Yazılan,  Okunan,  Kopyalanan,  İletilen,  Saklanılan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete Yıl: 7 Sayı: 1.437

Sisteme gir!

Merhaba Sevgili KM dostu, hoşgeldiniz!

 12 Mayıs 2008 - Fincanın İçindekiler



 



 Editör'den : Sevsinler tarafsız Cumhurbaşkanını!..


İyi haftalar,

Vallahi sevsinler. Yurtdışı yayınlara demeç verip memleketi şikayet eden büyükler kervanının son yolcusu Cumhurbaşkanı Gül olmuş. Hani çıkarken yediden yetmişe herkesin Cumhurbaşkanı olup ayrım gözetmeyeceğim diye yemin eden Sayın Gül. Kendi kafalarından olmayanları adamdan saymadıkları malumumuz olduğu için pek yadırgamadık ama aramızda çekiştirmekten de geri kalmadık tabi. Başkanlığını yaptığı cumhuru Finacial Times gibi etkili bir yayına şikayet edip "Kapatmayla yaralanan imaj"dan söz eden Saygıdeğer Gül, bu şikayeti dillendirenin Cumhurbaşkanı olmasının memlekete nasıl bir imaj kazandıracağını pek düşünemedi zahir. Sırayla başladıkları şikayet maratonunda bayrağı zirveye taşıdıkları için kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır diyorum ve başka da birşey demiyorum.

Her anneler gününde kalbi yaralı şehit analarını görüp hüzünlenmeyi artık kanıksadık sanırım. Ama bu sefer daha bir yürek dağlayıcı oldu. Hain itlerin bir sınır karakoluna yaptığı baskında anneler günüden 1 gün önce şehit düşen 6 askerimizin analarını izlemek hakikaten yürek yakıcıydı. Bu iş insanı düşündürüyor doğrusu. Kapı komşumuz ABD'nin bölgede uçan kuşu izlediğini, arada bizi de görüp bilgi akışı sağladığını hepimiz biliyoruz artık. Peki acaba bu adamların bilgisi olmadan bir grup itin bölgeye girip karakol basmaları mümkün olabilir mi? Bence olamaz. İddia ediyorum, bu tip olaylar, Türkiye'yi bölgede teyakkuz durumda tutmak için bir danışıklı dövüş hali. Bu, ABD global politikası gereği, ne serden ne yardan vazgeçip, her ikisiyle dengeli cilveleşerek bölgeyi sittin sene elinin altında tutma taktiği. Petrolün 200 dolar seviyelerine geleyazdığı bugünlerde başka türlü düşünmek abesle iştigal gibi görünüyor.

Hafta sonunun bir önemli olayı da tabi ki biten süper ligti. Şampiyon olan Cimbom'u da, şampiyonluk yarışına son üç haftada havlu atan Fener'i de canı gönülden kutluyorum. Herşey sırayla tabi. Hayat devam ediyor, bugün gülenin seneye de güleceğinin garantisi yok. Ama futbolun güzelliği de işte burada zaten. Perdede "Son" yazmadan film bitmiyor ve senaryo her sene yeniden yazılıyor.

Bir haber de bizden. Bizim çocukların en fazla girip çıktığı sitelerin oyun siteleri olduğunu ve hemen hepsinde de aynı oyunların dönüp durduğunu görünce, ben de bir oyun sitesi açayım da bari yabancı ellerde eğlenmesin çocuklar dedim. Henüz tam randımanl değil, üzerinde çalışmalar sürüyor ama 2500 tane flash oyunuyla sitemiz görücüye çıkmaya hazır. Buyrun gelin, ben cilalarken siz de oyun oynamaya devam edin. Sitemizin adı da adresiyle aynı OYUNCU.KAHVECiYiZ.BiZ. Ziyaret ettiğinizde aksayan yerleri bana bildirirseniz beni mutlu edersiniz. Hepinize güzel bir çalışma haftası dilerim. Esenkalın.

Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...

Cem Özbatur








 


 Kahveci : Nil Demirçepken Sokol


ANNEM, VİŞNE SUYU VE BÜYÜMEK

Kaç yaşındaydım bilmiyorum, sadece insanları bellerine kadar gördüğüm ve yüzlerini görebilmek için hep başımı yukarı kaldırmak zorunda olduğum yaşlardı….Annemle çarşıya giderdik, prensesler gibi giydirir, kaşlarımı iki baş parmağı ile düzeltirdi, saçlarımı okşar, "güzel kızım" derdi ve yola koyulurduk. Annem hep elimden tutardı, korkmazdım hiç bir şeyden, hiç kimseden, annem vardı….

Yürür, yürür, yürürdük… yollar, önce bellerini sonra yüzlerini gördüğüm insanlar, tezgahlar…. Ve annemin eli hep elimde…

Çocuk bedenim yorulunca, o zamanlar gördüğüm reklamlardan mı, anneme dinlenme taleplerimi şirinlik içerisinde gösterme ihtiyacından mı bilmem yüzümü gökyüzüne, dünyanın en güzel yüzüne, anneme çevirir "benzin" derdim.

Annem bilirdi biricik prensesinin yorulduğunu ve vişne suyu istediğini. Gülümserdi, sonra sarı (limon) ve kırmızı (vişne) renkli büyük cam ya da plastik damanacaların olduğu tezgahlardan birine yaklaşırdık. İki kocaman bardak vişne suyu söylerdi annem. Yaz sıcağında vişne sularının soğukluğu ile serinlerdik. Sonra biraz daha tezgahlar, insanların belleri, yüzleri…ve gökyüzü…

Annem hep elimden tutardı ve hep yolun kaldırım tarafındaydım…

Sonra babam gelmeden iki üç saat önce evde olurduk. Aynı büyüklükte bardaklardan aldığımız benzine karşılık ben yorgun olurdum, bence annemde, ama o, hiç öyle görünmezdi. Önce elini yüzünü yıkar bigudilerle saçlarını sarardı sonra mutfağa girer yemeğin hazırlığını yapardı,. Ben de bebeğim Lale ile eteklerinin etrafında dolanırdım. Abim gelirdi okuldan, günün önemli gelişmelerini, yeni kız arkadaşını, okulun sıfırcı hocasının kendisine nasıl haksızlık yaptığını anlatırdı. Sonra saatin küçük kolunun yedide büyük kolunun altıyı geçmiş olduğu hangi beşlikte bilmem, annem saçlarını açar ve makyaj yapardı. Ruj, rimel ve parfüm… Babam gelirdi. Balkonda, gökyüzünün altında annem, babam, abim ve ben yemek yerdik.

Çok sonraları, o insanların bellerini gördüğüm zamanlardaki aklımla, masallardaki ünlü cadının laneti gibi, adı "zaman" ya da "yaşam" olan kara büyücü, annemin bigudilerini, rimelini ve rujunu aldı…ben hiç bir şey yapamadım....

Şimdi bellerine baktığım insanların yüzleri hizasındayım, ama sanırım bir direniş, yüzlerini görmektense başımı gökyüzüne çeviriyorum.

Büyüdüm, evlendim, saçlarıma bigudiler sardım, rimeller, rujlar, parfüm kokuları; sıfırcı patronlar var artık hayatımda, gözlerini bilmediğim hırslar bürümüş insanlar… Ve kimsenin kaldırım tarafında mı yoksa yol tarafında mı olduğuma dikkat etmediği zamanlar…..

Lale hala benimle, eteğime dolanıyor…. Gökyüzünün altında yemek yiyoruz hala..

