|
|
|
20 Mayıs 2008 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Yaşasın Dumansız Hava Sahası!.. |
Merhabalar,
Havalar şaka gibi değil mi? Bahar mı yaz mı belli değil. Otuz dereceye varan sıcakta kutlanan ender 19 Mayıs'lardan birini daha geçirdik. Adettendir, böyle bayramlar adı geçenleri bir kez daha hatırlama vesilesi olur. 19 Mayıslar da gençleri anmadan geçmek olmaz. Tablo hiçte iç açıcı değil. Tam dörtbuçuk milyon gencin ne okul ne de işle ilgisi varmış. Korkunç bir rakam. Ve bunlara kalifiye olup işsiz dolaşanlar da dahil değil. Onların umudu hep olduğu için istatistiklere işsiz adı altında yansımıyor. Şansı yaver gidip çalışabilenlerin %70'i sosyal güvenceden mahrum. Tablo böyle gidiyor. İler tutar bir tarafı yok. Bu sorun, öyle iktidarı suçlayarak geçiştirilecek gibi de değil. Bu yılların biriktirdiği bir sorun ve gitgide aşılması zor duvarlarla sağlamlaşıyor. Genç deyince akla başı bağlı diye öğretimden yoksun(!?) kalanlar geleceğine, gençliği bir bütün olarak ele almak sorunları sıralamak gerek artık. Becerebilen bu memleket için en büyük iyiliği yapacaktır kuşkusuz.
Bu bayramın bir de yıllardır tartışılagelen kutlama biçimi var. Okullardan seçilerek bir araya getirilmiş, mevcut iktidarların hoşgörüsü oranında giydirilmiş ve renklendirilmiş öğrencilerin sözde toplu olarak yapageldikleri ama çokça kargaşayı andıran ve boş tribünlere yapılan gösterilerden söz ediyorum. Arkadaki karton gösterisi olmadan ne olduğu bile anlaşılmayan, sporla uzak yakın ilşkisi olmayan bir kargaşadır gidiyor. Gösterilerin hepsi ancak kuşbakışı seyredilirse birşeye benzeyecek tarzda dizayn edilmiş. Birkaç metre yüksekten bakınca ancak koşuşturan çocuklar olarak algılanan, üç aşağı beş yukarı her sene aynı gerçekleşen şov. Biraz acı oldu ama gerçek bu. Oysa 19 Mayıs ruhuna uygun bir yenilenme sürecine girilmeliydi şimdiye kadar. 10 Kasım'ı yas günü olmaktan çıkarıp bir anma gününe dönüştüren aklıselim, 19 Mayıs'ı da hakkettiği yere oturtabilmeliydi. Hemen aklıma geliveren, büyük bir şenlik yürüyüşü. Şehrin her yanından, hemen her sokaktan geçen bir kortej örneğin. Sonra, her spor alanında, her yeşil alanda hatta mahalle parklarında bile herkesin katılabildiği spor müsabakaları. Hemen her gencin, kendini genç hisseden herkesin yarışabileceği sokak turnuvaları. Konserler, sergiler,vs. İşte ancak o zaman, bir ulusun uyanışını simgeleyen 19 Mayıs'ı layıkıyla kutlayabileceğimizi düşünüyorum ben de.
Bu 19 Mayıs'ın bir diğer özelliği de hayırlı bir işin başlangıcı olması. Artık medeni bir sigara yasağımız var, vatana millete hayırlı olsun. Uygulanıp uygulanmayacağına dair her kafadan bir ses çıkıyor, çıkacaktır da ama bu yasak nedeniyle bir kişi bile bu meretten kurtulmayı denese bu bile herşeye değer. İçmeyin şu mereti artık. Bırakın gitsin. Bakın benim dört yılı geçti. Birgün bile aklıma gelmiyor. Yıllarca benim yüzümden temiz havadan mahrum kalanlardan her fırsatta özür diliyorum. Abuk subuk yerlerde, tıkılmış bir vaziyette duman çekeceğinize bırakın gitsin. Bakın sigara şirketleri yasaklar yüzünden hiç endişe etmediklerini söylüyorlar. Gelin onları kendi silahlarıyla vurun, bırakın gitsin. Kahve Molası da "Dumansız Hava Sahası" kampanyasını destekliyor ve en azından Kahve Molası'nı kapalı mekanda okurken sigara içmemenizi istiyor. Herkese sağlıklı ve dumansız bir gün diliyorum. Hoşçakalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
|
Café Azur : Suna Keleşoğlu CANNES FİLM FESTİVALİ |
|
Uzun bir aradan sonra sımsıcak bir Merhaba ile gelmek istiyorum karşınıza.
