|
|
|
12 Kasım 2008 - Fincanın İçindekiler |
|
Editör'den : Tutun dilinizi yahu!.. |
Merhabalar
"Alışırsınız, alışırsınız." demişti bir büyüğümüz, alıştık ta. Şimdilerde de bir başka şeye alışmak üzereyiz. İnsanın gözünün içine baka baka yalan söyleyen yöneticiye ve onu her vesileyle alkışlayan şürekasına. "Hamdolsun" "Çokşükür" "Teğet" laflarıyla ülke yönetmeye çalışanları anlamak, zorlamayla da olsa, mümkün. Ama onu dinleyen serap görücülerine ne demeli bilmem. Doğru olmayan lafların arasına ağızla beyin koordinasyonsuzluğu neticesinde katılan gafları duymazdan gelmeye çalışmak bile imkansızlaştı artık. Ardı arkası gelmiyor zira. Başı "Ya sev ya terket" diyor, kolu "Rumlar ve Ermeniler gitmeseydi milli devlet olabilir miydik?" diye destekliyor. İşin garibi her ikisi de utanıp "Yanlış anlaşıldık" diyerek günah çıkarıyor. Vah ki vah.
Alevi vatandaşlarımız Ankara'da hak aradılar duymuşsunuzdur. Nedenlerini anlama konusunda eksikleriniz varsa, bu konuda Mine G.Kırıkkanat bir yazı yazmış, mutlaka okunmalı.
Söylemeden geçemeyeceğim bir araştırma gezisi var sırada. Bodrum'da çevreyi kirleten balık çiftliklerini yerinde araştırmak üzere vekillerden müteşekkil bir heyet oluşturuluyor ve bir otobüse atlanıp Bodrum'a gidiliyor. Otuzbeş metrelik guletle, daha önce uyarılan ve yeri değiştirilen iki çiftlik ziyaret ediliyor. Geri kalan onlarca çiftlik "Dürbünle" bakılarak denetleniyor. "Bunlar ortalığı kirletmiyor." diye rapor tutuluyor. Bodrum'dan ayrılırken otobüse 123 kilo çiflik çuprası yüklenip heyet yolcu ediliyor. Balık kutuları vekiller kenarda sohbet ederken yükleniyor, televizyon gösteriyor. Ama kendisine telefonla bağlanılan heyet başkanı durumu izah etmek için taklalar atıyor. "Efendim, balıklardan Ankara'ya gidince haberdar olduk. Bilsek alırmıydık? Hemen Çocuk Esirgeme Kurumuna gönderdim." Buyrun, ister gülün isterseniz ağlayın. Ama herşeyden önce esenkalın.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...
Cem Özbatur
|
Seni beklerken…
Seni beklerken, seslerin, kokuların, ayrı bir tadı var. Ayrı bir dünya da farklı biri gibiyim. Seninle sevdiğim her şeyden uzağım. Yemekleri , kokuları, sesleri, tatları hepsini yeniden tanıyorum. Valizine koyup götürdüğün yüreğimde gitti bütün tatlar. Bütün sesler, kokular, seninle gitti.
Sen varken sevdiğim her şeyin tadı bozuk bu ara. Ne çok sevdiğin mercimek çorbasını tadı aynı ne de sana rağmen yediğim rokanın… Hani hiç sevmediğim tütün kolonyası vardı ya, şişenin dibini bulana kadar sıktığın, ona hasretim bu ara. Hani hiç sevmediğim yabancı müzikler vardı ya; "aman be ne diyor bu böyle" dediğim şimdi anlam dolu geliyor her biri. Hani hiç uyuşmadığımız diziler, tv programları vardı ya her biri şifreli kanala dönmüş sen gelmeden yayın vermiyor. Üstelik kumanda da valizinde gitmiş.
Geçmişin sesleri valizinde çığlık çığlık, karavanada bütün tatlar ve koklarken tütün kolonyasının en keskin kokusunu, yüzünü yakar her traş sonrası bir akşamüzeri.
Bilmem sen valizinden çıkarıp duyabildin mi, tadabildin mi, koklayabildin mi, izleyebildin mi yeni sezon dizilerini. Bilmem sen valizini açıp kumandaya gitti mi elin… ya da dinliyor musun neyzenlerin en dokunaklı iç yakan müziğini benim yerime.
