlerse de günümüze ulaşabilmişlerdir. Yoğun Frig yazıtlarını bu bölgede görmekteyiz. Roma ve Bizans Çağlarında Frig yapıtları, dini amaçlarla genelde tahrip edilmiş, kaya barınakları ve kaya mezarları ilave edilmiştir. Dünya Kültürel ve Doğal Mirası listesine dahil edilmek üzere aday gösterilmesi uygun görülen Yazılıkaya Örenyerinin Dünyada eşi ve benzeri yoktur.



BİTMEMİŞ ANIT
Antik Yazılıkaya Platformu'nun batı yamacında yer almaktadır. Tamamlanmayarak yarım bırakıldığından arkeolojide "Bitmemiş Anıt" olarak adlandırılır.Anıt çevredeki köylüler tarafından Küçük Yazılı Kaya olarakta adlandırılır. Tamamlanmamış olması bize Frig Kaya Anıtları'nın yapımındaki çalışma metodlarını anlamamızı sağlar. Böylelikle anıtların iskele kurulmadan yapıldıklarını düşünebiliyoruz. Önce kayanın üst kısmı kesilip düzleştiriliyor ve kayanın geri kalan kısmı platform olarak kullanılarak süslemeler yapılıyor.

Anıtın batıya bakması ayrı bir özellik arz eder. Frig Kaya Anıtları'nın özünü teşkil eden niş, bitirilmemiş olmasından dolayı, anıt yüzeyine işlenememişse de anıtın sol alt kısmına işlenmiştir. İlk defa Frigler'in kullandığı bilinen Frizinde kabartma lotus-palmet motifi motifi bulunmaktadır.Anıtın yaklaşık iki metre altında bir fasad ve sol kısmında 5,5 metre uzaklıkta da bir at yer alır.

Nurcan Candan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,009,009,009,009,009,009,009,009,00
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


Solmaz Akça

 Kahveci : Solmaz Akça


  UTANGAÇ YANAKLI ADAM ve AĞLAYAN KADIN

Utangaç yanakları, şehvetli dudakları, gururlu bir burnu, kendi bilmiş kaşları ve aynalarla sırlanmış kara ışıldayan gözleri vardı. Dokunuşları yumuşaktı, kimi zamanda hoyrat! Körler gibi saatlerce dokunarak hafızasına kazımıştı kadının yüzünü... Kimi zaman şeytan, kimi zaman duygusal bir adam oluyordu. Önce dansa kaldırıyor, sonra sevmediğini haykırarak kadının canını yakıyordu. Kimi zaman maskesini çıkarmaya hevesleniyor kadına umut veriyordu. Ama sonrasında hemen farklı bir oyunun içine dalıyor kadını şaşkın bırakıyordu.

Çok yaşamış gibi sevişiyor, hiç tatmadığı zevkler yaşıyormuş gibi gülümsüyordu. Kimi zaman dokunsan kirlenecek bir çocuk oluyordu, kimi zamanda haz peşinde koşan arsız bir adama dönüşüyordu. Çölde ıssız kalan kadının serabı gibiydi. Kadın gerçekleri görse de dokunamıyordu...

Ruhu dört mevsimdi adamın. Kendi de hangi mevsimi yaşadığını bilmiyordu. Sarıldığı bedenler batmıyordu hiç tenine. Oysa o, kadının bedenini bırakmıştı kan içinde. Kirletmişti kadını acı sözleri ile... Adam söylenen sözlere karşı hemen kalkanla kendini korumaya çalışmaktaydı. İstiridye içindeki inci gibiydi. Kabuğu kapalıydı ve açmıyordu, açmayacaktı kimslere...

Bir gecelik heves, demişti oysa kadın... Bal gibi adamı yanıltmıştı. Ve bu bir gecelik dediği düş bir yerinden kalbine akmıştı. Sarhoştu. Adamın dudaklarından içmişti o gece şarabı... İlk defa birinin dudaklarından sarhoşluğu yaşamıştı. Ve ilk defa huzurla uyumuştu. Uyanmak istemese de, uyandı. Adamın sözleri kulaklarında acı acı çınladı. Adamın gözünde kadın değersiz, sıradan bir varlıktı... Kadın yataktan kalktı. Adam kadını bileğinden yakaladı. Kadın o anda anladı ki, ona gitme diyecek; onu koruyacak; onu sevecek birine ihtiyacı var. Kadın o anda anladı ki, adam onun için çok şey ifade etmekteydi.