Ama hiçbir şey o zamanki gibi değil…

Artık annemin eli her gittiğimiz yerde elimde değil ama benim için hep bir kocaman bardak vişne suyu var…

Şimdi ne zaman yorulsam hayattan, annemin yanında bulurum kendimi.
Sanki beş yaşındaymışım gibi kaşlarımı düzeltmesini ve saçlarımı taramasını isterim ve iki kocaman bardak vişne suyu içeriz…
Sanki hiç büyümemişim gibi….
En son anneme iki paket bigudi alıp gittim. İkimiz beraber saçlarımızı sardık.
Büyümek bu demekmiş…..

Nil Demirçepken Sokol


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


8,338,338,338,338,338,338,338,33
6 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Mehmet Şener


Her gün sizin

Âlemin en saygın varlığı olan, merhametin kendisi, sevginin denizi, çiçeklerin renk renk, çeşit çeşit koku sunan, insanın kucağında olduğu süresince ayrılası gelmediği, demetleyerek sana gülleri sundum, her gün.
Ana dedim varlığında da, yokluğunda da. Unutmadım değerini, unutmam mümkün değildir sevgini, saygını, hürmetlerimi 365 gün sunuyorum. Dünyada sevilecek insan sensin.
Kadının adı var mı, yok mu diye hiç sormadım? Çünkü okuduğum, edindiğim kültür sayesinde her daim kadın vardır, hayatın içinde.
İlim konusunda, ticaret hayatında, kervan sahibi olanlar vardı. İşçi çalıştırdı. Maaş verdi hem de karşı cinslerine, hizmet ettirdi, çünkü iş kadınıydı.
Kadınların her zaman yerli yerine oturmuştur, makamı mevki olarak hiç ezilmelerini istemez. "En hayırlımız kadınlarına güzel davranandır" güzel sözü tavsiyedir. Sözü söyleyen yüce insan, en güzel şekilde eşlerine davrandı.
Sözüyle davranışı hiç çatışmadı sözü söyleyen gelip geçen o yüce insan.
Analarımızın değerini bizler biliriz, bilmeliyiz. Dünya da, ahiret de huzurun kapısı o anaların rızalarına bağlıdır.
Onların bizi sevmesi demek Allah' ın bizi sevmesidir. Günlerin hepsi anlarımızın günü olmalıdır.
Solan, kuruyan çiçeklerle kutlamaya bir güne indirgemeye ucuzluk derim. Değerinin inmesi, en varlıklı varlığın, değersizleşmesidir.
Bizim ilk öğretmenimiz anamızdır. Yemek yemeyi, kaşık tutmayı, ihtiyaç gidermeyi onlar öğretti bıkmadan, tiksinmeden, iğrenmeden.
Bizler evlatlar olarak onların hizmetlerine layık olmak olmalıdır, amacımız.
Onların ihtiyacı varken terk etmek yaraşmaz, bize. İhtiyacı olan anaların dertleri bizim en önemli derdimiz olmalıdır.
Anamız dertliyken, dertsizce hayata devam edenlere şaşırıyorum.
Bizlere kucak açan analarımızın hizmetinde bulunmak, en büyük ibadettir. Kim ki anasının hayatta rızasını almadan, dünyadan giderse çok olumlu olmaz gelecekte ki hayatı.
Şansını yitirmiş demektir, mutluluğun anahtarını bulamaz.
Mal için analarını kıran, üzen, kederlendiren mutluluğu yakalama şanslarını yitirmişlerdir. Yitirdikleri o değerli mutluluğu ebediyen bulamazlar.
Evlatlarının her yaştaki sıkıntıları, analarının ilk sıkıntılarıdır. Evladından daha çok üzülür merhamet abideleri.
Acıyan, üzülen analarımızın günü sadece 365 de 1 olmamalıdır.365 gün olmalıdır. Günlerimizin her anını anamıza ayırmalıyız.
Bir gün hediye alarak günlerine kutlu olsun demekle görevimizi yapmış olmayız. Görevimizi yapmak, günlerini kutlamak, onların isteklerine, güzel cevap vermekle olur.
Üzmemekle, sıkmamakla gerçekleşir. Anlamadıklarını anlatmakla, sevdiklerini alarak ikram etmekle, sevgi ve saygıyı karşılıksız göstermekledir.
Hastaneye düşerlerse , ellerinden tutuyorsak, yalnızlıklarını gideriyorsak, tatlı dilli konuşursak., hoşgörülü yaklaşıyorsak, sözlerini dinliyor ve dinlemişsek işte analarımızın günlerini kutladık.
Sarraftan aldığımız en pahalı pırlantalardan daha değerlidir olumlu davranışlarımız. Hayırlı evlat olabilmek, olmalıdır amacımız.
Hayırlı evlat yetiştirme bahtiyarlığına ulaşan analar gününü kutlasak ta, kutlamasak da onun günleri hep kutludur.
Öldüklerinde anılarına kötü söz söyletmeden, hediyelerini göndermeliyiz. Kemiklerini sızlatmadan, onlara kavuşursak işte kutlu gün, o gündür.

