|
|
|
16 Nisan 2008 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Ben de istiyorum!.. |
Merhabalar,
Biz kadınlarımıza tecavüzü müstahak görürken, elin adamı kurduğu hükümetin yarısından fazlasını kadınlarına teslim ediyor. Şu yandaki resme iyi bakın. 37 yaşında, 6 aylık hamile İspanya Savunma Bakanı Carme Chacon şeref kıtasını selamlıyor. Yeni hükümetin 17 bakanından 9'u (DOKUZU) kadın. İmrenmemek elde mi? Dönüp bizim cenaha bakıyoruz, bırakın böyle bakan olmayı, bakan olanı bile erkekleştiriyoruz. Örnek istiyorsanız, kadından sorumlu kadın bakanımızın Pippa Bacca cinayetine gösterdiği yoğun(!?) ilgiyi şöyle bir hatırlayın. Olmayan ilgiyi hatırlamak güç olacak, fazla kasmayın rahatlayın.
Bizim hükümetimizin başının ve bilcümle çevre ahalisinin tercihi ise, kadının sırtından sopayı karnından bebeği eksik etmemek. Kadının beynini açmak yerine din adına başını gözünü kapatmayı marifet sanan zihniyetten başka ne beklenir ki? Hiç kimse kendini kandırmasın. Bugün üniversitelere başı gözü bağlı girmek için can attırılanlar, belki üçü belki beşi hariç, günü geldiğinde evinin sultanı olmaya mecbur olacaklar. Evinin sultanı bile demek lüks kaçacak, hepsi birer köle olacaklar. Köleden bakan yaratmak için de herhalde el açıp dua etmekten başka çareleri kalmayacak.
...
Ben bu "Yorum farkı" programına fena taktım. Programa değil, savaş muhabiri eskisi, at gözlüklü Çandar Bey'e taktım aslında. Benzerleri dolu biliyorum ama, bu adam her akşam ekranda olunca anılmayı hakediyor. Kongar kibarlığına programa başladığından beri "darbe darbe" diye darbeden bu zat-ı muhterem, yalakalığını yaptığı AKP'nin kapatılmasını önlemenin tek yolu olarak AB ve ABD den gelecek destek mesajlarını görüyor nedense. Aklınca bakın adamlar ne diyor, biz kimiz ki onlara kulak vermiyeceğiz demeye getiriyor. Bre adam, "Yargı Darbesi" diye hiçe saydığın Anayasa Mahkemesi, o tapındığın Tayyip Bey'e yürü ya kulum demedi mi? O zaman hukuk, şimdi mi guguk oldu? İngiltere Dış İşleri Bakanı bizim Babacan'ın yanında "Yapmayın etmeyin kapatmayın, kapatırsanız biz de müzakere defterini kapatırız." demiş, onu geveliyordu dün akşam. Beklentisi Rice'ın da fırça çekmesiydi ama kursağında kaldı garibin. Bu adamın hiç mi vicdanı sızlamaz. AKP'nin demokrasi adına kapatılmaması gerektiğini savunurken, din adına koca bir milletin, Cumhuriyet tarihinde ilk defa bu kadar fazla gerildiğini insan neden sorgulamaz? AB'ye girmenin teslim olmak değil, eşit haklardan yararlanmak olduğunu, her memleketin kendine özgü kırmızı çizgilerini çizdiğini neden bilmezlikten gelir? Bal gibi bilir de işine gelmez. Böyle tutucu, böyle saygısız sözde demokrat eksik olsun, istemez. Hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
|
GÜL-DİKEN YAZILAR : Erhan Tığlı POLİTİK HAYVANLAR |
|
Politikanın, politikacıların hayvanlarla yakın ilgisi vardır. Kimi bukalemundur, kimi kurt, kimi at, kimi horoz, kimi aslan... Demokrat Parti, halkın demokrat demeye dili dönmediği için Demir Kır At olarak nitelendirilmiş, bu partinin sonraki temsilcileri toplandıkları Adalet ve Doğru Yol Partisine simge olarak kır atı seçmişlerdir. Demokratik Sol Parti güvercinlidir, Milliyetçi Hareket partisi kurtlu. Bir de aslan sosyal demokratlar var!