Her şeyi valizine doldurup bir bir üstüne, yüreğimi de sıkıştırıp bir köşesine, gittiğin gün, her şey seninle gitti. Hanımeli mevsimini yitirdi önümüzdeki bahar seninle gelecek bu bahar her şey sensiz bu eylül hüzünü bütün kışın boynunu büktü. Önümüzde ki kış sana gebe seninle şenlenecek evim ocağım.
Sen gittiğinden beri kimsesizim, burada bir suretten ibaret sensizim. Yok olsam kimse bilmeyecek senden başka. Kimse farkında değil sensiz geçen zamanın sana kavuşmak için eskittiğim ömrümün bir parçası olduğunu.
Sofradaki rokadan bahçedeki hanımeliye kadar değişti her şeyin tadı kokusu. Valizine koyup götürürken hayatı, bana geride sadece nefes alıp vermek kaldı. Seni beklerken nefes alıp veriyorum. seni beklerken eylülün hüznüne boğuldum önümüzdeki baharı düşlüyorum. Hayat bana hasret ben sana önümüzdeki ağustos dönüşünü bekliyorum. Seni beklerken yaşıyor yaşlanıyorum. Tüm çizgilerime ve beyazlarına rağmen seni çok seviyorum…
Ayşegül Taylan
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Diyetisyen Kahveci : Berrin Yiğit YEMEK ŞÖLENLERİ TARTI KABUSLARINA DÖNMESİN |
|
Her yıl aynı senaryo değil mi, havalar hafifçe soğumaya başlar, günler kısalır, kapanan gökyüzü ruhlarımıza da bir moral çöküşü yaratır, daha az hareketli televizyon karşısında geçen akşamlar başlar rehavete dalarız. Kıyafetlerimiz yavaş yavaş üzerimize yapışmaya, bel bölgeleri sıkmaya başlar…
Öte yandan siz ister hazır olun ister olmayın önümüzde bol yemek ziyafetleri ile dolu bir dönem var. Şeker bayramı, yılbaşı, sevgililer günü derken bol eğlenceli ve yemekli tatil günleri bizi bekliyor peki bu özel günlere ruhen ve bedenen hazır mıyız? Zinde, formda ve huzurlu tatiller için tatil ve ziyafet dönemlerinde diyet kontrolümüzü elde tutmak için neler yapmalıyız…
Bir çalışma, her yıl yaklaşık 4 aylarını tatil ve kutlamalarla geçiren Amerikalıların bu sebeplerden ötürü aşırı yemeye bağlı olarak her yıl ortalama 05-5 kilo aldıklarını göstermektedir. Öte yandan hareketsizlik de durumu daha da kötüleştirmektedir. National Center for Health Statistics sonuçlarına göre 2003 verileri %59 Amerikalının boş zamanlarda hareketsiz oldukları gibi sporla da uğraşmadıklarını göstermiştir.
Diyetinizi bozabilecek birkaç sebep:
Yemek odaklı kutlamalar: Genelde aile ve dostları bir araya getiren yemek davetleri özellikle sonbahar kış aylarında artmakta, süslü sofralar kilo artışlarına neden olmaktadır. Düğün, davetler, bayramlar derken yılbaşı partileri, kışa merhaba yemekleri uzun gecelerde bol atıştırmalı geçen günler kalori alımlarında enflasyona neden olmaktadır. Midenizi şişirip yemek yemenize bir nebze yardımcı olabilecek diyet lifleri ile hem tokluk hissinizi artırabilir hem de tembel barsaklarınızı daha çok çalıştırabilirsiniz.
Stres. Stresin mutluluk hormonunu düşürüp daha fazla yemeye teşvik ettiğini artık biliyoruz. O zaman şartları tersine çevirmeye gayret edip, stress hallerinde daha bol su içip, fiziksel aktivitemizi artırarak boş kaloriler ve abur cuburlardan uzak durmalıyız. Öte yandan kendinizi yemekle değil de masajlarla da rahatlatabileceğinizi unutmayın.
Yorgunluk. Kış aylarının kapalı havası kişileri kronik yorgunluğa sokarak fazla yemeğe yöneltebilir. Gerçek yorgunlukla, duygusal yorgunluğu ayırt etmeye buzdolabı değil de spor salonunda enerji kazanmaya gayret etmelisiniz. Bu durumlarda C vitamininin dinçlik kazandırıcı etkisinden faydalanabilirsiniz.