Mehmet Şener


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


[Henüz Oylanmamış]
0 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


M.Nihat Malkoç

 Kahveci : M.Nihat Malkoç


  BEN HİÇ BÜYÜMEDİM ANNE!...

Ben hiç büyümedim anne!...
Her zaman senin kollarında buldum tarifi imkânsız huzuru… Hayat denizinin korkunç dalgaları arasında boğuşurken sen bana güvenli bir liman oldun her zaman. Yağmur ve dolu aman vermediği zamanlarda sevgi şemsiyesini açtın üzerime. Sen ıslandın beni yağmurdan korumak için. Zemheri soğuklarında üstündeki yırtık pırtık paltoyu çıkarıp, üzerime giydirdin. Üşüdüğünü belli etmemek için dişlerini kerpeten gibi sıktın. Çoğu zaman sofradan yarı aç kalktın. Çocukların aç kalmasın diye tok insan rolü yaparken ne kadar da zorlanırdın.

Ben hiç büyümedim anne!...
Kanından kan, canından can verdin bana anne… Bir kordondan can taşıdın bana aylarca. Sütünü çeşme yapmıştın soğuk kış gecelerinde. Uykusuz gecelerin sebebi ben olsam da bunu dert etmezdin. Sarıp sarmalamalarının hazzını unutmak mümkün mü? O candan sarılmaların, öpmelerin, koklamaların gitmiyor gözlerimin önünden. Fedakârlık ve cefakârlık abidesi olmuştun yüreğimde. Uykularını böldüğümde tebessümünü eksik etmemiştin hiçbir zaman. Sımsıcak nefesin değince yüzüme, güneşim olurdun; sıcaklığın içime işlerdi.

Ben hiç büyümedim anne!...
En tehlikeli durumlarda bile can parçanı korumak için bir aslan kesilir, öne atılırdın. Kendi canını hiçe sayıp bizim canımızı pırlanta kadar kıymetli tutardın. Yüzünün gülmesi, bebenin dudaklarındaki tebessüme bağlıydı. Yolların uçurumlara dönüştüğü zamanlarda selamet sahiline geçmek için bize yol ve köprü oldun annem. Gönül ağacının kurumaması için ab-ı hayat oldun kökümüze. Kapkaranlık gecelerimize dolunay oldun. Yıldızların umuda aktığı demlerde hasret oldun. Yolların ayrımında bir damla gözyaşı oldun.

Ben hiç büyümedim anne!...
Eyüp sabrından öteydi sabrın. Sabır acı olsa da meyvesinin tatlı olduğunu senden iyi kim bilebilirdi ki? Engin hoşgörünü Mevlana'dan, doyumsuz sevgini Yunus'tan almıştın besbelli. Kederleri bohçalayıp uzak diyarlara attın. Saçlarımı okşayışın en etkili ilaçtı gönül sancılarıma. Bir güneş gibi doğardın odamıza. Hanemizden ayrılışın, güneşin batması gibi, aydınlıklarımızı alıp götürürdü uzaklara. Bir gülüşün bütün yorgunluklarımızı siler süpürürdü. Sesin yanık bir nağme olup kalbimize zümrüt tahtını kurardı; bülbülleri kıskandırırdı sözlerin.