Kaçar gibi giyindi kadın... Adamın gözlerine bakamadı. Evine geldiğinde yatağına yattı ve adamı düşündü. Adamın sözleri büyüdü içinde. Gözyaşlarıyla atmaya çalıştı acısını... Atamadı... Günlerce konuşamadı adamla... Sonra adam teşekkür etti kadına... Ve binip bir uçağa gitti kadından çok uzağa. Kadın ıssız kaldı. Kendine sarıldı. Kadın kendine battı. Kanadı, ağladı... Sevmek suçtu kadın için.. Ve kadın bu suçun cezasını çoktan çekmeye başlamıştı. Adam umursamaz ve alaycı gözlerle okudu satırları ve kadına içinden "asil olmayı dene" dedi. Çünkü adamın kitabında sevgi sözcüklere dönüşmez, kimse kimseyi bu kadar sevemezdi...

Solmaz Akça
www.solmazakca.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,408,408,408,408,408,408,408,40
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Beltan Göksel


ADIM-ADIM

Canım memleketimin seçkin ve bıçkın evlatlarından müteşekkil bir kesim "Herkes memleketimizin selameti bakımından bir ADIM geri atsın" diyerek göz yaşartan bir vatandaşlık görevi yerine getirdiler.

Huyum kurusun; gündem böyle belirlenince benim mizahi yanım depreşti. O denli depreşti ki klavyem nazik bazı deyişlerde bulunmak için kendini bu yazının kucağında buldu.

Bazı TV. kanallarında "ADIM-ADIM Anadolu" diye bir dizi gezi programları var. Ekrana bakarak ADIMlaya-ADIMlaya gözlerimizle (Dağ-Bayır-Çayır) gezeler, "Ne güzel yerler varmış da öff! Anam gidip buraları tanımak gerek " diyerek iç geçirir, ama kalkıp buralara gitmeye sıra gelince "İmkan meselesi" ne takılarak kendimize bahaneler uydururuz.

ADIMlamak herbir kişinin bakış açısıyla değişgenlik gösterir. Bazıları yürüyen merdivenlerde bile ADIM atmaya kalkarlar, herkesin önüne geçmek için. Ama yanılırlar tökezlerler. Bu gibiler önden gidenlere gıpta ile bakarlar, bilmezlerki oldukları yerde dursalar hepsi aynı anda menzile varacaklardır.

Oldum olası şu bizim Mehter Takımının yürüyüş biçimi aklımı yormuştur. İki ADIM öne doğru, bir ADIM geriye . Niyekine? Yüksek yorum yeteneğime dayanarak ifade etmek zarureti içinde arz edeyim:

DENGE İÇİN. . Rap Rap ADIM atarak yürürsen miziğin ri tmini -ahengini tutturamazsın. Yavaş yavaş ileriye doğru tek tek adım atacak olursan Cenaze Marşı gibi olur. Malumunuz Mehter Takımı zafer çağrısı giderek daveti yapan bir türdür. İki ileri ADIMdan sonra bir geri ADIM atarak "Ne iyi ettik "gibilerinden insana düşünme payı kazandırır. Bencağızın Musuki ile uzaktan yakından ilgisi yoktur , yaptığım yorum nasıl ama?

İşte yurdumun insanlarının bazıları da iki ileri-bir geri yaparak diğerlerini uyuturlar, düşünme payı bırakarak. Velhasılı kelam , sağlam ADIMlarla yürümek yetmez, ADIMlarınızı ölçülü atmaya gayret göstermelisiniz. Her işte ADIM -ADIM ilerleyebilmek için ileriye giderken arada bir geriye de ADIM atmayı unutmayınız. Hatırlayınz , şu metraj alma yok iken, ölçümleme ne ile yapılıyordu? Ölçü ADIMlarla alınmıyormuydu!