Yazılarımı özleyenler oldu mu bilmiyorum ama ben Kahve Molası'nda yazmayı çok özledim.
Herkes yaşam koşuşturmacasında bir yerlere yetişmeye çalışırken, ben de ikinici kızımı büyütmenin telaşına kapıldım.
Cannes Film Festivali başlamasaydı belki de yeniden yazmaya başlayamayacaktım.
Sinema ve festival havası bana yaradı.
Bakmayın altı aylık bir bebekle film film gezecek değilim ama ben bu yazımla sizlere Cannes'daki genel festival havasını yaşatmaya çalışacağım.
Cannes şehrine en yakın havaalanına uçaklar inip kalkarken, sinema dünyasının yıldızları da Cannes sokaklarında birer birer görünmeye başladılar.
Bu sene 61. düzenlenen Film Festivali Brezilya'lı yönetmen Fernando Mereilles'in "Blindness" filmiyle açıldı. Jüri başkanı politik ve asi tavrıyla tanıdığımız Sean Penn bölgedeki yerel gazeteye verdiği röportajında kazanan kim olursa olsun buraya katılan tüm filmlerin desteklenmesi gerektiğini sık sık vurguladı.
Festivalde iki gurur birden yaşıyoruz. Her ne kadar festival ana sayfasında da olmak üzere isminin başında Alman yönetmen ünvanı olsa da, bizden biri Fatih Akın bu sene "Un certain Regard" bölümünün jüri başkanı olarak sık sık adından ve filmlerinden söz ettirmeyi başarıyor. Sempatisi ile fotoğraf karelerine her daim gülen pozlar veren yönetmeni yakından tanıyanlar da onun bu mütevazi tavrından hep beğeniyle söz ediyorlar. Jüri başkanı olarak da bu sene festivalde çok konuşulanlar arasında yer alması bir sonraki filminin tanıtımı açısından da önemli adımlar katedilmesini sağlıyor.
Üçüncü filmiyle yarışmada, dördüncü filmiyle festivalde olan ve son yıllarda artık özellikle Fransa sinema dünyasında beğeniyle takip edilen Nuri Bilge Ceylan ise büyük bir gizlilik içinde tamamladığı "Üç Maymun" filmi ile Perşembe günü basınla, Cuma günü ize genel izleyici ile buluştu. Filmin oyuncuları ve yapımcısıyla film gösterimine katılan Ceylan, senaryoda birlikte çalıştığı ve daha önceki filmlerinde de her zaman yanında olan eşi Ebru Ceylan ile bir kere daha kırmızı halıda festivale merhaba derken, kalbim onun filminin festivali bir ödülle tamamlamasından yana atıyordu.
İlk sinema filminde oynayan dizilerin tanıdık yüzü Hatice Aslan ve müzisyenliğinin yanısıra oyunculuğu ile de var olmaya çalışan Yavuz Bingöl ise kırmızı halıdan geçişleri sırasında sinemada yeni işlere imza atacaklarına dair ipuçları veriyordu.
Filmi seyretmesem de , çevremdem aldığım yorumlar şansı olduğu yönündeydi. Özellikle daha festivalin ilk haftası olması da nedeniyle bir çok film izlenmemişti ama eleştirmenler Ceylan'a geçer not vermişlerdi.
Filmin tanıtımlarından, yönetmenin verdiği röportajlardan ise anladığım kadarıyla gerek konusu gerekse oyunculuk itibariye Nuri Bilge Ceylan'ın giderek kabuğundan çıkarak o minimalist çizgisini yine de korumaya çalışarak daha genel izleyiciye hitap eden film yaptığını anladım. Bugüne kadar yönetmenin tüm filmlerini izlemiş biri olarak gerek konu, gerekse oyuncu seçimi ile ilk filmlerinde daha içe dönük bir hava seziliyordu. Her zaman fotoğraf tekniğini iyi bilmesinin avantajlarını kullanan ve başarılı görüntüleri ile filmlerinde görsel şölen sunan yönetmene ve ekibine festivalde başarılar diliyor, kapanış gecesi onları sahnede görmek istediğimi gönlümdem geçiriyorum.