Ben hiç büyümedim anne!...
Soframızdaki berekettin anne. Yuvanı aydınlatabilmek için bir mum misali yanardın. Kınalı ellerin ekip biçmekten nasırlaşmıştı. Çocuklarını doyurmak için gecelerden vakit çalar, günlere eklerdin. Hayatın kurşundan ağır yükü belini bükmüştü. Fakat gönlün dipdiriydi. Yorgunluklar, uykusuzluklar gözkapaklarına hükmedemezdi. Saçlarındaki kınalar, aklarını kapatmaya yetmezdi. Bu aklar ömrün paklığına delildi aslında. Bizler eve gelmeden rahat etmezdi gönlün. Gözlerin yollarda kalırdı hep... Muhkem bir kaleydin gönül başkentlerinde.

Ben hiç büyümedim anne!...
Gözlerin engin denizler gibi masmaviydi. Gözlerinin mavisinde görürdüm mutluluğun resmini. Sevgilerin en içtenini sende gördüm. Şefkati de, merhameti de hep karşılıksız verdin hayat boyunca. Senin dokunulmazlık zırhına büründükçe kötülüklerden emin oldum daima. Affetmeyi, güzel bakıp güzel görmeyi senden öğrendim. Her umutsuz vakada bir umut ışığı bulabilmeyi sen öğrettin bana. Sen su gibi aziz, ekmek kadar mübarektin anne!...

Ben hiç büyümedim anne!...
Şimdi sensizliğin uçurumunda hayatla ölüm arasında, pişmanlıkların ortasındayım. Saatin tiktakları yalnızlığımı daha da artırıyor. Dualarına tutunuyorum belaların sağanağında. Hayatta bir kez üzdün ama tam üzdün beni. Hatıraların mezarlığında seni arıyorum şimdi… Sesime ses ver, hasretime vuslat ol. Zaman tezgâhında artık hasret dokunmasın. Geceler acılara banmasın. Şimdi bütün düşlerim sana çıkıyor anne. Seni çok seviyorum…

M.Nihat Malkoç
mnm61mnm@hotmail.com


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,009,009,009,009,009,009,009,009,00
2 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Kahveci : Şadıman Şenbalkan