Duygusal yemeler. Mutsuzluk, endişe, tatminsizlik veya kayıplar gibi keyif kaçıran durumlarda mutlu olmak adına yemeğe saldıran duygusal yiyicilerin özellikle kış aylarında daha fazla yeme ataklarına tutuldukları gözlenmiştir. Kilo kontrolünde başarı için psikolojik açlıklarınızı bastırmalısınız, bunun için en kolay yöntem kendinizi sosyalleştirmenizdir, eve kapanıp paket paket abur cubur yemek yerine belki modayı takip etmek için alışveriş merkezlerinde gezinebilir, sevdiğiniz bir dostunuzla kahve molası verebilirsiniz.
Soğuk havalar. Düşen dereceler artan kalorilere sebep olur çoğu zaman, genelde soğuk havalarda yemekten hoşlandığımız karbonhidratlardan vazgeçmek için kardiyo egzersiz yapmanın koruyucu olacağını biliyor muydunuz? Haydi doğru sokağa açık havada bol oksijen soluyarak iştah bastırmaya.
Hareketsizlik. Zaman bulamamaktan yakınan çoğu kişi hareketsiz kalarak vücudun yağlanmasına neden olmaktadır. Kasların iş görmez hale gelmesi metabolizmada baskın hale gelen yağ hücreleri sizi zamanla daha da tembelleştirip, patates çuvalına döndürmeden harekete geçmelisiniz.
Kış aylarında kilo almamak için 3 çıkış yolu:
Ziyafet ve tatil ayları olarak sayılabilecek kış aylarında form korumak adına atılacak 3 kaçış yolu şöyledir.
1. Farkındalık kazanın
Neyi, ne kadar yediğinizin farkında olun. Tatile çıkmış ya da bir davete katılmış olmak demek herşeyi istediğiniz kadar yiyip, içmeniz anlamına gelmez. Fazla yediğinizi düşündüğünüz her gün hareketinizi de artırarak denge kurmaya çalışın.
2. Stres ve duygularınızı iyi yönetin
İlk adım olarak tatil ve ziyafetlerden beklentilerinizi azaltabilirsiniz, bu sayede normal bir gün gibi davranabilirsiniz. Ortamda bulunmadan önce 'fazla yemeyeceğim' fikrine kendinizi alıştırarak önlem alabilirsiniz. Davetlerde kişilerin fazla yemesine sebep olan en temel etkenlerden biri de kibarlıktan ev sahibine hayır diyememektir. Oysa ki kimse 2 kepçe yerine1 kepçe alsanız yada her hazırlananın tadına bakmasanız üzüntüden kahrolmayacaktır, bu biraz sizin kendi kendinizi kandırma yolu olmasın sakın, porsiyon kontrolünü unutmayın.
Öte yandan bazı kişilerin de yemek organizasyonlarında sosyalleşemedikleri için kendilerini yemeğe, içmeye verdikleri bilinmektedir, bunun için tanıdıklarınızın yanında kalıp sohbet etmeye, resim çekmek gibi bazı parti görevleri edinmeyi deneyebilirsiniz.
3. Planlı olun
Özel yemeklerde kontrollü olmak adına mekana hafif tok gitmeli, o gün fazla kaçıracağınızı bildiğiniz için gün içinde daha hafif beslenmeye gayret etmelisiniz. Eğer kısa veya uzun bir tatile çıkıyorsanız muhakkak ara öğünler için yanınıza sağlıklı atıştırmalıklar almalısınız. Özel durumlarda kilo kontrolü için yediklerinizden çok beraber olacağınız aile fertleri, akrabalar veya dostlara odaklanmalısınız. Yemek seçimlerinde porsiyon kontrolü ve çeşide dikkat edeceğinize dair önceden mantığınızı hazırlamalısınız.
Berrin Yiğit
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
Barış Güvercini : Banu Kurtis Chouard IKEBANA ÇİÇEK DÜZENLENMESİNİN TEKNİK KURALLARI -10 |
|
IKEBANA BUKETİNİN ANA HATLARININ ÖZELLİKLERİ
Ikebana'nın, günümüzde en çok tatbik edilen "MORIBANA" çiçek yerleştirme sanatını sizlere tanıtmadan önce, bütün Ikebana buketlerinin ana hatlarını oluşturan ve dikkat edilmesi gereken tüm ögelerini tanıtmanın daha yararlı olacağına inanıyorum.