Bu seneye damgasını vuracaklardan biri de festival boyunca Türk Sinemasının tanıtımın yapıldığı Türk pavyonu ve Türk Gecesiydi. Kültür ve Turizm Tanıtma Genel Müdürlüğü, Sinema ve Telif Hakları Genel Müdürlüğü, Paris Büyükelçiliği katkıları ve SEYAP aracılığıyla düzenlenen Türk pavyonu konuklarını en iyi şekilde bilgilendirirken,
17 Mayıs akşamı Rado plajında gerçekleşen Türk Gecesi ise gerek ünlü katılımcıların ve gerekse Selim Sesler orkestrasının canlı performansı ile davetlilere güzel anlar yaşattı.
"Üç Maymun" filminin tüm ekibi oradaydı. Trakya müziği Cannes sahillerinde yankılanırken geceye katılan yabancı konuklar büyük bir memnuniyet içindeydiler. Umarım bu hem Türkiye'nin hem de Türk Sineması'nın tanıtımı açısından büyük ses getirir.
Festival boyunca bir film bile izlememiş ve sadece bu geceye davet edilmiş biri olarak size yazabilceklerim bu kadar.
Bu sene bahara ve festivale imza atan bir diğer unsursa bir başlayıp bir yağan yağmur. 25 Mayıs'da sona erecek festivalde başka notlarım olursa sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Ben şimdilik evdeki film yönetmenim 6 aylık bebeğimin filminde oynamak üzere aranızdan ayrılıyorum.
SunA.K. Grasse
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Eski zaman fotoğrafları bazen hoyrattır
" Bir bulut olsam der kuş
Bulut bir kuş olsam der."
Rabindranath Tagore
Çocuksu düşler büyütüyorum elası bol kahverengi gözlerinde. Yaşamın tüm rezilliğine inat gözlerindeki heyecan beni yeniliyor.
Grilerin kuşattığı bir başka güne dönüyorum, pek istemeden.
İzmit'deyiz. On beş yaşında filanım... Bayılıyorum balık tutmaya. Korhan, Ali, Ayhan toplanmış gitmişiz... Elde oltalar. Haydi rastgele... O zamanlar Körfez temiz... Kaç çeşit balık yaşamakta.
Babamın dükkanı çarşı içindeydi. Akşamları rakı muhabbeti saat 18.00'den sonra başlardı... Manav meyveleri getirdi, bakkal bazen rakıyı, bazen çerezleri temin ederdi. Babamsa evde hazırlattırırdı meze ve ana yemekleri... Annemin hamaratlığı malum. Hem böylece meyhaneye çalışmaktanda kurtulurlardı... Yoksa meyhaneye para mı yetişirdi?
Bana düşen, saat en geç 17.30'da annemin hazırladığı koca tepsiyi kucaklayıp tam zamanında babama götürmekti.
Eski zaman fotoğrafları bazen hoyrattır...
Omuzlarımdan yüreğime inen bir titremeyle sarsıldım. Geç kalmıştım... Kıyıda çok oyalanmıştık çocuklarla. Şehrin boz bulanık renginde birazdan kopacak fırtınanın saat ayarı yapılmıştı sanki.
Eve koştum... Nerede kaldığımı sordu annem. Kem küm ettim... Avuçlarımda tuz izleri yol yol.
- Haydi acele et, baban kızmasın şimdi, diyerek tepsiyi uzattı bana. Ter içindeydim çarşıya indiğimde. Babam beni görünce dükkandan çıktı. Söyleniyordu... Duymak istemiyordum ağzından çıkan kelimeleri. Tepsiyi aldı... Üzerindeki örtüyü kaldırıp hamsi buğlamaya baktı bir an... Taze soğan, roka, kırmızı turp, dilimlenmiş köy ekmeği, biraz helva....
- Hangi cehennemdeydin it "diye bir tokat attı yüzüme... İlk tokat... İlk utanç... İlk acı...
Bakıyordum sadece. Konuşmuyor, inadına susuyordum. Karşı tepeler mor gölgelerin ötesinde simsiyahtı.
Öyle hüsranlar vardır ki, biter biter başlar... Artık sevincin tadı yoktur dudaklarında.