KIZGINIM KIRGINIM VE ÜZGÜNÜM AMA SEVİNCİM DE VAR YARINLARA

Mayıs ayının ilk haftası, bahar sevinciyle gelir kurulur yüreğimizin nadide bir yerlerine. Ve bu bahar da, bahar sevinciyle karışık sevinçlerle süslenirken, hüzün ve keder istemeden yapışır istemediğimiz zamanda yakamıza.
Mayıs Ayının ilk haftalarında ANNELER GÜNÜ'NÜ kutladık ama bu anneler gününde de altı askerimizi daha şehit verdik Hakkari Aktüten Karakolu'na yapılan hain saldırıda!
Ve altı annenin yüreğine; yeniden kor düştü, şehit verdiği evlat acısında. İşte bunun için üzgünüm... Annelerimizi ağlatan terör belasına kızgınım.
Ki, annelerimiz en kutsal varlıklarımız ise, hem de anneler günün de nasıl kıyarsınız kutsal varlıklarımız analarımızın yavrularına!
Annem başımın tacı, annem her derdimin ilacı ise, tüm anneler de çocuklarının herşeyi ama her şeyidir hilafsız olanda.
Benim annem diye başlarken gördüğünü, yaşadığını bilir insan. Çünkü benim anneciğim de herkesin annesi gibi beni daha bedenine düştüğüm andan itibaren sevdi. Türlü zorlarla dünya'ya getirdi ve türlü zorlara aldırmadan baktı bana. Yemedi, yedirdi, giymedi; giydirdi ve beni kendinden çok sevdi annem...
Kocaman yaşımda hastalandığımda bana "of" demeden baktı. Hem şefkatle hem de sevgiyle yoğurduğu ekmeğe aş kattı güzel annem...
Annelerimize "melek" tabiri az gelir dersem abartmamış olacağım değil mi? Çünkü tüm anneler , MELEKTİR evlatlarına kol kanat geren.
Şehit Annelerimiz de MELEK ANNELERİMİZDİR hepimizin ve o anneler ki, bir başka anne olan VATAN için evlatlarını kara toprağa vermişlerdir ama içleri evlat acısıyla yansa da başları dik onurla "vatan sağ olsun" demektedirler.
Bunun için de ŞEHİT ANALARIMIZIN öpülesi anne elerinden öpüyor, bu anneler gününde ve tüm günlerde, ŞEHİT ANNELERİMİZİ saygı ile selamlıyorum.
İzmir Kitap Fuarı'ndaki imza günümde, yanıma gelen ve beni stand stand arayıp bulan MELEK'LERE eş yüzüyle ŞEHİT ANALARIMIZDAN bazıları, beni öpüp kokladı.
"Ah kızım ah! Benim evladımı yazdığın kitabında ve sanki evladım karşımda her an benimle..."dedi bana. "Şehit Analarımızın Çığlıkları" adlı kitabım elindeydi ŞEHİT ANALARIMIZIN ve ŞEHİT ANALARIMIZ, kitabımda bulunan evlatlarının resmini, kitap kapağında şehit cenazesinin sarıldığı Türk Bayrağımızı öpüyordu gözyaşlarıyla.
Şimdi buradan ŞEHİT ANALARIMIZIN anneler gününü bir daha kutluyor, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, MELEK tabirine uyan ŞEHİT ANNELERİMİZİN VE TÜM ANNELERİMİZİN ellerinden öpüyor, her günümüzün anneler günü olduğunu hatırlatıyorum.
Kızgınlığımın bir ötekisine gelince, kızmamak üzülmemek mümkün olmaz insan olan tüm yaratılmışlarda. Yani kızgın ve üzgünlüm çünkü gencecik fidanlarımızı ŞEHİT verdiğimiz bir zamanda, bu dünyadaki her haltı yemiş ve seksenine dayanmış erkek cinsinden bazılarının, yarının annesi olacak kızlarımıza yaptığı ahlaksız rezilliklerden ötürüdür bu kızgın ve üzgün halimin bir başka sebebi. Henüz on dördündeki bir kızımızın gördüğü cinsel taciz veyahut cinsel sapıklık iyice beni ve tüm anne olan, olmayan kadın insanları derinden yaralayıp üzdü! Taciz almış başını giderken, kadına ve kızlarımıza reva görülen bu cinsel istismarlar; hem bir "kadın insan" olarak içimi acıtıyor hem de tiksindiriyor yaşamın bu görmek, duymak istemediğim rezil yönünden.
Sapıklık, sapkınlığa kılıf arar mı bilmem ama bildiğim cinsel sarkıntılık yapan, kadını ve küçücük bir kızı kendi pis duygularına alet eden ve etmeye çalışan güya adamları da bir annenin doğurduğudur!
Bu cinsel manada yollarını sapıtmış dedeler bilmezler mi ki, sarkıntılığı yaptıkları kadın cinsinden bu dünya'ya gelme nedenlerini?!
Öf aman öf!!! İçim bu sapkın duygularda ağlıyor bu bahar gününde...
Ama üniversite gençliğinin yetiştiği bir dünyada ve ülkemde üniversitelerin yaptığı bahar şenliklerinde; hayatı ve ünlü her kimseleri; sorgulamalarını, alkışlıyor, düşünen ve üreten tüm genç beyinlerimizle; aydınlık yarınlara gideceğimizi biliyorum.