Bir zamanlar İsmet İnönü'nün kafasında kırk tilki dolaştığı, kırkının da kuyruklarının birbirine değmediği söylenirdi. Oğlu Erdal İnönü ise Hint horozuna benzetilmişti. Erbakan, Ecevit'i neye benzeteceğini bilemedi geçmişte, "Deve misin kuş musun anlayamadım. Deve desem deve değilsin. Kuş desem kanadın yok, uçamazsın" dedi ama Ecevit onu bukalemuna benzetti. Tuğrul Türkeş söze karıştı, Ecevit'i karga olarak niteledi...
Eski devirlerden birinde devlet başkanına öküz diyen bir kişi mahkemeye verilmiş. Yargıç kendisini çok ağır cezaya çarptırınca sanık şaşırmış, "Hakaretin cezası bu değil ki?" diye verilen cezaya itiraz etmiş. Yargıç, "Sen hakaretten ceza yemedin ki, devlet sırrını açıklamaktan hüküm giydin" demiş...
Sadece bizde değil, Amerika'da da hayvanlar parti simgesi olmuşlardır. 1938 yılında Milton kasabasının belediye başkanı, seçmenlerin düşünmeden, sonuçlarına aldırmadan, laf olsun diye oy kullandıklarını kanıtlamak için Boston Curtis adlı bir eşeği aday göstermiş, oy pusulasına eşeğin resmini koydurmuş ve eşek oyların yüzde elli birini alarak seçilmiş!
Son zamanlarda konuşan hayvanlar ortaya çıktı. Papağan, muhabbet kuşu neyse; kediler, köpekler, horozlar, ayılar bile konuşur oldu. Herhalde vatandaşların gerektiği gibi konuşmamalarına, konuşmaya çekinmelerine kızdılar. Dolap beygiri ya da eşek yerine konulan, sırtlarına ne kadar yük konulursa konulsun aldırmayan vatandaşların yerine bu hayvanlara oy kullandırsak daha iyi olacak bence. Hiç olmazsa tatlı vaatlerine kanarak yanlış partilere, yanlış liderlere oy verip de sonradan pişman olmazlar, ah vah etmezler...
Hayvanlar yalnız politikaya değil, spor kulüplerimize de girmiştir. Birbirlerine vahşi hayvanlar gibi saldıran taraftarlar bir yana, Fenerbahçe kanarya, Beşiktaş kartal, Galatasaray aslandır. Bursaspor futbolcuları gol attıkları zaman timsah yürüyüşü yapıyorlar. Bir zamanlar Sarıyer kulübü için martılar, İstanbulspor için de boğazın boğaları denilmişti...
Teknik Üniversitenin rozeti arı, İktisat Fakültesinin simgesi karıncadır...
Erkeklere aslan, kaplan, panter gibi güçlü, yırtıcı hayvanları layık görürüz. Kadınlar ipek böceği, ceylan, keklik, sülün gibi güzel, zarif hayvanlara benzetilmekten hoşlanırlar. Kuşlara benzemek iyidir de kuş beyinli demek kötüdür! Eşek, inek, fil sözleri hakaret sayılır her iki taraf için de. Hele hayvan desek kızar köpürürler. Aslan, kaplan, ceylan, sülün havyan değil mi? Süt veren inek, yük, araba çeken at ve eşek gibi yararlı hayvanlar kötü de, boğa gibi fazla işe yaramayan, aslan, kaplan gibi vahşi, yırtıcı hayvanlar pek mi iyi sanki?
Halk şiirinde kızlar sunaya, yani erkek kaza benzetilirler! Çünkü çoğu hayvanların erkekleri daha güzel, daha gösterişlidirler. Minibüslere, otobüslere durak harici alınan yolculara da ördek adı verilir. Araba dolu olduğu halde binenlere, binenlere ses çıkarmayanlara ne denir biliyor musunuz? Kaz denir kaz! Böylelerine ne denilse az. İşçi, memur kümesteki kazdır zaten. Kazın tüylerinin yolunması gibi acıtmadan, fark ettirmeden yolarlar onları; vergileri onlar verirler hep, zam yağmurunda şemsiyesiz kalan, ıslanan onlardır. Kaz olmak yetmez, aynı zamanda inek gibi sağılırlar, öküz gibi çift sürmeye, arabaya koşulurlar, koyun gibi güdülürler, kuzu gibi her şeye boyun eğerler...