Cemal Türker
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
GÜL-DİKEN YAZILAR : Erhan Tığlı ÖMRÜN BAHARIDIR GENÇLİK |
|
Gençlik ömrün baharıdır
Genç güzelliklere konan kelebek ve arıdır
Kavak yelleri eser başında, çiçeği burnundadır
Evrenimizin gülen ayvası ağlayan narıdır
Çevresini yeşerten, gürül gürül akan sevda pınarıdır
Ama yaşlılar küçümser onu
Acemi çaylak, toy derler, dudak bükerler
Sonra da vatanın kurtuluşunu gençlerden beklerler!
Cumhuriyet gençliğe emanet edilmiştir
Bağımsızlığımızı korumak onun görevidir
Öyleyse bu zinde kuvvete yaşamak
Haram edilmemelidir...
***
Bir kişi, Atatürk'ün dediği gibi, "genç fikirli" değilse
İsterse yirmi olsun yaşı
Tüm benliği uykudadır.
Yaşa başa bakma, görünüşe aldanma
Gençlik düşünce ve duygudadır
Genç her zaman ve her yerde ayaktadır
Gerilik, kötülük, çirkinlikle savaştadır!
Erhan Tığlı erhantigli@mynet.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Fener Alayı
Bak bir Mustafa Kemal geliyor
Elinde al bayrağı, karanlığı delen fener alayını selamlıyor...
Bak bir gençlik fışkırıyor meydanlarda
Yarına ümitle yürüyen kirlenmemiş ruhlarıyla
Atanın toprağına taptığı eşsiz vatanda...
Bugün ise,
Kanla sulanan topraklarında
Satılık afişleri asılıyor vatanın...
Bak bir Ata ağlıyor
Bak bir millet ağlıyor....
" Gençler ! Cesaretimizi arttıran ve sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfanla, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yüceltecek, yaşatacak olan sizsiniz... " Atatürk
Atatürk'ün Türk gençliğine "gençlik ve spor bayramı" olarak hediye ettiği Cumhuriyetimizin kurulmasının ilk ateşini yakan 19 Mayıs 1919 Türk tarihinin dönüm noktasıdır.. !
bugün gençliğimizin umutlarını tekrar yaktığı bir gün
Atalarımızın bir yok oluştan inançla başlarını kaldırdığı gibi
yüreklerindeki onurla haykırdıkları bir gün
19 Mayısı; 89 yıl önce armağan edildiğinde olduğu gibi yine aynı coşkuyla ve aynı heyecanla kutlayacağız. Belki içimiz biraz buruk, eteklerimiz biraz uzun olacak... Askılı gösteri elbiselerimize "bir parça bez" ekleyecekler. Belki, resmigeçitde selam durduğumuz şeref kıtamıza ve omuzlarımızda taşıdığımız Atamızın resmine sinsice gülümseyecekler. Ama yılmayacak, vatan ve Atatürk aşkıyla gürleyeceğiz yeniden. Fenerlerimizi karanlık düşüncelere tutacağız... Ve biraz da hesap soracağız dünün Atamıza söz vermiş o zamanki gençlerinden. Yıllarca and diye içtikleri "Türk'lüğüme el değdirmeyeceğim!" sözü verenlerden, bir karış toprağımızı vermeyeceklerine yemin edenlerden... Hesap soracağız, yarınlarımızı çaldıkları için bizden.
***
Biz geleceğin büyükleri gençler; "Atatürk Türkiye'si" ni başkalaştıranlardan, laikliğimizi biçimlendirenlerden, demokrasimize "araç" diyenlerden hesap soracağız. Çağdaşlığın ve ilericiliğin savunucusu bizleri hiçe sayıp, gençlerimize yönelik üniversitelerimizde çıkartılan gruplaşmalara, çatışmalara sebebiyet veren bilinçli olaylara seyirci kalmayacağız. Çağdaşlıktan uzak, eğitimden yoksun bir gençlik ve geleceğimizin beyinlerinin yıkanmasına ve cehalet ordularına geçit vermeyeceğiz...
Kimler sinsice gülümsüyor ?
Atamıza saygı duruşumuzu "sap gibi ayakta beklemek" olarak değerlendirenler...
"Laikliğin teminatı benim" diyerek kendini hukukun üstünde görenler...
Kimler gençliğimizi hedef alanlar ?