Şadıman Şenbalkan


Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?


9,809,809,809,809,809,809,809,809,809,80
10 Kahveci oy vermiş.

 


Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Dost Meclisi


YORUMLARINIZI GALERiMiZDEKi iLGiLi BÖLÜME BIRAKABiLiRSiNiZ.
Yorumlarınız için bekleriz.

Fotograf : Mehmet Hamurkaroğlu


<#><#><#><#><#><#><#>

Kahveci dostların tüm eserlerini KM SANAT GALERİSİ'nde görebilir,
dilerseniz duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

<#><#><#><#><#><#><#>

Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır.
Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır.
Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir.
Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-))
Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.


 


 Tadımlık Şiirler


GERÇEĞE SAVAŞ

Soğuk bir sessizlikte saklıdır
kimsenin sahiplenmediği duygular
Sahipsizdir…
Çünkü kolay değildir cesur olmak
Ve sadece cesaretin sahip olabileceği
büyülü bir günahla yaşamak
Günahtır
Çünkü gerçektir, dile gelemeyecek kadar uzaktır yaşama
Böyleyken ne sen yeterince yakınsın yaşama
ne yaşam senden uzak
Ve bir gün gelir iner perde
Oyun bitiverir
Son sahnedeysen eğer
Her şey anlamını yitirir

Füsun Özdemirkıran

Yazdırmak için tıklayınız.

 


 Bol Bul Bulmacalar




Bloxorz       Foto Puzzle       Küp Küp


 


 Biraz Gülümseyin






KMTV Sunar...

 


 Kıraathane Panosu



Genel Yaşam Sigorta A.Ş.


KM - GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. İŞBİRLİĞİ İLE
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


Sevgili KM Dostu,

Sağlığınız bizim için önemlidir,

Genel Yaşam Sigorta A.Ş sizlerin Ağız ve Diş Sağlığı ile ilgili sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Promosyon olarak hazırlamış olduğu ağız check-up'ı hizmetinden faydalanabilmeniz için sizi anlaşmalı kliniğimizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Yapılacak olan ağız check-up'ınız ve Diş Taşı Temizliğiniz için yapmanız gereken sadece IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ'NDEN aşağıda belirtmiş olduğumuz ilgili kişileri üç gün önceden arayarak randevu almanız ve tarafınıza iletilmiş olan bu sertifika ile 2008 Haziran sonuna kadar kliniğimize başvurmanızdır.

Panoramik Röntgen ve ağız check-up'ınız GENEL YAŞAM Promosyonunun bir parçasıdır.

Sağlıklı günler, güzel gülüşler dileğiyle...

Saygılarımızla
GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş.

Randevu için:
Nursel Çalışkan (nurselcaliskan@identist.com.tr)
Gülsün Er (gulsuner@identist.com.tr)

IDENTIST AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI MERKEZİ
Kasap İsmail Sok. Sadıkoğlu Plaza 1 Kat 3
No 68 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216-337 0707 / 0216-337 0708
http://www.identist.com.tr

Editör'ün Notu: Yukarıda sözü edilen sertifikayı buradan bilgisayarınıza indirebilir, üzerine ad ve soyadınızı yazdıktan sonra bastırarak veya email ile göndererek bu hizmetten yararlanabilirsiniz.