Deveye neren eğri diye sormuşlar, nerem doğru ki, demiş. Bu eğrilikleri doğrultacak düşünce olmalı insanda ama nerde! Çoğu kişi papağan gibi düşünmeden konuşuyor, leylek gibi laklak ediyor, maymun gibi taklitçi ve de lafla peynir gemisini yürütmeye kalkıyor...
Oysa hiç olmazsa Nasrettin Hoca'nın hindisi gibi olsak biraz düşünürüz olup biteni, başımıza geleni. Çözüm yolu ararız. Belki o zaman düşünce suç olmaktan çıkar; aydınlara, şair ve yazarlara, sanatçılara, bilim adamlarına gereken önemi, değeri veririz.
Erhan Tığlı erhantigli@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Dul olmak
Bir çok kadın devir değişmesinde acıya da tahammülsüz hale geldi. Nedendi bu anlaşılamamışlık, oysa bir çoğumuzun tek istediği azıcık sevgi ve biraz daha ilgi değil miydi? Başta 'onları doğuranında kadın olduğu neden unutuluyor' diye hep sorduk durduk kendimize.Babalar o zamanlar anneyi ağlatırken, oğullar üzülmemişmiydi anneleri için?! Peki kendi hayatlarındaki kadını hırpalarken bu neden hiç akıllarına gelmedi, neden hiç kaybetmekten korkmadılar... Malesefki cevap çok açık ve belli. Çünkü konu aslında yine kadınlarda saklı korkular arasında dürülmüş durumda.
Geçmişte annelerimiz babalar dövsede, küfürde etsede, alkolik yada esrarkeşte olsa onlardan vazgeçemedi, çünkü toplum baskısı altında ezilmekten korktular. Ailelerinin içinde 'geri dönmüşlük altında' büzüleceklerini düşündüler. Çocuğu da varsa artık onu kimse almazdı inancı vardı. 'Erimdir çekeyim' derken evdeki adamı yükselttide yükseltti. Bu daha çok dayak, daha rahat hovardalık ve daha çok alkol de hak tanıyordu adama. Çünkü kadını işkenceye dayanıklı ve aslada gitmiyor. Ondan daha ballısı olamazdı gerçekten.
Bunun yanında bunları çektikleri halde boşanan kadınları da anlamaz bizim kadınlarımız. Kendi yaşadıklarını düşünmeden yorum yaparlar, kadınca kıskançlıklarının içinde buna cesaret edebilmiş bir kadında sürekli eksiklik aranır. Kötü gözle bakılır. Bekar oğullar dul kadınlada evlenemez. Neden acaba, kız kullanılıp kadın olduğunda daha mı yaşlı görünüyor? Yoksa 2. el ürünler gibi ucuzluyor mu? Şurası kesinki babalardan çok anneler karşı çıkar ve sütlerini helal etmezler. İlla oğullarına cahil yeni yetme bir kız alıp burnundan getirmeyimi planlıyorlar bilinmez. Bunları onlarda bilemez. Bir savunma vardır, "kızı öpmeye kadını yapmaya görsünler" diye. Halbuki belki kocaları aylarca yatakta ona sokulmuyordur. Bu onu aldatması manasına mı geliyor. Haşaa, bu nasıl söz :)
Televizyon dünyasındayız. Annelerin dizlerine vurarak seyrettiği bir kaç dizi ismi sayacağım. Aliye, Binbirgece, Acı Hayat, İki aile...vb. Bu diziler de kadın duldur bir şekilde ve genelde hiç evlenmemiş bir erkeğe aşk beslerler. Oğullarının dul bir kadınla evlenmesine karşı çıkan anneler bu dizileri seyrederken hiç birinde eski eşine dönsün demedi. İzlerken ağladılar ve belki kendilerinden çok şey buldular. Bunu kabul etmeyen kayınvalidelere kızdılar ama kendileride aynıydı.
Yeni bir aşka ilaç gibi ihtiyacı olan dul ya da boşanmış kişi ne yapmalıydı şimdi. Tekrar hayata tutunmak ne kadar kolay olabilirdi onun için. Hevesi kırılmıyor muydu, güvenini yitirmiyor muydu? Belki de kendileri bu insanı büyük bir depresyona hatta intihara sürüklüyordu. Müslüman bir devletiz ve peygamberimizin bile dul eşi olduğunu unutuyoruz.