Japon çiçek düzenleme yönteminin teknik yönden en önemli ögesi, hatlardır. Çünkü hatlar, buketin diğer tüm ögelerine de hakimdir.
Ikebana buketinin temel hatlarını dallar ve saplar oluşturur.
Japonlar için, aynı zamanda anlam bakımından da en değerli malzeme, gerek doğal etkenler (rüzgar, fırtına, yağmur gibi) gerekse kesme-budama gibi yapay müdahaleler sonucu zedelenip sakatlanarak değişikliğe uğramış, "yaşamış ve yaşamın izlerini taşımakta olan" dallardır.
Bunlar, olgunlaşmış bir hayat deneyimini yansıtan Ikebana buketinin en kıymetli malzemeleridir. Bu dallar tıpkı, görmüş geçirmiş bir insan yüzüne, bir-iki kırışığın, bir kaç gümüş renkli saç telinin, güzelliğini hiç bozmadan anlam kazandırdığı gibi tasavvur edilir.
Japonlar, "RYU" adını verdikleri bu " olgunlaşmış " dalları da yedi bölümde düşünürler. Yaşamın canlı izlerini taşıyan bu dallarla, insanın bakmaya doyamayacağı güzellikte Ikebana kompozisyonlarını gerçekleştirirler.
Ikebana öğrenimine girişilirken, RYU karekterleri taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, sadece üç dal seçilerek ilk kompozisyonlara başlanır. Zamanla kişi ustalaştıkça, dal seçiminde de daha titiz davranır ve seçiminde RYU karakteristiklerine daha fazla önem verilir.
Herhangi bir özellik taşımayan, sade görünüşlü üç dalla kompozisyona başlamak, Ikebanayı yakından tanımayanlara ilk bakışta çok kolay görünür. Oysa, bir Ikebana buketi, manevi yönüyle teknik çalışmanın gerekleri arasındaki çok duyarlı dengeye ve uyuma dayandırılması gereken ve pek çok araştırma gerektiren bir tablo gibidir. Hatta, yapımı tablonunkinden bile daha da güçtür; çünkü tablo statik bir eser olduğu halde, canlı malzemesinden ötürü, Ikebana buketinin kendine özgü bir dinamiği vardır.
Buketin temel ögesi olan bu üç dalın, aynı zamanda, hem biçim, uzunluk ve kalınlık bakımından uyum içinde olmaları, hem de kendi aralarında dengeli bir üçgeni tamamlayabilmeleri istenir. Sanatçının sürekli bu türden gayret ve arayışlar içinde olması onun yeteneklerini geliştirir ve yaratıcı gücünü arttırır.
Üç dal arasında kurulması istenen ilişki, yanlızca bir estetik ilişki değil, biribirilerini izleyen, yeni yeni kompozisyonlara da hayat verebilecek esaslı bir gelişim, bütünlük ve beraberliktir. Bu üç dal bir bütünü oluşturmakla birlikte, her biri, bu bütün içindeki göreceli yerini ve kişiliğini de sürekli olarak koruyacaktır.
DALLAR ÜZERİNDEKİ İŞLEMLER
Çiçekleri, dalları ve sapları seçip kestikten sonra budamak gerekir. Gerek çiçekler, gerekse dallar, ne kadar güzel olursa olsunlar, hele de Ikebana kurallarına uygun bir düzenleme yapılmak isteniyorsa, mutlaka bazı fazlalıklardan arındırılmak zorunludur. Dolayısıyla, dalların da, çiçeklerin de hafifletilmesi gerekir. Sözkonusu işlem, büyük ölçüde düzenlemeden önce gerçekleştirilir, dallar bir araya getirildikten sonra da son rötuşlar yapılır.
Bu işlem yapılırken dikkat edilecek hususlar, özetle şunlardır:
- Biribirine paralel ve kesişen ince dallar güzel olsalar bile, hiç tereddütsüz kesilmelidir. Gerekirse, buketin dip tarafına destek verecek başka dallar da eklenebilir.
- Dallar, ışığa karşı doğal gelişme yönlerine göre bukette yeralırlar. Işığa engel olacak tüm yapraklar da kesilmelidir.