Sakın Ha! Dağ başını Duman almış Marşındaki gibi"Sert ADIMlarla" yürümeyiniz. Bu gibiler bir-iki ADIM öne çıksalarda , sonraları düz yolda tökezleyenlerden daha beter olurlar. Bir ADIM önde olmak her zaman fayda getirmez. Sizler yine benim söylediğim gibi arada sırada DENGE için geriye doğru bir ADIM atınız , bakınız o zaman işler nasıl tıkırında yürüyor.

Söz temsili "Ben adamı atığı ADIMdan tanırım" bilgiçliği içinde olan kimselere de inanmayın. Ve bu gibilere sorun; sorun ki "Senin attığın ADIMlar ne menem birşey, anlat bakalım?" Ne cevap alacağınızı artık siz çıkarın canım. .

Sevgili Editörümüzün"Bulunduğunuz yerden bir ADIM öne çıkın" slogan'ına evvelce yazdığımbir yazımda "İki ADIM öne çıkın " diye cevap vermiştim. Nedeni; hani bir gün gelir de geriye bir ADIM atmak durumunda kalınırsa yine bir ADIM önde kalırsınız.

Ne dersiniz?

Beltan Göksel


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,408,408,408,408,408,408,408,40
5 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Neslihan Güzel


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


Resmi Geçit

"sadece barışı umut ediyorum
beylik laflar etmeden"


ovaların şafağına yaslanmış dağ
eteğinde tepinen rüzgârın haylaz oğlu
sisler içinde dağılmış gerçeklik
parmaklı camında tarih yazıyor
yağmur damlasını öpen buğu

elbet
vurmasalardı demir askerlere
kimseler duymadan ölesiye kopacaktı çığlık

vuracaktı koptuğu ovalardan betona
kah o yana soracaktı halini
kah bu yana

-dağlar bayır deme anam
yüküm ağır değil anam
bil ki hakka yakınsam
yurduma candanım anam

kaç ey zalimin korkak dölü
yetiş anacığım tertibim ölü
bakma sakın yar kanadığıma
ağlama kalbimin ey nazlı gülü-

...sonra

dönüş yolunda
görüştüğü tüm hanelerde yaş
yaşlandığı her hanede görüş

Gülcan Talay

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız ve Diş Taşı Temizliğiniz için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Haziran sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

... versiyonu ile Actionscript 3 diline geçiş yapılmıştır. Bu dil en basit kodların bile tamamen farklı yazıldığı radikal değişiklikleri içeren bir dildir. Flash arayüzünde yapılan değişiklikler ve eklentiler kullanıcılara büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Fakat hazırlanışındaki karmaşıklık ve aceleye getirilmiş görüntüsü nedeniyle aynı iyimser düşünceyi... Flash nedir? Nasıl hazırlanır? Ne işe yarar? Gibi soruların cevabını merak eden ve Flash uygulamaları hakkında destek almak isteyeceklerin başvurabilecekleri bir web sayfası http://www.flashdersleri.com/

Ve işte bu da tamamen flash kullanılarak hazırlanmış bir web sayfası. http://www.wesc.com Bu sadece basit bir örnek, biraz daha araştırarak daha neler yapılabileceğini kendiniz de keşfedebilirsiniz.

... 1911 yılı Temmuz ayında süvari yüzbaşılarından Fesa ve İstihkam teğmenlerinden Yusuf Kenan Beyler, uçuş öğrenimi yapmak üzere Fransa'ya gönderildiler. Sekiz aylık bir öğrenim devresinden sonra Türkiye'ye dönen Fesa ve Yusuf Kenan Beyler derhal göreve başladılar... gibi merak edilesi ve bulununca paylaşılası bilgiler için http://www.nedirvekimdir.com/ Meraklı olmak iyidir, araştırmak için hırs verir, ama siz yine de her şeyi merak etmeyin.

http://www.itsnotbadatall.com/ Bilgisayarı olup oyun oynamayı sevmeyen fazla kişi tanımıyorum. Bu web sayfasında oynayabileceğiniz bol miktarda ve her yaşa hitap edebilecek eğlencelik oyunlar mevcut.

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3753 / Windows / 4.54 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe
Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-08©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Bir Şarkısın Sen Fenerbahçem
Berkant









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080403.asp
ISSN: 1303-8923
3 Nisan 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com