Namusu nerede arıyoruz?
Sevinç Şarlı
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
HATIRLIYORUM...
Salih, o gün yine daha önceki günlerde olduğu gibi iş aramaktan yorulmuş, tüm iş görüşmeleri olumsuz sonuçlandığından üzgün ,bitkince evine dönüyordu. Yine elleri bomboştu. Oğluna, kızına ve hanımının yüzlerine bakacak hali kalmamıştı. Ayakları yerde sürünüyor adeta eve gitmek istemiyordu. Ama, durdu bir an ve düşündü.''Hayır,eve gitmeliyim. Onlar daha önce de olduğu gibi yine bana sevgiyle ve umutla yaklaşacaklar, kesinlikle. Bu beceriksizliğimi, bu şanssızlığımı yüzüme vurmayacaklardır.'' Birdenbire bu olumlu düşüncelerle kendisini rahatlattı. Hafif bir gülümsemeyle hızlı adımlarla bir an önce eve doğru yöneldi.
Tam evin önüne geldiğinde pencereye doğru baktı.Sanki, evde kimseler yoktu. ''Herhalde annemlere gitmişlerdir '' diye geçirdi içinden.
Merdivenleri hızlıca çıkarak daire kapılarının önüne geldi.Cebinden çıkarttığı anahtarla kapıyı açmaya çalışırken, kapı kendiliğinden açıldı. Baktı ki kapıyı eşi Zeynep açmıştı. Sevgiyle ''Hoş geldin'',diye konuştu.Sonra kısık ve üzgün bir sesli devam etti.''
Faturayı ödeyemediğimizden evin elektrikleri kesildi.''
Başka bir eş olsa kocasını suçlar, sitem dolu söylerle onu üzerdi. Ama o asla öyle bir eş değildi. Tam bir iyi ve kötü günde de yanında bulunan süper birisiydi. Mum ışığında yemek yediler. Daha sonra çocuklara televizyon seyredememenin eksikliğini yaşatmamak için çocuklarla birlikte gölge ve kelime oyunları oynattı. Salih, bir yandan oyun yonuyor diğer yandan da eşine içinden dua ediyordu. '' En karanlık gecemizde bile verdiğin mutlulukla bizleri aydınlattın. '' Salih bir yandan oyuna katılıyor diğer yandan geçmişi düşünüyordu.
''Hatırlıyorum, sevgilim tam 15 sene öncesiydi. Annem ,''Oldu ,sonunda
kabul ettiler, yarın akşam oturmaya gideceğiz'', dedi. Sen, amcamın kızının okul arkadaşıydın. Nedense hiç sevemediğim amca kızımın bana hayatım boyunca ki en değerli, hayatımı tamamen değiştirecek, en çok seveceğim birisiyle tanışmamı sağlayacağını hiçbir zaman düşünememiştim.
Seni gördüğümde çok etkilenmiştim. Ayşecik gibi gülümseyişin uzun dalgalı saçların, iri gözlerin ve hayallerimde hep olduğu gibi ince uzun
vücudunla senden etkilenmemem olanaksızdı. Anneme ,''Hep uzun boylu, ama zarif ve özellikle ince belli olmalı benim eşim '',derdim.
Hatta, şakayla karışık arkadaşlarla konuşurken de ,''Cam çay bardağının ve hanımının beli ince olacak '',diye bir cümlem vardı, ezberlettiğim.
Annem ,''Senin işin çok zor oğlum, ama; seninle evlenen kızın işi daha da zor'' , derdi. Haklıydı, ben hem çok zor beğenen ,hem de çok zor geçinilen bir insandım. Kişisel ilişkilerimde küsmelerim, kırgınlıklarım, özellikle de kolay affedemeyişim, çok meşhurdu.
Ama, sen evet, sen beni çok değiştirdin. Çünkü, büyük bir özveriyle
beni yumuşattın, ben artık, daha sevecen, daha affedici, daha hoş görülü oldum. Zor günlerimde sürekli yanımda olan bu kadar iyi ve büyük bir sevgiye başka nasıl karşılık verebilirdim ki?.