Çift bitimli, (çatal uçlu) ince dallar da kesilip çıkartılır. Sadece dikkat çekecek kadar güzel dallar korunur.
Dallar her zaman doğal biçimlerinde kullanılmaz, bazen de biçimlerini değiştirmek gerekir.
Bu işlem, taze ve esnek bahar dallarıyla nispeten daha kolay, sertleşmiş kış dallarıyla ise, hayli zordur. Ikebana sanatçısı için dal biçimlendirmek, başlı başına bir sabır ve hassasiyet ölçütüdür. Öğrenime yeni başlayanlar, neredeyse her ellerine aldıkları dalı kırarlar, bunu cok doğal karşılamak gerekir.
Zamanla öğrenci hem parmak maharetini arttıracağı, hem de gittikçe Ikebana'nın ruhuna daha iyi gireceği icin, çok daha sabırlı olmayı da öğrenecektir.
Fotoğraflarda, kesme, budama ve eğme suretiyle elde edilen etkiyi görüyoruz. Sanatçı, başarılı bir biçimlendirmeyle, malzemenin doğal güzelliğine kendi kişisel ifade gücünü de katarak çok güzel ve mükemmel sonuçlar elde edebilir.
Banu Kurtis Chouard
Redaksiyon : Ferda Önler
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
Kahveci : Gürkan Canpolat |
Çocukken
Bizim her istediğimiz alınmadı, doğum günlerimizde palyaço, dansöz oynatılmadı. Hele yuvarlak pastayı kesen, hiç çıkmadı.
İstediğimiz elmayı, şeker yerine yedik yıllarca ve bize her istediğimiz alınmadı.
Ne uzaktan kumandalı arabalarımız oldu, ne pilli bebeklerimiz. Gönlümüzde yatardı aslında, birer Hacı Murat ve konuşan bir Barbi.
Paramızda yoktu çok, bakkallara gelen yeni nimetleri hep sonradan tadardık, zaten biz gece on demeden yatardık.
Lüksümüz yoktu hayat cinsinden, tek istediğimiz geçmekti Türkçe dersinden. Okulu bile anlatamadılar, hepside aynısından; ahmaklar.
Kimse anlatmadı bize sevgiyi, sadece para dedi. Lidya'lılardan bahsedildi, Napolyon da demiş idi. Üstünde Atatürk resimleriyle tanıttılar, sonra bir gecede altı sıfırı attılar. Merak etmeyelim diye, çaldılar hep kendilerine. Değerli dediler, maçlarda kullanıp, karasını bastırıp; yine bizlere attılar.
Yumaktan da bahsedildi, sevgisinden değil; kedisinden idi. Kediler oynayıp; şenlenirmiş, sonra bize vermişler, hâlbuki bizden çalmış idiler.
Bir ara bir adam çıktı, bağımsızlıktan bahsetti; bizim eller kelepçeli, dinledik annemizi. Ağladık bir ara, aramızdan ayrılanlara. Üzüldük biraz, sonra unutup hepsini; döndük kendimize.
Çocukken alınmadı her şey bize ya da verilmedi her istediğimiz önümüze. Sonra, sıcak gülümseme bile uğramadı bize, buse günahmış Müslimlere. Aşk desem hiç kimsede yoktu ki, verilsin bize. Bizde olalım dedik, izin bile verilmedi gönlümüze.
Her istediğimiz alınmadı bize, üstelik harçlık; isteyemezdik bile. Ne kaliteli donlarımız oldu, ne de donlarda, sıcak bir gocuk. İyi ki denilebilir aslında; bunların hepsine, niyetimizde vardı büyümeye. Olmadı ama ne yapalım, bize her istediğimiz verilmedi. Büyümeyi bile beceremedik, yenilmiştik, güzelce silkelendirildik. Ne yaparsak yapalım bize her istediğimiz verilmedi.
Gönül isterdi ki her istediğimiz verilsin bize, ama olmadı kaldık tek başımıza size...
Gürkan Canpolat
Bu yazıyı arkadaşına önermek ister misin?
Yazdırmak için tıklayınız.
|
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molası, siz sevgili kahvecilerden gelen yazılarla hayat bulmaktadır. Her kahveci aynı zamanda bir yazar adayıdır. Yolladığınız her özgün yazı olanaklar ölçüsünde değerlendirilecektir. Gecikme nedeniyle umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur:-)) Kahve Molası bugün yaklaşık 6.000 kahvecinin posta kutusuna ulaşmıştır.
|
Sıram.