Tarikat zihniyetini Atatürk ilkeleri yerine empoze etmeye çalışanlar...
Küçücük beyinleri din diye korku filmleriyle korkutan sözde öğretmenler...
Eğitim adı altında okullarda bedava din kitapları dağıtanlar...
Kimdir ülkemizin "SATILIK" afişini hazırlayan, hazırlatan ? Sat sat bitmiyor diye haykıran... Yediği ekmeğe, içtiği suya ihanet eden kim/kimlerdir?
Tüm kurum ve kuruluşlarımızı ele geçiren, her alanda kadrolaşan ve ulusal kalelere bekçilerini diken kim/kimlerdir?
***
Ülkesini kendi elleriyle uçuruma sürükleyenler şunu bilmelilerdir ki; tıpkı bizler gibi yeni nesilde Ata' sının izinde ve emanetlerine sahip çıkacaktır ...
Elimizde hazır fenerlerimiz, dilimizde 10.yıl marşımız yılmadan, daima yürüyeceğiz karanlığı aydınlatmaya... !
Türk benliğini daima canlı tutanlara hitaben …
" Gençler ! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler ! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum" Atatürk
Nuran Talay
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Kahveci : M.Nihat Malkoç GENÇLİK BAYRAMI'NDA GENÇLİĞİ ATA'YA ŞİKÂYET… |
|
Milletlerin güven kaynağı ve en dinamik gücüdür gençlik… Umutlar gençliğin yarınlarında saklıdır. Genç nüfusa sahip ülkeler bu özelliklerini gurur vesilesi saymaktadırlar. Fakat dünya nüfusuna baktığımızda genç nüfusun hızla azaldığını görüyoruz. Diğer tabirle dünya nüfusu her geçen gün yaşlanıyor. Türkiye'deki durum çok daha farklı… Türkiye nüfusu genç ve dinamik bir yapı gösteriyor. Avrupa yaşlanırken Türkiye gençleşiyor.
Ülke nüfusumuzun yarısı gençlerden oluşmaktadır. İyi yönlendirilebilirse bu aslında çok büyük bir zenginliktir. Fakat kontrol altına alınamayan başıboş bir gençlik, bir dinamitten daha yıkıcı ve tehlikelidir. Bütün mesele bu potansiyeli uygun şekilde milletin ve memleketin hayrına kullanmaktır. Bunu sağlayabilirsek bundan hem fertler, hem de toplum kazançlı çıkar.
Gençlik, çocuklukla erişkinlik arasında çelikten bir köprüdür. Çocuklukta kazanılan değerler gençlik döneminde geliştirilir ve erişkinlikte kişiliğimizin bir parçası olur. Günümüze baktığımızda gençliğin çıkmazda olduğunu görürüz. Nereye gittiğini bilmeyen, geleceğinden umutsuz bir gençlikle karşı karşıyayız. Günümüz gençliği manevî rotasını belirleyememiş, adeta rüzgârın önüne atılmış başıboş bir yaprağa dönmüştür. Bu deli rüzgârın gençliği hangi uçurumun eşiğine götüreceği, uçurumdan aşağıya atıp atmayacağı belli değildir.
Zamanımızdaki Türk gençliği kültüründen ve değerlerinden uzak yetişiyor. Ecnebi kıymet hükümleri gençliği zehirli bir yılan gibi sokuyor. Kitle iletişim araçları gençliği tuzağa düşürüyor. Genç nüfusu kıskaca almaya çalışan fitne odakları gece gündüz demeden çalışıyor. Çünkü biliyorlar ki bu ülkenin geleceği gençlerdir. Yarınların planlamasını yapan bu hain odaklar emellerine alet edebilecekleri bir gençliğin tohumlarını bugünden ekiyorlar.
Atatürk, Türk gençliğine inanan ve çok güvenen bir liderdi. Çünkü o zamanın gençliği ona bu güveni fazlasıyla veriyordu. O dönemlerde kültürel açıdan bugünkü kadar dışa açılma söz konusu değildi. Bugün Batının zararlı akımları ve düşünceleri gümrüklerden rahatça geçebiliyor. Daha doğrusu gümrüklere hiç uğramadan evlerimizin içine kadar gelebiliyorlar.