Hatırlıyor musun? Biz evlilik yıldönümümüzü evlilik ay dönümü olarak kutlardık. Her ayın 17 'sin de önce şık bir şekilde giyinerek , dışarıda yemeğe giderdik. İşlerimin bozulması bunu sadece evlilik yıl dönümlerinde yapmamıza neden olduysa da! Evlilik yıl dönümlerimizde kesinlikle yemeğe gitmeden önce aile fotoğrafıyla da, bu gecelerimizi süslerdik.
Sen ve çocuklar hiçbir zaman beni üzmediniz. Açlık derecesinde parasızlık çektiğimiz günlerde bile tüm sevginizle hep yanımdaydınız.
Düşünüyorum da sen yoksa, insan değil misin ? Yoksa, gökten inen insan kılığına girmiş bir melek misin? Eğer melek isen senden rica ediyorum.Hep kal benimle, sonsuza kadar.
Ve ben de sürekli seninle birlikte seninle yaşadıklarım için mutlu olayım, sonsuza dek. Her an, senle olmanın ne kadar büyük bir lütuf olduğunu bilip, şükrederek''
Salih, düşüncelerinin verdiği sevgiyle kalktı ve eşiyle çocuklarına sarıldı.
Sevgiden hepsi sıkıca bir yumak olmuşlardı. Bir yandan gözleri doluyor, ağlamamaya çalışıyor diğer yandan da eşinin kulağına fısıldıyordu. '' Hepinizi çok seviyorum, meleğim''.
Mehmet Salih
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Hatice Bediroğlu GÖNLÜMÜN GÜNLÜĞÜ 17 |
|
Canııım bir tanem,
Mektubunda;
" Seninle yaşarken; elbette tartışırız ama bunlar yıkıcı değil karşılıklı yapıcı eleştiriler şeklinde olacak. İnsanız hatalarımız olabilir. Olgun iki insan gibi kavga yerine konuşmak daha güzel ve bu gerekli de. İkimiz de " bu davranışını beğenmedim ya da neden öyle söyledin, düşündün " diyebileceğiz ve birbirimizi tamamlamış olacağız. Birbirimize yalanımız olmayacağı ve sevgi ile beraber saygımızı da koruyacağımız için kırmadan incitmeden sorunlarımızı masaya yatıracağız. Önümüzdeki süreçte seninle yapmamız gereken ne güzellikler ne sorumluluklar var. Düşündükçe içim ısınıyor. İçimi ısıtıyorsun taa oradan. Bir de sana sarılma ihtiyacı duyuyorum. Sevgiyle sımsıcak sarılmak istiyorum. Ee gelince dertleşeceğiz. Birlikte güldüğümüz gibi ağlayacağız da. Şimdiden başlamadık mı bunlara? Beraber ağladık gülmedik mi? Bu kadar uzaktan birbirimizi hissediyor yaşamıyor muyuz? Ne güzel bir şeyi başardık biz... Şansa inanıyorum. Bana mesaj atman çok büyük şans. İyi ki o mesajı attın. Sana kocaman bir teşekkür öpücüğü.
Bugün çok çalıştım yoruldum. Yattığım yeri beğeneceğim gece.
Keşke zamanı ileri almak elimden gelseydi. Bir yıl ileri alırdım. Herkes zamanı geri almayı düşler. Ben ileriyi istiyorum. Çünkü ileride sen varsın. Sana kavuşmak var ve birlikte yaşayacağız. Ee ben ileriyi neden istemeyeyim ki. Canımın içi, bu gece için izin istiyorum senden biraz erken yatayım. Yaşamda seni sevmek çok güzelmiş. Gece yarısı yanıma geleceğini biliyorum. Unutma! Bendesin bu gece. " Demişsin.
Cümlelerin öyle tatlı, öyle tatlı geldi ki kulağıma. Lezzeti hiç unutulmayacak beste gibi.
Kışın buraya kar yağmaz biliyorsun. Her mevsim gelinebilinecek bir yerdir. Artık bakalım durumlara göre en kısa zamanda gelmeye çalışırsın. Ekonomi kısmını merak etme. Sen gel ben seni gönderirim.