İstiyorum, bekliyorum
Dakikalar ile yarıştayım,
Saniyeleri takipteyim,
Zaman.
Bu kez, son kez,
Lehime işliyorsun,
Peşindeyim, ben senin!
Aksine, tam tersine senin.
Tüketemeden insancıklarını
Ben tüketeceğim seni!
Uçuşan kahkahalarım ile,
Bitireceğim işini,
Bendeki işini!
Kaçış dur, dilimde boğazımda
Her nefesimle
İçimde dışımda.
Kısıtlısın bende, biçilmişsin
Cüsseme göre payın.
Sevinme, ben tüketeceğim seni
Her nefesimle
İçimde dışımda.
Bitti işin.
Akıp durmaktayım,
Sevişmede sende! Seninle!
Yakana yapışmış ellerim
Takibimi ispatlarcasına
Solmakta, buruşmakta sayende!
Zaman.
Teşekkür ederim.
Bu kez, son kez,
Lehime işliyorsun.
Her an.
Ben,
Peşindeyim senin.
Aksine, tam tersine senin.
Gül Saba Taka
Yazdırmak için tıklayınız.
|
|
İşe Yarar Kısayollar Şef Garson : Akın Ceylan |
|
Mouse'u bir ninja kadar hızlı kullandığınızı mı iddia ediyorsunuz. Çabuk düşünüp hızlı hareket edebildiğinizi gösterebileceğiniz basit bir oyun öneriyorum sizlere http://www.koreus.com/jeu/ninja-glove.html Talimatları hemen anlayıp, çok hızlı karar verip, hiç vakit kaybetmeden mouse'u kullanmanız gerekiyor. Başta biraz stres yaratsa da sabırlı olursanız zamanla başarılı olabiliyorsunuz. İyi eğlenceler…
Siz de benim gibi ironik durumları sevenlerdenseniz bu resimleri de seveceğinize inanıyorum http://adsoftheworld.com/media/print/brand_irony_nike Hayatı tadında yaşamayı sevenlere selam olsun.
Otomobil teknolojisindeki gelişmeler sadece daha az yakıt tüketmeyi hedeflemiyor. http://www.chip.com.tr/video/Sekil-degistiren-BMW_275.html Gina çok farklı! BMW'nin gina adını verdiği yeni bir program, otomobiller konusundaki bilinen bütün kuralları değiştirecek gibi görünüyor.
En süper flash oyunların bir arada toplandığı süper bir oyun sayfası http://oyuncu.kahveciyiz.biz/ Hele benim gibi flash oyun meraklıları için bir cennet. Cem ellerine sağlık valla, süper bir çalışma olmuş. Meraklılarına iyi eğlenceler diliyorum.
|
Damak tadınıza uygun kahveler |
http://kahvemolasi.ourtoolbar.com/
Beklenen Araç Çubuğu hizmetinizde:-)) Kahve Molası Araç Çubuğu (Toolbar) gelişmeye açık olarak kullanıma açık. Bir kere download edip kurmanız yeterli. Bundan sonra ki tüm güncellemeler gerçek zamanlı olarak tarayıcınızda görünüyor. Kahve Molası'nın tüm linklerine hızla ulaşabildiğiniz gibi, Google Arama, KM'den mesajlar ve en önemlisi meşhur "Dünden Şarkılarımız" artık elinizin altında. Sohbet için özel chat bile olduğunu eklemem gerekir. Son derece güvenilirdir. Virüs içermez, kişisel bilgi toplamaz. Bizzat tarafımdan pişirilip servise konmuştur. Yükleyip kullanın, geliştirmek için önerilerinizi yollayın.
Gom Player Version 2.1.9.3754 / Windows / 5.52 MB http://app.gomplayer.com/gom/GOMPLAYERENSETUP.EXE Bilgisayarınızdaki tüm media oynatıcılarının yerini almaya namzet bir Media Player. Gerekli codecleri kendisinin arayıp bulması gibi özellikleri var. Hemen her çeşit medyayı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Ve bedava. Mutlaka yükleyip kullanın derim.
|
|
|
|
|
|