Gençlik için model insan aranıyorsa uzaklara, ecnebi memleketlere gitmeye hiç gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Türk gençliği için emsalsiz bir modeldir. Küllerinden doğan bir milletin önderi olan Atatürk, zor bir gençlik dönemi yaşamıştır. Genç yaşta babasını ve annesini kaybeden Atatürk, kendine çizdiği aydınlık yolda engelleri bir bir aşarak ilerlemiştir. Hiçbir engel onu yolundan döndürememiştir.
Aklınıza gelen her türlü imkân günümüz gençliğinin elindedir. Fakat günümüzde laboratuarlarda sabahlaması gereken gençler internet kafelerde sabahlıyor. Aileler okulla yetinmeyip dişinden tırnağından arttırdıklarıyla çocuklarını dershanelere gönderiyorlar. Fakat okumak istemeyen yine de okumuyor. Üretme çağındaki gençler hazır yiyici olup çıkıyorlar.
Çağımızda asi ve kendini beğenmiş bir gençlik yetişiyor. Gençler anne babalarına yeterince saygı ve sevgi duymuyorlar. Kendi kararlarını kendileri almak istiyorlar; anne babalarının müdahalelerine rıza göstermiyorlar. 'En iyisini ben bilirim' havasındaki gençler hata yapınca bedelini hem kendileri hem de aileleri ödüyor. Öte yandan sigara alışkanlığı gençliği tehdit ediyor. Alkol ve uyuşturucuya bulaşan gençler hiç de az değil. Dinî değerlerden habersiz yaşayan gençler hak ve hukuk kavramlarına iyice yabancılaşıyor.
Gençliğin buhran anaforundan kurtarılması için onlara öncelikle arkadaşça yaklaşılıp güven telkin edilmelidir. Kişi, ancak güvendiğine inanır, onun düşüncelerini benimser. Eğer çocuklarımıza düzenli ve sağlam bir aile terbiyesi verebilseydik bugünkü olumsuzlukları yaşamazdık. Gençlerimizin arkadaş çevresini bilirsek onları kötü arkadaşlardan ve zararlı çevreden koruyabiliriz. Onun için çok fazla müdahaleci olmadan çocuklarımızın yakın çevresini tanımalıyız. Onlara onurla taşıyabilecekleri ve benimseyebilecekleri bir kimlik kazandırmalıyız. Bu kimlik, rengini yerli değerlerimizden ve Türk örfünden almalıdır. Gençlik bayramının değişime vesile olması temennisiyle gençlik bayramınızı kutluyorum.
M.Nihat Malkoç mnm61mnm@hotmail.com
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
SENİ SEVMEK
Seni sevmek;
Nefesimi tutmak gibi birşey,
Sen yanımda yokken...
Maratonda koşmak gibi,
Henüz seni tanımamışken...
Bir şiir gibi,
Gözlerinin içine bakarken...
Seni sevmek;
Pamuk gibi,
Tenine dokunurken...
Seni sevmek;
Koklamak bir çiçeği,
Dalında durduğu gibi...
Sarhoş olup bağırmak sokaklarda,
Deli gibi...
Kaybolmak bir şehirde,
Kendini bilmezmiş gibi...
Seni sevmek;
Yeniden doğmak gibi birşey...
Meltem Albayrak
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.
Benim gibi flash oyunlar oynamayı seviyor ama her zaman internete bağımlı kalmak istemiyor musunuz? http://www.sothink.com/product/swfcatcher/ie/ Bu kısa yolu tıklıyor ve sothink free swf catcher programını indiriyorsunuz. Daha sonra yapmanız gereken sadece programı çalıştırıp yüklenmesini onaylamak. Programın kısa yolu İnternet Explorer sayfanızın üst tarafına yerleşecektir. Ekranda flash bir program çalışıyorsa sothink kısa yoluna tıklayıp yakalayabilirsiniz. Dilediğiniz swf uzantılı çalışmayı işaretleyip bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
Bilgisayarınız için enteresan ve saatli ekran koruyucular http://clock-desktop.com/ Denemeye değer. Hem ekran koruyucunuz hem de ekranda sürekli çalışan bir saatiniz olacak. Bol seçenekli çeşitler için tıklayabilirsiniz.
Türkiye'nin en kapsamlı paylaşım forumu. En güncel divxler, En yeni programlar, yabancı diziler, yabancı mp3ler ve dahası… http://www.dizipaylas.net
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3753 / Windows / 4.54 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
|
|
|
|
|
|