Bizim gibi böyle uzun uzun yazışan sevgililer yoktur. Hiç zannetmiyorum. Yazışmak için yazmayı, kelimeleri sevmek, sevgiyi özümsemek, yüreğin dolu olması gerek. Ben sana yazmaya oturduğum zaman seninle bir bütün oluyorum ve geçirdiğim zamandan çook keyif alıyorum. Yazmam herhangi bir nedenle birileri tarafından engellenmişse (bunu söylediğim için utanıyorum ama) biran önce gitsin istiyorum. Diyorum ya hayatımda senden öncelikli hiçbir şey yok. Seni öyle çok seviyorum ki!
Pazarda hareket halinde Scooter gördüm. Hiç sesi de yoktu. Bayağı hoşuma gitti. Ama spor amaçlı değil tabi. Bu açıdan bisiklet daha faydalı. Şimdilik erteleme kararı aldım zaten. Daha ileride farklı şeyler çıkar. Dizlerim pedala basmaz hale gelince düşünürüm dersem de fazla inanma. Çünkü aklıma takıldı. Aklıma takılanı her zaman ne yapıp edip almışımdır. Almamalıyım diyorum sadece. Aslında motor alacak motora bineceksin. Seni de arkama oturtturmalıyım o zaman. Efendim. Benden kuvvetli misin? Sen mi süreceksin? Yooo hiç itiraz etme ben süreceğim. Oh! Gel keyfim gel. Ne zevkli olur ama. Kolların beni sarar. Seni duyumsarım. Soluğun sıcacık ensemde pikniğe gideriz. Yamyamlık yok ama. Biliyorsun ben hiç et yemiyorum. Ne yapalım sen de rakı içerken et yemeyiver. Sana kendi ellerimle meyve yediririm. Yanına oturur seni kucaklarım. Müziğimizde çalar. Sonra ağaçların içinde el ele gezeriz Türk filmi gibi... Evet, bu manzara karşısında ileride motor almak farz oldu canım. Çünkü Scoter, tek kişilik bir araç :-) Şimdi yine gülümsüyorum. İçimdeki sevgi Manavgat Şelalesi gibi coşuverdi. Bir tanemsin.
Bak! Aklıma ne geldi şimdi. Yıllar... Yıllar öncesinde 10--11 yaşlarındayım. Bir hafta sonu Abant'a pikniğe gidildi. Yemek hazırlanırken ben etrafı geziyorum. Tepeye doğru tırmanmaya başladım. Yukardan sesler geliyor. Neyse çıktım baktım. Bir delikanlı bağdaş kurmuş oturuyor. Genç kız başını onun dizlerine koymuş hayran hayran yüzüne bakıyor. Delikanlı kıza şiir okuyor...
" Yukarda gök / Karşıda göl / Etrafta ağaçlar / Kucağımda sen..." Eli ile de göğü, gölü, ağaçları işaret ediyor. Ben dayanamayıp kıkır kıkır gülmüştüm. Zaten o saydıkları aynen vardı. Belki de o zaman şiir yazmayı kafama koymuştum kim bilir...
Canıım seni çook öpüyorum çoookkk. Şimdi çayı koyacağım hayatımın anlamı. Sonra cam bardakta... Çayın sıcaklığında seni yudumlayacağım. Yüreği cesur sevgilim.
SEVMEK VE SEVİLMEK...
HER ŞEY BU İKİ KELİMEDE GİZLİ.
BİZ...
BU İKİ KELİMEDE GİZLİ OLAN
HER " GİZİN " SAHİBİYİZ.
Hatice Bediroğlu hatice@haticebediroglu.net
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : Mete Çağdaş ASIN PİPİSİNDEN! |
|
Bizim medya günlerdir evire çevire
bir tecavüzlü cinayet haberi veriyor…
İtalyan sanatçı Bacca'nın bir sapık tarafından katledilişini,
Sanki ülke olarak alışık olmadığımız
bir yeni vaka imiş gibi aktarıyorlar.
Etmeyin, yapmayın arkadaşlar!