Yazarlarımızın Kitapları


Merih Günay
"Martıların Düğünü"

Nesrin Özyaycı
"Işık -II-"


Temirağa Demir
"Her kardan Adam Olmaz"


Şadıman Şenbalkan
"Şehit Analarımızın Çığlıkları"

Hatice Bediroğlu
"Düş Kuruyor Gece"

Cüneyt GÖKSU
Serpil YILDIZ

"KÜBA - SARI SICAK BİR PENCERE"

Merih Günay
"HİÇ"

Feride Özmat
"Yanlış Zaman Hikayeleri "
 


İstanbul için Son Hava Durumu
ISTANBUL ISTANBUL
Ankara için Son Hava Durumu
ANKARA ANKARA
İzmir için Son Hava Durumu
IZMIR IZMIR
Kaynak: http://www.meteor.gov.tr


 


Akın Ceylan

 İşe Yarar Kısayollar


  Şef Garson : Akın Ceylan

Baktım bizim çocuklar en çok oyun sitelerine giriyor, ben de kalkıp onlara bir oyun sitesi yaptım. 2500 tane flash oyun var. Denemesi bedava, hem de yabancı değil, bizden. http://oyuncu.kahveciyiz.biz Aksayan yerlerini bildirirseniz sevinirim.

Enteresan içerikli resim, video ve duvar kağıtları için http://www.interesan.com Oyun kısmını incelemeyi ihmal etmeyin.

13+ Doyasıya ahh çekmek için sıra dışı bir web sayfası. Bu web sayfasını pek tavsiye etmiyorum ama engel de olmuyorum. http://ahhahh.com/ Aklı başında insan evladının beğenmeyeceği bu web sayfasına bence bakmayın.

Uyku sorunu mu yaşıyorsunuz? Tam size göre bir web sayfası. İster evde, ister siesta molasında. http://www.pupettocafe.com/gotosleep.swf İster seyrederek, ya da isterseniz gözlerinizi kapatıp sadece dinleyerek. İyi uykular…

…İlkbahara doğru köyde artık ekmek yapacak tahıl bile kalmamış. Ama asıl sorun, tohumluk olarak kullanabilecek kadar bile tahıl olmamasıymış. Tarlaya ne serpeceklerini, gelecek senenin mahsulünü nasıl hazırlayacaklarını bilemiyorlarmış… Bu güzel hikaye ve benzerleri için http://www.yazilar.net/

 


 Damak tadınıza uygun kahveler






http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.

Gom Player Version 2.1.9.3753 / Windows / 4.54 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE
Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.

 


KAHVE MOLASI ABONELERi Google Grubuna üyesiniz. İlginize teşekkür ederiz.

ABONELiKTEN AYRILMAK İÇİN :
KM-abone-unsubscribe@googlegroups.com
(Gönderdiğiniz mesajın abone olduğunuz adresten gittiğine emin olunuz.)

ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN :
Google Gruplar KAHVE MOLASI ABONELERi grubuna kayıt ol
E-posta:


Arkadaşlarınıza önermek ister misiniz?


Uygulama : Cem Özbatur
2002-08©KAHVE MOLASI - Her hakkı saklıdır. Yayın İlkeleri

 






Arkadaşlarınıza önerir misiniz?

Yazılarınızı buradan yollayabilirsiniz!



SON BASKI (HTML)

KAHVE YANINDA DERGi

Hoşgeldiniz
Arşivimiz
Yazarlarımız
Manilerimiz
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
KÜTÜPHANE
SANAT GALERiSi
Medya
İletişim
Reklam
Gizlilik İlkeleri
Kim Bu Editör?
SON BASKI (HTML)
YILDIZ FALI
DÜNÜN
ŞARKILARI





ÖZEL DOSYALAR

ATA'MA MEKTUBUM VAR
Milenyumun Mandalı
Café d'Istanbul
KIRKYAMA
KIRK1YAMA
KIRK2YAMA
KIRK3YAMA
ZAVALLI BİR YOKOLUŞ
11 EYLÜL'ÜN İÇYÜZÜ
Teröre Lanet!
Kek Tarifleri
Gezi Yazıları
Google
Web KM




Mother of Mine
Neil Reid









Fincan almak ister misiniz?
http://kmarsiv.com/sayilar/20080512.asp
ISSN: 1303-8923
12 Mayıs 2008 - ©2002/08-kmarsiv.com