Yemin ederim ki
Belki benim gibi izleyenleriniz de olmuştur
İnanın, İtalyan medyası
spor haberlerinden bir önceki haber olarak
ve 5 saniyelik görüntü ile geçtiler olayı…
Ne kadar seviyoruz abartıyı
Elbette Ülkemiz için ve insanlık adına utanç verici,
Kahredici bir olay
ama bu kadar da bağırtıya gerek yok bence
Hee…
Aynı bağırtı çağırtıyı, bizim kızlarımız için de yapsanız ya
Hemen hemen her gün
onlarca kadın tecavüze uğruyor bu ülkede
Baştan önlemini almak gerekiyor
Öyle tavuk gibi
yumurta ağzına gelince bağırmayacaksınız!
AB uyum birliği adı altında çıkartılan,
yeni Türk ceza kanunu
Sapıklar için sanki çanta da keklik adeta…
Bu ilk vaka değil ki
Örneklerini çok yaşadık bu ülkede
Ne oldu,ne yapıldı bunlar için?
Tabi ki hiçbir şey
Tecavüz ettiler,öldürdüler
3-5 sene yatıp, çıkıp yine aynı suçu işlediler.
Sizin o uymak istediğiniz
Avrupa da ise
adamı pipisinden asıyorlar pipisinden!
Mete Çağdaş mettecagdas@hotmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
Bahar
Yaş kemale erdi
Dar geldi büyümek,
Çıkardık, silkindik, aynı kaldık...
Yine bahar,
Dallar çiçeklendi...
Bulandık, heyecanlandık,
Bir sürü kış yükü taşıdık bahara
Bırakacak bir ağaç altı bulamadık.
Yaş kemale erdi
Ermemiz gereken yeri bilemedik.
Bulduğumuza tutunduk,
Umutlandık...
Yaş kemale erdi
Yalnızlığımızdan usandık,
Küçüktü isteğimiz,
Baş koyacak bir omuz aradık.
Aslı Sarıoğlu
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Türkçeyi iyi kullanmanın yöntemlerinden bir tanesi de, Türkçe sözlük bulundurmaktır. İnternet ortamında bulunabilecek en iyi Türkçe sözlük bence http://www.tdk.gov.tr web sayfasında bulunandır. Tabi sadece sözlük değil, güzel dilimizi verimli ve düzgün kullanabilmenizi sağlayacak her türlü destek, bu web sayfasında mevcut.
http://www.izedebiyat.com/ ...Biz ki acıya bağdaş kurmuş iki zamandık, susuşlara meyilli. Birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak trenlerin tek suçlusuyduk. Sevdaya itham edilmiş romanların katili, yüreğinden sızan kanları susuz toprağa ifşa edilen iki hükümlüydük..Biz ki hüzne örülüydük..Sonra sırtlarımızı dayadık birbirimize. Kalabalıkların arasına iki kırık bedenle yürümektense; bir kız çocuğuna renkli balonlar alma suçuyla ölmeyi tercih ettik .. Kavganın ortasında, gölgenin avcuna, karanlığın sabahına bir filiz ekmeye yemin ettik biz..Günahlarımıza tövbe diye degil...
Bloglar, ilgili alanlarınızı, duygularınızı, düşüncelerinizi kısacası istediğiniz herşeyi yazabileceğiniz ve bunları yüzbinlerce blogcuyla paylaşabileceğiniz kişisel web sitelerinizdir. http://www.blogcu.com/ web sayfasına girerek siz de kendinize ait bir blog yaratabilirsiniz.
Bu haftanın flash oyun konusundaki web sayfa tavsiyemiz http://www.extremoyun.com/ Oyuna doyacağınıza emin olabilirsiniz.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3753 / Windows / 4.54 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
TreeWalk 8.2.1 / Windows / 1.19 MB http://www.ntcanuck.com/tw_exe/twdns821.exe Güncel problemlerinizi çözmek için mükemmel bir yardımcı program. İndirip gönül rahatlığıyla kurabilir ve kullanabilirsiniz. Yaptığı işi, internette dolaşırken yazdığınız adresleri direkt olarak bağlı olduğu DNS'lere sormak ve kısa yoldan adrese ulaşmanızı sağlamak olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir nedenle Türkiye'den ulaşamadığınız adreslere bu kurulumu yaptıktan sonra sorunsuzca ve hiçbir engellemeye takılmadan ulaşabilirsiniz. Benden söylemesi:-))
|
|
|
|
|
|